©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Üçağızlı Mağarası

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Üçağızlı Mağarası
Türü:
Mağara
Rakım:
20 m
Bölge:
Akdeniz
İl:
Hatay
İlçe:
Yayladağı
Köy:
Meydan
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
OP ÜP EP

     


Yeri: Hatay il merkezinin güneybatısında; Şenköy Mahallesi'nin doğu-güneydoğusundaki Samandağ İlçesi'nin güneyinde; Meydan Mahallesi'nin 1 km kadar güneyinde Yayladağı İlçesi'nde yer almaktadır. Asi Nehri'nin yaklaşık 10 km güneyindedir. Al Ansariye Dağları'nın eteklerinde; Kel Dağları'nın kuzeydoğu yamacındadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Mağara; Kretase kalker kayalığın içinde doğal nedenlerle meydana gelmiştir. Günümüzdeki deniz seviyesinden yaklaşık 18 m yüksektedir. Ağzı güneybatıya açılan mağara kuzeydoğu; güneybatı ve güneydoğu yönlerindeki üç gözden oluşmaktadır. Mağaranın içinde yapılan ölçümler sonucunda 200 metrekare boyutunda bir yaşam alanının var olduğu anlaşılmıştır. Yüksekliği 4.5-5 m ile 2.5 m arasında değişmektedir. Mağaranın yan kaya duvarlarına yapışık olan antropik sediman parçaları 2 m kalınlıktadır. Çok yakınında tatlı su kaynakları vardır. Çevrede; özellikle Meydan Köyü'nün içinde ve kuzey kısmında bir çok mağaranın varlığı 1:100.000 ölçekli haritada gösterilmiştir.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: Üçağızlı Mağarası ilk kez 1989-91 yıllarında Angela Minzoni-Deroche yönetiminde kazılmıştır [Güleç et al. 1998:251]. 1996-97 yıllarında E. Güleç; Samandağı'nda Çevlik'ten Meydan Köyü'ne kadar uzanan alanda bir araştırma projesi başlatmış; bu proje kapsamında 1997 yılında Üçağızlı Mağarası'nda bir deneme kazısı gerçekleştirilmiş; bunu 1998 yılında Hatay Müze Müdürlüğü'nün başkanlığında; E. Güleç'in bilimsel danışmanlığında ikinci dönem Üçağızlı Mağarası kazıları izlemiştir [Güleç-Dinçer 2000:37]. İlk dönem (Minzoni-Deroche) kazılarının ilk yılında; boyutları 9 metrekareyi bulan iki açma açılmış; ancak 50 cm kadar derinliğe kadar inilebilmiştir. Bu çalışmalarda sedimantolojik bakımdan değişiklik gösteren üç tabaka içinde bulunan çeşitli zeminlere (olasılıkla taban) göre toplama yapılmıştır. Bu zeminlerin üstünde bol miktarda yontma taş alet; kemik ve kabuklu deniz hayvanlarına ait kabuklar bulunmuştur. Tabakalardan birinde bulunan bir örnek günümüzden 32.000 yıl öncesine tarihlenmiştir. İkinci dönem (Dinçer ve Güleç) kazılarında ise; Üst Paleolitik Çağ'ın Erken Üst Paleolitik ve Öncül Üst Paleolitik olmak üzere iki evreli olduğu; ayrıca Epipaleolitik Çağ çökellerine de rastlandığı bildirilmektedir [Dinçer et al. 2001:1]. Epipaleolitik; biri mağaranın güney ucunda bulunan yan odada (Lokus 1); diğeri ise kuzeyde olmak üzere iki alanda saptanmıştır. Erken Üst Paleolitik dolgular ise gerek Minzoni-Deroche'un kazı alanında gerekse mağaranın kuzeydoğu bölümünde ele geçmiştir; deniz kabuklarından yapılan tarihlendirmeye göre 32-35 bin yıl öncesine tarihlenmektedir. Mağarada bulunan en eski dolgular Öncül Üst Paleolitik Çağ'a aittir; başlangıcı 42-42 bin yıllarına tarihlendirilmektedir [Kuhn et al.1999a] [Dinçer et al. 2001]. Erksin Güleç başkanlığında devam ettirilen kazı çalışmalarının 2009 yılı sezonu 15.07.2009-21.08.2009 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. 2009 yılındaki kazı çalõşmaları, önceki yıllarda olduğu gibi mağaradaki tüm açmaların temizlik işlemleri ve ardından açmalara grid sisteminin oturtulmasıyla başlamıştır ve araştırmalar planlandığı üzere mağaranın kuzey bölümündeki 1x1 metrelik açmalarda yoğunlaştırılmıştır. Açmalardaki kazı çalışmaları 50 cm'lik plan kareler halinde ve tabakalar takip edilerek gerçekleştirilmektedir. Bu yıl total station cihazı yardımıyla tüm açmalar koordinat düzlemine göre kaydedilmiştir. Böylelikle tüm buluntuların coğrafî konumu ve mağara içerisindeki dağılımları ve yoğunlukları belirlenerek, bunlara ilişkin verilerin daha sağlıklı işlenebilmesi ve daha detaylı ve çeşitli çalışmalar yapılmasõ mümkün olmuştur. Elde edilen bu bulgular ileriki yıllarda mağara sakinlerinin davranõşlarının daha iyi anlaşılabilmesine de olanak sağlayacak niteliktedir. Bu yıl kazılan alanlar önceki yıllarda çalışılmaya başlanan ve çoğunlukla Ahmarian tabakalarda derinleştirme çalõşmaları gerçekleştirilen açmalardır. Bu yılki kazı çalışmalarında da geçen sezonlarda olduğu gibi oldukça fazla sayıda dilgi, yonga, ön kazıyıcılar, çeşitli tip ve boyutlarda çekirdek ve uçlar, beslenme ve süslenme amaçlı kullanılmõş denizel ve karasal yumuşakçalara ait kabuklar bulunmuştur. Ayrıca, dönem insanları tarafından avlanarak tüketilen karaca, kızıl geyik, alageyik, yaban keçisi, yaban sığırı, yaban domuzu, çeşitli etçiller ve kemirgenlere ait kemik, boynuz ve diş parçaları da bu seneki buluntular arasında yer almaktadır [Güleç et al. 2011: 42-43].
