Nisan '08 Arşivi |
27 Nisan - 3 Mayıs 2008 |
|
ELMAS ARARKEN HAZİNE ÇIKTI
Altın ve gümüşle dolu geminin Ümit Burnu’nu geçen ilk Avrupalı kaşif Dias’a ait olduğu sanılıyor. Vatan, 03.05.2008 |
![]() |
"BİZ EKMEK BULAMIYORDUK,
BU ATLAR NASIL SEMİRMİŞ BÖYLE?
Derken Osman Hamdi Bey’in “En iyi eserim” dediği “Silahtarlar” çıkıyor karşımıza. Vural Yurdakul’a göre bu eserin değeri de en az “Kaplumbağa Terbiyecisi”nin ederi kadar. Hemen yanda Osman Hamdi’nin eşinin bir portresi. Kılık kıyafetiyle, makyajıyla modern bir Türk kadını; dönemin fersah fersah ilerisinde.
İbrahim Çallı Salonu’nda 1914 kuşağı sanatçılarının resimleri yer alıyor. İçlerinde biri var ki; onun hikayesi özel gerçekten de: İbrahim Çallı’nın “Zeybekler” tablosu. Aynı zamanda Osman Hamdi’nin asistanı da olan Çallı, Atatürk’ün isteği üzerine Etnografya Müzesi’nde bir sergi açar. Bu sergide de yer alan “Zeybekler” tablosunu gören Atatürk, Çallı’ya döner ve “Biz Kurtuluş Savaşı’nda yemeye ekmek bulamıyorduk, senin resmindeki atlar nasıl semirmiş böyle?” diye sorar. Usta ressam malzemelerini alır ve tablosundaki atı bir deri bir kemik hale getirir. Milliyet Cumartesi, Haber: Filiz Aygündüz, 03.05.2008 |
|
DOĞANÇAY-VILLEGLE 'KOLAJ-DEKOLAJ'
Pera Müzesi, Miró'yla birlikte bir başka önemli sergiye daha, Burhan Doğançay ile Jacques Villegle'i buluşturan 'Kolaj - Dekolaj' sergisine ev sahipliği yapıyor. İnsanlık tarihinin en erken dönemlerine uzanan duvar resmi geleneğinin çağdaş bir yorumu niteliğindeki yapıtlardan oluşan ve Philippe Piguet küratörlüğünde hazırlanan sergi, bu iki sanatçının olduğu kadar 'Kolaj ve Dekolaj'ın da karşılıklı buluşmasına sahne oluyor.
Radikal, 03.05.2008 |
|
PERA'DA BİR BÜYÜK RESSAM: MİRO
Radikal, 03.05.2008
|
|
TURİSTLERİN 70. TERCİHİ EFES
Tripadvisor.com adlı internet sitesinin anketinde, turistlerin en çok tercih ettiği dünyanın 100 yeri içinde birinci ve ikinci sırayı Yeni Zelanda’dan Milford Sound ile Quenstown, üçüncü sırayı St. Marteen’den Philipsburg, dördüncü sırayı Küba’dan Cayo Largo, beşinci sırayı Yunanistan’dan Rodos aldı.
TERCİHTE İLK 5 Milliyet, 03.05.2008 |
|
ALTINBEŞİK MAĞARASI SEZONU AÇTI
Antalya'nın İbradı İlçesi, Ürünlü Köyü'nde bulunan dünyanın ikinci, ülkemizin en büyük in suyu mağarası olan Altınbeşik Mağarası sezonu açtı.
Vatandaşların mağarayı gezebilmeleri için İbradı Kaymakamlığının köylere götürme birimi tarafından alınan yeni bot suya indirildi. Altınbeşik mağarası sezonunu açan İbradı Kaymakamı Atay Uslu, turizmci Mustafa Kaya, İsveç'in etkin gazetelerinden Dagens Nyhetera'in genel yayın yönetmeni Brita Svedlund ile birlikte botla mağarayı gezdi. Kaymakam Atay Uslu, "Altınbeşik Mağarası sezonunu bugün misafirlerimizle birlikte açıyoruz ve misafirlerimize mağarayı gezdiriyoruz. Mağara yolunun iyileştirilmesi ve daha iyi tanıtmak için çalışmalarımız devam ediyor" dedi. İsveçli gazeteci konuk Brita Svedlund ise "Böyle bir doğa harikasını görmekten dolayı çok mutluyum. Buranın doğal güzelliklerini ve tarihi dokusunu dostlarıma anlatıp, gazetemizde geniş yer vereceğiz, misafirperverliğiniz için teşekkür ediyorum" dedi. haberler.com, 02.05.2008 |
|
![]() |
TARİHİ KONAK KÜLTÜR EVİ OLACAK
Osmaniye'de, restorasyon çalışmaları tamamlandıktan sonra kültür evi olarak hizmet verecek olan tarihi konağa, Salih Sefa Yazar'ın ismi verildi.
Belediye Başkanı Davut Çuhadar, yaptığı açıklamada, Cumhuriyet Mahallesi Akyar Caddesi üzerinde bulunan tarihi binayı 2006 yılında satın alarak, restorasyonu için Anıtlar Kurulu'na müracaat ettiklerini belirtti.
Projenin hazırlandığını, çok uzun çalışmalar neticesinde Anıtlar Kurulu'ndan onayın çıktığını ve şimdi ihaleye çıkılacağını ifade eden Çuhadar, "İhale öncesi bu binaya bir isim verilmesi gerekiyordu. Ben de sevdiğim, saydığım dostum, ağabeyim olan kentimizin kültür ve sanat hayatına büyük katkıları bulunan Salih Sefa Yazar’ın adının bu binaya verilmesinin uygun olacağını düşündüm. Belediye Meclisi'ne teklif götürdüm, kabul edildi" dedi.
Tarihi konağın restorasyonuna çok yakında başlanacağının altını çizen Çuhadar, Salih Sefa Yazar Kültür Evi'nde kentin kültürü ve el sanatlarının yaşatılacağını, Osmaniye'yi tanımak isteyen misafirlerin de burada ağırlanacağını kaydetti.
Çuhadar, açıklamasında şunları belirtti: "Bu binanın, şehirleşmede önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Kültüre verdiğimiz değer ortadadır. Gazeteci dostlarımızı da bu çatı altında buluşturmayı düşünüyorum. Özetle, burası Osmaniye evi olacaktır.” Osmaniye Kent Haber, 02.05.2008 |
TARİHİ ESERLER OTLARA YENİK DÜŞTÜ
İnsan topluluklarının ilk kez yerleşik düzene geçtiği yer olduğu iddia edilen ve Diyarbakır'ın Ergani İlçesinde bulunan Çayönü'ndeki tarihi eserler otlara yenik düştü.
Otların SİT alanındaki kayalıkları çatlatarak zarar vermesi üzerine Diyarbakır İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün çağrısı ile yabani otlarla mücadele çalışması sürdüren ziraat mühendisleri olumlu sonuç aldı.
'Hilar Mağaraları ve Çayönü Tepesi'nin Korunarak Turizme Açılması Projesi' kapsamında yapılan kazılarda tarihi yapılara yabani otların büyük zarar verdiği tespit edildi. Roma, Bizans ve Artuklu dönemine ait lahit, sikke ile insan ve hayvan kemiklerinin bulunduğu Hilar Mağaraları'ndaki kabartmalar ve üzerindeki yazılardan bir kısmının yabani otların kayayı çatlatmasıyla yok olduğu belirlendi. Ziraat mühendisleri, toprak altında kalan tarihi eserlerin kayalarda 'Biyolojik çözülme' olarak bilinen taş boşluklarına giren bitki köklerinin (Üzüm fidanı, yabani meyve ağaçları) zamanla kalınlaşarak tarihi kayaları çatlattığını tespit etti. Bitkinin bulunduğu yerde çürütülmesi için köküne yönelik ilaç kullanan mühendisler olumlu sonuç aldı.
Çayönü bölgesinin dünyada ilk yerleşim yeri olduğunu hatırlatan Diyarbakır İl Kültür ve Turizm Müdürü Tevfik Arıtürk, kazı çalışmasıyla gün yüzüne çıkartılan tarihi dokularla bölgeyi turizme açma çalışmalarının devam edeceğini söyleyerek ziraat mühendislerine teşekkür Diyarbakır Kent Haber, 02.05.2008 |
![]() |
|
DARA'DA ANTİK MOZAİKLER BULUNDU
Mardin'in Dara antik kentinde bulunan mozaiklerle ilgili kış mevsimi nedeniyle ertelenen çalışmaların bu ay yeniden başlayacağı açıklandı.
Mardin'de ortaya çıkan antik mozaiklerin Gaziantep'teki Zeugma mozaikleri ile benzerlik taşıdığı kaydedildi. Mardin Valiliği, Dara öreninde Prof.Dr. Metin Ahunbay ve ekibince 1986 yılında başlatılan kazılarla toprak altında kalan tarihi dokunun gün yüzüne çıkartılmasına desteğini sürdürüyor.
Valiliğin hazırladığı rapor doğrultusunda, bu ay başlayacak olan kazı çalışmalarına Kültür ve Turizm Bakanlığı da destek veriyor.
Geçen aylarda Mardin'i Agezen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Dara'da bulunan tarihi hazinenin gün ışığına çıkartılması için gereken maddi desteğin sağlanacağını açıklamıştı. Bugüne kadar halk arasında zindan olarak bilinen 40 metre deriliğindeki ören temizlendi. Açık hava tiyatrosu ve kaya evlerin yer aldığı alanlarda gerçekleştirilen kazılarda ise Babil ve Pers İmparatorluğuna ait askeri garnizon şehrinin erzak ve silah depoları ile kaya mezarlar gün yüzüne çıkarıldı.
Ayrıca şehrin yerleşim alanı olan ve toprak altında kalan kayalara oyulmuş tarihi evler ve mezarlar bulundu.
Dara harabelerindeki diğer tarihi mozaiklerin ortaya çıkartılması için gerekli bütün girişimleri gerçekleştirdiklerini belirten Vali Mehmet Kılıçlar, Mardin'de ikinci bir Zeugma'nın ortaya çıktığını söyledi.
Kılıçlar "Romalılar tarafından askeri garnizon şehri olarak kullanılan Dara'nın mevcut tarihi kalıntılara ve su sarnıçlarına bakıldığında, 100 binin üzerinde bir nüfusa sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Dara kazılar tamamlandıktan sonra Güneydoğu Anadolu bölgesinin Aspendosu olacak," şeklinde konuştu.
1986 yılından beri kazı çalışmalarını sürdüren Prof.Dr. Metin Ahunbay, ödeneklerin yetersiz olduğunu belirtti ve "Bu yıla kadar ödeneklerimiz hayli kısıtlı ve azdı. Kazılarımızı istediğimiz şekilde yapamıyorduk. Bu yıl valinin desteklerini gördük. Geçen yıl kazıda sezon çalışması olarak amacımıza ulaştık. Dara 1,5 kilometrekarelik alan üzerinde kurulu. Etrafında kazılması gereken alanlar var. Kazı uzun yıllar alacak. Bu yıl önemli mozaikler bulduk. Çalışmalarımız çok yönlü ve geniş alanı kapsayacak şekilde devam edecek," dedi. TürkiyeTurizm.com, 02.05.2008 |
TARİHİ ESER ARARKEN KEMİK BULDULAR
Konya'da jandarmanın yaptığı operasyonla kaçak kazı yaparken yakalanan 3 şüpheli, adliyeye sevk edildi. Şüphelilerin tarihi eser yerine geçmiş döneme ait kemik buldukları tespit edildi.
Alınan bilgiye göre, Meram İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, Karadiğin Deresi yakınlarında kaçak kazı yapıldığı ihbarı üzerine harekete geçti. 3 gün süreyle araştırma yapan jandarma ekipleri, kaçak kazı yapan M.Ö, B.Ü ve B.K.'yi suçüstü yakaladı. Olay yerinde aynı zamanda altın aramada kullanılan dedektör ile kazı malzemeleri de ele geçirildi. Yakalanan şüphelilerin kazı sırasında eski çağlara ait mezarlara ulaştıkları ve kazdıkları yerlerden kemik çıktığı tespit edildi.
Olayla ilgili jandarma ekipleri tarafından ifadeleri alınan 3 şüpheli, adliyeye sevk edildi. Manşet Gazetesi, 02.05.2008 |
|
ÖNAL: RESTORASYON YAZ SONUNA TAMAM
Ankara
Valisi Kemal Önal, başkentin eski kamu binalarından
biri olan, Ulus’taki valilik binasında sürdürülen
restorasyon çalışmalarının yaz sonuna kadar
tamamlanacağını bildirdi. Hürriyet Ankara, 02.05.2008 |
|
ÇAR AİLESİNİN SON İKİ ÜYESİ BULUNDU
Rusya’da,
geçen yıl Sverdlosk kentinde bulunan ve son Rus Çarı
2. Nikola’nın kızı ve oğluna ait olduğu tahmin
edilen kemikler üzerinde yapılan DNA testleri,
kemiklerin 2. Nikola’nın 2 çocuğuna ait olduğunu
gösterdi. Hürriyet, 02.05.2008 |
|
TARİHİ ESER OPERASYONU
Kütahya'da, tarihi heykel satmak istedikleri iddia edilen 3 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, bazı kişilerin tarihi eser niteliğinde heykel satmak istediği yönünde ihbar alan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri harekete geçti.
Alıcı gibi davranan jandarma ekipleri, heykeli satmak istediği belirtilen ve Konya'nın Akşehir İlçesi'nden gelen B.S.'nin yanı sıra satışa aracı oldukları öne sürülen merkeze bağlı Karacaören köyünden L.D. ve G.O. ile Altıntaş İlçesi'nin Pusan mevkiindeki ormanlık alanda buluştu. Önceden önlem alan jandarma ekipleri, yaklaşık bir metre boyundaki kadın heykelini satmak isteyen kişileri suçüstü yakaladı. Heykel, Müze Müdürlüğü yetkililerine teslim edildi. Zanlılar gözaltına alındı. Tellal Gazetesi, 01.05.2008 |
|
![]() ![]() |
TARİHİ KABİRLER ÇÖP YIĞINLARINA TERK EDİLDİ
Erzurum'un Pasinler İlçesi'nde tarihi mezarlar çöp yığınları arasında terk edilmiş durumda. Korunmayan kabirlerin bulunduğu alanla ne kaymakamlık ne de belediye ilgileniyor.
Tarihi ve kültürel varlıkları günümüze kadar getirmeyi başaran Erzurum'da tarihi kabirler adeta kaderine terk edilmiş durumda. Türklerin Anadolu'ya ilk geldikleri tarihten beri önemli tarihi olaylara ev sahipliği yapan Erzurum'un Pasinler İlçesi, Birinci Dünya Savaşı'nda ise Kafkas cephesinden çekilen Türk askerlerinin karargahı olarak kullanıldı. Yoğun savaşların yaşandığı Pasinler'de çok sayıda tarihi kabir bulunuyor. Üzerinde şekil ve eski yazılar bulunan tarihi kabirler, hayvan dışkıları arasında kalırken mezarların bulunduğu alanda kazıların yapıldığı da tespit edildi.
Yetkililerin ise ilçedeki tarihi yapılar hakkında detaylı bilgiye sahibi olmadıkları ortaya çıktı. Kaymakam Sıtkı Öcal, mezarların bulunduğu alandaki çöplerin kendilerini ilgilendirmediğini söylerken, 'tarihi kabirlerin korunması için herhangi bir önlem aldınız mı?' şeklindeki soruyu ise cevapsız bıraktı. Konuyla alakalı kendilerine herhangi bir şeyin intikal etmediğini söyleyen Kaymakam Öcal, tarihi mezarlarla ilgili iddialara pek itibar edilmemesi gerektiğini ifade etti.
Tarihi mirasa sahip çıkmak gerektiğini belirten Eğitimci Yazar Muzaffer Taşyürek ise eski kabirlerde kimlerin yattığı bilinmese dahi saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Her kurumun tarihi yapıların korunması noktasında üzerine düşeni yapmasının önemine değinen Taşyürek, Pasinler'in altında binlerce şehit bulunduğunu ve gerek yetkililerin gerekse ilçe halkının tarih kabirlere sahip çıkmasını istedi. haberler.com, 01.05.2008 |
SİT BÖLGELERİNE DEVASAL BİNALARIN YAPILMASI UYGUN DEĞİL"
Antakya Belediyesi 1.5 yıl önce başlattığı ve Anakent Planlama firması tarafından yürütülen “Koruma Amaçlı Yeni İmar Planı Revizyonu” ile ilgili bilgilendirme toplantısını gerçekleştirdi.
Belediye Meclis Toplantı Salonunda gerçekleştirilen toplantıya, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, bazı mahalle muhtarları, daire müdürleri ve bazı vatandaşlar yanı sıra yüklenici firma teknik ekibinden uzman isimler katıldı. Tescilli taşınmaz kadar tescilsiz taşınmaz var 1987 yılında Koruma Amaçlı İmar Planları onaylanan ve eski Antakya olarak bilinen sit bölgesinin günümüz koşullarına uygun hale getirilmesi amacıyla yapılan çalışma hakkında bilgi veren, yüklenici firma proje yürütücülerinden Hakan Altınörs, 1.5 yıldan bu yana yürüttükleri çalışma kapsamında, Antakya'da zaten tescilli olan 366 taşınmazın yanı sıra bir o kadar daha tescil edilecek taşınmazın tespit edildiğini söyledi. Tescilli taşınmazların sayısı bine ulaşabilir 1.5 yıllık çalışma ardından elde ettikleri verileri Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanlığı'na teslim ettiklerini dile getiren Altınörs, “Kuruldan çıkacak karara bağlı olarak 366 tescilli taşınmaz sayısının bin civarına dayanacağını tahmin ediyoruz” dedi. Proje Aralık ayında bitecek Projenin en geç 2008 yılı sonuna kadar bitirilerek yaşama geçirileceği ifade edilirken, proje sonucunda sit bölgesinde yapıları bulunan vatandaşların, bugüne kadar cevap bulamadıkları birçok soruya rahatlıkla cevap bulacakları bildirildi. Çalışmanın bitimiyle birlikte belli bir plan ve proje kapsamında tescilli binaların yeni yapılaşma koşulları başta olmak üzere, basit veya esaslı tadilatların yapılabileceğine işaret eden yetkililer, alınan kararların bir kitapçık haline getirileceğini ve yönetim veya yöneticilerin değişmesiyle alınan kararların değişmeyeceğine işaret ettiler.
Antakya tarihi yapı bakımından Türkiye'de ikinci Proje yürütücülerinden bir diğer isim Gazi Üniversitesi Öğretim görevlilerinden Prof.Dr. Can Hersek ise, projenin bitimiyle birlikte artık “Benim yapım ne olacak, nasıl bir çalışma içinde olacağım veya nasıl bir yaptırımım olur?” şeklindeki sorulara cevap bulunacağını hatırlattı ve Antakya'nın sahip olduğu tarihi yapı itibariyle, Türkiye'de Safranbolu'dan sonra ikinci il olduğunu söyledi. Devasal binalar yapılmamalı Verilen bilgilerin ardından geçilen soru cevap bölümünde, eski otogar ve ak iş fabrikasının yerlerine devasal binaların yapılmasının doğru olup olmadığı sorusuna, cevap veren firma yetkilileri, her iki alana da devasal binaların yapılmasının doğru olmadığını söylediler. Yerleşik sit alanında bulunan eski otogarın ve arkeolojik sit alanında bulunan eski Akiş fabrikasının yerlerine devasal binalar yerine, koruma amaçlı yapılara uygun yapıların yapılmasının daha uygun olacağını ifade ettiler. Hatay Gazetesi, 01.05.2008 |
|
TARİHİ HEYKEL OPERASYONU
Bursa'da jandarma
ekipleri, ihbar üzerine Karacabey`de oturan E.P.`nin
(32) evine baskın yaptı. Bursa Olay, 01.05.2008 |
|
AKP TARİHİ YOK EDİYOR
İstanbul’un 2010 Avrupa
Kültür Başkenti seçilmesinin ardından Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu (KTVKK) üzerinde
baskısını arttıran AKP, KTVKK’leri saf dışı bırakmak
için kurduğu yenileme kurulu ile tartışmalı
projeleri hayata geçiriyor. KTVKK tarafından “sit
alanı ilan edilen bölgeler, “yenileme alanı ilan
edilerek kurul kararlarına aykırı projelerle
yenileniyor. Cumhuriyet, Haber: Deniz Tatarer, 01.05.2008 |
|
ERZURUM, TARİHİ DÖRT KAPIDAN ÜÇÜNCÜSÜNÜ DE KAYBETMEK ÜZERE
Erzurum'un tarihi kapılarından Ardahankapı (Kavakkapı)'nın bakımsızlık ve ilgisizlikten kısmen yıkılması Erzurumluları üzüyor. Yetkililer bütçe yetersizliğini mazeret gösterirken, vatandaşlar ise şehirdeki tarihi mekanların zaman içerisinde yok olmasına göz yumulmasına tepki gösteriyor.
