©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi
|
|
|
|
İkiztepe |
|
Çizimler için tıklayın... |
Fotoğraflar için tıklayın... |
Türü:
|
Höyük |
Rakım:
|
115 m |
Bölge:
|
Karadeniz |
İl:
|
Samsun |
İlçe:
|
Bafra |
Köy:
|
İkiztepe |
Araştırma Yöntemi:
|
Kazı |
Dönem:
|
İTÇ III İTÇ II İTÇ I |
|
|
|
Yeri: Samsun il merkezinin yaklaşık 55 km; Bafra İlçesi'nin 7 km kuzeybatısında; Bafra Ovası'nda; aynı adlı köyde yer alır. |
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Günümüzde Kızılırmak Nehri'nin Karadeniz'e döküldüğü yere yakın bir konumda olan höyük; nehrin batı yakasındadır. Uzaktan bakıldığında iki tepe olarak görülen ve bu yüzden İkiztepe olarak adlandırılan höyük; gerçekte ikisi büyük ikisi küçük dört tepeden oluşmaktadır. Kazı başkanları tarafından bu tepeler romen rakkamları ile adlandırılmışlardır. Tepelerden güneyde yer alan en büyüğü Tepe I olarak isimlendirilmiştir. Tepe I; bugünkü ova seviyesinden 29 m yüksektedir. Bu tepenin kuzeyinde yer alan yuvarlak biçimli ikinci tepe (Tepe II) ise yine ova seviyesinden 22.5 m yüksektedir. Dört tepenin en kuzeyindeki III. Tepe hem boyutları hem de yüksekliği açısından ilk iki tepeye nazaran daha küçüktür. Bu tepenin yüksekliği 12.3 m'yi bulmaktadır. II. Tepenin hemen batısında bulunan IV. Tepe ise 16 m yüksekliği kadar ulaşmaktadır. Bu dört tepenin ve aralarındaki yüksek boyunların oluşturduğu yerleşme yerinin kapladığı alanın tüm boyutu 175x375 m kadardır. Yapılan jeolojik araştırmalarda; bugün denizden 7 km içeride kalan yerleşme yerinin MÖ 5-3. bin yıllarda deniz kenarına çok yakın olduğu ve o çağda Kızılırmak'ın denize; yerleşmenin yanında kavuştuğu anlaşılmıştır. Burada yaşayan toplulukların denizle ilgili oldukları sonucu çıkartılabilir. |
Tarihçe: |
Araştırma ve Kazı: 1941 yılında; K. Kökten; T. ve N. Özgüç'den oluşan ekip tarafından saptanan İkiztepe; C.A. Burney tarafından da ziyaret edilmiştir [Burney 1956:181-183; 189]. Daha sonraları W. Orthmann ve J. A. Dengate tarafından değerlendirilmiştir [Orthmann 1963:64; 173-174; Dengate 1971:199]. Bu tarihlerden çok sonra; Anadolu'nun kuzey kesiminin kültür tarihini belirlemek amacıyla; U.B. Alkım yönetimindeki bir ekip; Türk Tarih Kurumu; Kültür Bakanlığı ve İstanbul Üniversitesi adına; Samsun yöresinde; 1971-74 yılları arasında bir yüzey araştırması gerçekleştirmiştir. Bu araştırmada Türkiye arkeolojisi envanterine birçok yeni yerleşme yeri katılmış ve yörenin Kalkolitik Çağ'dan itibaren yoğun bir yerleşmeye sahne olduğu saptanmıştır. Bu buluntu yerleri arasında yer alan ve bölgenin hemen hemen en büyük yerleşme yeri olan İkiztepe'de; özellikle Hitit metinlerinde geçen Kaşka ülkesindeki ünlü Zalpa Kenti'ni tespit etmek amacıyla; 1974 yılında arkeolojik kazılara başlanmıştır. İlk yıllarda; zengin gömü armağanlı; yerleşme içi İTÇ mezarlığına rastlanması; kazıların günümüze kadar süregelmesine yol açmıştır. Gerek coğrafi durumu; gerek büyüklüğü açısından Kuzey Anadolu arkeolojisi için çok önemli bulgular veren bu yerleşme yerindeki kazılar; 1980 yılına kadar U.B. Alkım; Alkım'ın 1981 yılındaki ölümünden sonra; Ö. Bilgi tarafından yönetilmektedir. Son yıllardaki kazılar daha çok İTÇ mezarlığının ortaya çıkarılmasına yöneliktir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. |
Tabakalanma: Anadolu'da tarihöncesi yerleşmeleri içinde oldukça uzun sayılabilecek bir süredir kazılan İkiztepe'de; aşağıda gösterilen tabakalanması 1999 yılının sonuna kadar tepe ve tepe arasındaki boyun kesiminde gerçekleştirilen kazılara göre sunulmuştur. Tepe I I (1-6. Kat): Geçiş Evresi Mezarlık: İTÇ III Evresi Ia-b: İTÇ II Evresi II (1-5. Kat) İTÇ I Evresi Son Kalkolitik: Son Kalkolitik Ana toprak Tepe I-II arasındaki boyun I (1-2. kat): Geçiş Evresi II (1-2. kat): İTÇ III Evresi III (1-10. kat): İTÇ II Evresi IV (1-5. kat): İTÇ I Evresi Tepe II I (1-2. kat): İTÇ II Evresi II (3-8. kat): İTÇ I Evresi III (1-8. kat): Son Kalkolitik Ana toprak Tepe III I (1-2. kat): Geçiş Evresi II (1-4. kat): İTÇ III Evresi III (5-19. kat): İTÇ II Evresi Tepe IV I: Geçiş Evresi Ana toprak 2006 yılında Tepe I'de ana toprağa erişmek için ortalama 1.80 m kadar derinleşilmiş ve en alttaki toprak üzerine oturan 3 ayrı seviyede mimari tabakaya ulaşılmıştır [Bilgi 2008:273]. |