Tabakalanma: Üçağızlı mağarasındaki tabakalanma, o dönemde yaşayan insanların aktivite tempolarına göre düzenlenmiştir. Yukarıdan aşağıya doğru B, C, E, G ve I olarak sıralanan sedimanlarda terra rosa baskındır. Ancak bu tabakalar kül, odun kömürü, taş alet kalıntıları, kemik ve deniz kabuğu gibi buluntuları da içermektedir. İnsan kullanımına ait artıklar B1-B3, D, F, Fa-Fc, H ve H1-H3 tabakalarında yoğundur. B'den G'ye kadar olan sedimanlar Ahmarian tabakaları olarak tanımlanmıştır. F'den H'ye kadar olan ve I tabakasının üst seviyelerinde sonlanan tabakalar ise Öncül Üst Paleolitik Döneme aittir [http://www.ucagizli.com/stratigrafi-ve-jeoloji.html, 17.2.16, 13:58].
Buluntular: Minzoni-Deroche; Üçağızlı Mağarası'nda bulunan aletlerin yapılış teknikleri; çekirdekler ve yeniden işlenmiş parçaların yapım biçimlerine çerçevesinde; Levant Bölgesi'ndeki eski Aurignacien endüstrileri anımsatan bir yontma taş endüstrisi ile karşılaşıldığını bildirmektedir. Sırtlı dilgiler; çok sayıda eğri kesitli dilgiler mevcuttur. Aynı araştırmacıya göre mağarada yaşayan Üst Paleolitik Çağ insanları; çakmaktaşı hammadde kaynaklarını; mağaranın kuzeyinde yer alan eski bir Pliosen plajındaki çakmaktaşı topaklarından karşılamışlardır. Olasılıkla alet yapımlarını mağaranın içinde gerçekleştirmişlerdir. Çekirdekler genelde küçük boyutludur. Kabuklu deniz hayvanlarına ait kabuklar mağarada yaşayanların besin ekonomilerinin bir kısmını denizden karşıladıklarını göstermektedir. Minzoni-Deroche; Üçağızlı Mağarası'nın Aurignacien tipindeki aletlerini Lübnan kıyısındaki Antelias Mağarası IV.tabaka taş endüstrisi ile karşılaştırmaktadır. İnce dilgiler mevcuttur. Düzeltili ve düzeltisiz dilgiler; uç kazıyıcılar; deliciler; kalemler ve sırtlı dilgiler alet topluluğunu teşkil etmektedir. Tüm bu özellikler; Minzoni-Deroche'a göre Üçağızlı Mağarası'nın Antakya'da bulunan Çevlik Mağaraları ile birlikte; Levant geleneğine bağlı kültür çerçevesi içinde değerlendirileceğini düşündürtmüştür[Minzoni-Deroche 1992a; 1992b; 1993]. E. Güleç'in bilimsel danışmanlığındaki ikinci dönem kazılarında saptanan Epipaleolitik dolgularda; yontma taş alet endüstrisinin ağırlıklı olarak mikrolit geleneğinde olduğu görülür. Mikrogravetlere sıkça rastlanır; sırtlı dilgiler ve dilgi çekirdekleri de mevcuttur. Hayvan kalıntıları çeşitlilik gösterir: büyük ve küçük memeli türleri; kuşlar; balık kemikleri ve kabuklu deniz hayvanları saptanmıştır. Deniz kabukları süs eşyası olarak kullanılmıştır[Dinçer et al.2001:1-2]. Üst Paleolitik Çağ; Erken Üst Paleolitik ve Öncül Üst Paleolitik olarak ikiye ayrılarak değerlendirilmektedir. Erken Üst Paleolitik'te önemli bir bulgu; ocak ve duvar olarak yorumlanabilecek yoğun küllü bir alan ile tek sıradan oluşan bir taş dizisidir. Yontmataş alet endüstrisi kazıyıcılar; düzeltili dilgiler; kalemler ve prizmatik çekirdeklerle temsil edilmektedir. Kemik endüstrisine ait buluntular ise uçlar; bızlar; çekiç ve örslerdir. Delinmiş deniz kabuklarının süs eşyası olarak kullanıldıkları tespit edilmiştir. Erken Üst Paleolitik Çağ faunası geyik; keçi; karacadan oluşmaktadır; genel hatlarıyla nemli bir ortama işaret etmektedirler. Bol miktarda ele geçen deniz kabukları ise; bugünkünden daha yüksek bir seviyeyi göstermektedir. Bu evre tabakalarında ortaya çıkarılan ilginç bir buluntu; Erken Üst Paleolitik'in ilk evrelerinde yaşadığı düşünülen bir bireye ait süt dişidir. Söz konusu buluntu önceki yıllarda bulunan bir premolardan sonra ortaya çıkarılan ilk insan kalıntısı olması açısından önemlidir [Dinçer et al.2001:2; 3]. Çökeltilerin makroskopik özellikleri temel alınarak; Üçağızlı'nın