©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Kestel / Sarıtuzla Madeni

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Kestel / Sarıtuzla Madeni
Türü:
İşlik
Rakım:
2000 m
Bölge:
İç Anadolu
İl:
Niğde
İlçe:
Çamardı
Köy:
Celaller
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
İTÇ III

     


Yeri: Niğde il merkezinin kuşuçumu 31 km güneydoğusunda; Çamardı İlçesi'nin 4 km güneybatısındaki Celaller Köyü'nün 1.5-2.5 km batısında; Kuruçay Deresi boyunca uzanan tepelerdeki yamaç galerileri (maden ocakları) ile derenin doğu tarafında; C2 ocağının üstündeki çok çukurlu sabit cevher zenginleştirme açık hava atölyesi ve bu tepenin güney yamacında yer alan çanak çömlekli alanlar.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Celaller Köyü'nün batısındaki alan; yaklaşık kuzey-güney istikametinde uzanan ve genelde yazları kuruyan küçük derelerle parçalanmış dalgalı bir görünümdedir. Çevre köylülerinin Kestel Deliği olarak adlandırdıkları maden ocağında 1991-92 yıllarında İngiliz madencileri tarafından gerçekleştirilen kazılarda madenin; 1.5 km'yi geçen uzunlukta; oldukça büyük ve uzun bir galeri kompleksi olduğu saptanmıştır. Maden hem demir hem de kalay elde edilme amacıyla açılmıştır. Yöredeki kalay cevherleşmesi; granitin grayzenleşmiş kenar kesimleri ile gnays mermerleri kesen hematitli ve turmalinli kuvars damarlar şeklindedir [Drahor 1993:39].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1973 yılında Anadolu'daki kalay sorununu çözmek amacıyla Maden Tetkik Arama Enstitüsü kapsamında Türkiye Madencilik Tarihi ve Kalay'ın Kökeni adlı proje ile başlayan çalışmalar; 1983 yılına kadar devam etmiştir. 1983 yılında; Boğaziçi Üniversitesi'nin Tarihöncesi Çağlarda Anadolu'da Gümüş Üretimi; Kullanımı vd. projesi ile birleştirilen araştırmalar; Toros Dağları'nda kalayın var olduğunun anlaşılması ile 1987 yılında ivme kazanmış; 1994 yılına kadar gerek fen bilimleri gerek arkeolojik uygulamalarla Celaller yöresindeki Kestel Deliği maden ocağının (galerilerin) ve atölyelerin çalışma sistemleri ve tarihlenmeleri ortaya çıkarılmıştır. Galerilerin tabanındaki kültür toprağı kazılarak tarihleme için buluntular aranmıştır. Kestel Deliği Maden Ocağı'nın 2 km güneydoğusundaki Göltepe yerleşmesi ile ilintisi de aynı araştırmalar sonucunda saptanmıştır. Bu maden ocağını işletenler kesinlikle Göltepe'de oturmuşlardır [Kaptan 1989:1-2; Yener 1989:17-21] (Bak. Göltepe). Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik SİT alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: 1. Kestel Deliği Maden Ocağı: Galerilerde yapılan kazıda İlk Tunç Çağı; şüpheli Orta Tunç Çağı; Demir Çağı ve Bizans Dönemi'ne ait çanak çömleklerin bulunuşundan bu dönemlerde maden ocağının kullanıldığı anlaşılmaktadır. Hangi galerinin hangi dönemde açıldığını saptamak ise olanaksızdır. 2. Tepenin güney kesiminde dağınık bir şekilde ele geçen çanak çömlek parçalarından; buradaki atölyenin kesin olmamakla beraber en azından İlk Tunç Çağı'ndan itibaren kullanılmış olduğu saptanmıştır. Atölyenin çevresinde Geç Roma/İlk Bizans Dönemi çanak çömlek parçalarının varlığı bu şüpheyi artırmaktadır. 3. Çok Çukurlu Cevher Zenginleştirme Açık Hava Atölyesi: Kestel Deliği adı verilen ve araştırmacılarla C2 olarak tanımlanan ocağın hemen üstünde yaklaşık 570 metrekarelik bir alanda; mermer zemin üstüne açılan 861 adet [Kaptan 1990:16] minik çukurlarda; kırılarak cevher zenginleştirmenin yapıldığı kesindir.