Buluntular: Mimari (yeniden eskiye doğru): İlk Tunç Çağı III. Evre: III. tepede ortaya çıkarılan kalıntılarla bu dönemin inşaat teknikleri ve yerleşme planı saptanabilmiştir. Ahşap evler gruplar halinde ama ayrık düzende köy içine serpiştirilmiştir [Bilgi 1999a:res.23]. Bu yapıların işlenmemiş kalın tomrukların çantı tekniğinde (birbirinin üstüne bindirerek geçme tekniği) birleştirilmesi ile dörtgen planda; yaklaşık 25 ile 70 metrekare arasında değişen büyüklükte meydana getirildiği; tabanlarının ise sıkıştırılmış killi toprakla kaplandığı anlaşılmıştır. Özene bezene yapılmış bazı yapılarda ise zemin şekillendirilmiş ahşaptandır. Kil tabanların yan kenarlarında görülen kavisli hatıl boşluklarının varlığından bu yapıların kesinlikle taş temel üzerine oturtulmadığı anlaşılmaktadır. Yapının yapılacağı zeminin düz olmadığı durumlarda; ahşap direk pabuçlarla zemindeki kot farkı ortadan kaldırılmıştır [Bilgi 1999a:res.12]. En alt sıra tomrukların kolayca çürümemesi için; İlk Tunç Çağı'nın yapı ustaları en alt tomruğun altına gelişigüzel yassı taşlar koymuşlardır. Çatının ise yine ahşaptan yapıldığı; ters ya da düz çatallı ahşap kafesin üstüne de su geçirmemesi için kurutulmuş saz ve ot döşendiği tahmin edilmektedir [Bilgi 1999c:201]. Tomrukların araları soğuk geçirmemesi için dışardan sıvanmıştır. Yapı planına bakdığımızda tek ya da çok gözlü olduğu görülmektedir. Girişin olduğu duvarın dış önüne; ahşap direklerle taşınan bir sundurma inşa edildiği; direk deliklerinin izlerinden anlaşılmaktadır. Tek gözlü sundurmalı [Bilgi 1999a; res.6b]; iki gözlü sundurmalı [Bilgi 1999a:res.8b] örnekler vardır. Yapılarda pencere olup olmadığı sorusu ancak günümüz ahşap yapılarına bakılarak cevaplanmakta ve dama yakın konumda küçük pencelerin var olduğu sanılmaktadır. Ahşap kapıların rahat açılabilmesi girişlere taş ya da kil söveler yerleştirilmiştir. Yapıların içinde fırın ve ocak yerleri bulunmamıştır. Çoğunlukla her yapının çitle sınırlandırılmış bir avlusu vardır. Avlularda anıtsal fırınların ve ocak yerlerinin var olduğu gözlenmiştir. Fırın ve çevresinin üstü hafif malzeme ile (sundurma) kapatılmış olduğu zannedilmektedir. Bu fırınların hemen yanında kilden yapılmış işliklerin var oluşu günlük yaşamın yapı içlerinden çok avlularda geçtiğini işaretlemektedir. Anıtsal fırınların yapımında ilginç bir yapım tekniğinin uygulandığı görülmektedir. Kubbe önce yaşken kıvrılmış ağaç dalları ile kafes şeklinde yapılmış; bu kafesin altı üstü killi çamur ile kalınca sıvanmış ve kubbe oluşturulmuştur. Çok sayıda idolün bulunduğu; 2. yapı katına ait bir fırının ve çevresinin kutsal alan olduğu hafiri tarafından iddia edilmektedir [Bilgi 1999d:202]. Yine fırının önünde ele geçen akıtacaklı potanın; köyde yapılan maden dökümlerinin burada kutsandığını gösterdiği yorumlanmaktadır. Avlularda çanak çömlek yapıldığı ve bu fırınlarda pişirildiği; katkı maddeleri katıldıktan sonra dinlendirilmesi için bırakılmış kil dolu çukurların varlığından söylenmektedir. Bu avlular belki birçok ailenin ortak kullandığı; çömlek; idol ürettiği; maden döktüğü; yemek pişirdiği; dinsel törenlerin yapıldığı alanlardır. Yine bu çitli alanların aynı zamanda ahır olarak kullanıldığı unutulmamalıdır [Bilgi 1999a:65]. 2001 yılı çalışmalarında İTÇ III'ü temsil eden toprak tabanlar saptanmıştır. Yangın geçirmiş bir taban üzerinde iki yapıdan oluşan ahşap yapı kompleksine ait yatay hatıl boşlukları tespit edilmiştir. Kuzey-güney yönünde inşa edilmiş olan ve 6.95x2.50 m boyutlarındaki dikdörtgen planlı birinci yapı; yan yana yerleştirilmiş 3 farklı mekandan oluşmaktadır. Ortalama duvar genişliği 20 cm olan yapının kuzeyde yer alan birinci mekanının olası kuzey hatıl boşluğu kesit içinde kaldığından kuzey sınırı belirlenememiştir. Yapının birici mekanı 3.30x2.25 m; ortada yer alan ikinci mekanı 1x2.25 m ve güneydeki üçüncü mekanı ise 2.75x2.50 m boyutlarındadır. Bu yapının 0.70 m kadar güneyinde doğu-batı yönünde saptanan ikinci yapının da benzer bir plana sahip olduğu gözlenmiştir. Üzerlerinde bulunan dikdörtgen planlı ahşap yapıların varlığı hatıl boşluklarıyla saptanan iki basit toprak taban daha bulunmuştur [Bilgi 2003:18;19]. İlk Tunç Çağı II. Evre: Gerek I gerek III. evrede; tepenin alt tabakalarında saptanan mimari kalıntılar; tüm özellikleri ile III. evrenin aynısıdır. III. evre gibi şiddetli yangın geçirmiş yıkıntılar ve tabanlar bulunmuştur. Dörtgen yapıların içinde işlik yerleri ve çok sayıda tezgah ağırlığı ve taraklarının bulunuşu yoğun tekstil/kilim endüstrisine işaret etmektedir. I. tepede 8. yapı katında saptanan yine anıtsal fırınlı atölyede ele geçen döküm kalıpları maden dökümünün köy içinde gerçekleştirildiğini belirlemektedir. 