©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi
|
|
|
|
Alişar Höyük |
|
Çizimler için tıklayın... |
Fotoğraflar için tıklayın... |
Türü:
|
Höyük |
Rakım:
|
1010 m |
Bölge:
|
İç Anadolu |
İl:
|
Yozgat |
İlçe:
|
Sorgun |
Köy:
|
Alişar |
Araştırma Yöntemi:
|
Kazı |
Dönem:
|
Son |
|
|
|
Yeri: Yozgat il merkezinin güneydoğusunda; Sorgun İlçesi'nin güneyinde; Alişar Köyü'nün 2.5 km kuzeyindedir. Sorgun ile yine bir başka ilçe merkezi olan Sarıkaya arasındaki karayolunun hemen hemen ortasına yakın bir yerdedir. |
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Alişar Höyüğü; geniş bir ovanın ortasında bulunmaktadır. Kuzey ve batısından Alişar Özü Çayı geçmektedir. Höyük; ovadan 7-8 m yüksekliğinde bir teras ile başlamakta daha üstte ise 23-24 m yüksekliğe kadar uzanan sivri tepe kısmı ile son bulmaktadır. 520 m uzunluğu; 350 m genişliği; 30 m yüksekliği ile Anadolu'nun büyük höyüklerinden birisidir. Höyüğün; H.H. von der Osten ve ekibi tarafından kazı yeri olarak seçilmesinde olasılıkla Hitit bölgesi içinde olması ve birçok ticaret yolunun ortasında bulunması rol oynamıştır. Çevrede birçok tatlı su kaynağı bulunmaktadır. |
Tarihçe: |
Araştırma ve Kazı: Chicago Üniversitesi Doğu Bilimleri Enstitüsü adına H.H. von der Osten yönetiminde; E.F. Schmidt katılımıyla 1927-32 yılları arasında 6 mevsim kazılmıştır. 1927 yılı için oldukça ileri bir görüşlülükle; tepe 10 m'lik karelere bölünmüş ve açmalar bu karelere uygun bir düzende açılmıştır. Buluntular da aynı titizlikle belgelenmiştir. Kazıda olağanüstü bulguların bulunamaması; ekibin büyük ölçüde eleştirilmesine yol açmıştır. Bu yıllarda gerçekleştirilen başka kazılara göre daha titiz ve bilimsel düşünceye göre kazılması yine de Alişar'daki tabaka karışıklığını önleyememiştir. Bunda tepenin büyüklüğü dışında bazı dönem yerleşmelerinin üst üste olmayışı; yerleşmelerin kayması rol oynamıştır. "Çok çekirdekli" tipte bir höyüktür. Son Kalkolitik/İlk Tunç Çağı'na konan I. kültür tabakasının arkasından İlk Tunç Çağı III. evreye tarihlenen III. tabaka gelmektedir. Daha sonra numaralandırılması gereken MÖ 2. bin yıl tabakasına ise II. tabaka adı verilmiştir. 1993 yılından itibaren höyükteki kazılar yeniden başlamıştır. Bu yeni dönem kazıları; höyüğün özellikle alt tabakalarının Anadolu arkeolojisinde yerini almasını sağlayacak ve yerleşmeyi yöresi için anahtar konumuna getirecektir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. |
Tabakalanma: Alişar Höyük'teki tabakalanma farklı biçimlerde sunulmaktadır. Höyüğün en üstünden itibaren Selçuklu; Bizans; Roma; Hellenistik; Frig; Hitit İmparatorluk; Eski Hitit Dönemi; İTÇ ve Kalkolitik Çağ kültürlerinin var olduğu saptanmıştır. Yerleşmenin Hitit Öncesi tabakalanması Huot'ya göre şu şekildedir [Huot 1982:72]: Alişar 0 (19M-15M) ve Alişar I a (14M-12M): Son Kalkolitik Çağ-İTÇ 1 Alişar I b (11M-7M; 14T-13T): İTÇ 2-3 A Alişar III (6M-5M; 12T): İTÇ 3 B-Geçiş Devri |
