©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi
|
|
|
|
Akarçay Tepe |
|
Çizimler için tıklayın... |
Fotoğraflar için tıklayın... |
Türü:
|
Höyük |
Rakım:
|
355 m |
Bölge:
|
Güneydoğu Anadolu |
İl:
|
Şanlıurfa |
İlçe:
|
Birecik |
Köy:
|
Akarçay |
Araştırma Yöntemi:
|
Kazı |
Dönem:
|
Çanak Çömleksiz Çanak Çömlekli |
|
|
|
Yeri: Şanlıurfa il merkezinin batısında; Birecik İlçesi'nin güneyinde; Akarçay Köyü'nün hemen batısında ve kısmen altında uzanmaktadır. Köyün İlköğretim okulu kısmen höyük üzerindedir. |
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Fırat Nehri'nin doğu yakasında; Fırat Nehri'nin küçük bir kolu olan Su Deresi'nin güneyinde; alüvyal dolgunun üst kısmında yer alır. Alçak iki tepeden oluşan höyük; kuzey-güney yönünde 150 m; doğu-batı yönünde 350 m boyutlarındadır. Yüksekliği ise ancak 2 m'ye ulaşmaktadır. Yakınında su kaynağı vardır. Çevresinde Neolitik dönem yerleşmesine hammadde sağlayan çakmaktaşı kaynakları; kireçli oluşumlar yer almaktadır. |
Tarihçe: |
Araştırma ve Kazı: Keban; Karakaya ve Atatürk Barajı'ndan sonra; 1989 yılında yapımı planlanan; Fırat Nehri üzerinde; Birecik ve Kargamış barajlarının göl suları altında kalacak olan; tarihi yerlerin ve anıtların saptanıp belgelenmesi projesi çerçevesinde G. Algaze başkanlığında; R. Breuninger ve J. Knudstad'ın katılımıyla gerçekleştirilen yüzey araştırmasında bulunmuştur. 1998 yılında ODTÜ TAÇDAM koordinatörlüğünde; İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı'nın höyükte gerçekleştirdiği yüzey toplamasının ardından; 1999 yılında aynı Anabilim Dalı ile Barcelona Autonom Üniversitesi/İspanya ve Tsukuba ve Kaseigakuin/Japonya Üniversitelerinden öğretim üye ve öğrencilerinden oluşan uluslararası bir ekip tarafından; Şanlıurfa Müzesi başkanlığında kazılmaya başlanmıştır. Akarçay Tepe'deki ikinci dönem kazıları; 2003-2004 yılalrındaki iki yıllık aradan sonra 2005 yılında İÜ Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Fon sekreterliği ile Kültür ve Turizm Bakanlığı DÖSİMM'den sağlanan araştırma desteğiyle yeniden başlamıştır. İki yıl süren bu kazıların ardından bir süre ara verilen Akarçay Tepe kazılarına 2015 yılında tekrar başlanmış ve günümüzde sürdürülmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. |
Tabakalanma: Akarçaytepe'de 1999 yılında başlayan kazılarda; ilk üçü Çanak Çömleksiz; son üçü ise Çanak Çömlekli Neolitik döneme tarihlenen altı yerleşme evresi saptanmıştır. Buna göre; yukarıdan aşağıya; Akarçaytepe I ve II. Evreler: Halaf-öncesi Çanak Çömlekli Neolitik; Akarçaytepe III: Çanak Çömleksiz Neolitik'ten Çanak Çömlekli Neolitik'e Geçiş Evresi; Akarçaytepe IV: Son/Final Çanak Çömleksiz Neolitik B (Final PPNB); Akarçaytepe V: Geç PPNB; Akarçaytepe VI: ise Orta PPNB olarak ayrımlanmıştır. 1999 yılında tepenin en üst kesiminden kuzeye Akarçay Köyü'ne giden toprak köy yoluna kadar açılan basamaklı açmanın en kuzeyinde; bugünkü toprak yolun altında; ana toprağa varılmıştır. Akarçaytepe'de yüzey toplamaları sırasında bulunan az miktarda Halaf; Obeyd ve Son Kalkolitik (Uruk) çanak çömleklerine; kazılar sırasında çukurlarda rastlanmıştır ancak tabakalaşmış olarak ele geçmemiştir. 2006 yılında; "Doğu Kesim" olarak adlandırılan höyüğün doğu konisinde sürdürülen çalışmalar; önceki yıllarda olduğu gibi bu alanda ilk kez Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemin B evresinde yerleşildiğini; Son/Gelişkin Çanak Çömlekli Neolitik sırasında ise yerleşme merkezinin batıya kayarak yeni bir yerleşme konisi oluşumuna neden olduğunu doğrulamıştır. "Doğu Kesim1 de kazılan alanlar Çanak Çömlkesiz Neolitik yerleşmenin kuzeybatı eteklerini oluşturmaktadır. Bu durumda yerleşmenin merkezinin bugünkü Akarçay Köyü'nün tam ortasında kaldığı düşünülebilir. Bu varsayımı sınamak amacıyla günümüz Akarçay Köyü'nün batısında; İlköğretim Okulu'nun bahçesinin hemen kuzeyinde bahçe duvarına bitişik olarak yapılan küçük açmada yüzey toprağının hemen altında mimariyle karşılaşılmış ve mimari özellikler; yapı öğelerinde kullanılan hammadde ve yapım tekniği; ortaya çıkarılanların büyük olasılıkla Akarçay Tepe Doğu Kesim tabakalanmasına göre 6 ya da 6'dan daha geç tabakalar olabileceğini göstermiştir [Özbaşaran-Molist 2008:160]. |