2003 yılında Tepe I'de yapılan çalışmalarda 5 ve 6. mimari tabakalara ait bastırılmış toprak tabanlar açığa çıkartılmıştır. 2005 yılında Tepe I'de çalışmalara devam edilmiş ve ana toprağa inilmiştir. Farklı seviyelerde tespit edilen 6 mimari tabakanın ana topraktan yukarı doğru üçü İTÇ I'e; bunun üzerindeki üç tabaka da İTÇ II'nin erken evresine tarihlendirilmiştir. 2005 yılında Tepe I'in kuzey yamacında M açmasında ortaya çıkarılan fırın kalıntıları incelenmek üzere temizlenmiştir. Şiddetli bir yangın geçirerek büyük oranda tahrip olduğu görülen fırının; doğuya doğru uzanan kare planlı bir platform içinde yer aldığı ve atölye niteliğindeki bir kompleksin parçası olduğu anlaşılmıştır [Bilgi 2006a:19]. 2005 yılı kazılarına Tepe I'de devam edilmiş; ana toprağa kadar yapılan sondajlarda farklı plan karelerinde 6 ayrı seviyede mimari tabaka saptanmıştır. Ana topraktan yukarıya doğru 3 evreli İTÇ I kültürü ile bu tabakanın üzerinde yer alan İTÇ II kültürünün sadece ilk 3 mimari tabakası özellikle doğu-batı kesitinin incelenmesinden sonra açıkça saptanmıştır [Bilgi 2007:117]. Bu mimari tabakalar içinde İTÇ I'in birinci evresinde atölye niteliğinde çok tahribata uğramış ve yanmış bir yapının kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Aslında 2004 yılı çalışmalarında ortaya çıkan bu atölye yapısının dörtgen planlı bir mekan ile bu mekan içinde yer alan anıtsal bir fırından oluştuğu görülmüştür. İTÇ I'in ikinci evresinde açmanın kuzey kenarına yakın bir yerde ortaya çıkan moloz incelemesinde de bunların bir fırına ait olabileceği anlaşılmıştır. İTÇ I'in üçüncü evresinin ise 19.75 m derinlikte ana toprak üzerine oturduğu saptanmıştır [Bilgi 2007:118]. Yukarıya doğru takip eden İTÇ II'nin 3 evresinden sadece 6. tabakada mimari kalıntılara rastlanmış; yapılan inceleme sonucu oldukça tahribata uğramış ve yanmış bir fırının enkazı olduğu anlaşılmıştır [Bilgi 2007:118]. 2006 yılında da Tepe I'deki kazılara kuzey yamacında devam edilmiştir. Ana toprak üzerine oturan 3 ayrı seviyedeki tabakanın birinci ve üçüncüsünde mimari kalıntılara rastlanmıştır. Birinci mimari tabakada 25 cm kalınlığındaki şiddetle yanmış sıva kalıntıları altındaki tabanda bir yapının planını veren yanmış yatay kütüklerin izi bulunmuş ve bu yapının merkezdeki nispeten daha genişçe bir mekanın etrafında yer alan küçük mekanlardan oluştuğu görülmüştür. 3. mimari tabakada; ahşap bir yapının ızgara planlı çok yanmış taban seviyesindeki kalıntılarının; 19.10 m'de ortaya çıkan ana toprak üzerine oturduğu görülmüştür. Ayrıca farklı amaçlar için yapıldığı anlaşılan farklı boyutlardaki 3 fırın kalıntısı ile işliklerinin tamamı ortaya çıkarılmıştır [Bilgi 2008:273-274]. 2007 yılı çalışmaları Tepe I'in kuzey yamacındaki 'M açması' ile 'N açması' adı verilerek bu dönemde başlatılan iki ayrı alanda geliştirilmiştir. N açmasında 9 mimari tabaka saptanmış olup ortaya çıkarılan ve taban ile kesitlerden takip edilen mimari tabakaların ilk dördü İTÇ III dönemine, takip eden ikisi İTÇ II dönemine ve ana toprak üzerine oturan son üç tabaka da İTÇ I dönemine aittir. M açmasında 125 metrekarelik alanda ise birbiri üstünde 3 mimari tabaka ortaya çıkarılmıştır. Birinci ve ikinci mimari tabakaların tabanlarında herhangi bir mimari kalıntıya ya da ize rastlanmamıştır. Ana toprak üzerine oturan üçüncü mimari tabakanın oldukça yanmış tabanı üzerinde ahşap bir yapının izlerine rastlanmıştır. M açmasındaki 50 metrekarelik ikinci alanda 3 mimari tabaka saptanmıştır [Bilgi 2009:327-329]. 2008 yılı kazıları Tepe I'in kuzey yamacındaki M açmasında 250 metrekarelik alanda yapılmış ve 4 mimari tabaka saptanmıştır. 1. mimari tabakada epeyce tahribat görmüş bir yapının güney kesimine ait kalıntılara rastlanmıştır. 