Üst Paleolitik serisi dokuz ana tabakaya ayrılmıştır. Başlıca jeojenik unsur terra rosadır. Tabakalar arasındaki ana farklılıklar antrpojnik malzemenin miktarıyla belirlenmiştir. Elde edilen bir dizi AMS radyokarbon tarih; bu sıralamanın en azından yaklaşık GÖ 28.000'den 41.000' e (kalibre edilmemiş) kadar süren 12-13.000 yıllık bir zaman dilimini kapsadığını göstermiştir. İki yönlü dilgi üretiminin tipik örnekleri olan upsilon dilgiler en üst tabakalarda (B; B1-B3) ele geçmiştir. Tipolojik olarak bu buluntular arasında ön kazıyıcılar ve düzeltili ve sivri dilgiler baskındır. Kalemler çok nadirdir. Çakmaktaşı buluntuların büyük çoğunluğunu çekirdekler; modifiye edilmemiş yongalar ve moloz oluşturur. Ayrıca çok sayıda taş alet ve birkaç kemik buluntu da ele geçmiştir. Kapsamlı takı buluntu topluluğu; deniz kabuklarından yapılmış küçük boncuklar ya da pandantiflerden oluşur. Ele gecen binden fazla süs eşyasının yapımında çeşitli Akdeniz türleri kullanılmıştır. Alt tabakaların (F; G; H) düzeltili alet topluluğu da yoğun olarak ön kazıyıcılardan oluşur. Yaygın olarak görülen diğer alet tipleri basit düzeltili yonga ve dilgilerdir. Birkaç kalem ve sivri dilgi de ele geçmiştir. Alt tabakalarda hammadde kullnımında birtakım farklılıklar göze çarpar. Bu farklılıklar; daha yeni tabakalarda yaygın olandan farklı bir alet elde etme stratejisinin varlığını gösteriyor olabilir. Bu tabakaların öncül Üst Paleolitik buluntuları genellikle Orta ve Üst Paleolitik özellikleri sergilemektedir. Düzeltili aletlerin büyük çoğunluğunu ön kazıyıcılar ve kalemler gibi tipik Üst Paleolitik aletler oluşturur. Üst Paleolitik özellikler sergileyen alet formlarının aksine; alet yapımında kullanılan teknoloji Orta ve Üst Paleolitiğin birleşimidir. Deniz kabuğu boncuklar alt tabakalarda da ele geçmiştir. Tabaka H'de ele geçen delikli kabuklar; tartışmasız dünyadaki en erken kişisel süs eşyaları arasındadır. Radyokarbon tarihleri 39.000 ve 41.000 yıl öncesine tarihlendiklerini göstermiştir [Güleç et al. 2003:475]. Üst Paleolitik hayvan kalıntıları toplama faaliyetlerindeki önemli değişiklikleri ortaya koymuştur. Beslenmede artan bir çeşitlilik gözlenmiştir. Erken tabakalarda karasal av en önemli hayvansal protein kaynağıdır. Kaplumbağa; yabani tavşan; kuş ve deniz kabukluları bulunan hayvan kalıntıları arasındadır. Tabaka F; G ve H'de en yaygın av hayvanı yabani keçidir (Capra aegagrus). E; D ve C tabakalarında hayvan kalıntılarının çoğunluğu üç geyik türüne aittir (Dama; Capreolus; Cervus). B ve B1-4 tabakalarında karaca (Capreolus) en yaygın tür olarak belirlenmiştir. Epipaleolitik boyunca ise Capra en yaygın türdür (Güleç et al. 2003:477;478]. 2001 yılında tabaka I'in taş ve faunal buluntuları genişletilmiştir ve bu tabakanın Orta Paleolitik'e ait seyrek döküntü içerdiği belirlenmiştir. Taş buluntular kurs biçimli üretimle nitelendirilmiştir. Bu teknoloji Üst Paleolitik tabakalardan oldukça farklıdır ve aynı zamanda kemikler de farklı durumda ele geçmiştir. 2003 yılı kazılarında Üst Paleolitik dönemde mağarayı kullanmış olan insanlara ait üç adet diş bulunmuştur. Bununla beraber önceki yılların buluntularına benzer çok sayıda çakmaktaşı alet ve çekirdekleri ele geçmiştir. Mağara sakinlerinin çevreden avlayarak yiyeecek olarak tükettikleri düşünülen ala geyik; karaca; yaban keçisi; ayı; öküz ve domuzlara ait diş ve kemik parçaları; balık ve deniz kabuklarına ait kalıntılar da mevcuttur. Bu sezonun en yoğun buluntu topluluklarından birini ise toplam 382 adet süs eşyası oluşturmaktadır. Üst Paleolitik depozitten toplanan bu eşyalar küçük deniz ya da tatlı su yumuşakçalarından üretilmiş boncuk ya da kolye uçlarıyla temsil edilmektedir. 