Buluntular: Mimari: Akarçay Tepe'de 2002 yılı kazıları sonucunda ortaya çıkarılan en eski yerleşme Çanak Çömleksiz Neolitik dönemin B evresine aittir (Orta PPNB; Akarçaytepe VI. Evre). Kazıldığı kadarıyla üç tabakalı Orta PPNB (eskiden yeniye) ızgara ve dörtgen planlı yapılarla temsil edilmektedir. En eski tabaka (27 Y açması); birbirine paralel uzanan dört taş duvar ve hemen yanında kerpiçten bir platform ve güneyde; dörtgen planlı bir yapıya ait olması muhtemel bir yapının taş temeliyle temsil edilir. Bir sonraki tabakada taş temel üzerinde tek sırası korunagelmiş kerpiç duvarlı dörtgen planlı bir yapı ve işlik olarak kullanılmış açık alanı saptanmıştır. En üst tabakada ise bu kez taş temelsiz; yalnızca kerpiç kullanılarak yapılmış birbirine paralel dört kerpiç duvar yer almaktadır. Izgara planlı bu yapının güneyinde; tek mekanlı; dörtgen planlı yapı taş temel seviyesinde korunagelmiştir. İçte; taban seviyesinde ele geçen sıvalı parçalar; toprak sıvalı bir tabana işaret etmektedir. Orta PPNB sonrasında Geç PPNB (Akarçay Tepe V. Evre) yapıları ile devam eden Çanak Çömleksiz Neolitik dönem mimarisi; özellikle höyüğün doğu kesiminde (26-28 S-V açmalarında) yer yer 1.60 m yüksekliğe kadar korunagelmiş duvarlarıyla ayrıntılı şekilde ortaya çıkarılmaktadır. Kazıldığı kadarıyla tüm Çanak Çömleksiz Neolitik'te en az 10 yapı evresiyle temsil edilen mimari; Geç PPNB'de gerek plan gerekse kullanılan hammadde açısından çeşitlilik gösterir. Yapıların tümü dörtgen planlı olmasına karşılık; tek ve çok odalılar; taş temelli kerpiç duvarlı ve tümüyle taş duvarlı yapılar gibi farklılıklar gösterirler. Hücre planlı yapıların en eski örnekleri bu evrede; Akarçaytepe V. Evresi; görülür. İki yapı evreli; tümüyle taştan tek odalı; doğu-batı yönünde uzanan bir yapının (C yapısı) batıya bakan kısa kenarında dışa açılan bir kapı; hemen doğusunda kerpiçten çok odalı bir başka yapının (G yapısı) toprak tabanı üzerinde yer yer saz izleri ele geçmiştir. İki yapı ile temsil edilen hücre planlılar (S ve Y yapıları); üst tabakalardaki yapılaşma nedeniyle kısmen tahrip olmuş şekilde ortaya çıkarılmıştır. Birbirleriyle ortak duvarları bulunmayan ve birbirlerinden ayrı olarak yerleştirilmiş yapılar arasında açık alanlar bulunur. İşlik olarak kullanılan bu açık alanlardan bazılarında ateş yerleri; kül çukurları; bölme duvarları; platformlar bulunmuştur. Final PPNB ya da Akarçay Tepe IV. Evresi'ne ait yapısal kalıntıların en iyi ve tüme yakın korunagelmiş örneği; bir hücre planlı yapıdır (K yapısı). Kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan; geniş taş duvarlı yapı temel seviyesinde ortaya çıkarılmıştır. Küçük boyutlarda dokuz mekandan oluşan yapının orta aksındaki mekanlar; doğu ve batı kanattakilerden biraz daha büyüktür. Yapının batı ve güneybatısında bir açık alan bırakılmış; daha batıya ise (aynı evreye ait olduğu düşünülen) tek odalı taş duvarlı yapılar yerleştirilmiştir. Akarçaytepe Çanak Çömleksiz Neolitik'ten Çanak Çömlekli Neolitik'e Geçiş Evresi mimarisi (Akarçaytepe III. Evre); kazıldığı kadarıyla Çanak Çömlekli Evre'nin yapılarına benzer bir işçilik gösteren taş temelli yapıların yanısıra direk delikleri; kerpiç sıva parçaları ve dağınık taş gruplarından oluşan düzlemlerin işaret ettiği hafif konstrüksiyonlu yapılar ile temsil edilmektedir. Yapı planları henüz tam anlamıyla bilinmemekle birlikte açık alanlarda günlük faaliyetleri yansıtan işlik yerleri ortaya çıkartılmıştır. Fırınlar; fırın tabanları; çukurlar; taş döşemeler ve direk yerleri gibi yapısal öğeleri barındıran bu alanlarda ele geçen az sayıdaki çanak çömlek; bölgenin en eski çanak çömleklerini oluşturur (bkz. Çanak Çömlek). Akarçay Tepe II. Evresi; Halaf öncesi Çanak Çömlekli Neolitik dönem yerleşmesidir; sürmekte olan kazılarda üç tabaka ortaya çıkarılmıştır. En üstteki tabaka mimarisi yüzey toprağıyla tahrip olmuştur; buna karşılık 2. tabakada taş temelli kerpiç duvarlı çok odalı bir yapı (F yapısı; 19 G açması) mimari özellikleri yansıtacak veriler sağlamaktadır. Ortak duvarlara sahip iki küçük; iki büyükçe odayla temsil edilen yapının batısındaki beşinci büyük mekan işlik mekanıdır. Sıkıştırılmış toprak taban üzerinde kireçtaşı; pişmiş toprak gibi çeşitli hammaddelerden çok sayıda buluntu ele geçmiştir. Küçük mekanların tabanları yoktur; büyük olasılıkla depo işlevindedir; büyükler ise sıkıştırılmış toprak tabanlarıyla yaşam mekanları olmalıdır. Söz konusu yapı kompleksi doğu ve batıda kazılmamış alan altında devam etmektedir; dolayısıyla henüz tüm plan ortaya çıkarılamamıştır. Yapının güneyi; sokak görünümünde ince uzun bir açık alanla ve açık alanı sınırlayan taş temelli kerpiç bir duvarla son bulmaktadır. Akarçaytepe I. Evresi'ne ait ele geçen yapısal kalıntılar; doğrudan yüzey toprağının altında yer almaları nedeniyle büyük ölçüde tahrip olmuştur. Çok zengin çanak çömlek bulgusu vermekle birlikte (özellikle 19K açması) iri/orta boy çaytaşı temelli küçük dörtgen planlı bir yapı (20 M açması) dışında başkaca plan veren yapılara rastlanmamıştır. 