2. mimari tabakada ise 100 metrekareyi kapsayan alanda ahşap bir yapının güney kesimine ait kalıntıların izleri ve 2 gözlü yine ahşap bir yapının taban üzerine yatırılmış temel kütüklerinin bıraktığı derin çukurlar ile bir fırının yanmış ve yıkılmış taban seviyesindeki kalıntılarına ulaşılmıştır. 3. mimari tabakada yanmış, yıkılmış ve sadece taban üzerinde ağaç kütüklerinin bırakmış bulunduğu döşeme ve duvar temellerinin üzerinden ahşap bir yapının varlığı saptanmıştır. 4. mimari tabakada ise yanık bir taban dışında bir kalıntıya rastlanmamıştır [Bilgi 2010:370-371]. 2009 yılı kazıları Tepe I'deki M açmasında sürdürülmüştür. 2. mimari tabakada tabanın orta kesiminde, birbirinden bağımsız kil sıva parçalarından oluşan 2 ayrı moloz yığıntısı bulunmuştur. Güney kesimdeki kalıntıların muntazam kil ve taş işlikler ile şiddetli bir yangında tahribata uğramış bir fırın içeren atölye niteliğinde bir konstrüksiyon olduğu anlaşıldı. 3. mimari tabakanın, açmanın batı kesiminde yoğun olarak yanmış ve parçalanmış kil sıva kalıntıları içeren ve yangın geçirerek siyahlaşmış kil bir taban olduğu görülmüştür. Dağılmış sıva kalıntılarının da büyükçe bir fırına ait olduğu düşünülmektedir. 4. mimari tabakada bir moloz yığıntısı kısmen ortaya çıkarılmıştır [Bilgi 2011: 440-441]. 2010 yılı çalışmalarında güneyden kuzeye doğru aşağı eğim yapan "O" açmasında 6.30 m'lik dolgu kazılarak farklı plan karelerde farklı yüksekliklere kadar derinleşildi. Bu derinleşme sonucunda 6 mimari tabaka ortaya çıkmıştır. Mimari tabakalar, İTÇ III sonu ile OTÇ'nin 3. evresi arasına, yani MÖ 2100 ile 1700 yılları arasına tarihlendirilmiştir [Bilgi 2012: 91-94]. 2011 yılı çalışmalarında "O" açmasında derinleşme çalışmalarına devam edilmiş, geçen dönemde I. Kültür Katı'nın 6. evresi olarak kabul edilen mimari tabakanın devamı ortaya çıkarılmıştır. D11/II 13 plankaresinde yanmış moloz kalıntısının içinden elde edilen buluntulardan İTÇ II dönemine ait olduğu anlaşılmıştır. Geçen dönem ortaya çıkartılan ve bir kutsal alan olduğu öngörülen kil sıvalı platformun devamı bulunmuştur. Geçen dönem yuvarlak planlı olduğu öngörülen platformun aslında oval biçimli olduğu ve doğuya bakan bir ağzı bulunduğu anlaşılmıştır. Çanak Çömlek (yeniden eskiye doğru): İlk Tunç Çağı III. Evre: Bu evre gerek mezarlık gerek III. tepenin II. tabakasından gelen malzeme ile çok iyi bilinmektedir. Tümü el yapımı; çanak; kase; çömlek ve meyvalık iki kulplu kupalar ve minyatür kap gibi biçimlerin ağır bastığı bir çanak çömlek endüstrisi ile karşılaşılmıştır. Kapların hamuru genelde mineral ve bitki; ender olarak kavkı katkılıdır. Arıtılmış kilden üretilen kapların yüzeyleri gri; siyah ve kahverengi astarla kaplanmış ve özenle açkılanmıştır. Nadir olarak kırmızı renkli astar da sürülmüştür. Bazı kapların astar işleminden sonra çizi; kazı; yiv-oluk sisteminde bezendiği izlenmektedir. Bazen de astar silinerek bezeme yapılmıştır. Ayrıca kertik ve çentik bezeme de vardır. Ö. Bilgi; bazı kapların ağız kenarlarının özellikle oluklu; çentikli veya dalgalı olmasına dikkat edildiğini belirtmektedir [Bilgi 1999:res.17-18; Bilgi 1999c:172-173]. Kaplar iyi pişirilmiştir. İlk Tunç Çağı II. Evre: III ve I. tepede yapılan kazılarda; İTÇ II. evre olarak tanımlanan yapı katlarında ele geçen çanak çömlek endüstrisinin III. evreden fazla bir farkı olmadığı söylenmektedir. Ö. Bilgi; bu endüstriyi ayrıntılı sunmuştur. III.tepenin 11. yapı katındaki bir kabın gövdesinde çifte V harfi işareti vardır. Bunun boğa boynuzunun şematik bir tasviri olduğu iddia edilmektedir [Bilgi 1999e:490]. Tepe I'in kuzey yamacında M açmasında ortaya çıkarılan fırın kalıntılarının temizlenmesi sırasında; kullanım tekniği ve bezemeleriyle dikkat çeken pişmiş toprak bir süzgeç kabı bulunmuştur [Bilgi 2006a:19]. 2005 yılı kazılarında İTÇ I'in birinci evresinde bulunan anıtsal fırında; pişmiş toprak boyunlu bir çömlek ile süzgeç bir kap; ikinci evresinde pt. minyatür bir kap; boyunlu bir çömlek; ikiz bir kap; hayvan figürini; üçüncü evrede de ağırşak; İTÇ II'nin 6. evresinde boyunlu bir çömlek; pt. bir yılan başı; 4. evresinde ise boyunlu bir çömlek ve dört ayaklı bir nesne bulunmuştur [Bilgi 2007.118-119]. 