| Yeri: İstanbul İli, Fatih İlçesi'nde, Sultanahmet Meydanı'nda, Hipodrom'un kuzeybatısında yer almaktadır. Divanyolu'nun 70 m kadar güneyindedir. Bugünkü Adliye Sarayı'nın otopark alanında yer almaktadır. Yapıya, Adliye Sarayı'nın güney tarafındaki otopark girişinden ulaşılmaktadır. |
| Konumu ve Çevresel Özellikleri: Yapının yer aldığı bölge Bizans Dönemi'nde başkentin en önemli bölgesiydi. Byzantion kentinin akropolü olan birinci tepe ile batısındaki ikinci tepe arasındadır. Yapının doğusunda Konstantinopolis kentinin en büyük kamusal mekanı olan Hipodrom bulunmaktadır. İmparatorluk Sarayı da Hipodrom'un hemen batısında, Euphemia Kilisesi'nin birkaç yüz metre yakınındadır. Kilisenin kuzeydoğusunda ünlü Augusteion Meydanı, meydanın doğusunda Senato Binası, kuzeyinde katedral kilisesi Ayasofya ile buna bitişik Piskoposluk Sarayı bulunmaktaydı. Kilisenin kuzeyindeki Divanyolu Caddesi, Bizans Dönemi'nde kentin ana caddesi olan Mese'nin başlangıç noktasıdır. Bu yol aynı zamanda Ayasofya'yı ziyaret eden hacıların da rotası üzerindeydi. Bugün Sultanahmet bölgesi, kentin en kalabalık ve popüler turistik bölgesidir, ancak Euphemia Kilisesi ziyarete açık değildir. |
| Araştırma ve Kazı: Bölgede bulunan cezaevi binası yıkıldıktan sonra H. Euphemia Kilisesi'nin kalıntıları ortaya çıkmış ve 1942 yılında A.M. Schneider tarafından kazılmıştır [Schneider 1943a]. Schneider'in ölümü üzerine kazı devam edememiştir. Bugünkü Sultanahmet Adliye Sarayı'nın inşaatına başlandığında, İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından 1952 ve 1953 yıllarında kurtarma kazıları yapılmıştır [Duyuran 1952, 1953]. 1964 yılında ise İstanbul Arkeoloji Müzeleri ile İstanbul'daki Alman Arkeoloji Enstitüsü bölgede ortak kazı yapmıştır [Dolunay-Naumann 1964a, 1964b]. P. Naumann ve H. Belting de 1966 yılında Euphemia Kilisesi ile ilgili bir yayın hazırlamıştır [Naumann-Belting 1966]. |
| Tanım: Mimari Evreler: Yapı 5. yy'da Antiokhos'un Sarayı'nın kabul salonu (triklinium) olarak inşa edilmiştir. 6. yy başlarında ise kiliseye dönüştürülmüştür [Naumann-Belting 1966:25]. Kiliseye dönüştürüldüğünde yapının ana strüktürü değiştirilmemiş, kilise litürjisine uygun düzenlemeler yapılmıştır: Batı tarafında yeni bir giriş açılmış, doğu nişi apsise dönüştürülerek synthronom eklenmiş, bemayı ayıran bir templon yapılmış, solea ve ambon eklenmiştir [Mathews 1971:65]. 7. yy'da, Euphemia'nın Kadıköy'deki kilisesinde bulunan rölikleri bu kiliseye taşınmış, kilise böylece hacıların önemli uğrak yerlerinden biri haline gelmiştir. Yapı, saldırılara uğramasına karşın İkonoklast dönem ve Latin işgali dönemini yıkılmadan atlatmıştır. Ortaçağ süresince çeşitli onarımlar geçiren yapı, olasılıkla 16. yy'da çökmüş ve izleyen yüzyıllardaki yapılaşma sonucunda gözden kaybolmuştur. 1939 yılında cezaevi binasının yıkılması ile ortaya çıkmıştır [Schneider 1943a; Müller-Wiener 2001:125]. Kilisenin batı duvarlarında görülen fresko bezeme 13. yy sonlarında yapılmıştır [Naumann-Belting 1966:170-171]. Mimari Özellikler: Yapı, her bir kenarını büyük yarım yuvarlak bir nişin oluşturduğu altıgen planlı bir kilisedir. Üzerinin büyük bir kubbe ile örtülü olduğu bilinmektedir. Orijinal girişi güneybatı tarafındandır, ancak kiliseye dönüştürüldüğünde batı tarafında açılan kapı ana giriş olmuştur. Dışarıdan, nişlerin birleşme noktalarının her birinde üzeri, etrafı açık ve yuvarlak planlı birer sundurmadan ikincil girişler vardır. Yapı kesme taş ve tuğla dizilerinin almaşıklı kullanıldığı bir duvar tekniğinde inşa edilmiştir. Mevcut veriler yapının restitüsyonunu mümkün kılmaktadır [Yazıcıoğlu 1987:8-17; Mathews 1976:123-124, res. 12.1-12.7]. Bezeme Özellikleri: Kilisenin esas olarak 13. yy sonuna ait olan fresko dekorasyonu, yalnızca batı nişinde günümüze ulaşabilmiştir. Ondört sahneden olusan bir resim çevrimi, Azize Euphemia'nın yaşam öyküsünü ve ona yapılan işkenceleri anlatmaktadır. Azizenin yaşam öyküsünü anlatan bu çevrim, anıtsal resimde üniktir [Akyürek 2002:45-61]. Bu çevrimin dışında güneybatı tarafında Sebasteialı Kırk Martyr ve daha başka sahneler, güney taraftaki bir arcosoliumda ise piskopos resimleri olduğu bilinmektedir, ancak bunlar günümüzde yok olmuştur [Naumann-Belting 1966]. |
| Buluntular: Mimari Plastik: Kazılarda, templona ait renkli mermer ve cam kakmalı sütunlar, korkuluk levhaları ve kiborion kemeri parçaları bulunmuştur [Naumann-Belting 1966]. Bu eserler İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde sergilenmektedir. Bunların dışında alanda, kiborionun monoblok taştan kubbesi, zengin işlemeli korniş parçaları, impostlar ve sütun başlıkları durmaktadır. Mimari plastik parçaların çoğu 6. yy'a tarihlenirken, bazı Orta Bizans parçaları da Ortaçağ'da gerçekleştirilen onarımlara aittir [Naumann-Belting 1966]. Bugün yapının çevresinde dağınık ve düzensiz halde çok sayıda mimari plastik görülmektedir [TAYEX 03.09.2008]. Çanak çömlek: Bizans'ın çeşitli dönemlerine ait seramik parçaları bulunmuştur [Naumann-Belting 1966]. Küçük El Sanatları: Azize Euphemia'ya ait olduğu öne sürülen Orta Bizans Dönemi'ne ait bir mermer ikona parçası İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ndedir [Naumann-Belting 1966:86-87]. Mezarlar: Yapının doğu, batı ve kuzey tarafındaki sundurmalarına bağlanan dört adet merkezi planlı mezar odası bulunmuştur. Bunlar Orta ve Son Bizans dönemlerine tarihlendirilmiştir [Naumann-Belting 1966] Bu mezar odaları günümüzde yok olmuştur. |
| Yorum: Yapının kiliseye dönüştürüldüğü tarih tartışmalıdır. Genel olarak mimari plastiğe dayanılarak 6. yy öneriliyorsa da [Naumann-Belting 1966:25; Mathews 1971:66-67; Müller-Wiener 2001:122] bazı bilim adamları 7. yy'ı önermektedir [Grabar 1967; Berger 1988b]. |
| Tahribat: |