Erzurum'un şehir kimliğinde İstanbulkapı, Ardahankapı, Karskapı ve uzun yıllar önce E-80 karayolunun yapımı sırasında yıkılan Harputkapı'nın önemli bir yeri bulunuyor. Erzurum'un ayakta kalmayı kısmen başarabilen 3 kapısından biri olan Ardahankapı da bakımsızlıktan tarihe karışmak üzere. 50. Yıl Caddesi'ndeki Ardahankapı, bakımsızlık ve ilgisizlikten yıkılmaya başladı. Maliye Bakanlığı tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı'na 1994 yılında tahsis edilen Ardahankapı, korunmaya alınmadığı için çevresel ve doğal tahribattan payını aldı. Tarihi Ardahankapı'nın tavan tuğlaları kamyonların aşındırması sonucu ağır tahrip görmüş. Kapının dış duvarları ise çevresel etkenlerden ve duyarsız bazı vatandaşların bahçe duvarı yapmak için buradan söktükleri taşlar ile kısmen yıkılmış durumda.
Erzurum Tarihini Araştırma ve Tanıtma Derneği Başkanı Doktor Ali Kurt, Osmanlı-Rus Harbi öncesinde dönemin Erzurum valisi Fosfor Mustafa Paşa tarafından Ardahankapı'nın şehri savunma amaçlı olarak yaptırıldığını söyledi. Dr. Kurt, tarihi mekanların sahipsizliğe ve yıkıma terk edilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Erzurum merkezdeki tarihi ve kültürel değerlerin ilgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle yok olmaya mahkum edildiğine dikkat çeken Kurt, yetkilileri göreve davet etti. Erzurum'un şehir kimliğinde İstanbulkapı, Ardahankapı, Karskapı ve uzun yıllar önce E-80 karayolunun yapımı sırasında yıkılan Harputkapı'nın önemli bir yeri bulunduğuna dikkat çeken Kurt, "Harputkapı'nın yerini günümüzde çok az sayıda kişi biliyor. Eğer sahip çıkılmazsa, maalesef Ardahankapı da yakın bir zamanda tarih olacak. Gelecek nesiller Ardahankapı'yı fotoğraflardan tanıyabilecek. Bu şehrin kültürünü, tarihini koruyan kişi ve kuruluşları bu tahribat karşısında bir vatandaş olarak göreve davet ediyorum." diye konuştu.
Kültür ve Turizm İl Müdürü Fikret Öztürk, kendilerine bağlı 350 tane kültür ve tabiat varlıkları kurulu tarafından tescil edilmiş eserin bulunduğunu söyledi. Öztürk, bu eserlerin yılların ihmaliyle tahrip olduğunu kaydetti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bütçesi imkanları ölçüsünde tarihi eserlerin restorasyonu yapıldığını ve kamulaştırıldığını anlatan Öztürk, "İmkanlarımız ölçüsünde bizde kaydı bulunan eserleri restore ediyoruz. Ardahankapı'nın da yılların verdiği bir ihmalle harap olduğu bilinmekte. Bakanlığımızın bütçesi doğrultusunda bu tarihi kapıyı zaman içerisinde restore ettireceğiz" dedi. haberler.com, 30.04.2008 |
![]() |
MÜZE ZİYARETLERİ ARTIYOR
Müzeler ziyaretçi akınına uğruyor.2006 yılında yerli ve yabancı olmak üzere 100 bine yakın turist müzeleri ziyaret ederken, 2007 yılında 150 bin ziyaretçi müzeleri ziyaret etti. Müze Müdürü Mustafa Erkmen, ziyaretlerin her yıl arttığını kaydetti.
Müzeler ziyaretçi akınına uğruyor. 2006 yılında yerli ve yabancı olmak üzere 100 bine yakın turist müzeleri ziyaret ederken, 2007 yılında 150 bin ziyaretçi müzeleri ziyaret etti.
Erzurum'daki müzelere gerçekleştirilen ziyaretlerin, her geçen yıl artış kaydettiğini belirten Müze Müdürü Erkmen, "2006 yılı ile 2007 yılı arasında yüzde 50'ye yakın bir artış var. 2006 yılında yerli ve yabancı olmak üzere 100 bin'e yakın turist ziyaret ederken 2007 yılında bu rakam 150 bin civarına ulaştı.2008 yılında bu rakamın daha da artacağını düşünüyoruz" dedi.
Erzurum Gazetesi, 30.04.2008 |
|
![]() |
TARİHİ ESERLER ONARILIRKEN YOK EDİLİYOR
Bilecik'te son yıllarda birçok tarihi eser restore edilmeye başladı. Ancak, restorasyonların baştan sağma yapılması tarihi eserlere zarar verecek boyutlarda. Söğüt'teki Söğüt İdadisi'nin ve Gölpazarı'ndaki Mihalgazi Camii’nin restorasyonu hatalı olduğu için yapılanlar sökülerek tekrar restore ediliyor. Bilecik Kent Haber, 30.04.2008 |
TÜRKİYE'NİN EN ESKİ DAĞCILIK FOTOĞRAFI
Erciyes Dağı’na 1935 yılında ayağındaki yemeni ile tırmanan dağcı Ahmet Safa Kazan’ın fotoğrafları ilk defa gün yüzüne çıktı. Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Alaaddin Karaca, Türk Dağcılık tarihi açısından büyük önem taşıyan fotoğrafların dağcılıkla ilgili en eski belgeler olduğunu söyledi.
Türkiye Gazetesi, 30.04.2008 |
![]() |
YOZGAT'TA TARİH GÜN YÜZÜNE ÇIKARILIYOR
Yozgat Kültür Müdürlüğü, il genelinde tespit edilen tarihi gün yüzüne çıkartmak için kazı çalışmalarına başladı.
Yozgat'ta Bizans döneminden kalma Çeşka yeraltı şehri ve Yenifakılı İlçesinde Damlalı bölgesinde kazılar için Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan izin çıktı. Yozgat Kültür ve Turizm Müdürü Fuat Dursun, il genelindeki dört ayrı bölgede yeraltı şehirlerinin turizme kazandırılması için çalışmaların devam ettiğini açıkladı.
Müdür Dursun, önceki yıllarda kazı çalışmalarının devam ettiği Büyüknefes ve Kerkenez'deki kazıların ise Mayıs sonunda başlayacağını kaydetti. Fuat Dursun, Çeşka ve Damlalı kazılarının Valilik ve Belediye desteğiyle yapılacağını belirterek, "İlimizdeki tarihi yeraltı şehirlerinin gün yüzüne çıkartılması için çalışmalara başladık. Geçen yıllardan kazı çalışmaları devam eden Kerkenez ve Büyüknefes'te kazılar mayıs ayı sonunda başlayacak. İl merkezindeki Çeşka yeraltı şehri ve Yenifakılı bölgesindeki Damlalı yeraltı şehri kazıları için bakanlıktan izin çıktı. Ayrıca ödenek talebimizi yaptık. Bizans dönemi bu iki yeraltı şehirlerinde yapılacak kazıların masraflarını valiliğimiz ve belediyemiz karşılayacak. Belediyelerimiz ayrıca işçi desteği verecek" dedi. haberler.com, 30.04.2008 |
|
PERGE'Yİ SÖMÜRÜYORLAR
Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen ören yerlerinin
başında yer alan Antalya’nın Aksu bölgesindeki Perge
Antik Şehri, caddelere, bulvarlara, turistik
tesislerin salonlarına, işyerlerine ve tanınmış
markaların ürünlerine isim olarak veriliyor.
Büyüleyici güzelliğinden dolayı, adına sahip çıkılan
antik şehrin kendisine ise hiçbir destek verilmiyor.
Antalya’da Perge Antik Kenti’nde1946 yılından bu
yana devam eden kazılara başkanlık eden İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü
Başkanı Prof.Dr. Haluk Abbasoğlu, geçen hafta
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da ziyaret
ettiği Perge Antik Kenti’nin herkesi büyülediğini
söyledi. Bu yüzden de Türkiye’nin en fazla ziyaret
edilen ören yerlerinin başında Perge’nin geldiğini
anlatan Abbasoğlu, “Perge’nin adını bu yüzden her
yerde kullanılıyor. Antalya’da turistik tesislere,
turistik tesislerin salonlarına, caddelere, ürünlere
Perge’nin adı veriliyor. Ama bir turizm kenti olan
Antalya’da Perge’ye kimse destek vermiyor.
Perge’deki kazı ve onarım çalışmalarına destek talep
ediyoruz. Bunu esirgiyorlar” dedi. Ancak herkesi
büyüleyen Perge’ye destek talep edilince ise hiç
kimsenin sahiplenmediğini de iddia eden Abbasoğlu,
bu yüzden de antik şehrin sorunlarının
çözülemediğini söyledi. Akşam Akdeniz, Haber: Mustafa Kozak, 29.04.2008 |
|
![]() |
AFGANİSTAN'IN YAĞLIBOYA RESİMLERİ DÜNYANIN EN ESKİSİ Daha Avrupa’da keşfedilmeden yüzyıllar önce, yaklaşık 7. yüzyılda Afgan sanatçıların yağlıboya resimler yaptığı anlaşıldı. Dünyanın en eski yağlıboya sanat eserleri Bamiyan’da, Taliban tarafından tahrip edilen Buda heykellerinin yakınında bulundu. Buradaki 50 mağaranın 12 sinde bulunan yağlıboya eserlerin ceviz veya haşhaş yağı ile yapıldığı Fransız ESRF uzmanlarınca tespit edildi. Ekibin başkanı Yoko Taniguchi “her ne kadar kuruyan yağların ilaç olarak Romalılar ve Mısırlılar tarafından kullanıldığı biliniyorsa da, resim sanatında şu ana dek bilinen en eski örnekler bunlar” dedi. Araştırmanın yayınlandığı Analitik Atomik Spektometre Dergisi’nde çıkan makaleye göre boya tabakalarının sinkrotron analizi kullanılan malzemede doğal cilalar, proteinler, yapıştırıcılar ve bazı resimlerde vernik benzeri bir malzeme tespit etti. Avrupa’da ise yağın boyaya eklenmesi ancak 13. yüzyılda gerçekleşmiş ve yağlıboya 15. yüzyıldan sonra yaygın olarak kullanılmaya başlamıştı. Bir dönem Budizmin merkezi haline gelen ve rahiplerin mağaralarda yaşadığı Bamiyan, dağın duvarlarına oyulmuş iki dev Buda heykeli ile ünlüydü. ABC/Reuters, Haber: Jon Hemming, 24.04.2008 |
"KRAL UYUYOR, LÜTFEN HAVAİ FİŞEK ATMAYIN"
Kazı başkanının uyarısına kulak veren Dalyan Belediyesi, görkemli 'Kaunos Kaya Mezarları'nın zarar görmemesi için' düzenlediği etkinliklerde havai fişek kullanmama kararı aldı. MÖ 4'üncü yüzyıldan kalma mezarların daha iyi görünebilmesi için kent merkezindeki PTT binası, Belediye Meclisi kararıyla yıkıldı. Dalyan Kanalı'nda da güneş enerjisi ve aküyle çalışan tekne kullanılması için çalışma başlatıldı.
Radikal, Fotoğraf: Kenan Gürbüz/AA, 29.04.2008 |
![]() |
|
LATİFE HANIM KÖŞKÜ YENİLENDİ
Atatürk'ün Annesi Zübeyde Hanım'ın son günlerini geçirdiği Latife Hanım köşkü yenilendi.
Karşıyaka'daki köşke Atatürk'ün yanı sıra Zübeyde ve Latife Hanımların balmumu heykelleri de konuldu.
Karşıyaka'daki tarihi köşk, Latife Hanım'ın ailesi tarafından kullanıldı. Zübeyde Hanım da son günlerini bu köşkte geçirdi ve 14 Ocak 1923'de hayatını kaybetti.
Uzun yıllar amacı dışında kullanılan köşk daha sonra restore edildi. Köşkteki balmumu heykeller ise Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından yapıldı. Ata'nın bu görüntüsü Latife Hanımla tanıştığı 1923 yılına ait.Zübeyde Hanım'ın heykeli en çok bilinen fotoğrafındaki görüntüsüyle neredeyse aynı.
Latife Hanım Köşkü, mayıs sonundan itibaren konuklarını ağırlayacak. Trt/Haber, 29.04.2008 |
KÜL-TÜY İŞLERİ
Gaziantep Kalesi ve tarihi Rumkale’nin restorasyonu ihalesi 26 Mart 2008 tarihinde saat 10.00’da gerçekleştirildi ve 6 firma katıldı. Türkiye’nin alanında ünlü ve deneyimle firması Pekerler, restorasyon işi için 1,5 trilyon fiyat verdi. Ankaralı başka bir restorasyon firması ise aynı işe 900 milyar TL. fiyat teklif etti. Ancak aradaki 600 milyarlık TL'lik farka rağmen ihalenin Pekerler’de kalmasına kesin gözüyle bakıldığı ifade ediliyor.
Mehmet Çankaya’nın komisyon başkanlığını yaptığı söz konusu ihaleyle ilgili olarak Ankara’da faaliyet gösteren Turkuaz Firması’nın Valiliğe şikayet dilekçesi verdiği öne sürülüyor. İhaleyi yapan idare ise, teklif sunan firmalardan “aşırı düşük fiyat teklifi savunması” istediğini belirtiyor.
Kentin turizm potansiyeline önemli katkı sağlaması beklenen bu ihaleyle ilgili soru işaretlerinin aydınlatılması beklenirken kurum müdürünün inisiyatifi ile İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü görevini yürüten Yüksel Polat, Şahinbey İlçe Halk Kütüphanesine memur olarak atandı. Hacettepe Fakültesi Kütüphanecilik mezunu ve alanında yüksek lisansı olan Polat’ın yerine, Kültür Müdürlüğü’nden bir şefin atandığı öğrenildi.
Kurum içi keyfi hiyerarşik düzen ile çalışma barışını bozduğu ifade edilen İl Kültür ve Turizm Müdürü Salih Efiloğlu’nun sık sık seyahat etmesi nedeniyle yerine vekil olarak yardımcısı Mehmet Aykanat yerine müdürlükte şef olarak görev yapan Rahim Sarıfakıoğulları’nı bırakması ayrı bir tartışmayı beraberinde getiriyor. Bu durumun Bakanlık Müfettişlerinin raporlarına geçmesine rağmen, keyfi görevlendirmelerin devam ettiği haber merkezimize ulaşan bilgiler arasında. Gaziantep Hakimiyet, 28.04.2008 |
|
GÖZÜ DÖNMÜŞ OTELCİ VE ŞÜREKASININ MACERALARI-1: "DANIŞTAY'A SELAM, İNŞAATA DEVAM" |
|
BAŞKAN, 10 GÜN SÜRE İSTEDİ
Danıştay’ın, Sultanahmet’te Four Seasons Otel’in tarihi kalıntılar üzerine otel binası yapmasıyla ilgili olarak “yürütmeyi durdurma” kararı vermesine rağmen, Eminönü Belediyesi mühürleme işlemini yapmıyor. Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, “Bize 10 gün müsaade edin. Bir haftada buradaki inşaat bitecek değil” dedi.
“Bize 10 gün müsaade edin. Söz konusu alanda ayrıca arkeolojik bir çalışmanın yapıldığını da unutmayınız. Ekiplerimiz buradaki çalışmayı durdurması konusunda otel yönetimini uyardı. İnşaat şu anda durmuş durumda. Mühür konusu ise Anıtlar Kurulu’nun vereceği karar ve UNESCO’nun bölgede yapacağı araştırmadan sonra uygulanacak. Neden mühürlenmediği sorusuna vereceğimiz yanıt budur. Köklü bazı şeyler yaşanacak. Bir haftada buradaki inşaat bitecek değil. Ayrıca söz konusu yer sürekli olarak denetleniyor. Bu nedenle kamuoyundan 10 Mayıs tarihine kadar anlayış bekliyoruz.”
Danıştay 6. Daire’nin verdiği “yürütmeyi durdurma” kararında özetle bahsedilen “Bilirkişi Raporu”nda şöyle denildi: “Üst ölçekli planlarda ‘arkeolojik park ve sergi alanı’ olarak belirlenen kamu mülkiyetindeki taşınmazın, Astay Gayrimenkul Yatırım Şirketi’ne kullanım amaçlı olarak tahsisli olan bu alanda, adı geçen şirket sponsorluğunda yapılan kazı çalışmaları ile söz konusu kültürel değerlerin sergi amaçlı olarak insanlığa kazandırılmasına yönelik eyleminin, üzerine yapılacak ek otel yapılarının bir bedeli olmaması gerektiği görüş ve kanısındayız.” Milliyet, Haber: Şenol Demirci -
Mehmet Demirkaya, 03.05.2008
Astay İnşaat Üst Yöneticisi (CEO) Atilla Öztürk,
Danıştay 6. Dairesinin İstanbul'daki Four Seasons
Oteli bahçesinde ek otel inşaatları yapılmasının
temelini oluşturan plan tadilatı için "yürütmenin
durdurulması" kararının bir ara karar olduğunu
belirterek, bunun davanın nihai kararı hükmünde
anlaşılmaması gerektiğini söyledi. Dünya, 01.05.2008
Danıştay 6. Daire’nin Four Seasons Otel’in tarihi Bizans Sarayı kalıntıları üzerinde sürdürdüğü ek bina inşaatıyla ilgili olarak verdiği “yürütmeyi durdurma” kararı uygulamaya geçmedi. Eminönü Belediyesi ekipleri dün inşaat alanına giderek sözlü uyarıda bulundu, ardından şirket inşaattaki vinci söktü.
Eminönü Belediyesi’ne bağlı İmar Müdürlüğü
görevlileri, dün Sultanahmet’teki Four Seasons
Otel ek inşaatına giderek firma yetkilileriyle
görüştü. Belediye görevlilerinin, mahkemenin
verdiği durdurma kararına uyulmasını ve tüm
faaliyetlerin askıya alınmasını istediği
öğrenildi.
Bu gelişmeler sonrasında dün saat 14.30 sıralarında otelin ek odalarının yapılacağı inşaatın üzerindeki vinç indirildi.
Dün yazılı bir açıklama yaparak Danıştay kararını yorumlayan Öztürk, plan tadilatı için “yürütmenin durdurulması” kararının bir ara karar olduğunu belirterek, bunun davanın nihai kararı hükmünde anlaşılmaması gerektiğini bildirdi.
Milliyet, Haber: Şükran Pakkan - Şenol Demirci,
M. Akif Erdem, 01.05.2008
Sultanahmet’teki Four Seasons Otel’in kapasitesini artırmak amacıyla Osmanlı ve Bizans dönemi kalıntılarının üzerinde yükselmeye başlayan inşaat için Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı vermesine rağmen, inşaat alanında çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.
İstanbul 1 No’lu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu yetkilileri ise, şu anki süreçle ilgili genel müdürlüğün izni olmadan açıklama yapamayacaklarını söylediler. Prof.Dr. Fehmi Kızıl ise mahkeme kararından haberi olmadığını açıklayarak, “Tabii ki mahkeme kararı varsa, gereğini yaparız.”
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Milliyet muhabirine yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Yargı kararını uygulayacağız. Geçmişten gelen bir süreç yaşanmıştı. Konuyu bilim çevreleriyle görüştük. Onlar da geç kalındığını söylemişlerdi. Ancak, Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı vermiş. Bu konuda, Bakanlık olarak ilgili belediyeye gerekli talimatları verdik. Yargının vereceği nihai kararı hep beraber bekleyeceğiz.”
Eyüp Muhçu, Danıştay’ın verdiği yürütmeyi durdurma kararının gereğinin yapılmasını beklediklerini belirterek, Büyükşehir ve Eminönü belediyelerinin inşaatı hemen durdurmasının mümkün olduğunu söyledi. Muhçu şöyle konuştu: “Danıştay 6.Dairesi 14 Mart 2008’de yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ancak kararın yazımı ve dağıtımı için bir zamana ihtiyaç duyuluyor. Kültür Bakanlığı, İstanbul Valiliği aracılığı ile inşaat faaliyetinin durdurulmasını sağlayabilir.”
Milliyet, Haber: Mehmet Demirkaya - Şükran Pakkan,
30.04.2008
Danıştay 6. Daire, Sultanahmet’teki Four Seasons Oteli’nin tarihi kalıntılar üzerinde sürdürdüğü ek inşaatıyla ilgili olarak “yürütmeyi durdurma” kararı verdi. Danıştay, “Roma-Bizans-Osmanlı kültür mirasının yok sayıldığını belirterek, “Kullanım kararlarında hukuka uyarlık görülmemiştir” dedi.