Buluntular: Çanak Çömlek: Çevredeki yamaçlarda dağınık bir şekilde İlk Bizans Dönemi çanakları ile beraber İlk Tunç Çağı çanak çömlekleri de bulunmuştur. C2 maden ocağında galeri tabanında gerçekleşen küçük sondajda ise 63 cm derinde tarihöncesi çanak çömleklerin çıkışı büyük sürpriz teşkil etmiştir. A. Yener; ilk yayınlarında burada ele geçen koyu yüzlü açkılı ve açkısız mallar ile kalın cidarlı; kaba kum katkılı malı Son Kalkolitik Çağ'a; kırmızı-siyah açkılı; ince hamurlu malı ise İlk Tunç Çağı'na tarihlemiştir [Yener 1989:19]. Koyu yüzlü olarak tanımlanan mal grubunda; hafif dışa açılan boyunlu çömlekler ve derin çanaklar; kırmızı siyah astarlı malda ise çok hafif omurgalı ve omurgasız kaseler vardır. A. Yener; Suriye tipi metalik malından örnek bulduğunu da bildirmektedir [Yener 1994:şek.7]. Kestel'in son yayınlarında ise tüm bulguları Göltepe'ye paralel bir şekilde; İlk Tunç Çağı'na koyma eğilimi kuvvet kazanmıştır. Sürtme Taş: Galeri zeminine biriken toprakta gerçekleştirilen aynı sondajda; cevher kırma ve öğütme aletlerinden yüzlercesi ele geçmiştir. Yine bunların tümünün İTÇ'na ait olduğunu söylemek imkansızdır. Maden: Sondajda ucu kırılmış maden iğne bulunmuştur. Kemik/Boynuz: Geyik boynuzundan maden aletlerin bulunduğu belirtilmektedir [Yener 1994:şek.4]. Çağı konusunda doğal olarak bir yorum getirilmemektedir. İnsan Kalıntıları ve Mezarlar: 1991 yılından itibaren; İngiltere'den gelen madencilik arkeolojisi uzmanlarının önderliğinde; maden ocağının galerilerinin içindeki toprak kazılmaya başlanmıştır. Bu kazı sırasında; battal hale getirilen (kapatılan) bir galeride 12-15 yaşlarında çocuklara ait olduğu tahmin edilen beş iskeletli toplu mezar ortaya çıkmıştır. Mezar taşlarla örülüp; sıvanmıştır. A. Yener; bu ölülerin İlk Tunç Çağı insanları olduğuna inanmaktadır [Yener 1993:235]. Ayrıca 1992 yılı kazılarında da çok bozuk durumda insan kemikleri bazen toplu; bazen dağınık durumda ele geçmiştir [Yener 1994:202]. Ölü armağanı olduğu zannedilen çanak çömlekler de bu gömütleri hafirinin yorumu ile İlk Tunç Çağı'na tarihlemiştir. Ölülerin 5-18 yaşlarında çocuk ve gençlere ait olduğu söylenmektedir. Bunların gömüldükleri mezarların basit toprak mezar; küp mezar; sanduka/sandık mezar; oda mezar tipinde olduğu ve çok tahrip gördükleri belirtilmektedir [Yener 1994:202-203; şek.2].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Büyük Ardıç ve Kestane Sırtı arasında Kuruçay Deresi'nin yamaçlarında açılan birçok galerinin İlk Tunç Çağı'nın sonunda (İTÇ III. evre) açılmaya başlandığı; galeride gerçekleşen sondajda bulunan çanak çömlek parçaları ile kesinleşmiştir. Olasılıkla yakınındaki Göltepe'de yaşayan madenciler; bu ocakları çalıştırmış; madenin içini; gerektiğinde hem mutfağı hem mezarlığı gibi kullanmış; galerilerde ateş yakarak önce iyice ısıttıkları; sonra üzerine soğuk su dökerek çatlatarak patlattıkları kayaları içerde parçalayıp; çevredeki açık hava alanlarında kulübe veya çadır tipi barınaklarda ya da açık havada döverek elde ettikleri cevheri döküme hazırladıkları; maden ve maden dışında kalan artıklardan anlaşılmıştır. C2 ocağında açılan bu sondajdan elde edilen ve galeri zemininden 63 cm derinde bulunan kömürlerden 14C tarihi saptanmıştır. Bunun analizi ile düzeltilmemiş MÖ 2.880-2.200 tarihi ortaya çıkmıştır. Sondajlardan elde edilen cevher parçalarının içeren toprak örneklerinin analizi sonucunda İTÇ adamlarının kesinlikle hematit (demir cevheri) ile birlikte kasiterit (kalay cevheri) çıkardıkları belgelenmiştir. Maden galerilerinin yine aynı çağda (?) mezarlık alanı olarak kullanılmış olmaları da ilginçtir. Özellikle bu gömütlerin çoğunluğunun çocuk oluşu bizi farklı yorumlara itmektedir. Galerilerin açılımında bu çocuklar mı kullanılmıştır. Mezarların çok bozuk durumda günümüze gelmeleri de anlamsızdır. Yanlarında gömüt armağanların olup olmamasından da pek söz edilmemektedir. Bu açıdan bunların kesinlikle İlk Tunç Çağı'na ait olduklarına karar vermek zordur. Atölyelerinde bu çağa ait olduğunu; belgelerin az olmasından dolayı söylememektedir. Kestel; Türkiye'de arkeolojik açıdan kazısı yapılan ilk madendir.


Liste'ye