Eylül '06 Arşivi |
24 - 30 Eylül 2006 |
|
![]() |
17 - 23 Eylül 2006 |
|
ANITLARA DOKUNMAK SEVGİ GÖSTERGESİ İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taşınabilir Kültür varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı olan Prof. Başaran, restorasyon çalışmalarının Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) tarafından finanse ve koordine edildiğini belirterek, "Dört yıllık kazı çalışmaları sırasında gerek yüzey toprağı, gerekse kazılan alandaki toprak elekten geçirilerek eserlere ait olabilecek bütün parçalar toplanmış ve belgelenerek depoya kaldırılmıştır. Bu yüzden Prof. Celal Şengör’ün belirttiği gibi, gelen ziyaretçilerin hatıra olarak alabileceği herhangi bir arkeolojik bulgu yok" dedi. Prof. Başaran, "Ören yerlerinin, sit alanlarının veya arkeolojik çalışma yapılan yerlerin ziyaretçiler tarafından izlenmesi sırasında müdahalelere maruz kalması sadece Orhun bölgesine özgü bir sorun değildir" dedikten sonra şöyle devam etti: ![]() "Tarihe ve kültür varlıklarına olan ilgisini veya sevgisini ifade etmek için onlara dokunmak, dokunarak fotoğraf çektirmek, üzerlerine oturarak veya basarak dolaşmak her yerde rastlanan bir olaydır. Ayrıca, Sayın Şengör’ün belirttiği gibi her elini kolunu sallayan eser alıyor ifadesi yanlıştır. Belki hatıra olsun diye bir avuç toprak ya da çakıl taşı alınıyor olabilir. Ancak bunların da Moğolistan dışına götürülmeleri Moğolistan yasalarına göre suçtur. Gümrük kapısında görülmeleri durumunda geri alınmakta ve götürenlere hakaret edilmektedir." Prof. Celal Şengör ise Prof. Başaran’ın eleştirilerine cevap verirken, "Anıtlara ait herhangi bir koruma olsaydı biz elimizi kolumuzu sallaya sallaya anıtlara üzerlerinden karalama yöntemiyle kopya alabilecek kadar yaklaşamazdık. Yalnız biz değil, fotoğrafları yayımlanan turistler de anıtlara dokunacak kadar yaklaşabilmişlerdir" dedi. Prof. Şengör, şunları söyledi: ![]() "Bizim şikayetimiz anıtların gayri bilimsel, korumasız bir tarzda bırakılmış olmalarıydı. Bunun için gidip görmekten başka bir araştırma gerekmiyor. Ben korumalı bir arkeolojik kazının nasıl olduğunu Troia kazılarında gördüm. Orhun Yazıtları projesinin büyük bir sorumsuzlukla yürütüldüğü düşüncemi vurgulayarak tekrar etmek isterim. Ayrıca oradaki herkes bizimle aynı fikirdeydi. Sait Başaran Hoca Orhun Yazıtları konusunda uluslararası saygın ortamda yapılan yayınlarının bir listesini gönderirse belki oradan okuyarak daha çok bilgilenebiliriz. Ancak bizim bakanlık tarafından yapılan rapor yayınlarını değil; konservasyon çalışmalarını ve buluşları anlatan uluslararası ciddi dergi veya yayınevleri tarafından yayımlanmış eserleri." Hürriyet, Haber: Sefa Kaplan, 24.09.06 |
|
![]() |
EN ESKİ İKİNCİ TÜRKÇE KİTABE KÜTAHYA'DA
Yaklaşık 7 bin yıllık tarihinde Hitit, Bizans, Roma, Selçuklu ve Osmanlı gibi çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kütahya, Orhun kitabelerinden sonra en eski Türkçe kitabe olma özelliğini taşıyan Germiyan Beyi 2. Yakub’un taş vakfiyesi ile de önemli bir yere sahip bulunuyor.
Dünyanın ilk ticaret borsası, dünyada yapılan ilk toplu iş sözleşmesi, sağlam kalabilen en eski Zeus tapınağı gibi çok sayıda önemli tarihi değeri bünyesinde barındıran Kütahya’nın her karış toprağı tarih kokuyor. Dünyada bilinen en eski ikinci Türkçe kitabe olan ‘2. Yakub Taş Vakfiyesi’, Germiyan Beyi 2. Yakub’un hayattayken yaptırdığı külliyenin yerine yapılan ve şu anda Kütahya Çini Müzesi olarak kullanılan binanın girişindeki duvarda sergileniyor.
1410 yılında yazılan taş vakfiyede; devrin coğrafyası, külliyenin düzeni ve bazı kişilere ait bilgilerden bahsediliyor. Kendisini bir “Osmanlı torunu” olarak tanımlayan 75 yaşındaki araştırmacı-tarihçi yazar Mehmet Mustafa Kalyon, 2000 yılında yazdığı “Kütahya’da Selçuklu, Germiyan ve Osmanlı Eserleri” kitabında diğer eserler gibi söz konusu taş vakfiye hakkında da açıklayıcı bilgiler aktarıyor. Rüştiye (ortaokul) mezunu olduğunu söyleyen Kalyon, çok sayıda yüksek lisans öğrencisine Osmanlıca konusunda ders vermiş. Tarihe meraklı genç beyinleri aydınlatmaya devam eden Kalyon, halen Belediye Meclisi Tarih Kültür Araştırma Komisyonu Başkanlığı’nı da yürütüyor. Zaman, Haber: Cemil Türken, 22.09.2006 |
EDİRNE'DE TARİHİ KİTAPLARIN CD'YE AKTARILMASI ÇALIŞMASI TAMAMLANDI
Edirne'de, Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi'ndeki el yazması 3 bin 384 kitabın dijital ortama aktarıldığı belirtildi. İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın katkılarıyla, Selimiye Camisi'nde, Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi'ndeki el yazması kitapların, 2004'ün mayıs ayında başlanan dijital ortama aktarılması çalışmaları tamamlandı.
Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi'nde, 5 bin 122 basma eser ve 3 bin 384 el yazması eser bulunduğunu belirten yetkililer, el yazması eserlerin 491 bin 700 poz çekilerek 442 CD'ye aktarıldığını bildirdiler. Kütüphanedeki eserler arasında Selçuklu dönemine ait el yazması kitapların da bulunduğunu ifade eden yetkililer, çoğunluğu dini kitaplardan oluşan yazma eserler arasında tarih, gramer, edebiyat, tıp, felsefe kitapların bulunduğunu kaydettiler.
Yazma eserlerin dijital ortama aktarılmasının araştırmacılar için büyük kolaylık olduğunu anlatan yetkililer, şöyle dediler: ''Yazma eserler CD'ye alınarak araştırmacılara kolay, hızlı, ucuz ve kaliteli hizmet sağlanacak. Araştırmacıların eserlerle direkt teması olmayacağı için eserlerin yıpranmaları önlenerek, gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılacak. Bazı yazma eserler yıllar sonra mürekkep yanması nedeniyle okunamayacak hale geleceğinden, şimdiden CD'ye alınarak bu eserlerin yok olması önlenecek.' Turizm Gazetesi, 22.09.2006 |
BURSA'DA KAYIP ANTİK KENT ÜNİVERSİTE YERLEŞKESİNDE BULUNDU
Bursa Büyükşehir Belediyesinin, Uludağ Üniversitesi (UÜ) Görükle Yerleşkesi içinde yaptığı ''Yeni Hal Kompleksi'' inşaatı esnasında antik çağdan kalma bir mezar bulundu.
UÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, yaptığı açıklamada, yaklaşık 4 ay önce hal kompleksi inşaatı kapsamındaki hafriyat çalışmalarında, yerleşke sınırları içinde kalan bölümde bir mezar ortaya çıktığını söyledi.Bu mezarın kazısını üstlendiklerini, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın onayı ile çalışma başlattıklarını anlatan Şahin, şöyle konuştu:
''Bölgede başlattığımız kurtarma kazısında, soyulmamış durumda bir mezar bulduk. Bu mezar iki bakımdan önemli. Birincisi, bir bey ya da yönetici mezarı olması. Mezar, kayaya veya toprağa oyulan bir mezar değil. Kesme taş kullanılarak tümülüs şeklinde yapılan bir mezar. Yapılan çalışmalarda 6 tane seramik bulduk. Pişmiş toprak yani. Bunlardan en önemlisi, kemik yığınlarının içinde bulduğumuz sikkedir. Bu sikke 2. Prusias'a ait. Antik çağ inancına göre ölen insanın ''Sytix Irmağı'nı geçebilmesi için tanrıları Chyron'a para vermeleri gerekiyor. Bu parayı verebilirse bu nehri geçiyor ve cennete ulaşıyor. Bu sikkenin özelliği de 2. Prusias'a ait olması. Onun da tarihi yaklaşık olarak İ.Ö. 190-140 yıllarıdır. Mezarda bulunan kemikleri Amerika'ya gönderdik ve yapılan incelemede, kemiklerin 1.68 boyunda erişkin bir erkeğe ait olduğu ortaya çıktı.'' Turizm Gazetesi, 22.09.2006 |
YAZMACILAR HANI VİRANEYE DÖNDÜ
Tokat yazmacılığıyla bütünleşen Yazmacılar Hanı, kaderine terk edilmiş durumda ilgi bekliyor. Tokat Kent Haber, 22.09.2006 |
![]() |
TARİHİ AHŞAP KÖPRÜ
Çankırı'nın Bayramören İlçesi'nde bulunan, Osmanlı döneminden kalma, ahşap yapısı ve farklı mimarisiyle dikkat çeken köprü, restorasyonunun tamamlanmasının ardından halkın yoğun ilgisini çekiyor.
Bayramören Belediye Başkan Vekili Osman Akgül, ilçe merkezinin yakınlarından geçmekte olan Melen Çayı üzerinde bulunan tarihi köprünün kendine özgü farklı mimari yapısıyla dikkat çektiğini söyledi. Köprünün mimarı ve kesin yapım tarihi hakkında net bir bilgi ellerinde olmadığını dile getiren Akgül, ancak köprünün 19. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığının tahmin edildiğini ifade etti. Akgül, köprünün eski Bağdat yolu üzerinde bulunan bir posta güzergahının geçiş noktası olduğunu anlatarak, şunları kaydetti: "Köprü, iki gözlü, ayakları kesme taştan, diğer kısımları ahşaptandır. Köprü, üzerinden yayalar geçebilecek şekilde inşa edilmiştir. Kesme taş ayaklar üzerine ahşap kalasların bindirilmesi suretiyle köprü farklı bir mimari yapıya kavuşmuştur. Köprünün üstü ise kiremitle kaplıdır. Köprünün mimarisinin ikinci bir örneğinin olmadığı tahmin edilmektedir."
Akgül, tarihi köprünün 1943 yılında bölgede yaşanan depremin ardından hasar gördüğünü,, ancak 2003 yılında Karayolları Genel Müdürlüğünce restore edildiğini söyledi. Tarihi köprünün restore edilmesinin ardından bölgeye gelen turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaştığını belirten Akgül, şöyle konuştu: "Köprümüzün mimarisi, ilçemize dışarıdan gelenlerin büyük ilgisini çekmektedir. Biz de köprümüzün gerekli tanıtımını yapacağız. Birçok ziyaretçinin görmeye geldiği tarihi köprü çevresi zamanla bir mesire alanına dönüştü. Biz de bu bölgede mesire alanı yapımı çalışmaları başlattık." |
|
![]() |
TARİHİ YAPILAR RESTORE EDİLİYOR
Gaziantep'te, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Kültürel Mirası Geliştirme Programı çerçevesinde Avrupa Birliği (AB) fonlarından sağlanan 1 milyon 100 bin Euro'luk hibeyle 3 tarihi bina restore ediliyor.
Program kapsamında, ihaleleri gerçekleştirilen tarihi Naip Hamamı, Kır Kahvesi ve Antep Kalesi yanındaki taş binada restorasyon çalışmalarının başlaması nedeniyle tanıtım kokteyli düzenlendi. Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, kokteylde yaptığı konuşmada, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından tarihi Antep Kalesi çevresinde çevre düzenlemesi yapacaklarını kaydederek, ''742 metrekarelik Naip Hamamı, hamam kültürünün yaşatılması amacıyla restore edilip halkın hizmetine açılacak. Kalenin sur duvarına bitişik taş bina ise butik otel olarak düzenlenecek. Burada konaklamanın yanı sıra Gaziantep yemekleri sunan bir lokanta ile yerli ve yabancı turistlere dünyaca ünlü mutfağımızın lezzetlerini de yaşatmayı hedefliyoruz. Tarihi Kır Kahvesi ise restorasyondan sonra turistik kahve olarak hizmet verecek. Burada geleneksel içeceklerin sunulduğu, oyunların oynandığı farklı bir atmosfer yaratılacak'' dedi. Olay Medya, 22.09.2006 |
KARABÜK ESKİPAZAR'DAKİ KAZIDA BATI KARADENİZ'İN ANTİK İLK HAMAMI BULUNDU
Karabük'ün Eskipazar İlçesi'ne bağlı Budaklar Köyü'ndeki Hadrianoupolis antik kentinde yapılan kazılarda, Hellenistik, Roma ve Erken Bizans dönemine ait eserler bulundu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün resmi izniyle 7 kişilik ekiple çalışma yürüttüklerini ifade eden Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ergün Laflı, daha önce Hadrianoupolis ören yerinde yaptıkları kazı çalışmalarında çok önemli arkeolojik keşiflere ulaştıklarını söyledi. Yrd. Doç. Laflı, kazı sezonunun başlamasıyla daha önce yüzeysel araştırmalarda tespit edilen ve dünyada benzeri az görülür taban mozaiklerine sahip erken Bizans dönemine ait 3 adet kilise binaları ve hamamın gün ışığına çıkarıldığını açıklayarak, "Bir kamu yapısı olan hamamın bize gösterdiği en önemli bilgi, bu yerleşimin bir köy değil kent olması olgusudur. Yaptığımız çalışmalarla hamamın 13 ana mekanı ortaya çıkarılmıştır. Hamamın zemininde ele geçen zemin mozaiği MS 5-6. yüzyıl sanatının en güzel örneğidir. Ayrıca binanın anıtsal girişleriyle 3 adet kemer yapısı keşfedilmiştir. Binanın 13 ana mekandan oluşması anıtsallığının göstergesidir. Bir teras üzerinde kayaya oyulan bir zemin üzerinde oturtulan bu hamamın yapısında bol miktarda ahşap malzeme kullanılmıştır" dedi Turizm Gazetesi, 22.09.2006 |
|
BURHANİYE'DEN TARİH FIŞKIRDI
Balıkesir'in Burhaniye İlçesi'nde, Edremit Körfezi'ne adını veren Adramytteion Antik Kenti'ni ortaya çıkarmak için başlatılan arkeojeofizik çalışmaları tamamlanırken, çok sayıda tarihi esere rastlandı. Körfezin Sesi, 22.09.2006 |
![]() |
|
TARİHİ SURLARA HATALI RESTORASYON
Yıllar yılı kaçak yapılara göz yumulması nedeniyle gecekondulaşma kurbanı olan 9 bin yıllık tarihi Diyarbakır surları, bu kez de hatalı restorasyon kurbanı oldu. Özellikle burçlarda yapılan restorasyon nedeniyle tarihi surlar eski görünümünü kaybetmeye başladı. Tek Kapı Burcu'nda farklı tarihlerde yapılan restorasyonlar nedeniyle üç farklı görünüm ortaya çıktı. Tek Kapı Burcu'nda 10 yıl önce yapılan restorasyon nedeniyle çirkin bir görünüm ortaya çıkmış, ardından üç yıl önce restorasyon çalışmaları durdurulmuştu. Restorasyon yeniden ihale edilerek yaklaşık bir yıl önce yeniden çalışmalara başlandı. Bu kapsamda öncelikli olarak, daha önce hatalı restorasyon yapıldığı için medyada sıkça yer alan Tek Kapı Burcu'nda çalışmalar başlatıldı. Ancak restorasyon yine aslına uygun olarak yapılamadı. Üstelik yapılan çalışmaların ardından aynı burçta 3 ayrı görünüm ortaya çıktı. Hatalı restorasyon Tek Kapı Burcu'nun diğer burçlara oranla yüksek olmasına neden olurken, görünümünü de değiştirdi. Sabah, Haber: Hüseyin Kaçar, 22.09.2006 |
BU NASIL ÇELİŞKİ?
Bursa'da tarihi ve kültürel değerleri koruma altına almak için Hanlar Bölgesi Projesi'ni hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi ile Osmangazi Belediyesi, tarihi hanların önünü açarak çevrede düzensiz yapılaşmanın önüne geçmek yerine arsalara inşaat ruhsatı vermeye başladı.
Pirinçhan'ın arkasında yaklaşık bir haftadır 3 ayrı inşaat faaliyeti gözlenirken, çevre esnafı da koruma altına alınan bölgeye yapı izni verilmesine tepki gösterdi. İnşaat çalışmaları süren arsalardan birinin Bursa İlahiyat Vakfı'na ait olduğu, diğerlerinin de şahıs arazisi olduğu öğrenildi.
Bursa İlahiyat Vakfı Başkanı ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Algül, daha önce vakfa bağışlanan 2 işyerinin bulunduğu arsaya müstakil bina yapabilmek için 1.5 yıldır Osmangazi Belediye Meclisi'nden onay beklediklerini söyledi. Çevredeki tüm arsaları ilgilendiren iznin çıkmasıyla inşaat çalışmalarına başladıklarını anlatan Prof. Dr. Algül, "Burada vakfa ait zemin artı 2 katlı bir bina inşa ediyoruz ve bittiğinde binayı kiraya vererek vakfa gelir sağlayacağız. Ayrıca bölgedeki tek inşaat izni bize çıkmadı. Tüm arsa sahiplerini kapsayacak bir düzenlemeyi geçtiğimiz günlerde onaylayan Osmangazi Belediye Meclisi, hak sahiplerinin mağduriyetini gidermiş oldu. Anıtlar Kurulu başta olmak üzere Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve belediyeden onay alarak başladığımız inşaatın her türlü ruhsatı bulunuyor" dedi. Bölge halkı ise Bursa'nın gündemindeki Hanlar Bölgesi Projesi'ne herkesten çok belediyenin sahip çıkması gerektiğine dikkati çekti. İnşaatlar ruhsatlı da olsa hanların önünün kapatılmaması gerektiğini belirten vatandaşlar, Bursa'nın tarihini simgeleyen değerler üzerinde çelişkili kararlar alınmaması gerektiğini vurguladı. Konuya ilişkin soruları yanıtlayan Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe, bölgede yıllardır uygulanan imar planı olduğunu ve yeni yapılan 3 inşaata da plan dahilinde ruhsat verildiğini söyledi. Hanlar Bölgesi Projesi'ni askıya almadıklarını belirten Başkan Altepe, "Her bölgenin kendisine göre geçerli bir imar planı var ve o uygulanıyor. İnşaat izni verilen Pirinçhan civarına özel bir değişiklik, yeni bir tasarı göndeme getirmiş değiliz ve plan neyse o uygulanıyor" dedi. Altepe, Hanlar Bölgesi Projesi kapsamında Kapalı Çarşı olarak bilinen bölgede sadece hanların kalmayacağını, çevrede işyerlerinin de bulunduğunu anımsattı.
Bursa Hakimiyet, 22.09.2006 |
|
'MODERN'E İNGİLİZ MÜDÜR
İstanbul Modern Müzesi Müdürlüğüne İngiliz sanat tarihçisi, küratör ve müzeci David Elliott atandı. Durham Üniversitesi'nde modern tarih, Londra Üniversitesi'nde ise sanat tarihi eğitimi alan Elliott, 1976-96 yılları arasında Oxford Modern Sanat Müzesi'nin müdürlüğünü, 1998-2004 tarihleri arasındaysa Modern Sanat Müzeleri Uluslararası Müzeler Konseyi Uluslararası Komitesi'nin başkanlığını yaptı. Eliott, son beş yıldır ise Tokyo'daki Mori Sanat Müzesi'nin kurulması çalışmalarını yürütüyordu. Radikal, 22.09.2006 |
|
YOL İNŞAATINDA KADIN HEYKELİ
Bursa, Mustafakemalpaşa`da Bursa-Balıkesir arası yapımı devam eden duble yol inşatındaki kazıda kadın heykeli bulundu.
2005 yılının Kasım ayında hava muhalefeti yüzünden durdurulan yol yapım çalışmaları geçen ay Kosova Rampası ile Üçkurnalar arasında yeniden hız kazandı. Roma dönemine ait eski bir yerleşim alanı olduğu bilinen ve geçmiş yıllarda da yol yapımı sırasında tarihi eserlerin ortaya çıktığı Melde bayırı mekviinde, Karayolları tarafından yürütülen çalışmalara, Bursa Müze Müdürlüğü`nce görevlendirilen 3 arkeolog eşlik ediyor. Çalışmaların dünkü bölümünde toprak altından başsız kadın heykeli çıktı. 500 kilogram ağırlığında ve 130 santimetre boyunda olan mermer heykel, incelenmek üzere Bursa Müze Müdürlüğü`ne gönderildi. Bursa Olay, 22.09.2006 |
|
![]() |
ÖLÜ GÖMME ADETLERİ ÇALIŞTAYI Çanakkale Onsekiz Mart Universitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü ve Paris-10 Nanterre Üniversitesi tarafından, Burhaniye Belediyesi, Burhaniye Arkeoloji Derneği ve TÜBİTAK'ın aktılarıyla düzenlenen "Troya ve Çevresinde, Prehistorik Çağlardan Antik Çağlara Ölü Gömme Adetleri" çalıştayı, 2-6 Ekim 2006 tarihleri arasında, Onsekiz Mart Üniversitesi Troya Kültür Merkezi, Terzioğlu Yerleşkesi'nde gerçekleştirilecek. Birçok yerli ve yabancı bilim insaninin bildirileriyle katılacağı çalıştayın 5. gününde oturumlar Balıkesir, Burhaniye-Ören Zeytinyağı Fabrikası'nda (İskele) sürdürülecek. 7 Ekim günü ise Burhaniye Belediyesi ve Burhaniye Arkeoloji Kulübü tarafından bir Allianoi gezisi düzenlenecek. TAY Haber, 22.09.2006 |
TARİHE KATALOGLU IŞIK
Uludağ Üniversitesi (UÜ) ve Bursa Arkeoloji Müzesi işbirliğiyle 'Bithynia' ve 'Mysia' dönemlerine ait sikkelerin yer aldığı 'Sikke Teşhir Kataloğu' hazırlandı.
UÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Fen Edebiyat Fakültesi bünyesinde bir yıl önce kurulan Arkeoloji Bölümü'nün Bursa Arkeoloji Müzesi ile ortaklaşa hazırladığı "Sikke Teşhir Kataloğu'nu düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna tanıttı. Türk müzecilik tarihinde bir ilk gerçekleştirilerek Türkçe ve İngilizce yayınlanan kataloğun hazırlanmasına katkı sağlayan üniteversite ve müze yetkilileri de toplantıda hazır bulundu.
Prof. Dr. Yurtkuran, MÖ 650 ve MS 1453 yıllarını kapsayarak yaklaşık 2 bin yıllık tarihi geçmişi içeren kaynağın 1908 yılında Fransızca olarak yayınlanan sikke kataloğundan sonra, Türkçe ve İngilizce yayınlanan tek sikke kataloğu olduğunu söyledi. Son 100 yılın en geniş kapsamlı çalışması olarak gösterilen kaynağın Bursa tarihine de ışık tuttuğunu belirten Prof. Dr. Yurtkuran, katalogdan 2 bin adet dağıtılacağını bildirdi. Prof. Dr. Yurtkuran, geçen yıl açılan Arkeoloji Bölümü'nün oldukça başarılı bir çalışmaya imza attığını ve önümüzdeki yıl bu bölüm öğrenci alacaklarını sözlerine ekledi.
Bursa Hakimiyet,22.09.2006 |
|
ZEUGMA'YA ULUSLARARASI YATIRIM
Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdür Vekili Dr. Mehmet Önal, 2008 yılındaki Mozaik Kongresi’nin Gaziantep’te yapılması teklifinin kabul gördüğünü söyledi. Dr. Önal, UNESCO ve Makedonya Kültür Bakanlığı ile Uluslararası Çağdaş Mozaik Birliği (AIMC) tarafından Üsküp Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde 10-15 Eylül tarihleri arasında düzenlenen kongreye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görevlendirmesiyle Türkiye’yi temsilen katıldığını belirtti.
Kongreye aralarında ABD, Fransa, Almanya, İtalya, Mısır, Brezilya, Avusturya ve Norveç’in de bulunduğu 20 ülkeden temsilcilerin katıldığını ifade eden Önal, katılımcıların, ülkelerindeki antik ve çağdaş mozaiklere ilişkin bilgiler verdiğini belirtti. Önal, şöyle konuştu:
Bu anlamda, Makedonya’daki kongre, bizim için önemli tanıtım fırsatı oldu. Burada , Zeugma Antik Kenti, buradan çıkartılan mozaikler ve Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ni mozaik alanında uzman olan yüzlerce kişiye anlatma fırsatı buldum. Mimariyle bütünleşen, üç boyutlu, nadir konulu, 12 renk ve açıktan koyuya doğru bütün renk tonlarının kullanıldığı ve sanatçı imzalarının yer aldığı Zeugma mozaikleri herkesin ilgi odağı oldu.” Önal, kongrede, 2008 yılındaki Mozaik Kongresinin Gaziantep’te yapılması konusundaki tekliflerinin kabul gördüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mozaik Kongresi, iki yılda bir yapılıyor. Tanıtım anlamında çok olumlu geçen 10. Mozaik Kongresi’nin 2008 yılında da Gaziantep’te yapılması konusunda AIMC Başkanı Manfred Hoehn’e yapılan teklif büyük memnuniyetle karşılandı. Büyük ihtimalle, 11. Mozaik Kongresi, Gaziantep Müzesi’nin organizasyonunda Gaziantep’te yapılacak. Tarih belirlendikten sonra da şimdiden hazırlıklara başlayacağız.” Türkiye Gazetesi, 22.09.2006 |
|
![]() |
UYDU FOTOĞRAFI KADAR KUSURSUZ
Rus uzmanlar, ünlü Osmanlı denizcisi ve alimi Piri Reis'in yaklaşık 500 yıl önce hazırladığı haritasının dünyanın uydudan çekilen fotoğrafları kadar eksiksiz ve mükemmel olduğunu söyledi.
Milliyet, Haber: Cenk Başlamış, 22.09.2006 |
AYASOFYA VE TOPKAPI İÇİN DEPREM PROJESİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Topkapı Sarayı, Mecidiye Köşkü, Arkeoloji Müzesi, Ayasofya ve Aya İrini müzelerinin deprem performansını değerlendirerek depreme karşı yapısal güçlendirme projeleri hazırlayacak. Hürriyet, Haber: Umut Erdem, 22.09.2006 |
ORHAN VELİ'NİN MARTISI ÇALINDI
Ünlü şair Orhan Veli Kanık'ın heykelinde bulunan martı figürü çalındı.
Rumelihisarı'ndaki Aşiyan Mezarlığı'nda toprağa verilen Orhan Veli'nin ölümünden 38 yıl sonra yapılan heykeli sahildeki parka dikilmişti. Heykelin mimarı, ''Başıma da konuyor aman martı kuşları'' dizelerinden esinlenip heykele bir de martı figürü eklemişti. Ancak, Orhan Veli'nin başındaki martı figürü, heykelin açıldığının ertesi günü çalınmıştı. Bu martı, birkaç gün sonra balıkçıların ağında bulunmuştu. Önceki gün heykelin önünden geçenler, yeni monte edilen martı figürünün de yerinde olmadığını görünce şaşkına döndü. Vatandaşlar, tepkilerini, 'Bu heykel daha önce de bir kez saldırıya uğramış, martısı çalınmıştı. Bu ikinci hırsızlık olayı da Orhan Veli'ye yapılmış büyük bir saygısızlık' sözleriyle dile getirdi. Akşam, Haber: Zana Yavuz, 22.09.2007 |
KAÇAK KAZI CENNETİ
Son örnek Urla... Koruma altındaki alanları defineciler talan ediyor. Üstelik bilimsel yöntemleri aratmayacak teknikler de kullanılıyor. Milliyet Ege, 21.09.2006 |
![]() |
|
ZEUGMA'DA ÜÇ GÜZELLER MOZAİĞİ
Zeugma Antik Kenti'nde Temmuz ayında başlayan ve 45 kişinin görev aldığı kazılarda Üçgüzeller Mozaiği ortaya çıktı.
Zeugma Kazı Başkanı Doç. Dr. Kutalmış Görkay, çok uluslu katılımın ilk adımı attıkları Zeugma kazılarında güzelliği, eğlenceyi ve neşeyi simgeleyen üçgüzeller mozaiği bulduklarını söyledi. Gaziantep 27 Gazetesi, 21.09.2006 |
EDİRNE'DE 35 ADET SİKKE ELE GEÇİRİLDİ
Edirne'de, ele geçirilen 35 adet sikkeden 3'ünün Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamına girdiği belirtildi. Edirne Internet Gazetesi, 21.09.2006
|
TARİHİ ESERLERİN MİNYATÜRLERİ YAPILACAK
Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, yapımı süren Edirne Belediye Sarayı'nın bahçesine kentin tarihi eserlerinin minyatürlerinin yapılacağını bildirdi. |
TARİHİ MİRASA SIKI KORUMA
Bursa'da Kestel`in tarihi Aksu köyünde oturanlar, hırsız ve define avcılarından yana bir hayli dertli... Bursa Olay, 21.09.2006 |
|
![]() |
"DÜNYA MİRASI" LİSTESİNE GİRECEĞİZ
İzmir Ticaret Odası (İZTO), İzmir'in tarihi kent merkezinin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınması için Temmuz ayında başlattığı girişimleri hızlandırdı. İZTO, konuyla ilgili hazırladığı projeyi kitapçık haline getirerek, ilgili tüm kurum ve kuruluşlara gönderdi ve projenin hayata geçirilmesi için görüşlerini bildirip katkı koymalarını istedi. İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş, projenin hayata geçirilmesinde asıl sorumluluk sahibi olan İzmir Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi, İl Genel Meclisi, Kültür ve Tabiat Varlıkları 1 Nolu Koruma Kurulu nezdinde ikişer kez yazılı girişim yaptıklarını söyledi.
