©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Göltepe

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Göltepe
Türü:
İşlik
Rakım:
1760 m
Bölge:
İç Anadolu
İl:
Niğde
İlçe:
Çamardı
Köy:
Celaller
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Niğde il merkezinin kuşuçumu yaklaşık 30 km güneydoğusunda; Çamardı İlçesi'nin 4 km güneybatısındaki Celaller Köyü'nün 1.5 km güneybatısında Göltepe adı verilen yerdedir [Yener-Earl 1994:169'daki harita].
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Göltepe adı verilen doğal tepe ile kuzeyindeki Kestel maden ocağı arasında sığ bir yamaç yer almaktadır. Göltepe yaklaşık 65 hektarlık yayvan doğal bir tepedir [Yener 1995:çiz.1'deki plan]. Bu tepenin kumtaşı; kireçtaşı; şely ve kilden oluşan Neojen bir formasyon olduğu belirtilmektedir [Drahor 1993:40, Ozaner 1993:472]. Tepenin üzerindeki katmanlar 30-40 derecelik bir eğimle doğu ve güneydoğuya doğru uzanmaktadır. Yakın çevresinde çok sayıda pınar mevcuttur. İlk Tunç Çağı Madenci Köyü'nün kendi suru içinde 5 hektar; sur dışında ise 3-5 hektarlık boyutu ile 8-10 hektar büyüklüğünde bir yerleşme olduğu ileri sürülmektedir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1990 yılında K.A. Yener önderliğinde başlayan kazı çalışmaları, 1994 yılında bitmiştir. Göltepe yalnız arkeoloji açısından değil madencilik tarihi açısından irdelenmiş ve köydeki maden çalışmaları ayrıntılı bir şekilde araştırılmıştır. Bu açıdan çoğu çeşitli boyutlarda küçük test açması olan 36 açma açılmıştır. Ayrıca çok geniş alanlar yatay ve yüzeysel kazılarak yerleşim planı ortaya çıkarılmak istenmiştir. Arkeojeofizik araştırmalarla kazılmayan alanlardaki mimari kalıntılar da saptanmaya çalışılmıştır [Drahor 1993:39-47], [Esin 1998:122]. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik SİT alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: 1993 yılı itibarıyla, tepede 4 evrenin olduğu K.A. Yener tarafından belirtilmektedir. 1. evre: En üst evrede tepeye ilk yerleşenler tarafından tamamen terkedildikten çok uzun bir aradan sonra, Demir Çağı madencileri tarafından tekrar iskan edildiği saptanmıştır. 2. evre: Kırmızı astarlı ve açkılı maldan çanak çömlekler ve metalik maldan Suriye tipi şişenin varlığından dolayı kazı başkanınca İlk Tunç Çağı III. evreye tarihlenen yerleşmesidir. 3-4. evreler: Yine kazı başkanı tarafından İlk Tunç Çağı II evreye tarihlenen bu evrelerde Göltepe'ye ilk defa yerleşildiği anlaşılmaktadır [Yener 1995:180-182]. Göltepe'deki ilk yerleşimin MÖ 2.600 yılları dolaylarında olduğu tahmin edilmektedir.
