©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Değirmentepe

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Değirmentepe
Türü:
Höyük
Rakım:
650 m
Bölge:
Doğu Anadolu
İl:
Malatya
İlçe:
Battalgazi
Köy:
İmamlı
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
Orta

     


Yeri: Malatya il merkezinin yaklaşık 24 km kuzeydoğusunda; Battalgazi (Eski Malatya) İlçesi'nin kuzeydoğusunda; İmamlı Köyü ile Adagören Köyü'nü birleştiren stabilize yolun hemen kuzey yanındaydı. Fırat Nehri üzerinde kurulan Karakaya Baraj Gölü suları altında kalarak günümüzde tamamen yok olmuştur. Kodu P 50 / 7.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Fırat Nehri kıyısında (günümüzde; nehirden yaklaşık 40 m uzakta) yer alan höyüğün ilk yerleşmesi; nehrin kenarındaki doğal konglomeratik bir yükselti üzerinde konuşlanmıştı. Bu yükseltinin ilk yerleşme sırasında hemen nehir kenarında olduğu ve burada yerleşenlerin su ihtiyaçlarını Fırat'tan karşıladıkları sanılmaktadır. Höyük; su altında kalmadan önce; Fırat Nehri kıyısı düzleminden 12 m; güneyindeki yol seviyesinden 4.5 m yüksekliğinde; kuzey-güney yönünde 125 m; doğu-batı yönünde 200 m uzunluğunda; üstten bakıldığında kabaca "8" biçimli orta boyutlu bir tepeydi. Kuzey kesimi dik bir yamaçla Fırat Nehri yanındaki tarlalarda son bulmaktaydı. Güneyi ise hafif bir eğimle yola kadar devam etmekteydi. Kazı yapılmadan önce ekip biçme dışında höyükte insan elinden çıkma bir tahribatın olmadığı; buna karşılık Fırat Nehri'nin zaman zaman taşması sonucunda höyüğün gerçek boyutlarını yitirdiği anlaşılmaktadır. Höyük; Fırat kenarındaki verimli tarlalar ile kaplı dar bir kıyı ovasında yer almaktaydı.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: İlk defa Aşağı Fırat Havzası Yüzey Araştırması'nda 1977 yılında saptanmış; 1978 -1986 yılları arasında; Karakaya Barajı'nın suları altında kalana dek; İstanbul Üniversitesi; Edebiyat Fakültesi; Prehistorya Anabilim Dalı üyelerinden oluşan bir ekip tarafından U. Esin başkanlığında kazılmıştır.
Tabakalanma: 8 mevsim süren bilimsel kazılar sonucunda tepede Kalkolitik Çağ'dan Ortaçağ'a kadar yerleşimlerin (Ortaçağ-Son Roma Dönemi; Demir Çağı; Orta ve Son Tunç Çağ (tabakasız); İlk Tunç Çağı; Kalkolitik Çağ; ana toprak) olduğu ortaya çıkmıştır.
