©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi
|
|
|
|
Sirkeli |
|
Çizimler için tıklayın... |
Fotoğraflar için tıklayın... |
Türü:
|
Höyük |
Rakım:
|
80 m |
Bölge:
|
Akdeniz |
İl:
|
Adana |
İlçe:
|
Ceyhan |
Köy:
|
Sirkeli |
Araştırma Yöntemi:
|
Kazı |
Dönem:
|
|
|
|
|
Yeri: Adana İli'nin 40 km doğusunda, Ceyhan İlçesi'ne bağlı Sirkeli Köyü'nde, doğu-batı ve kuzey-güney yönlerindeki antik ticaret yolları üzerinde yer alır [Novak et al. 2009:297]. |
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Sirkeli Köyü'nden geçen Ceyhan Nehri, tarihi Bağdat demiryolu ve modern yol ile köyün yakınlarında bulunan Ortaçağ'a ait Yılan Kalesi höyüğün önemli bir konumda bulunduğunu vurgulamaktadır [Novak et al. 2009:297]. |
Tarihçe: |
Araştırma ve Kazı: 1936 yılında J. Garstang tarafından sondaj çalışması gerçekleştirilmiştir. Hitit ve Geç Hitit Dönem tabakalarının kalın olduğu belirtilmektedir. 1951 yılında M.V. Seton-Williams başkanlığında bir kez daha yüzey toplaması yapılmış ve toplanan malzemelerden höyüğün Kalkolitik Çağ'dan Roma Dönemi'ne kadar yerleşmelere sahne olduğu anlaşılmıştır. Mellaart'ın araştırmasında da İTÇ'ye tarihlenen metalik mal örneklerinin var olduğu belirtilmektedir. Sirkeli Höyük'te 2006 yılında ön çalışma niteliğindeki kazı sezonuyla yeniden başlatılan kazılar, 2007 ve 2008 yıllarını takiben 2009 yılında da devam etmiştir. Çalışmalar, Eberhard Karls Tübingen ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversiteleri tarafından, iki üniversite arasında imzalanan işbirliği antlaşması çerçevesinde Alman ve Türk üyelerden oluşan disiplinler arası bir ekip tarafından gerçekleştirilmiştir. Sirkeli Höyük'ün, Tunç ve Demir Çağlarında yukarı şehir, aşağı şehir ve kuzeybatı terası olarak adlandırılan alanlardan oluşan bir yerleşme olduğu anlaşılmıştır [Novak-Kozal 2011: 42]. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. |
Tabakalanma: |
Buluntular: Mimari: 2006 yılından itibaren çalışmaların yürütüldüğü A alanında, yamaç açmasının kuzeyindeki taş yapıyla ilişkili açmalarda 2 m derinliğe inilmiştir. 2009 yılında yapılan çalışmalarda bu kotta yoğun bir kerpiç tahribatına ulaşılmıştır. Bu tahribat tabakası içerisinde çok sayıda yanmış ahşap parçacıklarına ve çatıya ait ahşap hatıl kalıntılarına rastlanmıştır. Kerpiçler çok sert bir yapıda olup sarı renktedirler ve saman katkısı yoktur. Duvarların yıkılışı, kerpiçlerin düşüş biçimlerine göre anlaşılabilmektedir. Birçok kerpiç üzerinde beyaz kireçten sıva izleri mevcuttur. En üst sıradaki kerpiçlerde yanık izleri yoğundur ve bazıları kırmızı renge dönüşmüştür. Duvar yıkıntısı, taş yapının kuzey kenarından başlayarak en az 1.5 m uzunluğundadır ve 45 derecelik bir eğime sahiptir. Kerpiçlerin arasında orta ve büyük boy kireç taşları bulunmaktadır. Bunlar, yapının tahribata uğramış temel taşlarıdır. Bu bulgular 1.85 m yüksekliğindeki taş duvarların üst yapısının kerpiçten oluştuğunu göstermektedir. Ahşap hatılların, çatının veya ikinci bir katın tabanına ait hatıllar olduğu düşünülmektedir. Taş yapının bulunduğu alanda yapılan küçük sondajlarda, M141 taş duvarının bir kerpiç duvar üzerinde onunla aynı hizada yapıldığı ortaya çıkmıştır [Novak-Kozal 2011: 43]. Daha önceki dönemlerde aşağı şehirden toplanan yüzey çanak çömlekleri üzerine yapılan incelemeler, bu alanda bir çanak çömlek fırının varlığına işaret etmekteydi. 