Buluntular: Mimari: Alişar Höyüğü'nün Kalkolitik Çağ tabakalarına ancak; 1929 yılında; içkalenin güneybatısına düşen sahada; 10x10 m ölçülerinde başlayan ve test açması adı verilen alanda ulaşılabilmiştir. Bu açmada 30.5 m'de ana toprağa varılmış ve Alişar'ın tüm tabakalanması elde edilmiştir. Bu mevkideki ilk köyün; bataklık kenarındaki doğal bir tümsek üzerinde kurulduğu zannedilmektedir. Açılan açmanın küçük oluşu; belirgin bir mimarinin saptanamamasına yol açmıştır. Pise ve kerpiç parçaları bulunmuştur. Kalkolitik Çağ tabakasının yaklaşık 23 metreden ana toprağa kadar 7 m kalınlığında olduğu söylenmektedir. Bu dolgu içinde yangın ve kül cepleri yoğun bir yerleşimi yansıtmaktadır. Çanak Çömlek: Alişar'ın Son Kalkolitik-İTÇ 1 tabakasında; kum ve saman katkılı; kaba hamurlu; genellikle siyah veya koyu renk astarlı; çok iyi açkılı maldan parçalar ele geçmiştir. Az sayıda kırmızı renkli maldan parçalar da görülmektedir. Açkı yüzeyi; çok düzgün bir taş veya kemik ile yapılmıştır. Çok az sayıda parçanın üzerinde zikzak; baklava biçimli; derince çizilerek yapılmış süsler bulunmaktadır. Biçimlerden dışa dönük kenarlı; armut biçimli kaplar ve Orta Anadolu Kalkolitik Çağ'ını simgeleyen ayaklı meyvalıklar çoğunluktadır. Kil: Alişar'ın Son Kalkolitik Çağ'a tarihlenen tabakalarında; çıkıntı kollu küçük kadın figürleri bulunmuştur. Ayrıca birçok idol başı ele geçmiştir. Bunlar yuvarlak yüzlü; özellikle burunları belirgin olarak çıkıntılı yapılmış figürlerdir. Bu başların iki tarafında birbirine yakın yerleştirilmiş minik delikler bulunmaktadır. Geometrik motiflerle süslenmiş mühürler; toplumda ticari ilişkilerin varlığını göstermektedir. Boynuzlu hayvanlara ait figürinler ile üzeri boya bezemeli figürin; kil buluntuların [von der Osten 1937:şek.86] bir başka grubunu teşkil etmektedir. Çok sayıda tezgah ağırlığı ele geçmiştir. Yontma Taş: Kalkedon; çakmaktaşı ve obsidiyen hammaddesi kullanılmış olan taş endüstride; dilgiler hakimdir. Orak-bıçaklar; kazıyıcılar aletler tipleri arasında çoğunluktadır. Kanatlı tipte obsidiyen ok ucu bulunmuştur. Sürtme Taş: Alişar'ın Kalkolitik Çağ tabakalarında çok sayıda sap delikli balta; çekiç ve havanın bulunuşu; ileri bir taş yapım teknolojisinin varlığını göstermektedir [von der Osten 1937:şek.90]. Maden: Bakır bulgular nadirdir. Bir uç ve bir iğne kayda değer buluntular arasında sayılabilir. Bu dönemde gümüş ve kurşun üretiminin varlığı; gümüş küpe ile kurşun mühür ile belgelenmektedir. İnsan: Alişar'da sandık tipi mezarların ağaç ve kerpiçten yapılmış örneği; insanların gerektiğinde yakın çevrelerindeki her çeşit malzemeyi mezar yapımında kullandıklarını belirlemektedir. Ayrıca 13. tabakada taştan iki sanduka mezar da bulunmuştur [Özgüç 1948b:32]. Ölüler gerek toprak mezarlara gerek sanduka mezarlara büzülmüş biçimde yatırılmıştır. Bazılarına gömü hediyeleri bırakılmıştır. Diğer: Alişar Höyüğü'nün ilgi çeken bulgularından biri ise; odun kömürü haline gelmiş ahşap parçalardır. Kesilerek ve oyularak yapılmış nesnelere ait olan bu parçalar arasında iki ucu delikli bir nesne de ele geçmiştir. |
Kalıntılar: |
Yorum ve tarihleme: Alişar Höyüğü'nün özellikle alt tabakaları; Orta Anadolu ile Kuzey Anadolu bölgeleri arasındaki toplumsal ilişkileri göstermesi açısından önemli bulgular sunmaktadır. Yüksek Kilise; Büyük Güllücek gibi yerleşme yerlerinde ele geçen çizi ve oyuk bezemeli mallara ait parçaların burada da bulunuşu; bu tip çanak çömleğin yayılımının çok geniş bir alanda olduğunun göstergesidir. |