©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi
|
|
|
|
Tell el Cüdeyde |
|
Çizimler için tıklayın... |
Fotoğraflar için tıklayın... |
Türü:
|
Höyük |
Rakım:
|
220 m |
Bölge:
|
Akdeniz |
İl:
|
Hatay |
İlçe:
|
Reyhanlı |
Köy:
|
Merkez |
Araştırma Yöntemi:
|
Kazı |
Dönem:
|
Çanak Çömlekli |
|
|
|
Yeri: Antakya il merkezinin güneydoğusunda; Reyhanlı İlçesi'nin 1.8-1.9 km doğu-güneydoğusunda yer almaktadır. |
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Amik Ovası'nın büyük höyüklerinden biri olan Tell el Cüdeyde (Cüdeyde Tepesi) doğu-batı yönünde 370 m; kuzey-güney yönünde ise 250 m uzunluktadır. Höyüğün en üst noktası ova tabanından 31 m yüksektedir. Oval biçimlidir. Kuzey kısmında günümüzde kurutulmuş olan küçük bir gölet bulunmaktadır. Doğu tarafından eski Amik Gölü'nün bataklıklarında son bulan Kızıl Ark veya Nahr el Cüdeyde adlı bir dere akmaktadır. Höyüğün yakın çevresinde tatlı su pınarlarının var olup olmadığı bildirilmemektedir. Çevresinde yer alan ova toprağı ise çok verimlidir. |
Tarihçe: |
Araştırma ve Kazı: İlk defa; Chicago Üniversitesi; Doğu Bilimleri Enstitüsü'nün Suriye Yüzey Araştırması'nda 1933 yılında saptanan höyükte; 1935 yılında R.J. Braidwood yönetiminde kazı yapılmıştır. Neolitik Çağ olarak iddia edilen en alt yapı katları bu açmada ortaya çıkarılmıştır. Höyükteki İlk Tunç Çağı tabakalarına da; Braidwood başkanlığında yapılan kazıda; JK ve TT 20 açmalarında ulaşılmıştır. Bu tabakalar ancak kısıtlı alanda ortaya çıkarılmıştır. Örneğin Amik H evresi tabakası toplam 116 metrekarelik bir alanda kazılabilmiştir. Höyüğün bu yıldan 1995 yılına kadar yoğun tahribata uğraması; kazıların aynı enstitü tarafından tekrar başlatılmasını zorunlu kılmıştır. 1995 yılında Doğu Bilimleri Enstitüsü (Oriental Institute-Chicago) A. Yener başkanlığında Amuk Ovası'nda yeniden çalışmalara başlamış; ilk yıl bölgesel bir yüzey araştırması ve Tell el Cüdeyde'de kurtarma kazıları başlatılmıştır; bunların yanı sıra T. Wilkonson bölgede arkeolojik ve jeomorfolojik araştırmaları sürdürmektedir [Yener et al. 1996a:49]. Bu kazının bir sondaj niteliğini geçmediği; daha çok tahrip edilen yerdeki kalıntıların belgelenmesine yönelik olduğu kabul edilebilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. |
Tabakalanma: Tell el Cüdeyde Mevkii'nin Neolitik Çağ'dan tarihi çağlara kadar yerleşim gördüğü; yapılan bu kazı sonucunda saptanmıştır. Amik Ovası genel kültür sıralamasında A ve B evreleri ya da XIV. evre olarak tanıtılan evreye ait yapı katları JK3 açmasında; ancak günümüz ova taban suyunun altında saptanabilmiştir. En üstten başlayarak aşağıdaki 24 ve 25. yapı tabakaları Amik B'ye 25-27 yapı tabakaları ise Amik A evresine; Çanak Çömlekli Neolitik Çağ'a konmaktadır. A evresine konan tabakalar yaklaşık olarak 72 metrekarelik bir alanda açılabilmiş ve ana toprağa kadar inilebilmiştir. Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ yerleşmesine ait izler ise bulunamamıştır. Olasılıkla bu dönemde Amik Gölü'nün çok daha büyük olduğu sanılmaktadır. Çanak Çömleksiz döneme ait yerleşmelerin ovanın yanlarındaki tepelerde ve bu tepeler arasındaki dar vadilerde aranması gerekmektedir. |