Demirtaş, özellikle Kemeraltı ve çevresindeki tarihi kent merkezinin kültürel canlılığını, dini zenginliğini, Helen ve Roma dünyası izlerini ve farklı medeniyetlere ait mirasını yeniden yapılandırmak gerektiğini belirtti. Demirtaş, şöyle devam etti: "İzmir yeni kent merkezi liman arkasında yükselirken, tarihi kent merkezi de müze kent şeklinde korunacak ve üç döneme ait İzmir'i bir arada görebilmek mümkün olabilecektir. Odamız İzmir kentini vizyonuna ulaştıracak bu tür proje ve çalışmalara destek olmaya ve kurumlarla işbirliği yapmaya hazırdır."
İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş, projenin hayata geçirilebilmesi için önce Büyükşehir Belediyesi'nin proje ile birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığı'na resmi olarak başvurması gerektiğini söyledi. Demirtaş, Bakanlığın başvuruyu uygun bulmasının ardından, hükümetin Dünya Mirası Komitesi'ne başvurması ve kentin sözkonusu alanının geçici listeye alınmasını talep etmesi gerektiğini ifade etti. Demirtaş, gerekli prosedür tamamlandıktan sonra İzmir'in listeye girmemesi için sorun olmadığını sözlerine ekledi. Yeni Asır, 21.09.2006 |
ESKİ DOĞANBEY KÖYÜ CAMİİ İLGİ BEKLİYOR
Mübadele yıllarında Yunanistan'a göç eden Rum'ların mimari yapıları arasında kalan Eski Doğanbey Köyü Camii ilgi bekliyor.
Köy Muhtarı Bilgin Ergin, yaptığı açıklamada, Eski Doğanbey Köyü camisi ve minaresinin bakımsızlıktan yıkılmak üzere olduğunu savundu. Eski bir Rum Köyü olan yerleşim alanındaki vatandaşların 1980 yılından itibaren deniz kenarına taşınmaları ile nüfusun azaldığını, boşalan köyün SİT alanı ilan edildiğini anımsatan Ergin, köydeki evlerin restorasyon çalışmalarının hızla sürdüğünü ancak Köy Muhtarlığına ait cami ve minaresinin restorasyon yapılan eski yapıların arasında adeta yıkılma tehlikesi yaşadığını belirtti. Aydın Denge, 21.09.2006 |
|
PİYER LOTİ'NİN EVİ İŞHANI OLDU
Yer; İstanbul'un Çemberlitaş semti...Ve burada küçük atölyelere evsahipliği yapan eski bir bina; Çağlar Han... İlk bakışta semtteki diğer binalardan hiç bir farkı bulunmayan bir yapı gibi görünüyor. Oysa bu binanın çok farklı bir özelliği var. Burası Türkiye'nin en zorlu günlerinde tek batılı savunucusu olan ünlü Fransız romancı Piyer Loti'nin yaşadığı bina... Loti'nin hiç bir ilgisinin bulunmadığı binalar onun adıyla ilişkilendirilip kullanılırken, ünlü yazarın adını taşıyan müzeye dönüştürülmesi gereken bu yapı ise her geçen gün köhneleşiyor. Sahibi Çağlar Bey yaşlandığı için binaya girişte taklit çanta atölyesi bulunan bir yakını sahip çıkıyor. Binada faaliyette bulunan atölyeler Piyer Loti'nin anısını yaşatmak için bir çaba göstermeye niyet değil. Önerileri ise şu: "Bunu yapmak devletin işi."
Binanın ön tarafındaki mermer plakada şöyle yazıyor : Türklerin iyi ve kötü günlerinde en soylu ve sadık olan, Fransız Akademisi'nden Piyer Loti 1910'da burada oturdu. Vatan, 21.09.2006 |
![]() |
![]() Montclair'deki kale (solda) 8.2, Batı Cus'tdaki kale 7.4 miyon dolar |
SATILIK TARİHİ KALELER ABD'nin önde gelen dergilerinden Forbes, birçok ünlü ve zenginin fantezilerini süsleyen kalelerin emlak pazarının yükselen trendi olduğunu yazdı. Uluslararası emlakçıların internet siteleri aracılığıyla satışa sunduğu muhteşem kalelerin fiyatları, konumu ve durumuna göre değişiyor.
En gözde kalelerse şöyle: Radikal, 21.09.2006 |
ÇANAKKALE'DE MÜZE VE ÖREN YERLERİ BİR GÜN ÜCRETSİZ GEZİLEBİLECEK
Vatandaşların tarih ve kültür değerlerini görmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Türkiye genelindeki müzeler ve ören yerleri için başlattığı "Halk Günleri" kapsamında Çanakkale'de bulunan tarihi yerler de ücretsiz gezilebilecek.
Vatandaşlar ekim, kasım ve aralık aylarında bir gün boyunca ören yerleri ve müzeleri ücretsiz görecek. Çanakkale Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü yetkilileri, karar gereği il genelindeki ören yerleri ve müzelerde Halk Günü etkinliğinin başlatıldığını söyledi. Yetkililer, geçen mayıs ayından itibaren başlayan uygulamada il sınırları içerisinde bulunan Çanakkale Arkeoloji Müzesi, Truva, Assos, Apollon Smintheus Tapınağı ve Alexandrea Troas ören yerlerinin 2 Ekim, 6 Kasım ve 4 Aralık 2006 tarihlerinde ücretsiz ziyarete açık olacağını belirtti. Turizm Gazetesi, 21.09.2006 |
|
İSTANBUL 'KÜLTÜR MİRASI' OLMAKTAN ÇIKARILABİLİR
Uluslararası Ahşap Komitesi'nin (ICOMOS) Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlediği 15. Uluslararası Ahşap Sempozyumu'nda konuşan Taşbaşı, İstanbul'un Dünya Miras Listesi'nde çok büyük öneme sahip olduğunu belirterek şunları söyledi: "Zeyrek, Süleymaniye ve Üsküdar'da önemli tarihi yapılar mevcut. Ancak bugüne kadar gerek bu yapılar, gerekse Boğaz'ın iki yakasındaki diğer tarihi yapılar iyi korunamadı. Toprak değerlerinin gün geçtikçe artması nedeniyle insanlar, ellerindeki kültür miraslarını çok daha yüksek şekilde değerlendirmek amacıyla korumaktan vazgeçtiler."
Ulusal Ahşap Birliği üyesi Emine Erdoğmuş ise "UNESCO, İstanbul'a 2008'e kadar süre tanıdı. İstanbul'un listeden çıkarılmaması için özelikle Süleymaniye ve Zeyrek'teki tarihi ahşap yapıların korunması ve restore edilmesi çok önemli. Çünkü, 2008 yılında yapılacak incelemeler neticesinde İstanbul Dünya Miras Listesi'nden çıkarılabilir. Bu aynı zamanda İstanbul'un 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olma projesine de olumsuz etki yapabilir" diye konuştu. |
|
3.5 MİLYON YILLIK ÇOCUK İSKELETİ
Etiyopya’da, şu ana kadar bulunan en eski, "insanımsı" olarak takdim edilen ve Lucy adı verilen iskeletin yakınlarında, şimdi de 3,3 milyon yıllık çocuk fosili bulundu. Üç yaşında öldüğü sanılan kız çocuğunun milyonlarca yıllık kalıntıları, çok tartışılan evrim teorisi için de bir dönüm noktası olacak. Hürriyet, 21.09.2006 |
|
|
SU KAZISINDA TARİHİ ESER BULUNDU
Afyonkarahisar Belediyesi, su arızası nedeniyle yaptığı kazı çalışması sırasında, Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen mezar taşı buldu.
Saraçlar Çarşısı'nda su arızası nedeniyle kazı yapan belediye işçileri, çalışma yaparken üstünde figürler ve yazıların bulunduğu mezar taşı buldu. Çalışmayı durduran ekipler, durumu, Müze Müdürlüğü'ne bildirdi. Çalışmanın olduğu yere gelen Müze Müdürü Arkeolog Mevlüt Üyümez, mezar taşı hakkında bilgiler vererek, "Belediye, bize çalışma sırasında yazılı taş çıktığını söyledi. Biz de bilimsel olarak inleyeceğiz. Taş, büyük ihtimalle Roma dönemine ait. Çıkan taş bir mezar taşı" dedi. Çalışma sırasında çıkan mezar taşı, bir kamyonetin arkasına yüklenerek, incelenmek üzere Müze Müdürlüğü'ne götürüldü. Başka taşların olup olmadığı yapılan çalışmanın ardından belli olacak Afyon Haber, 21.09.2006 |
TARİHE SAYGILI BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ ÖRNEĞİ: MERİNOS KÜLTÜR PARKI
Cumhuriyet döneminin ilk sanayi yapılarından Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası’nın 5 adet tarihi yün depoları, nedeni belirlenemeyen eş zamanlı çıkan bir yangında 31 Temmuz 2006 günü yok olmuştu. Bu alanda yapılacak olan proje ile ilgili araştırmalarımız ve görüşmelerimiz sonucu edindiğimiz bilgilere göre, sözü geçen yün depolarının konsept tasarım ve restorasyonu sırasında, koruma kurulu tarafından tescil edilmemiş olmasına karşın mevcut hali korunarak çay evleri olarak kullanılması düşünülmüş.
Kentsel örüntüye, bu doğrudan yapılan müdehaleler, genellikle değişik işlevlerde hizmet verecek çeşitli büyüklüklerdeki fiziksel mekanların kazanılmasını sağlıyor. Bu görüşler doğrultusunda, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından, Sümerbank Merinos Yünlü Dokuma Fabrikası’nda bulunan 55 yapıdan, 1938 yılında yapılmış olan Müdüriyet, İplik İşletmesi, Laboratuar, Puantörlük, Tabldot-Misafirhane, 1944 yılında yapılan Müdür Evi ve 1955 yılında inşa edilen Su Deposu korumaya alındı.
Bursa-Merinos Kentsel dönüşüm projesinde konsept tasarımından önce, rölöve çalışmaları ve ayrıntılı ağaç rölövesi yapıldı. Rölöve çalışmaları sırasında, ileriye dönük belge olması için yıkılacak olan yapıların da fotoğrafları ile birlikte rölöveleri hazırlandı. 1/1000 ölçekli ağaç rölöve planı yapıldı ve mevcut bitki örtüsünün iyileştirilmesi ne ilişkin “Bilimsel ve Teknik İnceleme Raporu’na dayalı ağaç revizyonu da diğer rölöve restitüsyon projeleri ile birlikte kurula sunuldu. Sağlıklı gelişme gösteren tüm ağaçlar tescillendi. Restitüsyon projesi yapılması gereken 13 binanın taşıyıcı düzeni, yapın yöntemi ve malzeme analizleri, sistem detayları, yerinde alınan katot örneklerle, zemin sondaj sonuçları, kolon ve kirişlerde darbe testleri ile mevcut donatıların arşivde bulunan 1938 yılındaki projelerle karşılaştırmalı analizleri yapılarak kurula sunuldu. Tüm bu çalışmalar sonunda, Prof. Dr. Hakkı Önel ve Güven Şener tarafından Büyükşehir Belediyesi ile Koruma Kurulu tarafından da uygun görülerek yeni işlevler bağlamında, merinos imajının külleri üzerinde kurgulanan ve onu tekrar alevlendirecek olan konsept tasarımı yapıldı. Tasarım, yeni bir kentsel mimari kimlik yaratırken kullanım bütünselliği, işlevsel ilişkiler, mevcut yapı kabuğu ile örtüşen mekan kurgusu, yapısallık, mekanlar arası yapılaşma oranları, sürdürülebilir malzeme seçimi ve kentsel kimlik ile uyum gibi temel tasarım yaklaşımları ile kurgulandı.
Projede, Koruma Kurulu tarafından tescillenen yapılardan İplik İşletmesi, Kongre ve Fuar Merkezi olarak kullanıldı. Soğutma Kulesi, Kafe ve Gezinti Alanı olarak kullanılırken, su kulesi seyir kulesine dönüştürüldü. 1944 yılında inşa edilmiş olan Müdür Evi, Alakart Lokanta olarak işlevlendirildi. Puantörlük yapısı, danışma, yemekhane ise nikah salonu olarak düşünüldü.
Arkitera, Der. Derya Karadağ, 20.09.2006 |
|
KARS MÜZESİ'NİN ONARIMI İHALEYE ÇIKARILDI
Kars İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Kars Müzesi'nin onarımı ile teşhir-tanzim ve çevre düzenlemesi işlerini yaptırmak üzere ihale açtı.
İhale, 16 Ekim 2006 tarihinde saat 10.00'da Kars İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nde ''açık ihale usulü'' ile yapılacak. Yer tesliminden itibaren toplam 240 günlük süreyi kapsayacak olan işin ihalesine sadece yerli firmalar katılabilecek. İstekliler ihale dokümanlarını, Kars İl Müdürlüğü'nden görebilecekleri gibi aynı yerden bedeli mukabili temin de edebilecekler. Turizm Gazetesi, 20.09.2006 |
|
YAZMA ESERLER İÇİN ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ
Milli Kütüphane bünyesindeki el yazması eserler, Çek Cumhuriyeti öncülüğünde gerçekleştirilen internet projesi ile dünyaya açılacak.
Milli Kütüphane Başkanı Celal Tok, kütüphanenin toplam 27 bin cilt el yazması esere sahip olduğunu belirterek, bunları en iyi şekilde korumak ve tanıtmak için çalıştıklarını kaydetti. Avrupa kültür mirasının entegrasyonunun sağlanması amacıyla Çek Cumhuriyeti Milli Kütüphanesi öncülüğünde bir proje oluşturulduğunu belirten Tok, Türkiye’nin bu projeye katıldığını açıkladı. Tok, “Manuscriptorium” adı verilen projede, Çek Cumhuriyeti ve Türkiye’nin yanı sıra Polonya, Portekiz Hırvatistan, Litvanya, İspanya ve Slovenya’nın yer aldığını bildirdi. Milli Kütüphane’nin ilk etapta sahip olduğu eserlerin yüzde 10’una ait künyeleri sitede yayınlayacağını kaydeden Tok, kullanıcıların bilgilere Türkçe olarak da ulaşabileceğini vurguladı. Projenin, kültürel mirası oluşturan eski eserlerin katalog kayıtlarının ortak bir veri tabanında kullanılmasını amaçladığını işaret eden Tok, “Bu eserler yalnızca bizim değil, tüm dünyanın kültür mirasıdır. Bunları meraklıların, araştırmacıların hizmetine sunmak bizim görevimiz” dedi. Türkiye Gazetesi, 20.09.2006 |
'LÜBNAN'DA TARİH ZARAR GÖRDÜ'
Unesco uzmanları, Lübnan'da Dünya Mirası Listesinde yer alan üç bölgenin acilen onarılması çağrısında bulundu.
Uzmanlar, Lübnan'daki savaş sırasında petrol sızıntısına maruz kalan arkeolojik kalıntıların da acilen temizlenmesi gerektiğini belirtiyor. Unesco uzmanları, İsrail- Hizbullah savaşının ardından Lübnan'daki tarihi bölgelerde inceleme ve değerlendirme yaptı. Uzmanlar, dünya mirası listesinde yer alan üç bölgenin savaş sonucu zarar gördüğünü belirledi.
Sur kentinde bulunan Roma dönemine ait tarihi mezarın,150 metre uzağına atılan bir bomba, mezardaki fresklerin düşmesine neden oldu. Eski bir Fenike kenti olan Byblos'taki tarihi kalıntılar ise Temmuz ayında bölgedeki bir elektrik santralinin bombalanmasının ardından petrol sızıntısına maruz kaldı.
Uzmanlar, Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu bölgenin acilen temizlenmesi ve onarılması gerektiği uyarısında bulundu. Trt/Haber, 20.09.2006 |
TARİHİ MESCİDİN KAYIP ÇİNİLERİ BERLİN'DE
Sanat tarihi uzmanı ve mimar Dr. Kamil Uğurlu, Konya'daki 800 yıllık Beyhekim Mescidi'nin çinilerinin, kıble duvarının üzerindeki süslerin ve giriş kapısının yanında bulunan sulukların, 1800'lü yılların sonunda Almanya'ya kaçırıldığını iddia etti. Dr. Uğurlu, “Berlin'e götürülen bu parçalar, birkaç yıl sonra zengin bir işadamı tarafından Bergama Müzesi'ne bağışlanmıştır” dedi. Hürriyet, 20.09.2006 |
|
![]() ![]() ![]() |
BODRUM'UN ANTİK KENTİ MYNDOS GÜN IŞIĞINA ÇIKARILIYOR
Bodrum’daki antik kent Myndos’un gün ışığına çıkarılması için arkeolojik kazı çalışmaları sürüyor. Uludağ Üniversitesi tarafından Yapı Endüstrisi’nin sponsorluğuyla yürütülen kazılar sonrasında Myndos’un bulunduğu Gümüşlük Beldesi’nin kültür turizminin önemli bir merkezi haline geleceği belirtiliyor.
Myndos’un gün ışığına çıkarılması ile Gümüşlük Bodrum Yarımadası’nda kültür turizminin merkezi haline gelebilecek. 2006 yılında yapılan çalışmalarla altyapısı büyük oranda tamamlanan kentteki kazıların 100 yıl aralıksız sürmesi gerekiyor. Böylece, Efes ya da Bergama gibi görkemli bir kentin ortaya çıktığını görebileceğiz. Arkeoloji kazılarla, Myndos’u, “Arkeopark” olarak düzenleyerek açık hava müzesi haline getirmek de hedefleniyor. Yapı Endüstrisi’nin de sponsor olduğu arkeolojik kazılar, Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Şahin başkanlığındaki 45 kişilik kazı ekibi tarafından sürdürülüyor.
Myndos ören yerindeki ilk çalışmalar 2004 yılındaki yüzey araştırmaları ile başladı. 2005 yılında Bodrum Arkeoloji Müzesi başkanlığı ve Prof. Dr. Mustafa Şahin’in bilimsel danışmanlığında 10 kişilik küçük bir grupla kurtarma kazısı adı altında yapılan arkeolojik çalışmaların ardından Bakanlar Kurulu Kararı ile 2006 yılında bilimsel arkeolojik kazılar grubuna katıldı. Böylece kentin terk edildiği MS 9. yüzyıldan sonra ilk defa kent tekrar gün ışığı ile tanıştı.
Arkeolojik kazılar sonucu artık MÖ 7. yüzyıldan başlayarak MS 9. yüzyıla kadar kentte kesintisiz bir yerleşimin olduğu söylenebiliyor. Elde edilen bulgular MÖ 2. binin sonlarında Ege adalarından göç eden Lelegler tarafından kurulan Myndos’un nerede kurulduğu ile ilgili tartışmalara da son verdi. Obsidyenler ve MÖ 7. yüzyıla tarihlenen seramik buluntular MÖ 350 yılından önce Bozdağ’da bir kentin kesin olarak var olduğunu gösteriyor. Ayrıca, tapınak alanında bulunan bir yazıta göre kazısı yapılan kentin Myndos olduğu da kesinlik kazandı. Turizm Gazetesi, 19.09.2006 |
AFYON'DA TARİH CANLANIYOR
Urfa'da gerçekleştirdiği restorasyon çalışmalarıyla örnek olan Vali Muzaffer Dilek, Kurtuluş Savaşı'nın önemli merkezi Afyonkarahisar'ın kaderine terk edilmiş kültür varlıklarını ayağa kaldırmak ve kentin sosyokültürel yapısını canlandırmak için de dikkat çekici çalışmalar yürütüyor.
Vali Dilek, 2003 yılının Şubat ayında Afyonkarahisar'a atanınca kentteki kültür varlıklarının büyük bölümünün harebeye döndüğünü fark ediyor. 2 aylık bir sürede valilik bünyesinde Restorasyon Proje ve Uygulama Bürosu'nu kuran Dilek, o günlerde yerel basında ''Atatürk'ün evi yıkılıyor'' başlıklı haberi görünce çalışmalarını hızlandırıyor.
|
|
TARİHİ ÇARŞI CAMİİ RESTORE EDİLİYOR
Balıkesir'in Dursunbey İlçesi'nde 1867 yılında inşa edilen tarihi cami restore ediliyor. Balıkesir Kent Haber, 19.09.2006 |
|
![]() |
RENDA KÖŞKÜ KURTULUYOR
İzmir'de Buca Ticaret Lisesi'nin bahçesinde yer alan ve okuldaki öğrenciler için de tehlike yaratan Renda Köşkü'ne Buca Belediye Başkanı Cemil Şeboy sahip çıktı. Başkan Şeboy, köşkün restorasyonu için gereken kaynağı, emlak vergisi ile birlikte tahsil edilen 'Kültür ve Tabiat Varlıklarına Katkı Payı'ndan karşılamaya karar verdi. Belediyelerin tahsil ettiği bu payın, iki yıldır İl Özel İdare'nin havuzunda toplandığını anlatan Şeboy, belediye olarak havuza yaklaşık 742 bin YTL aktardıklarını söyledi.
Renda Köşkü, 1976'ya kadar Çamlaraltı Koleji, bu tarihten sonra Buca Ticaret Lisesi'nin idari binası olarak kullanıldı. 1995'te boşaltılan bina, geçen zaman içinde harabeye dönüştü. Buca İlçe ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri, 1998'den 2006'ya kadar defalarca İzmir Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'na binanın durumunu iletti. Ancak, kurul röleve ve restorasyon projeleri hazırlanmadan yapıya müdahaleye izin vermedi. Buca Belediyesi, binanın 2003 yılında yola doğru çökmesinin ardından yapının etrafına duvar çekti. Binayı da tel örgüyle koruma altına aldı. Mülkiyeti Milli Eğitim Bakanlığı'na ait olan binanın röleve ve restorasyon projeleri için gereken yaklaşık 1.5 milyon YTL ise, bir türlü bulunamadı.
2005 yılında başlayan uygulamaya göre belediyeler emlak vergisini tahsil ederken, verginin yüzde 10'u oranında 'Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı' almaya başladı. Bu paralar İl Özel İdaresi'nin hesabında toplandı. Belediyelere de kültür varlıklarını korumaya yönelik proje hazırlamaları halinde bu havuzda toplanan paralardan pay alma imkanı verildi. Buca Belediyesi de topladığı emlak vergilerinden yaptığı kesintilerle kanundan çıktığından bu yana İl Özel İdare'ye yaklaşık 742 bin YTL aktardı.
Başkan Cemil Şeboy, toplanan bu paraları yıllardır çürümeye terk edilen Renda Köşkü için harcamaya karar verdiklerini belirterek, "Hem yoldan geçen vatandaşların hem de öğrencilerin hayatını tehlikeye atan köşkün artık kurtarılması gerekiyor. Emlak vergilerinden yapılan kesintilerle toplanan payı, Renda Köşkü'ne aktarmaya karar verdik. Milli Eğitim Müdürlüğü de bütçesinden bu konuda katkı koyacak" dedi. Yeni Asır, Haber: Nil Kuyumcu Aksüyek, 19.09.2006 |
DA VINCI'NIN ÜNLÜ ESERİ SOFYA'DA
Leonardo da Vinci'nin ünlü "Resim Üzerine İnceleme" isimli eseri, Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da sergilenmeye başlandı. Vatikan Kütüphanesi'nde korunan eser, serginin en değerli paçalarından biri. "Resim Üzerine İnceleme," 1657'den bu yana ilk kez Vatikan Kütüphanesi'nden çıkarılıp bir sergiye dahil edildi. Sabah, 19.09.2006 |
|
TARLADAN 9 ANTİK MEZAR ÇIKTI
Hatay’ın Dörtyol İlçesi’ne bağlı Sincan Köyü’nde çiftçi Osman Karaçocuk, ekim hazırlığı yapmak için traktörle tarlasını sürerken tarihi mezarlık buldu. Traktörün tekerlerinden birinin çukura düşmesi sonucu Osman Karaçocuk, çukurun içinde insan iskeleti bulunduğunu görünce, durumu yetkililere bildirdi. Hürriyet, 19.09.2006 |
KÜLTEPE HÖYÜĞÜ'NDEN 219 ESER ÇIKARILDI
Kültepe'de bu yıl yapılan kazılarda 219 envanterlik eser ve 15 adet çivi yazılı kil tablet bulunduğu bildirildi.
Ticaret kolonilerinin 4 bin yıl önce yaşadığı Kültepe Höyüğü'nde 58 yıldır sürdürülen kazıların bu yılki bölümünün tamamlandığını belirten Kültür ve Turizm Müdürü İsmet Toymuş, yaklaşık üç ay süren kazı çalışmaları sonrasında 219 adet eser çıkartıldığını söyledi. Bu eserlerden envanterlik olanlarının Kayseri Arkeoloji Müzesi'ne, tabletlerin de Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne teslim edileceğini aktaran Toymuş, alanın aslına uygun restore edilip üzerinin kapatılarak en kısa zamanda ziyarete açıp turistik gezilerin düzenlenebileceğini dile getirdi.
Bu yılki kazılarda, MÖ 1750-1800 yıllarına ait mimari kalıntılar açığa çıkarıldığına değinen Toymuş, kazı çalışmaları sırasında dönemine ait bir yapıyla da karşılaşıldığını ve burada üzüm işlenen şıralıkların bulunduğunu söyledi. Turizm Gazetesi, 19.09.2006 |
TAPU ARŞİVLERİNİ "SINIRLI" KULLANIN
Milli Güvenlik Kurulu, Osmanlı tapu arşivlerinin Türkçeleştirilerek, bilgisayar ortamına aktarılmasını sağlayacak Tapu Arşiv Otomasyonu Projesi’ne ’etnik ve siyasi istismara malzeme’ olabileceği gerekçesiyle karşı çıktı. MGK, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği ’gizli’ yazıda bu bilgilerin ’sınırlı’ kullanılmasını istedi. Hürriyet, Haber: Nuray Babacan, 19.09.2006 |
|
|
KÖYLÜLER TARİHİ ESERE SAHİP ÇIKILMASINI İSTİYOR
Eskişehir, Kırka Beldesi, Taşlık Köyü meydanında uzun yıllardır duran ve Roma dönemine ait olduğu belirlenen mezar lahit, vatandaşların tepkisine yol açıyor. Köylüler, tarihi zenginliklere sahip çıkılmadığından yakınarak, "Bu bölge, Frig ve Romalıların yaşadığı önemli bir merkezdir Eskişehir Haber, 18.09.2006 |
BOMONTİ MÜZE DİYE ALINMIŞ
12 milyon 750 bin dolara Global Yatırım-Çelebi ortaklığına satılan ancak ihalesi iptal edilen Bomonti Bira Fabrikası'nın Kültür Bakanlığı'na müze yapılmak için verildiği belirlendi. Türkiye'deki 1900 öncesi yapılan ilk sanayi kuruluşu olan İstanbul'daki Bomonti Bira Fabrikası'nın, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın talebi üzerine Başbakan Erdoğan başkanlığındaki ÖYK kararıyla 'Çağdaş Sanatlar Müzesi' yapılmak üzere kapsamdan çıkartılarak bakanlığa devredildiği ortaya çıktı.
Ucuza gittiği gerekçesiyle iptali gündeme gelen Bomonti Bira Fabrikası'nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'ndan Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, 'Çağdaş Sanatlar Müzesi' yapılması amacıyla devredildiği belirlendi. Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Özelleştirme Yüksek Kurulu, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun Temmuz 2003'te ÖİB'e gönderdiği yazıda, söz konusu taşınmazın "Türk el sanatları tasarım atölyesi, satış üniteleri, el sanatlarına yönelik kurs aktivitelerini de içerecek şekilde Çağdaş Sanatlar Müzesi kurulması" amacıyla bakanlığa devrini istedi.
Radikal, Haber: Hanife Şenyüz, 18.09.2006 |
|
TARİH YENİDEN CANLANIYOR
Tokat'ta, yapılan restorasyon çalışmalarıyla vakıf eserleri ayağa kalkıyor. 3 yılda ayağa kalkan 45 vakıf eseri için yaklaşık 11 milyon YTL harcandığı bildirildi. Tokat Kent Haber, 18.09.2006 |
![]() ![]() |
ALMANLARIN DİDYMA'DAKİ KAZI FAALİYETLERİNİN 100. YILI KUTLANDI
Didim’de devam eden Didyma kazılarının, Alman kazı ekipleri tarafından yapılmasının 100. yılı dolayısıyla tören düzenlendi.
Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz, ''Bu sıkı işbirliği içinde kazıların geliştirilmesi için, gelecekte de yeni konseptlerin oluşturulmasını umut ediyorum'' dedi. Didim Apollon Tapınağı'nda düzenlenen törende konuşan Cuntz, Didim'de Alman kazı faaliyetlerinin 1906 yılında başladığını ve kazıların 1962 yılından beri Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından yürütüldüğünü söyledi.
Aradan geçen 44 yıllık süredeki araştırma sonuçlarının, arkeolojik araştırma alanında Alman ve Türk bilim adamları arasındaki işbirliğinin ne denli oturmuş ve yoğun olduğunu gösterdiğini ifade eden Cuntz, şöyle konuştu: ''Bu önemli antik kültür yerinde kazı izninin Alman bilim adamlarına, son olarak da 2003 yılından itibaren Prof. Dr. Furtwangler'e verilmesi, Alman antik araştırmacılarının Türkiye'de gördükleri itibarın bir ifadesidir. Onlar, bilim adamı sıfatıyla aynı zamanda ülkelerimiz arasında araştırma alanındaki işbirliğinin de elçileridir. Bu sıkı işbirliği içinde kazıların geliştirilmesi için, gelecekte de yeni konseptlerin oluşturulmasını umut ediyorum.'' Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Felix Pirson da Alman arkeologların kazılara ilk başladıklarında amaçlarının, İngilizlerin ve Fransızların 19. yüzyılda Apollon Tapınağı'nı araştırmak için başlattıkları kazıya devam etmek olduğunu söyledi. Didim'in sadece Alman Arkeoloji Enstitüsü için değil, Almanya'nın dışa yönelik kültür politikası için de çok önemli bir proje olduğunun altını çizen Doç. Dr. Pirson, şunları söyledi:
Didyma Kazı Başkanı Prof. Dr. Andreas Furtwangler ise yapılan kazı çalışmaları ile Didyma'nın tarihçesi hakkındaki bilinmezlerin, önemli özelliklerin yavaş yavaş deşifre edildiğini vurgulayarak, 100 yıllık araştırma ve restorasyon çalışmaları sayesinde tapınağın görünümünün tamamen değiştiğini söyledi. |
|
İSHAKPAŞA SARAYI'NIN YOLU
Ağrı’nın Doğubeyazıt İlçesi’nde sarp kayalar üzerinde kurulan ve her yıl yüzlerce turistin ziyaret ettiği 116 odalı İshak Paşa Sarayı’nın 7 kilometrelik yolunda, çalışmalar devam ediyor.