Buluntular: Mimari: Değirmentepe'nin genel tabakalanma içinde 6-11. tabakaları kapsayan Kalkolitik Çağ'a ait düzenli bir plan veren taş temelsiz kerpiç mimari ile karşılaşılmıştır. İçlerinde 7. tabaka; buradaki köy yerleşmelerinin niteliğini saptamak açısından en iyi bilgileri sağlayan tabakadır. Bu tabakada görülen mimari; çeşitli boyutlarda çok odalı yapı birimlerinin; belirgin ve önceden düşünülmüş bir planda birbirine bitişik dizilmesiyle oluşturulmuş bir plandadır. Hemen hemen her yapı birimi; ortada dörtgen biçimli büyük mekan ile çoğunlukla iki tarafında; bazen üç tarafındaki yan kanatlarda yer alan küçük mekanlardan oluşmaktadır. Yapıları planlayanlar mümkün olduğu kadar mekanların simetrik bir şekilde oturtulmasına dikkat etmişlerdir. Gerektiğinde eklemelerin de yapıldığı izlenmektedir. Bazı yapı birimleri; ailenin kalabalık veya toplum içerisinde farklı statüde oluşundan dolayı daha büyük yapıldığı sanılmaktadır. Bazı birimlerde; ortadaki büyük mekanın duvarlarının boya bezemeli oluşu da bu kanıyı kuvvetlendirmektedir. Ortadaki büyük mekanların içinde kısa duvarda bir fırın ile ortada bir ocak yerinin yer aldığı gözlenmektedir. Çoğunlukla tüm mekanlar sıvanmış; bazıları ise kireç ile badanalanmıştır. Önemli mekanlarda bu badananın birkaç kez tekrarlandığı gözlenmektedir. Kırmızı renkteki aşı boyası ile şematik duvar resimleri genelde bu büyük mekanların duvarlarına beyaz badana üzerine yapılmıştır. Resimlerin birkaç kez tekrarlandığı izlenmektedir. Genelde bir yuvarlağın çevresinden çıkan ışınların olduğu güneş motifi; bitki tasvirleri ve benekler çizilmiştir. Bu bezemelerin siyah çizgilerle çerçevelendiği de görülmektedir. Kanatlardaki "L" biçimli iki yan odanın ikinci kata çıkan ahşap merdivenlerin yer aldığı mekanlar olduğu; duvarlarındaki ahşap delik izlerinden anlaşılmaktadır. Değirmentepe'nin bu yapı birimlerinde kanatların veya ortadaki büyük mekanın ya da her iki tarafın iki katlı olup olmadığı sorusuna cevap vermek çok güçtür. Olasılıkla yandaki kanatların iki katlı; ortadaki büyük mekanın ise yüksek tavanlı ve tek katlı olduğu yorumu ileri sürülebilir. Orta mekan günlük yaşam; kanatların altı depo; üstü ise yatak odaları olarak kullanılmış olabilir. Ortadaki büyük odadan yandaki depo katı mekanlarına geçitlerle geçildiği görülmekteyse de yapı birimlerine girişin nasıl olduğu çözümlenememiştir. Olasılıkla damdan açılan bir delikle ve ahşap merdiven vasıtasıyla girilmekteydi. Yer yer çok küçük bir alanı kapsayan avlular görülmektedir. Köye girişin nasıl olduğu ve bu girişin hangi yönde olduğu da saptanamamıştır. Yine olasılıkla bu girişin Fırat Nehri'ne bakan kısımda olduğu sanılmaktadır. Köyün en dıştaki mekan duvarlarının; diğer duvarlara nazaran daha kalın inşa edilerek; bir anlamda savunma duvarı olarak kullanıldığı da saptanmıştır. Çanak Çömlek: Höyüğün Kalkolitik Çağ tabakalarında Obeid Dönemi'ne tarihlenen yeşilimsi bej; grimsi pembe renklerde ince hamurlu; çok azı ince kırmızı astarlı; çoğunlukla hamur renginde yüzeyli maldan parçalar bulunmuştur. Bu mal grubunun büyük çoğunluğu; ilk defa Sakçagözü Coba Höyük'te bulunduğu için Coba adıyla tanınan ve dipten gövdenin ortasına kadar düzensiz bir şekilde çizilen kaselerden oluşmaktadır. Bu kaplar; üstündeki çiziklerin