2009 yılında M açmasında, 2. mimari tabakada bardak ve kadehler ile çanak çömlek parçalarının dışında, pişmiş toprak ve kemik ağırşaklar ile tezgah ağırlıkları kemik deliciler, tunç bir küpe, ponza zımparalar, pişmiş toprak fırça sapı ve öğütme taşları ele geçirilmiştir. 3. mimari tabakada pişmiş toprak boyunlu bir çömlek ve kadehler ile çanak çömlek parçalarının yanı sıra pişmiş toprak ve kemik ağırşaklar, pişmiş toprak tezgah ağırlıkları, kemik deliciler ile dikiş ve süs iğneleri, tunç bir küpe, bir boncuk ile iki kesici ve pişmiş toprak sapan taneleri ile bir fırça sapı bulunmuştur. 4. mimari tabakanın buluntuları arasında, basit bir minyatür kap dışında pişmiş toprak ve kemik ağırşaklar ile tezgah ağırlıklarının yanı sıra üzerinde kabartma bir insan figürü bulunan pişmiş toprak bir kap parçası, deliciler ve disk biçimli taş bir pandantif yer almaktadır [Bilgi 2011: 440-441]. Kil: Tezgah ağırlığı; tezgah tarakları; fırça sapı; sapan tanesi; kil topakları; ağırşak; tekerlek; tıkaç gibi nesneler hem İTÇ II hem de İTÇ III. evre yapı katlarında bulunmuştur. İTÇ II evresinde III. tepenin 16. yapı katında düz yüzlü; doğala yakın görünümlü şematik idol bu tipin geç dönem örneklerinden birini teşkil etmektedir [Bilgi 2000:res.11]. İTÇ III tabakasında; pişmiş toprak insan figürini parçaları; ağırşaklar; tezgah ağırlıkları; boncuklar; damga gibi buluntular ele geçmiştir. Tezgah ağırlığı; tezgah tarakları; ağırşaklar; tapalar ve havaneli hem İTÇ I'in üç evresinde hem de İTÇ II'nin 6-5 ve 4. evrelerinde bulunmuştur [Bilgi 2007:118-119]. 2006 yılında Tepe I'in kuzey yamacında yapılan kazılarda 1. ve 3. mimari tabakalar ile fırınlarda pişmiş topraktan bardak; çanak; ağırşak; tezgah ağırlığı gibi buluntular ele geçmiştir [Bilgi 2008:274]. 2011 yılı çalışmalarında b.4200 no'lu dolgu içinden pişmiş toprak 9 ağırşak, 9 tezgah ağırlığı, bir boğa başı figürü, yassı bir makara, daire biçimli ve ip delikli bir nesne ele geçmiştir. B.4201 no'lu dolgu içinden pişmiş toprak bir çanak, 1 adet minyatür kap, 12 adet ağırşak, 18 tane tezgah ağırlığı ele geçmiştir. B.4202 no'lu 1. mimari tabakanın yığıntı toprağı içinde pişmiş toprak 3 tane ağırşak, 14 adet tezgah ağırlığı ele geçmiştir. Yontma Taş Endüstrisi: İlk Tunç Çağı yerleşimlerinde hammadde olarak obsidiyen ve çakmaktaşı kullanıldığı; alet olarak kazıyıcı; kesici; testere gibi aletler yapıldığı saptanmıştır. Çağdaş yerleşimlerdeki endüstriye benzemektedir [Bilgi 1999c:173]. Sürtme Taş: Açkılı yassı balta; bileytaşı; zımpara taşı; ezgi taşı; öğütme taşı her iki evrede vardır. İTÇ II. evrede bir mızrak ucu farklı bir buluntudur [Bilgi 1991:res.3]. Maden döküm kalıbı bulunmuştur. 2005 yılı kazılarında çeşitli bileytaşları; zımpara taşı; ezgi taşı; öğütme taşı; taş perdah aleti bulunmuştur [Bilgi 2007:118-119]. 2011 yılı çalışmalarında b.4200 no'lu dolgu içinden çakmaktaşı bir yonga ve bir kesici, b.4201 no'lu dolgu içinden çakmaktaşından 3 adet kesici ele geçmiştir. B.4202 no'lu 1. mimari tabakanın yığıntı toprağı içinde 16 tane çakmaktaşı kesici, 3 adet kazıyıcı ve 1 okucu, 3 adet obsidiyen kesici ve 1 okucu ele geçmiştir. B.4204 yığıntı toprağı içinde 13 adet çakmaktaşı ile 6 obsidiyen kesici ele geçmiştir. Kemik/Boynuz: Geyik boynuzundan deliciler; havaneli; tokmak; sap delikli balta; sap delikli çekiç; sap; kemikten ağırşak; delici; olta iğnesi; hamur testeresi; spatula ve kaşıklar bulunmuştur. 2005 yılı kazılarında hem İTÇ I'in üç evresinde hem de İTÇ II'nin 6-5 ve 4. evrelerinde çeşitli kemik deliciler bulunmuştur. Ayrıca boynuzdan yapılmış bir balta İTÇ I'in ilk evresinde ortaya çıkarılan fırında ele geçmiştir [Bilgi 2007:118]. 2011 yılı çalışmalarında b.4200 no'lu dolgu içinden kemikten 3 adet delici, bir adet idol, bir sap, boynuzdan bir sap ve bir çekiç, b.4201 no'lu dolgu içinden kemikten bir ağırşak ele geçmiştir. B.4202 no'lu 1. mimari tabakanın yığıntı toprağı içinde 2 adet kemik delici, 1 boynuz delici ele geçmiştir. Maden: İTÇ III. evrede; III. tepedeki yerleşimden aşağıda anlatılan maden mezar armağanlarının aynıları bulunmuştur. Mezarlık buluntuları gibi bunlar da arsenli tunçtandır. Yassı balta [Bilgi 1999b:res.30]; kamalar [Bilgi 1999b:res.31-32]; zıpkın uçları gibi bu dönemin madencilik teknolojisini gösteren buluntular ele geçmiştir. İTÇ II. evrede de benzer buluntuların var olduğu anlatılmaktadır. Maden dökümünün köy içinde yapıldığı kesindir. İTÇ III tabakalarında tunç zıpkın uçları; ustura; kesici; maşa; mızrak ucu; hançer; yassı baltalar; iki bakır külçe ele geçmiştir. 