2005 yılında yapılan kazıların temel amacı; höyükteki en eski yerleşme olan Çanak Çömleksiz Neolitik B Döneminin Orta Evresinde ilk tarım ve hayvan evcilleştirme aşamalarının belgelenmesi; Çanak Çömleksiz Evreden Çanak Çömlekli Evreye Geçiş aşamasındaki yaşam biçiminin saptanması idi [Özbaşaran et al. 2007:188]. Çanak Çömleksiz Neolitik: Bu dönemin en eski evresi Orta PPNB'ye tarihlenen tabakalardan bilinmekteydi. Daha önceki çalışmalarda bulunan kerpiçten ızgara planlı yapı (M binası) ile hemen güneyinde yer alan dörtgen planlı bir başka yapıda (L binası) çalışmalar sürdürülmüştür. L binasının tabanında kireç tabanlı; etrafı kireç taşlarıyla belirlenmiş bir yapı öğesi bulunmuştur [Özbaşaran et al. 2007:188-189]. Son PPNB'de özellikle Yukarı Fırat Bölgesi'nde yaygın olarak görülen hücre planlı yapılarda yapılan çalışmalarda bugüne kadar taştan üç yapı ile temsil edilen hücre planlı olarak nitelendirilebilecek yapılarla aynı planda; ancak bu kez kerpiçten yapılmış bir yapı; yaklaşık 1.0 m den fazla yüksekliğe sahip duvarlarıyla son derece iyi korunmuş şekilde ortaya çıkarılmıştır. T yapısı olarak adlandırılan bu yapı; yassı kireçtaşlarından bir temel üzerine kerpiç bloklardan yapılmıştır; tüm iç duvarları ince beyaz kil sıva ile sıvalıdır; saptandığı kadarıyla kimi yerde üç kez yenilenmiştir; taban sıvaları ise duvar sıvaları kadar özenli değildir. Yapının planı; ortada büyükçe ana mekan çevresine sıralanan küçük odalardan oluşur. Toplam 11 mekanı ortaya çıkarılan binanın batısı üst tabaka faaliyetleri ile bozulmuştur. Yapı simetrik bir plan göstermekle birlikte; iki kanattaki mekanların büyüklükleri ve sıralamaları aynı değildir [Özbaşaran et al. 2007:189]. Doğu alanındaki; Çanak Çömleksiz Neolitik'in son; Çanak Çömlekli Neolitik'in ilk aşamasını temsil eden ve BA binası olarak isimlendirilen iki odası korunmuş hücre planlı binanın temeli toprağın eğimine göre batıda tek taş sırası; doğuda ise üç taş sırasından oluşmaktadır. Bu binanın batısında kısmen sert bir dolgunun; binsnın dış alanını oluşturduğu; bunun da bitiminde yer alan küllü çöplük dolgusunun ise binaya ait bir çöplük olduğu anlaşılmıştır [Özbaşaran et al. 2007:190]. BB binası olarak tanımlanan ve 29 T açmasında üçüncü tabakada yer alan binanın doğu ve güney kısmı batıdan doğuya belirgin şekilde görülen eğim ve erozyon neticesinde tahribata uğramıştır. Bu yapının dörtgen planlı; iki hücreli bir bina olduğu ve D-B yönünde 6-7 m; K-G yönünde 3-4 m boyutlarında olduğu söylenebilir [Özbaşaran et al. 2007:191]. Çanak Çömlekli Neolitik: Batı Alan'da 19 F açmasının ortalarına rastlayan alanda; doğu kuzeydoğu-batı güneybatı yönünde uzanan; küçük ve orta boy kireç taşlarından yapılmış bir sınırlama duvarına rastlanmıştır. Bu duvarın kuzeyinde; son derece bozuk durumda ele geçirilen kerpiç kalıntıları; güneyde ise bir ocak yeri; küçük bir kül çukuru; iki direk yerini kapsayan dış mekan dolgusu ve kullanım düzlemlerine işaret eden sert; kompakt toprak dolguları bulunmuştur [Özbaşaran et al. 2007:193]. 2015 yılı kazılarında Orta PPNB'ye tarihlenen en erken tabakalara odaklanmıştır. Bu evre sadece doğu alanda saptanmıştır. Üç tabakadan oluşan evre; en altta yer alan ve höyüğün en erken iskanı olabilecek 11. tabakada çok kısıtlı çalışılmıştır. Yalnız ızgara planlı yapının küçük bir bölümü ve kerpiç platform kalıntısı ortaya çıkartılabilmiştir. İlk dönem kazılarında alan jeotekstille kapatılmıştır. Aradan geçen zaman nedeniyle jeotekstiller yıpranmış, güneşle temas eden alanlar tahrip olmuştur. 10. tabakada bulunan AB binasında üst yapı evresi dikdörtgen planlı, taş temelli kerpiçtendir. Alttaki yapı evresi, dikdörtgen planlı, taş duvarları ve taşıyıcı temelleri kerpiçten bir binadır. Binanın kuzey duvarında taş temelli üç sıra bulunmaktadır. Ancak bu alan profile denk geldiğinden zamanla tahrip olmuştur. Duvarın küllü bir dolgu üzerine oturtulduğu tespit edilmiştir. Binanın kuzeydoğu köşesinde kazıma bezekli kireçtaşı bulunmuş, taş üzerindeki motifler daha önceki örneklerden farklıdır. Bu durum Akarçay Tepe'deki ve Orta PPNB kültürlerindeki sembolik dünyayı anlamak açısından önemlidir. 