çakmaktaşından yapıldığı kanısıyla çakmaktaşı izli veya çakmaktaşı kazıntılı kaplar ya da süpürge izli kaplar olarak da isimlendirilmektedir. Açık renkli hamurlu malların içinde açık renk zemin üzerine morumsu siyah; kırmızı ve kahverengi boya ile şematize yaprak; dal örgü motifi ve geometrik motiflerle süslenmiş Obeid tipi boyalı kaplar da toplanmıştır. Ayrıca kaba mutfak kapları ele geçmiştir. Bu kapların hamurlarında yoğun saman ve taşcık katkı görülmektedir. Yüzey renkleri ise siyah ve kahverengi tonlardadır. Mutfak malının elde yapılmasına karşın; açık renk hamurlu kapların bir kısmının ağır dönen çarkta çekildiği gözlenmiştir. Kil: Pişmemiş topraktan yapılmış nesnelerin en büyük ve Değirmentepe için en önemli grubunu "bulla" adı verilen mühür baskılı kil topancıklar oluşturmaktadır. "Bulla"lar; çömlek ve sepetlerin içindeki ticari malzemenin; eksilmeden ve çalınmadan alıcıya ulaşması için bu kapların ağzına bağlanan; ipin üstüne kil daha yumuşakken bastırılarak ve üzeri yollayıcının mühürü ile damgalanan kil topanlarıdır. Alıcı bu ipi çözerken; zamanla sertleşmiş olan bu topanları çöpe veya mekan içlerine atmıştır. Kazıda çok sayıda "bulla" mekan ve çöp çukuru topraklarının elenmesi sonucunda elde edilebilmiştir. Bu "bulla"ların varlığı burada oturanların yoğun ticaret yaptıklarını kanıtlamaktadır. Küçük figürinler ve oyun taşı olarak kullanıldığı düşünülen pişmiş topraktan nesneler ele geçmiştir. Yontma Taş: Değirmentepe'nin özellikle işlik ve avlu olarak kullanılan mekanlarında onbinlerce çakmaktaşı parça ve artıklarının; sanki deri çuvallardan dağılmış gibi bulunuşu; burada yaşayanların bu yıldız biçimli nesneleri ürettikleri ve belki de değiş tokuş yöntemi ile sattıklarını akla getirmektedir. Minik yıldız biçimli aletlerin; sivri uçlarının mühürcülükte; içbükey kısımlarının ise kamış işlemede kullanılmış olduğu izlenimi edinilmiştir. Ayrıca günlük işlerde kullanılmak üzere üretilen kazıyıcı; dilgi gibi aletler de mevcuttur. Sürtme Taş: Kazıda çok sayıda; Obeid Kültürü'nü tanımlayacak sabun taşı mühürlerden ele geçmiştir. Bunların üzerinde şematize insan ve hayvan ve bitki tasvirleri yer almaktadır. Az sayıda geometrik betimleme izlenir. Mühürler üzerindeki bu betimlemelerin yapımında çakmaktaşından kalem ve delicilerin kullanılmış olduğu ileri sürülmektedir. Küçük ve büyük boyutlu yassı baltalar; ezgi taşları; değirmen taşları gibi nesneler de ele geçmiştir. Kemik/Boynuz: Günlük hayatta kullanılmış olan kemik bızlar sayıca çoktur. Maden: Değirmentepe'deki Kalkolitik Çağ tabakalarından herhangi bir maden buluntu ele geçmemiştir. Buna karşın mekan dolguları ve fırınların yakınından in situ olmayan bakır cürufları bulunmuştur. Cürufların analizinden ikinci ergitme artıkları olduğu anlaşılmaktadır. Esin; bu bulgulara dayanarak; alt katlarda yer alan fırınların ergitme işlemlerinde kullanılmış olduğunu iddia etmektedir. İnsan Kalıntıları: Değirmentepe'nin Kalkolitik Çağ'a tarihlenen tabakalarında bebek ve çocuk ölülerinin; ev tabanlarının altına büyük çömlekler içinde veya tahıl depolamak için kullandıkları pişmemiş topraktan yapılmış petek adı verilen silindir biçimli kaplara koyarak gömmüşlerdir. Genelde tüm ölülerin büzülmüş durumda gömüldükleri izlenmektedir. Erişkinlerin ise