“10.7.1981 günlü, 13012 sayılı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen, kentsel ve arkeolojik sit alanında kalan, koruma grubu 2 olarak belirlenen anılan parseller üzerinde eski Sultanahmet Cezaevi ve Tevkifevi yeni Four Seasons Oteli bahçesindeki arkeolojik park ve kazı alanına ek otel inşaatları yapılmasının temelini oluşturan ve toprak altındaki Roma-Bizans-Osmanlı Kültür Mirası’nı yok sayan, ulusal-uluslararası koruma hukukuyla bağdaşmayan ve kamu yararı kavramıyla örtüşmeyen söz konusu kullanım kararı ile bu kullanımı detaylandıran plan notlarında hukuka uyarlık görülmemiştir.”
“Çelik konstrüksiyonlu ayaklar üzerinde zeminden bir kat yüksekten de başlasa 3 bloktan oluşan ek yapıların bu nitelikte arkeolojik değerlerin üzerine ve Ayasofya ile Sultanahmet camilerinin hemen önüne ve onların üçüncü boyuttaki etkilerini de olumsuz yönden etkileyecek biçimde dava konusu işlemle turizm tesis alanı lejantı ile işlev verilerek turistik tesis yapımı yönünde getirilen plan kararının bilimsel esaslara, etik değerlere, uluslararası/ulusal koruma hukukuna, şehircilik ve planlama ilkelerine tümüyle aykırı olduğu, ayrıca kamusal hiç bir yararının da bulunmadığı, dava konusu 67 pafta, 58 ada, 1 ve 2 sayılı parselleri de kapsayan Sultanahmet Meydanı’nın hem Cumhuriyet/Osmanlı Tarihi, hem de dünya tarihi açısından UNESCO kriterleri göre son derece önemli olduğu...”
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı
Eyüp Muhçu, bu kararla Four Seasons Oteli’ne ait
eklentilerin yasal dayanağının kalmadığını
belirtti. Mahkemenin kararının anlamlı olduğunu
belirten Muhçu, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile
İstanbul Belediyesi’nin, mahkemenin verdiği
kararın gereğini yerine getirmesi gerektiğini
söyledi. Danıştay 6.
Dairesi, "… anılan parseller üzerindeki eski
Sultanahmet Cezaevi ve Tevfikevi yeni Four Seasons
Otel bahçesindeki arkeolojik park ve kazı alanına ek
otel inşaatları yapılmasının temelini oluşturan ve
toprak altındaki Roma-Bizans-Osmanlı Kültür
Mirası'nı yok sayan, ulusal-uluslar arası koruma
hukukuyla bağdaşmayan ve kamu yararı kavramıyla
örtüşmeyen söz konusu kullanım kararı ile bu
kullanımı detaylandıran plan notlarında hukuka
uyarlık görülmemiştir." diyerek, söz konusu plan
tadilatı için "yürütmenin durdurulması" kararı
almıştır. Yapı, 28.04.2008 |
|
DPÜ'DE ARKEOLOJİ SEMPOZYUMU
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından 'Arkeoloji Sempozyumu' düzenlendi. Oturumlar halinde yapılan sempozyuma çok sayıda öğretim üyesi ve Arkeoloji Bölümü öğrencileri katıldı.
Kütahya Seyitömer Linyit İşletmesi Müessese Müdürlüğü rezerv sahası içinde 100x150 metre ölçülerinde, 23,5 metre yüksekliğinde eski bir yerleşim yeri olarak bilinen Seyitömer Höyüğü'nün altında 7 milyon ton kömür rezervi bulunuyor. Uluslar arası bilim dünyasında da tanınan Seyitömer Höyüğü kazısı 1996 yılından sonra ilk kez gündeme getiriliyor.
1989 yılında ilk olarak Eskişehir Müze Müdürlüğü'nce başlatılan kazı çalışmaları 1990 yılında Afyonkarahisar Müze Müdürlüğü ile devam etti. 5 bin yıllık bir geçmişe sahip olan höyük, 2005 yılında Seyitömer Linyit İşletmesi Müessese Müdürlüğü'nün höyük altında bulunan 7 milyon ton kömür rezervinin kullanılır hale getirilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı'na baş vurması ile yeniden gündeme geldi. Dumlupınar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nün kurulması höyük çalışmalarına yeni bir boyut getirdi. Üniversite-Sanayi iş birliği çerçevesinde imzalanan protokol sonrasında DPÜ Arkeoloji Bölümü'nün temin ettiği uzman ekip 10 yıl aradan sonra 5 bin yıllık tarihi geçmişe ışık tuttu.
Çalışmaların ilk ürünü olarak tanımlanan DPÜ Arkeoloji Sempozyumu'nun açılış konuşmasını yapan Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Nejat Bilgen, uzmanlar dahilinde sürdürülen çalışmaların Anadolu arkeolojisi için önemli bir adım olduğunu söyledi. Sempozyumda söz alan SLİ İl Müdürü Yüksel Koca ise, höyük altında bulunan rezervlerin ekonomiye yansımalarının çok konuşulacağını dile getirdi. Kazı çalışmalarının Dumlupınar Üniversitesi'ne Arkeoloji Bölümü'nü kazandırdığı, çevre köylere yeni istihdam alanı oluşturduğu belirtildi. DPÜ ile başlayan yeni kazı döneminin çok aşama kaydettiğini hatırlatan SLİ İl Müdürü Yüksel Koca, başta üniversite olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür etti.
Sempozyumun açılış konuşmalarında kürsüye gelen Üniversite Rektörü Prof.Dr. Güner Önce ise, DPÜ'ye Arkeoloji bölümünü kazandıran Seyitömer Höyük çalışmalarının titizlikle takip edildiğini hatırlattı. Önce, 5 yıl sürecek bir çalışmayı üstlendiklerini, önemli bulgulara sahip olduklarını, geriye kalan zaman içinde de elde edilecek olan eserlerin müzeye teslim edileceğini söyledi. Her üniversiteye nasip olmayacak kazı çalışmasının Kütahya'nın tarihi değerlerine ışık tuttuğunu söyleyen Önce, "Devletin bu konuda daha iyi organize olması gerekir" dedi. Yurt dışında her şehirde pek çok müze bulunduğunu anlatan Önce, bu tür kazılara verilen önem ve elde edilecek sonuçlarla kültür mirasımıza daha iyi sahip çıkılacağını vurguladı.
İleriki zamanlarda Üniversitede bir müze açmayı düşündüklerini kaydeden Önce, bu konuda çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Rektör Prof.Dr. Güner Önce, Kütahya'ya 57 kilometre uzaklıkta ve tarihi MÖ 3 binli yıllara uzanan "Krallara Hizmet Eden Kent" Aizanoi çalışmalarını ele almak istediklerinin ifade etti.
Emeği geçenlere teşekkür eden Önce, sempozyumun hazırlanmasının 2 yılı bulduğunu, yeni kazılarla birlikte başka sempozyumlar yapılacağını söyleyip sözlerini noktaladı.
Dört oturum halinde hazırlanan sempozyumda; ilk dönem Seyitömer kazı çalışmaları, yeni dönem kazı çalışmaları, Kütahya arkeolojisinde Seyitömer'in önemi, mimari kalıntılar, görsel belgeler, seramik bulguları restorasyon çalışmaları, dokumacılık ile ilgili buluntular, kemik ve fildişi eserlere yer verildi. haberler.com, 28.04.2008 |
|
|
TARİHİ ESER KAÇAKÇILARINA DARBE
Adana, İzmir ve Osmaniye'de düzenlenen operasyonda Roma Dönemi'ne ait 69 tarihi eser ele geçirilirken, 10 kişi gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, Adana İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, tarihi eser kaçakçılarına yönelik operasyon düzenledi.
Adana, İzmir ve Osmaniye'de eş zamanlı gerçekleştirilen operasyonda "Ermeni İhsan" lakaplı İ.A. önderliğinde SİT alanları ile ören yerlerinde kaçak kazı yaparak tarihi eser kaçakçılığı yaptığı tespit edilen toplam 10 kişi yakalandı.
Gözaltına alınan İ.A., A.C., S.G., A.E., H.M.Ö., A.İ., K.Ç., M.T., A.K. ve Y.K.B. adlı kişilerin ev ve iş yerlerinde yapılan aramada 2 dedektör, 2 tabanca, 26 adet tarihi eserleri pazarlamak için çekilmiş fotoğraf ile çoğunluğu Roma Dönemi'ne ait 69 adet tarihi eser ele geçirildi. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. Osmaniye Kent Haber, 28.04.2008 |
TARİHİ EVİN RESTORASYONU İÇİN 100 BİN YTL BULUNAMIYOR
1876 yılında yapılan Hatice Somunoğlu’nun evinin restorasyonu için gereken 100 bin YTL'nin bulunamaması, tarihi eserlere bakış açısındaki duyarsızlığı özetliyor. Müzeyi andıran ev ağaç destekleriyle ayakta durmaya çalışıyor. Milli mücadele yıllarındaki tarihi eşyalarında saklandığı ev, tarihe değil ilgisizliğe yenik düşüyor.
Evin restorasyonu ile ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığına başvuran Hatice Somunoğlu, verdiği dilekçenin sonucunu bekliyor. Çıkarılan projede evin restorasyonu için 100 bin YTL gerekiyor. Söz konusu paranın bulunamaması tarih bilincine sahip vatandaşların tepkisine neden oluyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler’e de konuyu ileten Hatice Somunoğlu, Başkan Küçükler’den evin müzeye dönüştürülmesi sözünü almasına rağmen, herhangi bir gelişme yaşanmadı. Konunun takipçisi olacaklarını belirten Hatice Somunoğlu, evin restorasyonu konusunda konunun takipçisi olmaya devam edeceklerini ifade etti.
Konağın tarihi açıdan önemli bir yere sahip olduğunu belirten Somunoğlu, “En büyük hayalim babamın ve annenim yadigarı olan bu evi restore ettirmek. Bunu kendim için değil tarihin yaşatılması için istiyorum. Çoğu akrabam Erzurum’dan gitti ben burayı terk edip gitmek istedim. Evi ayakta tutmaya çalışıyorum, ev içinden çıkıldığında harabe olacak korkum bu yönde, her gece evim yıkılmasın diye Allah’a dua ediyorum” diye konuştu.
Uzun mücadelelerden sonra ikamet ettiği sokağa ismini koydurmayı başaran Hatice Somunoğlu, tek umut kaynağının bu yoldaki çalışması olduğunu sözlerine ekliyor. Erzurum Gazetesi, 28.04.2008 |
|
500 YILLIK PARAŞÜT
İsviçreli bir adam, ünlü ressam ve mucit Leonardo Da Vinci’nin 523 yıl önceki çizimleriyle yaptığı paraşütle yere inmeyi başardı.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dehalarından biri olan İtalyan sanatçı ve mucit Leonardo Da Vinci, helikopterden, tanka ve paraşüte kadar bugün kullandığımız birçok teknolojiyi ta 1485 yılında öngörmüş ve eskiz defterine detaylarıyla çizmişti. Vatan, 28.04.2008 |
|
ADINI FORBES'E VEREN KÖŞK, İLGİSİZLİKTEN YIKILIYOR
Forbes ailesinin yaşadığı İzmir'in Buca İlçesi'ndeki Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi bahçesinde yer alan köşkün restorasyon ihalesini kazanan firma, parasızlık yüzünden binayı restore yerine tinerci ve hırsızlardan korumaya çalışıyor.
Açık pencereleri nedeniyle çürümeye başlayan köşkün normalde 3-4 yılda bitmesi gereken restorasyon süreci çok yavaş işlediği için yeni takılan kapılar bile eskimeye başlamış.
İzmir Rölöve ve Anıtlar Bölge Müdürü Hasan Yavuz'un verdiği bilgiye göre, Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 1997'de köşkün restorasyonu için ihale açtı. 1999'da gönderilen 25 milyar liralık ödenekle köşkün birinci katı ve servis bölümünün bağlantı çıtaları çakıldı. Servis bölümü restorasyonu tamamlanarak kullanıma hazır hale getirildi. 2004'e kadar 400 milyarlık bir ödenek kullanıldı. Zemin kat duvarları, tavan sıvası, tavan bitti, zemin kat ahşap döşemenin çürümüş kısmının taşıyıcıları değiştirildi. 1997'de yapılan kiremit aktarımı eskiyince 2004'te bir kez daha yapıldı. Kaba işleri, dış pencere, saçakları hepsi orijinaline uygun yapıldı. Köşkün sadece ince işleri eksik kaldı.
Doğal sit alanında tescilli olan Forbes Köşkü'nün korunması gerektiğini kaydeden İzmir İl Özel İdaresi Kültür Turizm ve Spor Müdürü Vecdi Koru, yapılan çalışmaların da bakımsızlık nedeniyle heder olduğunu ifade etti. Koru, en son 2004'te çalışma yapıldığını, bunun da yetersiz kaldığını belirterek 2007'de hiç para gelmediğini söyledi.
1908 yılında yapıldığı kaydedilen Forbes Köşkü, bir yıl sonra yanmış. Köşk, 1910'da yeniden inşa edilmiş. Hastane bahçesindeki ormanlık tepe üzerinde kurulu bulunan köşk, Forbes ailesi İzmir'den ayrıldıktan sonra Whittall ailesi tarafından kullanılmış. Forbes Köşkü, iki katlı, müştemilatıyla birlikte 3 bin 620 metrekare kapalı alana sahip. Köşkün, restore edildikten sonra kültür merkezi olarak kullanılması planlanıyor. Zaman, Haber: Şerif Erdikici, 28.04.2008 |
|
ATA'NIN YADİGARI MEZATA ÇIKMASIN DİYE SAVAŞIYOR
ArtI Mezat tarafından 28 Nisan’da düzenlenecek olan
’Baharın başlangıcı sanatın ihtişamıdır’ konulu
müzayedede 176 parça eser satışa sunulacak.
Müzayedede dikkat çeken iki belge ise Atatürk’ün
yaveri Kılıç Ali’ye ait. Vatan, 28.04.2008 |
|
![]() ![]() |
HATTUŞA'DA YAZILIKAYA ORİJİNAL YOLUNA KAVUŞUYOR
Birleşmiş Milletler teşkilatı UNESCO'nun 'Dünya mirası' arasında saydığı Hattuşa Yazılıkaya, Çorum Valiliği tarafından orijinal yoluna kavuşturuluyor. Daha önce Yazılıkaya'ya ulaşabilmek için tali yolu kullanan turistler artık, Yazılıkaya'nın gerçek güzergahından geçecekler ve tarihi mekanı gezme imkanı bulacaklar.
Göreve geldiği günden itibaren tarihi alanlarda çalışma başlatan Çorum Valisi Mustafa Toprak, son olarak Yazılıkaya'nın güzergah yolunun restorasyonunun yapılmasını sağladı. Vali Toprak'ın girişimleriyle, Yazılıkaya Mabedi'ne giden eski merdivenler restore edilerek orijinal yol açılmış olacak.
Konu hakkında açıklama yapan Kültür ve Turizm İl Müdürü Ali Özüdoğru, Yazılıkaya'nın Hititler döneminde kullanılan orijinal yolun tekrar hizmete açılacağını belirterek, ''Tarihi yeniden canlandırıyoruz. Gelen turistler orijinal yollardan geçerek, tarihi mabede ulaşacaklar" diye konuştu.
Yazılıkaya'nın merdivenlerinde çalışmaların hızla devam ettiğini belirten Müdür Ali Özüdoğru, ''Yol tamamlanırken, aynı zamanda kabartmaların bulunduğu alanda da koruma demirleri yaparak kabartmaları koruma altına alıyoruz. Bu yıl Hattuşa bölgesinde ciddi alt yapı çalışması yapıldı. Turizm mekanlarını, gelen turistleri daha hoş karşılamak için hazırlıyoruz" şeklinde konuştu. haberler.com, 28.04.2008 |
İLK MARKA BAĞIMLILIĞI MEZOPOTAMYA'DA
İngiliz arkeolog David Wengrow, ürün markasının ilk olarak Mezopotamya'da ortaya çıktığını ileri sürdü. Sabah, 28.04.2008 |
|
![]() |
CA' PESARO MÜZESİ EKSİKLERİNİ ÖZTOPRAK'LA TELAFİ EDİYOR
Türkiye'de soyut resmin ilk isimlerinden Abdurrahman Öztoprak'ın Elgiz Koleksiyonu'ndan derlenen eserleri 30 Mayıs'tan itibaren Venedik Ca' Pesaro modern sanat müzesinde.
Radikal, 28.04.2008 |
POLATLI'DAKİ SU DEPOSU ŞEHİR MÜZESİ OLACAK
Ankara’nın Polatlı Belediyesi, eski TCDD Su Deposu’nu restore ettirerek şehir müzesi haline getiriyor. Binanın restorasyon çalışmaları geçen hafta tamamlandı. Belediye Başkanı Yakup Çelik, müzenin şehir bilincinin artmasına katkıda bulunacağını söyledi. Friglerin başkenti Gordion ilçe sınırları içinde bulunduğunu, Sakarya Meydan Muharebesi’nin de yörede yapıldığını hatırlattı. Hürriyet, 28.04.2008 |
![]() |
TARİHE SAYGISIZLIK
Manisa’nın simgelerinden mitolojik Niobe’nin (ağlayan kaya) bakımsızlığı ve akşamcıların uğrak yeri haline gelmesi, Manisa Şehir Tiyatrosu Sanat Danışmanı tiyatro sanatçısı Turgay Tanülkü’yü isyan ettirdi.
Harabe halindeki Manisa amfitiyatrosunun yanında yer alan Niobe’nin etrafının çöp ve pisliklerle kaplı olduğunu, yetkililerin bir an önce önlem alması gerektiğini vurgulayan Turgay Tanülkü, “Amfitiyatronun yenilenmemesi ve Niobe’nin pis görünümünden kurtarılmaması halinde, tiyatrocularla birlikte yürüyüp, Manisa Belediyesi önüne siyah çelenk bırakacağız” dedi. Milliyet Ege, Haber: Ertan Korkmaz, 28.04.2008 |
|
GÜMELİ'NİN ANIT PORSUK AĞACI 1600'ÜNCÜ YAŞINI
KUTLUYOR Hürriyet Seyahat, 28.04.2008 |
|
SURİYE, 700 ÇALINTI ESERİ IRAK'A İADE ETTİ
Suriye, geçen hafta Çarşamba günü bu ülkede ele geçen yaklaşık 700 eski eseri Irak’a iade etti. Suriye Eski Eserler Bölüm başkanı Bassam Jamous, ele geçen eserlerin Bronz Çağı’ndan İslam Dönemlerine kadar uzandığını açıkladı. Buluntular, Suriye Milli Müzesi’nde düzenlenen ve Suriyeli yetkililer ile Irak Kültür Bakanı Muhammed Abbas al-Oraibi’nin katıldığı bir törenle ait oldukları ülkeye geri verildi.
Her ne kadar Jamous iade edilen eserlerin piyasa değeri hakkında bir açıklama yapmadı ise de, sayıları oldukça fazla olan pişmiş toprak kaplar, sikkeler, kamalar tören sırasında teşhir edildi.
Öte yandan, Suriye Kültür Bakanı Riyadh Nassan Agha detaylar hakkında bilgi vermediği “paha biçilemez bir Irak eski eseri” nin iki hafta önce Suriye gümrük görevlileri tarafından ele geçirildiğini, bunun da incelendikten sonra bu ülkeye iade edileceğini açıkladı.
İşgalin ardından ortaya çıkan kaos ortamında Bağdat’ta bulunan Irak Milli Müzesi soyulmuştu. Yapılan araştırmalar sonunda, ABD’li yetkilerin açıklamalarına göre yaklaşık 15.000 eser çalınmış, bunların 6.000’i geçen süre zarfında ele geçirilip müzeye iade edilmişti. AP, Haber: Albert Aji, 24.04.2008 |
![]() |
129 YILLIK İLÇE SULARA KARIŞIYOR
Radikal, Fotoğraf: Cem Bakırcı/DHA, 27.04.2008
İşhan Kilisesi: Köyün içinde
bulunan manastır kilise ve şapelden oluşmakta olup,
9.yüzyılın ilk yarısında Bağratlı Gürcülerince
yaptırılmıştır. Aynı zamanda Piskoposluk makamı
olarak da kullanılan yapı, 16. yüzyıla kadar
işlevini sürdürmüştür. Osmanlılar döneminde batı
bölümü camiye dönüştürülerek, 1983 yılına kadar
ibadete açık tutulmuştur. Günümüzde her iki yapı da terk edilmiş durumdadır. İlçe merkezine uzaklığı 34
km olup Olur-Oltu yol güzergahından sol taraftan
10 km kadar içerdedir. TAYHaber, Kaynak: Yusufeli Kaymakamlığı, 27.04.2008 |
|
ERZURUM'DA ONLARCA TARİHİ MEDRESE VE TÜRBE KAYBOLDU
Eğitimci Yazar Muzaffer Taşyürek, Erzurum'da 100 yıl içerisinde onlarca tarihi medrese ve türbenin kaybolduğunu söyledi. Anadolu'daki ilk Türk İslam üniversitelerinden tarihi medreseleri sınırlarında barındıran Erzurum'da, günümüze kadar ulaşanların dışında birçok türbenin yanlış şehirleşme ve ilgisizlik sonucu ortadan kaybolduğu ortaya çıktı. Erzurum'da 1871 salnameleri (yıllık) üzerinde araştırmalarda bulunan Tarihçi Muzaffer Taşyürek, 150 yıl önceki cami, gayrimüslim okulları, medrese ve türbelerinin envanterine ulaştı.