Kış mevsiminin ağır geçmesi nedeniyle yapılan asfalt kısa sürede tahrip olduğundan, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın talimatıyla başlatılan kaldırım yapma ve parke taşı döşeme çalışmalarının, önümüzdeki günlerde bitirilmesi bekleniliyor. Turizm Gazetesi, 18.09.2006 |
ALTIN ARARKEN TARİHİ KALINTI BULDULAR
Erzurum'un Olur İlçesi'ne bağlı Ekinli Köyü yaylasında altın aramak için yapılan resmi izinli kazıda, tarihi kalıntılar bulundu. Ekinli Köyü yaylası Cevşen Tepesi'nde resmi belgeyle kazı çalışması yapan Kenan Kılıç ve Adem Yeşilbaş, bir evi andıran tarihi kalıntılara rastlamaları üzerine durumu Erzurum Müze Müdürlüğü'ne bildirdi. Müze müdürlüğü tarafından görevlendirilen bir arkeologun nezaret ettiği kazı çalışmasında kazıdan çıkarılan bir kısım parçalar incelenmek üzere Erzurum Müze Müdürlüğü'ne götürüldü. Arkadaşlarıyla birlikte kazı yerinde çadır kurarak gece-gündüz nöbet tutan Kenan Kılıç, "Olur'un her tarafından tarih fışkırıyor. Yetkililerden bunları ortaya çıkarmamız için yardım istiyoruz" dedi. Erzurum Gazetesi, 18.09.2006 |
MÜZELERİN İŞLETMESİ ÖZELLEŞMELİ
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, müzelerin işletmelerinin de özelleştirilmesi gerektiğini söyledi. Bakanlığının faaliyetleri hakkında bilgi veren Koç, son 1.5 yılda kapalı 31 müzeden 27’sinin hizmete açıldığını ifade ederek, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin 1.5 trilyon lira yüzünden 15 sene kapalı kaldığını belirtti. Koç, “Türkiye’nin hiçbir yeri müzesiz kalmayacak. Hiçbir müzesi kapalı kalmayacak” dedi.
Bakanlığına bağlı 93 müzenin 79’unda elektronik güvenlik sistemi bulunduğunu, ancak bunlardan 63’ünün çalışmadığını açıklayan Koç, sorunların giderilmesi ve yeni sistem kurulmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini kaydetti. Koç, göreve geldiğinde Türkiye’nin en büyük müzelerinden birinin elektronik güvenlik sisteminin çalışmadığını bildirerek, bu müzenin ismini vermek istemediğini söyledi. Bakanlığına bağlı 53 müzede özel güvenlik ve temizlik hizmeti satın alındığını dile getiren Koç, “Esasında bizim müzelerin işletmelerini de özelleştirmemiz lazım. İspanya’da en büyük resim müzelerini özel teşebbüs işletiyor. Burada dünya çapında eserler var. Fransa’da bile devlet müzeleri artık özel işletmelere geçme aşamasındadır” diye konuştu. Atilla Koç, bakanlığının vizyon ve zihniyet değişikliğine gitmek amacıyla bir dizi faaliyet başlattığını anlatarak, çağdaş anlayış çerçevesinde gerek bakanlık çalışanlarının zihninde dönüşüm sağlamak, gerekse mevzuat düzenlemeleri ile köklü bir revizyona gitmek istediklerini belirtti. Bu amaca yönelik olarak 2004 yılında yapısal nitelikli yasal düzenlemeler gerçekleştirildiğini, 2005’de ise yönetmelikler çıkarıldığını belirten Koç, bakan olarak görev yaptığı sürede 45 yeni yönetmelik yayınlandığını bildirdi. Türkiye Gazetesi, 18.09.2006 |
|
|
HİTİTLERDEN KALMA ANTİK BARAJ FAALİYETE GEÇTİ
Çorum Alacahöyük'te MÖ 1240 yılında Hitit Kralı IV. Tudhalia tarafından yaptırılan ve Anadolu'nun en eski barajlarından olan Hitit Barajı, yeniden işlevsel hale getirildi.
Yüksel İnşaat'ın sponsorluğu, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteği ile Ankara Üniversitesi'nce yürütülen Alacahöyük kazısı çalışmalarına başkanlık yapan Ankara Üniversitesi Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu, bunun sadece Türkiye'de değil, dünyada da antik dönemdeki aslına uygun şekilde kullanımına başlanacak ilk baraj olduğunu açıkladı.
Alacahöyük'teki kazılara Atatürk'ün emriyle 1936'da başlandığını anımsatan Çınaroğlu, bataklık bir durumdaki Hitit Barajı'nı toprak altından tümüyle çıkardıklarını, kısmen çökmüş bölümlerini onararak yeniden su tutar hale getirdiklerini anlattı. Milliyet, Haber: Yıldız Yazıcıoğlu, 18.09.2006 |
ÇALINAN BAŞLIK PERU'YA İADE EDİLDİ
Peru, 20 yıl önce kaçak kazılar sonucu bir mezardan çalınan 1300 yıllık altın başlığın iadesini kutluyor. Geçen ay Londra’da bir avukat ofisine yapılan baskında ele geçen altın saç süslemesi merkezde oldukça değişik bir yüz ve bundan çıkan sekiz koldan oluşmakta ve yaklaşık 2 milyon USD değeri ile Peru’nun en kıymetli antik eserleri arasında yer almakta.
Geçen ay Scotland Yard'ın Sanat ve Antika Bölümü tatarfından yapılan bir baskında ele geçirilen bu altın saç süslemesi, antik deniz tanrısı görüntüsünde ve Peru kuzeyinde yaşamış Mochica uygarlığı tarafından yaklaşık MS 700 yılında yapılmış.
1988 yılında, Kuzey Peru’da, Jequetepeque Vadisi’ndeki bir mezardan kaçırılan saç süslemesi Dışişleri Bakanı Jose Antonio Garcia Belaunde tarafından teslim alınıp ülkenin Milli Müzesi’ne teslim edildi. Müzede kendisini karşılayanlar arasında İngiliz Büyükelçisi Catherine Nettleton ve Sipan Müzesi Peru Kraliyet Mezarları sorumlusu Walter Alva vardı.
Alva, gazetecilere “Bugün, kültürel ve sanatsal olarak olağanüstü önemde bir eserin geri dönüşünü beraberce yaşamaktayız. Bu, antik Peru döneminden bir kralın tacıdır.” dedi. Alva, Interpol, Scotland Yard ve kendisine satış için başvurulduğunda bu eserin çalıntı olduğunu tahmin edip yetkililere varlığını haber veren, Londralı sanat tüccarı Michel Van Rijn’e teşekkür etti. |
![]() |
İLK OSMANLI PARASI SATIŞA ÇIKARILIYOR
Dünyanın en değerli paraları arasında gösterilen Abdülmecid dönemine ait el yazması kaime, 29 Eylül'de Londra'da açık artırmayla satışa sunulacak. Sabah, 18.09.2006 |
|
|
RESTORASYON YENİDEN BAŞLAYACAK
Anıtlar Yüksek Kurulu kararı ile geçici olarak durdurulan Çorum Saat Kulesi'nin onarımına yeniden başlanacağı bildirildi. Çorum Kent Haber, 17.09.2006 |
KONYA'DA CİLALI TAŞ DEVRİ HASIRI
Konya'da Karatay İlçesi'ndeki 'Boncuklu Höyük'te Cilalı Taş Devri'nden kalma 11 bin yıllık hasır kalıntıları bulundu. Kazı başkanı İngiliz arkeolog Doç. Dr. Douglas Baind "20 gün önce başlayan kazılarda ilk kez kerpiçten yapılmış, planlı ve yuvarlak bir evin duvarlarına ulaştık. Bu aynı zamanda Anadolu'da ortaya çıkarılan ilk yuvarlak kerpiç ev. Elde ettiğimiz bilgiler Çatalhöyüklülerin atalarının kerpiç evlerde yaşadığı tezini güçlendiriyor. Boncuklu Höyük'te evlerin tabanlarına serilen üzeri resimli hasır kalıntıları da günyüzüne çıktı. Göçebe yaşamın sonlarında insanların evlerina hasır sererek üzerinde yattığını düşünüyoruz" dedi. Radikal, 17.09.2006 |
|
MEKSİKA, VERACRUZ'DA YENİ DÜNYANIN EN ESKİ YAZISI BULUNDU
Uluslararası bir arkeolog ekibi tarafından bildirildiğine göre Meksika'da Veracruz yakınlarındaki bir Olmec yerleşiminde bulunan bir taş blok Amerika Kıtası’nda şu ana dek rastlanan en eski yazıyı içermekte. Ekibin tesbitine göre yazıt MÖ birinci binin başlarına tarihlenmekte. Bu da Amerika Kıtası’nda daha önce bilinen en eski yazıdan hemen hemen 400 yıl daha eski olduğunu anlamına gelmekte. Buluş Science Dergisi’nde de yayınlandı.
Serpantin kaya bloğu üzerine kazınmış olan yazıt şu ana dek bilinmeyen bir alfabeye sahip. Uluslararası arkeolog ekibi tarafından “Cascajal Bloğu” olarak isimlendirilen kayadaki yazıtlar MÖ birinci binin başlarına, Mesoamerika’daki Olmec Medeniyeti'ne tarihlenmekte. Antik yazıtın “Şüphe götürmez bir şekilde bir yazı sisteminin belgesi, Olmec Medeniyeti’nin okur-yazarlığının ispatı ve bu medeniyete ait yepyeni bir muamma.” olduğu bildiriliyor. Ekibin üyesi olan Brown Üniversitesi'nden Dr. Houston’un Science Dergisi’nde açıkladığına göre bu yazıt “Çarpıcı bir keşif. Olmec Medeniyeti'ne yönelik araştırmalarda yeni bir dönemin başlangıcı olarak dahi kabul edilebilir. Bize bu tür başka kayıtların da bulunabileceğini gösteriyor. Eğer yazıyı çözebilirsek Mesoamerika’daki en eski medeniyetin insanları bizimle konuşabilecekler.”
Yol işçilerinin, 1990'lı yılların sonunda, Lomas de Tacamichapa yakınlarında buldukları taşın önemi, bölgeye gelen Meksikalı arkeologlar Carmen Rodríguez ve Ponciano Ortíz tarafından anlaşıldı. Taş, Meksika Milli Antropoloji ve Tarih Enstitüsü’ne teslim edildi. Yol inşaatı sırasında taşın etrafında bulunan çanak çömlek parçaları ve kırık pişmiş toprak heykelcikler yazıtlı taşın MÖ 900'de biten ve San Lorenzo Dönemi diye de anılan döneme ait olduğunu ispatlıyordu. Bu da şu ana dek Amerika Kıtası’nda bilinen en eski yazıdan yaklaşık 400 yıl daha öncesi idi. Serpantin kaya bloğu yaklaşık 13 kilo ağırlığında ve 36x21 cm genişliğe, 13 cm kalınlığa sahip. Yazıt 62 işaretten oluşuyor ve bazı işaretler dört defaya kadar tekrar edilmiş. Uzmanların söylediğine göre, belirgin işaretler, sıralama serileri ve kazınıştaki sistem “ bir yazının, olması gereken tüm özelliklerini sağlamakta.” Brown University News, Der. Ali Yamaç, 14.09.2006 |
![]() |
|
HAZAR'IN ATLANTİS'İ BULUNDU
Pek çok gezgin tarafından yazılan Elazığ'daki Hazar Gölü'nün altındaki yerleşim yeri sonunda bulundu. İstanbul Teknik Üniversitesi'ne bağlı bilimadamları, Kültür Bakanlığı'nın izniyle Hazar Gölü'ne dalış yaptı. Bir yıl süren çalışma sonrasında gölün dibindeki yerleşimin 11. yüzyıla ait bir manastır olduğu belgelendi. Tamamı tuğla ve horasan harç ile yapılmış şehir duvarları, kullanılan malzeme açısından bölgedeki ilk ve tek örnek. Batık yerleşim, gölün güneybatısında Sivrice Kasabası'na 3 km uzaklıktaki Kilise Adası ve kara arasında bulundu. Burada 19. yüzyıl başlarına kadar Gölcük adında 50-60 haneli bir köy olduğu, suların yükselmesiyle köyün karşı kıyıya taşındığı biliniyor. Suların alçalmasıyla binaların bir kısmı tekrar görünür hale geldi. Bizans İmparatorluğu'nun güçlü olduğu dönemlere ait batık şehrin kuzeydoğusunda kalan Kilise Adası üzerinde ise 12 -13. yüzyıla ait seramikler bulundu. Yerleşimin 13. yüzyıla kadar aktif olarak kullanıldığı, fay hattının üzerinde olmasından dolayı şiddetli bir depremle sulara gömüldüğü düşünülüyor. Akşam, Haber: Özner Berber, 17.09.2006 |
İZMİR, BATI ANADOLU'DA EN ESKİ YURT
Yeşilova Höyüğü'nden çıkan buluntuların Almanya'da yapılan incelemeleri sonucunda İzmir'in tarihinin 8 bin 500 yıl öncesine dayandığı kesinleşti. İzmir Batı Anadolu'da belirlenen en eski yerleşim birimi unvanını kazandı.
Yeşilova Höyüğü belediyenin üç yıl önce Bornova'nın Yeşilova semtinde toprak almak için yaptığı çalışma sırasında tesadüfen ortaya çıkarılmıştı. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nün yaptığı kazılarda buranın bir höyük olduğu belirlendi. Kazılarda toprak heykelcikler, mutfak gereçleri, ok uçları, seramik eserler bulundu. Almanya'daki Köln Üniversitesi Radyokarbon Laboratuvarı'nda incelenen eserlerin 8 bin 500 yıl öncesine ait olduğu kesinleşti. Böylece İzmir'in Batı Anadolu'nun şu ana kadar ortaya çıkan en eski yerleşimi olduğu ortaya çıktı.
Kazı başkanı Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin, höyükteki ilk yerleşimin 8 bin 500 yıl önce Neolitik Çağ'da bir kum tepesi üzerinde başladığını belirterek, "İzmir'in ilk sahiplerinin yaşam tarzlarını gösteren önemli bilgiler edindik. O dönemde yaşayan toplumlara ilişkin modern toplumlarda rastlanabilecek türde buluntular ortaya çıktı. Bunların en önemlileri pişmiş topraktan kısa saplı kaşıklar. Mama kaşığı boyutundaki kaşıklar akıllara bebekler için kullanıldığı düşüncesini getiriyor. Bir diğer bulgu da labirent motifli mühürler. Mühürler orada yaşayan kişinin önemini yansıtmakta. Yeşilova Höyüğü'nde işçilik bakımından Batı Anadolu'da böyle benzersiz örneklere rastlanması İzmir için bir ilk" dedi. Radikal, 17.09.2006 |
|
BEKÇİ MURTAZA MÜZE NÖBETİNDE
Türk edebiyatının usta kalemi Orhan Kemal'in "Bekçi Murtaza" romanıyla ölümsüzleştirdiği, Türkiye'nin ilk sanayi tesislerinden Milli Mensucat Fabrikası, "Kültür Varlığı Endüstri Mirası" olarak tescillendi.
Fabrikanın kurucularından Mustafa Özgür'ün torunu Fatih Özgür, bu yıl 100'üncü kuruluş yıldönümünü kutlayan fabrikanın yıkılmaktan kurtulup kente kazandırılması için gösterdiği çabanın sonuçlandığını açıkladı. Kurulun fabrikayı "Kültür Varlığı Endüstri Mirası" olarak tescillediğini söyleyen Özgür, "Bu karar gereğince, söz konusu fabrikada her türlü inşai ve fiziki müdahale öncesi kuruldan izin alma zorunluluğu oluştu" dedi.
Usta romancı Orhan Kemal de uzun yıllar fabrikada memur olarak görev yapmıştı. Yazarın ünlü romanı "Bekçi Murtaza"nın aynı isimli karakteri fabrikanın gece bekçisiydi. Milliyet, 17.09.2006 |
|
ZİYARETÇİ AZALDI GELİR ARTTI
Aydın Kültür ve Turizm Müdürü Nuri Aktakka, geçen yılın ilk 8 ayında ildeki ören yerlerini 246 bin 639 kişinin ziyaret ederek 393 bin 462 YTL; bu yılın aynı döneminde ise 197 bin 297 ziyaretçinin 653 bin 396 YTL gelir bıraktığını kaydetti.
Aktakka, yaptığı açıklamada şöyle konuştu: ''Geçen yılın ilk 8 ayı itibariyle ören yerlerimizi 246 bin 639 kişi ziyaret ederek 393 bin 462 YTL; bu yılın aynı döneminde ise 197 bin 297 ziyaretçi 653 bin 396 YTL gelir bıraktı. Bu arada, günü birlik deniz yolundan giriş yapanlar, geçen yılın ilk 8 ayında 140 bin 40 kişi iken bu yıl 240 bin 798'e yükseldi. Ayrıca, turistik bölgelerimizdeki tesislerdeki konaklamalarda yüzde 5 artış kaydedildi.'' Aydın'daki ören yerlerinin Pamukkale-Kuşadası yolu üzerinde olmamasının dezavantajını yaşadıklarını ve bu yüzden ziyaretçi sayılarının düştüğünü ifade eden Aktakka, bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak için ören yerlerine ulaşım yollarını ve buralardaki konaklama yerlerini gösteren bir çalışma içinde olduklarını sözlerine ekledi. Aydın Denge, 16.09.2006 |
|
|
TUZHANI'NDAKİ YANGIN KORKUTTU
Gaziantep'de tarihi bir binada çıkan yangın, korkulu dakikalar yaşanmasına neden oldu. İtfaiyenin zamanında müdahalesi ile büyümeden söndürülen yangında küçük çaplı maddi hasar meydana geldiği bildirildi. Alınan bilgiye göre, akşam saatlerinde Şahinbey Mahallesi'nde bulunan ve Tuzhanı olarak bilinen tarihi ahşap binada henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Gaziantep 27 Gazetesi, 16.09.2006 |
HASANKEYF MÜZE GİBİ
Batman’ın Hasankeyf İlçesi'nde gerçekleştirilen kazı çalışmalarında Neolitik dönem tarzı evler ortaya çıktı. Hasankeyf Kazı Ekibi Başkanı Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam, eski ve yeni köprü arasındaki alanda yaptıkları sondaj çalışmaları sonucunda, 2 katlı bir han kalıntısıyla hemen üst tarafta bulunan İmam Abdullah Zaviyesi’nin kuzeybatısında yeni yerleşim alanı tespit ettiklerini açıkladı.
Yerleşim alanında ilginç bir plan tipi ortaya çıktığını bildiren Kazı Başkanı Prof. Dr. Uluçam, “Bizim Neolitik dönemden beri tanıdığımız birbirine birleşik, çoğunun kapısı ve penceresi olmayan, dam olarak tabir ettiğimiz örtü sisteminden giriş sağlanan yapı tiplerine benzer yapılar bulundu. Burada yerleşik düzene yeni geçen kalabalık ailelerin kaldıklarını sandığımız yerleşim alanları ortaya çıktı. Bunların kazıları tamamlanıp belgelendirme çalışmalarına geçildi” diye konuştu. Uluçam, Kalebaşı’na giden anayol üzerinde daha önce tespit ettikleri mescitte yapılan temizlik çalışmaları sırasında, sondajlarda dü zgün mimari yontma taşlarla yapılmış duvar kalıntılarına takiben anıtsal boyutta bir caminin bulunduğunu da aktardı. Caminin mihrabının 2004 yılında ortaya çıkarılan Yamaç Külliyesi Camii’nin mihrabına benzer yine anıtsal değerde bir mihraba sahip olduğunu belirten Uluçam, şöyle devam etti: “Bugün itibarıyla caminin harem mekanı, son cemaat yeri denen bir revakı ile daha düşük kodda yap ılmış avlusu ve çok güzel bir havuz parçası var. Bu eserler kültür tarihimiz açısından önemli. Çünkü Artukluoğullarından kalan bir camimiz yoktu. Büyük olasılıkla bu caminin Artuklu hükümdarı tarafından yapılmış olduğu kanaati hakim. Cami üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor.” Türkiye Gazetesi, 16.09.2006 |
|
KANALİZASYON ÇALIŞMALARINDA İKİBİN YILLIK MEZAR BULUNDU
Aydın'da belediyenin kanalizasyon çalışmaları sırasında, 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen mezar bulundu. Aydın Müzesi Müdürü Emin Yener, yaptığı açıklamada, Aydın Belediyesi'nin, Anıtlar Yüksek Kurulu izni ve Aydın Müzesi denetiminde, sit alanı olan Köprülü Mahallesi'nde kanalizasyon çalışması yaptığını söyledi.
Yener, iş makineleri tarafından yapılan çalışma sırasında, tarihi bir yapıya rastlandığını belirterek, ''Tarihi yapıda çalışma yapmak üzere, arkeologlardan bir ekip oluşturduk. Kazılarda, yuvarlak giriş kapısı olan, üstü tonozla örtülü bir oda mezarı ortaya çıkarıldı. Mezarda çok sayıda kemik, sikke, kandil, seramik parçaları ve koku şişeleri bulundu'' dedi.
Aydın Denge, 16.09.2006 |
![]() |
PRENSİN MİRASÇISI ÇAYCI BOLAT MALINI İSTİYOR
Kahramanmaraşlı Sinan Bolat, Ulus'taki 22 dönüm koruyu, Neslişah Sultan ise üzerinde 4 mahalle, cezaevi ve bir mezarlık bulunan bin 700 dönüm arazi ile Hekimbaşı Çiftliği'ni alabilmek için dava açtı. 1924'te yürürlüğe konulan 431 Sayılı Kanun'la hanedan mallarının Hazine'ye devredilmesi öngörülüyor. Ancak 1995'te çıkarılan 4071 Sayılı Kanun'da taşınmaz malların bazılarının zilyetlerine devri öngörülüyor. Gayrimenkul devredilmese bile malın bedelinin ödenmesi söz konusu. Osmanlı Hanedanı'ndan kalan gayrimenkullerle ilgili araştırma yapan Jeneolojist Suat Nuri Kılıçarslan, elinde çok sayıda Osmanlı'ya ait tapu bulunduran aile olduğunu belirterek, "Bu davalardan daha çok açılacak. Bana gelen mirasçıların araştırma yapıp soyağaçlarını buluyorum. Bazı ailelerde 20'ye yakın tapu var. Daha sonra devreye avukatlar giriyor. İlk önce ailenin gayri menkulü tespit ediliyor. Sonra sahiplerinin soyağacı çıkarılıyor, sahiplerine bilgi veriliyor. Veraset ilamı çıkarılıyor. Tescil olmuşsa tapu tescili davası açılıyor ve satış yapılıyor" dedi. Sabah, 16.09.2006 |
![]() |
||
|
10 - 16 Eylül 2006 |
|
IX. ULUSLARARASI DOCOMOMO KONFERANSI ve I. ULUSLARARASI DOCOMOMO ÇALIŞTAYI Modern Mimarlık mirasının belgelenmesi ve korunması konusunda 1990'dan beri iki yılda bir düzenlenmekte olan Uluslararası DOCOMOMO Konferanslarının dokuzuncusu Docomomo Türkiye Ulusal Çalışma Grubu ile İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nin evsahipliğinde 25 Eylül - 1 Ekim 2006 tarihleri arasında İstanbul ve Ankara'da gerçekleşecek. Konunun daha genç bir uzmanlar grubuna tanıtılması, farklı yaş gruplarından araştırmacıların katılımıyla kuram ve uygulamanın bir örnek çalışması üzerinde biraraya getirilmesi ve yapılan çalışmaların gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan I. Uluslararası DOCOMOMO Çalıştayı ise 18-26 Eylül 2006 tarihleri arasında Ataköy-İstanbul'da, “Bir Konut Ütopyasının Korunması: Modern Mimarlık Mirasının Belgelenmesi ve Sürekliliğinin Sağlanması, Örnek Çalışma: Ataköy - İstanbul” başlığı ile gerçekleştirilecek. Konferans öncesinde düzenlenecek olan bu yan etkinliğe Türkiye'den katılan; Dokuz Eylül Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nin yanısıra Almanya, Danimarka, Hollanda, İspanya, İsrail, İtalya, Kanada /Quebec' ten 11 üniversiteden yaklaşık 100 akademisyen ve yüksel lisans / doktora öğrencisi katılacak. Çalıştay sonuçları, 26 Eylül 2006 Salı günü öğlenden sonra İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla binasında yapılacak bir toplantıda sunulacak ve değerlendirilecek ve Konferans sırasında yine kısa bir sunum ve değerlendirmeye ek olarak, üretilen malzemeler Konferans süresince Ankara'da sergilenecek. 27 - 29 Eylül 2006 tarihlerinde Ankara'da gerçekleştirecek olan konferansın teması 20. yüzyıl modernizmleriyle ilgili yerleşik tarih kurgularının diğer bazı modernist yaklaşımları göz ardı ettiği kabulünden yola çıkarak, böylesi oluşumlara tüm coğrafi, kronolojik, biçimsel, ideolojik ve politik çeşitlilikleri içinde odaklanmayı hedefleyen bir yaklaşımla “Öteki” Modernizmler olarak belirlendi. Bu ana tema, “tanımlar, sınırlar, paradigmalar”, “devingenlik ve değişim”, “kimlikler ve öznellikler”, “teknolojiler, süreçler, pratikler”, “gündelik modernizm(ler) ve kentsel çevre” alt başlıkları ile genişletildi. 36 farklı ülkeden 90 katılımcı tarafından sunulacak 50 sözlü bildiri ile 40 posterin yanısıra programda yer alan açık tartışma oturumları, koruma alanında seçilen örneklerin uygulamacıları tarafından sunumu, çağrılı konuşmalar, sergiler, film gösterimleri ve basın toplantıları gibi etkinlikler, özellikle son dönemlerde çeşitli yapıların yıkımı ya da yenilenmesi projeleri nedeniyle Türkiye'nin gündeminde daha çok yer almaya başlayan Modern Mimarlığın belgelenmesi ve korunması konusunun farklı açılardan irdelenmesine olanak sağlayacaktır. Modern Mimarlık örneklerinin korunması konusunda farklı ülkelerdeki deneyimlerin sunulacağı Örnek Uygulamalar oturumlarında; Türkiye'den Emre Madran, Belediyeler / İller Bankası; Fransa'dan Bernard Bauchet, Doesburg Evi ve Maison de Verre ; Şili'den Max Atria, Valparaiso Deniz Bilimleri Enstitüsü ve İngiltere'den John Allan, Priory Heights ve Priory Green Estate koruma ve yeniden işlevlendirme projelerini sunacaklar. Konunun kuramsal arka planı ile koruma uygulama sırasında karşılaşılan sorunlar, iki tartışma oturumunda dinleyicilerin katılımı ile ele alınacaktır. Bu oturumlardan “Öteki” Modernizmler başlığını taşıyan ilkine, Sibel Bozdoğan (yönetici), Mary McLeod, Dilip Gaonkar ve Panayotis Tournikiotis tartışmacı olarak katılacaklardır . “Modern Mimarlık Mirasının Korunması ve Sürdürülebilirliği” başlıklı ikinci tartışma oturumunda ise Lousie Cox (yönetici), Allen Cunningham, Natalia Dushkina, Aydan Balamir, Emre Madran ve Hubert Jan Henket yer alacak. Konferansın önemli yan etkinliklerinden biri olan sergiler kapsamında, DOCOMOMO üyesi her ülkeden seçilen beş örnek binanın tanıtıldığı posterlerden oluşan “Öteki” Modernizmler seçkisi, DOCOMOMO Türkiye tarafından 2004 ve 2005 yıllarında düzenlenen Modernizmin Yerel Açılımları poster sunuşları seçkisi ile Ankara'da bulunan Erken Cumhuriyet Dönemi yapılarının tanıtıldığı Bina Kimlikleri: Ankara, Cumhuriyetin 25 Yılı sergisinin yanısıra, önceki yıllarda düzenlenmiş ve mimarlık kamuoyunda ilgi uyandırmış olan August Perret ve Vedat Tek sergileri ile Modern Türkiye'nin Konutları, Mimar Ahmet Vural Behaeddin'in Kuzey Kıbrıs'ta Ötekiler için Konutları ve Mimarlar Odası'nın modenr mimarlığın korunması ile ilgili hazırladığı Türkiye'de 20. Yüzyıl Mimarlığı Mirası: Kayıplar, Kazançlar ve Ürünler sergileri yer alacaktır. Görsel sunuşlar kapsamında ise, “Türkiye'nin Kalbi Ankara” (Sergey Yosipoviç Yutkeviç, 1934), “Preserving Asmara: Architecture, Memory, and the Making of a Nation” (Caterina Borelli) gibi konuyla ilgili film, kısa film ve belgeseller sunulacak. DOCOMOMO Türkiye, yayınladığı bildiride: uluslararası anlamda mimarlık ve koruma alanında etkin kuramcı ve uygulamacı yaklaşık 500 uzmanı biraraya getirecek olan bu iki haftalık etkinlikler dizisinin, Modern Mimarlık ürünlerinin belgelenmesi ve korunması konusunun son yıllarda kazandığı önem ve ivme ile uygun biçimde, ulusal ve uluslararası basın organları ile mimarlık ve popüler kamuoyunda geniş yansıma bulacağına inandıklarını belirterek, özellikle son dönemlerde Türkiye mimarlik gündeminde de sıklıkla yer alan Modern Mimarlık Mirasının değerlendirilmesi olanakları ve yeni kullanımlarla kent belleğinin bir parçası olarak ileriki nesillere aktarılması konusunda uluslararası örneklerinin sunulması ve tartışılması, konunun uzmanlarını olduğu kadar, kentlerin fiziksel yaşamı konusunda karar verme yetkisine sahip kişi ve kurumlar açısından da bilgilendirici olacağını duyurdu. Ayrıca; son yıllarda yerel yönetimlerin konunun uzmanlarının görüşlerine değer vermeyen tutumları ile uzmanlık ve duyarlılıktan uzak yaklaşımları ve buna ek olarak Yüksek Kurulun koyduğu ilkelere rağmen bazı Bölge Koruma Kurullarının aldığı toplumsal çıkarları göz ardı eden uygunsuz kararlar sonucu yitirilen Balıkesir Kervansaray Oteli (Muhteşem Giray, Affan Kırımlı, 1950'ler), Ankara Havagazı Fabrikası (1926) ve Ayhan Apartmanı (Seyfi Arkan, 1935) üzerinde tartışmaların sürdüğü Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası ve Tesisleri (Khan ve Turkstroj, 1935), İnönü Stadyumu, (Paolo Vietti-Violi, Fazıl Aysu, Şinasi Şahingiray, 1947), Ankara Ulus Meydanı ve Tarihi Kent Merkezi (1937- 1967), İstanbul Radyo Evi, (Doğan Erginbaş, Ömer Günay, 1945), Taksim Atatürk Kültür Merkezi, (Hayati Tabanlıoğlu, 1969) ve Büyük Ankara Oteli (Marc Saugey, Yüksel Okan, 1966) gibi çok sayıda olumsuz örnek düşünüldüğünde bu konuda uluslararası bir konferansa evsahipliği yapmalarının ilgili sorunları farklı yönleriyle ülke kamuoyunun gündeminde tutmalarına yardımcı olarak yine yakın zamanda tescillenerek koruma altına alınan Adana Ziraat Haşarat Laboratuarı (Mimar Ferit, Mimar Aptullah Ziya Kozanoğlu, 1931-1932), Adana Sait Bey Evi (Mimar Semih Rüstem, 1930), Adana Semih Rüstem Evi (Mimar Semih Rüstem, 1931), TED Ankara Koleji eski binaları (1930'lar), İstanbul TCK 17. Bölge Müdürlüğü, (Mehmet Konuralp, Salih Sağlamer, 1973-1979), İstanbul Ataköy İlkokulu (Muhteşem Giray, 1962-1965) ve TEKEL Mecidiyeköy Likör Fabrikası (Robert Mallet-Stevens, 1930-1932) gibi olumlu örneklerin sayısını arttıracağına inandıklarını açıkladı. TAY Haber, 15.09.2006 |
|
MELİTA'DAN BATTALGAZİ'YE TARİH, ARKEOLOJİ, KÜLTÜR VE SANAT GÜNLERİ
Malatya'nın Battalgazi İlçesi'nde bu yıl 16-25 Eylül tarihleri arasında 2'ncisi düzenlenecek olan Uluslararası Katılımlı, "Melita'dan Battalgazi'ye Tarih, Arkeoloji, Kültür ve Sanat Günleri" etkinlikleri ilk gün Silahtar Mustafapaşa Kervansarayı'nda yapılacak. "Doğu’da Bir İlk, 250 Sanatçı 250 Eserle Tarihi Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı'nda Buluşuyor" sloganıyla da duyurulan etkinliğin yoğunluğu, 16-18 Eylül tarihlerini kapsarken, sergi bölümünün 10 gün süreceği bildirildi. Malatya Haber, 15.09.2006 |
|
TAŞHAN'DA RESTORASYON ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
Tokat'ın tarihi mekanlarından Taşhan'da restorasyon çalışmaları devam ediyor.