2005 yılı kazılarında İTÇ I'in ikinci evresinde arsenikli bakır bir delici; üçüncü evresinde arsenikli bakır bir yüzük; İTÇ II'nin 6. evresinde arsenikli bakır bir zıpkın ucu; 5. evresinde arsenikli bakır bir zıpkın ucu ile bir tel parçası; 4. evresinde ise arsenikli bakır bir hançer ele geçirilmiştir [Bilgi 2007.118-119]. 2006 yılı kazılarında büyük olasılıkla arsenikli bakırdan yapılmış takı; alet ve silahlar bulunmuştur [Bilgi 2008:275]. 2011 yılı çalışmalarında b.4200 ve b.4201 no'lu dolgu içinden tunçtan 4 adet dikiş iğnesi ile bir iğne ele geçmiştir. B.4202 no'lu 1. mimari tabakanın yığıntı toprağı içinde tunçtan bir süs iğnesi ele geçmiştir. İnsan Kalıntıları ve Mezarlar: Yerleşme İçi Mezarlar: İkiztepe'nin İTÇ yerleşiklerinin az da olsa yerleşim içine gömütleri bulunmaktadır. III. tepede; 1. yapı katında; enkaz altında kalmış bir çocuk iskeleti bulunmuştur I. tepede İTÇ II. evre başına tarihlenen sırtüstü yatırılmış bir gömüt doğu batı yönünde; yüzük ve küpesi ile beraber gömülmüştür [Bilgi 1991:242]. 1998-99 yılı kazısında III. tepede de yerleşme içi mezarların var olduğu bir kez daha saptanmıştır. Tepe III'ün İTÇ II. evreye tarihlenen 10; 11;12 ve 16. yapı katlarında 5 adet mezar bulunmuştur. Ölüler basit toprak mezarlara başı batı ya da güneybatı istikametinde olmak üzere sırt üstü yatırılmıştır. Bir mezarda ölünün altına ahşap döşeme yapıldığı izlenmiştir. 11. yapı katındaki ölü ise her iki ayağında tunç halhal; yanında bir çanak ve gümüş yüzüğü ile bir kadındır [Bilgi 2000:res.9]. Uzatılarak yatırılan ölülere göre farklı pozisyonda hocker biçiminde yatırılmış olan ölü ise 17. yapı katında bulunmuştur. 2007 yılında M açmasında 4 adet basit toprak mezara rastlanmıştır. Kuzey-güney veya kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda, kollar yanda sırt üstü yatırılmış ölülerin bulunduğu mezarlarda sadece takı olarak birer çift gümüş veya altın-gümüş karşımı küpeler ele geçirilmiştir [Bilgi 2009:329]. 2009 yılında M açmasında 3 adet basit toprak mezara rastlanmıştır. Biri tahribata uğramış bu 3 mezarın İTÇ II olarak tanımlanan kültür katının 2. evresine ait olduğu anlaşılmıştır. Doğu-batı yönünde başı batıda olmak üzere uzatılmış tahribat görmemiş iskeletle beraber mezara bırakılmış tunç yassı bir balta, bir zıpkınucu ile 5 adet ahşap boncuktan oluşan bir kolye ele geçirilmiştir. Tahribat görmüş ikinci mezara ait olarak da tunç bir mızrak ucu, bir hançer ile zıpkın ucu ele geçirilmiştir. Üçüncü mezarın açmanın batı kesiminde ve İTÇ I kültür katının 3. mimari tabakasının yanmış moloz yığıntısı içinde gömülmüş olduğu görülmüştür. Başı güneyde olmak üzere kuzey-güney doğrultusunda yatan iskeletin herhangi bir eşyası olmadığı ve İTÇ II kültür katının birinci evresine ait olduğu görülmüştür [Bilgi 2011: 441]. Yerleşme Dışı Mezarlık: III. tepede yaşayan İTÇ III. evre insanları 20 m yükseklikteki I. tepeyi mezarlık alanı olarak tercih etmişlerdir. Burada var olan İTÇ II. evre yapılarını bozan bu mezarların sayısı şimdilik 599 adettir. Bazılarına birden fazla gömüt konduğundan toplam 670 iskelet saptanmıştır [Bilgi 1988:170]. 2001 yılı çalışmalarında; 12 adedi hediyeli olmak üzere; 16 basit toprak mezar daha ortaya çıkarılmıştır. Mezarlık alanı yaklaşık 1.400 metrekaredir. İşaretsiz gelişigüzel gömülme planı vardır. Tümü basit toprak mezardır. Bazen yeni mezar açılırken altta eski mezara rastgelindiğinde; eski mezar armağanları soyulmadan bir önceki ölüye ait kemikler bir yana toplanmakta ve yeni ölü bu çukura gömülmektedir. Bu ayrıca mezarların işaretlenmediğini de göstermektedir. İskeletlerin yatış yönleri karışıktır; belirgin bir yön yoktur. Çukurların fazla derin açılmadığı izlenmektedir. Ahşap tabut ya da taş duvar izi bulunmamıştır. Ölüler; kefen bezi veya elbiseleri ile yüzleri göğe bakarak; kolları ve elleri vucudun iki yanında; bacakları yanyana bir