Buluntular: Mimari: Kestel madenini olasılıkla kalay açısından işletmeye ilk gelenler, günümüzde Göltepe adı verilen doğal tepede barınaklarını yaparak köylerini kurmuşlar. Bu yerleşimlerini güvenceye almak içinde, iri ocak taşlarından ve gümüze kadar 1 m yükseklikte korunagelen sur duvarını inşa etmişlerdir [Yener 1992:278]. Bu surun yaklaşık 5 hektarlık bir alanı koruduğu sanılmaktadır. M. Drahor, sur duvarı uzanımlarının tepeyi tümüyle çevrelemediğini ispatlamıştır [Drahor 1993:46]. Bu duvarda bir giriş yeri saptanmıştır. Ana kayayı yarıp oturtulan sur duvarının yapımında ocak taşlarının yanısıra çevredeki her türlü malzeme kullanılmıştır. Şekilsiz taşların yanısıra maden zenginleştirme aleti olan yüzeyi çukur taşlar bile işlevi bittikten sonra sura konmuştur [Yener 1995:180]. Ayrıca bazı teras duvarları da saptanmıştır. Yerleşmede hem atölye hem de ev olarak kullanılan yapıların var olduğu yorumlanmaktadır. Bunlar yuvarlak, oval, altıgenimsi ve dörtgenimsi çukur barınaklardır. Boyut olarak en küçüğü 2x3 m, en büyüğü 5x7 m'dir. Barınağın çukuru geçen üst kısmı dal örgü mimari ile tamamlanmıştır. Yapıların iç ve dışı kil ile sıvanmıştır. Güneybatı terasda ana kayaya oyulmuş, şekilsiz, çok odalı bir yeraltı yapısı ortaya çıkarılmıştır. Dokuz adet mekanı mevcuttur. Yapı, ana kayanın 1-4 m derine kadar kazılması ile oluşturulmuştur. Bu yapı da İlk Tunç Çağı II. evreye tarihlenmektedir. Yapının tavanının ahşap, saz ve çamurdan oluşan bir çatı tipi ile kapatıldığı sanılmaktadır. İçinde ocak ve fırınlar mevcuttur. Tepenin güney kesiminde, kazı başkanının güney doruk olarak adlandırdığı yerde, ana kaya üzerindeki yarım daire biçimli ahşap deliklerden, yanmış ahşap kalıntılarının çeşit ve boylarından, yanık çamur parçalarından, üstü çamur ile sıvalı, saz damlı ahşap bir kulübenin var olduğu anlaşılmaktadır. Bulgularından dolayı bu yapının İlk Tunç Çağı II. evreye tarihlenebileceği iddia edilmektedir. Zemininden alınan 14C örneği tarihlenmesinde düzeltilmiş olarak 2.865-2.495 (düzeltilmemiş 2.451-2.040) tarihi bulunmuştur. Tepenin güney doruğunda birçok derin ve sığ çukurlar içeren yeraltı yapıları vardır [Yener 1995:res.2]. Bu bölgede atölyelerin yoğunluk kazandığı gözlenmektedir. Yine güney dorukta ufak yeraltı odaları ve hücreler ele geçmiştir. Dönemi belirsiz bebek gömütü bulunmuştur. Zirvede temelleri hafifçe oyulan ana kayanın üzerine oturtulmuş olan, taş duvarlı bir yapı bulunmuştur. İçindeki dolguda ve tabanında, kabartmalı kil levha gibi ilginç bulguları olan bu yapı İlk Tunç Çağı III. evreye tarihlenmektedir [Yener 1992:277, şek.2]. Mekan içinde çevher zenginleştirme kaba taşları, içinde kalay cüruf kalıntıları görülen potalar, döküm kalıpları, çok sayıda çanak çömlek parçası ve obsidiyen aletler bulunmuştur. Çanak Çömlek: Bu madenci köyünde yaşayanlara ait çanak çömlek bulgulardan binlerce parça toplanmıştır. İçlerinde tek kulplu tartı kaplarından Suriye tipi şişeye ithal kaplara kadar örnekler vardır. Tüm kaplar az sayıdadır. Hem İlk Tunç Çağı II. evre hem de III. evreye ait endüstri ile karşılaşılmıştır. Yalın mal, kırmızı astarlı, kumlu mal, gri-siyah açkılı mal gibi