2006 yılı kazılarında dönem insanlarının davranışlarına ilişkin son derece önemli ipuçları veren B1-B3 seviyesinde yine bol miktarda buluntuya rastlanmıştır. Ahmarian döneme tarihlendirilen bu tabakalardan Erken Üst Paleolitik döneme ait çeşitli buluntular ele geçirilmiştir. Daha aşağılardaki Öncül Üst Paleolitik tabakalarda da derinleştirme çalışmaları sürdürülmüş ve çeşitli buluntulara rastlanılmıştır. Açmalardan elde edilen kazı buluntuları arasında bu dönemde mağarayı kullanmış insanlara ait üç adet diş; geçmiş yıllarda olduğu gibi bol miktarda yonga; dilgi; çeşitli uçlar; ön ve yan kazıyıcı aletler; çeşitli boyutlarda çekirdekler bulunmuştur. Ayrıca yine dönem insanları tarafından beslenme ve süslenme amaçlı olarak kullanılmış olan karasal ve denizel yumuşakçalara ait kabuk kalıntıları; yaban keçisi; alageyik; kızıl geyik; karaca; yaban sığın; yaban domuzu; bozayı; sansar; yaban kedisi; çeşitli boyutlarda kuş ve balıklar; tavşan; kaplumbağa gibi çok zengin bir faunayı yansıtan hayvan kemikleri de sayılabilir [http://www.ttk.org.tr/index.php?Page=Sayfa&No=194; 2.6.2008; 12.20]. 2007 yılında mağaranın kuzey ucunda yer alan açmalar üzerinde yoğunlaşılmıştır. kazı buluntuları arasında en önemli kalıntılar olarak Üst Paleolitik dönemde mağarayı iskan yeri olarak kullanan dönem insanlarına ait üstçene; kafatası parçalan ve 3 adet izole diş sayılabilir. Bunların yanı sıra bol miktarda yonga; dilgi; çeşitli tipte uçlar; yan ve ön kazıyıcılar; çeşitli boyutlarda çekirdekler; yine dönem insanları tarafından kullanılmış beslenme ve süslenme amaçlı karasal ve denizel yumuşakçalara ait kabuk kalıntıları ele geçirilmiştir. Kazıda ayrıca insanlar tarafından avlanan ve tüketilen yaban keçisi; kızıl geyik; alageyik; yaban sığırı; yaban domuzu; karaca; tilki; gelincik; kaplumbağa ve kemirgenlere ait kemik ve diş parçalan bulunmuştur. Sondaj çalışmalarının gerçekleştirildiği Üçağızlı İT de ise Levallois ve Mousterian uçlar ve kenar kazıyıcılar gibi Orta Paleolitik tipte malzemeler bulunmuştur. Ayrıca yine insanlar tarafından beslenme amaçlı tüketilen kızıl geyik; alageyik; yaban keçisi; yaban domuzu; karaca ve kirpi türü hayvanlara ait kemikler ile çok sayıda karasal ve denizel yumuşakça kabuğu ele geçirilmiştir [http://www.ttk.org.tr/index.php?Page=Sayfa&No=194; 2.6.2008; 12.20]. Üçağızlı Mağarası kazısının paleoantropolojik açıdan en önemli buluntuları burada yaşamış Paleolitik Dönem insanlarına ait diş kalıntılarıdır. Kazılarda bugüne kadar 14 adet insan dişi ayrıca maksilla ve kafatası parçasına rastlanmıştır. Yaklaşık olarak 29-41 binyıl arasına tarihlendirilmektedirler [Güleç et al. 2009:239]. 2008 yılında E. Güleç ve ekibi tarafından Üçağızlı Mağarası'nda ele geçirilen taş aletlerin hammadde kaynaklarının tespiti amacıyla yapılan yüzey araştırmasında Yayladağı yolu üzerinde Sebenoba Köyü'nün güneydoğusunda yer alan teraslarda karbonat çökelleri içinde 30-10 cm arasında değişen boyutlarda çakmaktaşı yumrularına rastlanmıştır. Bunlar Üçağızlı Mağarası'nın öncül üst paleolitik tabakalarında, Üçağızlı II mağarasında ve Çevlik'te yer alan Merdivenli, Tıklalı Mağaraları'nda sıkça kullanılmıştır [Güleç et al. 2010: 366]. 2008 yılında E. Güleç ve ekibi tarafından Üçağızlı Mağarası'nda ele geçirilen taş aletlerin hammadde kaynaklarının tespiti amacıyla yapılan yüzey araştırmasında, Ayışığı civarında yapılan araştırmalarda köyün girişinde yer alan teraslarında gölsel çakmaktaşı kaynakları tespit edilmiştir. 