©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Kusura

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Kusura
Türü:
Höyük ve Mezarlık Alanı
Rakım:
1080 m
Bölge:
Ege
İl:
Afyonkarahisar
İlçe:
Sandıklı
Köy:
Doğansu
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
İTÇ I İTÇ II İTÇ III

     


Yeri: Afyonkarahisar il merkezinin 55 km güneybatısında; Sandıklı İlçesi'nin yaklaşık 12 km güneyinde; Kusura Köyü'nün hemen batısındadır. Höyüğün ismi köyden dolayı verilmiştir.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Verimli Sandıklı Ovası'nın orta boyutlu höyüklerinden biridir. Höyüğün yüksekliğinin 14 m; çapının 400 m olduğu bildirilmektedir. Kuzeyindeki kesit altında açılan açmada kültür dolgusunun daha 1.5 m derine devam ettiği görülmüştür. Höyüğün kuzey yarısının hemen hemen tümü köylüler tarafından kerpiç toprağı çekimi için tahrip edilmiştir. Bu kesimde uzunlamasına kesit oluşmuştur. W. Lamb; bataklık bir bölge olduğu için buraya ilk gelenlerin (A tabakası); burada yaklaşık 4 m yüksekliğinde kayalık bir yükselti üzerini yurt yeri olarak seçtiklerini iddia etmektedir. Höyüğün kuzey kesiminde tarıma uygun tarlalar ve bir dere yatağı görülmektedir. A tabakasına ait olduğu bildirilen mezarlık alanı ise höyüğün kuzeyinde; bu dere yatağının yanındaki sırt üzerinde; kazının olduğu yıllarda kazı evi olarak kullanılan okul binasının önündeki alandadır. Mezarlığın olduğu sırta höyükten bakıldığında keskin bir sırt görünümü varsa da bu sırt kuzeye tatlı bir eğimle uzanmaktadır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1935 yılında; Cambridge Üniversitesi adına W. Lamb başkanlığında; E.W. Gardner'in katılımıyla başlayan kazı; 1936 ve 1937 yılında yine W. Lamb başkanlığında devam etmiştir. Höyükteki tahribat bir yerde ilk yerleşiklerin köyünü ortaya çıkarma fırsatı yarattıysa da kazı başkanı bu yerde küçük bir açma ile yetinmiştir. Esas kazı daha çok tepe üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: A; B ve C harfleri ile tanımlanan üç ana tabaka saptanmıştır. Bunlardan A tabakası yalnız tahribatın olduğu yerde açılan II no'lu açmada saptanmıştır. Bu tabaka ayrıca höyüğün kuzey-kuzeybatısında yerleşim dışı mezarlık alanı ile temsil edilmektedir. B tabakası ise oldukça geniş bir alanda açılmıştır. Bu tabaka altı yapı katına sahiptir. MÖ 3. binyılın ortasına konan bu tabaka Bakırçağı olarak nitelendirilmektedir. İTÇ II sonu-İTÇ III. başı dönemini kapsamaktadır. B den C tabakasına geçişi veren tabaka (?) ise MÖ 3. binyılın sonuna MÖ 2. binyılın başına tarihlenmektedir. C tabakası ise kazı başkanı tarafından Hitit Dönemi tabakası (Asur Koloni Dönemi ile OTÇ) olarak tanımlanmaktadır. Ana toprağa kadar inilmiştir. Höyükte kazı öncesindeki tahribatın kazı sonrasında da devam ettiği gerek Afyonkarahisar Müzesi gerek özel koleksiyoncuların satın aldıkları kap ve idol gibi çok buluntuların ortaya çıkışından anlaşılmaktadır.
