©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Girnavaz

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Girnavaz
Türü:
Höyük
Rakım:
450 m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Mardin
İlçe:
Nusaybin
Köy:
Girnavaz
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
İTÇ III İTÇ II

     


Yeri: Mardin il merkezinin güneydoğusunda; Türkiye-Suriye sınırında yer alan Nusaybin İlçesi'nin 4 km kuzeyinde ve Suriye sınırından 5 km uzaklıktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Tur Abdin ya da Mardin Eşiği olarak bilinen yükseltiyi yararak bir kanyon oluşturan Çağ Çağ Nehri [Erkanal-Erkanal 1989:131] bu kanyonun güney ağzının önünde kayalık bir alanı yarımada şeklinde bırakarak güneye; Kuzey Mezopotamya'ya doğru devam etmektedir. İşte bu kayalık alanın üstünde yaklaşık 24-25 m yüksekliğinde 350 m çapında yuvarlak biçimli Girnavaz adı taşıyan tepe bulunmaktadır [Erkanal 1984:131]. Höyüğün çok alçak bir güney terasının varlığı ile beraber kuzey terasının küçük bir düzlük oluşturduğu belirtilmektedir. Günümüzde höyüğün çevresi verimli bahçeler ile kaplıdır. Bölge rutubetli bir iklime sahiptir. Çağ Çağ Nehri'nin (Harmiş) oluşturduğu kanyon; Savur Nehri üzerinden Batman'a ulaşan doğal yolun başlangıcını meydana getirmektedir. Erkanal; Çağ Suyu Vadisi'nin tam ağzında olmasına dayanarak Girnavaz'ı vadinin kapısı olarak nitelemektedir [Erkanal 1998:173].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: A.T. Olmstead tarafından bilim dünyasına haberdar edilen höyük; hem boyutu hem de Kuzey Mezopotamya'dan gelen yolun üzerinde bulunuşu ile ilgi çekmiştir [Erkanal 1985:121]. 1981 yılında Mardin Müzesine MÖ III. bin mezarlığına ait 22 parça eserin getirilmesi ile kazılması zorunlu hale gelmiştir [Erkanal (A) 1984:71]. 1980 yılında yüzey toplaması yapıldıktan sonra 1982 yılından itibaren; 1985 yılı dışında; ekip üyelerine teröristler tarafından yapılan saldırının olduğu 1991 yılına kadar kazılmıştır. Kazıda ele geçen bir tabletten okunan Nabula kenti adının höyükteki; Yeni Asur Dönemi yerleşmesi olduğu sonucu [Erkanal 1986:207] çıkarılmıştır. Yine bu isme benzerliğinden dolayı; MÖ 2. bin yıl yazılı belgelerinde geçen Nawala kentinin yine burası olduğu yorumlanmaktadır. Tepede mimarlık kalıntıları ve mezarlığı bulunan MÖ 3. bin yıl yerleşmesinin ismi ise bilinememektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Kazı; tepenin üstünde; kuzey; doğu ve kuzeydoğu yamaçta birbirinden bağımsız olarak yapıldığından tam bir tabakalanma ortaya çıkarılmamıştır. Bu kazısının yarım bırakılmasından kaynaklanmaktadır. Yüzey bulgularından; Son Kalkolitik Çağ'dan (Uruk) Ortaçağ'a kadar yerleşim gördüğü anlaşılmaktadır. Tepe son dönemde; Erken İslam Dönemi'ne ait mezarlık alanı olarak kullanılmıştır. Bu mezarlık; yeni Asur dönemi mimarisini tahrip etmiştir. Höyük üstünde MÖ 1. binyıl; doğu ve kuzeydoğu yamaçta MÖ 2. binyıl; kuzeydoğu ve kuzey yamaçta ise MÖ 3. binyıl yerleşmelerinin varlığı görülmektedir. Tarihöncesi tabakalar ve mezarlık alanı; kuzeydoğu yamaç kazısında saptanmıştır. Burada saptanan 9 tabaka: 1-2 tabakalar: MÖ 2. binyıl başına 3-5 tabakalar: MÖ 3. binyıl sonuna (İTÇ III. evre) 6-9 tabakalar: Er Hanedan I-III dönemine (İTÇ II. evre) tarihlenmektedir [Akyurt et al. 1993:274].
Buluntular: Mimari: Kuzeydoğu açmada III. tabakada yoğun taş grupları ile karşılaşılmıştır. Kare biçimli tam bir mekan ortaya çıkarılabilmiştir. 1-1.5 m kalınlığında taş duvarları vardır. IV. tabakada büyük bir kerpiç blokaj dikkat çekicidir. VI tabakada; doğu-batı istikametinde inşa edilmiş; iri ocak taşlı temel duvarı bulunmaktadır. Aynı tabakada fırın ve tandır ortaya çıkarılmıştır. VIII. tabakada da iki temel IX. tabakada ise kerpiç duvar parçaları vardır. Kazılan alanın yamaçta oluşu ve küçük alanlarda çalışılma zorunluluğu; doğru dürüst mimari ile karşılaşılmamasına yol açmıştır [Akyurt et al. 1993:270-274]. Bu açıdan Girnavaz'ın İTÇ yerleşmelerinin dokusu tam anlaşılamamıştır. Çanak Çömlek: Aynı açmada III. tabakanın üst seviyesinde toplanan Habur malı