80-10 cm boyutlarındaki çakmaktaşları koyu renklerde (gri, kahverengi ve siyah), mat veya yarı saydam, etrafları beyaz karbonatlarla çevrilidir. Kaynaklar karbonat çökelleri içerisinde ve tarlalar üzerinde yer almaktadır. Teraslar paleolitik buluntular açıısndan yoğundur. Çok iyi kalitede olan çakmaktaşları Üçağızlı'nın öncül Üst Paleolitik katmanlarında az miktarda, Erken Üst Paleolitik katmanlarında ise çok sıklıkla kullanıldığı belirlenmiştir [Güleç et al. 2010:367]. 2008 yılı kazılarında dönem insanlarının davranışlarına ilişkin önemli bulgular veren Ahmarian tabakalarından Erken Üst Paleolitik döneme ait çeşitli buluntular ele geçirilmiştir. Daha aşağılardaki Öncül Üst Paleolitik tabakalarda da derinleştirme çalışmaları sürdürülmüş ve çeşitli buluntulara rastlanmıştır. Mağaranın Üst Paleolitik ve Epipaleolitik döneme ait yaklaşık 3 metrelik çökelleri, tavanın ve mağara duvarlarının çökmesinden sonra erozyonla kaybolmuştur. Erozyondan korunmuş olan Öncül ve Erken Üst Paleolitik'e ait 4 metrelik tabakalar ile erozyondan korunmuş olan Epipaleolitik kalıntılar incelenmiştir. Üçağızlı sedimanları kemik, taş alet, deniz kabuğu ve kül içeren kırmızı kilden (terra rosa) oluşmaktadır. Mağara, düzenli bir stratigrafiye sahiptir. Mağaranın B-B4 ve C seviyelerindeki Ahmarian kültürü, yumuşak çekiçler veya direkt olmayan vuruşlar ile karakterize olan primantik dilgi teknolojisinden oluşmaktadır. Bu alet tiplerini az sayıdaki burinler ve zengin uçlu dilgiler, düzeltili aletler ile ön kazıyıcılar oluşturmaktadır. Mağaranın F, G ve H tabakalarındaki Öncül Üst Paleolitik taş alet topluluğu Orta ve Üst Paleolitik endüstrilerinin bir birleşimi olarak gözlenmektedir. Bu tabakalarda bulunan düzeltili taş aletlerin büyük kısmı, örneğin ön kazıyıcılar ve burinler tipik Üst Paleolitik taş aletlerin özelliğini göstermektedir. Mağaranın en alt seviyesinde bulunan I tabakası az sayıda materyali barındırmaktadır. Bu tabakadan elde edilen chanfreinler ya da chamfered parçalar Ksar Akil, Antelias ve Kuzey Sina'daki Huah Fteah yerleşimlerinde de bulunmaktadır. Bu olgu, Üçağızlı'nın bu mağaralarla benzerlik göstermesi açısından oldukça önemlidir. Genelde Üst Paleolitik'te baskın oaln alet formlarının aksine, Üçağızlı Öncül Üst Paleolitik insanları tarafından dilgi ve yonga yapımı için kullanılan teknoloji Orta ve Üst Paleolitik özelliklerini bir arada taşır. Pek çok çekirdek, yonga ve dilgiler klasik Mousterian ile tanımlanan Levallois metodunun bir varyantı ile üretilmiştir. Yonga ve dilgiler geniş topuklu, enli ve yassı olma eğilimindedir. F, G ve H tabakalarının aletlerinin yarısından daha fazlası façetalı ya da çift yüzeylidir [Güleç et al. 2010:123-125]. Hayvan Kalıntıları: Dönem insanları tarafından beslenme ve süslenme amaçlı olarak kullanılmış olan karasal ve denizel yumuşakçalara ait kabuk kalıntıları, yaban keçisi, alageyik, kızıl geyik, karaca, yaban sığırı, yaban domuzu, boz ayı, sansar, yaban kedisi, çeşitli boyutlarda kuş ve balıklar, tavşan, kaplumbağa gibi çok zengin bir faunal çeşitliliği yansıtan hayvan kalıntıları 2008 yılının önemli buluntuları arasındadır [Güleç et al. 2010:127]. 2009 yılında E. Güleç ve ekibi tarafından Üçağızlı Mağarası'nın erken Ahmarian'ın B1B4 ve C tabakalarıyla, erken Ahmarian kültürüne geçiş özelliği gösteren D ve E tabakalarında kazı çalışmaları yürütülmüştür. Ahmarian endüstrisi dilgi ve dilgicik alet oranlarının yüksek olmasıyla karakterizedir. Bu endüstri doğrudan olmayan vuruşlarla karakterize prizmatik dilgi tekniğinin varlığıyla tanımlanmaktadır. Endüstri içerisinde düşük oranlarda burinleri ve yüksek oranlarda ön kazıyıcıları bulundurmaktadır. Üçağızlı Mağarası'ndan bilinen ve erken