2009 yılında da bu alanda yapılan jeomanyetik ölçümlerde de bir fırın olduğu doğrulanmış ve fırının yeri tespit edilmiştir [Novak-Kozal 2011: 43]. Çanak Çömlek: 2009 yılında Kuzeybatı Terası, A Alanı'nda tahribat tabakasındaki çanak çömlekler Son Tunç Çağı'na ve ağırlıklı olarak Orta Demir Çağı'na aittir. Burada Kıbrıs Orta Demir Çağı çanak çömleklerinin yoğun olması dikkat çekicidir. MÖ 8. yüzyılın sonuna ait Kıta Yunanistan kökenli "pendent semi-circle skyphos"un ağız parçası bulunmuştur [Novak-Kozal 2011: 43]. 2009 yılı aşağı şehir yüzey araştırmasında Erken Tunç Çağından Demir Çağına kadar tarihlenen parçalar bulunmuştur. Geç Tunç Çağına ait çok sayıda bezemesiz yalın mal grubuna (Monochrome, Drab Ware) ait tabak parçaları dikkat çekicidir. Bunun yanında üç Miken çanağı parçası, Sirkeli'de Tunç Çağına ait ilk Ege mallarıdır. Bunlardan bir tanesi Argolis kökenlidir ve GH IIIA dönemine tarihlenmektedir [Novak-Kozal 2011: 44]. 2011 yılı çalışmaları sonucunda İTÇ'ye tarihlenen çanak çömleklerin koyu yüzlü açkılı, kaba mallar, yalın mallar, brittle orange, red streak burnished ware, kazıma bezekli mal grubu ve metallic ware ile temsil edildiğini göstermiştir. En sık görülen formlar kaseler, pişirme ve saklama kaplarıdır [Novak-Kozal 2013:416]. |
Kalıntılar: |
Yorum ve tarihleme: A alanı açmalarında ve aşağı şehir yüzey araştırmasında Orta Demir Çağına ait çanak çömleklerin çok yoğun olduğu gözlemlenmiştir. Bundan dolayı, bu dönemde yoğun bir inşa faaliyetinin ve aynı zamanda yıkımların olduğu anlaşılmaktadır. Orta Demir Çağında tahribat görmüş olan A alanındaki taş yapının hangi dönemde inşa edildiği henüz tespit edilememiştir. Yapı, onun çöküş tarihini belirleyen Orta Demir Çağına ait kalın bir dolgu ile kaplıdır. Dolgunun altında, yer yer korunmuş Geç Tunç Çağı buluntu toplulukları ve dolgu içerisinden gelen Erken Demir Çağı malları yapının Geç Tunç Çağından Orta Demir Çağına kadar kullanıldığını göstermektedir. Mimarî açıdan da, yapıya birçok farklı evrede onarımlar ve eklemeler yapıldığı belirgindir. Çok evreli bu yapının bir sur duvarı olması mümkündür. Uzun bir süre kullanımda kalması ve duvarlara eklemeler yaparak yapının sağlamlaştırılması bu görüşü desteklemektedir. Kuzey yamaçta, erozyon nedeniyle kuzeye doğru kayarak yıkılan duvara ve tabana ait taşların düştüğü zemin seviyesinden, kuzey yamacın Geç Tunç Çağında dik bir yamaç olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, bu yapının kuzey yamaçta erozyona ve herhangi bir saldırıya karşı kentin kuzeybatı terasındaki sınırını belirleyen bir savunma sistemi olabileceğini düşündürmekte ve neden uzun süre tamir edilerek kullanıldığını anlaşılır kılmaktadır [Novak-Kozal 2011: 45]. Sirkeli Höyük'te yürütülen kazılar, yerleşimin Tunç ve Demir çağlarında Anadolu'nun farklı bölgeleri, Suriye, Mezopotamya ve Kıbrıs ile kültürel ilişki içinde olduğunu göstermektedir. Geç Tunç Çağı çanak çömleklerinin Orta Anadolu; Orta Demir Çağı çanak çömleklerinin ise hem Kıbrıs hem Assur etkisi göstermesi bölgeler arası ilişkinin bir işaretidir. Ortaya çıkarılan buluntular höyüğün Ovalık Kilikya kültürünü yansıtan Mersin-Yumuktepe, Mersin-Soli, Tarsus-Gözlükule, Tatarlı Höyük ve Kinet Höyük ile aynı kültürü paylaştığını göstermektedir [Novak-Kozal 2013: 417]. |