mallardan parçalar bulunmuştur. Konya ve Toros yöresi için tipik olan patlıcan rengi boyalı Anadolu metalik maldan kap bile ele geçmiştir. Kil: Geometrik bezemeli kil panelin ne amaçla yapıldığı anlaşılmamıştır [Yener 1995:çiz.3B]. Köydeki yoğun madenciliğin en önemli belirtisi ele geçen yüzlerce potadır. Potaların bazılarının iç yüzeyi cüruf tabakası ile kaplıdır. Bu cürufun kalay cürufu olduğu saptanmıştır [Yener 1993:235]. Kilden az sayıda ağırşak bulunmuştur. Yontma Taş: Endüstri hakkında bilgi yoksa da hammadde olarak çakmaktaşı ve obsidiyenin varlığı belirtilmektedir [Yener 1993:235]. Kemik/Boynuz: Alt evrelerin çöp çukurlarından birinde yüzlerce öküz, koyun, keçi boynuzu toplanmıştır. Olasılıkla bunlar bir amaç için kullanılmak üzere buraya depolanmıştır. Kemikten az sayıda iğne vardır. Sürtme Taş: Andezit, gabbro, diorit ve kuvarsitten yapılmış havan, ögütme taşı, çok çukurlu ezme taşı, cevher ezme taşı gibi çeşitli cevher zenginleştirme aletleri [Yener 1993:şek.7], hematit ağırlıklar ve açkılı yassı baltalar [Kaptan 1990:20, res.16], çeşitli taşlardan boncuklar ele geçmiştir. Kumtaşından çift kalıplara ait parçalar bulunmuştur. Bunların külçe dökümlerinde kullanıldıkları sanılmaktadır. Maden: Göltepe bir madenci köyü olmasına rağmen, maden buluntuları buranın önemi ile çelişkili bir şekilde azdır. İTÇ II. evrede Mari Er Hanedan dönemindekine benzeyen topuz başlı iğne bulunmuştur. Bakırdan iğne, bız, askı, spiral küpe gibi bulguların varlığı belirtilmektedir. İlk Tunç Çağı tabakasından bulunduğu belirtilen demir balta ise olasılıkla üstten sızmadır. Eğer bu bulgu tabakasında ise Alacahöyük kamasından sonra İTÇ'de bulunan ikinci önemli demir buluntu olmaktadır. Hayvan Kalıntıları: Göltepe çukur barınaklı yapılarda oturanların ve büyük olasılıkla Kestel madenlerini çalıştıranların evcil hayvanlara sahip olduğu saptanmıştır.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Göltepe'nin İlk Tunç Çağı'nda, MÖ 3. bin yılın ikinci yarısında, Kestel/Sarıtuzla madeni ocağından kalay elde edenlerin kurdukları bir köy olduğu kesindir. Atölye ve evlerin içinde depolanmış olarak bulunan demir cevheri tozlarının içinde %1 oranında kasiterit yer almaktadır. Kazı ekibine 1992 yılında katılan bir kalay uzmanı olan B. Earl, bu kasiteriti (kalay cevheri) basit bir yöntem ile zenginleştirmiş ve günümüz potasında boncuk şeklinde kalay elde etmiştir [Yener 1994:203]. Tarihöncesi çağda bu şekilde elde edilen kalayın daha sonra kalıplara döküldüğü düşünülmektedir. Göltepe'nin bir başka önemi, Anadolu'da kazısı yapılan ilk madenci köyü olma hüviyetini taşımasıdır. Bu alanda 50.000 adet cevher zenginleştirme aleti bulunmuştur [Kaptan 1995:193]. Göltepe madencilerinin, madencilik tarihi açısından, Anadolu'da arsenli tunçtan, kalaylı tunca geçiş dönemine öncülük yaptıkları ileri sürülebilir. Kestel madenin kalay dışında başka bir maden elde etmek amacıyla da açılmış olabileceği uzmanlarca tartışılmaktadır. Bazı bilim adamları, MÖ 2. bin yılın başında Anadolu'ya dışardan kalay ithal edildiğine dayanarak, Kestel'de elde edilebilecek kalayın çok az olabileceğini işaret etmektedir.


Liste'ye