©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Öküzini Mağarası

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Öküzini Mağarası
Türü:
Mağara
Rakım:
250 m
Bölge:
Akdeniz
İl:
Antalya
İlçe:
Merkez
Köy:
Yağca
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
ÜP EP

     


Yeri: Antalya il merkezinin yaklaşık olarak 32 km kuzeybatısındadır; Yağca Köyü'nün kuzeyinde; Karain Mağarası'nın 1.5 km kuzey-kuzeydoğusundadır. Eski Antalya-Burdur karayolu mağaranın çok yakınından geçmektedir. Kodu 19 V / 2.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Önündeki traverten düzlüğünden 4-5 m yükseklikte olan mağaranın ağzı doğu-kuzeydoğuya açıktır. 23.5 m uzunluğundaki ilk boşluğun arkasında ince uzun bir boşluk daha yer almaktadır. Mağaranın planı kabaca üçgen biçimlidir. Ağız genişliğinin 25 m olduğu bildirilmektedir [Harmankaya-Tanındı 1996:Öküzini].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: İlk defa 1956 yılında Kılıç Kökten tarafından tespit edilen ve aynı kişinin yönetiminde 1956 yılında ağızına yakın bir yerde küçük bir deneme açması ile kültür silsilesi ortaya çıkarılmaya çalışılan Öküzini Mağarası'nda yıllar sonra; bilimsel kazılara 1990 yılından itibaren tekrar başlanmıştır. Kökten'in kazısı yaklaşık olarak 2.5x1.5 m çapında bir alanda gerçekleştirilmiş ve ancak 2.52 m derine kadar inilebilmiştir. Kökten bu kazısı sonucunda beş kültür katı tesbit etmiştir. Bir ve iki kültür katlarının Bakırçağ'a (İlk Tunç Çağı II); üçüncü kültür katının Kalkolitik Çağ'a; dördüncü kültür katının Neolitik Çağ'a ve beşinci son katın ise Üst Paleolitik Çağ'a tarihlendiği belirtmektedir. Yalçınkaya ise kazıya başlamadan önce 1984 yılında Kökten'in kazısında çıkan toprakları eleyip 356 adet çakmaktaşı parçayı yeniden arkeoloji dünyasına kazandırmıştır. Daha sonra 1989 da Kökten'in açmış olduğu açmanın kesitini temizlemeye yönelik çalışmanın arkasından 1990 yılından itibaren mağaranın çok uluslu bir ekip tarafından Yalçınkaya'nın yönetiminde kazıldığını görmekteyiz. Bu bilimsel kazının öncesinde mağaranın planı çıkarılmış; grid karelere bölünerek sistemli bir kazıya başlanmıştır (Bu çalışmanın ayrıntıları için bak. Yalçınkaya 1992:56-57). Kazıda her 10 cm'de bir değişen arkeolojik seviyelere göre toplama yapılmıştır. Yalçınkaya ile Liége Üniversitesi'nden M. Otte'un ortak projesi sonucunda 1990 yılından günümüze kadar kazılar devam etmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Kazıyı gerçekleştiren ekip bu ikinci dönem kazıları sonucunda tabakanın şu şekilde sıralandığını özetlemektedir. 1. Evre: Günümüzden önce 16.500'lü yıllara tarihlenen bu evreye ait buluntular mağaranın en alt seviyesinden gelmektedir. Avcı toplulukların keçi ve alageyik avladığı sanılmaktadır. 2. Evre: Yaklaşık 1.000 yıllık bir aradan sonra mağarayı günümüzden önce 15.500'lü yıllarda yurt yeri olarak seçen topluluğun daha çok koyun ve keçi avladığı görülmektedir. 3. Evre: Günümüzden 14.500 yılına tarihlendirilen bu evrede avcılığın gene koyun avcılığı olarak devam ettiği; bunun yanısıra az sayıda geyik avlandığı da saptanmıştır. 4. Evre: Sanat eserlerinin yanısıra yontma taş endüstrisinde de değişiklik vardır. Mikrolit aletler geometrikleşmiştir. Alageyik ve koyun daha çok avlanmıştır. Bunların dışında keçi; karaca; kızıl geyik gibi av hayvanlarının da avlandığı kemiklerinin varlığından anlaşılmaktadır. Mağaranın günümüz yüzeyinin hemen altında saptanan iki evresinden 5. Evre kesin Neolitik Çağ'a; 6. Evre'yi temsil eden mezarlar da Neolitik veya Kalkolitik Çağ'a tarihlenmektedir [Yalçınkaya et al. 1997:11-13]. Yalçınkaya mağaranın avcılık-toplayıcılık ekonomisinden üretim ekonomisine geçişi gösterebilecek özellikler taşıdığını ileri sürmektedir.
Buluntular: Kökten'in kazısında en alt tabakada ayrıntıları anlatılmadan Üst Paleolitik Çağ tipinde çakmaktaşı aletlerin varlığı haberdar edilmektedir. Yalçınkaya ise en alttaki 1. Evrede düz sırtlı; genellikle sivri veya sırtları hafifçe çıkıntılı aletlerin var olduğunu ayrıca dilgi üzerinde ön kazıyıcıların bulunduğunu bildirmektedir. İkinci dönem kazılarında 2. Evre olarak gösterilen evrede ok ucu olarak kullanılmış uzun üçgenler ve sırtlı dilgicikler vardır. 3. Evrede iki vurma düzlemli çekirdekler; sırtlı dilgicikler; çoklu çontuklu dilgiler; dilgi üzerine ön kazıyıcılar görülmekte ve muntazam olmayan mikrolitler bulunmaktadır. 4. Evrede Kökten'in Aurignacien III-IV. tabakalarda bulduğunu iddia ettiği üzerinde çizilerek yapılmış resimler olan yassı taşlar yontma taş endüstri örnekleri dışındaki en önemli bulgulardır. Bunlardan biri her iki yüzünde avlanma ile ilgili çizimler olan bir çakıl taşıdır. Bunun bir yüzü resimli av çetelesi şeklinde çizilmiştir; diğer yüzünde ise bir kapan/tuzak betimlemesi görülmektedir [Kökten 1962:41; lev.III; res.1]. Bir başka yassı çakıl taşının üstünde mağaranın duvarındaki kabartmayı hatırlatan bir boğa tasviri görülmektedir. Ayrıca Kökten; üzerine insan figüri çizilmiş taşların da var olduğunu bildirmektedir. Yalçınkaya yönetimindeki kazıda da 4. Evrede aynı üslupta çizilmiş yassı çay taşları ele geçmiştir. Bu evrenin yontma taş endüstrisine göz attığımızda; mikrolitlerin yapılmasında kullanılan düzenli olmayan dilgilerin; piramit biçimli çekirdeklerin var olduğu görülmektedir. Mikrolit aletler geometrikleşmiştir. Ayrıca öğütme taşlarının varlığı yabani tahılların mağaranın içinde öğütüldüğünü göstermektedir. Bu evre de günümüzden 12.500 yıl öncesine konmaktadır. Üzeri gravürlü kemikler; delinerek takı elemanı olarak kullanılan deniz hayvanı kabukları; alageyik dişinden şekillendirilen kolye; radyolaritten yassı daire biçimli boncuklar; aşı boyası parçaları bulunmuştur. Kemik aletler içinde yer alan değişik boyut ve tipte bızlar; yoğun bir dericiliğin var olduğunun en belirgin delilidir. Kökten'in kazılarında Aurignacien olarak yorumlanan tabakaların gerçekte Epipaleolitik Çağ'a tarihlenmesi daha doğrudur.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme:


Liste'ye