2007 yılında ortaya çıkartılan küçük boyutlu taşlardan oluşan dizin, yapının iki evresinin doğu duvarı boyunca uzanmaktadır. Bu durum taş dizilerinin AB yapısının üçüncü evresine ait olabileceğini düşündürmektedir. BR mekanı; 2007'de yanık dolgu içinde bulunmuştur. Güneybatı köşede yoğunlaşan yanıklar burada bir ocak bulunabileceğini düşündürmüştür. Ancak BR'nin batı duvarı kaldırıldığında yanık alanın tüm alana yayıldığı görülmüştür. Böylece tüm mekanların yanık dolgu üzerine yapıldığı anlaşılmıştır. BN mekanı; taş temel seviyesinde bulunmuştur. Temeller iri kireçtaşındandır. Kot farkı nedeniyle 2007 yılında yapının AB binasının alt evresi olduğu düşünülmüştür. BP mekanında yer alan tamamen erimiş kireçtaşı dizilerinin büyük bir bölümü 10. evreye ait başka bir mekanın BP mekanı altında devam ettiği fark edilmiş ve kaldırılmıştır. CA mekanı; kuzey taş sıralarının doğuya doğru daha küçük boyutlu taşlarla devam ettiği görülmüştür. Taş sıralar temizlendiğinde küçük taş sırasının batıda yer alan saplam taş örgülü yapı evresine ait olmadığı anlaşılmıştır. Mekan BP mekanı tarafından tahrip olmuş fakat taş temelli tek odalı bir yapı olduğu anlaşılmıştır [Altınbilek-Algül et al. 2017:204-208]. Çanak Çömlek: III. Evre çanak çömleğinin en belirgin özelliği; en eski çanak çömlek olmasına rağmen oldukça kaliteli ve özenle yapılmış olmasıdır. Hamurunda katkı maddesi olarak bol miktarda taşcık taneleri kullanılmıştır. Yüzey işlemlerinde ise ince bir işçilik görülür. Kimi parçaların her iki yüzeyi de gayet iyi açkılanma nedeniyle belirgin bir parlaklığa sahiptir. Kap biçimlerinde çeşitleme azdır. Ana biçim; ağzı içe hafif dönük çömleklerdir. Bazı parçalarda yatay olarak yerleştirilmiş yassı tutamaklar ve yatay yönde delikli kulplar yer alır. Az sayıdaki III. Evre çanak çömlekleri arasında herhangi bir bezemeli parçaya rastlanmamıştır. II. Evre'yle birlikte çanak çömlek sayısında önemli bir artış gözlenir. Yapım tekniklerinde ve kap biçimlerinde büyük değişiklikler ortaya çıkar. Bol miktarda iri taneli saman katkılı mal grubunda genelde sıvazlamayla yetinildiğinden yüzey engebeli bir görünümdedir. Kaba Mal olarak nitelendirilebilecek olan bu tür çanak çömleğin oranı; %90'dan daha fazladır. Kap biçimlerindeki önemli değişiklik biçim çeşitlemesidir. Sığ kaseler; yarı küresel biçimli kaselerin yanısıra; büyük boy boyunsuz çömlekler; dik kenarlı derin çömlekler gibi biçim zenginliği gözlenir. Büyük boy çömlekler arasında ağız kısmının altına yerleştirilen yassı tutamaklar; yatay yönde deliği bulunan ip delikli kulplar; delikli dikey kulplar mevcuttur. Bezemeli tek örnek ise kabartma tekniğiyle yapılmıştır. Aynı evrede kaba malların yanısıra; sayısı az olmakla birlikte değişik bir tür çanak çömlek de bulunmaktadır. Bunlar arasındaki taşçık katkılı hafif açkılı mal grubu; III. Evre özellikleri taşımaktadır. Bunun dışında; şimdiye kadar çok az sayıda ele geçen boya astarlı sokma bezekli mal (washed impressed ware) ise; Amik A örneklerine oldukça yakınlık göstermektedir; olasılıkla ithal olarak Akarçaytepe'ye getirildiği düşünülebilir. I. Evre'nin çanak çömleği; kaba saman katkılı malların yanısıra ince saman katkılı kaliteli malın ortaya çıkmasıyla belirginleşmektedir. İki alt evreye ayırmak mümkündür. Eski evrenin saman katkılı kaba malları; esas olarak II. Evre'nin kaba mallarına benzer; ancak daha gevşek dokuludur. ÔHusking tray'ler bu evrede görülür. Sığ ve yayvan biçimli bu kapların iç yüzeyi oluklu yada çentiklidir. İyi arıtılmış ince kilden yapılmış; ufak taneli kum ve ince saman katkılı; özenli yapım iyi pişmiş bu grup; koyu kırmızılar; renkli boya astarlılar; kırmızı astarlılar ve yalınlar şeklinde farklı gruplara ayrılabilir. Biçimlerde sığ kaseler; yarı küresel kaseler; oval örnekler; keskin dönüşlü; boyunlu çömlekler bulunur. I. Evre'nin sonraki aşamasında kırmızı astarlı iyi mallar yoğun olarak devam eder. Saman katkılı kaba mallar oldukça düşük orandadır; Ôhusking tray' ler devam eder. Kaliteli gruba ait parçalar arasında sokma bezekli parçalar yaygındır. Bunların yanısıra sayısı az olmakla birlikte; kabartma bezekli ve boya bezemeli parçalar da görülür. 