şekilde; uzatılmış durumda yatırılmışlardır. Bir iki mezarda ise ölü dizler hafifçe vücuda çekik; yarı hocker durumunda yan yatırılarak konmuştur. Bunların ayrı bir geleneğe bağlı olduklarını söylemek zordur. Ölüm olayından hemen sonra vücut hemen katılaşdığından olasılıkla bunlar büzülmüş durumda ölmüşlerdir. O yüzden bu şekilde yatırılmak zorunda kalınmıştır. Kazıda bulunan iskeletlerin incelenmesi sonucunda her yaşdan; her cinsten ölünün aynı şekilde gömüldüğü anlaşılmaktadır. İçlerinde 60 yaşın üzerinde kişilerin de var oluşu; bu kadar çok silaha sahip bir toplumun yine de barışcı bir düzende sağlıklı bir şekilde yaşamış olabileceğini akla getirmektedir. Gömüt Armağanları: İkiztepe İTÇ III. evre insanlarının ölümden sonraki hayata ya da tekrar dirilmeye inandıkları; mezarlarda ele geçen zengin buluntuların varlığından iddia edilebilir. Bunlar yalnız armağan olsun diye yapılmamışlardır. Olasılıkla bunlar ölünün yaşadığı günlerde kullandığı eşyalardır. Bazı mezarlarda ise hiç armağan yoktur. Kazı son dönem başkanı Ö. Bilgi; mezar armağanlarını malzemelerine göre 4 grupta toplamaktadır: Pişmiş Toprak Armağanlar: Olasılıkla içinde gıda maddeleri ve içecekler konan tüm kaplar; kadın tanrıça figürinleri; belki çocuk oyuncağı olan çıngıraklar ve çok sayıda ağırşak bulunmuştur. Kemik Armağanlar: Kemik kanca; bıçak kılıfı; kolye taneleri (boncuk) ele geçmiştir. Taş Armağanlar: Biley taşları; "8" sayısına benzeyen pendantlar yalnız erkek mezarlarına; akik; dağ kristali; frit vd. boncuklar hem kadın hem erkek mezarlarına bırakılmıştır. Maden Armağanlar: İkiztepe'lilerin bu konuda uzman oldukları anlaşılmaktadır. Altın; gümüş ve kurşun yalnız küpelerde kullanılmıştır. Bunlar daha çok kadın mezarlarından toplanmıştır [Bilgi 1988:171]. Arsenli tunç eserler ise ölünün cinsiyetine göre değişmektedir. Küpe; saç helezonu; yüzük; bilezik; amulet; saç iğnesi; başlı iğne; hasır örgü iğnesi; delikli dikiş iğnesi; tunç çerçeveli düğmeler kadın; değişik tipte mızrak uçları; kamalar; ok uçları; ince uzun yassı baltalar; karşılıklı iki çam kozalağı görünümlü ikili ve dörtlü spiral amblemler; stilize boynuzları yansıtan semboller [Bilgi 1983:51] traş bıçağı; spiral biçimli kabza ise erkek ölüleriyle beraber gömülmüştür. Bazı kadın mezarlarında yaprak; boğumlu; teber; disk biçimli başlı kama ve mızrak uçlarının oluşu ilginçtir. Bız; delici ve keski hem kadın hem erkeklerin yanında bulunmuştur. Buluntular içinde yer alan kabara ve çekiç başlı hançerlerin kabzaları oyuk çizgilerle ahşabın bezenmesi gibi süslenmiştir [Bilgi 1987:150]. Spiral tunç bağların ahşap asalar üzerine takıldığı zannedilmektedir. Dörtlü spiral plakalar ölünün elinde ya da hemen yanındadır. Gerek bunlar gerek üzerleri kabartma dinsel figürlü mızrak uçlarının çıktığı mezarlar; yönetici sınıfına ait olması gerekmektedir. Bu tip buluntuya sahip olan mezarlar yapım tekniği açısından diğerlerinden farksızdır. Bulunuş yerleri de karışıktır. Özel bir alan bunlara ayrılmamıştır. İkiztepe mezarlarından elde edilen ilginç özelliklerden biri 580 adet iskeletin 13'ünde beyin ameliyatının yapılmış olduğunu dair izlerin var olmasıdır [Mellink 1985a:551]. Bunlardan ikisinde yapılan trepanasyon işlemi U.W. Backofen tarafından yayımlanmıştır. Bireylerin biri erişkin diğeri genç erişkindir. Ameliyattan sonra 5 yıl yaşadıkları saptanmıştır. İkiztepe'de yaşamış olan insanlar Akdeniz ırkı özellikleri taşır; ortalama yaş 25-26'dır. İçlerinde 70 yaşına kadar yaşadığı anlaşılan bir kadın vardır. 2004 yılı çalışmalarında Tepe I'de yapılan çalışmalarda İTÇ III mezarlığında derinleşilerek bir mezar ortaya çıkartılmıştır. Basit toprak türünde olan bu mezarda 3-6 aylık bir bebek iskeleti bulunmuştur; yanında herhangi bir mezar eşyasına rastlanmamıştır. Bunun yanı sıra D açmasının güney kesitinde ise bir yetişkine ait iskelet bulunmuş ve çürümüş olan ahşabın beyaz kalıntıları nedeniyle gömünün ahşap bir tabut içinde yapıldığı düşünülmüştür [Bilgi 2006b:29]. |
Kalıntılar: |