Buluntular: Mimari: A tabakasında herhangi bir mimari kalıntı saptanamamıştır. Kül tabakaları görülmektedir. XII no'lu açmada ise çok sayıda çanak çömlek parçasını yanmış ağaç parçaları izlemektedir [Lamb 1938:219]. B tabakasında yedi yapı katı saptanmıştır. Bunlardan 1-6 yapı katları İTÇ; 7 yapı katı ise B'den C'ye geçiş katıdır. Bu yapı katlarının aşağıdan yukarıya doğru sırasıyla özetlersek; en alttaki 1-2 yapı katında sıkıştırılmış toprak zemine sahip bir kerpiç duvarlı mekanın köşesi ancak bulunabilmiştir [Lamb 1938:şek.1'deki plan]. B tabakasının 3 yapı katında yer alan yerleşmenin kazılan kısmında evlerin bir sokak etrafında sıralandıkları görülmektedir. Şimdilik iki ev kompleksi ortaya çıkartılmıştır. Güney kısmında belki bir avlu görevini gören bir boşluk vardır. Mekanlar dikdörgen plandadır. Batıdaki evin bir odası ince yamuk biçimlidir. Sokak olarak nitelendirilen dar uzun geçit de duvar kalıntıları; ocak ve çeşitli kotlarda bulunan tabanlar burasının birkaç evreli olduğunu bize göstermektedir. Batıdaki yapının bir odası bu sokağa açılmaktadır. Yapıların tümü açılmadığı için kesin bir yerleşim planını düşünmek zordur. 7 no'lu odanın batı köşesinde oldukça küçük bir minik fırın görülmektedir. Doğudaki yapının odaları kapılar ile birbirine bağlı iken batıdaki yapıda bu özellik bulunmamaktadır [Lamb 1938:şek.2'deki plan]. Bu kesimde mekanlara üstten mi girildiği de anlaşılmamaktadır. Yapı öğeleri olarak taş temel ya da taş su basman üzerine kerpiç kullanılmıştır. Duvarlar beyaz kireç (?) ile badanalanmıştır. Tek katlı olan yapıların damları olasılıkla düzdür. Ağaç hatılların üzerine ince dallar onun üzerine önce kamış-saz en üstte de su geçirmeyen toprak konarak damlar oluşturulmuştur. Üstteki 4-6. yapı katlarında yapı düzeninin değişmediği hatta bazı mekanların (5; 3; 7 no'lu mekanlar gibi) aynı planda inşa edildiği ortaya çıkmıştır [Lamb 1938:şek.3'deki plan]. Çeyrek daire biçimli minik fırın ve ocak kalıntıları vardır. Zeminler yine sıkıştırılmış topraktandır. Kerpiç tuğlaları dışında yığma kerpiç tekniğinin de var olduğu izlenmektedir. İlk Tunç Çağı II evresi mimarlığının en son yapı katında [Lamb 1938:şek.4'deki plan] ise yapılar geçiş dönemi tabakası tarafından bozulmuştur. Çanak Çömlek: A tabakasında el yapımı; ince koyu gri renkli hamurlu; siyah astarlı ve oldukca kaliteli açkılı maldan parçalar ağırlıktadır. Beyaz boya bezeme vardır. Çoğunlukla kase biçiminde kaplar bulunmuştur [Lamb 1937:14]. B tabakasının tüm yapı katlarında devetüyü; gri veya kırmızı astarlı ve açık devetüyü mallardan tüm kaplar ve parçalar mevcuttur. Çoğunluğu çarkta üretilmiştir. Bazıları açkılıdır. Açık devetüyü mal alt yapı katlarında yoktur. Kırmızı astarın sürülmemesi veya kazınması sonucunda yapılan astar bezemeli örnekler vardır. Burma kulplar; yiv bezemeli örnekler her evrede bulunmaktadır. Kırmızı haç bezemeli kaseler yerleşmenin Batı Anadolu Bölgesi ile ilişkisini