Türkiye'de sayılı eserler arasında yer alan ve yaklaşık 2 yıldır yerli ve yabancı turiste gezi amaçlı açık tutulan Taşhan, uzun yıllar kapalı kalmıştı. 1998 yılında yapılan ihalede otel olarak yapılması planlanan Taşhan'ın, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan girişimlerle otel olması karşılıklı olarak feshedilmişti. Bu aşamadan sonra çizdirilen restorasyon projesi kuruldan geçerek 19 Mayıs tarihinde ihale gerçekleşerek restorasyon çalışmaları başlatıldı. 112 odası ve bir mescidi bulunan iki katlı Taşhan'da Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce başlatılan restorasyon çalışmalarının yaklaşık 2 milyon YTL'ye mal olması bekleniyor. Turizm Gazetesi, 15.09.2006 |
|
|
SELÇUK'UN ARKEOLOJİ KÜTÜPHANESİ AÇILDI
Selçuk'ta, merkezi ABD'de bulunan Crisler Vakfı'nın arkeoloji araştırmalarını içeren eserlerinden oluşan bir kütüphane açıldı. Açılış törenine vakfın kurucu üyesi ve başkanı Janet V. Crisler ve Başkan Yardımcısı Linda R. Cain de katıldı.
Haber Ekspres, 15.09.2006 |
YEŞİLBURÇ’TA OSMANLI HAMAMI KORUMAYA ALINDI
Niğde Yeşilburç kasabasında yer alan Osmanlı dönemi Rum Hamamı ile ilgili araştırma yapan Ömer Fethi Gürer'in yazıları üzerine hamamda yapılan incelemede hamamın korunması gereken eserler kapsamında olduğu kararına varılarak Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge kurulu Müdürlüğü'nce, 764 sayılı karar ile korumaya alındı.
Yeşilburç kasabasında 561 parsel kayıtlı hamamın 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca koruma altına alınması üzerine gazeteci yazar Ömer Fethi Gürer konuya duyarlılık gösteren yetkililere teşekkür etti ve Niğde genelinde çok sayıda höyük ile tarihi eser koruma ve kurtarılma inceleme beklediğini belirterek "Niğde bir hazine üzerinde ama kıymeti bilinmiyor’ dedi.
Üç ayrı bölümden oluşan hamam büyük ölçüde tahribata uğramış olup sadece iki kubbeli ana bölüm ayaktadır. Kasnaklı hamam tavanı halk arasında ‘cıngı’ denilen siyah taş ile yapılmıştır. Kazan dairesi sökülmüş, su getirme boruları dahi parçalanmıştır. Yazı ile bildirilen Koruma Kurulu Kararı'nda hamam hakkında verilen detaylı bilgiler Niğde Müze Müdürü Fazlı Açıkgöz tarafından hazırlanan rapordan alınmıştır. " Yeşilburç Köyiçi mevkindeki Hamam giriş ve soğukluk - sıcaklık - ısıtma bölümlerinden oluşmaktadır. Duvarlar moloz taş üzerine düzgün kesme taşla kaplanmıştır. İki bölüm kare planlı olup üstte kubbeye doğru geçiş duvar ve köşelerde yapılan sekiz adet sağır kemerle sağlanmaktadır. Köşelerde sağır kemerlerin içinde üçgen pandantif süslemeler yer almaktadır. Buradan sıcaklık bölümüne geçiş batı duvarındaki kapı ile olmaktadır. Bu ikinci bölümde sıcak suyun geçirildiği künkler halen görülmektedir. Kubbe üzerinde ışık gözleri mevcuttur. Bunun batısında dikdörtgen bir mekan ile batı yönde buna bağlı ısıtma bölümü yer almaktadır. Burada bir havalandırma bacası vardır. Yapı doğu-batı yönünde uzanmaktadır. Giriş kapıları güneydedir."
Yeşilburç’ta en çok bilinen tarihi yapı olan 1807 tarihli tamir kitabesi olan Yeşilburç Kilise Camii de 1992 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınmıştı.
Niğde Merkez ilçeye 5 kilometre mesafede olan Yeşilburç, 1924 yılına kadar Rumların yoğun olarak yaşadığı yerlerdendi. "Tenei" olarak bilinen kasabada Sula Bozis1924 yılına kadar 4000 Rumun yaşadığını yazar. Macar gezgin Bela Horvarth da "1913 Anadolu" adlı kitabının Niğde bölümünde Telmiso Manastırı’na doğru yol alırken Tenei Köyü’ne rastlandığını anlatır. Yazar köyün güzel taş evleri, meyve ve sebze bahçeleri ile bağlarla çevrili olduğunu anlatır ve Telmiso Manastırı’ndaki altın kaplamalı tarihi ikonolar, avizeler ve diğer değerli eşyaya dikkatimizi çeker.
P.İ.Kiryakidis, 1955 yılında yayımladığı "Kapadokya’daki Tiana" adlı kitabında Bizans İmparatoru Nikiforos Fokas’ın eşi, İmparatoriçe Teofano'nun 965 yılında buraya yazlığa geldiğini yazar. Tiana doğumlu, İstanbul Fener Rum Lisesi'nde okumuş, sonraları Atina’daki İstanbullular Derneği’ne başkanlık etmiş olan Poti Kiryakidis’e göre Tianalılar, köylerinde çok güzel evler ve cemaat binaları inşa etmiş sanatsever ve varlıklı insanlardı. Tiana Katerdral Kilisesi üç azize adanmıştı: Agios Stefanos, Agios Minas ve Agii Teodori. Kasabada bir Rum Erkek İlkokulu, altı sınıflı bir kız ilkokulu, üç sınıflı bir yuva, ufak bir halk kütüphanesi, lokali, halı ve kumaş dokuma atölyeleri, misafirhane, han, hamam, su değirmeni, bulgur değirmeni ve dükkanları vardı. Tiana’nın lezzetli sebze, baklagiller ve meyveleri yaygındı. Özellikle kıpkırmızı kokulu ’Amasya elması’ olarak bilinen elmaları, Tokalıoğlu, Darende, Şekerpare türü kayısıları balı, kuru kaymağı ve P. Kiryakidis’e göre Fransız’rokfor’ peynirini anımsatan ‘güveç peynirine tanınmış ürünleriydi. TAY Haber, Haber: Ömer Fethi Gürer, 15.09.2006 |
|
ANITLAR KURULU'NDAN TARİHİ CAMİYE KORUMA
Gemlik'e bağlı Küçükkumla Beldesi'ndeki Hacı Muhi Camisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumu Bölge Kurulu tarafından tarihi eser olarak tescil edildi.
Anıtlar Kurulu'nun aldığı karar doğrultusunda yüzlerce yıllık cami ve yanındaki hamam koruma altına alındı. Cami ile minare arasında geçen yolun iptal edilmesi de karara bağlandı. Kurul, koruma altına alınması kararlaştırılan tarihi caminin restorasyonunun yapılması için karar verdi.
Bursa Hakimiyet, Fotoğraf : Bursa Kent Haber, 15.09.2006 |
|
ANTİKA HALI HIRSIZLIK ŞEBEKESİ ÇÖKETİLDİ
Konya'da İl Jandarma Komutanlığı'nın yaklaşık 1.5 yıldır yürüttüğü çalışmalar kapsamında birçok ildeki camilerden tarihi eser niteliğindeki antika halı ve kilimleri çalarak, yurt dışına sattıkları öne sürülen 9 kişi yakalandı.
Merhaba Gazetesi, 15.09.2006 |
|
![]() ![]() |
TARİHİ KEPÇEYE YUVARLADILAR
Kadıköy-Kartal Raylı Toplu Taşıma Sistemi kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan tarihi eserler arasındaki bir sütun, kepçeyle taşınmak istenirken iki parçaya ayrıldı. Sabah, Haber: Yalçın Bel - Cansu Yılmazkaya, 15.09.2006 |
İL KÜLTÜR MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MÜZE ŞEHRİ ŞANLIURFA KİTABI
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından şehrin tanıtımı için hazırlanan "Müze Şehir Şanlıurfa" adlı kitapla ilgili olarak şu açıklama yapıldı: "Bu eser tarih öncesinden başlayarak bölgenin siyasi ve sosyo-kültürel yapısını aydınlatan yüzey araştırmaları ile arkeolojik kazıların dönemlerine göre toplu bir değerlendirmesidir. Ayrıca bu çalışmanın belki de en önemli artısı gelecek nesillerin kentimizin tarihi mirasına duyarlılığına katkı sağlayacak olmasıdır.
Yrd. Doç Dr. Abdullah Ekinci imzasını taşıyan "Müze Şehir Urfa" adlı bu çalışmada, tarih öncesi ve sonrası dönemlerde çeşitli hakimiyetler yaşamış olan Şanlıurfa'da kazı ve yüzey araştırmaları sonucunda Paleolitik, Mezolitik, Neolitik, Halaf, Kalkolitik, Ubeyd, Uruk dönemleri, Tunç, Demir çağları ile Urartu, Frigya, Lidya, Hellenistik, İran, Roma-Bizans, İslam dönemi ile Türk dönemlerine ait buluntular üzerinde durulmakta, ayrıca bölgenin sosyo-kültürel yapısına ışık tutulmaktadır. Başta Harran Sabiileri, Pagan kültürü, Yahudiler, Hıristiyanlar ve İslami döneme ait çeşitli buluntuların öneminden bahseden kaynak kitapta; Anadolu'nun Türkleşmesinde bir giriş kapısı olma özelliği taşıması açısından da ayrıca önemine değinilmektedir." Güneydoğu Medya, 15.09.2006 |
|
MİSİ'DE ŞENLİK
Bursa, Nilüfer Belediyesi'nin yürüttüğü 'Misi Koruma Yaşatma Projesi' kapsamında düzenlenen Misi Şenliği, 17 Eylül 2006 tarihinde yapılacak.
17. ve 18. yüzyıldan kalma 27 tescilli yapının bulunduğu bölgede ilk etapta 3 tarihi yapının kamulaştırılması, röleve ve restorasyon projelerinin hazırlanıp-uygulaması yönünde çalışmalar yürüten Nilüfer Belediyesi, bu binalara sanatevi, müze ev, halk eğitim merkezi gibi fonksiyonlar kazandırmaya hazırlanırken, bir yandan da bölgeye sosyo-ekonomik hareketlilik kazandırmak amacıyla çalışmalar yürütüyor.
Bu kapsamda yöre halkının katılımı ile geleneksel hale getirilecek olan bir şenlik organize eden Nilüfer Belediyesi, pazar günü tüm Bursalıları Misi Şenliği'nde buluşturmayı hedefliyor. Saat 14.00'de başlayacak şenlik kapsamında; köy içi gezi, tescil plaketlerinin evlere asılması, NİLFOD Misi Evleri fotoğraf sergisinin açılışı, çocuk oyunlarının sergilenmesi, ÇEKÜL Vakfı'ndan Ali Akdamar'ın konuk olacağı bir söyleşi, Misili kadınların yemek yarışması, en iyi korunan ev ödül töreni, keşkek ve ayran ikramı, Misili gençlerin katılımıyla oluşturulan Misi Halk Tiyatrosu'nun gösterimi ile Misi halk korosu ve Nida Ateş halk müziği konseri gibi etkinlikler gerçekleştirilecek. Bursa Hakimiyet, 15.09.2006 |
![]() |
TARİH SEVGİSİ YOKSULLUĞA KARŞI
Büyük bir tarihi zenginliğe sahip Hasankeyf'in diğer yüzünde yoksulluk var. Onlarca yıldır sular altında kalıp kalmayacağının belirsizliğiyle gelişemiyor, yeni yatırım yapılmıyor. Ilısu Baraj projesi ve sit alanı olması nedeniyle yeni evler inşa edilemediği için kalabalık aileler küçük evlere sığmaya çalışıyor. Hayvancılık ve tarımın çok sınırlı olarak yapılabildiği ilçede insanların büyük çoğunluğu işsiz. İlçe sürekli göç veriyor. Turizmse bölgedeki güvenlik sorunu ve devletin duyarsızlığı nedeniyle gelişmiyor. Bu koşullar bazılarını baraj fikrine ikna ederken ilçenin çoğunluğu tarihi eserlerin yüzyıllar öncesinden kendilerine bırakılmış birer emanet olduğunun bilinci ve tarih sevgisiyle ilçeyi sulara gömecek baraja 'Hayır' diyor. İlçede memur olan Visalettin Ceylan, Hasankeyf'i tanıtabilmek için web sayfası hazırlamayı öğrenmiş. 'hasankeyfim. com' sitesinde ilçesini tanıtıyor. Fotoğraflar ve bilgilerle web sayfasını sürekli yeniliyor. "İlçemiz için herkes bir şeyler yapmalı" diyor. Kaymakamlık da öğrencilere, Hasankeyf'in tarihi hakkında dersler veriyor. Kaymakamlığın dağıttığı 'gönüllü rehber kartları'nı takan genç ve çocuklar, 'Amacımız para değil, ilçemizi tanıtmak' diyerek ziyaretçileri karşılıyor. Böylece tarih sevgisi yayılıyor.
Hasankeyf, güvenlik sorununun azaldığı son dört yıl boyunca, turizmin kazancıyla tanıştı. Yerli ve yabancı turistlerin ilgisi nedeniyle Dicle'nin üzerinde çardaklar kuruldu. Lokanta ve kafeteryalar açıldı. Kalede ve kayalıklarda bazı mağaralar, çay bahçesine dönüştürüldü. Batman Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre geçen yıl Hasankeyf'i 50 bin kişi ziyaret etti. Ancak PKK'nın saldırılarının artmasının ardından bu yıl Hasankeyf turizminde büyük düşüş yaşanıyor. Kaledeki kafeteryada çalışan Rüstem Ayhan, "Geçen iki yıl çok turist geldi. Biz de ilçemizin değerini gördük. Buradaki tarihi yok etmek yerine onu bütün dünyaya tanıtmamız gerekiyor. Bunlar bizim değerlerimiz, zenginliğimiz" diyor. Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen, "20 yıl önce Kapadokya'yı da kimse bilmiyordu. Şimdi bütün dünyadan turist gidiyor. Hasankeyf de bir süre sonra bir turizm merkezi olabilir. Türkiye barajdan çok daha fazlasını kazanır" diye konuşuyor. Haber ve Fotoğraf: Timur Soykan, 15.09.2006 |
|
|
AKTOPRAKLIK KAZISI İÇİN TANITIM ATAĞI
Bursa'da Nilüfer İlçesi'nin Akçalar beldesinde 3 yıldır sessiz sedasız sürdürülen ve önemli tarihi bulguları ortaya çıkaran Aktopraklık Höyüğü kazılarını daha geniş kitlelere tanıt amacıyla Nilüfer Yerel Gündem 21 ve Aktopraklık Höyüğü Kazı Bilimsel Başkanı Doç. Dr. Necmi Karul`un girişimleriyle bir çalıştay düzenlendi. Bursa Olay, 15.09.2006 |
ŞARAP YERİNE ŞIRA
Bodrum Kalesi'nin en görkemli bölümlerinden biri olan ve kapısındaki kabartma nedeniyle "Aslanlı Kule" olarak da bilinen tarihi İngiliz Kulesi'nde bir gelenek sessiz sedasız tarih oldu. Kulede ziyaretçilere şarap yerine üzüm suyu ikram edilmeye başlandı.
Milliyet, Haber: Saliha Çolak, 15.09.2006 |
|
TARİHİ ESERLER RİSK ALTINDA
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nün yeni müdürü Prof. Dr. Gülay Altay, İstanbul'da tarihi eserlerin risk altında olduğunu söyledi. Enstitüde basınla tanışma toplantısı gerçekleştiren Prof. Dr. Gülay Altay, enstitünün yapısını, çalışmalarını, devam eden projeleri ve kendi çalışmalarını anlattı.İstanbul'da tarihi eserler konusunda risk olduğunu belirten Altay, "Bu risk ülke genelinde de, Avrupa'da da var. Şu anda yoğun şekilde bilim adamları ve kamu kurumları tarihi eserlerin korunması için çalışıyor" diye konuştu. Prof. Dr. Altay, kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bir soru üzerine, "Enstitünün kapasitesi ölçüsünde bu tür projelerle ilgileneceğini söyledi. Radikal, 15.09.2006 |
DÜNYA DOLUSU HARİKA GOOGLE'DA
Google, tüm dünyanın uydu fotoğraflarını görüntülediği 'Google earth' programından sonra şimdi de dünyanın doğal harikalarını, popüler bölgelerini ve dünya üzerinde insan eliyle yapılan değişiklikleri bilgisayar ekranlarına getirecek. 'Google earth' programı içinde geliştirilen 'Featured content' bölümü, Tutankamun'un Mısır'daki mezarından, Japonya'daki Itsukushima Türbesi'nden Çin'deki Three Gorges Dam Barajı projesine kadar sayısız yeri gösterecek. Radikal, 15.09.2006 |
ÜÇ BOYUTLU ZEUGMA INTERNETTE
Gaziantep'in Nizip İlçesi'nde bulunan Zeugma Antik Kenti'nin renkli ve üç boyutlu görüntüleri bilgisayar ortamına aktarılıyor. Zeugma Kazı Başkanı Doç. Dr. Kutalmış Görkay, bir mühendislik firmasına çektirdikleri renkli ve 3 boyutlu görüntüleri, röleve ve restorasyon başta olmak üzere Zeugma ile ilgili çok farklı çalışmalarda kullanmayı düşündüklerini söyledi.
Dünyada renkli ve üç boyutlu görüntüleme çalışmasının değişik amaçlar için yapıldığını ifade eden Ertan İlter, şunları söyledi:“Örneğin hazırlanacak CD'ler sayesinde Zeugma antik kentini dünyanın her yerine üç boyutlu olarak taşımak mümkün. Örneğin, yaşlı ya da sürekli hasta olması nedeniyle Zeugma'yı görmeye gelemeyenler olduğunu düşünelim. Hazırlanacak CD sayesinde bu kişiler bilgisayarları aracılığıyla Zeugma Antik Kenti'nde sanal gezi yapabilirler. Bu kişiler Zeugma Antik Kenti'ne gelenlerden farklı olarak yalnızca eserlere dokunamazlar, o kadar. Bir başka örnek vermek gerekirse arkeologlar ve bilim adamları da hazırlanacak CD'ler sayesinde Zeugma'ya gelmeden antik kente ilişkin doyurucu bilgiye ulaşabilecekler.”
Ertan İlter, kendisi bilimsel ve teknolojik bir çalışma olan renkli ve 3 boyutlu görüntülemenin, tarihi ve turistik değerlere ilişkin yapılacak pek çok çalışmada kullanılabildiğini ifade etti. Hürriyet, 15.09.2006 |
|
YAŞAYAN LİKYA'NIN İZİNDE
Ressam Aydın Çukurova’nın Likya uygarlığının izleğinde 8 yıllık bir çalışmasının ürünü olarak ortaya çıkan Yaşayan Likya projesi, 14 Eylül'den başlayarak 30 Eylül tarihine kadar İstanbul arkeoloji Müzesi Assos Salonu'nda sanatseverlerin begenisine sunulacak.
Anadolu’nun hemen her noktasını ve dünyanın birçok ülkesini gezen Çukurova aynı zamanda Kaş-Eflatun Sanat Kampı’nın da kurucusu. Sanatçı, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, İzmir Resim Heykel Müzesi ve Antalya Müzesi sergiler işbirliğiyle oluşturulan projenin sadece projeyi hazırlayan bilim insanları ve sanatçıların değil bütün Anadolu ve Türkiye’nin projesi olduğunu söylüyor. Hürriyet, 15.09.2006 |
|
|
TARİHİ ÇEŞMELER
Tarihi Erzurum çeşmelerine yeterli ilginin gösterilmemesi vatandaşın tepkisine yol açıyor. Yaz sezonu bitmesine rağmen, tarihi çeşmelerde yeterli düzeyde çalışma yapılmadı.
Tarihe yenik düşmeyen tarihi Erzurum çeşmeleri ilgisizliğe yenik düşüyor, tarihi çeşmelerde tanıtım kitabeleri bulunmazken, bakımsızlık ve temizlik faktörü de göz ardı ediliyor.
Erzurum’daki en köklü çeşmelerden biri olan Dabakhane çeşmesinin bakımsızlığı da vatandaşların tepkisine yol açıyor.
Çeşmelerde tanıtım kitabelerinin olmadığını belirten vatandaşlar, “ Tarihi çeşmeler hepimizin ortak değerleri, bu çeşmelere gereken ilgi gösterilmelidir. Tarihi çeşmeler konusundaki bu duyarsızlığa bir anlam veremiyoruz. Konuyla ilgili olarak ilgilileri duyarlı olmaya davet ediyoruz. Çeşmelerin bakımsızlığı ve temizlik faktörün göz ardı edilmesine bir anlam veremiyoruz. Herkes bu noktada duyarlı olmalıdır” diye konuştu. Erzurum Gazetesi, 14.09.2006 |
KAÇAK KAZI YAPIYORLARDI
Çankırı, Yapraklı'da, kaçak kazı yapan 3 kişi suçüstü yakalandı. Güvenlik güçleri, ihbar üzerine, İkizören beldesinde, 1. derecede arkeolojik sit alanında detektörle define arayan M.Ş, Ş.K. ve Ö.K'yi suçüstü yakaladı. Zanlıların aracında, 1 detektör, detektöre ait 2 başlık, 19 eski para ve sikke, 1 dürbün, 3 ışıldak, 4 adaptör, 2 büyüteç, 1 fotoğraf makinesi, 1 yön bulma cihazı ele geçirildi. Zanlılar gözaltına alındı. Haber Ekspres, 14.09.2006 |
|
SAKARYA KÖPRÜSÜ YAKINLARINDA KALINTILAR
Sakarya Nehri'nde kuraklık nedeniyle suların çekilmesiyle birlikte, eski Sakarya Köprüsü'nün Rüstemler Tesisleri yakınlarında nehir yatağında, Bizans dönemine ait olduğu belirtilen halk tipi mezarlar bulundu. Sakarya Kent Haber, 14.09.2006 |
|
PROF. DR. İLYAS YILMAZER'DEN HASANKEYF BİLDİRGESİ
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Yılmazer, Ilısu Barajı'nın tarihi Hasankeyf'i katledeceğini belirterek, "30 yıllığına ülkenin yüzde 1 elektriğini sağlayacak diye kurulan barajlarla 12 bin yıllık Hasankeyf, Zeugma ve benzeri uygarlıklar ile uluslararası kültürel miraslarımız katlediliyor" dedi. Adana’da düzenlenen "Hem Hasankeyf, Hem de Daha Fazla Enerji'' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Yılmazer, Ilısu Barajı ve Hasankeyf bölgesiyle ilgili yürüttükleri bilimsel etkinliğin sonuç bildirgesini açıkladı.
Dünya çapında barajlardan çok dalgalardan ve rüzgardan yararlanılarak enerji üretildiğine dikkat çeken Yılmazer, "Barajların ömrü 30-60 yıl gibi kısa bir süredir. 30 yıllığına ülkenin yüzde 1 elektriğini sağlayacak diye 12 bin yıllık Hasankeyf, Zeugma ve benzeri uygarlıklarla uluslararası kültürel miraslarımız katlolur" diye konuştu.
Prof. Dr Yılmazer, şunları söyledi: "Almanya son 10 yılda Türkiye'nin gereksinimi olan elektriğin yarısından fazlasını rüzgar, güneş, deniz dalgası ve benzeri yöntemlerle elde ederken, yüzde 15 de tasarruf sağlamıştır. Ilısu Barajı'nın yüzde 10 maliyetine, 2 kat fazla hidrolik enerji, Dicle havzasından barajsız olarak sunulabilir. Ilısu Barajı'nı besleyen akarsuların ortalama düşüşü 2000 metredir. Hakkari, Siirt, Van, Muş, Bingöl, Elazığ, Diyarbakır ve Batman illeri sınırları içerisinde kalan dağlar 2-3 bin metre yüksekliktedir. Bu düşüşten yararlanarak elektrik elde edilebilir." Batman Gazetesi, 14.09.2006 |
|
KADIKALESİ'NDEKİ KAZI ÇALIŞMALARI
Kültür Bakanlığı, Ege Üniversitesi ve Kuşadası Belediyesi arasında 2001 yılında yapılan protokolle Kuşadası Kadıkalesi'nde başlayan kazı çalışmalarının bu yılki bölümü sona erdi. 6. yılını tamamlayan kazılarda 40 kişilik bir kazı ekibi 2 ay boyunca Kadıkalesi'nde çalıştı.
Kış aylarında definecilerin mezarları tahrip ettiğini belirten Mercangöz, kazılarda çıkarılan Hitit, Roma ve Bizans dönemlerine ait seramik parçalar, sikkeler, heykelcikler ve birçok tarihi eserin yöre tarihine ışık tuttuğunu ve bu zenginliklerin turizme de büyük katkı sağladığını söyledi. Aydın Kent Haber, 14.09.2006 |
![]() ![]() |
İSTANBUL TASARIMLA DİKKAT ÇEKECEK, MİLANO'YU GEÇECEK
Balat’taki eski Galata Köprüsü üzerinde ikincisi düzenlenen İstanbul Tasarım Haftası’nın (İstanbul Design Week 2006) açılışında konuşan Kadir Topbaş, "İstanbul, modernliği, estetiği, fuarları ve tasarımlarıyla dünyanın yakından ilgilendiği bir kent olacak. İstanbul artık yatırım, cazibe, aktivite merkezi olan bir kent olma yolunda. Kenti yeniden oluşturuyoruz" dedi. Hürriyet, Haber: Mürteza Akkaya, 14.09.2006 |
|
|
ANTİK MEZARA İNŞAAT İZNİ İPTAL
Foça'da öğrencileriyle Koruma Kurulu'nun inşaat izni verdiği araziye Şafak Operasyonu düzenleyen Prof. Özyiğit 15'e yakın antik mezar bulmuştu. Yapılan kazılardan sonra, inşaat müsaadesi verilen arazide Phokaia antik kentinin nekrapol alanı ve aynı zamanda kente ait arkaik dönem kalıntıları ortaya çıkarıldı. Bu durumun Milliyet gazetesinde "Tarih Kıyımına Şafak Operasyonu" başlığıyla haber olmasından sonra, Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü, "İnşaat faaliyetlerinin durdurularak, konunun Koruma Kurulu'nun ilk toplantısında görüşülmesini" istemişti. Milliyet, Haber: Ömer Erbil, 14.09.2006 |
TARİHİ DAYI AHMET AĞA KONAĞI RESTORE EDİLİYOR
Gaziantep'in tarihi konaklarından Dayı Ahmet Ağa Konağı, GAP Bölgesel Kalkınma İdaresi Kültürel Mirasın Geliştirilmesi Programı kapsamında restore ediliyor. Restorasyon giderlerinin tamamı, AB hibe kaynaklarından faydalanılarak karşılanacak. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu ile Gaziantep Valiliği tarafından yürütülen proje, 18 ayda tamamlanacak. Projeyi, Antep Harbi'nde kumandanlık yapan Dayı Ahmet Ağa'nın isminin yaşatılması ve tarihi yapıların gelecek nesillere kazandırılması için başlattıklarını belirten Vali Süleyman Kamçı, gelecek yıllarda 30 tarihi Antep evini restore ettirerek, butik otel konumunda turizmin hizmetine sunmayı hedeflediklerini söyledi. İl Özel İdaresi'nin restore ettirdiği Dayı Ahmet Ağa Konağı'ndaki çalışmaları yerinde izleyen Vali Kamçı, önemli bir kültür mirası olan Antep evlerinin çok iyi korunması, restore ettirilerek turizme kazandırılması gerektiğini ifade etti. Kamçı, ''Gelecek yıllarda, 30 tarihi Antep evini restore ettirip, butik otel olarak turizmin hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Bunun için ilk çalışmayı Dayı Ahmet Ağa Konağı'nda başlattık. Gaziantep gelecek 10 yılda turizm gelirini mutlaka ikiye katlamalı, bunun için altyapı iyi hazırlanmalıdır" dedi. Dayı Ahmet Ağa Konağı'nda yürütülen çalışmaya ilişkin bilgi veren İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Abdulkadir Demir ise tarihi yapıyı AB'den sağladıkları destekle restore ettirdiklerini söyledi. Restorasyon ihalesinin bedelinin 547 bin avro olduğunu kaydeden Demir, şunları söyledi: "İhalenin ardından konağın restorasyonuna başlandı. Çalışma, 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlanacak. Proje için AB, GAP Bölgesinde Kültürel Mirası Geliştirme Programı'ndan 650 bin avro hibe destek aldık. İl Özel İdaresi olarak da proje için 190 bin avro ayırdık." Turizm Gazetesi, Fotoğraf : Gaziantep Kent Haber, 13.09.2006 |
![]() |
HAZİNEDAROĞLU KONAĞI'NIN RESTORASYONU BAŞLADI
Ordu'nun Fatsa İlçesi'nde uzun süredir restore edilmeyi bekleyen Bolaman Hazinedaroğlu Konağı'nda restorasyon çalışmasına başlandı.
