©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Şaraga İTÇ Mezarlığı

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Şaraga İTÇ Mezarlığı
Türü:
Mezarlık Alanı
Rakım:
m
Bölge:
Güneydoğu Anadolu
İl:
Gaziantep
İlçe:
Karkamış
Köy:
Kelekli
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:

     


Yeri: Gaziantep İli; Karkamış İlçesi'ne bağlı Keleklioğlu (Şara) Köyü'nün kuzeydoğusundadır. Keleklioğlu Köyü'ne Gaziantep-Urfa karayolundan Birecik'te ayrılan ve Fırat'a paralel olarak güneye inen asfalt bir köy yoluyla ulaşılır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Mezarlık; G. Algaze'nin yüzey araştırmasında saptadığı Şara Mezar Harabe'nin [Algaze et al.1994:51] batı ve kuzey eteklerinde; höyük ile Keleklioğlu Köyü arasında; Şaraga yerleşmesinin güneybatısında ve 800 m kadar uzağındadır. 1980'li yıllarda; modern tarım için yapılan düzenlemeler sırasında; Şara Mezar Harabe'nin kuzeyindeki alanın tümüyle sıyrılarak mezarların yok edildiği anlaşılmaktadır. Mezarlar yüzeyde çıplak gözle izlenemediğinden; mezarlık alanının gerçek boyutları saptanamamıştır. Sürekli sulama ve tarla sürümü nedeniyle toprak oldukça sertleşmiş ve bu durum mezarların az da olsa tahrip olmasına yol açmıştır [Sertok-Kulakoğlu 2002a:355;356].
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1999 yılında; mezarlık alanının yakınındaki Şaraga yerleşmesinde sürdürülen kurtarma kazısı sırasında; köylülerin getirdiği İlk Tunç Çağı kapları bu alandaki çalışmaların başlamasına sebep olmuştur. 2000 yılında; OTDÜ TAÇDAM Ilısu ve Karkamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi kapsamında Gaziantep Müzesi tarafından yürütülen Şaraga kazısı sırasında; K. Sertok (Gaziantep Müzesi) ve F. Kulakoğlu (Ankara Üniversitesi DTCF) başkanlığındaki ekip tarafından araştırılmıştır.
Tabakalanma: Kazı sezonunda yalnızca Şara Mezar Harabe'nin kuzeybatısında 5x5 m boyutlarında bir alanda çalışılmıştır. Bu açma içerisinde; yüzey toprağının 20-30 cm kadar altında; toprğa açılan çukurlar içerisine; geniş taş bloklarla inşa edilmiş iki mezar ortaya çıkarılmıştır.
Buluntular: 1 No'lu Mezar: Açmanın güney kenarına bitişik mezarın üzerini kapatan yaklaşık 1x1 m boyutlarındaki yassı taş; kuzeye doğru biraz yerinden oynamıştır. Mezarın doğusundaki giriş; dikine yerleştirilmiş yassı; geniş bir kalker blokla kapatılmıştır. Çoğunluğu ayaklı meyveliklerden oluşan; pek çoğu kırık ve eksik kaplar girişin önünde kümelenmiş halde bulunmuştur. Kapak taşı kaldırıldığında; 1.30x0.80 m boyutlarındaki mezarın; uzun kuzey ve güney kenarlarının yassı; iri kalker bloklarıyla çevrelenirken; dar batı kenarının çıplak toprak olarak bırakıldığı görülmüştür. Mezarın içinde; batı ve kuzey kenarlarında kümelenmiş hediyelerin çoğunluğunu giriş önündekiler gibi yine meyvelikler oluşturur. Çanak çömlek dşında gömü hediyesi bulunmamış ve mezarda iskelet kalıntısına rastlanmamıştır. Ancak; kuzey ve batı kenara bırakılan hediyelerin sınırladığı boşlik cesedin bırakıldığı alanı işaret etmektedir. 