ortaya koymaktadır. Afyonkarahisar Müzesi'nde saklanan bazı kaplar Kusura çanak çömlekçiliğinin ne kadar zengin bir tiplemesi olduğunu göstermektedir [Topbaş et al. 1998:83; çiz.184-191]. Çift kulplu maşrapa; üzeri yatay yiv bezemeli depas; açkılı bir depas; gaga ağızlı testi yukarda anlatılan mal gruplarından üretilmişlerdir. Kil: Pişmiş topraktan idoller ile hayvan figürinleri bulunmuştur. B tabakasında ele geçen küçük bir idolün benzerinin Ahlatlıbel ve Alişar'da olduğu belirtilmektedir [Lamb 1937:28; şek.11; no.2]. Günümüzde Afyonkarahisar Müzesi'nde saklanan ve kazı sonrasında köylüler tarafından ele geçirilen bir idol başı; koca burnu ve kabartma kaşları ile oturan kadın tipinde figürlerin İç Batı Anadolu yöresinde üretildiklerini belirlemektedir [Bilgi 1979:134; şek.3]. Ayrıca bir kısmı bezemeli olan çok sayıda ağırşak; damga mühür ve boncuklar ele geçmiştir. Ağırşakların üstleri çizi ve oyuk bezeme ile süslenmiştir. Bu bezemelerde spiral motif en çok tercih edilmiştir. Yine pişmiş topraktan yapılmış tezgah ağırlıkları burada yaşayan toplulukların yoğun dokuma yaptıklarını göstermektedir. Sürtme Taş: Yassı balta; sap delikli balta; sap delikli çekiç-balta; sap delikli topuz; eziciler; havan elleri vd. gibi Anadolu'nun tüm İlk Tunç Çağı kentlerinde görülen taş alet tiplerinden çeşitli örnekler ele geçirilmiştir. Taş boncuklar ve ağırşaklar bu tip nesnelerin taştan da üretildiklerini belirlemektedir. Değişik ve önemli bir tip yoktur. Kusura'nın bu gruba giren en ilginç buluntu topluluğu ise yassı keman biçimli idollerdir. Pişmiş toprak idollerden farklı olarak şematize gösterilmiş bu bulguların en güzel örnekleri; kazı öncesi ve sonrasında Kusura köylülerinin höyüğü tahrip ederken buldukları iri idollerdir [Alp 1965:3-5]. W. Lamb; disk başlı idollerin erken örneklerinde göz ve kaşların işaretlendiğine dikkat çekmektedir [Lamb 1938:266]. Kemik-Boynuz: Çeşitli boylarda bızlar ile [Lamb 1938:şek.27] boynuzdan çekiçler ilgi çekicidir. Maden: Yerleşmenin İTÇ tabakasında daha çok bakır buluntu ele geçmiştir. 1937 yılında yapılan analizlerde bulguların tümünün bakır olduğu saptanmıştır. Dörtgen başlı iğneler; kalemler; deliciler; küpeler gibi buluntular mevcuttur [Lamb 1938:şek.21/2; 3; 9; 21]. İnsan Kalıntıları ve Mezarlar: Höyüğün A tabakası olarak nitelendirilen tabakası; höyüğün ve dolayısıyla yerleşmenin dışında yer alan ve Troya I ile çağdaş bulgular veren mezarlığı ile ünlenmiştir. Buradaki 14 mezardan yalnız biri toprak basit mezardır. 10 adedi ise küp/çömlek mezar; diğerleri sanduka mezardır. 