Ordu İl Kültür Turizm Müdürü Muzaffer Günay, Bolaman Hazinedaroğlu Konağı'nın en önemli taşınmaz kültür varlıklarımızdan biri olduğunu belirterek, "Hazinedaroğlu Konağı, uzun zamandır atıl durumdaydı. Bakanlığımızdan sağladığımız imkanlarla buranın onarımı için açık ihale yaptık. Bunun sonucunda Zeki Polat Demir isimli bir müteahhit 276 bin YTL'ye ihalesini aldı. Buranın yaklaşık maliyeti 550 bin YTL idi. Böylece uzun yıllardır atıl vaziyette duran Bolaman Haznerdaroğlu Konağı'nın onarımına resmen başlanıldı" dedi. Turizm Gazetesi, 13.09.2006 |
AB'DEN KÜLTÜRE DESTEK
Avrupa Birliği, kültür alanındaki projeleri hibe kapsamında destekliyor. Bu hibelerden yararlanılması için, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının daha fazla proje üretmesi gerektiği vurgulanıyor. Türkiye'nin bu yıl dahil olduğu Avrupa Komisyonu Topluluk programlarından "Kültür 2000" ve "Kültür 2007" Ankara'da düzenlenen toplantıyla tanıtıldı. Birlik, Kültür 2000 kapsamında ayrılan yıllık destek bütçesini 236 buçuk milyon avro olarak belirlerken, Kültür 2007 için bu miktarı 352 milyon avro düzeyinde öngördü.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Mustafa İsen, Birlik'ten alınabilecek katkı için mutlaka proje yapılması gerektiğini belirtti. İsen, Birlik'ten fon beklentisinde olan bütün kurumları, üniversite ve sivil toplum örgütlerini proje üretmeye davet etti. Trt/Haber, 13.09.2006 |
|
KAZI ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR
Samsun'da, 3 ayrı bölgede arkeolojik kazı çalışmalarının sürdürüldüğü bildirildi. Samsun Kent Haber, 13.09.2006 |
TARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞI ÇETESİ ÇÖKERTİLDİ
Ağrı Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin düzenlediği operasyonla, 8 kişilik tarihi eser kaçaklığı çetesi çökertildi. Operasyonda çeşitli dönemlere ait çok miktarda tarihi eser ele geçirildi. |
|
![]() |
İNŞAAT MI YAPILACAK KORUMA MI SAĞLANACAK?
Foça Kazıları Başkanı Prof. Dr. Ömer Özyiğit'in inşaat izni verilen araziye sabaha karşı öğrencileriyle giderek kazı yapıp lahitleri ortaya çıkarmasının ardından, İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu bugün, konuyu karara bağlamak için toplanacak. Daha önce nekropol alanında inşaat yapılmasına izin veren Koruma Kurulu'nun bugün alacağı karar merakla bekleniyor.
Milliyet, Haber: Ömer Erbil, 13.09.2006 |
DEFİNE AVCILARI
Ağrı Dağı eteklerindeki Korhan yaylasında bulunan Iğdır Kalesi, define avcıları tarafından iş makineleriyle tahrip edildi. Kalenin Oğuz Türkleri'nce 11. yüzyılda yapıldığını belirten İl Kültür ve Turizm Müdürü Ziya Zakir Acar, "Bu işi kim yapmışsa er ya da geç yakalanacak" dedi. Milliyet, Haber: Aydın Deniz, 13.09.2006 |
|
HAVARİ HEYKELLERİ BULUNDU
Muğla'nın Yatağan İlçesi'ne bağlı Eskihisar Köyü'ndeki Stratonikeia antik kentinde bir kilise ve ellerinde rulo bulunan 2 havari heykeli bulundu. Heykellerin, Hz. İsa'nın Havarileri olduğu sanılıyor.
Haber Ekpres, 13.09.2006 |
|
![]() |
ALAŞEHİR'DE TARİHİ ESER OPERASYONU
Manisa'nın Alaşehir İlçesi'nde bir ihbarı değerlendiren polis, Roma ve Bizans dönemlerine ait 17 parça tarihi eser ele geçirdi. Manisa Kent Haber, 13.09.2006 |
TRALLEIS'DE ÖĞRENCİ-HOCA DAYANIŞMASI
Aydınlı Arkeolog Ömer Altıntaş, geçen yıl mezun olduğu Adnan Menderes Üniversitesi’nin sorumluluğunda yürütülen Tralleis kazılarında Kültür Bakanlığı’nı temsil ediyor. 2005 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden mezun olan Altıntaş, Karacasu Afrodisias Müzesi’nde arkeolog olarak göreve başladı. Kadrosu Afrodisias’ta bulunan Altıntaş, mezun olduğu okulda hocası olan Tralleis Kazı Başkanı Prof. Abdullah Yaylalı’nın talebi üzerine, 27 Temmuz tarihinde Kültür Bakanlığı temsilcisi olarak görevlendirildi.
Aydın Denge, 12.09.2006 |
|
BARBAROS ANITI'NDA LEVENDİN KILICI ÇALINDI
Beşiktaş Meydanı ile özdeşleşen, Barbaros Hayrettin Paşa anısına 1944 yılında yaptırılan Barbaros Anıtı'ndaki levendin kılıcı kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce çalındı. Yaklaşık 60 yıldır Beşiktaş Meydanı'nı süsleyen anıttaki kılıcın çalınması Beşiktaşlıları şaşkına çevirdi. Heykeltıraş Zühtü Müridoğlu tarafından yapılan ve Barbaros Hayrettin Paşa'nın türbesinin yakınında yer alan anıt, kaide, heykel ve sütundan meydana geliyor. Sabah, Haber: Umut Tütüncü, 13.09.2006 |
|
|
YALI SAHİBİ: "SABOTAJDAN KUŞKUM VAR"
İstanbul Üsküdar Kuzguncuk'taki Köprülü Hafız Ahmet Paşa Yalısı'nda geçtiğimiz cumartesi akşamı çıkan yangın esrarını koruyor.
Kullanılamaz hale gelen yalının sahibi Köprülü Hacı Hafız Ahmet Paşa'nın torunlarından Tamer Bostan, "Yalıda oturanları yaklaşık 15 gün önce mahkeme kararıyla tahliye ettirdik. Şu ana kadar bir şey olmayan yalıda her ne hikmetse yangın çıktı. Sabotaj şüphemiz var ama şu an birini suçlamak için çok erken. Eğer sabotaj çıkarsa ilgili kurumlara başvuracağız" dedi.
2000 yılında geçmişini veatalarını araştırmak için gittiği Osmanlı arşivinde yalıdan haberdar olduklarını belirten Tamer Bostan, dedelerine ait yalıda Esen Sabuncu'nun yaşadığını öğrendiğini anlattı. Anne Emine Oya Bostan ise şu bilgileri verdi: "2005'te yalıdaki işgalciler tahliye edildi ancak aynı kişiler mühürlenen yalıya tekrar girerek işgale devam etti. Şikayetimiz üzerine tekrar harekete geçen Boğaziçi İmar Müdürlüğü, yaklaşık 15 gün önce kısmen yıkıldığı için tehlikeli olan yalıdaki bu kişileri tahliye ettirdi." Sabah, Haber: Müslim Sarıyar, 13.09.2006 |
İSHAKPAŞA SARAYI'NA TURİSTLERİN İLGİSİ
Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nde kurulduğu sarp kayalar üzerinde kartal yuvasını andıran 116 odalı İshak Paşa Sarayı, her yıl yüzlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Ağrı Kent Haber, 12.09.2006 |
![]() |
HASANKEYF'DE ARTUKOĞULLARI'NDAN KALMA CAMİ BULUNDU
Batman’ın tarihi Hasankeyf İlçesi'nde süren kazı çalışmalarında Artukoğullarından kalma bir cami bulundu. Caminin Artuklu hükümdarı tarafından yapılmış olabileceği sanılıyor.
Hasankeyf Kazı Başkanı Prof. Dr. Abdulselam Uluçam, eski ve yeni köprü arasındaki alanda yaptıkları sondajlar sonucu 2 katlı bir han kalıntısı ile İmam Abdullah Zaviyesi’nin kuzeybatısında yeni yerleşim alanı bulduklarını belirtti. Alanda neolitik dönem tarzı birbirine birleşik, çoğunun kapısı ve penceresi olmayan, dam olarak tabir edilen örtü sisteminden giriş sağlanan yapı tiplerinin yer aldığını anlatan Uluçam, “Evlerde yerleşik düzene yeni geçen kalabalık ailelerin kaldığını sanıyoruz.” dedi. Uluçam, Kalebaşı’na giden anayol üzerinde ise yontma taşlarla yapılmış anıtsal boyutta bir caminin bulunduğunu bildirdi. Caminin mihrabının 2004’te ortaya çıkarılan Yamaç Külliyesi Camii’nin mihrabına benzediğini ifade eden Uluçam, “Şu ana kadar harem mekanı, son cemaat yeri denen bir revaki ile daha düşük kotta yapılmış avlusu ve çok güzel bir havuz parçası ortaya çıktı. Buluntular kültür tarihimiz açısından çok önemli. Çünkü Artukoğullarından kalan bir camimiz yoktu. Caminin Artuklu hükümdarı tarafından yapılmış olduğunu sanıyoruz.” diye konuştu. Zaman, 12.09.2006 |
|
OSMANLI MİMARI D'ARONCO SERGİSİ
"Osmanlı Mimarı D'Aronco 1893-1909 İstanbul Projeleri" sergisi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Galerisi'nde 17 Eylül'de açılacak.
Osmanlı mimarlığının bir dönemine ve 20. yüzyıl başındaki İstanbul'a damgasını vuran İtalyan Mimar Raimondo D'Aronco'nun özgün çizim, karakalem ve suluboya çalışmalarıyla, kitaplığından yapılan seçkiyi bir araya getiren serginin açılışını, İtalya Başkonsolosu Massimo Rustico ve Friuli-Venezia Giulia Özerk Bölgesi Başkanı Riccardo Illy gerçekleştirecek.
Küratörlüğünü Prof. Diana Barillari'nin yaptığı sergide, 1893-1909 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğunun kozmopolit başkentinde yaşayan ve çalışan D'Aronco'nun tanınan eserleri sanatseverlerle buluşacak.Usta mimara saygı niteliği taşıdığı kaydedilen sergi, 18 Eylül'den itibaren sanatseverlerin ziyaretine açılacak ve 15 Kasım tarihine kadar ücretsiz olarak gezilebilecek. Trt/Haber, 12.09.2006 |
AYASOFYA "YENİ 7 HARİKA"YA ADAY
Merkezi İsviçre'de bulunan ''Yeni 7 Harika Vakfı'', dünyanın yeni 7 harikasını seçmek için hazırladığı listede Ayasofya'ya da yer verdi. Sabah, 13.09.2006 |
SAĞLIK MÜZESİ'NE KARDEŞ
Trakya Üniversitesi (TÜ) Rektörü Prof. Dr. Enver Duran, Moldova'daki ziyaretleri kapsamında, Milli Gagauz Tarih ve Etnografya Müzesi ile TÜ Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi'nin kardeş müze olmasını kararlaştırdıklarını bildirdi. Edirne Internet Gazetesi, 12.09.2006 |
|
HARPUT KALESİ'NDE OSMANLI İZİ ARANIYOR
Yüzyıllardır birçok medeniyete beşiklik eden Elazığ’ın tarihi mekanlarından Harput Kalesi’nde, Osmanlı döneminden kalma yerleşim birimlerini ortaya çıkartıp yaşatmak için kazı çalışmaları başladı.
Tarihi MÖ 2 bin 800 yıl öncesine Urartulara kadar uzanan kale içerisinde, Osmanlı mimarisinden kalıntılar ortaya çıkartılarak, Türkiye’de bir ilk gerçekleştirilmek isteniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Elazığ Valiliği’nce desteklenen kazı çalışmaları, Elazığ Müze Müdürlüğü tarafından yürütülüyor. 1 Eylül’de başlayan kazı çalışmaları, Harput Kalesi içerisinde 19. yüzyılda terk edilerek ovaya inen Osmanlı zamanı kalıntılarını ortaya çıkarma yönünde yapılıyor. Kazının başkanlığını yapan emekli arkeolog Prof. Dr. Veli Sevin, bugüne kadar Osmanlı döneminin genellikle yazınsal ürünlerden takip edildiğine işaret ederek, burada yapılan kazılardan sonra görsel malzemelerle de o döneme ait net bilgiler elde etmeye çalışacaklarını belirtti. Yapılan kazı sonrasında ortaya çıkarılan belgeler ışığında Osmanlı Mahallesi’ni ayağa kaldırarak, günümüze aktarmak istediklerini anlatan Prof. Dr. Sevin, “Bu kazılar Osmanlı mimarisini günümüze taşıma adına Türkiye’de bir ilk. Kazılarda sadece Osmanlı dönemine kadar ineceğiz. Eğer daha derinlere inersek Urartulara kadar ulaşırız. Ancak biz Osmanlı dönemini günümüze aktararak yaşatmak niyetindeyiz.” dedi. Sevin, Türkiye’de birçok yerde yapılan kazılarda Osmanlı dönemi atlanarak daha derinlere inilmeye çalışıldığını da aktardı. Çalışmaların sadece bakanlığın ayırdığı kaynakla yürütüldüğüne değinen Prof. Dr. Veli Sevin, duyarlı vatandaşlardan sponsor olması durumunda daha faydalı çalışmalar yapacaklarını ifade etti.
Kazı şefi ve Elazığ Müzesi Müdürü Haydar Kalsın ise ortaya çıkarılan tarihi mekanların hemen korumaya alınmasının önemini vurgulayarak, aksi takdirde buraların rüzgar ve yağmur gibi doğal şartlardan dolayı çok çabuk tahrip olacağını söyledi. Geçen yıl da bu alanda kısa bir süre kazı yaptıklarını belirten Kalsın, bu yılki çalışmaların 1 ay süreceğini kaydetti.
Toplam 40 kişiden oluşan kazı ekibinde, Fırat Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Beşir Aşan, Prof. Dr. Veli Sevin, Prof. Dr. Necla Sevin, Elazığ Müzesi Müdürü Haydar Kalsın, öğrenciler ve işçiler yer alıyor. Zaman, Haber: Ensar Alatürk, 12.09.2006 |
|
|
SAVAŞLAR SÜRÜYOR, GUERNICA UNUTULMUYOR
Picasso'nun efanevi eseri Guernica'nın İspanya'ya getirilişinin 25. yıldönümünde Madridliler tablonun bulunduğu müzeyi doldurdu.
Radikal, 12.09.2006 |
AHLAT'TA
Tarihi Selçuklu Mezarlığı ve kaya evlerin bulunduğu Harabeşir çevresinde kazı çalışmaları yürüten Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Nakış Karamağaralı, Harabeşir'deki mağaraların birinin, Budist manastırı olarak kullanıldığına dair birtakım figürlere rastlandığını söyledi.
Milliyet, Fotoğraflar : Bitlis Kent Haber, 12.09.2006 |
![]() ![]() |
HARMANTEPE KALESİ'NDE RESTORASYON ÇALIŞMALARI BAŞLADI
Sakarya'nın, Söğütlü İlçesi'nin Akçakamış Mahallesi Harman Tepe mevkiinde bulunan ve bölgede Bizans dönemine ait yapılardan günümüze kadar gelebilen tek yapı olan Harmantepe Kalesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gönderilen 320 bin YTL'lik ödenekle restore ediliyor. Restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından, arkeolojik bulgulara göre kalenin çevre düzenlemesinin yapılacağı ve turizme açılacağı bildirildi. Turizm Gazetesi, 11.09.2006 |
|
![]() |
İTALYA’NIN EN BÜYÜK NEOLİTİK KADIN HEYKELİ BULUNDU
Arkeologlar İtalya’da şimdiye dek bulunmuş en büyük Neolitik kadın heykelini gün ışığına çıkarıldığı bir basıl bülteni ile duyuruldu. Archeo Dergisi’nde yayınlanan diğer bir habere göre, Parma yakınlarındaki mezarlık alanında yapılan kazılar esnasında bulunan yaklaşık 7000 yıllık bu heykel 20 cm den daha uzun.
Oval yüzlü ve ince gözleri olan kadın heykelinin bariz bir burnu ve uzun saçları var. Elleri bileklerden dik açı yaparak vücudundan ayrılmış vaziyette. Her ne kadar bu tür heykellere sıkça rastlansa da Avrupa’da bu denli eski buluntular oldukça enderdir. Çoğunluğunda da üremeyi simgeleyen büyük bir karın bulunur.
Buna karşılık, arkeologlar daha sağlam yapılı ve nisbeten düzgün hatlı, büyük, gaga şeklindeki burunlu bu kadın heykelini ölüm ve yeniden doğum tanrıçası olarak tanımlama eğilimindeler. Heykelin bulunduğu mezar orta yaşlı bir kadına ait ve mezarda bahsedilen heykel dışında değişik çanak çömlekler de mevcut. Ne heykelin, ne de bulunan çömleklerin pişmemiş olmaları buluntuların günlük kullanımdan çok birer tören hediyesi olduğunu göstermekte. Mezarlık alanı Kuzey İtalya’da “Kare Ağızlı Çanak Çömlek Dönemi” olarak da bilinen MÖ 5000 – 4300 yıllarına ait. ANSA, Der. Ali Yamaç, 11.09.2006 |
KÖYLÜLER TARİHİ YOLUN İŞLEMESİNİ İSTİYOR
Kütahya'nın Şaphane İlçesi'ne bağlı Gaipler Köyü sakinleri, İnceğiz Köyü'nün kenarından geçen ve köyü ilçe merkezine bağlayan tarihi yolun düzenlenerek kullanıma hazır hale getirilmesini istiyor. Kütahya Kent Haber, 11.09.2006 |
![]() |
BERGAMA'DA AKROPOL İLE ASKLEPION ÖREN YERLERİ ARASINA TELEFERİK HATTI YAPILACAK
İzmir’e bağlı Bergama’da Akropol ile Asklepion ören yerleri arasına teleferik hattı yapılacak. Bin 545 metrelik uzaklığı 7 dakikaya indirecek teleferiğin başlangıç istasyonun bulunacağı alanda yaklaşık 100 adet işyeri, bir alışveriş merkezi, tarihi eserlerin sergileneceği açık sergi alanı, bir butik otel, restoran ve cafeler yer alacak.
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na izin için müracaat edilen teleferik hattının yasal izinlerin alınmasının ardından 8 ay içinde inşa edilmesi bekleniyor. Bergama Belediye Başkanı Raşit Ürper, “İlçemizin ekonomik sıkıntılarını yenmesi, işsizliğin önüne geçirilmesi, ticari canlılığın artırılması ancak turizm sayesinde söz konusu olacak. Bu proje sayesinde ilçemizin turizmden daha fazla pay alacağına inanıyoruz” dedi. Bergama’nın üç bin yıllık geçmişi ile dinlerin, bilimin ve medeniyetlerin merkezi olduğunu anlatan Ürper, “Mali boyutu yerli ve yabancı sermaye ortaklığı ile çözülen proje kapsamında Akropol ve Asklepion ören yerleri dev bir teleferik ile birbirine bağlanacak. Teleferik projesinin yapılacağı alanlarda arkeolojik jeofizik etütler devam ediyor. Bu incelemelerdeki amaç, teleferik direklerinin dikileceği ve istasyonların inşa edileceği alanlarda her hangi bir tarihi kalıntının olup olmadığının saptanması. Bu çalışmanın ardından projeyi belediye meclisinin onayına sunacağız. Ardından 8 ay içinde Bergama’da teleferik çalışmaya başlayacak” diye konuştu. “Teleferik projesi için yaklaşık 6 milyon avro harcanacak. Alışveriş merkezi, butik otel, seyir terası ve restoranı ile toplam proje maliyeti 20 milyon doları bulacak” diyen Ürper, şunları söyledi:
“Teleferiğin başladığı alanda 96 dönüm üzerine tarihi eserlerin yer alacağı açık sergi alanı, alışveriş merkezi ve teleferiğin ilk istasyonu inşa edilecek. Ayrıca teleferik güzergahına panoramik manzaralı bir butik otel inşa edilmesi düşünülüyor. Projenin finansmanı hazır. Yap-işlet modeli uygulayacağız. Projeyi yapacak olan Esiner İnşaat’ın ne kadar süreyle burasını işleteceğine ise belediye meclisimiz karar verecek. Yapılacak iş yerleri ile ilçemizin ekonomisini canlanacak. Teleferik alanından Bazilika'ya (Kızıl Avlu) ve müzeye otobüslerle turlar düzenleyeceğiz. Şehir içerisinde gezmeyen otobüsle Akropole ve Asklepion’a giden turisti böylelikle ilçe merkezine çekeceğiz." Dünya, 11.09.2006 |
|
TOPKAPI SARAYI'NIN SİLAH BÖLÜMÜ YENİLENMELİ
Topkapı Sarayı Müze Müdürü İlber Ortaylı, müzelerin bir kere değil, sürekli olarak ödeneğe ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Örneğin müzenin silah bölümünün de yeni bir yere taşınması ve orada bulunan silahların bakımının yapılması gerekiyor” dedi. Bugün, 11.09.2006 |
|
![]() |
YUMUKTEPE HÖYÜĞÜ'NDE BİR ÇAĞ DAHA
Mersin'de, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden olan ve bu özelliği nedeniyle "medeniyetler beşiği" şeklinde nitelendirilen Yumuktepe Höyüğü tarihe ışık tutmaya devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Roma Lecce Üniversitesi'nden 30 kişilik bir ekibin yürüttüğü kazılarda Tunç Çağı katmanlarına ulaşıldı.
Çalışmalar, Tunç Çağı'na ait 2 odalı evin tamamen ortaya çıkarılması için devam ediyor. 9 bin yıllık tarihi bir geçmişe sahip Yumuktepe Höyüğü'ndeki çalışmalar ilk kez 1936'da İngiliz John Garstang başkanlığında gerçekleştirildi.
Höyükte bugüne kadar Neolitik, Hitit ve Bizans gibi bir çok tarihi katman tespit edildi. Trt/Haber, 11.09.2006 |
KÜLTÜR BAŞKENTİ İSTANBUL'A PARİS MODELİ TANITIM ATAĞI
2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul'un tanıtımı için New York ve Paris gibi dünya kentlerinin tanıtım modeli örnek alınacak. Marka değerinin yükseltilmesi amaçlanan kentin tanıtımı için dünyadaki örneklerinden yola çıkılarak tasarlanan bir internet sitesinin yanı sıra yurtdışındaki büyük otel, restoran, kafe ve havaalanlarına bırakılacak dergi ve kitapçıklarla yine yurtdışında satılacak özel bir harita üzerinde çalışılıyor. Referans, Haber: Ceyda Çağlayan, 11.09.2006 |
|
ULUS 12 YILDIR KAN KAYBEDİYOR
Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Zafer Şahin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin, Ulus ve çevresini kapsayan tarihi kent merkezi yenileme projesinin çağdaş şehircilik anlayışına aykırı olduğunu öne sürerek, “Ankara tarihi kent merkezi ve Ulus ihmaller, yanlış politika ve uygulamalar sebebiyle 12 yıldır kan kaybetmektedir” dedi. Referans, 11.09.2006 |
![]() |
ÇİZİMLERİ TAMAM
Rumelihisarı’nda "Boğazkesen Camii" olarak bilinen mescidin rölöve-restitüsyon-restorasyon çizimleri yapıldı. Yapılan araştırmalarda Rumelihisarı’nın burçlarında külahlar olduğunu söyleyen Topbaş, "Bu külahlar yerine konmalı mı bunu tartışmak lazım. Çok daha çarpıcı olur tabii ki" dedi. Boğazkesen Camii’ne yönelik Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatı olmadığını belirten Topbaş, şunları söyledi: "Basında çıktıktan sonra kendisi sordu. Teknik bilgi verdik. Orada bir cami var. Minare ben burada varım diyor, haykırıyor. Bunun altında kalkıp da ’Taksim’e cami yapıyorlar, Göztepe’ye cami yapıyorlar. Şimdi de bu.’ diyenler olabilir. Dünyanın bu kadar hızla değiştiği bir dönemde hálá bir yerlerde kalanların ifadesidir bu." Hürriyet, Haber: Hasan Ay, 11.09.2006 |
|
![]() ![]() |
KÜL OLAN YALI 'İSTİKLAL SAVAŞI GAZİSİ' ÇIKTI
Önceki akşam çıkan yangında tümüyle yanan Boğaz'daki Hafız Ahmet Paşa Yalısı'nın, Kurtuluş Savaşı'nda silah sevkıyatının üssü olarak kullanıldığı ve 1800'lerin ortalarında inşa edildiği ortaya çıktı. Sabah, Haber: Yalçın Bel - Ercan Sarıkaya, 11.09.2006 |
TARİHİ KÖPRÜ 7 ASIRDIR HİZMET VERİYOR
Karaman’da 14. yüzyıl başlarında yapılan tarihi köprü, geçen yüzyıllara rağmen hala hizmet vermeye devam ediyor.
Karaman merkez Bucakkışla Köyü yanında, Göksu Nehri’nin Hadim’den gelen kolu üzerinde Karamanoğulları döneminde yaptırılan Bıçakçı Köprüsü, 700 yıldır hizmet veriyor. Kesme taştan yapılan köprünün, ulaşımda bugün bile bir alternatifi bulunmuyor. Yetkililer, 10 köyün yanı sıra Ermenek ilçesini en kısa yoldan Karaman’a bağlayan Bıçakçı Köprüsü’nü, patika olan Ermenek yolunun asfaltlanmasından sonra büyük tonajlı araçların da kullanılmaya başlayacağını belirtti.
Merhaba Gazetesi, 10.09.2006 |
|
LİSENİN ALTINDA
Tel Aviv’de Rogozin Lisesi’nin öğrencileri artık arkeoloji dersleri için fazla uzağa gitmek zorunda değiller. Belediye işçileri sınıflarından birkaç metre uzaklıkta, antik çağlarda mezarlık olarak kullanılmış bir mağara ortaya çıkardılar.
Tel Aviv’de, Mesilat Haolim Caddesi’nde altyapı çalışmalarını sürdüren işçiler sürpriz bir arkeolojik keşif yaptılar. Tam Rogozin Lisesi’nin önü kazılırken, MÖ 1. yüzyılda mezar olarak kullanılmış çok büyük bir mağara açığa çıktı.
Cohen’e göre 1950 li yıllarda, Rogozin Lisesi inşa edilmeden önce, arkeologların bu bölgede yer altı mezarları olduğunu tahmin etmişlerdi. Y NET NEWS, Haber: Roee Mendel, Der. Ali Yamaç, 04.09.2006 |
![]() ![]() |
7 BİN YILLIK EVİN MODELİ YAPILDI
Aksaray’ın Çatalsu Köyü’nde bulunan 7 bin yıllık tarihe sahip Güvercinkayası’ndaki kazı çalışmalarında ortaya çıkan tek göz evin modeli yapıldı.
Kazı Başkanı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevil Gülçur, Çatalsu Köyü’nde bulunan Güvercinkayası’nda 1996 yılında başlayan kazı çalışmalarının İÜ Bilimsel Araştırmalar Projeleri ve Aksaray Müzesi Müdürlüğü’nün desteğiyle sürdüğünü bildirdi. Güvercinkayası’nın, Orta Kalkolitik Çağa (MÖ 5200-4750) ait 7 bin yıllık bir tarihi geçmişe sahip olduğunu ifade eden Gülçur, bölgedeki çalışmalarla eski toplumların yaşamlarına ilişkin önemli bilgiler ortaya çıkarıldığını söyledi.
Dönem insanlarının tek göz evlerinde ocak ve kilerlerinin de bulunduğunu belirten Gülçur, şunları kaydetti:“İngiltere’den başlayan ve Kudüs’e kadar uzanan Roma hac yolunda bulunan Güvercinkayası, kültürlerin iç içe geçtiği bir yerde bulunuyor. Buradaki toplum, tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor çünkü kazılarda koyun, keçi geyik ve diğer av hayvanlarının kemiklerini bulduk. Kazı çalışmalarının bu yılki bölümünde, 7 bin yıl önceki yaşam alanını göstermek için tek göz evin modelini yaptık. Model evin inşasını Çatalsu köyünde oturan ve kazılarda çalışan 8 kadın ve genç kız ile 2 erkek yaptı. Evi 4 günde tamamladık.”