Erzurum'da 307 camii, 129 medrese, 13'ü Hıristiyan 106'sı Müslüman olmak üzere 119 mektebin bulunduğunu belirten Muzaffer Taşyürek, 164 caminin, 100 medresenin ve 34 mektebin il merkezinde olduğunu açıkladı.
Lalapaşa, Karakilise, Caferzade, Çukur, Zeynel Dairesi, Eminkurbu, Namrevanlı ve Caferiye gibi medreselerin sadece isimlerinin kaldığını söyleyen Taşyürek, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'Beş Şehir' isimli eserinde 1913 yılında Erzurum'da 38 medresesinin bulunduğuna dair bilgiye ulaştığını kaydetti.
Şehir merkezinde 30'a yakın mezar yeri bulunduğunu, bunların asri mezarlığa taşınması esnasında ulemaya ait mezarların kaybolduğunu hatırlatan Taşyürek, Erzurum'da medreseler gibi birçok tarihi türbenin ilgisizilik ve yanlış şehirleşme sonucu kaybolduğuna vurguladı.
AB-I GÜNEŞ TÜRBESİ: Bugünkü Güneş İlköğretim Okulu'nun bulunduğu alanda, Kundakçı Camii'nin bitişiğindeydi. Erzurum'un savaş ve depremlerde yıkıma uğraması, sonraları da her devrin anlayışına göre belediyelerin yaptığı imar hareketleri sonucunda kayboldu. Bugün ne Kundakçı Camii'nden ne de ziyaret edilen Ab-ı Güneş Türbesi'nden eser kalmıştır.
ABULLEYS TÜRBESİ: Erzurum Kalesi'nin Doğu tarafındaydı. Bugün Tophane İş Merkezi olarak anılan bina ile Tebrizkapı Karakolu'nun bulunduğu alanda 1953'te yıkılan dükkanlar ve Tophaneli Kahvesi vardı, türbe burada bulunuyordu.
ARAP BABA TÜRBESİ: Erzincankapı semtinde bugünkü Dumlu İş Merkezi ve sinemanın yerinde bulunmaktaydı. 1960'lı yıllara kadar burada Saray Sineması ve altında dükkanlar bulunuyordu.
DABAK BABA TÜRBESİ: Cumhuriyet Caddesi'nde Kızılay İş Merkezi'nin yerinde eskiden Karakullukçu hamamı bulunmaktaydı. Türbe bu hamamın yakınında bulunmaktaydı. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Erzurum'daki Hıristiyan azınlıklar tarafından dahi ziyaret olunuyormuş. İmar faaliyetleri sırasında hem hamam hem de türbe ortadan kalkmıştır.
LAL BABA TÜRBESİ: Zeki Başar bu ziyaret yeri için "Nene hatun evinin arkasına düşen Kınakına Sokağı'nın gereksiz sokağa açıldığı yerin girişinde sağ taraftadır." tarifini yapmaktadır. Eskiden Lal Baba konuşmayan, dilsiz çocukların getirilip ziyaret edildiği bir yermiş. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur.
Taşyürek, "Ebul Fettah Enisi türbesi olarak ziyarete açılan türbe gibi diğer ecdat yadigarı eserlerimizin üniversitemizin, Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün, Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün, Müftülük gibi konuyla ilgilenecek diğer kurum ve kuruluşların bir komisyon kurarak bir 'İnanç Turizmi' merkezi haline getirilmek istenen Erzurum'un uzak ve yakın tarihi arasında ciddi araştırmalar yapmalarını beklemekteyiz." dedi. Yeni Şafak, 27.04.2008 |
|
![]() |
TARİHİ CAMİ ONARILIYOR
Ardahan'ın Posof İlçesi'nde bulunan ve 1883 yılında yapılan tarihi merkez camiinde dokusuna uygun olarak bakım ve onarım çalışmalarına başlandı.
Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'ndan alınan izinle caminin dokusuna uygun olarak restorasyon çalışmalarına başlandığını ifade eden Posof Merkez Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Cahit Ulgar, "Tabiat Varlıkları tarafından tescillenen camimizin onarımı için gerekli izinleri zorla da olsa aldık. Şimdi inşaat aşamasına geldik. Proje bedeli ile tespit edilen maliyet 200 bin YTL'dir. Camimizin onarımı, dokusuna uygun kesme taşla yapılacak. Biz de taşı tedarik ettik. Diğer bölümleri, izin verildiği gibi dokusuna uygun olarak ahşaptan yapılacak" dedi. Ardahan Kent Haber, 27.04.2008 |
DİYARBAKIR'DA 1600 YILLIK YAPI
Birçok medeniyete beşiklik eden Diyarbakır'da, bin 600 yıllık bir yapı ortaya çıkarıldı.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nce yapılan kazılarda ortaya çıkarılan tarihi yapının Diyarbakır'ın ilk valisi olarak bilinen Sultan Sasa'nın türbesi olabileceği belirtildi.
Yapının yaşını kesin olarak belirlemek için karbon testi yapılacak. Trt/Haber, 26.04.2008 |
|
BAKANLIK, NOEL BABA MÜZESİ'NİN BULUNDUĞU ALAN İÇİN İMAR PLANI HAZIRLATACAK
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Noel Baba Müzesi'nin bulunduğu 32 hektarlık alanı korumak için imar planı hazırlatıyor. Koruma amaçlı planlar, Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğünce ihale edilecek.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Noel Baba Müzesi'ni, 32 hektarlık alanda uygulayacağı planlarla koruyacak. Bu kapsamda, 29 Nisan Salı günü Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü'nde 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve jeolojik etüt planından oluşan koruma planının ihale edileceği bildirildi.
İhaleyi kazanan firma, planı 150 gün içinde tamamlayacak ve hazırlanan plan, Kültür ve Turizm Bakanlığınca Demre Belediye Meclisine gönderilecek ve kabul edilmesi durumunda uygulanacak. Turizm Gazetesi, 26.04.2008 |
|
DÜZCE'DE TURİZM ANLAYIŞI BU MUDUR?
Tarihsel değeri olan sütun parçalarının dekorasyon malzemesi olarak kullanılması, özellikle Turizm haftası kapsamında düzenlenen etkinliklerde verilen mesajlar ile tezat oluşturuyor,
Mesleki eğitim Merkezi’nin önünde bulunan bahçe duvarının süslenmesi için konulan, Konuralp’ten getirildiği tahmin edilen sütun parçaları, bulundukları yerde aykırı görünüşleri ile adeta başka bir zaman ve mekanın parçası olduklarını dile getiriyorlar. Çevre sakinleri sütun parçalarının Belediye tarafından getirilerek buraya konulduğunu iddia ediyorlar.
Bilindiği gibi daha önce de Bomos diye bilinen yazılı anıtlar belediye tarafından Avni Akyol Parkı’nın İstanbul Caddesi tarafındaki kaldırıma yerleştirilerek dekorasyon amacı ile kullanılmıştı.
Tarihi değeri olan eserlerin kazandırılmasına yönelik çalışmaların ikinci plana atılarak, bulunan eserlerin gerçek yerlerinden ve tarihsel bağlamından uzaklaştırılması, ilimizin tarih ve turizm değerlerine verdiği önemin göstergesi olarak değerlendiriliyor. Düzce Öncü, Haber: Hüseyin Aksakal, 19.04.2008 |
![]() |
|
Myra Tiyatrosu (D.G. Hogart) |
...1910
|
![]() |
20 - 26 Nisan 2008 |
|||
SAHİP ATA MÜZESİ İLGİ BEKLİYOR
Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Konya’nın en önemli tarihi yapılarından birisi olan Sahip Ata Müzesi’ni restore ederek ziyaretçilerin hizmetine sundu. Ancak tanıtım eksikliği ve müzenin yeri dolayısıyla ziyaretçilerden gerekli ilgiyi görmediği belirtiliyor. Çinileri ve kendine has yapı üslubuyla Sahip Ata Vakıf Müzesi’ne daha çok ilgi gösterilmesi isteniyor.
Sahip Ata Külliyesi’nin bünyesinde bulunan hangahın restorasyon çalışmaları 1998 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından başlatılmıştı. Ancak çeşitli nedenlerle kesintiye uğrayan restorasyon çalışmalarında köklü onarım 2005 yılında yapıldı. Yapılan uzun onarım çalışmalarının ardından yıllardır ihmal edilen ve bu yüzden çöplük gibi olan külliyenin hangah camisi, bahçesi, taş kapı ve çeşmesi tarihe kazandırıldı. 2007 yılında ise hamam kısmında restorasyon çalışmaları başlatılarak, bitirildikten sonra da kullanıma açıldı.
Merhaba Gazetesi, 26.04.2008 |
|||
MUSEVİ MEZARLIĞINA GECEKONDU TALANI Sabah, Haber: Barış Erdoğan, 26.04.2008 |
|||
EDİRNE'YE TIP MEDRESESİ MÜZESİ
Trakya Üniversitesi (TÜ) ve Uluslararası Rotary 2420. Bölge Guvernörlüğü’nün ortaklaşa düzenlediği Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi bünyesindeki Tıp Medresesi 3 gün önce törenle açıldı. Milliyet, 26.04.2008 |
|
||
|
|||
EFES ANTİK KENTİNDEKİ OTLAR İNSAN BOYUNA ULAŞTI
Ancak bu yıl Efes aAntik kenti çevresindeki otlar yine insan boyunu aşmaya başladı. Sıcakların artmasıyla birlikte otlar içinde yılan ve çeşitli hayvanların bulunduğunu ifade eden Efes Antik Kentinde görevli Rehber Asil Er, otların yoğun olduğu bölgeye turist götüremediklerini dile getirdiler.
Turist Rehberi Asil Er, Efes antik kentinin dünyanın en büyük açık hava müzesi olduğunu belirterek; “İhtişamı ile gezenleri büyüleyen bu antik kentin otlar içerisinde kalması çok acı. Yılda yaklaşık iki milyon yerli ve yabancı turist bu bölgeyi geziyor. Antik kentlerin en önemlilerinden birisi olan Efes‘in son durumu çok kötü. Dernekler ve Vakıflar varken onların bütçesinden personel çalıştırılıyordu. Bu sorunlar yaşanmıyordu. Dernek ve Vakıflar iptal edilince sorunlar giderek arttı. Efes içerisindeki stantlar kaldırıldı. Turist sıcakta efesi gezerken bunalıyor, Celcus Kütüphanesi önünde mola verip orada serinletici içecekler alıyordu. Bu şansları hala yok. Efes'in çoğu yeri otlardan geçilmiyor. Otların arasında tehlikeli sürüngenler olma ihtimali çok yüksek. Efes'i o denli ünlüler de geziyor. Devlet konukları ülkemize geldiği zaman Efes’i gezmeden gitmiyor. Yetkililerin bu duruma göz önüne almalarını umuyorum” dedi. Selçuk Bölge Haberleri, Haber: Veysel Erol, 24.04.2008 |
|||
|
|||
TOPKAPI HAFIZI, CİNSEL TACİZDEN TUTUKLANDI
Topkapı Sarayı’nın Kutsal Emanetler Bölümü’nde 24 saat Kuran-ı Kerim okuyan hafızlardan Süleyman E. (35) geçen hafta Bayrampaşa’daki İsmet Paşa Parkı’nda 10 kişi tarafından dövülürken kurtarıldı. Hürriyet, 26.04.2008 |
|||
KAÇAK KAZI YAPAN 3 KİŞİ TUTUKLANDI
Germencik İlçesi Magnesia antik kentinde kaçak kazı yapan 6 kişiden 3'ü tutuklandı. Jandarma ekipleri ihbar üzerine, gittikleri Ortaklar beldesi Tekin Köyü mevkisindeki Magnesia Antik Kenti'nde kaçak kazı yapan B.A, S.A, B.K, C.A, ve B.S'yi suçüstü yakaladı. Gözaltına alınan zanlılardan S.A, B.A, ve B.S, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Diğer zanlılar C.A. ve B.K, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olayla ilgili bir kişin daha arandığı öğrenildi. Zaman, 25.04.2008 |
|||
ULU CAMİNİN DUVARINI YIKAN ŞAHIS YAPTIRACAK
Bursa Ulu Cami'nin bahçe duvarını yıkan alkollü sürücünün zararı karşılayacağı öğrenildi.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre; yıkılan bahçe duvarı ve korkulukların söz konusu şahıs tarafından yaptırılacağı belirtildi. Yıkılan bölümün bu ay sonuna kadar yaptırılacağına dair sözleşme imzalandığı aktarılırken, aksi takdirde savcılıkça soruşturma başlatılacağı kaydedildi. Ulu Cami Bakım Onarım Derneği Başkanı İbrahim Aydın, bir kuyumcu firmasında işçi olarak çalışan ve ismi açıklanmayan kişinin kazayı yaptığını belirterek, yıkılan yerlerin yine aynı kişi tarafından yaptırılacağını kaydetti. Kazayı yapan kişinin büyük mahcubiyet duyduğunu aktaran Aydın, "Alkollü olarak kaza yapan kişi çok üzüldüğünü belirtiyor. Ancak yapılan sözleşme gereği bu hasarı giderecek. Vakıflar Bölge Müdürlüğü ekipleri gözetiminde yapılacak onarımın masrafını bu şahıs üstlenecek." dedi. Zaman, Haber: Tuna Alatürk, 25.04.2008 |
|||
TATVAN'DAKİ TARİHİ KALE, TESCİLLENMEDİĞİ İÇİN DEFİNECİLERİN İSTİLASINA UĞRADI
Bitlis'in Tatvan İlçesi'ne bağlı Çekmece (Şahmiran) Köyü'nde bulunan Pers Krallığı'na ait tarihi kaleye devlet sahip çıkmayınca, defineciler iş makineleriyle kazı yaptı. Bugüne kadar tescili dahi yapılmayan tarihi kale, definecilerin insafına terk edilmiş durumda.
İlçeye 5 kilometre
uzaktaki köye hakim 3 tepe üzerinde ve tepenin
çevresinde tarihi yapılaşma olduğunu belirten
Demirtaş, bölgede arkeolojik bir çalışma yapılması
halinde bir çok bilinmeyenin de gözler önüne
çıkacağına inandığını kaydetti.
Kalenin bölgede hükümdarlık yaptığı belirlenen Şahmiran adına inşa edilmiş olabileceğini kaydeden Demirtaş, yapılan incelemelerde çok sayıda duvar, bölmeler ve seramik parçalarına rastlandığını ifade etti.
Bitlis İl Kültür Müdürü Hüsnü Işıkgör ise bölgede tarihi bir yapılaşmanın olduğuna inandıklarını ancak, net ve somut bilgiler çıkmadan bir açıklama yapılmasının mümkün olmadığını söyledi.
Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Kadir Pektaş tarafından yapılan yüzey araştırmalarından sonra bölgenin tescil edilip edilmeyeceğine karar verileceğini söyleyen Işıkgör, bölgede arkeolojik bir çalışmanın yapılmasının zaman alacağını da kaydetti. haberler.com, 25.04.2008 |
|||
PERGE ANTİK KENTİ'NİN RESTORASYONU İÇİN ÖDENEK SÖZÜ VEREMEDİ
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Perge Antik Kenti'nde incelemelerde bulundu. Burada antik tiyatro, hamam ve nekropolü gezen Bakan Günay, kazı başkanı Prof.Dr. Haluk Abbasoğlu tarafından bilgilendirdi.
Perge'nin özel bir şehir olduğunu ve Antalya Müzesi'ndeki bir çok özel buluntunun buradan getirildiğini belirten Günay, Perge'nin restorasyon çalışmalarına ödenek sözü veremedi. Günay, antik tiyatroyu gezerken bir gazetecinin "Burada restorasyon çalışması mı başlıyor, ödenek ayıracak mısınız?" sorusuna olumsuz yanıt verdi. Günay, Türkiye'de Perge gibi çok sayıda alan olduğunu ancak Bakanlığın bütçesinin bunların restorasyonu için yetersiz olduğunu kaydetti. Günay, Dünya Kültür Mirası'na girecek çok sayıda alan olmasına rağmen Perge'nin geçici listede bile olmadığına dikkat çekti. Ödenek var mı sorusu üzerine "Yok, bütçemiz sıkıntılı, şu anda bağlayıcı birşey söyleyemem" diyen Günay, "İmkanlar ölçüsünde, zamanı ve imkanları iyi kullanarak önümüzdeki süreçte buralara insan eli mutlaka değecek. Ama şu konumda acil bir şey söylemem." dedi. Günay, tarihi yerlerin tahrip olmaması için bazı önlemler aldıklarını belirterek, "Zaman içerisinde, Türkiye'nin imkanlar arttıkça bunlara da sıra gelecek" dedi.
Günay, anıt mezarların bulunduğu nekropolü gezerken, burada kazı başkanı Abbasoğlu ile sohbet etti. Bakan Günay, arkeoloji okumak istediğini belirterek, "Dünyaya bir daha gelsem arkeoloji okurdum. Siyasete ara verdiği dönemde arkeoloji okumak istedim ancak olmadı" dedi.
Günay, geçmişte tarihi alanda hırsızlık yapan Adnan Çoban'ı uyararak, "Seninle uğraşırım. Arkadaşlarına söyle buralarda kaçak kazı yapmasınlar. Artık takip ediyoruz ve ağır cezalar kesiyoruz" dedi. Günay, agorayı gezerken de, "Bu yapılar üzerine nasıl böyle estetiği olmayan şehirler kurmuşuz anlamak mümkün değil" dedi. Günay, Perge'yi gezen Alman turistlerle danışmanı aracılığıyla Almanca sohbet etti.
Perge Antik kentindeki büfe işletmecisi Kaşhan Kılıçkap'a kızan Bakan Günay, sözleşmede olmamasına rağmen büfenin çevresinin naylon brandayla çevrilmesinin yanlış olduğunu kaydetti. Kılıçkap ise turistlerin sıcaktan bunalınca bu brandaların altında serinlediğini belirterek, "Hizmet için bunu yapmak zorundayız, yaşlı turistler zorluk çekiyor.Yaptığımız suçsa biz burada hizmet veriyoruz" dedi.
Anadolu Ateşi'nin yeni bir yapılanma talebinde bulunduğunu belirterek, "Biz de onu çevreye uyumlu biçimde geliştirmek istiyoruz" dedi.
Günay daha sonra tarihi Aspendos antik tiyatrosuna geçti, burada Anadolu Ateşi ve Troya Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan ile telefon görüşmesi yaptı. Günay, artık gösterilerin Aspendos tiyatrosunun içinde değil, önünde kurulacak bir platformda yapılmasını istedi ve Anıtlar Koruma Kurulu ile Belkıs Belediyesi'nin anlaşarak sorunu çözmesini istedi. Günay,gazetecilerin sorusu üzerine, Aspendos'un tarihsel dokusunun mümkün olduğunca korunması için çaba gösterdiklerini kaydederken, o nedenle çevrede yeni, geçici bir yapılaşma ile Anadolu Ateşi etkinliğinin Aspendos dışına alınması için çaba gösterdiklerini söyledi. Günay, bu arada da Aspendos'un bakımının yapılması için bir proje geliştirdiklerini kaydetti.
Anadolu Ateşi'nin bu yıl Troya adında önemli,yurtdışına da çıkarılabilecek başarılı bir çalışma gerçekleştirdiğini belirten Günay, "Biz bir yandan bu tür başarılı etkinlikleri destekliyoruz. Bir yandan da tarihsel dokumuzu ören yerlerimizi korumaya çalışıyoruz" dedi. Bakan Günay, daha sonra AKTOB Başkanı Surire Çorabatır ve TÜROFED Başkanı Ahmet Barut ve turizmcilerle Side'de yemek yedi. TürkiyeTurizm.com, 25.04.2008 |
|||
![]() |
TARİHİ SİLVAN SEMPOZYUMU BAŞLADI
Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde Türkiye'den ve çeşitli ülkelerden profesörlerin katıldığı 'Tarihi Silvan Sempozyumu' başladı. Diyarbakır Haber, 25.04.2008 |
||
TARİHİ ESER KAÇAKÇILARINA OPERASYON
Samsun'da, Roma dönemine ait 33 sikke ile kadın başı heykeli ele geçirildi. Bir ihbarı değerlendiren Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube ekipleri, Yeni Doğan Mahallesi'nde, Volkan Engin'in (35) kullandığı minibüste yaptığı aramada, Roma Dönemine ait 33 sikke ile taştan yapılmış kadın başı heykel buldu.