aşağıya indikçe azalmaktadır. Bu tabakada ilk defa Ninive'nin V. tabakasında bulunduğu için arkeoloji yazılarına Ninive V malı adıyla giren maldan ve siyah-gri astarlı; açkılı mal gruplarından parçalar bulunmuştur. IV. tabakada yine Ninive V kapları ve metalik kap örnekleri vardır. V. tabakadan itibaren bezeksiz Ninive V kap parçalarının yanında çizgi bezekli olanları da çıkmıştır. VI. tabakada metalik mal örnekleri devam etmektedir [Akyurt et al. 1993:273]. Sürtme Taş: Girnavaz kazılarında çıkan küçük buluntular ayrıntılı tanımlanmamıştır. Öğütme taşı vardır. İnsan Kalıntıları ve Mezarlar: Yerleşme İçi Mezarlar: 1991 yılı kazısında III. tabakada yanına baltası ve kaması ile birlikte gömülen bir erkek ile VI. tabakada boncuk dizisi ve topuz başlı iki tunç iğne ve bir tunç halka ile beraber konulan kadın iskeletinin bulunuşu yerleşme içinde; evlerin yanında da çok az sayıda gömütlerin olduğunu göstermektedir. Yerleşme Yanı Mezarlık: Höyüğün kuzeydoğu yamacında sayısı 70'i bulan mezarların hangi tabaka ile ilişkili olduğu belirtilmemektedir. Buna karşılık buluntularının yardımıyla; bu yerleşme yanı mezarlık; Er Hanedan Dönemi'ne tarihlenmektedir. Bu mezarlıkta üç tip gömüt yapıldığı görülmüştür. Bunlardan birincisi kerpiç sanduka mezar; ikincisi küp/çömlek mezar; üçüncüsü de basit toprak mezardır [Erkanal 1988:35; res.4]. Tek sıralı kırmızı renkte kerpiçten yapılan sanduka mezarlar kuzey-güney istikametindedir. Üstlerinin kerpiç levha yerine toprak ile örtüldüğü sanılmaktadır. Ölüler hocker biçiminde yatırılmışlardır. H. Erkanal; bu mezarlarda değişik bir yapım tekniğine dikkat çekmektedir. Önce mezar çukuru açılıp içine ölü yatırılmakta; ölü armağanları konduktan sonra kerpiçten mezar; bazen ölünün üzerine gelecek şekilde inşa edilmektedir. Bu yüzden ölünün bazı kemikleri kerpiç duvarın arasından çıkmaktadır. Çömlek mezarlara ise yine hocker biçiminde çocuklar gömülmüştür [Erkanal 1991:283]. Basit toprak mezarlar ise elipsoid ve dikdörtgen biçimli mezar çukuruna ölülerin yine hocker şeklinde büzülerek gömülmeleri ile meydana gelmiştir. Cesetlerin dizlerinin dik olarak vücuttan daha yukarda gömüldüğü görülmektedir; bu şekilde gömebilmek için bazen dizin altına taş ile takviye yapılmıştır. Ölülerin bazıları bir hasıra veya kamışa (?) sarılarak yatırılmıştır. Mezarın üstü ağaç dalları ile kapatıldıktan sonra üstü toprak ile örtülmüştür. Bazı mezarlarda birden fazla ölü vardır. Mezarın bazan ikinci defa kullanıldığı anlaşılmaktadır [Erkanal 1990:265; res.5-7]. Bir örnekde eski gömüte ait kemiklerin yenisi ile karışmaması için kille özenli bir şekilde sıvandığı gözlenmiştir. Erkanal; ölülerin mezar içinde farklı pozisyonlarda yatırıldığını bildirmektedir [Erkanal 1990:265]. Gömüt Armağanları: En büyük grubu metalik mal örnekleri almaktadır. Ayrıca Ninive V malları da vardır. Büyük ve küçük boy kapların yanısıra altlık/kaideler [Erkanal 1991:res.10-13] mevcuttur. Bunlar; üçgen pencere delikli; kırmızı-siyah boya bezekli; çizi bezemeli veya bezeksizdirler. Bazı kapların içine nedense kil konmuştur. Buğday; mercimek konduğu da saptanmıştır. Kaplar; iskeletin ayak ve baş ucunda yer almaktadır [Erkanal 1988:35]. Başlı kefen iğneleri; dikiş iğneleri iskeletlerin göğüs hizasında bulunmuştur. Ölünün özel eşyaları arasında akik; frit; lapis lazuli; kemik boncuklu kolyeler dikkat çekicidir. Silindir mühürler mevcuttur. Sümer tipi tunç balta ve tunç keser yerleşmenin Mezopotamya ilişkilerini göstermektedir. İskeletler B. Alpagut tarafından incelenmiştir.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Girnavaz kazıları; İTÇ'nda Mezopotamya kültür çerçevesi içinde değerlendirebileceğimiz bulguları ile Türkiye'nin Suriye sınırı yakınındaki önemli yerleşmelerinden birini teşkil etmektedir. Höyüğün kuzey yamacı; hem İTÇ hem de daha geç dönem yerleşmelerinin yanyana bulunduğu bir alandır. Bu bulgular; höyüğün birkaç çekirdekli bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Kazıya şimdilik ara verilmesi; Güneydoğu Anadolu arkeolojisi için önemli bir kayıptır.


Liste'ye