Yorum ve tarihleme: İkiztepe adlı yerdeki ilk yerleşimler; Kızılırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerde; nehrin taşıdığı doğal birikinti üzerinde kurulmuştur. Hem bu nehir boyunca yer alan yamaçlardaki ahşap tomrukların taşınması gibi doğal kaynakları edinme kolaylığı hem de nehir ağzındaki zengin balık kaynakları; nehir kenarlarında ve kıyı ovasındaki ekilebilir alanlar; bu yerin o günkü şartlarda yerleşmeye çok elverişli olmasına yol açmıştır. Balık avcılığının ne boyutta olduğu çok sayıda olta ve zıpkınların varlığından anlaşılmaktadır. Aynı zamanda Ege'den Marmara Denizi yoluyla Karadeniz'e ulaşan deniz ticaretine de ortak olabilecek küçük bir limana sahip olduğu yorumu; somut bir bilgi olmasa da yanlış değildir. Kıyı birikinti ovasının denize doğru büyümesi ile bu olumlu şartlar yokolunca yerleşim yeri; MÖ 2. bin yılının başından itibaren önemini kaybetmiştir. Maden nesneler için belki dağlardaki madencilerle değiş tokuş yöntemi ile ticaret gerçekleştirilmiş ya da buralardan taşınan külçelerle köyün içinde döküm yapılmıştır. Kazı başkanı Ö. Bilgi ise maden üretiminin yerleşme içinde olduğuna inanmaktadır. Ö. Bilgi tarafından Karadeniz Bölgesi antik madencilik araştırmalarında; Merzifon İlçesi'nin 10 km kuzeyindeki Bakırçay Vadisi'nde zengin bakır yatakları ziyaret edilmiştir. Bakırçay'ın hemen batısında; Merzifon'un 15 km kadar kuzeyinde Peynirçayı Vadisi'nde; Durağan İlçesi'nin doğusunda [Bilgi 2001a:319]; arsen yatakları bulunmaktadır [Özbal et al.2001:29]. İkiztepe'li madencilerin bu yatakları işlettiği de ileri sürülebilir. Ayrıca öbek öbek dokuma nesnelerinin bulunuşu; yoğun dokumacılığın işaretleridir. İlk Tunç Çağı III. evrenin İkiztepe'li halkının özellikle madeni savaş araç gereçlerine bu kadar çok sayıda sahip olması; kadın mezarlarında bile bu nesnelerin bulunması; halkın savaşçı bir toplum olduğunun göstergesidir. Ayrıca halkın ana ve bereket tanrıçasına inandıkları; çok sayıda ele geçen idollerden anlaşılmaktadır. İdareci sınıf ise halk gibi yaşamakta; İç Anadolu Bölgesi'nin beyleri gibi ayrıcalıklı sınıf özellikleri taşımamaktadır. İkiztepe insanlarının kökenine ilişkin iki temel görüş ileri sürülmüştür. Bunlardan ilki İkiztepe insanlarının Anadolu'nun yerlisi olduğunu (Bilgi 2001); diğeri ise İkiztepelilerin Orta Karadeniz Bölgesi'ne göçlerle geldiklerini (Wittver-Backofen 1985) iddia etmektedir. Kafatasından alınan 6 metrik özelliğe dayanarak yapılan kümeleme analizi sonucunda; İkiztepe insanları Anadolu Tunç Çağı toplulukları ile birlikte kümelenmiş ve bunlar arasında Troia grubunda yer alan Hisarlık ve Hanaytepe ile biyolojik olarak daha yakın sınıflanmıştır. İkiztepelilerin de içinde bulunduğu Anadolu Tunç Çağı toplulukları Anadolu'ya yakın topluluklarla (Levant; Mezopotamya; İran; Kafkas ve Orta Asya) kümeleme analizine dayanarak karşılaştırıldığında; İkiztepelilerin biyolojik olarak Kafkas ve doğu topluluklarıyla değil; Suriye (Ras Shamra) ve bazı Mezopotamya topluluklarıyla kümelendiği görülmektedir. Bu sonuç; arkeolojik Buluntularla da desteklenmektedir [Eroğlu-Erdal 2006:41-50]. 2006 yılı kazılarında bulunan metal malzeme; İkiztepe'de gelişmiş metalurjij faaliyetlerin daha erken tarihlerde; yani İTÇ I'in başlarında başlamış olduğunu kanıtlamıştır [Bilgi 2008:275]. Çanak çömleklerde organik kalıntıların belirlenmesi amacıyla yapılan analizlerde 3 adet keramik üzerindeki is izleri kapların ısıtılmış olduğunu göstermiştir. Bu 3 adet akıtacaklı (perforated) keramik örneği özel bir öneme sahiptir. Bu tür akıtacaklı kapların süt ürünleirnin işlenmesinde ve özellikle tereyağı yapımında yayık gibi kullanıldığı ileri sürülmüştür. Kimyasal araştırmaların sonuçları bu çanak çömleklerin süt ürünlerinin hazırlanmasında kullanılmış olduğu tezini desteklemektedir [Türkekul Bıyık; A. - H. Özbal 2008. 253; 256]. 2008 döneminde geliştirilen kazı çalışmalarında; mezarlık alanının güneye doğru yayıldığı ve bu kesimde yer alan mezarların daha derinde ortaya çıkmaları ile İTÇ II'ye ait oldukları; ELE GEÇiRiLEN SiLAH ÖRNEKLERiNiN DAHA ÖNCEKi YıLLARDA ELDE EDiliP İTÇ III'E TARiHLEnENlerden daha eskiye ait oldukları; elde edilen örneklerden kadınlar kadar erkeklerin de aynı tür takılar kullandıkları; altından yapılmış küpeler nedeniyle İkiztepelilerin altını hammadde veya mamul eser olarak elde etmek için diğer bölge halkları ile alışverişe dayanan ticari ilişkiler içinde oldukları anlaşılmıştır [Bilgi 2010:372]. |