2 No'lu Mezar: 1 No'lu Mezarla karşılaştırıldığında; bu mezarın yapı ve gömü hediyeleri açısından daha basit ve fakir olduğu görülmüştür. Toprak içine açılan mezar çukurunun üç yanı çıplak olarak bırakılmış; yalnızca üstü iki kireçtaşı blokla örtülmüş ve doğu cephesi dikine yerleştirilmiş geniş yassı bir blokla kapatılmıştır. Gömü hediyelerigüney kenara bir dizi halinde bırakılmış; parçalanmış durumda dört küçük meyveliktir. Mezar önüne kap bırakılmamıştır ve bu mezarda da kemik kalıntısına rastlanmamıştır [Sertok-Kulakoğlu:2002a:356]. Çanak Çömlek: 1999 yılında köylülerce bulunan örneklerle bilinen İlk Tunç Çağı mezarlığında; 2000 yılı kazı sezonunda ele geçen kaplar höyükteki kazılarda ortaya çıkarılamamış bir dönemi aydınlatmaktadır. Bu kaplar içerisindeki en önemli grubu yüksek ayaklı meyvelikler (champagne glass pots) oluşturur. Meyvelikler; kendi içlerinde üç farklı tipe ayrılır. Özensiz hazırlanmış hamurdan; yavaş dönen çark yapımı; orta ısıda pişirilmiş 20-25 cm yüksekliğindekiler sayıca en çok bulunan grubu oluşturur. Geniş; yayvan bir taban üzerinde yükselen silindirik ayak üzerine oturtulmuş gövdeler; geniş sığ tabanlı; keskin dik kenarlıdır. Ağız kenarları genellikle dıştan kalınlaştırılmıştır. Ayrı olarak üretilen ayak ve gövde sonradan birbirlerine eklenmiştir. İkinci örnek; göreceli olarak daha iyi hazırlanmış bir hamura ve çark işine sahiptir. 50 cm'ye yakın düzgün silindirik bir ayak üzerine eğik olarak oturan gövde; yayvan; yuvarlak dipli; kısa; dik ve ağız kenarı bant biçiminde kalınlaştırılmıştır. Ayak; üç grup halinde; yatay yivler ve karşılıklı açılmış üç sıra üçgen biçimli pencere ile süslenmiştir. Yine geniş bir taban üzerinde yükselen silindirik ayak üzerine oturan; yaklaşık 50 cm yüksekliğindeki üçüncü meyvelik; içe dönük kenarlı; derin küresel gövdeli; dışa kalınlaştırılmış ağız kenarlıdır. Kargamış kazılarında açığa çıkartılan İTÇ mezarlarında rastlanan bu meyveliklerin tüm alt tiplerini içeren binlerce örneği; Birecik Barajı Mezarlığı'nda ele geçmiştir. Fırat Nehri'nin batı kenarında ve bu mezarlığın 5 km kadar batısındakı Hacı Nebi Tepe mezarlarında ve Birecik'in 4 km kadar güneyindeki Zeytinlibahçe'nin İTÇ tabakaları içerisinde de bulunan bu kaplarının kökeninin bu bölge olduğu düşünülmektedir. Şaraga İTÇ Mezarlığı'nda az sayıda bulunan çanak ve vazolar da bu dönemin bölgedeki yaygın örneklerini temsil etmektedir [Sertok-Kulakoğlu 2002a:357;358].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Şaraga'da bulunan İlk Tunç Çağı'nın erken dönemlerine ait bu iki mezar; Şaraga Höyük'de 1999 yılı kazılarında saptanamayan ve baraj gölünün yükselmesi nedeniyle kazılması olanaksız hale gelen İlk Tunç Çağı'nın erken dönemlerine tarihlenen bir yerleşmeye işaret etmekte ve burada; özellikle meyveliklerle temsil edilen özgün bir yerel kültüre sahip insan topluluklarının yaşadığına dair düşünceleri desteklemektedirler. Bu mezarlar; ilk örneklerine 20. yüzyılın başında yapılan Karkamış kazılarında rastlanan; Fırat Nehri'nin hemen doğusundaki Hacı Nebi Tepe'de ve Birecik Barajı Mezarlığı'nda birçok örneği görülen mezarların benzer ve çağdaşlarıdır. Birecik Barajı Mezarlığı'nda saptanan az sayıdaki örnekte de mezarın batı kenarına taş koyulmadığı görülmektedir. Şaraga mezarlarındaki sınırlı taş kullanımı; uygun taş temininin güçlüğüyle açıklanmaktadır. Karkamış ve Birecik'deki bazı mezarlarda da hiçbir kemik kalıntısına rastlanmadığı bilinmektedir. Şaraga'daki iki mezarda da gözlenen bu durum; ritüel ve inançla ilgili nedenlerden çok doğal etkenlere bağlı olmalıdır [Sertok-Kulakoğlu 2002a:356;357].


Liste'ye