üst paleolitiğin geçiş özellikleri gösteren D ve E tabakalarının alet endüstrisi ise, erken Ahmarian'a benzerdir ancak üretilen aletlerin kalınlıkları ve topuk biçimlerinde farklılık bulunmaktadır. Topuk tipleri ağırlıkla façetalı veya düz olarak bilinen tiplerdedir. Ayrıca daha erken dönemlerden bilinen teknikler (Levallois dilgi tekniği gibi) bu dönemde yerini yarı prizmatik / tam prizmatik olmayan çekirdeklere doğrudan ve indirekt vuruşlarla karakterize bir tekniktir ve Ahmarian'dan farklılık göstermektedir [Güleç et al. 2011: 44]. 2009 kazı çalışmaları mağaranın kuzeybatı duvarlarında yürütülmüştür. Mağara duvar dipleri geç Pleistosen insanlarının sıklıkla seçtikleri mezar alanlarıdır. Bu nedenle önceki yıllarda stratigrafi ve tarihlendirme çalışmalarının yapılabilmesi için açılan orta alanlardaki açmaları, birkaç yıldır duvar diplerine doğru genişletmektedirler. Yapılan bu çalışmalar sırasında da insanlara ait kalıntıların bulunması, bu savı doğrular gibi görülmektedir [Güleç et al. 2011: 44]. 2010 yılında çalışmalar, kazı yapılan açmaların Ahmarian tabakalarında yoğunlaştırılmıştır. İn situ buluntuların yanı sıra çakmaktaşı ve kemik buluntular toplanmıştır. Gri renkli kül katmanlarından oluşan D tabakası ile koyu kırmızı renkli toprak katmanından oluşan E tabakalarında özellikle duvar kenarlarına yakın plan karelerde yoğun bir biçimde taş alet, hayvan kemiği ve deniz kabuğu parçaları ele geçirilmiştir. Bu alanlarda çoğunlukla prizmatik dilgi ve dilgicik çekirdekleri ve ön kazıyıcılara paralel olarak, bol miktarda hayvan kemiği ile denizel yumuşakçalara ait kabuklar bulunmuştur. Mağaranın bu katmanlardaki faunasını geyikler, yaban sığırı, yaban keçisi, yaban domuzu, küçük boyutlu etoburlar ve mikromemeliler oluşturmaktadır. Kuzey-kuzeybatı duvarında ilk kez kazılmaya başlanan açmalar ise 1 m civarında koyu kırmızı renkte dolgu toprağı ile örtülüdür. Bu katmanlarda buluntu sayısı oldukça az olmakla birlikte mikrodilgicikler, dilgi ve çekirdekler, geyik türlerine ait diş, çene, uzun kemik ve boynuz parçaları tespit edilmiştir. Ayrıca bu alanda bir adet insan premolar (küçük azı) dişi de bulunmuştur. Bu tabakalar, Epipaleolitik-Erken Üst Paleolitik dönemlere tarihlendirilmektedir [Güleç et al. 2012:210-211]. 2011 yılı çalışmaları, çoğunlukla Ahmarian tabakalardaki açmalarda gerçekleştirilmiştir. İnsitu buluntuların yanı sıra çakmaktaşı ve kemik ve kemik buluntular toplanmıştır. Taş alet buluntuları arasında çeşitli tiplerde ön kazıyıcılar, dilgi üzerine işlenmiş uçlar, düzeltili dilgiler ele geçmiştir. Taş alet yapımında kullanılan çekiçler ve hayvan kemiklerini işlemek ve parçalamak için kullanılan ezme taşları bulunmuştur. Faunal kalıntılar arasında bol miktarda çene ve diş parçacıkları, uzun kemik parçaları denizel ve karasal yumuşakçalara ait kabuklar bulunmuştur. Mağaranın bu katmanlardaki faunasına işaret eden hayvan kalıntıları arasında geyik türleri, yaban keçisi, yaban sığırı, domuz, küçük boyutlu etçiller ve pek çok mikro memeli bulunmuştur. Mağaranın kuzey-kuzeybatı duvarında ilk kez kazılmaya başlanılan açmalar ise 1 m civarında koyu kırmızı renkte dolgu toprağı ile örtülüdür. Bu katmanlarda buluntu sayısı oldukça az olmakla birlikte mikrodilgicikler, dilgi ve çekirdekler, çeşitli hayvanlara ait diş, çene, uzun kemik parçaları ve mikro memelilere ait kalıntılar tespit edilmiştir. 2012 yılı çalışmaları, mağaranın batı kısmında yer alan C, D, E ve F açmaları ile iç kısımdaki -A ve -B açmalarında yoğunlaşmıştır. Gerçekleştirilen çalışmalar sırasında, E3 açmasında gelişigüzel yerleştirilmiş bir duvar sırası ortaya çıkarılmıştır. 