Samsun Haber, 25.04.2008 |
|||
TARİHİ MİNARENİN DİBİNDEKİ SU HATTI YİNE PATLADI
Kış ayından bu yana
Sivas’ın en büyük sıkıntısı haline gelen su
patlakları hala sorun olmaya devam ediyor. Şehrin
bir çok bölgesinde patlayan su borularına yetişmekte
güçlük çeken belediye ekipleri, bahar mevsimini
yaşadığımız şu ünlerde yine su patlakları ile
mücadele ediyorlar. Sivas Hürdoğan, 25.04.2008 |
|||
TARİH DELİK DEŞİK
Bostandere'de tarihi yerler delik deşik oldu. Seydişehir'e bağlı Bostandere Kasabası'nda Antik Vasata bölgesinde bulunan tarihi kalıntılar korunamadığı için kaçak kazı yapan defineciler tarafından talan ediliyor.
İl Kültür Müdürlüğü bu konuda herhangi bir çalışma yapmazken bir çok tarihi eserin Seydişehir dışına çıkarıldığı, bazılarının da bölgede yaşayan vatandaşlar tarafından kullandığı belirtildi. Manşet Gazetesi, 25.04.2008 |
|
||
TESCİL ÇALIŞMALARI
ABARTILIYOR MU? Sivas Hürdoğan, 25.04.2008 |
|||
TCDD ANKARA GARI ÖNÜNE KÖPRÜLÜ KAVŞAK YAPAN GÖKÇEK'E BİRİLERİNİN DUR DEMESİ LAZIM
TMMOB Peyzaj Mimarları
Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayşegül Oruçkaptan,
TCDD Ankara Garı önündeki tarihi alana köprülü
kavşak yapmak için çalışma başlatan Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçe’in kent suçu
işlediğini öne sürdü. Oruçkaptan, TMMOB Peyzaj
Mimarları Odası’nda düzenlediği basın toplantısında,
Ankara’nın, bilim, hukuk ve yargı tanımayan bir
yönetim anlayışına teslim edilemeyeceğini söyledi.
Birgün, Haber: Zehra Şahindokuyucu, 25.04.2008 |
|||
448 YILLIK KERVANSARAY RESTORE EDİLİYOR
Gölcük İpekyolu Mahallesi’nde, ilçenin en önemli tarihi binası bulunur. Yaklaşık 450 yıl önce inşa edildiği bilinen Kervansaray, son yıllarda iyice yıpranmıştı. Kültür Müdürlüğü, Müze Müdürlüğü, Kocaeli Üniversitesi, Gölcük Belediyesi, bu tarihi binanın restorasyonu ve içinde bulunduğu 10 dönümlük alanın düzenlenmesi için çalışma başlattılar. Bu yıl sonuna kadar Kervansaray binası çok şık bir hale getirilecek. Özgür Kocaeli, 25.04.2008 |
|||
ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE RESTORE EDİLECEK
Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğü Merkez Çifte Minareli (Hatuniye) Medresesi'nin rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerini, Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğü ise Eskişehir merkez Kurşunlu Külliyesinin ikmal onarım işlerini ihaleye çıkardı.
Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğü Merkez Çifte Minareli (Hatuniye) Medresesi'nin rölöve, restitüsyon, restorasyon projelerinin hazırlanmasını yaptıracak. Toplam 180 günlük süreyi kapsayacak olan işin ihalesi, Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğünde 15 Mayıs 2008 tarihinde saat 14.30'da gerçekleştirilecek. Sadece yerli isteklilerin teklif verebileceği ihalede doküman Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğünden görülebileceği gibi aynı yerden bedeli mukabili temin edilebilecek. Şartnameye göre hazırlanacak olan teklifler ihale günü ihale saatine kadar Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğüne anahtar teslimi götürü bedel üzerinden verilecek. Buna göre ihale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliye anahtar teslimi götürü bedel sözleşmesi yapılacak. Katılımcılar ihalede teklif ettikleri bedelin yüzde 3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat verecekler. Erzurum Gazetesi, 25.04.2008 |
|||
"TARİHİ YERLERDE NİTELİKLİ PROJELER ÜRETİLMİŞ"
ÇEKÜL Vakfı Başkanı Metin Sözen, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile ortak yürüttükleri projeler ile atıl durumdaki tarihi değerlerin gün ışığına çıkarılarak turizme kazandırılması yönünde önemli çalışmalar yaptıklarını ifade etti.
Gaziantep'te ÇEKÜL Vakfı ile ortak yürütülen projelere ilişkin durum değerlendirmesi yapmak amacıyla Gaziantep'e geldiğini ifade eden Sözen, "Burada nitelikli projeler yaratılmış ve kurulmuş. Açılan ve açılması için çalışması devam edilen müzelerden sonra Antep müzeler kenti olacaktır. Bu çok önemli" dedi.
Kalenin bir yandan içerisinde çalışmaların devam ettiği, diğer yandan dışından da çevre düzenlemesi çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Sözen, Naip Hamamı, Bayaz Han gibi bazı hanlar ile Antep evlerinin yeniden restore edilerek kent tarihine turizmine kazandırılmasına yönelik önemli çalışmalar sergilendiğini kaydetti. Kale içerisinde açılması planlanan müzeyle ilgili çalışmanın devam etiğini kaydeden ÇEKÜL Vakfı Başkanı Metin Sözen, Gaziantep'in turizm merkezi olmaya aday önemli şehirlerden biri olduğunu kaydetti. Gaziantep 27 Gazetesi, 25.04.2008 |
|||
TARİH BÜROKRASİ KURBANI OLDU
Milliyet, Haber: Ferit Aslan, 25.04.2008 |
|||
![]() |
ZEKAİ ORMANCI HAYATINI KAYBETTİ
Radikal, 24.04.2008 |
||
YUNUSHAN KÖYÜ'NDEKİ ROMA DÖNEMİ KALINTILARI TURİSTLERİN İLGİ ODAĞI OLDU
Hatay’ın Altınözü
İlçesi'ne bağlı Yunushan Köyü'ndeki Roma İmparatorluğu
dönemine ait kalıt mezar biçimindeki mağaraların son
zamanlarda turistlerin ilgi odağı olmaya başladığı
bildirildi. Yunushan Köyü Muhtarı, İl Kültür ve
Turizm Müdürlüğü’nün yöreye dikkat çekmesi
gerektiğini belirtti. Turizm Gazetesi, 24.04.2008 |
|||
ALLIANOI İÇİN YENİ UMUT
Allianoi antik kenti
yakınlarına yapılan Yortanlı Barajı tamamlandı.
Ancak su tutulması konusunda çevreciler ile DSİ
yetkilileri arasında başlayan hukuki mücadelede
devam ediyor. İzmir 4. İdare Mahkemesi Devlet Su
İşleri (DSİ) antik kentin çevresinin duvar ve mille
kapatılarak su altında bırakılması yönündeki
projenin yeniden incelenmesine karar verdi.
Birgün, 24.04.2008 |
|||
1508 YILLIK AYASOFYA
KİLİSESİ, ONARILARAK CAMİYE ÇEVRİLDİ
Orijinal kitabesi olmayan tarihi kiliseyi onararak camiye çeviren köylüler, ancak kitabeyi kazıyıp üstüne yeni kitabe yazmışlar. Köylüler, yapının kilise olarak yapıldığı ilk tarihin MS 500 yılı olduğunu söylüyor.
Kiliseden çevrilen
caminin en büyük özelliği orijinal kilise görünümünü
büyük ölçüde koruması. Hıristiyan inancına göre yeni
doğan çocukların vaftiz edildiği "Vaftizhanesi" de
tahrip edilmeyen kilisenin dört bir yanında haç
işaretleri ve Hıristiyan inancında mum yakılan
yerler de orijinalliğini yitirmemiş durumda.
Kilisenin taşıyıcı kolonlarında görülen Ermenice
yazılarda ne yazıldığını bilmeyen köylüler,
duvarlara ve kolonlara kazınmış olan haç işaretleri
ile vaftizhane de olduğu gibi Ermenice yazıları da
kapatmamışlar. Köylüler "Biz inancımız ve saygımız
gereği hiç kimsenin ibadet ettiği bir yere zarar
vermeyiz hep koruruz." dediler.
Köy halkı olarak bütün dinlere saygılı olduklarını belirten Akhan kiliseyi camiye çevirmelerinin gerekçelerinden birinin de 1508 yıllık kiliseyi definecilerden korumak olduğunu söyledi. Tarihi kilisenin İstanbul'daki Ayasofya Kilisesi'nin bir minyatürü olduğunun büyüklerinden bir rivayet olarak bugüne kadar ulaştırıldığını da açıklayan Akhan şunları söyledi: "Cami olarak ibadet ettiğimiz kiliseyi her yıl yüzlerce yabancı turist ziyaret ediyor. Burayı ziyaret eden Hıristiyanlar ilk olarak camiye çevrilmesini kabullenmekte zorlanıyorlar ancak kiliseyi definecilerden ve yıkılmaktan koruduğumuzu anlayınca bize anlayışlı davranıyorlar."
Akhan, bir dönemler bu kilisede Ermenilerin ibadet ettiğini hatırlatarak, "Fakat onlar gittikleri savaş döneminde babalarımız dedelerimizin anlattıklarına ve tarih kitaplarında okuduğumuz kadarıyla Ermeniler arkalarında birçok cami ve ev yakarak gitmişler, buralara birçok zarar verdikten sonra ülkeyi terk etmişler. Biz onların ibadethanesini yakmayacağız, inancımız gereği koruyup kollayacağız. İşte Müslümanlık böyle bir şey. Sana silah uzatana gül uzatacaksın" dedi.
Bitlis İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör, kilisenin cami olarak korunmasının, dinlere duyulan saygının bir göstergesi olduğunu söyledi. Kilisenin mimari yapı olarak, İstanbul Ayasofya Camii ile benzer özellikler taşıdığını ifade eden Işıkgör, "Yani Anadolu`ya Türkler gelmeden önce, Bizanslılar tarafından inşa edilmiş. Kilisenin yaklaşık olarak 1508 yıllık bir geçmişi olduğunu söyleyebiliriz." dedi. TürkiyeTurizm.com, 24.04.2008 |
|||
SİLAHTAR MUSTAFA PAŞA KERVANSARAYI'NA YENİ YÜZ
Malatya'nın Battalgazi
İlçesi'nde 17. yüzyıldan kalan
371 yıllık Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı,
yanındaki dükkanlarla evler kamulaştırılarak restore
edilecek. Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkilileri,
yaptıkları açıklamada, 1637 yılında Battalgazi
İlçesi'nde Silahtar Mustafa Paşa tarafından
yaptırılan ve dönemin padişahı 4. Murat'a hediye
edilen kervansarayın, Malatya'daki eski eserler
arasındaki önemli mekanlardan sayıldığını söyledi.
Geçen yılın sonunda restorasyonun 3 milyon 950 bin
YTL'ye ihale edildiğini ifade eden yetkililer,
kervansarayın çatısının sökülerek restorasyon
çalışmalarına başlandığını, çalışmaların gelecek
yılın eylül ayında tamamlanacağını kaydetti.
Kervansarayın içi ve duvarları dışındaki alanın
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olmamasının sorun
olduğunu anlatan yetkililer, şöyle devam etti:
'Kervansarayın sadece duvarları ve içi vakıfların,
böyle bir şey olabilir mi? Kervansaray ilk
yapıldığında yanında evler ve dükkanlar yokmuş.
Sonradan buraları imara açılmış, tapulaştırılarak
vatandaşlara verilmiş. Girişindeki 7 dükkanla doğu
tarafındaki 3 katlı evler çok kötü bir görüntü
oluşturuyor. Buraları kamulaştırıp, yıkacağız ve
aslına uygun olarak restorasyon yapacağız.'
Dükkanlarla evler için yerinde fiyat incelemesi
yaptıklarını belirten yetkililer, dükkanlarla
evlerin sahiplerinin de kamulaştırmaya karşı
olmadıklarını, ancak yüksek fiyat istediklerini
kaydetti. Yeni Şafak, Haber: Hanifi Evren, 24.04.2008 |
|||
MEDENİYET TARİHİ DEĞİŞEBİLİR
Şanlıurfa
yakınlarındaki Göbeklitepe Höyüğü’nde yapılan
kazılardan elde edilen bilgiler, yıllardır tarih
derslerinde öğretilenleri yalanlar nitelikte. Vatan, 24.04.2008 |
|||
ÇÖPLÜK DEĞİL, 1600 YILLIK TARİH
Diyarbakır'da,
Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne ait alandaki kazıda
ortaya çıkarılan ve 1'inci derecede arkeolojik SİT
alanı ilan edilen 1600 yıllık Roma mimarisine ait
yapının bulunduğu alan talan edildi. Cnn Türk, 24.04.2008 |
|||
'ANTİK' KOLEKSİYONUNUN TANITIM FİLMİ ANTİK ŞEHİRDE
Denizli'deki Hierapolis Antik şehri ve Pamukkale'de,
bir firmanın koleksiyonu için tanıtım filmi çekildi.
Filmde, antik çağda yaşayan iki gencin evlilik
hazırlıkları anlatıldı.
Haber Ekspres, 24.04.2008 |
|||
ELAZIĞ'DAKİ TARİHİ SAAT KULESİ MECLİS GÜNDEMİNDE
DSP İstanbul
Milletvekili
Hasan Macit,
Elazığ'daki tarihi saat kulesinin durumunu Meclis
gündemine getirdi. Macit, konuyla ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a yazılı sonu önergesi verdi. Önergesinde, Elazığ'ın Maden İlçesi'nde bulunan tarihi "Saat Kulesi"nin önce, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararı ile "Kilise Çanı Kulesi" olarak tescil edildiğini, daha sonra Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından söz konusu kararın düzeltilerek, "Hükümet Konağı ve Saat Kulesi" olarak tescil edildiğini hatırlatan Macit, Bakan Günay'a şu soruları yöneltti:
Tarihi Hükümet Konağı, okul olarak kullanıldığı için orijinal hali korunamamaktadır. Halen eğitim faaliyetinin görüldüğü okulun başka bir binaya taşınarak tarihi Hükümet Konağı'nın aslına uygun olarak onarılıp müzeye dönüştürülmesini sağlayacak bir çalışmanız var mı?" haberler.com, 24.04.2008 |
|||
SİT ALANLARI İNCELENDİ
Araban Kaymakam Vekili Yusuf İzzet Karaman, sit alanında incelemelerde bulundu. İlçeye bağlı Karacaören Köyü'nde bulunan, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumu Kurulu tarafından sit alanı ilan edilen yöredeki kalıntıları inceleyen Karaman, köylülerden bu eserleri korumalarını istedi. Karaman, sit alanında kazı çalışmaları yapılacağını ifade ederek,?Buradaki tarihi eserlere zarar verenler ağır cezalarla cezalandırılır. Burası sit alanı ilan edildi. Burada kazılar yapılacak. Size düşen göreve burasını en iyi biçimde korumak, buradaki kalıntılara zarar vermemek, zarar vermek isteyenlere engel olmak" dedi. Karacaören Köyü'ndeki alanda, Türk Telekom İl Müdürlüğünün tesis çalışması sırasında ortaya çıkan ve Roma dönemine tarihlenen bir lahit mezar ile mozaik parçaları bulunuyor.
Karaman, köylerin hizmet ihtiyaçlarının dilekçeyle kaymakamlığa bildirilmesini istedi. Yatırımcı daire müdürleriyle birlikte köyleri gezen Karaman, köylerde devam eden hizmet ve yatırımları yerinde gördü, muhtar ve vatandaşlardan sorunlarına ilişkin bilgi aldı. Kendilerinin görevinin ilçe ve köy ayrımı yapmadan vatandaşa hizmet etmek olduğunu belirten Karaman, "Hizmet ihtiyaçlarımızı dilekçeyle kaymakamlığa bildirin. Sizlere yapılan yardımları yerinde kullanın. kaymakamlığımıza dilekçeli müracaat yapın, Kaymakamlık olarak köylere yaptığımız yardımları da yerinde kullanın. Size hizmet edebilmemiz için öncelikle hangi hizmetlere ihtiyacınız olduğunu bilmeliyiz. Bunun için köy ziyaretleri yapıyoruz, ihtiyaçlarınızı ve sorunlarınızı sizden dinliyoruz" dedi. Gaziantep 27 Gazetesi, 24.04.2008 |
![]() |
||
KAÇAK KAZIYA TUTUKLAMA
Kırıkkale’nin Sulakyurt
İlçesi'nde, kaçak kazı yapan 4 kişi tutuklandı.
Faraşlı Köyü'ndeki arkeolojik sit alanı Seydim
Tepesi’nde kaçak kazı yapan Fahrettin B, Tekin B,
Hasgül D. ve Selim B, jandarma ekiplerince suçüstü
yakalandı. Bu kişilerle birlikte, jeneratör, kazıcı
ve delici makineler ile kazma ve kürekler ele
geçirildi. Zanlılar, çıkarıldıkları mahkemece
tutuklandı. |
|||
|
YIĞILCA'DA TARİHİ EVLER ZİYARETE AÇIK
Yığılca'da biri Orhangazi'nin Askerlerinden olan Çavuş Ali'nin 15 gün içinde yaptırıldığı iddia edilen, diğeri de 100 yılı aşkın bir zaman önce yapıldığı belirtilen tarihi evler ziyaretçi bekliyor.
Yığılca'da tarihi evlerin restorasyonlarının tamamlanması ile turizme açıldı. Tarihi evlerin tarihten günümüze "ışık tutacağına" inanılıyor. Düzce Damla, 24.04.2008 |
||
AKDAMAR'I KARALADILAR
Milliyet, 24.04.2008 |
|||
DEFİNECİLER KÖYÜN ALTINI ÜSTÜNE GETİRDİ
Kırıkkale'nin Keskin İlçesi Kaçak Köyü'nde tarlalara giren defineciler, eski mezarlarda altın arama çalışması yapıyorlar. Köylüler, ekili araziye zarar veren definecilerden şikeyetçi olduklarını ifade ettiler.
Köyün Ağdede, Cöcek, Tombul ve Kartalkaya mevkilerinde arama yapan defineciler, köylülerin tepkisini çekiyor. Ağdede mevkiinde 5 metre uzunluğunda tünel kazan defineciler, istediklerini bulamayınca olay yerinden ayrıldılar. Cöcek mevkiinde ise eski mezarları kazan defineciler, istediklerine ulaşamayınca getirdikleri yiyecekleri orada bırakarak ayrıldılar. Definecilerin, ekilen tarlalara büyük zarar verdiklerini belirten Kaçak Köyü sakinleri, defineciler yüzünden zarara uğradıklarını, yetkililerin buna bir çare bulmalarını istediler. Definecilerin gece geldiklerini tahmin ettiklerini söyleyen köylüler, mallarına zarar veren definecilerin yakalanıp adalete teslim edilmesi gerektiğini ifade ettiler. haberler.com, 24.04.2008 |
|||
URFA GÖBEKLİTEPE İNGİLİZLERİ BÜYÜLEDİ
Radikal, 24.04.2008 |
|||
KLEOPATRA VE MARCUS ANTONIUS'UN MEZARLARI KAZILIYOR
Mısır Eski Eserler yetkilisi Zahi Hawass tarafından açıklandığına göre arkeologlar, bu yıl sonunda Kleopatra ve sevgilisi Marcus Antonius'a ait olduğu düşünülen 2000 yıllık mezarda kazıya başlıyorlar. Açıklamada, bu kazı ile aynı zamanda sevgililerin birlikte gömüldüğü söylencesinin de doğru olup olmadığının anlaşılacağı belirtildi.
Hawass’ın açıklamasına göre Kleopatra ve Marcus Antonius'a ait olduğu düşünülen mezar İskenderiye’den 30 km uzaklıkta bulunan Tabusiris Magna Tapınağı’nda. Şimdiye dek kazılamamış olmasının sebebi ise su altında kalmış olması. Kalıntılardaki su tablasının motopomplarla alçaltılmasının ardından Kasım 2008 de kazılara başlanacağı bildirildi. Kleopatra’nın mezarının burada olduğuna dair en önemli delillerden biri şimdiye dek burada bulunan ve üzerinde bu efsanevi kraliçenin resmi olan birçok sikke. Hawass’ın açıkladığına göre, arkeologlar aynı yerde 120 m uzunluğunda, birçok odaya sahip bir yeraltı pasajı da buldular. Bu kazının, Marcus Antonius'dan ikiz çocuk sahibi olan ve onun MÖ 30 yılında ölümünün ardından intihar eden kraliçe ile ilgili birçok sırrı aydınlatması bekleniyor. AKI, 24.04.2008 |
![]() |
||
PENCE-İ ALİ ABA KORUMA
ALTINA ALINACAK
Sivas'ın Suşehri İlçesi'nde dedesinden kalma Pence-i Ali Aba'yı çerçeveletmek isteyen ve ismini açıklamak istemeyen kişi, bunun dedesinden kaldığını söyledi.