2005 yılı kazılarında; BA binasının çöplük bölümünde ve binanın içinde bulunan az sayıdaki çanak çömlek parçası üzerindeki ilk çalışmalar bu örneklerin Ôsiyah özlü çanak çömlek / black series' özellikleri gösterdiği; dolayısıyla BA binası ve binanın açık alanındaki diğer yapı öğelerinin Çanak Çömleksiz Neolitik'ten Çanak Çömlekli Neolitik Döneme geçiş aşamasına tarihlenebileceği anlaşılmıştır [Özbaşaran et al. 2007:190]. Önceki yıllarda ortaya çıkarılmış U binasının hemen güneyindeki 29 S açmasının 2. tabkasında bulunan bir miktar çanak üzerindeki ilk gözlemler; malzemenin homojen olduğunu ve siyah özlü / black series adıyla bilinen en eski çanak çömleklerden olduğunu göstermiştir [Özbaşaran et al. 2007:192]. Batı Alan'da 19 F açmasının ortalarına rastlayan alanın en etkileyici malzemesi çanak çömleklerdir [Özbaşaran et al. 2007:193]. Kil: Akarçaytepe ortaya çıkarılan kil objelerin büyük çoğunluğu Çanak Çömleksiz Neolitik dönem yerleşmesinden gelmektedir. Tüm/tüme yakın hayvan heyceklikleri en yoğun grubu oluşturur. Çanak Çömlekli tabakalarda ise ağırşaklar; silindir ya da mantar biçimli kil nesneler bulunmuştur; her iki yerleşmede de kilden yapılmış insan heykelciği/heykelcik parçası çok azdır. Yontma Taş: Akarçaytepe yontma taş endüstrisi yoğunlukla çakmaktaşı ile temsil edilir; obsidiyen ise ithal mal olarak gözlenmektedir. Çakmaktaşı çevredeki dağ eteklerinde bulunan kaynaklardan gelmektedir; Fırat nehri teraslarında; nehir yatağında sürüklenmiş çakmaktaşı yumruları da bulunmuştur. Bloklar halinde yerleşmeye getirilen bu hammaddenin yongalama işlemlerinin yerleşmede gerçekleştirildiği bilinmektedir. Yerel çakmaktaşı dışında; çok iyi kaliteli çikolata renginde; homojen dokulu ve tebeşir korteksli bir başka cins çakmaktaşının yerleşmeye en yakın kaynağı ise 25 km uzaktadır. Bu; sadece bazı aletlerde ve özellikle ok ucu yapımında kullanılmıştır. Yongalama teknikleri ve amaçlar yerleşmenin evreleri sürecince farklılık göstermektedir. VI. Evre'de dilgi üretimi yoğunluk gösterir. İki vurma düzlemli yongalamanın amacı çeşitli aletler (kalem; kazıyıcı; orak bıçakları;..) için düzgün öncül parçalar elde etmektir. Yongalama yüzünün merkezinden elde edilen dilgiler doğal olarak uçlu olduklarından özellikle Byblos tipi okucu yapımında kullanılmışlardır. Bu evrede yonga üretimi çok kısıtlıdır. V. Evre'de dilgi üretimi yine yoğunluktadır. İki vurma düzlemli yöntem bir önceki evreye oranla daha az kullanılmıştır. Bu evrede Byblos okuçlarının yanısıra ilk baskı okuçları; ayrıca omurgalı tek vurma düzlemli çekirdekler gözlenmektedir. Dolayısıyla dilgi üretiminde doğrudan vurma tekniğinin yanısıra baskı tekniğinin de kullanıldığı söylenebilir. Yonga üretimi hala kısıtlıdır. IV. Evre'de yonga üretimi baskındır; ilk kez yonga çekirdekleri dilgi çekirdeklerinden daha fazla sayıdadır. Dilgi üretiminde iki vurma düzlemli dilgilerin yoğunluğu tek vurma düzlemlilere oranla oldukça azalmıştır. Yonga çekirdeklerinde ise tek vurma düzleminin tercihi gözlenmektedir. Çanak Çömlekli Neolitik'e Geçiş evresi olan III. Evre'den itibaren yonga üretimine oranla dilgi üretimi marjinalleşir. Dilgiler arasında tek vurma düzlemli dilgiler çoğunluktadırlar. Çanak Çömlekli Neolitik'in II. ve I. Evre'sinde tek veya çok vurma düzlemli çekirdeklerden üretilmiş yongalar yoğunluktadır; dilgiler ise birkaç istisna dışında kısa ve düzensizdirler. Düzeltili aletler yerleşim evreleri boyunca nitelik ve nicelik açısından değişim gösterir. Uçlar ve okuçları; VI. Evre'de en yoğun aletleri oluşturur; V. Evre'den itibaren yoğunlukları değişir. Okuçları VI. Evre'de sadece Byblos tipi ile temsil edilirken V. Evre'de baskı düzeltili okuçları ortaya çıkar ve tüm evreler boyunca kullanımları devam eder. Baskı düzelti; uçların bir kısmını kaplarken yerleşmenin son evrelerine doğru tüm ucu kaplayacak şekilde uygulanır. Kazıyıcılar; özellikle ön kazıyıcılar; yerleşmenin ilk evrelerinde; özellikle V. Evre'de; yoğunken III. Evre'den itibaren azalır. Bu; büyük olasılıkla; değişen faaliyetlerin bir ifadesidir. Orak dilgiler; ilk evrelerde daha yoğun olarak ele geçer. VI. Evre'de silika parlaklığı sadece dilgi kenarında gözlenir; VI. Evre'den itibaren bu parlaklık uca verev olarak dilginin bir kısmını kaplayan şekilde görülür. Bu dilgilerin sapa verev olarak geçirildiklerinin bir kanıtı olarak düşünülebilir. Obsidiyen; Akarçaytepe'ye ithal mal olarak gelmiştir. Farklı renkler sergileyen obsidiyenlerin makroskopik incelemesi Doğu Anadolu obsidiyen kaynaklarına işaret ederken; çok şeffaf kahverengi-gri bir obsidiyen grubu İç Anadolu kaynaklarını anımsatmaktadır. Obsidiyen yerleşmenin tüm evrelerinde gözlenir. Ancak VI. ve V. Evreler'deki yoğunluk I. Evre'ye doğru devamlı bir düşüş gösterir. Bu durum büyük olasılıkla bir değiş-tokuş metası olan obsidiyenin statüsünün yerleşme süresinde değiştiğinin işaretidir. Obsidiyenlerin büyük bir çoğunluğunu ince dilgi ve dilgicikler oluşturur. Yongalama faaliyetine ait parçalar çok azdır. Obsidiyenlerin büyük çoğunluğu ince kenar kullanım izi sergilerken; baskı düzeltili okucu parçaları; kazıyıcı ve birkaç "orak dilgi" obsidiyen aletleri oluşturmaktadır; tümü sayıca son derece azdır. 