Model evi bölgeye gelenlere 7 bin yıl önce insanların nasıl bir evde yaşadıklarını göstermek ve bilgi vermek amacıyla yaptıklarını vurgulayan Gülçur, “Model evde ocak ve kiler gibi bölümler bulunuyor. 7 bin yıl önce de insanlar ocak ve kilerini tek göz evine yapmışlar. Bizim yaptığımız binlerce yıllık tarih hakkında biraz olsun bilgi veriyor” dedi. Merhaba Gazetesi, 10.09.2006 |
|
![]() |
GİLAN’DA 3000 YILLIK BİR SAVAŞÇI MEZARI BULUNDU
İran’ın Gilan Eyaleti’nde bulunan Kouramar Köyü’nde yapılan kazılarda kılıcını hala elnde tutan 3000 yıllık bir savaşçı bulundu. Kazıları yöneten arkeolog Mohammad Reza Khalatbari’ye göre aynı bölgede daha önce de kılıçları ile gömülmüş birçok iskelet bulunmuştu, ama ilk defa birisi kılıcını hala tutar durumda. Bölgede bulunan silahların çokluğundan burada MÖ 1. bin yılda yaşayan halkın çoğunlukla svaşçı oldukları tahmin edilmekte. Tüm ülkenin en büyük mezarlığı olan bölge burada oldukça kalabalık bir nüfusun yaşadığının da ispatı.
Khalatbari’nin belirttiğine göre kılıcını sol elinde, göğsüne ve başına doğru tutan ölü sağ tarafına doğru yan yatırılark gömülmüş. Kılıca ilave olarak mezardan çıkartılan buluntular arasında büyük bir kama, bazı toprak kaplar ve sürüngen şeklinde bir adet riton da mevcut. CHN, Haber: Soudabeh Sadigh, Der. Ali Yamaç, 10.09.2006 |
KUTSAL EMANETLER ALLAH'A EMANET
Topkapı Sarayı Müzesi Hırka-i Saadet Bölümü'nde sergilenen Sakal-ı Şerifler'den üçünün kaybolması üzerine başlatılan soruşturmanın, Sakal-ı Şerifler'le sınırlı olmadığı belirlendi. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanarak Kültür ve Turizm Bakanı Bakan Koç'a sunulan inceleme raporunda, envanterlerde kayıtlı Sakl-ı Şerifler'in kaybolması ve çeşitli tarihi eserlerin bakımsızlık nedeniyle zarar görmesinin, ihmalden kaynaklandığı savunuldu ve soruşturma başlatılması istendi. Akşam, Haber: Volkan Yanardağ, 10.09.2006 |
|
ERMENİ VAKFINDAN RUM KİRACIYA TAHLİYE
Kadıköy Çarşısı'nın 122 yıllık ilk ticarethanesi, eski adıyla "İngiliz Kooperatifi"nin Rum kiracısı Hristo Curi, mülk sahibi Surp Takavor Ermeni Kilisesi Vakfı tarafından mahkeme kararıyla tahliye ediliyor.
Hürriyet, Haber: Ali Dağlar, 10.09.2006 |
|
OYLUM HÖYÜK'TE KAZI ÇALIŞMALARI
Kilis'te bulunan Oylum Höyük'te, 17. dönem kazı çalışmalarının sona erdiği bildirildi. Kilis Kent Haber, 09.09.2006 |
|
ARKEOLOJİ ESERLERİ KAYIT ALTINA ALINACAK
Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ), Arkeoloji Bölüm Başkanlığı'nda gerçekleştirilen "Asi Vadisi ve Asi Deltası Arkeoloji Projesi" kapsamında; Antakya, Samandağ, Altınözü ve Yayladağı bölgelerinde yer alan arkeolojik dokunun kayıt altına alınacağı bildirildi. |
|
![]() |
TARİHİ MEZARLIK SAHİPSİZ KALDI
Van Kalesi'nin kuzeyinde yer alan ve içinde Kurtuluş Savaşı döneminde şehit olanlarının da bulunduğu bildirilen şehrin en eski tarihi mezarlığı, defineciler, çocuklar ve sorumsuz ziyaretçiler sebebiyle adeta talan edildi. Çevre duvarları yıkılan, mezar taşları parçalanıp delik deşik edilen mezarlığa, sit alanı içinde bulunduğu için müdahale edilemezken, hangi mahalle muhtarlığının sorumluluk alanında olması da tartışma konusu oldu. Van Kent Haber, 09.09.2006 |
TAŞKÖPRÜ'DE ROMALILARIN VİLLALARI BULUNDU
Kastamonu’nun Taşköprü İlçesi'nde geçtiğimiz ay kazı çalışmalarına başlanan Pompeiopolis Antik Kenti’nde geç Roma dönemine ait “villa” bulundu. Kastamonu Postası, 09.09.2006 |
|
TARİHİ ESERLER KORUMA ALTINA ALINACAK
Muş Valisi İbrahim Özçimen, Bulanık İlçesi'ne bağlı Mollakent Beldesi ile Esenlik köyünde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan tarihi eserlerin korunması ve gün yüzüne çıkarılması için çalışmalar başlatıldığını söyledi. Muş Kent Haber, 08.09.2006 |
|
MEYDANCIK'TA TAŞ MAĞARA KEŞFEDİLDİ
Artvin'in Şavşat İlçesi Meydancık Beldesi'nde, bugüne kadar saklı kalan bir mağara ortaya çıkarıldı. Artvin Kent Haber, 05.09.2006 |
![]() |
|
|||||||
|
|||||||
|
|||||||
![]() |
|||||||
|
3 - 9 Eylül 2006 |
|||||
MOLLA YEGAN MEDRESESİ KÜLTÜR MERKEZİ OLACAK
Bursa'da Yıldırım Belediyesi, `Tarihi ve Kültürel Mirasımızı Koruma ve Yaşatma` projesi kapsamında ilçenin önemli tarihi eserlerinden biri olan Molla Yegan Medresesi`ni restore ediyor.
Dün başlanan restorasyon çalışmaları 7 ay sürecek ve kaybolmaya yüz tutmuş Molla Yegan Medresesi ticaret ve kültür merkezi olarak Yıldırım İlçesi'ne hizmet verecek. |
|||||
ÇORUM SAAT KULESİ'NİN RESTORASYONU DURDURULDU
Çorum Belediyesi tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığının katkıları ile 189 bin YTL'ye restore edilen 112 yıllık Saat Kulesi'nde 15 Temmuz 2006 tarihinde başlayan restorasyon çalışmaları durduruldu.
İncelemeler kapsamında Çorum'a gelen bir heyet saat kulesinde incelemelerde bulunarak, yetkililerden bilgi aldı. Bu arada kulenin restorasyonunda kullanılan taşlardan da gerekli incelemeler için numune alındı.
Yetkililer, incelemelerinin ardından restorasyon çalışmalarının devam edeceğini, ancak bugüne kadar restorasyonda kullanılan taşların orijinal olmadığının belirlenmesi halinde, kuleye yerleştirilen taşların yeniden değiştirileceği belirtildi. Turizm Gazetesi, 09.09.2006 |
|||||
![]() |
HARPUT KALESİ'NDEKİ KAZIDA ÖNEMLİ BULGULARA ULAŞILDI
Elazığ Valisi Muammer Muşmal, Harput Kalesi'nde incelemelerde bulunarak burada yürütülen kazı çalışmalarının başkanı Prof. Dr. Veli Sevin'den bilgi aldı.Gazetecilere açıklamalarda bulunan Vali Muşmal, kazının geçen yılki çalışmalarından önemli sonuçlar elde edildiğini, bir hafta önce bakanlıktan ayrılan ödenekle de ikinci yıl kazı çalışmalarına başlandığını söyledi. Vali Muşmal, yapılan çalışmalar sonucu, Osmanlı dönemi bürokratlarının yaşadığı tahmin edilen bir mahalleyi ortaya çıkardıklarını kaydetti. Söz konusu bölgede 1850'li yıllara ait önemli eserlerin bulunduğunu bildiren Vali Muşmal, şunları söyledi: ''Bugün, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'a konuyu ilettim. Çok ciddi sonuçların ortaya çıktığını söyledim. Önümüzdeki yıllarda da bu ödeneklerin artarak devam edeceğine söz verdiler. İnşallah bundan sonra çok önemli bir Osmanlı Mahallesini, Osmanlı kentini hem dünya turizmine, hem Türkiye turizm tarihine kazandırmış olacağız.'' Kazı Başkanı Prof. Dr. Sevin de yapılan çalışmalarla, önemli bir camiyi keşfettiklerini bildiren Sevin, şöyle dedi: ''Türk sanatına belki Artuklu dönemine ait bir cami kazandırmış oluyoruz. Kaynaklardan adını duyduğumuz, fakat yerini bilmediğimiz bir cami, mihrabıyla önümüze çıkmaya başladı. Ayrıca bu kalede yaşadığını bildiğimiz Harput Valisinin konağının bulunduğu mekanlardan birini, hemen hemen açmış bulunmaktayız. İnşallah kazı sonunda konak ve cami temizlenmiş olarak ortaya çıkacak.'' Turizm Gazetesi, 09.09.2006 |
||||
TOPKAPI SARAYI'NDA HIRSIZ VAR
Müzelerdeki skandallar bitmek bilmiyor. Uşak Müzesi'nde Kanatlı Denizatı Broşu'nun kaybolmasından sonra Topkapı Sarayı'nda da benzer bir olay yaşandı. Müzenin Kutsal Emanetler bölümünün Hırka-i Saadet Dairesi'nde bulunan ve envanter kayıtlarında yer alan 6 ayrı Sakal-ı Şerif'ten üçü ortadan kayboldu.
Topkapı Müzesi Müdürü Prof. Dr. İlber Ortaylı, müze envanterinde kayıtlı bulunan Sakal-ı Şerif'lerden 3'nün kayıp olduğuna ilişkin iddianın, Osmanlıca envanterin yanlış okunmasından kaynaklanmış olabileceğini söyledi. Ortaylı, 'Bir süre önce de, müzedeki kumaşların kayıp olduğu ileri sürülmüş ve bu iddia basına yansımıştı. Yapılan incelemede, kayıp iddiasının envanterin yanlış okunmasından kaynaklandığı belirlendi' dedi.
Akşam, Haber: Volkan Yanardağ, 09.09.2006 |
![]() |
||||
![]() |
URARTU TAKILARINI POLİSE SATIYORDU
İstanbul’da bir bijuteri dükkanına yapılan operasyonda Urartu Kralı 2. Sarduri’ye ait 2800 yıllık 84 parça takı koleksiyonu ele geçti.
Abdulkadir Tekin olduğu belirlenen kişiyle alıcı rolünde temas kuran ekipler, bijuteri dükkanında randevulaştı. Ekipler, Tekin’i gözaltına aldı ve dükkanda bulunan 84 parça esere el konuldu. Hürriyet, 09.09.2006 |
||||
FATİH'İN EŞİNİN MEZARI ONARILDI
Edirne Valisi Nusret Miroğlu, Fatih'in eşi Mükerreme Sitti Hatun'un Sitti Şah Camii'nin bahçesindeki mezarının harap halde olduğunu tespit ederek, onarım çalışmalarını başlattıklarını söyledi. Tüm tarihi eserlerin bakımlı olması gerektiğini vurgulayan Miroğlu, kötü durumdaki Sitti Hatun'un mezarını aslına uygun onararak iyi bir görünüme kavuşturduklarını belirtti. Miroğlu, Sitti Hatun'un yanı sıra diğer camilerin bahçelerindeki mezarların da bakımdan geçirildiğini kaydetti.
Edirneli tarihçi yazar Oral Onur, Fatih'in, ikinci eşi Mükerreme Sitti Hatun ile 1449 yılında evlendiğini söyledi. Fatih'in 1451 yılında tahta çıkmasıyla eşler arasında huzursuzluğun başlaması üzerine, Fatih'in Sitti Şah Camii'nin bulunduğu alana bir saray yaptırarak Mükerreme Sitti Hatun'un burada yaşamasını sağladığını ifade eden Onur, Mükerreme Sitti Hatun'un, hayatını kaybettiği 1485'e kadar burada yaşadığını belirtti. Sitti Hatun'un, üvey oğlu Sultan II. Bayazıd tarafından aynı yerde yaptırılan Sitti Şah Camii'nin bahçesinde toprağa verildiğini bildiren Onur, mezarın 1960 yılında tahrip edildiğini kaydetti. Edirne Internet Gazetesi, 07.09.2006 |
|||||
KAZILARA DESTEK İÇİN
Amik Ovası Kazı Çalışmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aslıhan Yener, ''her şeyin devletten beklenmemesi gerektiği inancı'' ile yapılanmaya gittiklerini, sponsor kuruluşların katkılarıyla 30 höyüğü gün ışığına çıkarmaya yönelik çalışmalara başladıklarını bildirdi.
Yener, yaptığı açıklamada, yeni kurdukları vakfın, Türk tarihi, kültürü ve sanatına ilk katkısının Hatay'ın Reyhanlı İlçesindeki Tayfur Sökmen Köyü yakınlarında bulunan Tayinat ve Aççana höyüklerinden çıkan eserlerin kazanımı için kurdukları, eserlerin onarımı, arşivlenmesi ve bazı kimyasal işlemlerden geçirilmesi uygulamalarının yapılacağı ''Kazı Restorasyon ve Korservasyon Laboratuvarı'' olduğunu kaydetti. Hatay Gazetesi, 08.09.2006 |
HİTİTLERİN DİNSEL MERKEZİ NERİK OLABİLİR
Samsun'un Vezirköprü İlçesi'nde bulunan ve Hititlerin dinsel merkezi Nerik olduğu düşünülen Oymaağaç Höyüğü ve çevresinde ikinci kez yüzey araştırması çalışması başlatıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izni ile Berlin Üniversitesi'nden Doç. Dr. Rainer Czichon başkanlığındaki 11 kişilik ekip ve bakanlık temsilcisi Nihal Metin'in katılımıyla başlatılan çalışmalar yaklaşık bir ay sürecek.Yapılan çalışmalarda çeşitli buluntulara rastlandığını belirten Czichon, ''Oymaağaç Höyüğü ve çevresinde yapılan yüzey araştırma çalışmalarında MÖ 2 bin 700'lü yıllara ait taştan yapılmış balta ile çanak çömlek gibi buluntular elde edildi'' dedi. Geçen yıl ve bu yıl yapılacak çalışmalardan elde edilecek sonuçların rapor halinde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na sunulacağını belirten Czichon, hüyükte kazı yapılıp yapılmayacağına bu rapor doğrultusunda daha sonra karar verileceğini bildirdi. İlk Tunç Çağı höyüğü olduğu bilinen Oymaağaç Höyüğü'nün yaklaşık 5000 yıllık geçmişi olduğu tahmin ediliyor. Turizm Gazetesi, 08.09.2006 |
||||
ÇAĞIRGAN BABA TÜRBESİ RESTORE EDİLDİ
Gümüşhane Merkez İlçeye bağlı Tekke Beldesi'nde bulunan Çağırgan Baba Türbesi ve çevresinin 22 bin YTL'ye restore edildiği belirtildi. Gümüşhane Kent Haber, 07.09.2006 |
![]() |
||||
LAODIKYA'DA 3. KULE
Denizli Merkeze bağlı Eskihisar Köyü yakınlarındaki Laodikya Antik Kenti'nin 3'üncü su dağıtım kulesi yapılar kazılar sonucu ortaya çıktı Laodikya Kazı Heyeti Başkanı, Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Celal Şimşek, yaptığı açıklamada, 4 yıldır devam eden kazılarda antik kentin toprak altında kalan güzelliğinin yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladığını söyledi.
Haber Ekspres, 08.09.2006 |
TRABZON'UN TARİHİ CANLANACAK
Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir Ortahisar Turistik Amaçlı Özel Planlama alanında incelemelerde bulundu.
Trabzon şehzadeler kenti diyoruz ama şu düzenleyeceğimiz alan gelecek yıl bu vakte kadar kalmayacak. Trabzonlular'ın böyle tarihi bir mekanda oturup dinlenmeleri, rekreasyon alanı olarak buranın düzenlenmiş olması, Trabzon'un tarihi ile de uyumlu olacak. Dışardan gelen turistler burayı ziyaret ettiği zaman Fatih'i, Yavuz'u, Kanuni'yi teneffüs etmiş olacaklar. Burdaki asıl amaç budur. Trabzon'un tarihini ön plana çıkarmaktır. Bu yaptığımız projeyle de bunu ön plana çıkarmış oluyoruz. Meydan gibi, Atapark gibi burası da insanlarımızın rahatlıkla dinlenebileceği bir mekan olacak. Projenin amacı tarihsel özelliğinin ön plana çıkarılması."
Karadeniz Gazetesi, 08.09.2006 |
||||
![]() |
SİİRT'Lİ ÇOCUKLARIN ARKEOLOJİ KAMPI 'HAYDİ ÇOCUKLAR KAZIYA'
Ege Üniversitesi öğretim üyelerinden arkeolog Doç Dr. Haluk Sağlamtimur’un başkanlığında 2002 yılından beri kazı çalışmaları yapılan Siirt’e 27 km. uzaklıkta Botan Nehri kıyısındaki Türbe Höyük kazı alanında Siirtli çocuklara yönelik 3 günlük arkeoloji kampı düzenleniyor.
Siirtliler Derneği (SİDER) ile Ege Üniversitesi’nin birlikte yürütecekleri bu etkinlik Siirt Valiliği, Siirt Belediye Başkanlığı ile birlikte kazıya başından beri sponsor olarak destek veren Hedef Alliance’ın katkılarıyla 8 – 9 – 10 Eylül günleri gerçekleşiyor.
“Haydi Çocuklar Kazıya” sloganıyla yapılacak etkinlik için kazı başkanı Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur, etkinlik süresince “kazı alanında Siirt’te çeşitli okullardan seçilmiş çocuklara yönelik arkeolojik dersler verileceğini, bölgenin tarihsel öneminin vurgulanacağını ve çocuklara dağıtılacak, mala, fırça gibi aletlerle sınırları belirlenmiş alanlarda uygulamalı kazı yaptırılacağını” belirtti.
Siirtliler Derneği (SİDER) yönetim kurulu başkanı Fahri Aral ise kampın amacının “özellikle arkeoloji ve tarih konusunda ortak bir toplumsal bilincin oluşturulması, tarihsel mirasın bölgenin çocukları tarafından küçük yaşta benimsenerek, gelecek kuşaklara aktarılması” olduğuna dikkat ederken, bu çalışmaların yerleşim tarihinin MÖ 7 bin yıllarına kadar uzanan Siirt’in tarihsel kimliğine de katkı sağlayacağını ifade etti.
Siirt merkezine yaklaşık 27 km. uzaklıkta Botan Nehri’nin kıyısında yer alan ve Ilısu Barajı’nın su toplamasıyla sular altında kalacak Türbe Höyük MÖ 6. binyıla kadar giden bir yerleşme yeri olarak biliniyor.
Höyük üzerinde MÖ 1700’lerde muhtemelen bölgedeki ticaret yollarını denetlemek amacıyla inşa edilmiş bir kalenin kalıntıları üzerinde yapılan kazıda, şu ana kadar MÖ 1300 ve 1000 yılları arasına tarihlenen 20’e yakın mekan kalıntısı çıkarılmış ve önemli buluntular elde edilmiştir. Ortaya çıkan buluntular ise Siirt’te müze olmadığı için Mardin Müzesi’nde sergilenmektedir. TAY Haber, 07.09.2006 |
||||
TARİHİ YILANLI CAMİİ YANDI
Kastamonu dün gece bir tarihin yanışını acı içerisinde seyretti. 1210 yılında yapılan Tarihi Yılanlı Camii, onarım ve bakım gördüğü sırada nedeni henüz belirlenemeyen bir yangın sonrası kullanılamaz hale geldi. Saat 02:30 sıralarındaki yangına itfaiye ekipleri anında müdahale etti. Kastamonu Postası, 07.09.2006 |
|||||
KARAMAN'DA TARİHİ YAPILAR RESTORE EDİLİYOR
Karaman Vali Yardımcısı Davut Gül ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Dindar Dilbaz, restorasyon çalışmaları başlayan tarihi Çeşmeli Kilise, Tartan Evi ile Yeni Hamam'da incelemede bulundu. Vali Yardımcısı Gül ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Dilbaz, ilk olarak Çeşmeli Kilise ile bitişiğinde bulunan Yeni Hamam'daki restorasyon çalışmalarını inceledi. Çeşmeli Kilise ile Yeni Hamam hakkında bilgi veren İl Kültür ve Turizm Müdürü Dindar Dilbaz, Çeşmeli Kilise'nin Avrupa tarzı bir işçiliğinin olduğunu daha önceleri de yine kilise olarak kullanıldığını söyledi. Çeşmeli Kilise'nin restorasyonu için 401 bin YTL ödenek ayrıldığını da belirten Dilbaz, kilisenin restore çalışmalarının 2006 yılının sonunda biteceğini ve buranın çok amaçlı toplantı salonu olarak kullanılacağını ifade etti. Vali Yardımcısı Davut Gül de, Çeşmeli Kilise ile bitişiğinde bulunan Yeni Hamam'la birlikte Karaman'da toplam 40 tarihi eserin restore edilmesini üstlenen Vakıflar Konya Bölge Müdürlüğü'ne teşekkür etti. Turizm Gazetesi, 07.09.2006 |
KARUN DAVASI BAŞLADI
Uşak Arkeoloji Müzesi'nde Karun Hazinesi'nin en değerli parçalarından olan Kanatlı Denizatı Broşu'nun orijinalinin yerine sahtesinin konulmasıyla ilgili olarak 10 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması dün yapıldı.
Milliyet, 08.09.2006 |
||||
ÇALINAN TARİH DÖNÜYOR
Aydın'ın Karacasu ilçesindeki Afrodisyas antik kentinden çalındıktan sonra üçü yurtdışına kaçırılan ve biri Türkiye içinde satılan Roma dönemi dört kabartma New York, Londra ve Ankara'dan Aydın'a getirildi. Dört parça, Aydın Milletvekili, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç 'un da katılacağı törenle müzede hazırlanan özel yere bugün konulacak. 7 Eylül'ün Aydın'ın kurtuluş yıldönümü olması töreni ayrıca farklı kılıyor. Cumhuriyet, Haber: Özgen Acar, 07.09.2006 |
|||||
UKRAYNA'DA PİRAMİTLER KEŞFEDİLDİ
Ukrayna'da yapılan arkeolojik çalışmalar sırasında bilim adamları en az 5 bin yıl öncesine ait piramitler keşfetti.
Lugansk kentinde yapılan çalışmalar sırasında keşfedilen piramitlerin, Mısır piramitlerine çok benzer şekilde inşa edildiği belirlendi. Herbiri en az 2 tonluk kil tabakaların, daire şeklinde yerleştirilerek, kille yapıştırıldığı tespit edildi.
Bölgeyi bir açık hava müzesine dönüştürmek için çalışan bilim adamları, Ukrayna'daki piramitlerin büyük olasılıkla birer tapınak olarak inşa edildiği tahmininde bulunuyor. Bölgede bir de 4'üncü yüzyıla ait bir çocuk mezarı ortaya çıkarıldı.Bilim adamları, piramitlerin tamamen ortaya çıkarılabilmesinin ise en az 10 yıllık bir çalışma gerektirdiği görüşünde. Trt/Haber, 07.09.2006 |
|||||
DEPOLARDAKİ ESERLER MÜZEDE SERGİLENECEK
Aksaray’da yeni müze binasının hizmete girmesiyle birlikte depolarda korunan yaklaşık 5 bin eserin sergilenmesine başlanacak.Aksaray Valisi Sebati Buyuran ile Kültür ve Turizm Müdürü Hamza Zengin yapımı tamamlanan yeni Aksaray Müze binasını ziyaret ederek, Müze Müdürü Yücel Kiper’den teşhir çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Merhaba Gazetesi, 07.09.2006 |
|||||
'ANTİK ESERLER YERİNE YAKIN TARİHİMİZİ KORUMALIYIZ' *
Denizli'nin tarihinin en büyük organizasyonu olan Uluslararası Denizli ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu, PAÜ Kongre ve Kültür Merkezi'nde başladı. Denizli Valiliği, Denizli Belediyesi ve PAÜ'nün ortaklaşa düzenlediği PAÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kazdağlı, sempozyumun Denizli'nin tarihi ve kültürü ile ilgili şimdiye kadar gerçekleşen en büyük organizasyon olduğunu söyledi.
Haber Ekspres, 07.09.2006
*Nano Yorum: Dikkat! Bunu söyleyen bir akademisyen, üstelik de bir rektör... |
|||||
AÇÇANA HÖYÜĞÜ TURİZME KAZANDIRILACAK
Aççana Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Aslıhan Yener, Antakya’daki antik kalıntıların bulunduğu Aççana Höyüğü’nü “Açık hava arkeoloji parkı” haline getirerek kentin tanıtımına katkıda bulunacaklarını söyledi. Kazı Başkanı Prof. Dr. Yener, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) adına, 56 yıl aradan sonra yeniden başlayan kazı çalışmaları nedeniyle düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, MÖ 2000-1300 yılları arasında, Orta ve Geç Tunç Çağı'na ait kalıntıların bulunduğu Aççana Höyüğü hakkında bilgi verdi.Prof. Dr. Yener, kazılarla Aççana'yı açık hava arkeoloji parkı haline getirerek yerli ve yabancı turistlerin görmelerini sağlayacaklarını kaydetti. Aççana’nın Amik Ovası’nın tamamını kapsayan Mukish’i bölgesinin başkenti olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yener, şöyle devam etti: “Antakya-Reyhanlı kara yolunun 22. kilometresinde, Tayfur Sökmen köyü yakınlarındaki Aççana Höyüğü’nde yapılan kazılar sonucunda, yaklaşık 4 bin yıl önce bölgede kurulan Hitit medeniyetine ışık tutacak önemli arkeolojik bulgular elde edildi. Bölge, Hitit tarihçileri için büyük önem taşımaktadır. Aççana Höyüğü’ndeki çalışmalarımız, 56 yıl önce, British Museum adına kazılar yapan Sir Leonard Wolley’in çalışmalarının devamı niteliğindedir. Aççana Höyüğü, aynı bölgede bulunan Tayinat Höyüğü ile benzerlik göstermektedir. Kazı esnasında, saray ve mezar kalıntıları yanında 550 Hititçe, Hurrice, Akadca ve Sümerce yazılı tablet çıktı. 4 dilde yazılmış bu tabletler, burada yaşayan uygarlıklarla ilgili önemli bilgiler veriyor. Burayı turizme kazandıracağız.” Aççana Höyüğü kazılarında, 30’u arkeolog 55 kişinin görev aldığı bildirildi. Bu arada, Amik Ovası’ndan çıkan tarihi eserlerin restorasyon ve konservasyon çalışmalarının gerçekleştirileceği laboratuvarın açılışını, Vali Ahmet Kayhan, Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu, MKÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Gürkanlar ve Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü Kazılar Şube Müdürü Melik Ayaz birlikte yaptı. Vali Kayhan, Kazı Başkanı Prof. Dr. Yener ile diğer hizmeti geçenlere teşekkür ederek, açık hava arkeoloji parkının yaşama geçmesi için gerekli desteği sağlayacağını söyledi. Vatan, 06.09.2006 |
|
||||
AGORA'YA 400 BİN YTL
İzmir Ticaret Odası (İZTO) ile İzmir Valiliği arasında Agora Ören Yeri Batı Stoa kazı ve restorasyon çalışmaları arasında sponsorluk anlaşması dün imzalandı. Vali Oğuz Kağan Köksal, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir Müze Müdürü Mehmet Tuna, İZTO Yönetim Kurulu Üyesi Necmi Çalışkan ile Murat Dağaltı, İZTO Meclis Üyesi Yalçın Erdoğan ve İZTO Genel Sekreteri Adnan Yıldırım'ın katıldığı imza töreni, tarihi Agora'da gerçekleştirildi.
Agora'ya büyük önem verdiklerini belirten Demirtaş, 2005'te kazı ve restorasyon çalışmaları ile ilgili olarak Koruma Kurulu'nda yaşanan sıkıntıların ardından, bölgede kazı çalışmalarının durduğunu hatırlattı. Demirtaş, "Şimdi kazının bilimsel başkanlığı İzmir Müze Müdürlüğü'nde. Nihayet yeniden düzenlenen protokolü imzalıyoruz" dedi.
Agora kazılarının Kemeraltı ve Kadifekale bütünlüğü içinde ele alınması gerektiğini kaydeden İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, "Agora Kadifekale 750 metre. Yine bu bölgeden yeraltı geçitleriyle Kadifekale'deki sarnıca ulaşmamız gerekiyor. Agora ile Kadifekale'yi hem havadan, hem yeraltından birbirine bağlamalıyız. Bu nedenle Agora ile Kadifekale arasına teleferik kurulması ile ilgili önerimizi yinelemek istiyoruz. Bu sağlandığı takdirde İzmir, dünya kültür mirası açısından Atina, Roma ve Barselona'nın önüne geçecektir" dedi. Yeni Asır, Haber: Nihat Delibaş, 07.09.2006 |
|||||
'SUSUZ ÇEŞME KALMAYACAK'
Karabük’ün Safranbolu İlçesi'nde, 100’ü aşkın tarihi çeşmeden, restorasyonu tamamlanan 42’sinin su kanallarının onarılması planlanıyor.