Dedesine de dedesinden kaldığını tahmin ettiklerini söyleyen kişi, "Öğrendiğimiz kadarı ile bu belge Alevilik için çok önemli. Yaptığımız araştırmalarda bu belgenin Peygamber Efendimizin Ehl-i Beyti hakkında bilgiler veriyor. Şii düşüncesinde Ehl-i Beytin kapsamına öncelikle Hz. Peygamber, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin dahil edilmektedir. İmam olarak kabul edildiğini öğrendiğimiz Pençe-i Ali Aba, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in dışındaki diğer dokuz imam da Ehl-i Beyt'e dahildir. Şiiler Peygamber Efendimizin hanımlarını, Fatıma dışındaki çocuklarını, Hasan ve Hüseyin dışındaki torunlarını Ehl-i Beyt kapsamına almazlar. Dokuz imamı da Ehl-i Beyt'in kapsamında kabul eden Şia alimleri bu görüşlerini "Mehdi benim neslimden, Fatıma'nın çocuklarından olacaktır" (Ebu Davud, Mehdi:1) hadis-i şerifine dayandırmaktadırlar. Buna göre Mehdinin Ehl-i Beyt'ten olduğu sabittir. Hz. Hüseyin ile Mehdi arasındaki sekiz imamın açıklamaları da onların Ehl-i Beyt'in içerisinde yer aldığını ispatlamaktadır şeklindeki bilgileri internet üzerinden bulabildik" dedi.
Belgenin Osmanlıca olduğunu ve üzerinde kılıç, el ve parmaklar ile ibadethaneler olduğunu, bunların üzerindeki Osmanlıca yazıları da tercüme ettireceğini belirten kişi, "Bunun maddi yönünden öte dedemden kalması nedeni ile çok değer veriyoruz. Yıllar önce biraz tahriş olmuştu. Bende kendi imkanlarımla bunu birleştirdim. Çerçevelettirip bende çocuklarıma hediye edeceğim. Ayrıca üzerindeki yazıları da Türkçe'ye çevirttireceğim" dedi.
Belgenin sahibi, buna benzer bazı belgelerin de diğer kentlerdeki Havcı Bektaşi Veli derneklerinde olduğunu öğrendiğini de sözlerine ekledi. Sivas Kent Haber, 24.04.2008 |
|||
AYASOFYA'DA RESTORASYON
İznik'in önemli yapılarından Ayasofya Cami'nin minaresinin yapılıp yapılmayacağı konusunda bir çok fikir ortaya atılırken, restorasyon çalışmaları başladı. Camii'nin iç kısmında ve çatı kısmında sürdürülen restorasyon çalışmalarına ek olarak, minaresinde de restorasyon çalışmalarının başlaması, kafalardaki soru işaretlerini de kaldırmış oldu. Sürdürülen restorasyon çalışmalarını inceleyen İznik Belediye Başkanı Kadri Eryılmaz, yetkililerden çalışmalar hakkında bilgi aldı. İç kısımda halen devam eden çalışmalar ile giriş kısmında bulunan mozaik çalışmalarını dikkatle inceleyen Başkan Eryılmaz, Ayasofya'nın minaresinin yapılıp yapılmayacağı konusunda ortaya atılan söylentilere açıklık getirdi. Ayasofya Camii'nin minaresi olmadan düşünülemeyeceğini, bu konuda en başından beri aynı tavrı ve duruşu koruduklarını belirten Eryılmaz, Ayasofya'nın tarihsel niteliği ve kendine has özellikleri ile bir bütün olduğunu, bunların onarımı sırasında bütünlüğü bozmanın imkansız olduğunu vurguladı. Yeni Şafak, Haber: Hulusi Gürbüzol, 23.04.2008 |
|||
"TÜRKİYE'DEKİ DÜNYA MİRAS ALANLARININ GÜNCEL DURUMLARININ SAPTANMASI ÇALIŞTAYI" SONA ERDİ |
|||
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, Kültürel Miras İhtisas Komitesi tarafından düzenlenen Çalıştay 18-20 Nisan tarihlerinde İstanbul'da gerçekleşti.
Basının ilk günkü ilgisi raporların değerlendirildiği son gün yoktu maalesef, bu nedenle aşağıda okuyacaklarınız konuya ilgi duyan kişileri tatmin etmeyebilir. Bizler sadece çıkan sonuçların doğru mercilere iletildiğini ve herkesin üzerine düşeni yapacağını umuyoruz.
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Nemrut Dağı'na verilen Dünya Kültür Mirası Beratı, müzede sergilenecek.
Geçtiğimiz hafta İstanbul'da UNESCO ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen 'Dünya Kültür Mirası Alanları' ile ilgili toplantıda Nemrut Dağı'nın Dünya Kültür Mirası Beratı'nı teslim alan Adıyaman Valisi Halil Işık, beratın bir örneğinin Adıyaman Müzesi'nde Altın Elma ödülüyle birlikte sergileneceğini kaydetti. Türkiye'deki Dünya Kültür Mirası alanlarıyla ilgili tespit çalışmasının 2007 yılı içerisinde yapıldığını belirten Vali Halil Işık, "Proje 2008 Mart ayı itibarıyla tamamlandı.
İstanbul'daki Çalıştay toplantısında, Türkiye'deki Dünya Kültür Mirası alanları genel değerlendirmeye tabi tutuldu. Bu değerlendirmede yönetsel, finansal ve teknik konularda miras alanlarının son durumu ele alındı. Ayrıca Çalıştay'da dünya miras alanlarının beratları takdim edildi. Adıyaman Valiliği olarak bu beratı almaktan büyük onur duyuyoruz" dedi.
Nemrut Dağı'nın, 2004 yılında da Dünya Turizm Gazetecileri ve Yazarları Federasyonu (FİJET) tarafından Altın Elma ile ödüllendirildiğini hatırlatan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ödül dünyada 35 yere verilmiştir. Ülkemizde sadece Antalya Kaleiçi Projesi ve Nemrut Dağı bu ödüle sahiptir. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen bu berata layık olmaya çalışacağız. Nemrut Dağı'nın bundan sonraki nesillere devri konusunda üzerimize düşen görevleri, restorasyon ve koruma çalışmalarını en iyi şekilde yapmak suretiyle yerine getireceğiz. Beratların her ilin valilik makamında bulunması istendi. Fakat biz bir örneğini de Altın Elma ödülüyle birlikte müzede sergileyeceğiz." haberler.com, 25.04.2008
UNESCO Türkiye tarafından, üç gün devam eden ve pazar günü sonuçlanan çalışma sonucunda, "Türkiye'nin kültür mirasına sahip çıkma konusunda verilen ödevlerden ne kadarında başarılı olduğunu, ne kadarından başarısız olarak sınıfta kaldığını" belirledi. Elde edilen ilk verilere göre, Türkiye olarak bize verilen 9 ödevden 5'inde sınıfta kaldı. 2'sinde ise "daha iyi" durumdayken, sadece 2 yerde UNESCO kriterleri tam olarak yerine getirebildi denildi. UNESCO tarafından yapılan incelemeler sonucu Türkiye'de Sivas Divriği Ulu Cami ve Şifahanesi, İstanbul'un tarihi alanları, Nemrut Dağı, Göreme Ulusal Parkı ve Kapadokya ile Xanthos-Letoon antik kenti, ödevlerini yerine getiremedi. Hattuşa ve Safranbolu'da Türkiye kısmen başarılı bulunurken, Hierapolis- Pamukkale ile Troia antik kentinde yapılan çalışmalar sınıfı geçti.
UNESCO toplantılarında en fazla ilgi görmesi beklenen yerin İstanbul olmasına rağmen, Türkiye temsilcileri bilinçli olarak İstanbul'u ön plana almıyor, ancak diğer yerlerden geride de bırakmıyorlar. Bunun amacı, bütün bu miras alanlarının, "bir annenin çocukları gibi eşit söz ve eşit korunma hakkına" sahip olduğunu göstermek. Ne var ki, 8 Mayıs'ta İstanbul'a gelecek yabancı heyet, İstanbul'u uyarabilir ya da "Risk Altındaki Dünya Miras Alanı Listesi"ne koyabilir. Bu Türkiye için ciddi bir prestij kaybı olmasının yanı sıra, turizm açısından da olumsuz etki yapacaktır. UNESCO İstanbul Raportörü Mehmet Gürkan ise umutlu. Gürkan, hazırlıklara geç başlanmış olduğunu kabul etse de, "Önemli olan yetkililere bir çalışma planı sunabilmek" diyor ve bu planın da halihazırda üzerinde çalışıldığını ekliyor. İstanbul da 1985 yılında UNESCO listesine alınmıştı.
Fethiye'deki Xanthos-Letoon antik kenti, Göreme Ulusal Parkı ve Kapadokya kayalık yerleşimi de, bir an önce koruma alanı olarak tahsis edilip, imar planı çıkartılması gereken yerler arasında. Acil müdahale isteyen bir başka yer de Nemrut Dağı. Konuyla ilgili raporu hazırlayan Prof.Dr. Zeynep Ahunbay, Nemrut'un aynı zamanda "Özel Çevre Koruma Alanı" olmasından ötürü, kültürel miras korunmasında sorun yaşandığını, çünkü imar ve yönetim planının hazırlanamadığını belirtiyor. İlgili kanuna göre Özel Çevre Koruma Alanları'nda taş üstüne taş konması yasak. Bu sorun da ancak yeni bir yasa ile çözülebilir gibi görünüyor. Adıyaman Haber, 24.04.2008 Çorum Haber, 23.04.2008
UNESCO Türkiye, üç gün süren ve pazar günü sonuçlanan Çalıştay'da, "Türkiye'nin kültür mirasına sahip çıkma konusunda verilen ödevlerden ne kadarında başarılı olduğunu, ne kadarından sınıfta kaldığını" belirledi. Elde edilen ilk bilgilere göre, Türkiye verilen 9 ödevden 5'inde sınıfta kaldı. 2'sinde "daha iyi" durumdayken, sadece 2 yerde UNESCO kriterleri tam olarak yerine getirebildi.
Pamukkale özellikle 1980'lerin sonundaki otel inşaatları ve doğal kaynak suyunun "travertenlerden çekilip otellere verilmesi" nedeniyle özelliklerinden bir kısmını kaybetse de, 1982'de UNESCO listesine alınmasıyla kaderi değişti ve yeniden eski beyaz görüntüsüne kavuştu. Pamukkale artık bütün UNESCO kriterlerine sahip durumda. Aynı şekilde Troia antik kenti de acil müdahale gerektirmeyen yerler arasında.
1985'te UNESCO'nun Türkiye'den ilk olarak Dünya Miras Listesi'ne aldığı yerdi. 2006'ya kadar pek bir çalışma yapılmayan Sivas'taki Divriği Ulu Cami, şu anda ciddi bir risk altında. Acilen zemin sağlamlaştırmalarının yapılması gereken cami tabanı, altındaki sudan ötürü kayıyor. Cami için, Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan ayrılan ve 2005'te Sivas Valiliği'ne tahsis edilen 2.5 milyon YTL'lik bir ödeme yapıldı. Ancak, para sıkıntısı olmamasına rağmen, henüz iyi bir proje ve yetkin bir kadro oluşturulamadı.
Orta derecede korunması gereken yerler arasında Hattuşa antik kenti ile Safranbolu bulunuyor. Ne var ki, toplantılar sırasında akademisyenler, yerel yönetim temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarının gururla anlattıkları yerler de vardı. Bunların en başında Pamukkale, yani "Hierapolis" antik kenti geliyordu. Denizli'de bulunan ve hem Dünya Kültürel Miras Alanı hem de Özel Çevre Koruma Alanı olan Pamukkale için hazırlanan rapor, her şeyin yolunda olduğunu gösterdi.
Geçtiğimiz yıllarda "çevre düzenlemesinin doğal silueti bozduğu" nedeniyle UNESCO'nun bir kalemde listesinden çıkardığı Köln Katedrali, yabancı heyetin bu işi ne kadar sıkı tuttuğunu gösteriyor. Kültürel Miras Komitesi Yürütücüsü Prof.Dr. Gül İrepoğlu'nun bu konudaki sözleri listeler savaşına son veriyor: "UNESCO bir ülkeye simgesini armağan eder ve prestij sağlar. Amaç bir listeye girmek ya da oradan çıkıp çıkmamak değil, kültür mirasına sahip çıkmak olmalı. Ayrıca Almanya örneğinde olduğu gibi, dünyanın her yerinde benzer sorunlar yaşanıyor." Sabah, Haber: Bedia Ceylan Güzelce, 22.04.2008
Muğla Valisi Lütfi Yiğenoğlu, Türkiye’nin 9 dünya miras alanıyla ilgili, 18-20 Nisan tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Ççalıştay'a katıldı. Türkiye’nin UNESCO listesindeki 9 dünya mirasının Çalıştay'da masaya yatırıldığını ifade eden Vali Yiğenoğlu, UNESCO’nun hazırladığı listede, İstanbul’un tarihi alanları, Kapadokya Peri Bacaları ve Göreme Milli Parkı, Divriği Büyük Cami ve Hastanesi, Hattuşaş, Nemrut Dağı taş kral başları, Pamukkale-Hierapolis, Xanthos-Letoon (Fethiye), Safranbolu evleri ve Truva Antik Kenti’nin yer aldığını anımsattı. Türkiye’nin UNESCO listesindeki 9 dünya mirasından Letoon Antik Kenti’nin Fethiye’de bulunduğuna işaret eden Vali Yiğenoğlu, şöyle konuştu: “Antik kentin korunmasına büyük önem vereceğiz. Letoon Antik Kenti’ni bir dünya mirası olarak gelecek nesillere ulaştıracağız. Bölgeyi ziyaret eden turistlere daha iyi tanıtabilmek amacıyla bir dizi projeyi hayata geçireceğiz.’’ Akşam Akdeniz, 22.04.2008
Türkiye'deki dokuz Dünya Miras Alanı'ndan 5'inde yürütülen çalışmaları yeterli bulmayan UNESCO, Pamukkale'nin de aralarında bulunduğu iki yerde kriterlerin tam olarak yerine getirildiğini bildirdi.
UNESCO tarafından yapılan incelemeler sonucunda Türkiye'de Sivas Divriği Ulu Cami ve Şifahanesi, İstanbul'un tarihi alanları, Nemrut Dağı, Göreme Ulusal Parkı ve Kapadokya ile Xanthos-Letoon antik kentinde yapılan çalışmalar yetersiz bulundu. Hattuşa ve Safranbolu kısmen başarılı, Hierapolis-Pamukkale ve Troia antik kentinde yapılan çalışmalar ise yeterli bulundu. Buralarda UNESCO kriterlerinin tam olarak yerine getirildiği açıklandı.
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca 18-20 Nisan 2008 tarihleri arasında İstanbul'da bir çalıştay düzenlendi. Çalıştay'da UNESCO tarafından hazırlanan Hierapolis'in beratı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tarafından Vali Hasan Canpolat'a teslim edildi. haberler.com, 22.04.2008
Vali Can Direkçi değerlendirmesinde;"18 - 20 Nisan tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleştirilen Kültür Bakanlığı ve UNESCO işbirliği ile organize edilen bir Çalıştay'a katıldık. Bu Çalıştay Türkiye'nin dünya miras alanları değerlendirme Çalıştayı'ydı. Türkiye'de 9 tane çok önemli alan bugüne kadar Dünya Kültür Miras alanı olarak tespit edilmiştir ve bu alanların içerisinde de Safranbolu 1994'den yılından bu yana haklı yerini almaktadır. Biz de bu onurlu yeri korumak adına bugüne kadar neler yapıldı, bugün nerdeyiz ve gelecekle ilgili neler yapılması gerekir. Bunları tartışmak, konuşmak üzere Kültür ve Turizm Bakanı ile UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanının ve Yönetim Kurulu Üyelerinin ve 9 İlin Valisinin katılımı ile gerçekleştirilen çok geniş kapsamlı bir toplantıya katıldık.
Safranbolu Belediye Başkanı, Kültür ve Turizm İl Müdürü, Karabük Üniversitesinin Öğretim Üyeleri ile birlikte, bazı Turizm İşletmecilerinin Temsilcileri ile birlikte Karabük ve Safranbolu'yu temsil etme fırsatı elde ettik. Bu çalışma esnasında bize Kültür ve Turizm bakanımız tarafından da Safranbolu'nun Dünya Kültür Miras Listesinde olduğunu belgeleyen bir Berat takdim edildi. Bunu da büyük bir onurla aldık ve bu Beratın bize yüklemiş olduğu sorumlulukların bilinci içerisinde Safranbolu'ya gereken özeni, titizliği ve gelecek nesillere çok daha iyi bir şekilde bırakabilmenin gereklerini yerine getirme sözü vererek bu Beratı Karabük adına, Safranbolu adına, burada yaşayan halkımız adına aldık ve halkımız adına, kendi adımıza söz verdik bu sözün bize yüklediği sorumlulukları da İnşallah en iyi şekilde yerine getirmeye çalışacağız.
141 ülkede 851 Dünya Kültür Miras alanı tespit edilerek koruma altına alınan alan var. Bizim ülkemizde 9 tanesi mevcut ve bu sayı gerçekten çok az. Toplantıda bunu Kültür Bakanı da vurguladı. Biz de değişik ortamlarda dile getirdik. Aslında Türkiye çok zengin bir ülke, tarihi ve kültürel değerleri, doğal zenginlikleri çok irdelenmesi gereken, tanıtılması gereken bir ülke. Dolayısı ile bu 9 sayısının süratle 30'lara, 40'lara çıkması gerekiyor. Biz de Safranbolu dışında İlimizde özellikle koruma altına almayı taahhüt edeceğimiz yerleri mutlaka değerlendirip, bunu da teklif etmeliyiz. Bu teklifin bizden gelmesi gerekiyor. UNESCO'nun 1972 yılında imzalamış olduğu 32 maddelik bir sözleşmesi var. Bu sözleşmeye taraf olan ülkelerin koruma altına aldıkları yerlerde taahhüt olarak ortaya koydukları yükümlülükler var. Buna uymayı taahhüt eden ülkelerde de bu alanlar tespit edilip onların korumasına bırakılıyor ve zaman zaman da dünya adına, gelecek nesiller adına bunların denetlemeleri gerçekleştiriliyor. Denetimler esnasında korumanın gerekleri yerine getirilmiyorsa Dünya Miras alanları listesinde çıkarılma gibi bir riski de var. Dolayısıyla bizler Safranbolu'yu koruyacağız 1970'li yıllardan itibaren gerçekten çok takdir ettiğim Safranbolu'nun çok değerli halkına bundan sonrası içinde çok büyük sorumluluklar düşüyor. Yaklaşık 30 yıldır bu sorumluluğu Safranbolu'da çok ciddi bir şekilde yerine getiriyor. Bunu bir kez daha o değerlendirme toplantısında ortaya konan rapordan da anladık. 9 koruma altına alınan Türkiye'deki alanların içersinde en iyi korunan yer Safranbolu. Onu UNESCO komisyonu başkanı bizzat da ifade etti. Ve Mayıs ayında da 23 Mayıs da burada bir toplantı gerçekleştirecek. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu bu toplantı da Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız da bulunacaklar. Bunu Safranbolu ve Karabük halkımızla bir kez daha bu özelliğimizi paylaşma imkanı elde edeceğiz dedi. Onların gelişiyle de daha fazla anlam kazanmış olacak. Bu sahip olduğumuz ortam. Dolayısıyla bizler Safranbolu ve Karabük halkı olarak bir kez daha onur duyduk, gururlandık. Bu değerlerimizi gelecek adına koruma sözü verdik ama her şey tamam mı elbette değil. Yapmamız gerekenler var. Bunlar da raporda ayrıntılı olarak incelenmiş sonra ki günde yine geniş katılımlı bir toplantı yapıldı. O günde değerlendirilmeler gerçekleştirildi. Bizim bir defa süratle Safranbolu'da bir yönetim planı yapmamız gerekiyor. Nedir bu yönetim planı? Safranbolu'nun yönetiminden biliyorsunuz bir çok kurum sorumlu Karabük Valiliği, Safranbolu Kaymakamlığı, Safranbolu Belediye Başkanlığı orda ki Kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, yerel inisiyatifler, dernekler bunların görev ve sorumluluk tanımlarının iki gün içersinde yapılması lazım ve yapacağımız bu yönetim planı bize bu tanımlamaları ortaya koyacak. Herkes görevini bilecek, sorumluluğunu bilecek. Bir görev karmaşası bir sorumluluk karmaşası yaşanmayacak. Çünkü bir konu gündeme geldiğin de birbirine trop atmalarda oluyor. bu görev benim değil vali beyin yok belediyenin belediyenin değil kaymakamlığın bunları ortadan kaldırıp herkesin yerli yerinde görev ve sorumluluğunu en iyi şekilde getirmeyi sağlayacak bir yöneyim planını süratle hazırlayacağız. Yönetim planına göre vatandaşlarımızda hangi konuda hangi kurumun görevli olduğunu ve kimden hesap sorabileceğini de açık bir şekilde ortaya koyacak ve bilecek. Bizde önümüzde ki günlerde gerçekleştireceğimiz bir çalışmayla bu yönetim planını süratle Safranbolu açısından ortaya koyacağız. Ve bunu takip edeceğiz. Kamuoyuna da açıklayacağız.