2005 yılı kazılarında; L binasının tabanında az miktarda çakmaktaşı bulunmuştur [Özbaşaran et al. 2007:189]. 9. tabakanın altında; 10. tabakanın üzerinde yer alan bir obsidiyen işlik alanında 1200'den fazla parça ele geçmiştir [Özbaşaran et al. 2007:189]. Batı Alan'da 19 F açmasının ortalarına rastlayan alanın en etkileyici malzemeleri çanak çömleklerin yanısıra çakmaktaşı ve obsidiyendir. Taş kaplar; delikli taşlar; kullanılmış taşlar; yassı balta; yongalanmış disk biçimli taşlar; kazı/çizi bezekli taşlar; taş küreler ve hayvan figürinleri ile biri boncuk; diğeri büyük olasılıkla boncuk olarak kullanılmak üzere delinmiş kabuk bu buluntuları oluşturur [Özbaşaran et al. 2007:193]. Akarçay Tepe'nin ene ski çanak çömlek grubunu oluşturan "Siyah özlü" grup; genellikle gayet iyi hazırlanmış kil; kalsit parçacıklarının katkı olarak kullanılmış olması ve yüzeylerinin gayet özenle açkılanmış olması gibi özellikler taşımaktadır. Biçimler kısıtlıdır; genellikle dik cidarlı kaseler; düzleştirilmiş ağızlar ve konveks diplerle bilinir. Bulunan parçalar genellikle 10 cm2'nin altında küçük ve gövde parçalarıdır. Bunların bazılarının tutamaklı olduğu; tutamakların genellikle yuvarlak biçimli olduğu; yatayda kulalnıldığı; delikli ya da deliksiz düz çeşitlemelerinin de bulunduğu söylenebilir. Genel hatlarıyla böylesi özelliklere sahip bu en eski çanak çömlek; Doğu Alanı çanak çömleklerinde izlenen genel özelliklerdir. Sonrasında; teknolojik açıdan kimi farklılıklar gösterir: Zaman içinde katkı malzemesi olarak kullanılan malzeme yapısında ve yoğunluğunda farklılıklar görülür; ince kalsit taneciklerinin yansııra kum tanecikleri; mika ve hatta volkanik taşçıkların katkı olarak kullanıldığı görülür. Batı Alan'da yürütülen kazılarda ortaya çıkarılan çanak çömlek ise çeşitleme ve sayı açısından çok daha zengindir; 2000'in üzerinde parça bulunmuştur. 20 G-F açmalarının en üst tabakalarında Akarçay Tepe'deki en geç evrelere ait çanak çömlek bulunmuştur. Bunların genel özellikleri gayet kaba; bitki katkılı; portakal renkli ya da krem özlü; genelde kötü pişirimli; hafif; özensiz açkılı orta ve büyük boy kaplar olmalarıdır. Bu grupla birlikte az sayıda özenli yapım parçalara da rastlanmaktadır: Katkılar belirsizdir; özler okside olmuştur; yüzeyler kırmızı ya da koyu kahverengi boyalıdır. Bu grup olasılıkla aşırı ısıdan dolayı yeşilimsi bir öze sahip olmuş diğer grupla birlikte Halaf Sonrası Döneme tarihlenebilir. Söz konusu açmalarda Geç Neolitik olarak tarihlendirilebilecek daha erken çanak çömlek grupları da bulunmuştur. Bunlar arasındaki ana grup; çok kaba mal grubuna sahip; bitki katkılı; basit açkılı yüzeyli; mineral ya da bitki katkılı; küçük ya da orta boy kaplar; iyi açkılı ya da boya kaplı gruptur. Aynı grupla ilişkili yoğun bitki katkılı "husking tray" örnekleri; kazı/çizi bezekli; sokma bezekli parçalar ve taşçık katkılı açkılı yüzeyli kaplar görülür. 19 F açmasında bulunan çanak çömlekler ise teknolojik açıdan en erken çanak çömlek yapımının daha gelişkin örneklerini sunmuştur. Teknolojik açıdan bunlar daha az sayıda mineral katkılıdır; bitki katkısı giderek fazlalaşmaya başlamıştır. Siyah özler azalmaktadır; yüzey işlemlerinde özenli bir açkılama ya da parlatma başlamıştır. Buna karşılık mineral katkılı kaplar halen devam etmektedir; ancak ince kalsit tanecik katkılı kaplar azalmaktadır. Diğer yandan iyi hazırlanmış kilden; önemsiz miktarda ya da çok ince ve az mineral katkılı yeni bir grup ortaya çıkmaktadır. Bu grup arasında Koyu Yüzlü Açkılı Mal Grubu olarak bilinen parçalar da mevcuttur. Küçük bir kase örneği dik cidarlı; yuvarlak ağızlı; kap içi ve dış ağız çevresi kırmızı boya kaplı ya da astarlı; bir dizi paralel çizilerden oluşan bezemeye sahiptir [Özbaşaran et al. 2007:198-199]. 