2012 yılında bulunan kalıntılarla birlikte modern insana ait kalıntıların sayısı 20'ye ulaşmıştır. Bu kazı sezonunda ele geçen yontma taş aletler, C Tabakası Erken Ahmarian endüstrisinin tipik aletleri olan dilgi ve dilgiciklerden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra ön kazıyıcılar, düzeltili dilgiler ve uçlar da bulunmuştur. D Tabakası geçiş özelliği göstermesine rağmen Ahmarian endüstrisi içinde değerlendirilmektedir. D Tabakasına ait taş aletler arasında prizmatik dilgi çekirdeklerden çıkarılmış dilgi aletler vardır. Bu tabakaya ait aletler, yongalama yöntemindeki farklılıkla Ahmarian endüstrisinden ayrılmaktadır. Bu dönemde doğrudan vurma tekniği ve baskı tekniği birarada kullanılmıştır. Ahmarian kültüründe ise baskı tekniği hakimdir. Mağaranın kuzey ucunda bulunan kaçak kazı alanında, Erken Üst Paleolitik Döneme ait levallois uçlar, dilgi ve yongalar; mousterian uçlar ve tek kutuplu levallois çekirdekler bulunmuştur. Erken Ahmarian endüstrisine ait dilgiler, dilgicikler, tek veya çift platformlu protoprizmatik dilgi çekirdekleri de yontma taş buluntular arasındadır. Üçağızlı'nın karasal faunası, yaban keçisi, karaca, alageyik, kızıl geyik, yaban öküzü, yaban domuzu, tilki, ayı, kaplumbağa ve yabani tavşandan oluşmaktadır. Bunun yanı sıra deniz kabukları ve balık kemiği kalıntıları da bulunmuştur. 2012 yılı kazılarında toplam 500 adet hayvan kemiği ortaya çıkarılmıştır [Güleç et al. 2014]. 2013 yılında mağaranın batı ve kuzey duvarlarına yakın açmalarda kazılar yapılmıştır. Mağaranın batı kısmında yer alan F ve E açmalarının yumuşak koyu kırmızı ve kahverengi toprakla kaplı olduğu görülmüştür. Kazı sırasında bulunan in situ buluntuların yanı sıra dolgu toprağında çakmaktaşı ve kemik buluntular da tespit edilmiştir. Taş aletler arasında çeşitli tiplerde ön ve yan kazıyıcılar, dilgi üzerine yapılmış uçlar, düzeltili ve düzeltisiz dilgiler, çeşitli tip ve boyutlarda aletler ve çekirdekler görülmektedir. Bunlara ilaveten taş alet yapımında kullanılan çekiçler ile hayvan kemiklerini işlemek ve parçalamak amacıyla kullanılan ezme taşları bulunmuştur. Faunal kalıntılar, çene, diş ve uzun kemik parçaları ile denizel ve karasal yumuşakçalarına ait kabuklardan oluşmaktadır. Üçağzılı sakinleri tarafından sahillerden toplanmış kabuklular beslenme ve süslenme amacıyla kullanılmıştır. Süslenme için kullanılan küçük boyutlu etçil Nassarius gibbosula ve otçul Columbella rustica oldukça yüksek oranda bulunmaktadır. Bu kabuklular dikkatle delinmiş ve boncuklar yapılmıştır. Boncuklar form ve boyut açısından birbirine benzerdir. Boncukların tam oluşu ve üzerlerinde dalgaların etkisiyle oluşan izler taşımaları, bu boncukların sahillerden toplandığına işaret etmektedir. Beslenme amaçlı kullanılan deniz kabukları ise büyük otçul gastropodlardan Patella ve Monodonta türlerine aittir. Bunların yanı sıra karasal salyangozlar da kullanılmıştır. E4 açmasında Üst Paleolitik Dönem'e ait bir insan köpek dişi, E2 açmasında başka bir insan köpek dişi ve -B3 açmasında bir adet insan azı dişi bulunmuştur [Güleç et al. 2015]. 2014 yılı kazılarında Ahmarian ve Öncül Üst Paleolitik Dönem kültürleri arasında geçiş tabakaları ve Öncül Üst Paleolitik Kültürüne ait F tabakasına yoğunlaşılmıştır. Taş alet buluntuları, faunal kalıntılar 2013 sezonundaki buluntulardan farklılık göstermemiştir. Mağara sakinlerince sahillerden toplanmış denizel kabuklulardan boncuklar yapılmıştır. Boncuklar form ve boyut olarak birbirine benzerlik gösterir. Dünyada bilinen en eski deniz kabuğu boncuk kullanımı, 82 binyıl öncesine ait Taforalt Mağarası (Fas) ve 75 binyıllık Blombos Mağarası'ndan (Güney Afrika) bilinmektedir. Tüm bulgular değerlendirildiğinde Ksar Akil ve Üçağızlı Mağarası'ndan elde edilen buluntular Afrika'dan Batı Asya'ya göç eden ilk modernlerin bu bölgelerde yoğun izler bıraktığını göstermektedir [Güleç et al 2016: 394].