Buluntular: Mimari: 1935 yılı kazısında alt tabakalarda olasılıkla çalışma şartlarının zorluğundan ve taban suyunun çıkmasından dolayı fazla bir mimari kalıntı ortaya çıkarılmamıştır. Amik Ovası "B" evresine konan 24. yapı tabakasında çok az bir kısmı gün ışığına çıkarılmış olan taş temelli kerpiç (?) duvar kalıntılarından dörtgen veya kare biçimli odalardan oluşan bir yapının var olduğu belirlenmiştir. Bu mimari kalıntılara ait bilgiler pek aktarılmamıştır. 1995 yılı çalışmalarında ise höyüğün buldozerlerle tahrip edilmiş kuzey ve kuzeydoğusunda; kesitte; mimariye rastlanmış; Amuk F ve G'ye tarihlenen çanak çömlek toplanmış; ancak Neolitik Çağ'la ilgili bir çalışma henüz gerçekleştirilmemiştir [Yener et al. 1996a:67]. Çanak Çömlek: 25-27. tabakalarda Amik Ovası A evresini temsil eden üç mal grubuna ait parçalar ele geçmiştir. Kaba Basit mal; Koyu Yüzlü Açkılı mal; Banyo Astarlı Baskı Bezekli mal gruplarından ilk mal grubundan kum; mika; bitkisel katkılı; özde siyah kenarlarda genellikle turuncu devetüyü renkli hamurun var olduğu görülmektedir. Yüzeyleri ıslak sıvazlama ile düzeltilmiş bu grupda turuncu devetüyü; açık sarı gibi yüzey renkleri bulunmaktadır. Çok azı kabaca açkılanmıştır. Oval gövdeli çömlekler; derin kaseler; dışa dönük ağızlı yüksek boyunlu çömlekler gibi biçimli kaplar yapılmıştır. Bezemeli olanları azdır. İkinci mal grubu olan Koyu Yüzlü Açkılı mal ise gene elde şekillendirilmiştir. Çok mika ve az saman katkılı; kurşuni; kahve ve devetüyü renkli hamurdan yapılmış olan bu grubun çoğu hafif açkılanmıştır. İyi pişirilmiş ince maldır. Çoğunlukla dik kenarlı içe dönük ağızlı derin kaseler; yaka boyunlu çömlekler; sığ çömlekler gibi biçimli kaplar bu mal grubundan üretilmişlerdir. Üçüncü mal grubu olan banyo astarlı baskı bezekli mal grubu da diğerleri gibi el yapımıdır. Az pişirilmişlerdir. Kil: Pişmiş topraktan ağırşaklar; diskler ve makara biçimli nesneler ele geçmiştir. Yontma Taş: Gerek A evresinde gerek B evresinde yontma taş endüstrisinin aynı özellikler taşıdığı görülmektedir. Alet ve artıkların ancak %25'i obsidiyenden; gerisi çakmaktaşından yapılmıştır. En belirgin silah tipi büyük ok uçlarıdır. Mızrak ucu olarak da tanımlanan bu yapıtlar Byblos ucu olarak da bilinmektedir. Ayrıca kısa orak-bıçak örnekleri vardır. Sürtme Taş: Dış yüzleri hafif açkılanmış taş kaplar ele geçmiştir. Bunların bir kısmı havan olarak kullanılmış olabilir. Biçimsel özellikler arasında yalak ağızlı olanları bulunmaktadır. Kaplar dışında yassı açkılı baltacıklar; kireç taşından ağırşak; mühür gibi buluntular da vardır. Kemik/Boynuz: Çeşitli tipte bızlar ve deliciler vardır. Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'da ortaya çıkan kemer tokalarından bir parça bulunmuştur. |
Kalıntılar: |
Yorum ve tarihleme: Tell el Cüdeyde'de yapılan kazı sonucunda ortaya çıkan tabakalanma; Amik Ovası'nın kültür silsilesini vermiştir. 1933'te gerçekleştirilen yüzey araştırmasının bulguları da bu silsileye göre değerlendirilmiştir. Gene Cüdeyde'nin A-B evrelerine konan tabakalarında bulunanlar; uzun yıllar Güneydoğu Anadolu'nun diğer buluntularının da tarihlenmesine ışık tutmuştur. |