2015 yılı yontma taş buluntuları bölgedeki Orta PPNB geleneğine uygun buluntulardır. Büyük bir çoğunluğu çakmaktaşından, az sayıda da obsidiyen oluşmaktadır. Çakmaştaşı yerel hammadde olmakla beraber, obsidiyen ise Doğu Anadolu yataklarından, Orta Anadolu Gölllüdağ'dan olduğu daha önceki yıllardan bilinmektedir. Tipolojik olarak; ok uçları, deliciler, kazıyıcılar ve orak bıçaklar en fazla bulunan örneklerdir. Obsidiyen örnekleri; çoğunlukla baskı tekniği le yongalanmış dilgilerden oluşmaktadır. Bu durum iki hammaddenin yontucularının farklı olduğunu düşündürmektedir [Altınbilek-Algül et al. 2017:209]. Sürtme Taş: Taş kaplar; yassı baltalar; boncuklar her iki yerleşme evresinde de bulunmakla birlikte yoğunluk sayıca Çanak Çömleksiz Neolitik'tedir. Çeşitli sert taşlardan çok özenli yapım kapların yanısıra büyük; gerektiğinde aceleyle biçimlendirilmiş görünümünde kireçtaşından kaplar da mevcuttur. Vurgu taşları; öğütme taşları çok fazla miktarda olmamakla birlikte her iki yerleşmede de görülür. 2005 yılı kazılarında; L binasının tabanında çok miktarda öğütme ve ezgi taşları bulunmuştur [Özbaşaran et al. 2007:189]. 2015 yılı kazılarında elde edilen sürtme taş buluntular: Ezgi taşları, öğütme taşları, bir adet havan eli ve kireçtaşı kaplardır [Altınbilek-Algül et al. 2017:209]. Kemik/Boynuz: Kemik buluntuların yoğunluğunu her iki evre yerleşmesinde de bızlar oluşturur. Çanak Çömlekli yerleşmede spatulalar ve açkılama aletleri; Çanak Çömleksiz yerleşmede ise az sayıda olmakla birlikte iğneler; boncuk; kemer tokası olarak adlandırılan buluntu çeşitliliği görülür. 2015 yılı kazılarında kemik alet olarak bir adet bız bulunmuştur [Altınbilek-Algül et al. 2017:209]. İnsan Kalıntısı: Çanak Çömlekli yerleşmede bir adet; Çanak Çömleksiz yerleşmede ise üç bireye ait; ancak in situ durumda olmayan dağınık insan kalıntılarına rastlanmıştır. 2005 yılı kazılarında 20 G-F açmasının güneydoğu kesiminde bulunan içine atılmış izlenimi edinilen dikdörtgen kerpiç blokların bulunduğu çukurda kerpiçlerin altında erişkin bir bireye ait insan iskeletinin hocker biçiminde yerleştirildiği yanına herhangi bir mezar armağanı bırakılmadığı gözlemlenmiştir [Özbaşaran et al. 2007:194-195]. Hayvan Kalıntısı: Akarçaytepe'de sürmekte olan hayvan kemiği analizlerinin ilk değerlendirmeleri şöyledir: koyun ve keçi toplulukları için gözlemlenen biometrik çeşitlilik; IV. Evre'den I. Evre'ye doğru çoğunluğun evcil olduğunu; V. Evre'den I. Evre'ye doğru boyutlarda yavaş yavaş bir ufalmaya rastlandığını gösterir. Domuz için elde edilen biometrik veriler ise; tüm yerleşme silsilesi boyunca; geç evrelere doğru (III. Evre'den I.Evre'ye doğru) küçük bir artışla; durağan bir boyuttadır. Bu sabit durum; Akarçaytepe V. Evre'sinde evcil türlerin mevcudiyeti olasılığını gösterir. Aynı durum sığır için de gözlenir. Akarçaytepe sığır nüfusunun V. Evre'den itibaren evcil sığırın olası varlığına işaret ettiği söylenebilir. Bu ilk gözlemler; Akarçaytepe'de V. Evre'den itibaren hayvancılıktan söz edilebileceği doğrultusundadır. Bununla birlikte avcılık yaygındır. Eskiden yeniye doğru; avlanan hayvan türleri çeşitliliğinde belirgin bir düşüş görülür. Evre V'de; çeşitli av hayvanlarına (at; geyik; ceylan; domuz; tavşangiller; aslan ve köpekgiller) bağlı olan avlanma türü; Evre IV'den itibaren ceylan avcılığına odaklanmaktadır. 2005 yılı kazılarında; L binasının tabanında az miktarda hayvan kemiği bulunmuştur [Özbaşaran et al. 2007:189]. Hayvan kemikleri üzerinde yapılan ilk gözlemler en eski yerleşme evresine ait 27 X açmasında eşek (Equus asinus/Equus hemionus); karaca (Gazella gazella.Sp./Gazzella subguturosa) ve yabani tavşan gibi (Leporolus sp.) çeşitli türlere rastlandığını ortaya koymuştur. Keçi ve domuzun yabani ve evcil türleri önceki yıllardan biliniyor olmasına karşılık 2005 yılındaki çalışmalarda yabani türleri bulunmuştur [Özbaşaran et al. 2007.196]. Bitki: Çanak Çömleksiz Neolitik yerleşmeye ait arkeobotani örnekleri çeşitlidir: farklı tahıl türlerinden dördü tarıma alınmış; ikisi yabani ya da morfolojik açıdan tarıma alınmamış tahıllardan oluşur. Tanımlanmış türler; einkorn (Triticum monococcum) buğdayı; emmer buğdayı (Triticum dicoccum); kavuzsuz buğday (Triticum aestivum/durum) ile tarıma alınmış iki sıralı kabuklu arpadır (Hordeum distichum). Morfolojik olarak yabani tahılların da varlığı bilinir: yabani buğday (cf. Triticum boeoticum) ve yabani arpa (Hordeum spontaneum). Diğer örnekler arasında; Gramineae (otsular) familyası örnekleri; baklagillerden ise tek bir tür; acı bakla (Vicia ervilia) yer alır. Bunların yanısıra; Lolium