15 iskelet bulunmuştur. Toprak mezarda ölü; sağ yanına hocker biçiminde (büzülmüş) yatırılmıştır. Başı batı taraftadır. Küp mezarlarda ise ölüler küplere üç şekilde yerleştirilmiştir. Birincisi; mezarlığın 1; 6; 7; ve 13 no'lu mezarları tam bir küp mezar örnekleridir. İkincisi mezarlığın 3; 8; ve 11 no'lu mezarlarında görülen gömüt tipidir. Bunlar bir küpün uzunlamasına ortadan kırılması ve parçaların ağızları karşı karşı gelecek şekilde ölünün üstüne kapatılması ile oluşan sözde küp mezar tipidir. Üçüncü küp mezar tipi ise kırık büyük küpün içi yukarı gelecek şekilde çukurun içine bırakılması daha sonra ölünün bu kırık küpün içine konması ve en sonunda büyük çömlek parçalarının ölünün üstüne yerleştirilmesi ile oluşturulan küp mezar tipidir. Mezarlığın 12 no'lu mezarı bu şekildedir. Küp mezarlarda da aynı hocker biçiminde gömüt izlenir. T. Özgüç; saman ve kum karıştırılmış hamurlu; kırmızımsı boz ve kırmızı kahverengi yüzey renkli bu kaba maldan yapılmış açkısız küplerin yalnız mezarlar için üretildiğini ileri sürmektedir [Özgüç 1948:17]. Küplerin dipleri çoğunlukla yuvarlaktır. Kulpları boyuna veya karın üstüne takılmıştır. Biri hariç tümü yetişkin olan ölülerin yanına gömüt armağanı olarak kaba maldan kulplu testiler konmuştur. Bazen küpün dışına da testi bırakılmıştır. Aynı mezarlıkta sanduka tipinde mezarlar da bulunmuştur. Dörtgen planlı sanduka duvarları iri muntazam yassı taşların dikine yanyana dizilmesi ile oluşturulmuştur. Üstü tek ya da çift taşla örtülmüştür. Uzun yönü daima güneydoğudur. 80x63 cm; 140x73 cm; 163x85 cm gibi değişik ölçülerdedir. Yetişkin iskeletlerinin başları doğuya bakmaktadır. Bunlar küp mezarlar gibi hocker biçiminde yatırılmışlardır. Bir sandukaya daha sonra bir başka ölü konmuştur [Özgüç 1948:32-33]. Diğerleri ise tek ölüye aittir. Kaplar dışında bakır iğneler çoğunlukla ölü armağanı olarak bırakılmıştır. Bunların kefen iğnesi olduğu sanılır. B tabakasına ait mezarlık saptanamamıştır. Yakın çevrede aranması gereklidir.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Kusura kazısının hafiri olan W. Lamb; A tabakasını ilk yayınlarında MÖ. IV binden başlatırken daha sonra B tabakasının bir erken evresi olarak; İlk Tunç Çağı'n başına; İTÇ I evresine koymaktadır. M. Korfmann'da bu tabakayı İTÇ I ve IIa dönemine tarihlemektedir. B tabakası W. Lamb tarafından MÖ 2. bin yılın sonuna; Korfmann tarafından ise İTÇ IIb'ye koymaktadır. Kusura'nın İlk Tunç Çağı yerleşmesi için bilgilerimiz küçümsenmeyecek derecede fazladır. Açılan alanın darlığına rağmen kent görünümlü bir yerleşimle karşı karşıya olduğumuz görülmektedir. B tabakasının yapı düzeni Troya IIg yapı düzenine benzemektedir. Mimari diğer Anadolu yerleşmelerinden farklı değildir. Çanak çömlek endüstrisi yöreye hastır. Buna rağmen Troya gibi Batı Anadolu kültürleri ile de ilişkili olduğu kesindir. Kısaca Ege kıyı bölgesi kapsamı içinde de değerlendirilebilir. M.J. Mellink; 1940'lı yıllardan sonra köylülerin izinsiz kazılarında höyükte İlk Tunç Çağı III. evresine ait buluntuların ortaya çıktığını bildirmektedir. Yerleşmenin "Geçiş Dönemi" olarak nitelendirilen ve B'den C'ye geçiş safhası olan dönemde mimarinin alttaki tabakadan farklılaştığı anlaşılmaktadır. Kazı sırasında 14C örnekleri alınmadığı için kesin tarihleme yapmak zordur.


Liste'ye