yerleşme dışındaki bir mezarlığa gömüldükleri sonucu çıkartılmaktadır. Değirmentepe kazılarının baraj gölü yüzünden kısıtlı bir zamanda gerçekleştirilmesi; çevrede mezarlık aranmamasına yol açmıştır. Kazıda gün ışığına çıkarılan iskelet kalıntılarının incelenmesi sonucunda bir erişkin dışında tümünün hemen 0-14 yaşlarında öldüğü anlaşılmıştır. Çoğunluğu doğumdan kısa bir süre sonra kaybedilmiştir. İçlerinde düşüklerin de var oluşu ilginçtir [Özbek 1986c:90-92]. İskeletleri inceleyen M. Özbek; bebek ve çocuk kafataslarında; ebeveynleri tarafından yapılmış bilinçli bir deformasyonun var olduğunu saptamıştır [Esin 1986b:136]. Kız bebeklerin kafaları doğumdan hemen sonra sıkıca bağlanarak başın ince uzun olması sağlanmaya çalışılmıştır. Değirmentepe'de yaşayan kabilenin özellikle kızlarına; dinsel ya da güzellik simgesi amacıyla bu işlemi gerçekleştirdikleri kabul edilmektedir [Özbek 1986c:85-94]. Hayvan Kalıntıları: Değirmentepe'nin Obeid Dönemi iskancıları; koyun; keçi; sığır; domuz; eşek ve köpeği evcilleştirmişlerdir [Esin 1986b:138]. Dev sığır; yabani koyun; keçi; kızıl geyik; alageyik; tavşan; yabani domuz ve balık gibi yabani hayvanlar; beslenmede fazla bir önem taşımamaktadır. Bitki Kalıntıları: Buna karşılık besin ekonomisinde buğday ve arpa tarımının büyük rol oynadığı görülmektedir. Yulaf; bezelye tarıma alınmış bitkilerdendir.
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Değirmentepe'deki kurtarma kazıları; Karakaya Baraj Gölü'nün oluşması ile bazı sorunları açığa çıkaramadan son bulmuştur. Açılan alanın kuzey kısmı; üstteki Demir Çağ tabakası tarafından büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Bu açıdan köyün kuzeye devamının ne şekilde sonlanacağı anlaşılamamıştır. Tüm bulgular; burada oturanların yoğun ticaret yaptıklarını göstermektedir. Kent uygarlığının öncüsü; küçük de olsa önemli bir ticaret yerleşmesi ile karşılaşılmıştır. Özellikle mühür ve mühür baskıları; güneyde Umman Körfezi'nden doğuda İran; batıda Suriye; kuzeyde Anadolu içlerine kadar çok geniş bir alana yayılmış olan Obeid Kültürünün önemli ögelerinden birini teşkil etmektedir. Olasılıkla Fırat üzerinden gerçekleşen ahşap ve bakır ticaretini kontrol için; hemen Fırat kıyısında; çakıl karışımlı doğal çimento tepe üzerinde yerleşen bu topluluğun belki birkaç kez Fırat taşkınlarından etkilendiği; 7. tabaka köyünü bozan sel kalıntılarından anlaşılmaktadır. Bu tabakaya ait kalıntılar selden sonra kısmen temel olarak kullanılmış; kısmen de duvarlar tamir edilerek köy yeniden kullanıma açılmıştır. Bu 6 tabakanın da alttaki tabakaya benzeyen bir planda olduğu anlaşılmıştır. Değirmentepe'nin Kalkolitik Çağ buluntuları; arkeometrik araştırmalarla da incelenmiştir. Çanak çömlek; kil; curuf ve toprak analizleri yapılmıştır. 14 C dışındaki tarihleme yöntemleri içinde yer alan "Thermoluminesans" yöntemi ile 7. tabakaya ait fırının tabanından alınan bir örnek; MÖ 4.492 tarihini vermiştir [Esin 1986b:148]. Gerek mutlak gerek nisbi tarihlemelere göre; MÖ 5. bin yılın son yarısı - 4. bin yıl başına konan; günümüze göre daha nemli ve sıcak bir ortamda ve orman örtüsü açısından daha zengin bir çevrede yaşayan; dinsel öğeleri ağır basan bir toplulukla karşı karşıya kaldığımız sonucu çıkartılabiliriz.


Liste'ye