sp.; Bromus sp.; Galium sp. ve Lithospermum sp. olmak üzere dört farklı yabani ot tohumu ele geçmiştir. İncelenen örnek sayısı henüz az olmakla birlikte; Çanak Çömlekli yerleşmede (Akarçaytepe III-I. Evreler) önceki türlere yabani einkorn dahil edilir. Tarıma alınmış arpanın varlığı; altı-sıralı kabuklu arpa (Hordeum vulgare) ve iki-sıralı arpa/yabani arpa taneleri ve ekin sapları ile bilinir. Baklagiller; tarıma alınmış bezelye (Pisum sativum) ve nohut (Lathyrus cicera/sativus) ile temsil edilir. Bu evrede tanımlanabilmiş bir diğer tür ketendir (Linum); her ne kadar bugüne kadar çok yaygın olarak görülmese de diğer yerleşmelerden bilindiği kadarıyla yoğun toplanan ve hatta ekilen bir bitki türüdür. Tarıma alınmış bitkilerle birlikte yabani bitki tohumlarına da rastlanmıştır; bunlar Bromus sp.; Lolium sp.; Astragalus sp.; Arnebia sp.; Lithospermum sp. ve Plantago sp. gibi tarlalarda yetişen otsu bitkilerden oluşmaktadır. Kömürleşmiş odun kalıntıları arasında en iyi temsil edilen türler ırmak kıyılarındaki ağaçlık alanlarda yetişen türlerdir. Günümüzde yalnızca su kenarlarında bulunan bu bitki örtüsü; Akarçaytepe'de dişbudak (Fraxinus); söğüt (Salix); karaağaç (Ulmus); kavak (Populus) ve ılgın (Tamarix) ile temsil edilir. Bu türlerin incelenen tüm yerleşme evrelerinde ele geçmiş olması; Akarçay Tepe halkının yerleşme süresince bu bitki örtüsü türlerinden sürekli olarak yararlandığına işaret eder. Bununla birlikte çalışılan örnek sayısı henüz azdır; dolayısıyla sonuçlar istatistiksel açıdan belirleyici olmayabilir. Badem (Amygdalus) ve fıstık (Pistacia) gibi tipik step ağaçları; meşe (Quercus) ve incir (Ficus carica) ile temsil edilen meşelikler; bitki örtüsü yelpazesini tamamlayan diğer türlerdir. 2005 yılı kazıları; tüketimi ve tarih öncesi tarım uygulamalarını anlamak amacıyla sürdürülmüştür. Yabani bitkiler ise ağırlıklı olarak tarla otlarından oluşur [Özbaşaran et al. 2007:195-196]. |
Kalıntılar: |
Yorum ve tarihleme: Sürmekte olan kazılarda elde edilen ön sonuçlar; Akarçaytepe'deki ilk yerleşmenin PPNB'nin ortalarında gerçekleştiğini ve kesintiz olarak MÖ 7. binyılın sonuna kadar sürdüğünü göstermektedir. 14C tarihleri: Evre I Beta 138585 7280 ± 50 Evre II Beta 138582 7470 ± 80 Evre III Beta 138586 7970 ± 120 Evre IV Beta 138583 8390 ± 110 Evre V Beta 138584 8750 ± 40 Evre VI Akarçaytepe Çanak Çömleksiz yerleşme halkının tarımsal üretimde bulundukları; bunun yanısıra yabani bitki toplayıcığını sürdürdükleri; koyun-keçi; sığır ve domuz hayvancılığı yaptıkları saptanmıştır. Geç evrelere doğru azalarak devam eden avcılıkla da uğraştıkları bilinmektedir. Çanak Çömlekli Neolitik yerleşmede gerek tarıma alınmış türlerde gerekse yabani türlerde çeşitlenme söz konusu olmakla birlikte günlük faaliyetlerin çeşitliliğinde azalma görülür; yontma taş endüstrisinde çakmaktaşı giderek önemini kaybeder; yerini kemik; obsidien gibi hammaddeler ile keski ve yassı balta gibi sürtme taş aletler ve çanak çömlek yapımı almaya başlar. Çanak Çömleksiz Evre'nin kaliteli çakmaktaşından özenli dilgi işçiliğinin yerini; Çanak Çömlekli Evre'de yonga endüstrisine bıraktığı gözlenir. Yapısal faaliyetlere bakıldığında Çanak Çömleksiz Neolitik yerleşmenin plan çeşitliliği gösteren yapılarının ve özenli yapı işçiliğinin yerini günlük gereksinimler doğrultusunda oluşturulan bir köy yerleşmesi görünümü alır. Fırat kıyısı 8. binyıl topluluklarından Akarçaytepe kültürünün; Güneydoğu Anadolu Bölgesi kültürlerinin oluşumundaki yerini belirleyecek ve Çanak Çömleksiz Neolitik'ten Çanak Çömlekli Neolitik'e geçişi açıklayacak olması açısından önemi büyüktür. 2005 yılı kazılarında 9. tabakanın altında; 10. tabakanın üstünde bulunan işlikte yapılan ön incelemeler; bulunan teknolojik parçalar yardımıyla bu alanda obsidyen yongalandığını ve yongalama artıklarının 1.0 m çapındaki bir alanda bırakıldığını; dolayısıyla burasının açık alanda yer alan bir işlik olduğunu göstermektedir [Özbaşaran et al. 2007:189]. BA binasında bulunan siyah özlü çanak çömlekler BA binası ve binanın açık alanındaki diğer yapı öğelerinin Çanak Çömleksiz Neolitik'ten Çanak Çömlekli Neolitik Döneme geçiş aşamasına tarihlenebileceği anlaşılmıştır. Nitekim bu yeni sonuç; Akarçay Tepe'de stratigrafik açıdan söz konusu iki dönem arasında bir boşluk bulunmamasına bağlı olarak yorumlanan "yerleşmedeki kesintisiz sürekliliği" mimari ve kültürel açıdan da doğrulamıştır [Özbaşaran et al. 2007:190-191]. |