Ve yapmamız gereken diğer bir konu ziyaretçi planı. Ziyaretçi yönetim planı bu ziyaretçi planı bize şu fayda sağlayacak. Şimdi dışarıdan gelen konuklarımız Safranbolu'ya geldiklerinde kendilerinin belirlemiş olduğu bir mimarlar eşliğinde Safranbolu'yu geziyorlar. Gezdikleri mekanlarda kendilerini Safranbolu'ya ilişkin bilgiler ne kadar veriliyor. O mekanın koruma altında olan o mekanın ziyaretçiler ne kadar ziyaret ederken dikkatle ziyaret ediyorlar acaba aşırı yük iniyor mu kaç kişiyle bir üst kata çıkılacaksa en fazla kaç kişi çıkması gerekir. 50 kişi birden ziyaret ediyorsa 50 kişi birden üst kata çıktığında ister istemez o mekan koruma altından olan mekana zarar verebiliyor. Orda bulunan eşyalar nasıl izlenecek ziyaret esnasında nasıl bir tavır ve davranış göstermesi gerekir. Ve geldiğinde yine konuklarımız bizim Turizm Danışma büromuzda da var. O danışma büromuzun faaliyetlerini biraz daha profesyonelliğe doğru getirip her gelen ziyaretçinin mutlaka Safranbolu'yu gezdikten sonra buradan ayrıldığında Safranbolu ile ilgili çok dolu dolu bilgiler almış alması lazım. Çok doğru bilgilerle ve dolu dolu almış olması lazım bunu sağlamak içinde bir ziyaretçi yönetim planı hazırlayacağız. Demek ki bir yönetim planı Safranbolu yöresellerin görevlerini açıkça ortaya koyacak bir yönetim planı birde gelen ziyaretçilerin ziyaretlerini çok kurumsal yapıyorsa ziyaretçi yönetim planı hazırlayacağız. Onun dışında bilgi levhalarının eksik olduğu tespit edilmiş bunu bizde gözlemliyoruz . bu bilgi levhalarını biraz daha artıracağız özellikle Kıranköy'de ve Bağlar da bu mevcut sayılarını artırmamız gerekiyor. Yollarımız ile ilgili yapmamız gereken bazı çalışmalar var. Aynı şekilde Koruma İmar planı ile ilgili getirilen konular var onlar gözden geçirilecek. Tabi burada en önemli konu restorasyon işi çok pahalı bir iş bütçe imkanları bir taraftan buna yönlendirilmeye çalışılıyor. Bu sayede eski Hükümet Konağı restore edildi. Hıdırlık Tepesi dizayn edildi. Cezaevi restore edildi. Kaymakamlar konağı restore edildi. Buna benzer bir çok kamunun imkanlarıyla restore edilip Kültür Turizmine sunulan yerler oldu. Bu arada vatandaşlarımızın da kendilerine ait turizm amaçlı kullandıkları binalar var. Ama, çatıların tekrar gözden geçirilmesi lazım. Bunların ön planda ele alınarak rehabilite edilmesi gerekiyor. Bunun dışında da yine mevcut konaklar içerisinde ele alınıp kaybetmeme adına onları restore etmemiz gerekenler var bunun içinde bir bütçe planlamasının yapılması lazım. Toplu Konutun imkanlarının işte Kültür Bakanlığının bu konuda bazı çalışmaları var. Bunların süratle gündeme düşürülmesi için bizimde üzerimize düşeni yapmamız lazım. Özel İdare kaynaklarını belediyelerin imkanlarını vatandaşlarımızın imkanlarıyla birleştirerek bu eksiklerimizi gidermeye çalışacağız. Tabi çok ortaklı bir mülkle sorunda var bizim çok sıkıntı çektiğimiz bir konu da bu. Özellikle miras yoluyla klana konaklara baktığımız da mirasçı sayılarının fazla olması bunların aralarında anlaşamaması da bu konaklarla ilgili ciddi tedbirlerin biran önce alınmasını engelleyebiliyor. Bunu ortadan kaldırmak içinde özellikle vatandaşlarımızın bu konak sahiplerinin mirasçıların yakın durması lazım bu işe. Ve destek olması gerekiyor. Bir diğer çok önemli konu arkadaşlar bunun üzerinde de çok durmamız lazım restorasyon ustalarının Karabük de Safranbolu da üzerinde ummalı bir çalışma yaparak sayılarını artırmamız lazım. Bununla ilgili kursalar açmamız lazım. Bununla ilgili bir takım teşvik yaptırımları ortaya koymamız lazım. Bulak ustalarımız var ama bulak ustalarımız her geçen gün azalıyor tıpkı el sanatlarımızla uğraşan yaşları 50-60'lara gelmiş bir elin parmakları kadar insanımız gibi bun ustalarımızın da sayılarının da süratle artırılması lazım. Bununla ilgili çok ciddi tedbirler almamız lazım. Bu konu üzerinde bizde ciddi bir şekilde duracağız. Özet olarak benim İstanbul'daki yaptığımız çalışmalar ile ilgili verebileceğim bilgiler bunlar çok daha ayrıntılı konuşulabilir. Bu konuda çok da fazla sıkmak istemiyorum. Şunu tekrar diyorum: son söz olarak Safranbolu Karabük çok onurlu bir yere sahiptir 1994 yılından beri bu onuru gururla taşımaktadır. Gereklerini halkla beraber kamu kurumları sivil toplum kuruluşları yerine getirmeye çalışmaktadır. 9 korunan yerden en iyi korunan yer Safranbolu'dur. Bu eksiklerimiz yok anlamına gelmemektedir. Çok eksiklerimiz var. Yapmamız atmamız gereken çok adımlarımız var Gelecek adına çok ciddi çalışma yapmamız gereken alanlar var. Bunları inşallah halkımızla beraber çözeceğiz." dedi. Karabük Valiliği, 22.04.2008
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan 9 kültürel ve doğal alandan bir tanesi olan Nevşehir’in merkeze bağlı Göreme beldesi sınırlarındaki Göreme Milli Parkı nedeniyle Vali Hacımustafaoğlu’na UNESCO Dünya Mirası Beratı’nı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay verdi. Türkiye’nin Dünya Miras Alanları Değerlendirme Çalıştayı’nda Vali Hacımustafaoğlu’nun yanı sıra 8 Vali ile bir Belediye Başkanına da UNESCO Dünya Kültür Mirası beratı verildi. Nevşehir & Kapadokya Haber, 22.04.2008
Muğla Valisi Lütfi Yiğenoğlu, "Türkiye'nin UNESCO listesindeki 9 dünya mirasından Letoon Antik Kenti Fethiye'de bulunuyor, antik kentin korunmasına daha fazla önem vereceğiz." dedi.
18-20 Nisan tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen Çalıştay'a katılan Vali Yiğenoğlu, değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin UNESCO listesindeki 9 dünya mirasının çalıştayda masaya yatırıldığını ifade eden Vali Yiğenoğlu, UNESCO'nun hazırladığı listede, İstanbul'un tarihi alanları, Kapadokya Peri Bacaları ve Göreme Milli Parkı, Divriği Büyük Cami ve Hastanesi, Hattuşaş, Nemrut Dağı taş kral başları, Pamukkale-Hierapolis, Xanthos-Letoon (Fethiye), Safranbolu evleri ve Truva Antik Kenti'nin yer aldığını anımsattı. Letoon Antik Kenti'nin Fethiye'de bulunduğuna işaret eden Vali Yiğenoğlu "Antik kentin korunmasına büyük önem vereceğiz. Letoon Antik Kenti'ni bir dünya mirası olarak gelecek nesillere ulaştıracağız. Bölgeyi ziyaret eden turistlere daha iyi tanıtabilmek amacıyla bir dizi projeyi hayata geçireceğiz." dedi. Vali Yiğenoğlu, ören yerlerinin kültür turizmine açılması için yoğun çaba sarf ettiklerini kaydetti. Zaman, 22.04.2008
Denizli Valisi Hasan Canpolat, UNESCO'nun Dünya Miras Listesinde yer alan Pamukkale'de yapılan çalışmaların, bütün Dünya Miras Alanlarına örnek teşkil edecek çalışmalar olduğunu söyledi.
Vali Canpolat, makamında gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Dünya Miras Alanları Değerlendirme Çalıştayı'nda ele alınan raporlara göre, Pamukkale-Hierapolis'in kriterlere uygun şekilde korunduğunun belirlendiğini hatırlattı.
Memleket Haber, 22.04.2008
Türkiye'nin Dünya Miras Alanları Değerlendirme Çalıştayı'na Muğla Valisi Lütfi Yiğenoğlu, Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürü ve GETOB- Güney Ege Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Açıkgöz katıldı.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde bulunan 9 kültürel ve doğal alandan bir tanesi Muğla İlimizin Fethiye İlçesinde bulunan tarihi antik kent Letoon.
Turizmdebusabah.com, 21.04.2008
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile UNESCO Türkiye Milli Komisyonu işbirliğiyle Pera Müzesi Oditoryumu'nda düzenlenen Türkiye'nin 9 dünya miras alanıyla ilgili, "Türkiye'nin Dünya Miras Alanları Değerlendirme Çalıştayı" başladı.
Yeni Ülke, 21.04.2008
Safranbolu Belediyesi, 21.04.2008
İstanbul’da düzenlenen ‘Türkiye’nin Dünya Miras Alanları Değerlendirme Çalıştayı’nda her dünya miras alanı için bir komite kurulması ve bu komitelerin alanlardaki gelişmeleri izlemesi kararlaştırıldı.
Çalıştay'a ilişkin bilgi veren UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, Kültürel Miras İhtisas Komitesi Yürütücüsü Prof.Dr. Gül İrepoğlu, Bakan Ertuğrul Günay’ın isteğiyle her dünya miras alanı için o alanla ilgili yetkin kişilerden, yönetim erkinden ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu temsilcilerinden oluşacak bir komitenin kurulmasının kararlaştırıldığını kaydetti. Milliyet, 21.04.2008
Türkiye'de bulunan 9 Kültürel ve Doğal Miras Alanı'nın korunmasında ne kadar yol alındığı ve UNESCO kriterlerinin ne kadarının yerine getirildiğini anlamak için düzenlenen "Çalıştay" toplantıları Türkiye'nin önde gelen akademisyenleri ile bürokratlarını bir araya getirdi. Bunun bir özeleştiri toplantısı olacağını söyleyen UNESCO Türkiye Yürütücü Başkanı Prof.Dr. Gül İrepoğlu, "Amacımız miras alanlarının sayısını artırmaktır. Toplantılar özeleştiri toplantıları ve bizler çözüm üretmek için buradayız" diyerek mayıs ayında yapılacak UNESCO komisyon ziyareti için iyimser bir tablo çizdi. UNESCO İstanbul Dünya Mirası İzleme Komitesi Üyesi Deniz İncedayı da, Türkiye'nin UNESCO kriterleri için miras alanlarında 2006'da çalışmaya başladığını söyledi. "Listeden çıkarılmamız da ihtimaller arasında ama asıl Risk Altındaki Alanlar Listesi'ne düşmemek gerekir." Sabah, Haber: Bedia Ceylan Güzelce, 20.04.2008
UNESCO tarafından belirlenen Türkiye’deki dünya mirası 9 kültürel ve doğal alandan birine sahip Çanakkale’ye “UNESCO Dünya Mirası Beraatı” verildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile UNESCO Türkiye Milli Komisyonu işbirliğiyle Pera Müzesi Oditoryumu'nda düzenlenen Türkiye'nin 9 dünya mirası alanıyla ilgili, ''Türkiye'nin Dünya Mirası Alanları Değerlendirme Çalıştayı''na katılan Çanakkale Valisi Orhan Kırlı, beraatı Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın elinden aldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile UNESCO Türkiye Milli Komisyonu işbirliğiyle İstanbul Pera Müzesi Oditoryumu'nda düzenlenen Türkiye'nin 9 dünya miras alanıyla ilgili, ''Türkiye'nin Dünya Miras Alanları Değerlendirme Çalıştayı'' na katılan Çanakkale Valisi Orhan Kırlı, beraatı Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın elinden aldı. İstanbul, Nevşehir, Sivas, Çorum, Adıyaman, Antalya, Muğla, Denizli, Karabük Valileriyle birlikte “UNESCO Dünya Mirası Beratı” verilen Vali Orhan Kırlı’ya bu beratın Troia’dan ötürü verildiği açıklandı. Çanakkale Olay, 19.04.2008
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'nin dünya miras listesinde bulunan ve aday durumundaki varlıklarının sayısının çok az olduğunu söyledi.
Mehtap TV, 19.04.2008
Safranbolu Belediyesi, 19.04.2008
''Dünya Miras Alanları Çalıştayı'na katılmak üzere İstanbul’a giden Denizli Valisi Canpolat, aynı zamanda CNN Türk ve Flash TV’de canlı yayına katılmak suretiyle İlimizin Kültürel Varlıkları’nın, ülke çapında tanıtımını gerçekleştirdi.
Türkiye’nin UNESCO Dünya Miras Listesi’nde kayıtlı alanlarının güncel durumlarının yönetsel-finansal-teknik sorunlarının tartışılarak, çözüm önerilerinin oluşturulacağı ve bu alanların “Dünya Mirası” anlayışı ile yönetimine ilişkin değerlendirmelerin yapılacağı Çalıştay 18 Nisan Cuma günü başladı. Dünya Miras Listesi’ndeki haklı yeri ile Pamukkale Çalışmalarının da değerlendirildiği Çalıştay'da, Pamukkale’de bugüne kadar yapılan çalışmalar ile hazırlanan projeler Vali Canpolat’ın sunumu ile katılımcılara anlatıldı.
17 Nisan Perşembe gecesi saat 23.00’da CNN Türk’te Başak Şengül’ün sunumuyla gerçekleştirilen ve ertesi günün gündeminin de belirlendiği Gece Görüşü programının yanı sıra aynı gece Saat 23.30’da Flash TV’de Gökhan Taşkın’ın hazırlayıp sunduğu çarpıcı konu ve konuklarıyla beğeni toplayan “Gece Hattı” programına katılan Vali Canpolat, İlimizin doğal, kültürel ve tarihi güzelliklerini anlattı.
CNN Türk’te Başak Şengül’ün, Flash TV.’de de Gökhan Taşkın’ın sunduğu programlara katılan Vali Canpolat, tüm yönleri ile Denizli’yi tanıttı. Özellikle Pamukkale ve Denizli’de ilan edilen dört jeotermal turizm bölgesi hakkında bilgi veren Vali Canpolat, Denizli turizminin geleceğini jeotermal sağlık turizminde gördüklerini vurguladı. Pamukkale ve Karahayıt bölgelerinde hayata geçirilecek olan ve son aşamaya gelen suyun elektronik olarak tek elden ve programlı bir şekilde dağıtılması konusunda açıklamalarda bulunan Vali Canpolat, “ Bu konuda yürüttüğümüz çalışmalar son aşamaya geldi. Artık Pamukkale’de su elektronik olarak ve programlı bir şekilde dağıtılacak ve travertenlerin daha da beyazlatılması sağlanırken traverten alanları da genişletilecek. Bunun yanında Karahayıt bölgemizde de suyun tek merkezden dağıtılması için son aşamaya gelindi. Bu bölgemizde 300’e yakın jeotermal sondaj kuyusu var. Bütün bunları kapatacağız ve suyu tek elden ve denetimli olarak dağıtacağız. Pamukkale ve Karahayıt bölgemizin yanı sıra yaklaşık 20 km.lik bin bant üzerinde Denizli çok önemli jeotermal kaynaklara sahip. İlan edilen dört jeotermal turizm bölgesinde yapılacak olan yatırımlarla Denizli Türkiye’nin en büyük jeotermal sağlık merkezi olacak. Tabi bunun yanında jeotermal kaynakların kullanılması ile seracılıkta da çok önemli bir atılım içerisine gireceğiz” dedi Denizli’nin sahip olduğu tarihi ve doğal güzelliklere de değinen Vali Canpolat, Denizli ve Pamukkale deyince yalnızca travertenlerin akla geldiğini, bunun yanında Denizli’nin birbirine yakın mesafelerde çok önemli tarihi hazinelere de sahip olduğunun altını çizerek, “ Birbirine yakın Hierapolis, Laodikeia ve Tripolis antik kentlerimiz mevcut ve buralarda kazı çalışmaları sürüyor. Denizli doğal güzelliklerinin yanı sıra bu tarihi dokuyu da bünyesinde barındıran çok önemli bir turizm merkezi. Ayrıca Buldan ilçemizde ata yadigarı olan 400’e yakın tarihi evlerimiz var. Biz burası ile ilgili röleve ve restorasyon projelerini hazırladık ve bu yıl içinde çalışmaları başlatacağız. Çalışmalar tamamlandığında burası da aynı Safranbolu’da olduğu gibi tarihi geçmişimizi yaşatan bir alan olacak” diye konuştu.
Denizli’ye gelen turist sayısının yıllık 1 milyon 500 bin kişi olduğunu, ancak daha fazla turizm geliri elde edilmesi için bu turistlerin Denizli’de daha fazla kalmalarının sağlanması gerektiğini ifade eden Vali Canpolat, bu konuda da çalışmaların sürdüğünü ve özellikle jeotermal sağlık turizmi alanlarında yapılacak olan yatırımlardan sonra Denizli’nin turizmden elde edeceği gelirin çok daha artacağını söyledi.
Programlarda Denizli’de üretilen ve Denizli’ye özgü özellik taşıyan Yatağan Palası, Buldan ve Kızılcabölük el dokuması ürünlerinin de tanıtımını yapan Vali Canpolat, Denizli’de üretimin yalnızca il merkeziyle sınırlı kalmadığını, üretim faaliyetlerinin ilçelere de yayıldığını söyledi. Yatağan Palasının Osmanlı ordusunun resmi kılıcı olduğunu ve Yeniçerilerin savaşlarda Yatağan’da üretilen palalarla savaştıklarının altını çizen Vali Canpolat, “ Denizli insanı tarihten bu yana üretiyor ve üretimine devam ediyor. Denizli’nin sanayileşmiş bir şehir olmasında bu üretim kültürünün etkisi var” dedi. Denizli Valiliği, 19.04.2008
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde 9 kültürel ve doğal alanı bulunduğunu belirterek, "Şu anda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde bulunduğumuz 9 sayısı da, aday olduğumuz sayı da çok az" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'nin Dünya Miras Alanları Değerlendirme Çalıştayı'na katıldı. Bakan Günay'ın himayesinde UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ile koordineli olarak düzenlenen Türkiye'nin UNESCO Dünya Miras Listesi'nde kayıtlı alanlarının güncel durumlarının, yönetsel-finansal-teknik sorunlarının, çözüm önerilerinin ve ilgililerin sorumluluklarının ele alınarak, bu alanların "Dünya Mirası" anlayışı ile yönetimine ilişkin değerlendirmelerin yapılacağı Çalıştay, Pera Müzesi'nde gerçekleştirildi. 3 gün sürecek Çalıştay'ın açılışında Bakan Günay'ın yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof.Dr. Mustafa İsen, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Arsın Aydınuraz, Kültürel Miras İhtisas Komitesi Yürütücüsü Prof.Dr. Gül İrepoğlu da hazır bulundu.
Çalıştay'ın açılış konuşmasını yapan Günay, Türkiye'nin, dünyanın özel coğrafyalarından birisi olduğunu söyledi. Bakan Günay, ülkedeki bir çok güzelliğin yeteri kadar farkında olunmadığını belirterek, "İnsanlık emaneti olan bu alanları koruma kaygısını içinde taşıyan herkes, bunun çok farkına varmadıklarını anladıkları zaman üzülüyor. Ben de bunlardan birisiyim. UNESCO Türkiye Milli Komitesi'ne, Türkiye'deki bu alanlara gösterdikleri dikkatten dolayı minnettarız. Türkiye'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde 9 kültürel ve doğal alanı bulunuyor. Geçici listede de 18 doğal ve kültürel alan var. Bu rakam çok az bence. Şu anda dünya miras listesinde bulunduğumuz 9 sayısı da aday olduğumuz sayı da çok az'' dedi. Söz konusu bu alanların bir çoğunu gezdiğini ve hepsi ile ilgili çok önemli tespit ve gözlemleri bulunduğunu ifade eden Bakan Ertuğrul Günay, "Doğrudan bu alanlara ayrılmış finansal bir kaynak yok. Genellikle ek ödeme bulunarak bu alanların sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. İnsanlık adına emanette bulunan bu miraslar için doğrudan kaynak ayrılması gerekiyor. Bize teslim edilen bu emanete en iyi şekilde sahip çıkmaya çalışacağız. Bunu yaptığımız zaman insanlık adına görevimizi, insanlığın bizden yüklediği sorumluluğu yerine getirmiş olacağız'' diye konuştu.