Alınan bilgiye göre, UNESCO’nun Dünya Miras Kentleri Listesi’ndeki Safranbolu’da, dini bakımdan “cömertliğin”, sosyal açıdan “tanınmışlığın” ve mimari yönden de “cezbediciliğin” ifadesi olan çok sayıda tarihi çeşmenin suyu yaklaşık 15 yıldır akmıyor. Türkiye Gazetesi, 07.09.2006 |
KALE KAZILARINDA İKİNCİ ETAP
Erzurum Müze Müdürü Mustafa Erkmen, Erzurum Kalesi'nde devam eden arkeolojik kazıların ikinci aşaması için 700 bin YTL’lik kaynak gönderildiğini belirterek, kazı çalışmalarından sonra onarım çalışmalarına başlanacağını ifade etti. Erzurum Kalesi'ndeki çalışmalarla Osmanlı dönemine ait bulguların ortaya çıktığını belirten Erkmen, “Kalede geçtiğimiz yıl yaptığımız çalışmalara bu yıl tekrar başlayacağız ödenek konusundaki sorun çözüme ulaştı. Osmanlı Dönemi'ne ait bulguları ortaya çıkardık” diye konuştu.Çalışmaları süreci hakkında bilgiler veren Erkmen, “Hava şartları uygun olduğu ve ödenek yettiği müddetçe çalışmalara devam edeciğiz. Kazı çalışmalarından sonra onarım çalışmalarına başlanacak. Kaledeki çalışmalar, uzun süreçte yapılacak çalışmalar, yapılacak kazı çalışmalardan sonra peyzaj düzenlemelerine geçilecek. Kale içerisinde değişik mekanlar inşa edilecek, çalışmalar kısa bir süreci kapsamıyor” diye konuştu. Erzurum Gazetesi, 07.09.2006 |
||||
'RODIN'İ EN ÇOK KADINLAR MERAK ETTİ'
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nde gerçekleştirilen ''Heykelin Büyük Ustası Rodin İstanbul'da'' sergisini 77 bin 72 sanatsever ziyaret etti. Ziyaretçilerin yüzde 61'ini, kadın ziyaretçiler oluşturdu. Müze Müdürü Nazan Ölçer,serginin başarıyla tamamlandığını, yaz aylarında düzenlenmesine rağmen kendilerini şaşırtan bir ilgi gördüğünü kaydetti. Sabah, 07.09.2006 |
|||||
![]() |
KARAMAN'DA RESTORASYON ÇALIŞMALARI
Karaman Vali Yardımcısı Davut Gül ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Dindar Dilbaz, restorasyon çalışmaları başlayan tarihi Çeşmeli Kilise, Tartan Evi ile Yeni Hamam'da incelemede bulundu. Karaman Kent Haber, 06.09.2006 |
||||
II. BAYEZID HAMAMI'NIN SON DURUMU
30.07.2005 tarihli haberimizle Beyazıd Meydanı'nda, Patrona Halil Hamamı olarak da bilinen II.nci Beyazıd Hamamı çalışmalarının başlatıldığını duyurmuştuk. İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Doç.Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller 2002 yılının yaz aylarında İstanbul Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi arasında imzalanan protokolün bugünkü çalışmaların hazırlayıcısı olduğunu belirterek, söz konusu protokol uyarınca, hamamın "Restorasyon ve Yeniden İşlevlendirme Projeleri"nin hazırlanmasına İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerince başlanıldığını aktarmıştı. Restorasyon Projesi'nin müellifliği Doç.Dr. K.Kutgün Eyüpgiller ve Prof.Dr. Ahmet Ersen tarafından üstlenilmiş, yapının statik güçlendirilmesi kapsamında Prof.Dr. Kaya Özgen, yeniden işlevlendirilmesi kapsamında da Prof.Dr. Hasan Şener ve Doç.Dr. Sinan M. Şener proje ekibinde yer almışlardı. "II. Bayezid Hamamı Restorasyon, Güçlendirme ve Yeniden İşlevlendirme Projeleri" 2003 yılının Haziran ayında tamamlanarak ilgili Koruma Kurulu'na gönderilmiş ve onaylanmıştı.
Bu haberin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçtiği, plana göre restorasyonun bitimine bir yıl kaldığı halde herhangi bir çalışma görülmemektedir. Hamamın dış zeminindeki Roma dönemi kabartmaları sadece bir süre önce sapasağlam olmasına rağmen bugün yok olmaya yüz tutmuş durumda. Koruma adına tahta bir perde konulmuş ancak tahta perde kırılmış ve tarihi kalıntılar şehir magandaları ve tarihi eser kaçakçılarına açık bir hale gelmiş. Şehir magandaları tuvalet ihtiyacını gideriyor, tahta perdenin arkasındaki tarihi duvar kabartmaları ise çöplük içinde. Sorumluların bir an önce harekete geçmesini, restorasyon başlayana kadar, hamamı ve cephedeki Roma dönemi kalıntılarını korumak için gerekli işlemlerin yapılmasını talep ediyoruz. |
|||||
KİRLİLİĞİN TEHDİT ETTİĞİ YUMUKTEPE KORUMA ALTINA ALINMALI
Mersin'de, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden olan ve bu özelliği nedeniyle “medeniyetler beşiği” olarak nitelendirilen Yumuktepe Höyüğü, çevre kirliliğinin tehdidinde. Göç dolayısıyla gittikçe büyüyen Demirtaş ile sürekli genişleyen Cumhuriyet ve Hürriyet mahallelerinin ortasında kalan Yumuktepe Höyüğü, toprak kayması, çevresine dökülen moloz yığınları ve belediyeye ait şantiye çalışmaları yüzünden tehlike altında. Referans, 06.09.2006 |
![]() |
||||
OTOMOBİLDE TARİHİ ESER
Karaman'ın Ermenek İlçesi'nde, polisin şüphelenerek durdurduğu bir otomobilde tarihi eser niteliği taşıyabilecek heykelciklerle, tarihi eser aramada kulanılan dedektör ele geçirdi.
Merhaba Gazetesi, 06.09.2006 |
KAYA EVLERİNE İLGİ ÇOK
Bolu Valisi Ali Serindağ tarafından gerçekleştirilen Seben ziyaretinde en çok ön plana çıkan konular Muslar Mağarası ve kaya evleri oldu.
Mağarayı ve kaya evlerini gezmek isteyen yerli ve yabancı turistler için alternatif ulaşım yolları üzerinde de durulması gerektiğini ifade eden Bolu valisi Ali Serindağ konu hakkında yetkililerden bilgi alırken mağaraya ulaşım yolunda yaşanan alternatifler konusunda yetkililerin somut çözüm önerilerini kendisine sunması gerektiğini söyledi.
Bolu Olay, 07.09.2006 |
||||
MÜZE ŞEHİR SAFRANBOLU
Tarihi konaklarıyla tanınan Safranbolu, turizmin kum deniz güneşten ibaret olmadığını savunanları yalancı çıkarmadı. Tarihe yapılan yatırımların misli misli döneceğini ispatladı. Mesela 1645’de bina edilen Cinci Hanı yıllarca metruk ve bakımsız kaldıktan sonra, yaklaşık 2 yıl önce restore edildi ve el sanatlarına hediyelik eşya satıcılarına ev sahipliği yapmaya başladı. Adı geçen han yılda 250 bin yerli ve yabancı turist ağırlıyarak kırılması güç bir rekora imza attı. Yap-işlet-devret modeliyle 1 milyon 500 bin dolar harcanarak onarılan ve 2004 Temmuz’unda hizmete açılan Cinci Hanı yöre ekonomisine çok şey kattı.
Safranbolu Belediye Başkanı Nihat Cebeci bölgeye gelen turistlerin handa konaklamak istediklerini belirterek ‘’Osmanlı mimarisinin en gelişmiş örneklerinden biri kabul edilen binayı her yıl çok sayıda kişi geziyor. Bugüne kadar çeşitli etkinliklerle çeyrek milyon yerli ve yabancı turist burayı görme imkanına kavuştu. Turizmin az yoğun olduğu hafta içlerinde bile handa konaklayanların oranı yüzde 50’nin altına düşmüyor. Handaki odalarda yapılan restorasyon çalışmalarında, tarihi doku korundu ve geleneksel Türk motifleri öne çıkarıldı. Zaten Safranbolu’muz açık hava müzesi gibi. Uzak ülkelerden gelen misafirler hayran kalıyorlar” dedi.
Cinci Hanı 460 yıl evvel Hüseyin Efendi adlı bir hayırsever tarafından dönemin ünlü mimarlarından Mimar Kasım’a yaptırıldı. Adı geçen handa 22 standart, 2 süit oda bulunuyor. Mükemmel taş işçiliği ile parmak ısırtan Han devrin sanat ve ticaret hayatına da ışık tutuyor. Cinci Hanı özellikle içinde antika banyosu bulunan Ağa Odası ile dikkat çekiyor. Türkiye Gazetesi, 06.09.2006 |
|||||
![]() ![]() |
TEPEKÖY'DE YAĞMALANAN KRAL MEZARI
Niğde'de farklı yerlerde devam eden kaçık kazılar birçok değerin yok edilmesine neden olurken Niğde'ye 5 kilometre ötede yer alan Tepeköy’de de define avcıları son kral mezarını da yıkmak üzereler. Bölgede yer alan 100’ü aşkın antik mezar ise yağmacılarca açılıp talan edildi.
Köy halkından bölgede kırılmış küçük su kapları gördüklerini söyleyenler olurken Köy Muhtarı Mustafa Coşkun Cingören mevkiindeki mezar ve kalıntıların kimliği bilinmeyen kişilerce talan edildiğini anlattı. Yaptığımız araştırmada Kral Mezarı'nın Niğde’ye bakan görkemli bir yapı olduğunu, 1.5 metrelik taşların birbirine geçmesi ile yapıldığını gördük.
Muhtar Mustafa Coşkun bölgedeki bu eserin korunması için Niğde Anadolu Gazetesi'nde haber yaptırmış ama yetkilerden önce bölgeye define avcıları gelmişti. Muhtar ile mezar yakınına çıktığımızda mezar yanında büyük bir çukur açılmıştı. Daha bir ay önce olmayan bu çukur son kral mezarının temellerine doğru iniyordu.
Gördüğümüz kadarıyla, çevredeki her tepede bir yığma mezar vardı ve bunlardan bir kaçı açılmıştı. Muhtar, Cingören, Mergava ve Kör Han ören yerlerinde kontrol, inceleme, araştırma beklentisini anlattı. O arada köy için açılan bir dağ yolunu işaret etti, Mergava Kalesi'nin son izlerini gösterdi. Bu yolda çalışmalar sırasında çok mezar açığa çıkmıştı. Ayrıca antik kent yerleşmesi olarak bilinen alanı gösterdi. Bu bölgelerde acil bir kazı çalışması gerektiğin ve çok bulguya erişeceğine inandıklarını dile getirdi. Bölgede gördüklerimiz ve gözlemlerimiz Niğde için en yoğun tahribatın olduğu alan izlenimi edinmemize neden oldu.
Niğde Karaltı, Dikilitaş, İftiyan gibi yerlerde verilen zarar bu bölgede yok etme noktasına ermişti. Bilim adamları bir kafatası ile tarihi dünü aydınlatma çabası içinde iken kimlere ait olduğu saptanamayan 100’e yakın mezarın 80’i açılması ve son kral mezarı yok edilme boyutuna gelmesi konun önemini gözler önüne seriyordu. Taka yunus denilen farklı bir yerde yapılmış künk boruları ile oluşan kalıntılar daha yakın yılları tanımlarken kral mezarı ve çevresi antik dönemin izlerini taşıyordu. TAY Haber, Ömer Fethi Gürer, 06.09.2006 |
||||
KORUMASIZ TARİHİ ESERLER HIRSIZLARIN İŞTAHINI KABARTIYOR
Türkiye’de korumasız 20 bin tarihi eser, çalınma ve yangın tehdidiyle karşı karşıya. Vakıflar Genel Müdürlüğü verilerine göre son on yılda cami ve mescitlerde yaşanan 287 hırsızlık olayında toplam 2 bin 728 eser çalındı.
Bu eserlerden sadece 308’i bulunabildi. Vakıf eserlerinin en fazla talan edildiği illerin başında İstanbul, Konya ve Kütahya geliyor. Sanat tarihçisi Yard. Doç. Dr. Yaşar Erdemir, tarihi mekanların korumasız olduğunu, “Yol geçen hanı gibi gelen götürüyor.” sözleriyle ifade ediyor. Erdemir’e göre, envanteri bulunmayan binlerce kıymetli halı, kilim, şamdan, kapı ve pencere adeta yağmalanıyor. Yağmalanan tarihi eserler ya antikacı dükkanından çıkıyor ya da yurtdışına kaçırılıyor.
İstanbul Beşiktaş’ta yapılan operasyonda, cami ve tekkelerden çalınan 110 tarihi eserin ele geçirilmesi, gözleri kamuya açık alanlarda bulunan tarihi eserlere çevirdi. Eserlerin İstanbul, Konya, Balıkesir ve Diyarbakır’da bulunan vakıflara ait cami ve tekkelerden çalındıklarının belirlenmesi vakıf eserlerinin korumasızlığını gündeme getirdi. Tarihi eser kaçakçılarının önüne geçmekte zorlanan Vakıflar Genel Müdürlüğü ise eserleri daha iyi koruyabilmek için 12 ilde Vakıf Eserleri Müzesi kurmak için kolları sıvadı. Türkiye’de cami, tekke ve mescitlerde 20 bin civarında eski eser bulunduğu belirlendi. Uzmanlar, binlerce çini, sütun başlığı, kitabe, levha, şamdan, alem, çeşme taşı, kapı-pencere kanatları, kilim, halı gibi eserlerin 12 müzeye sığmasının imkansız olduğunu vurguluyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü sorumluluğunda olmayan ve henüz envanteri yapılamayan tarihi eserlerin bulunamadığına dikkat çeken uzmanlar, her geçen gün bu eserlerin sayılarının azaldığına işaret ediyor. Halen Vakıflar’a ait, 3 adet kütüphane ile 4 adet müze bulunuyor. Bunlara ek olarak Ankara, İstanbul, Kayseri, Tokat, Konya, Bursa, Kastamonu, Antalya, Sivas, Erzurum, Gaziantep ve Edirne illerinde tarihi yapıların restore edilerek Vakıf Eserleri Müzesi’ne dönüştürülme çalışmaları sürüyor.
Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, günden güne artan hırsızlık olayları sebebiyle taşınabilir eserleri yeni açılacak müzelerde toplamanın zorunlu hale geldiğini belirtiyor. Tarihi eser hırsızlığı ve kaçakçılığının sosyal bir yara haline geldiğini dile getiren Beyazıt, bütün idari ve yasal tedbirlere rağmen bunun önüne geçilemediğini söylüyor. Selçuk Üniversitesi Sanat Tarihi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Yaşar Erdemir ise 30 yıldır eski eserleri araştırdığını ifade ederek gözlemlerini şöyle dile getiriyor: “Özellikle taşrada pek çok eserin korumasız olduğunu gördüm. Daha geçen sene Konya’nın Doğanhisar ilçesindeki Ulucami’nin pencere kapakları çalındı. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde fotoğrafı bile yoktu.” Zaman, Haber: Ünal Livaneli, 06.09.2006 |
|||||
TARİH KAÇAKÇILARI BURSA'DA YAKALANDI
Konya'da bir camiden 3 yıl önce çaldıkları tarihi sancağı satmak için Bursa'ya geldikleri öne sürülen 2 kişi yakalandı. Zanlıların otomobillerinde yapılan aramada, 13'üncü yüzyıldan kalma Selçuklu Sancağı ile Roma Dönemi'ne ait tunçtan yapılmış 4 sikke ele geçirildi. Vatan, Fotoğraf: Bursa Olay, 06.09.2006
|
![]() |
||||
TARİHİ ESERLERİN RESTORASYONU İÇİN KAYNAK VAR, KULLANAN YOK
Bugüne kadar tarihi eserlerin korunması ve restorasyonu için kaynak bulamadıklarını öne süren belediyeler, kendilerine ayrılan 80 milyon YTL’yi kullanmadı.
Geçtiğimiz yıl, taşınmaz kültür varlıklarının korunması ve restorasyonu için Emlak Vergisi’nden yüzde 10’luk payın bu alanlarda kullanılmak üzere il özel idarelerine aktarılması ile ilgili yönetmelik Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yürürlüğe konuldu. Yönetmelik gereği, Emlak Vergisi’nden kesilecek pay valilikler tarafından belediyelere kullandırılacaktı. 81 ilin kasasında toplam 95 milyon 80 bin YTL birikti. Ancak bu rakamın 15 milyon 564 bin YTL’si kullanıldı. Geriye kalan para valilik kasalarında bekliyor.
Nisan 2005’te çıkarıldığında eski eserlerin korunması adına önemli bir adım olarak değerlendirilen yönetmelik gereği, 81 ilde, il özel idarelerince banka hesabı oluşturuldu. Yönetmelikte, paraların tahsil edilmesi görevi belediyelere, paraların idare edilmesi ise valiliklere verildi. Valilikler, belediyelerden gelen projeleri değerlendirerek, eski eser restorasyonu için toplanan paradan, proje bedelinin en az yüzde 49’unu karşılamakla yükümlü hale getirildi. Paralar hesapta birikmesine rağmen valiliklere çok az proje sunuldu. Hatta, Mardin, Muğla, Trabzon, Şanlıurfa, Burdur, Antalya’nın da aralarında bulunduğu 63 ilin kasasında para birikmesine rağmen, eski eser restorasyonu ve korunması adına bir lira bile harcanmadı. Taşınmaz kültür varlığı sayısında Türkiye’nin önde gelen illerinden olan İstanbul’da 2005-2006 yıllarında Emlak Vergisi’nden alınan pay 38 milyon 210 bin YTL. Bunun sadece 561 bin 826 YTL’si eski eserlerin korunması ve restorasyonu için kullanıldı. 37 milyon 649 bin YTL’si kasada bekliyor. Ankara’nın kasasında biriken 5 milyon 398 bin 456 YTL’nin ise 1 milyon 139 bin YTL’si kullanıldı.
İstanbul Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı, belediyelerin işi tam kavrayamaması sebebiyle biriken paranın kullanılmadığını düşünüyor. Taşbaşı, yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra belediyelerden proje istediklerini; ancak gelmediğini savunuyor. “Biz de belediyeleri bilgilendirdik. Konudan haberdar etmeye çalıştık. Meseleyi yavaş yavaş kavradılar. Yeni yılda bu konuda daha fazla projenin gelmesini umut ediyoruz.” diyen Taşbaşı, kaynak olduğu halde bilgisizlikten, eserlerin korunamadığını aktarıyor. Zaman, Haber: Aslıhan Aydın, 06.09.2006 |
|||||
![]() |
SIRADA GALLE HANI VAR
Zaman içerisinde harabe haline gelen yapı için ODTÜ Üniversitesi'nde tez çalışması yürütülüyor. Yürütülen tez çalışması sırasında elde edilen bulgulardan yapının Mimar Sinan'ın eserlerinden biri olduğu tahmin ediliyor. Halen sürdürülen çalışmalarla silueti ortaya çıkarılacak olan yapının gelecekte rölevesinin çıkarılması, restorasyon projesinin hazırlanarak yapının yeniden Bursa'ya kazandırılması sağlanacak.
Bursa Hakimiyet, 06.09.2006 |
||||
DÜNYADA 170 BİN SANAT ESERİ KAYIP
Aralarında çok ünlü ressamların eserlerinin de yer aldığı 170 bin adet sanat eserinin kayıp olduğu belirtildi. Sabah, 06.09.2006 |
|||||
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ÇORUM TANITIM BROŞÜRÜ ÇIKARDI
Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü tarafından Hitit Medeniyeti'ne başkentlik yapan Çorum'un tanıtımı için broşür bastırıldığı bildirildi.
Kültür ve Turizm İl Müdürü Ali Özüdoğru, Hattuşa, Alacahöyük ve Şapinuva gibi Hititler'in en önemli şehirlerini topraklarında barındıran Çorum'u, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 88 sayfalık bir broşürle tanıttığını söyledi.
Özüdoğru başta Hititler olmak üzere şehrin kültür ve turizm değerlerinin yer aldığı broşürün 21x10 ebadında, Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde bastırıldığını belirterek, kapağında sfenksli kapı, törensel sembol ve çivi yazısı fotoğrafı bulunan tanıtım broşürünün valilik ve müdürlüklerinin tanıtım çalışmalarında kullanılacağını söyledi. Çorum başlıklı broşürde, Hattuşa, Alacahöyük ve Şapinuva gibi Hitit şehirleri, Çorum Müzesi, kazılarda bulunan önemli eserler ile şehrin tarihi ve doğal güzellikleri yer alıyor. Dünya, 06.09.2006 |
|
||||
TÜRSAB'DAN KOÇ'A 'RAMAZAN ŞENLİĞİ SULTANAHMET'E YAKIŞMIYOR' MEKTUBU
Sultanahmet Meydanı’nda bu yıl 11’incisi yapılacak olan Ramazan Şenliği, TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) ile Eminönü Belediye Başkanlığı’nı karşı karşıya getirdi. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’a mektup yazarak, Sultanahmet Meydanı’nda Ramazan’da düzenlenen şenliğin, yinelenmemesini istedi. Ulusoy, şenliğin tarihi dokuya zarar verdiğini savundu. Şenliği düzenleyen Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er ise etkinliğin yerinin değişmeyeceğini ancak TÜRSAB’ın dikkat çektiği aksaklıkların bu yıl yaşanmayacağını söyledi.
Hürriyet, Haber: Ardıç Aytalar, 06.09.2006 |
|||||
TARİHİ BİNALAR KENT MÜZESİ OLACAK
Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen 2 tarihi bina, Kent Müzesi olarak kullanılacak.
Çalışmayla şehre ait tarihi, coğrafi, idari, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, ticari yapısı gibi her türlü belge, kitap, görsel malzeme, harita, sesle görüntü kayıtlarına dayalı kronolojik, tematik sürekli ve geçici sergilerin düzenlendiği, halkın ziyaretine açık bir müze olması hedefleniyor. Kuzey Haber, 06.09.2006 |
TARİHİ ÇAN HIRSIZLIĞI DAVASINDA 8 TAHLİYE
Sivas 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı sınırları içerisindeki tarihi bir kilisenin çanının çalınması olayıyla ilgili tutuklanan 1 yarbay ve 3 astsubayın da aralarında bulunduğu 8 sanığın tahliyesine karar verildi. Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya askeri cezaevinde tutuklu sanıklar Yarbay Ertan Ş. (43), Astsubay İsmail Ç. (29), Astsubay Ali K. (35) ve Astsubay Ahmet A. (36) ile Sivas Kapalı Cezaevinde tutuklu diğer sanıklar Halil İbrahim S. (33), Hasan Kapkın (31), Tuncay K. (31) ve Tuncay E. (27) katıldı. Duruşmada, tutuksuz yargılanan Astsubay Soner A. (22) ile Ahmet G. (45), Gıyasettin A. (42) ve Kürşat Ç. de hazır bulundu. Delillerin toplanmasını, sanıkların sabit ikamet sahibi olmaları ve delillerin karartılmasının mümkün olmamasını göz önüne alan mahkeme, 8 sanığın tahliyesine karar verdi. İddianamede, sanıkların, 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı sınırları içerisindeki tarihi bir kilisenin çanını çaldıkları, Ankara’ya götürmek üzere bir araca yükledikleri iddia ediliyor. Çanın 5 ile 8 milyon euro karşılığında satılması planlandığı belirtilen iddianamede sanıkların suç örgütü oluşturmak ve Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanuna’na muhalefet suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Hürriyet, 06.09.2006 |
||||
NOEL BABA KİLİSESİ'NE ZİYARET AKINI
Antalya'nın Demre İlçesi'ndeki tarihi Noel Baba Kilisesi'ni, geçen ay 61 bin 754 kişi ziyaret etti. Demre Müzesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, Noel Baba Kilisesi'ni geçen ay 61 bin 754 kişi ziyaret ederken, kiliseden 176 bin 482 YTL 50 YKr gelir elde edildi.
Kiliseyi önceki yıl aynı dönemde 48 bin 291 kişinin gezdiğini belirten yetkililer, kilise tarihinde ilk kez aylık 60 bin ziyaretçinin üzerine çıkıldığını söylediler.
Yetkililer, Noel Baba Kilisesi'ni 8 aylık dönemde de 228 bin 68 kişinin ziyaret ettiğini, kiliseden bu dönemde 702 bin 407 YTL 50 YKr gelir elde edildiği bildirdiler. Trt/Haber, 05.09.2006 |
|
||||
RESTORASYON ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR
Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar, son yıllarda tarihi kentte başlatılan restorasyon çalışmaları kapsamında tarihi binaların aslına uygun bir şekilde restorasyonlarının tüm hızıyla sürdüğünü söyledi. Mardin Kent Haber, 05.09.2006 |
|||||
AMASYA MÜZESİ'NE İLGİ
14. yüzyılda İlhanlılar Dönemi'nde, Amasya'da Vali olarak görev yapan Anadolu Nazırı Şehzade Cumudar, Amasya Emiri İşbuğa Noyin, Amasya'da hükmetmiş Pervane Bey, eşi ve çocuklarına ait olduğu sanılan ve Amasya Müzesi'nde sergilenen mumyalar, kente gelen yerli ve yabancı turistlerin ilk önce uğradıkları yerlerin başında geliyor.
Amasya Kent Haber, 05.09.2006 |
|||||
![]() |
ASSOS ORTAYA ÇIKARILIYOR
Ünlü filozof Aristo'nun ders verdiği Assos'ta kazılar yeniden başladı. Çanakkale yöresinde 2006 yılında erken başlayan arkeolojik kazılar sona ererken, Assos kazıları 18 Ağustos’tan itibaren yeniden başladı. Assos kazılarını yürüten Prof.Dr. Ümit Serdaroğlu’nun geçtiğimiz yıl ölümünden sonra bu yıl kazılar onsuz devam ediyor. |
||||
BEŞKONAKLAR RESTORASYONUNA ÖDENEK
Malatya'da Sinema Caddesi'ndeki Beşkonaklar'ın restorasyonu için ihale aşamasına gelindiği, 1 milyon 250 bin YTL ödenek çıkarıldığı açıklandı. Bu arada Malatya'da tarihi bakımdan önemli bir yere sahip olan Arslantepe Höyüğü'deki dünyanın bilinen en eski sarayının açık hava müzesi yapılması için Roma Üniversitesi'nin hazırladığı projenin Sivas Anıtlar ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onaylandığı bildirildi. Malatya Haber, 05.09.2006 |
![]() |
||||
![]() |
TARİHİ ESER KAÇAKÇILARINA SUÇÜSTÜ
Burdur, Karamanlı İlçe Emniyet Amirliği ve İlçe Jandarma Komutanlığı'nın müşterek çalışması sonucu, 51 parça tarihi eser ele geçirildi. Burdur Kent Haber, 05.09.2006 |
||||
UZAKTAN KUMANDALI MODEL HELİKOPTERLE ARKEOLOJİ
Kayseri’de 4 bin yıllık geçmişi bulunan Kültepe kazı alanı, uzaktan kumandalı model helikopterle fotoğraflandı. Hürriyet, 05.09.2006 |
![]() |
||||
MERYEMANA EVİ'NE YENİ KORUMA PROJESİ
Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, yangında kül olan toplam 300 hektarlık alanın, Bülbüldağı'ndaki Meryemana Evi'ni de kapsayan 30 hektarlık bölümünün ağaçlandırılması için 'Meryamana Evi ve Kültürpark Ormanı' isimli proje hazırladıklarını açıkladı.
Ülgür, 30 hektarlık alanın özel bir statü ile Selçuk Belediyesi'ne tahsis edilmesini isteyerek, 'Bu sağlanırsa, tüm finansmanı belediyemiz bütçesinden karşılamak üzere söz konusu alanı 10 ayda ağaçlandırırız. Kısa süre içinde de Meryemana Evi ve çevresi eskisi gibi yemyeşil ormanlarla kaplanır' dedi. Meryemana Evi'ni başta Hırıstiyanlar olmak üzere her yıl çeşitli dinlere mensup 1.5 milyon insanın ziyaret ettiğine dikkat çeken Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, 'Bu bölge tüm dünya insanlığı tarafından kutsal sayılmaktadır. Bu nedenle dünyanın gözü, yangından sonra bizlerin üzerinde' diye konuştu. Ülgür, 30 hektarlık alanın özel orman statüsü veya benzeri bir statü ile belediye devri için Çevre ve Orman Bakanlığı'na başvurduklarını belirterek, 'Hazırladığımız proje ile söz konusu alanı en kısa sürede eski haline döndürüp, ileriye yönelik gerekli önlemleri de alarak dünya insanlığının hizmetine sunmak istiyoruz' dedi. Selçuk Belediye Başkanı Ülgür, hazırladıkları projenin yaşama geçirilmesi durumunda Meryemana Evi ve çevresinde bir daha benzer yangınların yaşanmayacağını söyledi.
Ülgür, 30 hektarlık alanın belediyeye tahsis edilmesi durumunda yaşama geçirecekleri kurtuluş projesini şöyle sıraladı: - Bülbüldağı ve Meryemana Evi çevresinde su kaynakları bulunmadığı için, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın göstereceği bir ala standartlara uygun yangın havuzu inşa edilecek. - Yangın havuzuna su, 20 kilometre uzaklıktaki Selçuk'tan döşenecek boru hattı ve terfi istasyonları ile taşınacak. - Meryemana Evi'ne içme suyu sağlayan terfi istasyonlarının enerji kaynakları, yangında devre dışı kalmaması için jeneratörlerle takviye edilecek. - Meryemana Evi ve çevresine 500 metre aralıklarla yangın vanaları konacak. - Selçuk Belediyesi tarafından asfaltlanan Efes Antik Kenti üst kapısı ile Meryemana Evi arasında kalan 14 kilometrelik yol boyunca, yangın araçlarına su sağlayacak irsaliye hattı döşenecek ve yangın vanaları konacak. - Stratejik noktalarda, teknolojiden yararlanılarak fıskiye ile yağmurlama sistemi kurulacak. - Meryamana Evi ile Kuşadası yolu arasında bir yangın yolu açılacak; bu yola su irsaliye hattı döşenecek ve belirli aralıklarla yangın vanaları konacak. - 30 hektarlık alanın ağaçlandırılması için Orman Bakanlığı ve ilgili fakülteler ile işbirliği içinde yangına dayanıklı ağaç türleri seçilerek bir ağaçlandırma projesi yaşama geçirelecek. - 30 hektarlık alanın bakım ve işletmesi Selçuk Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un, 'Antik kentlerin, özellikle de tiyatroların özelleştirileceğini, antik tiyatro ve kentlerde özelleştirmenin bakım ve temizlik işinin üstlenilmesi, karşılığında kapı giriş bedellerinin alınması şeklinde gerçekleştirileceğini' söylediğini hatırlatarak, 'Biz, buna da talibiz. Selçuk Belediyesi olarak, bölgemizi ilgilendiren ve Türk turizmine hizmet edecek her uygulama ve işe katkı koymaya hazırız' dedi. Selçuk’ta bulunan tarihi ve kültürel zenginlikleri korumak ve kollamayı, hizmet programlarında birinci sırada tuttuklarını belirten Ülgür, belediye olarak antik kentin temizlik ve bakımını yıllardır özenle yerine getirdiklerini söyledi. Akşam Ege, 05.09.2006 |
|||||
![]() |
TARİHİ GİRESUN EVLERİ KORUMA ALTINA ALINIYOR
Giresun Kültür ve Turizm Müdürü Emin Yılmaz, kentsel sit alanı ilan edilen Zeytinlik Mahallesi başta olmak üzere il genelindeki tarihi Giresun evlerinin koruma altına alındığını söyledi. Yılmaz, il genelinde aslını koruyarak ayakta durmayı başaran 60 dolayında tarihi Giresun evi bulunduğunu anımsattı. Mimari özelliklerini bugüne kadar muhafaza eden tarihi evlerin restorasyonları için yaklaşık 6 yıl önce başlatılan çalışmaların son dönemde hız kazandığını belirten Yılmaz, ''Kentsel sit alanı ilan edilen Zeytinlik Mahallesi başta olmak üzere il genelindeki tarihi Giresun evleri koruma altına alınmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığınca Zeytinlik ve Hacıhüseyin Mahallesi ile Görele İlçesi'ndeki 4 tarihi evin sahibine 80 bin YTL ödenek sağlanmıştır'' dedi. Yılmaz, il genelindeki tarihi evlerin önemli bir kısmının Zeytinlik Mahallesi'nde bulunduğunu ifade ederek, ''Giresun Kalesi'nin güneydoğu eteklerinde yer alan ve geniş bir alanı kaplayan tarihi Zeytinlik Mahallesi'nin Arnavut kaldırımlı dar sokakları ve her bir bahçe içindeki tarihi evleri, turizm için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır'' diye konuştu. Mahallede 50'ye yakın tescilli tarihi ev bulunduğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları söyledi:
''Bugüne kadar bu evlerden 10'unun restorasyonu sahipleri tarafından yapılmıştır. Bakanlığımız restorasyon çalışmalarına destek vermektedir. Evlerini restore etmek isteyenlere proje için 5 bin YTL, restorasyonu için ise daha sonra gerekli olan ödeneği sağlamaktadır. Evlerini restore etmek isteyenler, 2007 yılının mart ayı sonuna kadar müdürlüğümüze müracaat edebilirler.'' Yılmaz, Zeytinlik Mahallesi'ndeki tarihi evlerin tamamının restore edilerek, yeniden düzenlenmesi halinde, bu mekanın kısa sürede Safranbolu evleri kadar ilgi görmeye başlayacağını söyledi. Turizm Gazetesi, Fotoğraf: Zaman, 05.09.2006 |
||||
İSTANBUL'DA BİR SOKAK KAYBOLDU
İstanbul'daki çarpık yapılaşma ve işgal, görülmemiş bir sonuç verdi: İstanbul'un göbeğindeki Çifte Fabrika Sokağı 'kayboldu'.