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: 2007 yılı çalışmalarında faunaya dayalı analizler Erken Ahmarian (Üst Paleolitik) faunasının o dönemde Üçağızlı ve çevresinde sık bitki örtüsüne sahip, nemli bir iklimin hüküm sürdüğüne işaret etmektedir. Öncül Üst Paleolitik faunası ise daha serin ve kuru bir iklimin varlığını yansıtmaktadır. Üçağızlı Mağarası'ndaki kazılarda bol miktarda bulunan ve süs eşyası olarak kullanılan deniz kabukları Doğu Afrika'dan Batı Asya'ya göç eden ilk modernlerin bu bölgelerde yoğun izler bıraktıklarının göstergesidir. Levnat bölgesinde süs eşyası içeren lokalitelerin hiçbirisi Üçağızlı kadar zengin değildir [Güleç et al. 2009:237]. 2008 yılında E. Güleç ve ekibi tarafından Üçağızlı Mağarası'nda ele geçirilen taş aletlerin hammadde kaynaklaırnın tespiti amacıyla yapılan yüzey araştırmasında Yayladağı yolu üzerinde Sebenoba Köyü'nün güneydoğusunda yer alan teraslarda ele geçen hammadde kaynakları Orta Paleolitik insanları tarafından sıkça tercih edildiği anlaşılmıştır. Bu olgu, paleolitik insanların davranışları hakkında önemli bilgiler vermektedir. Özellikle Orta Paleolitik insanlarının geniş bir alanı yaşam alanı olarak çevrelediğini göstermektedir [Güleç et al. 2010: 366-367]. Üçağızlı mağarası kazısının paleoantropolijik açıdan en önemli buluntuları burada yaşamış Paleolitik dönem insanlarına ait iskelet kalıntılarıdır. Anadolu'da bu döneme tarihlendirilen buluntu sayısı oldukça azdır. Tarihlendirme bakımından kesin kanıtlara sahip olan bu mağaradaki buluntular dönem insanlarının Anadolu insan evriminde taşıdığı önemi yansıtması ve bunların morfolojik yapılarının ortaya konulması açısından son derece önemlidir. Üçağzılı mağarasında bulunan ve yaklaşık olarak 29-41 bin yıl arasına tarihlendirilen buluntular dönem insanlarına ilişkin çok önemli bulgular vermektedir [Güleç et al. 2010:126]. Üçağızlı mağarasının buluntuları içerisinde yer alan bazı denizel ve nehirsel kabuklu canlılar dönem insanlarının sosyal yapılarını yansıtması açısından önemli ipuçları vermektedir. Bu kalıntıları Columbella, Nassarius (Öncül Üst paleolitik ve Ahmarian) ve Dentalium (Epipaleolitik dönem) kabuklu canlılaır oluşturmaktadır. Paleolitik dönem süslenme kalıntılaırnı oluşturan boncuk (deniz kabukları) ve dekoratif objelerin ortaya çıkışı anatomik açıdan modern insanlarda; (1) davranışsal ve zihinsel evrimin gelişimini, (2) sosyal yapılarında görsel komünikasyonların artmasını, (3) ben bilincinin gelişimini sağlamıştır [Güleç et al. 2010:127]. 2009 yılında E. Güleç ve ekibi tarafından Üçağızlı Mağarası'nda yapılan çalışmalar sonucunda, mağara duvar diplerinin dönem insanları tarafından çöplük olarak kullanıldığı belirlenmiştir. Özellikle bu alanlarda artık taş alet parçaları, kemik parçaları ve denizel kabuklu canlılara ait kalıntıların yüksek oranlarda olması, dönem insanlarının mağaranın orta alanlarını kullanabilmek amacıyla artık/atık maddelerini kenarlara yığdıklarını göstermiştir. Erken Ahmarian'nın kazı yapılan tabakalarında daimi ocak kalıntılarının bulunmamış olması, dönem insanlarının ocakları daha açık alanda oluşturduklarını düşündürmektedir. Bu araştırmalar sonucu, bu insanların mağara içi aktivitelerine ilişkin ipuçları elde edilmekte ve fosilleşemeyen insan davranışlarının bir ölçüde anlaşılabilmektedir [Güleç et al. 2011: 45].


Liste'ye