Çifte Fabrika Sokağı, İstanbul Sarıyer'de tarihi binaların da bulunduğu eski bir sokak. Sarıyer Askerlik Şubesi'nin hemen karşısındaki sokaktan geçmeye çalışan mahalle sakinlerinin karşısına otopark, apartman bahçesi ve nihayet sokak ortasına yapılmış binalar çıktı. Bu bahçelerden biri de bölgedeki tek sinagog olan Yeniköy Sinagogu'na ait çıktı. Aynı zamanda SİT alanı olan sokağın kayıtlarını isteyen mahalle sakinlerine Sarıyer Kadastro Müdürlüğü'nden, bölgedeki işgalleri gösteren krokiler verildi. Sabah, Haber: Ersan Atar, 05.09.2006 |
|||||
RUMKALE S.O.S. VERİYOR
Gaziantep'ten 62 kilometre uzaklıkta, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı'nın birleştiği noktada bulunan, Birecik Baraj köyü suyunun yükselmesiyle yarımadaya dönüşen Rumkale kendi kaderine terk edildi. Geçen yıllara oranla turist sayısında ciddi bir azalma olan Rumkale, pislikten geçinmiyor. Dönemin bakanlarından Mustafa Taşar'ın girişimleri sonucu tekne turu düzenlenen Rumkale, eski özelliğini kaybetti. Artık turistlerin ilgi göstermemeye başladığı Rumkale ilgi bekliyor.
Birecik barajının su tutmaya başlamasıyla her şeylerini kaybeden ve hatta mezarları bile sular altında köylünün bir kısmı hala Rumkale"de yaşamaya devam ediyor. Halfeti eski Milli Eğitim Müdürü Çelebi Yener de Rumkale"den vazgeçmeyenlerden. "Birecik Barajı su tutmaya başlayınca mezarımızı bile sular altında bıraktık" diyen Yener, "İklimin tamamen değiştiği Rumkale"de en üzücü nokta kendi kaderine terk edilmesi. Buradan çok fazla şey bekliyorduk ve ilk zamanlarda bu beklentimiz oldu. Turistler inanılmaz ilgi gösterdi. Ancak şimdi hem bakımsız, hem de pis. Turist geldiği zaman dinleneceği bir yer yok. Hatta tuvalet ihtiyacını bile karşılayamıyor. Bu durumda ise, gelmekten vazgeçiyor" dedi.
Çelebi, 6 yıldır barakasında yaşadığını ve her geçen yıl Rumkale"nin kendi kaderine terk edildiğini söyledi. "Rumkale Gaziantep"in denizidir" diyen Çelebi, "Biz burada o kadar çok şey yaşadık ki... Burası tam bir hazine idi. Ancak artık hazine olmaktan çıktı. Yetkililerin kaderine terk ettiği Rumkale, maalesef ağlıyor. Gelen turist, önceleri tekne turuna ilgi gösterirdi. Ancak tekne turundan sonra dinlenecek bir yer bulamayınca, bir daha gelmek istemiyor. Bu konuya milletvekillerinin ve mülki amirlerin bir çözüm bulması gerekiyoı" diye konuştu.
Tekne turu yaparak para kazanan Mehmet Durmuş ise, bu işi yıllardır yaptığını ve Rumkale"nin en kötü sezonun yaşadığını kaydetti. Geçen yıllarda inanılmaz sayıda tekneyle turist gezdirdiğini belirten Durmuş, "Ancak bu sene ne oldu ise oldu turistlerimiz gelmekten vazgeçti. Burası kendi kaderine terk edildi. Aslında Zeugma kadar değerli bir yer. Biraz bakım olsa, restourant tarzı bir şey açılsa, en önemlisi de tuvalet olsa, eski cazibesini yeniden kazanacağına inanıyorum. Gaziantepli yetkililer eskiden buraya nasıl bakıyorsa aynı şekilde bakmalarını talep ediyoruz. Buradan ekmek parası kazanan çok sayıda insan var. Tarihimize sahip çıkalı" şeklinde konuştu. Yavuzeli ilçesine 25 km. ve İl Merkezine 62 km. mesafede olan Rumkale'nin tarihi hakkında kesin bilgiler bulunmamasına karşın MÖ 840 yılında Geç Hitit Döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir.Roma döneminde Hıristiyanların burayı merkez yaparak hıristiyanlığı Rumkale ve çevresinde yaymaya çalıştığı ayrıca Hz.İsa'nın havarilerinden Yuhanna'nın İncil müsveddelerini Rumkale'de sakladığı ve daha sonra da Beyrut'a kaçırıldığı rivayet edilmektedir. Bu nedenle burası hıristiyanlarca kutsal sayılmaktadır.Sonradan haçlıların mağlup edilip bölgeden çıkarılmasıyla 1292 yılında Rumkale ve çevresi Müslümanlar tarafından ele geçirilmiştir. Müslümanların eline geçen kalede ve bölgede Türk-İslam döneminde yapılan birçok eser bulunmaktadır. Türk- İslam sanatının özelliklerinin de görülebildiği kalede, kullanılmayacak kadar harebe olan bir de mescit bulunmaktadır. Gaziantep 27 Gazetesi, 05.09.2006 |
|||||
SANTRALİSTANBUL'UN TASARIMCILARI
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Domus Academy işbirliği ile yürüttüğü, Avrupa’nın en büyük kültür sanat ve eğitim projelerinden biri olan “Tasarım Kültürü ve Yönetimi Sertifika Programı” nın 8.dönemi Santralistanbul bünyesinde gerçekleşecek.
Türkiye Gazetesi, 05.09.2006 |
|||||
BESNİ'DE
Adıyaman’ın Besni İlçesi'nde tarihi eserlerin restore edilebilmesi için ön çalışmalar başladı.
Çukurova Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim görevlileri ile öğrencileri, Eski Besni’de bulunan tarihi eserleri inceleyerek Besni’den ayrıldı. Zaman, 04.09.2006 |
TARİHİ SAAT KULESİ BULUŞMA NOKTASI OLUYOR
Kayseri Büyükşehir Belediyesi hayata geçirdiği projeyle yıllardır değerlendirilemeyen tarihi saat kulesi ve çevresini canlandıracak.
Hazırlanan projeyle saat kulesinin Kayserililer'in buluşma noktası olması hedefleniyor. Şehrin tam merkezinde ve göz önünde olmasına rağmen çok fazla kişinin ilgisini çekmeyen saat kulesi, yeni meydan düzenlemesi projesi içerisine alındı.Saat kulesinin Kayseri için ayrı bir öneme sahip olduğuna dikkat çeken Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, “Tarihi yapısının yanı sıra Atatürk'ün Kayseri'ye geldiğinde toplantı yaptığı, önemli kararlara imza attığı bir mekan burası. Ama yıllardır atıl vaziyette duruyor ve insanlar burasının içini hiç görmemişler bile. İşte bu mekanı da yine Cumhuriyet Meydanı düzenleme çalışmaları çerçevesinde günlük hayatın yaşandığı bir mekana çevirmek amacındayız. Öncelikli olarak içinde ve dış cephesinde restorasyon çalışmaları yapılacak. Ardından da burasını ve etrafını bir kafeteryaya dönüştüreceğiz. İnsanların buluşma noktası olacak. Buraya gelip içinde çay-kahve içecekler. Artık saat kulesinde hayat belirtileri olacak. Tarihi saat kulesi unutulmuş bir şekilde kenarda köşede kalmayacak." dedi. Zaman, 04.09.2006 |
||||
![]() |
HARRAN'DAKİ TARİHİ KÜMBET EVLER TURİZME KAZANDIRILACAK
Şanlıurfa'nın Harran İlçesi'ndeki tarihi kümbet evlerin koruma altına alınması için Harran Belediyesi ile TOKİ işbirliğiyle toplu konut yapılacak. Kümbet evler boşaltılarak, içinde yaşayan vatandaşlar TOKİ'nin yapacağı evlere yerleştirilecek. Çok sayıda medeniyete beşiklik eden, dünyanın en eski üniversitesine, ilk rasathanesine ve kümbet evleriyle en ilginç mimarisine sahip olan Harran, Tarım Köy Projesi ile kurtarılıyor. Harran'da belirlenen SİT alanı dışındaki bölgeye TOKİ işbirliğiyle toplu konut inşa edileceğini belirten Harran Belediye Başkanı İbrahim Özyavuz, "Harran'da 2 bin 500 odadan oluşan 179 kümbet ev bulunuyor. Bu evlerin kurtarılarak turizme açılması için TOKİ ile birlikte 300 civarında konut yapacağız. Konutların temelini de önümüzdeki günlerde atacağız" dedi. Özyavuz, tahliyeden sonra belediye olarak kümbet evleri restore edip eski sahiplerine turistik amaçlı kullandıracaklarını belirtti. Sabah, Haber: Mehmet Yıldırım, 04.09.2006
Nano Yorum: Tarihi doku TOKİ evleriyle bozulmayacak mı yani? Dokuya uygun bir mimari proje çizmeyi akıl ederlese bu kim olacak? Yoksa bu detay akıllarına bile gelmedi mi? Göreceğiz... |
||||
YOZGAT'TAKİ
Yozgat şehir merkezindeki tarihi saat kulesinin restore edilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığına başvuruldu.
Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer, yaptığı açıklamada, Yozgat'ın simgesi tarihi saat kulesinin, bölgede yapılan çalışmalar kapsamında restore edileceğini bildirdi.
Başer, ''Restore çalışmaları için Bakanlıktan izin talebinde bulunduk. Uzun yıllar boyunca, yazın yakıcı sıcağı, kışın kar ve yağmuruna rağmen günümüze kadar ayakta duran saat kulesinin yıpranan bölümlerini onaracağız'' dedi.
Yozgat'ın simgesi tarihi saat kulesi, 1908 yılında Şakir Usta tarafından yapıldı. Turizm Gazetesi, 04.09.2006 |
|
||||
MERYEM ANA EVİ TANINMIYOR
New York Times Gazetesi hafta sonu ekinde, İzmir Selçuk'taki Meryem Ana Evi'ni tanıttı.
New York Times muhabiri Scott Spencer, Meryem Ana Evi'yle ilgili izlenimlerini, 'Müslüman Topraklarında Bir Hıristiyan Tapınağı' başlığı altında aktarırken, pek çok Batılının, Meryem Ana'nın son günlerini geçirdiğine inanılan evin Türkiye'de olduğunu bilmediğini yazdı. Radikal, 04.09.2006 |
NEVŞEHİR'DE 226 ESER VAR
Erciyes Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Kapadokya Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce, Nevşehir’deki Türk-İslam eserlerinin araştırılması çalışmaları tamamlandı. Kapadokya Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Celil Arslan, 1 ay süreyle Nevşehir kent merkezi başta olmak üzere ilçe, belde ve köylerde Türk-İslam eserlerinin araştırıldığını belirterek, şunları söyledi: ‘’Araştırmalarımızda Türk-İslam eserlerinin fotoğraflarını çektik. Nevşehir il merkezinde 53, Acıgöl ilçesinde 9, Avanos ilçesinde 18, Derinkuyu ilçesinde 7, Gülşehir ilçesinde 17, Hacıbektaş ilçesinde 16 ve Kozaklı ilçesinde de 106 olmak üzere, toplam 226 adet Türk-İslam eserlerinden oluşan, camii, çeşme, türbe, hamam, medrese, imaret, sıbyan mektebi, kervansaray, han, kale, tekke-zaviye, köprü, kütüphane ve konak tespit ettik. Çalışmalarımızı kitap haline getirerek, araştırmacılara ışık tutmayı hedefliyoruz.’’ Türkiye Gazetesi, 03.09.2006 |
||||
400 YIL ÖNCEKİ HARÇ KARIŞIMIYLA TAMİR
Edirne, Ayşekadın'da bulunan Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı restorasyon ihalesini alan firmada görevli Mimar Dr. Şirin Akıncı, restorasyon çalışmaları sırasında kervansarayın yapımında kullanılan harcı kullandıklarını kaydetti.
Mimar Dr. Şirin Akıncı, kervansarayın tamamen aslına uygun şekilde restore edildiğini kaydetti. Restore çalışması öncesi binada harç olarak kullanılan maddelerin bir analizini yaptıklarını ifade eden Akıncı şunları söyledi: “Burada harç olarak tuğla kırıkları ve tozu, sönmüş kireç ile puzdan (toz haline getirilmiş kaya parçası kiremit tozunda da bulunmakta) kullanılmakta. Çimento 100 yıl sonra özelliğini kaybetmekte. Oysa puzdanın tutucuğu özelliği zaman geçtikçe daha fazla artmaktadır. Bu çok önemlidir. Burada her şeyi doğal haliyle yapıyoruz. 1609'da üretilen haliyle aynen yeniden yapıyoruz.”
Ekmekçizade Ahmet Paşa tarafından İstanbul'da bulunan Sultan Ahmet Camii'ni yapan Sedefkar Mehmet Ağa'ya 1609'da yaptırıldı. Kervansarayın bir benzerinin de Bulgaristan'daki Harmanlı dolaylarında olduğu kayıtlarda yer almakta. Edirne Internet Gazetesi, 04.09.2006 |
|||||
DÜNYANIN EN ESKİ BATIĞI YENİDEN DENİZE
Aslı Bodrum Müzesi'nde sergilenen 3 bin 300 yıllık Uluburun batığının 'Uluburun Batığı 3' adıyla 40 günde inşa edilen kopyası, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda, çıkarıldığı Kaş'ın Limanağzı mevkisinde batırılacak. Batık, sualtı arkeoloğu yetiştirmek amacıyla Arkeo-Park'a dönüştürülecek.
Radikal, 04.09.2006 |
|||||
TARİHİ KONAK İLGİSİZLİKTEN YIKILMAYA YÜZ TUTTU
Erzurum’un tarihi konaklarından Kadı Hafızoğlu Konağı ilgisizlikten yıkılmaya yüz tuttu. Üç asırlık tarihi konağın bakımsızlıktan üst katının tavan kısımları büyük tahribat görmüş, bazı kısımları ise tamamen yıkılmış. Evde kalan aile ise konağı tamir etmek isterken bilmeden evin tarihi dokusunu tahribat etmiş. Tavan kısmı zarar gören konağın çatısı mimari özellikleri dikkate alınmadan onarılmış.
Halen Kadı Hafızoğlu’nun yedinci nesil torunlarının yaşadığı tarihi konağın eski tahtaları evin içinde köşelere biriktirilmiş şekilde kurtarıcılarını bekliyor. 600 metrekare alan üzerine kurulmuş tarihi konakta ikamet eden Nurhayat Şekavlı (65), tarihi binayı incelemek için Kültür Bakanlığı ve üniversiteden akademisyenlerin geldiğini söyleyerek, “Kültür Bakanlığı’nın hazırladığı kitapçıklarda Kadı Hafızoğlu Konağı yer alıyor. Birçok araştırmacı gelip incelemelerde bulundu. İncelemelerini bitirdikten sonra gittiler ve bir daha da arayıp sormadılar.” diye şikayet ediyor.
Kiler girişindeki kemer üzerinde bulunan kitabede yapılış tarihi 1641 olarak belirtilen tarihi konağın asli özelliğine uygun olarak profesyonelce restore edilip bakıma alınması gerekirken, yetkililerin ilgisizliğinden dolayı ev sahipleri tarafından gelişi güzel tamir edilmeye çalışılıyor.
Atatürk Üniversitesi (AÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Yurttaş, Erzurum’un 6 bin yıllık tarihe sahip olduğunu vurgulayarak, birçok tarihi eserin harabe durumda olduğunu söyledi. Erzurum Evleri’nin durumunu içler acısı olarak nitelendiren Doç. Dr. Hüseyin Yurttaş, tarihi Erzurum Evleri’ndeki işe yarar eşyaların da çalındığını öne sürdü. Yurttaş, “Erzurum’da kaderine terk edilmiş onlarca tarihi ev var. Bu evler restore edilerek turizme kazandırılabilir. Üniversite olarak bu yönde çalışmalarımız olacak.” ifadelerini kullandı. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürü Ulvi Özer, kendilerine her hangi bir yerden konağın restorasyon projesinin gelmediğini, tarihi Kadı Hafızoğlu Konağı’nın restorasyon çalışmalarına başlanmasının halen gündemde olmadığını dile getirdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, belediye olarak tarihe büyük önem verdiklerini belirterek, şehirde bulunan tarihi Erzurum Evleri’ni bir bir restore edeceklerini ifade etti. Belediye olarak Araştırma Planlama Kordinasyon Merkezi kurduklarını kaydeden Küçükler, ilde tespit ettikleri 25 tarihi konağı restore edeceklerini vurguladı. Müceldili Konağı’nın restorasyon çalışmalarına başladıklarını dile getiren Küçükler, “Büyükşehir Belediyesi olarak şehrin tarihi dokusunu korumaya ve yaşatmaya büyük önem veriyoruz. Tarihi Murat Paşa Camii’nin çevresinde düzenleme çalışmalarını tamamladık. Yine aynı şekilde Müceldili Konağı’nın da restorasyonuna başladık. Araştırma Planlama Kordinasyon Merkezimiz ilde 25 adet tarihi konak belirledi. Bu konakları bir bir restore edip turizme kazandıracağız.” şeklinde konuştu. Zaman, Haber: Fatih Temizyürek, 03.09.2006 |
|||||
ESKİ İPLİK FABRİKASINDA SANAT DOKUNACAK
Antalya’nın eski Dokuma ve İplik Fabrikası, Türkiye’nin önde gelen modern sanat müzelerinden biri olmaya hazırlanıyor.
Dokuma Fabrikası’nın ana binası ve bahçesi, Multi TürkMall tarafından restore edilerek Dokuma Modern Sanat Müzesi olarak hayata geçiriliyor. Antalya Kepez Belediyesi’nin de desteği ile gerçekleştirilecek proje ile 2003 yılından beri atıl durumda olan fabrika, sanatseverlere hizmet eden bir merkez olacak.
Dokuma Fabrikası’nı Dokuma Modern’e dönüştürecek restorasyon ve düzenleme çalışmaları önümüzdeki günlerde başlatılacak. 200 dönümden daha geniş ve ağaçlıklı bir alanda hizmet verecek, teşhir alanlarının, oditoryum ve atölyelerin yer alacağı müzenin restorasyonunu mimar Eren Talu yapacak. Kısa sürede tamamlanması planlanan restorasyonun ardından müze, Türkiye’nin dış turizme açılan penceresi Antalya’da yerli ve yabancı sanatseverlere hizmet vermeye başlayacak.
Ancak müze, henüz açılmadan etkinliklerine başlaması bakımından ilginç bir işleyiş sergiledi. Müze dün, açık alanında 1. Uluslararası Heykel Sempozyumu’na ev sahipliği yaparak, ilk etkinliğine imza atmış oldu. Etkinliğe biri Türkiye’den, diğerleri dünyanın çeşitli ülkelerinden 10 ünlü heykeltıraş katıldı. Çeşitli panel ve söyleşilerin gerçekleştirileceği etkinlikte, üç hafta boyunca 10 sanatçı tarafından on heykelin yapımına da başlandı. Ünlü heykeltıraşların, dün sabah taşlara ilk çekiçlerini vurarak başladıkları bu etkinlik üç hafta sürecek ve sonunda müzenin ilk eserleri de ortaya çıkmış olacak. Ziyaretçilerin de gün boyunca ücretsiz olarak yapım çalışmalarını izleyebildiği etkinlikte, Anadolu şehirlerindeki güzel sanatlar fakültelerinden 10 öğrenci de heykeltıraşlara asistanlık yapıyor. Sempozyumun danışmanlığını yürüten ve bir eseri ile programa katılan heykeltıraş Yunus Tonkuş, sanat icra ederken bunun halka da mal edilmesi gerektiğini belirterek bunu gerçekleştirmek için yapım sürecinin gözlenmesini istediklerini söyledi. Multi TürkMall Genel Müdürü Levent Eyüboğlu da, Dokuma Modern ile, atıl durumdaki fabrikanın Antalya’ya geri kazandırılacağını ve müzenin yakınına yapılacak alışveriş merkezinin şehrin ticari potansiyelini yeniden canlandıracağını ifade etti. Zaman, Haber: Burhan Eren, 03.09.2006 |
|||||
KÜLTÜR HAZİNEMİZ YANMASIN
800 yıllık el yazması Kur'an-ı Kerim'den Batı ve Doğu klasiklerinin ilk örneklerine kadar tarihe ışık tutan bir çok eseri bünyesinde barındıran İzmir Milli Kütüphane'de yangın tehlikesine karşı alınan çağdışı önlemler adeta felakete davetiye çıkarıyor.
Modern korunma nasıl olmalı :
Osmanlı Devleti'nin son yıllarında dönemin İttihat ve Terakki hareketinin önderleri ülke genelinde Milli Kütüphaneler kurmak için harekete geçti. Celal Bayar, Celal Saygun, Faik Ener, Ferit Eczacıbaşı, Salih Akalın, Suleyman Tuser, Şükrü Cevahirci, Hamdi Aksoy, Sezai Söker, Talat Muşkara, Mahmut Tahir, Maksutoğlu Etem, Abidin, Salahattin Saip, Doktor Şehri biraraya gelerek İzmir'de Milli Kütüphane'yi 1912 yılında kurdu. Milli Kütüphane ilk olarak Salepçioğlu Hanı'nda kiralanan küçük bir odada faaliyete geçti. Dönemin Valisi Rahmi Bey, şu an Milli Kütüphane ile Devlet Opera ve Balesi Sahnesi'nin bulunduğu arsayı Milli Kütüphane'ye bağışladı. Mimar Tahsin Sermet tarafından önce Elhamra Sineması'nı inşa etti. 1926'dan itibaren İpekçi Ailesinin işlettiği salondan elde edilen kira geliriyle yine Mimar Tahsin Sermet tarafından projelendirilen Milli Kütüphane'nin şu anki binası 1933'de tamamlanarak hizmete girdi. Yeni Asır, Haber: Nihat Delibaşı, 03.09.2006 |
|||||
VALİ BEDER: NİĞDE KALESİ MÜZE OLACAK
Niğde Valisi Gündüz Beder, Niğde Kalesi’nin restorasyon işlemlerinin tamamlandıktan sonra geleneksel el sanatlarının sergileneceği bir müze haline getirileceğini söyledi.
Niğde Kalesi’ndeki restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyen Beder, son 3 ayda yapılan hızlı ve kaliteli restorasyon sonrası, Niğde Kalesi’nin yeni bir çehre kazandığını ifade etti. Niğde Kalesi'nde açığa çıkarılan yeni mekanların yanında eski mekanların da restore edilmesiyle gerek Niğdelilerin gerekse yerli ve yabancı konukların beğenisini topladığını anlatan Beder, “Niğde Kalesi taş eserler, geleneksel el sanatlarının sergileneceği bir müze olarak da hizmet verecektir. Kalenin müze haline getirilmesi için teşhir tanzim ve aydınlatma çalışmaları devam ediyor. Kalede yok olmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarını yaşatmaya ve gelecek nesillere aktarmaya çalışıyoruz. Kale eskiden olduğu gibi yine Niğde’yi muhafaza görevi üstlenip eski yerini alacaktır” diye konuştu. Zaman, Haber: İbrahim Saygı, 03.09.2006 |
|||||
ARAZİDEN ÇIKAN ONLARCA TARİHİ ESERİN SIRRI ÇÖZÜLDÜ : EROZYONLA GELMİŞ!
İzmir Foça'da, inşaat izni verilen arkeolojik alanda öğrencileriyle birlikte sabah erkenden yaptığı kazılarda 12 lahit bulan Foça Bilimsel Kazılar Başkanı Prof. Ömer Özyiğit daha önce de Foça'da benzer bir operasyon yaptı. Ancak bu kez sesini pek duyuramayan Özyiğit, içinden onlarca eserin çıktığı araziye inşaat yapılmasına engel olamadı. İzmir 2 No'lu Koruma Kurulu ve İzmir Arkeoloji Müzesi araziden eserler çıkmasına rağmen, bunların erozyonla geldiğini ileri sürerek inşaat izni verdi. Şimdi bu eserlerin üzerinde 2 katlı bina yükseldi.
Milliyet, Haber: Ömer Erbil, 03.09.2006 |
|||||
MODERN HEYKELLERE RİTMİK ŞARKILAR
Müzeciliğe yenilik getirmekte sınır tanımayan Tate Modern şimdi de sergilediği yapıtlar için özel müzikler besteletiyor.
Her ay ziyaretçilere yeni bir 'sanat müziği' dinletmeye kararlı olan Tate, ilk görevi The Chemical Brothers'a verdi. Topluluk, Jacop Epstein'ın 1913-14 yıllarında yaptığı 'Taş Matkabından Metal Torso' (Torso in Metal from The Rock Drill) isimli yapıtı için bir şarkı besteledi. "Taş Matkabı için beste yapmak istedik, çünkü çok dinamik, güçlü ve modern gözüküyor. Gayet 'tekno' bir görünümü var, onu gördüğümüz anda müziği de hissettik," diyen The Chemical Brothers, heykelin içerdiği hareketi ve gizli gücü yakalayan bir beste yapmayı hedeflemiş. Tabii sonuçta ritmik bir yapıt ortaya çıkmış.
Radikal, 03.09.2006 |
|||||
YENİKAPI'DAKİ HAZİNE
MS 4'üncü yüzyıl. Konstantinapolis'in güneyinde mermerden bir heykel, zemini taş döşeli Theodosios Limanı'nı süslüyor. Bu, civarda bir saray yaptıran Eleutherius'un heykeli. Heykel, omzunda sepet, elinde buğday tanelerini ayırdığı tırmıkla, her gün limanda güneşin doğuşuna ve batışına tanıklık ediyor.
Hayalet filo'nun korunması ve belgelenmesiyle ilgili çalışmalar Prof. Dr. Sait Başaran başkanlığındaki İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü ve Teksas AWM Üniversitesi Antropoloji Sualtı Arkeoloji Programı'ndan Doç. Dr. Cemal Pulak'ın ekibi tarafından yapılıyor. Proje tamamlandığında, İstanbul, dünyanın sayılı antik gemi koleksiyonlarından birine sahip olacak. Yenikapı'daki Marmaray kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan mimari eserler, üzerleri kapatılarak açıkhavada sergilenecek. Taşınabilir buluntuların bir kısmı metro istasyonlarında, bir kısmı 2007 Haziranı'ndan itibaren Arkeoloji Müzesi'nde sergilenecek. Sayıları 3 bini bulan buluntuların arasında anforalar, pişmiş topraktan yapılmış mutfak malzemeleri, gemicilerin kullandığı aletler, ahşap taraklar, Bizans ve Osmanlı döneminde kullanılan kap kacaklar var. Radikal, 03.09.2006 |
|||||
ZEUS TAPINAĞI GÜN IŞIĞINA ÇIKIYOR
Amasya Müzesi tarafından bin 300 metre yükseklikte bulunan Yassıçal Beldesi'nde, Zeus Stretios Altarı olarak bilinen tarihi tapınağın gün ışığına çıkartılması çalışmaları yapılıyor.
Tapınağın bölgeye hakim olan tepede yapılmasının önemine de işaret eden Celal Özdemir, "Erbaa ve Niksar'dan gelen Antik Roma yolu bölgeden geçip Amasya'ya gittiği ve burası bölgeye hakim ve bin 300 metre yükseklikte bulunan bir tepe olduğu ve antik dönemde Romalılar'ın inanışına göre Zeus gökyüzünün hakimi bir Tanrı olduğu için bu tapınak buraya yapılmış. Bu kazıların buradaki tanıtımın ve inanç sisteminin ortaya çıkmasında büyük faydası olacaktır" dedi. Amasya Kent Haber, 02.09.2006 |
![]() ![]() |
|
|||||||
|
|||||||
|
|||||||
![]() |
|||||||
|
![]() |
TAY Projesi . Kuruçeşme Cad. 67/B 34345 Kuruçeşme İstanbul Tel: 0 (212) 265 7858 - Faks: 0 (212) 287 1298 e.posta: info@tayproject.org |
Copyright©1998 TAY Projesi |