Toplantıda İstanbul Valisi Muammer Güler, Karabük Valisi Can Direkçi, Safranbolu Belediye Başkanı Nihat Cebeci, Sivas Valisi Veysel Dalmaz, Çanakkale Valisi Orhan Kırlı, Muğla Valisi Lütfi Yenoğlu, Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, Nevşehir Valisi Mehmet Asım Hacımustafaoğlu ve Karabük Valisi Can Direkçi'ye UNESCO Dünya Mirası beratı verildi. Valiler beratlarını Bakan Günay'ın elinden aldı. haberler.com, 18.04.2008 |
|||
TAYLAND'DA MAĞARA BULUNTULARI
Tayland’ın Kamboçya sınırına yakın Chanthaburi bölgesinde bir mağarada tarih öncesi döneme ait eşyalar ve çanak çömlek bulundu. Sınıra yakın Khao Noi Dağı’ndan arkeologlarca yapılan bu keşfin sonuçları geçen Perşembe günü yapılan bir basın toplantısı ile duyuruldu ve bulunan eserlerin çoğunun 4000 yıl önceye tarihlendiği bildirildi.
Keşif, içine yüzlerce insan sığabilecek kadar büyük olan mağarayı ve zeminde duran çanak çömlek kalıntılarını görerek yetkililere haber veren köylüler tarafından gerçekleştirildi. Köylüler, bu mağaradan sadece birkaç kilometre uzakta bulunan Khao Jum-pa ve Khao Sa-thorn dağlarındaki mağaralarda da benzer eserler olduğunu söylediler.
Chanthaburi Arkeoloji Ofisi’nden arkeolog Kammanitya Direksilpa her üç mağarayı da inceledikten sonra bölgenin tümü ile bir yerleşim alanı olabileceğini, mağaralar arasındaki bu mesafenin, bu yerleşimlerin birbirinden farklı yerler olarak kabul edilmesi için oldukça kısa olduğunu belirtti. Thai News Agency, 24.04.2008 |
![]() |
||
EN ESKİ YAĞLIBOYA RESİMLER AFGANİSTAN'DA
Bilim adamları, Afganistan’ın Bamiyan bölgesinde Taliban rejiminin 2001’de yıktığı 6. yüzyıldan kalma iki dev Buda heykelinin yakınındaki mağara duvarlarında yapılan incelemeler sonucunda bulunan resimlerin 7. yüzyılda yapıldığının belirlendiğini açıkladılar. Avrupa Senkroton Radyasyon Tesisinin internet sitesinde yapılan açıklamada, 12 mağarada görülen resimlerin muhtemelen ceviz ağacı veya haşhaş çiçeğinden elde edilen yağlı boyayla yapıldığı bildirildi.
Milliyet, 23.04.2008 |
|||
SİMKEŞ MESCİDİ YENİDEN YAPILACAK AMA, VAR MIYDI ÖYLE BİR MESCİD?
Merhum Başbakan Adnan Menderes döneminde 1956-1957
yıllarında Vatan Caddesi yapılırken yıkılan Simkeş
Mescidi, yeniden inşa edilecek. Zaman, 22.04.2008 |
|||
UNESCO TARİHİ DOKU DENETİMİNE HEYET GÖNDERİYOR
UNESCO, İstanbul'un kültürel varlıklarının Dünya
Miras Alanları Listesi'nden tehlikeli alana
düşürülmesi uyarısı için verilen sürenin dolmasına
az bir zaman kala incelemeler yapmak üzere
İstanbul'a bir heyet gönderecek. Zaman, 22.04.2008 |
|||
|
NİL NEHRİNİN DİBİNDEKİ ESERLER
Assuan civarında Nil Nehri’nin dibinde arkeolojik buluntulara rastlandı. Bu bölgede, 40 m derinlikte komple bir Khnum tapınağı portikosunun yanısıra nereye ait olduğu belirsiz iki dev sütun ve Koptik ahşap mimari eserler de bulundu.
Mısırlı sualtı arkeologları tarafından Assuan ile Luxor arasında Nil Nehri’nin dibini taramaya yönelik projenin daha bu ilk ayağında ortaya çıkan eserler projenin tümü için son derece cesaret verici. El Ehram, 18.04.20008 |
||
HİTİTLERİN KUTSAL KENTİ NERİK ARANIYOR
Hititler'in dini merkezi Nerik'in izlerini bulabilmek için Samsun, Vezirköprü bölgesindeki Oymaağaç Höyük'te başlatılan kazılar bu yıl bölümü Ağustos’ta devam edecek.
Kazı Başkanı Doç.Dr. Rainer Czichon, Kazıların ağustos ayında başlayarak ekim ayına kadar süreceğini söyledi. Kazılara başlamadan önce 2006 yılında yaptıkları yüzey araştırmasında ve jeomagnetik haritada toprak altında bir mabede rastladıklarını ve kazılarla bu mabedi ortaya çıkarmaya çalıştıklarını anlatan Czichon, söz konusu binanın güneyinden başlatılan kazılarda yapının kerpiçten yapılmış bir duvarını ortaya çıkardıklarını söyledi.
Kazıda ayrıca dini törenlerde kullanılan küçük kaplar ve höyüğün üstünde Roma dönemine ait olduğu düşünülen mezarlar bulduklarını kaydeden Czichon, mezarlardan çıkarılan 63 insan iskeletinin Hacettepe Üniversitesi antropologları tarafından incelenmeye alındığını bildirdi. Turizm Gazetesi, 22.04.2008 |
|||
KONYA'NIN 7 HARİKASI
Konya Turizm Platformu
tarafından başlatılan ‘Konya’nın 7 Harikası’ isimli
anket çalışması tamamlandı.
|
|||
BURSA'NIN 600 YILLIK TARİHİ CUMALIKIZIK KÖYÜ RESTORE EDİLECEK
Çekilen film ve dizilerin ardından ziyaretçi akınına uğrayan Bursa'nın 600 yıllık köyü Cumalıkızık restore edilecek.
Hafta içi ve hafta sonları yüzlerce yerli ve yabancı ziyaretçi, Cumalıkızık'ta tarihi bir havayı solumanın yanısıra, çekilen dizi film oyuncuları ile de tanışma fırsatı buluyor. Aynı zamanda kent yaşamından bunalan vatandaşlar, Uludağ'ın eteğindeki tabiat harikası köyde nefeslenmek için kendini Cumalıkızık'a atıyor.
Son yıllarda özellikle sinema filmi ve dizilerle popülaritesi iyice artan Türkiye'nin sayılı açık hava film setlerinden olan Cumalıkızık, bakımsızlık nedeniyle yok olmayla karşı karşıya. Bu nedenle tarihi köyde hazırlanan projelerle restorasyon yapılacak. Cumalıkızık köy muhtarı Ahmet kuş, geçmişte 300 haneli köyün bakımsızlık ve ilgisizlik nedeniyle 180 haneye indiğini belirterek, "Sahip çıkılmaması durumunda 30-40 yıl sonra Cumalıkızık'ı ancak tarih kitaplarında okuyup, resimlerde görebileceğiz." dedi.
Bursa İl Özel İdaresi, Yıldırım Belediyesi ve Mimarlar Odası tarafından ortak olarak restorasyonun yapılacağını anlatan Muhtar Kuş, "Şu anda Cumalıkızık'ın restorasyon projeleri hazırlandı. ilk etapta 3- 4 sokağın rölöve ihalesi verildi. Temmuz ve Ağustos 2008 aylarında ise tam teşekküllü olarak köyün restorasyonuna başlanacak." şeklinde konuştu.
Yapılacak restorasyonla bütün Cumalıkızık Köyü'nün A'dan Z'ye restore edileceğini aktaran Muhtar Kuş, çalışmaların amacına ulaşacağını umduğunu söyledi. TürkiyeTurizm.com, 22.04.2008 |
![]() |
||
|
ULU CAMİ'NİN RESTORASYONU TAMAMLANDI
Siirt'te bulunan tarihi Ulu Camii'nin minaresinin restorasyon çalışmaları tamamlandı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülen çalışmalarda caminin kendine has geometrik yapısının ve turkuaz renkli çinileri ile dikkat çeken cami minaresinin restorasyonu gerçekleştirildi. Siirt Kent Haber, 22.04.2008 |
||
RUMKALE İÇİN 2 MİLYON YTL
Gaziantep'in Yavuzeli İlçesi'nde bulunan ve turizme açılması hedeflenen tarihi Rumkale çevre düzenlemesi, doğu-batı rölöve restütasyon ve restorasyon çalışması projesinin ihalesi yapıldı. Çalışmalarla, Rumkale'nin turizme kazandırılması ve Gaziantep'in turizm potansiyelinin artırılması amaçlanıyor. Yavuzeli'ne bağlı Kasaba Köyünde, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı'nın birleştiği yerde bir tepe üzerinde bulunan ve Birecik Barajı'nda su tutulmasının ardından 3 tarafı su ile çevrilen tarihi Rumkale'yi, turizme kazandırmak için başlatılan çalışmalar sürüyor.
Hristiyanların kutsal saydığı ve Gaziantep'in kültür mirasının önemli parçalarından biri olan Rumkale, her geçen gün daha çok turist ağırlıyor. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Gaziantep İl Özel İdaresi'nce yürütülen çalışmalar kapsamında, Rumkale çevre düzenlemesi, doğu-batı girişi röleve restütasyon ve restorasyon çalışması projesinin ihalesi kısa süre önce yapıldı. Projeyle Rumkale'nin çevre sorununun biraz olsun giderilmesi amaçlanıyor.
Yaklaşık 2 milyon YTL kaynakla uygulamaya konulacak proje ile inanç turizmi açısından önemli bir yer tutan Rumkale'nin olanaklar ölçüsünde sorunlarının çözülmesi planlanıyor. Rölöve, restitüsyon ve yenileme çalışması kapsamında Rumkale'nin yamaçlarındaki surlar onarılacak. Yeni ve planlı gezi güzergahı oluşturulacak. Kaledeki tünel benzeri geçişler ve tarihi mescit onarılacak. İlk etapta insanların gezip göreceği yerler restore edilerek ön plana çıkarılacak. Öncelikli yerler yapılacak bakımla korunacak. Kalede bulanan su kuyusu ve etrafındaki dönerli yol eski haline dönüştürülecek. Yolun çevresine koruma şeridi konulacak. Rumkale'nin iki tarafındaki girişler düzenlenecek. Gaziantep 27 Gazetesi, 22.04.2008 |
|||
İZİNSİZ KAZI YAPAN 2 KİŞİ ARANIYOR
Divriği’de izinsiz kazı
yaptıkları iddiasıyla 2 kişi yakalandı olayla ilgili
kaçan 2 kişinin yakalanması için çalışma başlatıldı.
Sivas Hürdoğan, 22.04.2008 |
|||
PAMUKKALE'DE 'YIKIM' KAOSU
Pamukkale, şimdi de 1995 yılında yapılan beton
travertenlerin kaldırılması olayıyla konuşuluyor.
Denizli İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Oklu,
Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu’nun aldığı yıkım kararını uygulamak
istemediğini, bunu bakanlığın yapması gerektiğini
söyledi. Pamukkale’ye ulaşım sağlayan ve
travertenlerin tam ortasından geçen karayolu,
Hacettepe Üniversitesi tarafından hazırlanan koruma
ve geliştirme amaçlı imar planı çerçevesinde
kaldırıldı. Yolun geçtiği alanlara 70 cm
derinliğinde iki metre yüksekliğinde 12 adet çanak
yapıldı. Beton çanaklar doğal ortama tam uyum
sağlamadığı için Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kurulu’nun Şubat 2008’de yaptığı toplantıda
‘beton travertenlerin bilimsel yöntemler
kullanılarak kaldırılması’ kararı çıktı. Akşam Ege, 22.09.2008 |
|||
OSMANGAZİ BELEDİYESİ
BURSA'NIN YERALTI TARİHİ HARİTASINI ÇIKARIYOR
Prof.Dr. Metin İlkışık başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülen çalışmalar daha çok Hisar bölgesinde yoğunlaştırıldı. Yaklaşık 9 aydır belirli zaman aralıklarında Bursa'ya gelerek çalışma yapan ekibin son durağı, Tophane'deki askeri garnizondu. Ekip, garnizonun kurulu olduğu alanda olduğu bilinen Bey Sarayı ile ilgili kalıntıları taradı. Prof. İlkışık, İsrail'in Harem-ül Şerif'te yaptığı kazıları incelemek üzere Türk Hükümeti'nin bölgeye gönderdiği heyetin de başında yer alıyordu.
Prof. İlkışık yönetimindeki ekip çalışmalara, Devlet Hastanesi karşısındaki Haşim İşcan Parkında ve Tophane Parkı'nda sismik, elektrik özdirenç ve yer radarı uygulamasıyla başladı. Bu bölgede yapılan çalışmalarda, bölgenin antik dönemine işaret eden önemli verilere ulaşıldı. Haşim İşcan Parkı'nda yapılan yaklaşık 100 profil kaydında; yüzeyden 3- 3,5 m derinlikte tonoz ve bazı yeraltı dehlizlerinin varlığına işaret eden bulgular ile duvar kalıntıları tespit edildi. Radar yöntemiyle yürütülen yeraltı tarama çalışmalarında; 19 yüzyıl sonunda Ahmet Vefik Paşa tarafından yaptırılan Memleket Hastanesinin bazı temel ve tonoz kalıntıları da tespit edildi.
Bizans Döneminde Tekfur Sarayı Osmanlı Döneminde Bey Sarayı'na doğru gittiği sanılan bu tonoz ve dehlizlerin, daha sonraki çalışmalarda ortaya çıkarılması amaçlanıyor. Tophane Parkında yapılan çalışmalarda ise, vaktiyle, bugünkü orduevinin olduğu yerde olan Tekfur sarayı(Bey Sarayı) ile ilişkilendirilebilecek duvar izleri tespit edildi.
Osmangazi Belediyesi Koruma Kurulu'nun da önerileri doğrultusunda; Hisar Bölgesi'nde kent içi antik parklar ve kent içi ören yerleri oluşturma hedefine yönelik bir çalışmayla, Bursa'da yaşanan tüm tarihsel dönemlerin kent içinde algılanabilir kılınmasını amaçlıyor. Konuyla ilgili bilgi veren Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe, yeraltı zenginliklerimizin de bu kentin tarih ve turizmine kazandırılması için çalıştıklarını söyledi. Alanında uzman bir ekiple çalıştıklarını ifade eden Altepe, çalışmalar tamamlandığında bir rapor halinde Bursa kamuoyuna sunulacağını ve bundan sonraki tüm yeraltı ve yerüstü çalışmalarının bu rapora göre şekilleneceğini söyledi. Altepe, "Çalışma yapılan bölgelerin bir kısmının raporları tamamlandı, diğer kısımların verileri değerlendiriliyor. Rapor sonucuna göre, Hisar bölgesi başta olmak üzere civar bölgelerin Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerini içeren genel bir kalıntı haritası çıkarılacak. Ardından bu çalışma Osmangazi'nin tüm tarihi noktalarında yapılacak" diye konuştu.
Çalışmaları değerlendiren Prof.Dr. Metin İlkışık ise, Bursa'da yapılan çalışmanın, kent merkezlerinde yapılan çalışma açısından ilk olduğunu vurguladı. Kullandıkları teknolojinin, yeraltındaki tarihsel değerleri tespit etmede hem çok sağlıklı veriler sunduğunu hem de bu tür verileri elde etmek için yer üstünde gereksiz kazı yapmayı ortadan kaldırdığını vurgulayan Prof. İlkışık, "Bugüne kadar yaptığımız çalışmaların birkısmının raporlarını sunduk. Kalan kısımlarıyla ilgili raporlar değerlendiriliyor. Bizce tarihi yerleşim alanları üzerine kurulu tüm şehirlerin benzer çalışmayı yapması gerekiyor. Kentlerle ilgili planlamalar yapılırken de, bu arkeolojik raporların dikkate alınması gerekiyor" dedi.
ARKEOJEOFİZİK YÖNTEMİ NEDİR? Arkeojeofizik yöntemi, ülkemizde son yıllarda birçok tarihi ören yerlerinin tespiti için kullanılan bir yöntem. Sistem; arkeolojik kalıntılara sahip alanların sismik, jeoradar, elektrik özdirenç gibi farklı jeofizik yöntemlerin uygulanmasıyla, yeraltının arkeolojik potansiyelinin -kazı yapmadan- görülmesini sağlıyor. Uygulanan bu yöntemle oldukça başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Yeraltını ortalama 6 metrelik derinliğe kadar tarayabilen sistem; yer üstünde yapılan gereksiz kazı çalışmalarını da önlüyor. TürkiyeTurizm.com, 22.04.2008 |
|||
FRANSA ÇALINTI SANAT ESERLERİNİ BURKINA FASO'YA İADE ETTİ
Burkinabe Kültür Bakanı tarafından AFP’e yapılan açıklamada, Burkina Faso’dan çalınan aekeolojik eserlere Fransa’nın kuzeyindeki bir limanda el konduğu ve bu ülkeye iade edildiğini bildirildi. Bakan Filippe Sawadogo, el konulan ve 262 adet “kültürel öneme ve arkeolojik değere sahip” eserin Ouagadougou’daki Fransız Büyükelçiliği tarafından geçen hafta bu Batı Afrika ülkesine iade edildiğini açıkladı.
Bakan, birkaç ay önce gümrükte MÖ 1300 yılından kalma yüzlerce seramik, taş ve bronz eseri ele geçiren Rouen şehrindeki gümrük görevlilerinin dikkat ve hassasiyetini de övdü. Eserlerin, bu ülkeden Fransa’ya dönen bir çift tarafından çalındığı bildirildi.
Bu ülkeden yapılan eski eser kaçakçılığı yeni değil. Eylül 2004’te de Ouagadougou Havaalanı’nında yurtdışına çıkarılmak üzere paketlenmiş 200 antik heykel ele geçmişti. Fransız yetkililer Afrika’dan yurt dışına yapılan eski eser kaçakçılığındaki büyük artışın son derece tedirginlik verici olduğunu da belirtmekteler. AFP, 18.04.2008 |
![]() |
||
|
ALLIANOI İÇİN UMUT IŞIĞI
İzmir’in Bergama İlçesi’nde yapımı tamamlanan Yortanlı Barajı’nın suları altında kalacak olan Allianoi antik kentinin kurtuluşu için umut ışığı doğdu. Hürriyet, Haber: Turan Gültekin, 22.04.2008 |
||
TOPKAPI SARAYI VE BİR ÖNERİ
Topkapı Sarayı’nın
meslek yaşamımda ayrı bir yeri vardır. Mesleğimin
ilk yıllarında Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Haluk
Şehsuvaroğlu merhumla beraber çalışma mutluluğuna
erdim. Sarayın restorasyonu ile geçen üç yıllık
emeğim ve de mesleğime katkı sağlayan rölövelerim
vardır. Şantiyeyi kontrol edip masa başında oturmak
varken, boynuma iple astığım planş, elimde kalem ve
metre ile kubbelerin tepesinde seke seke dolaşarak
ölçü ve çizimler yapmamı hayretle karşılayanlar
vardı. Aradan geçen on yıldan sonra rastladığım müze
mimarı İlban Öz merhumun ‘’Yılmaz, hala senin
rölövelerini kullanıyoruz’’ sözü, benim için en
büyük ödül olmuştu. İstanbul Kent Haber, Yazı: Haluk Ergüvenç, 21.04.2008 |
|||
EL YAZMASI KUR'AN'I SATARKEN YAKALANDI
Kütahya'nın Tavşanlı İlçesi'nde el yazması Kur'an-ı Kerim'i internette verdiği ilanla satmaya çalışan kişi yakalandı.
Edinilen bilgiye göre, jandarma, bir kişinin tarihi eser niteliğindeki el yazması Kur'an-ı Kerim'i satmaya çalıştığı yönünde bilgi aldı. Söz konusu kişinin ilçede ticaretle uğraşan A.U. (29) olduğunu belirleyen jandarma ekipleri, şüpheliyle alıcı gibi davranarak irtibata geçti. İnternette emlak, araç ve çeşitli ürünlerin satışının yapıldığı bir siteye de ilan verdiği belirlenen A.U, güvenlik güçlerine Kur'an-ı Kerim'i 20 bin YTL'ye satmak isterken işyerinde suçüstü yakalandı. 11. yüzyıla ait olduğu sanılan el yazması Kur'an-ı Kerim, müze yetkililerine teslim edildi. Zaman, 21.04.2008 |
|||
SİVAS'A YENİ ÇEHRE Yeni Şafak, 21.04.2008 |
|||
600 YILLIK ANIT AĞAÇ
Düzce Cumayeri'nde 600 yıllık Çınar ağacı koruma altında.
Cumayeri Dokuzdeğirmen Köyü'nde bulunan Anıt Ağaç koruma altına alındı. 600 yılı geçkin süredir ayakta kalmayı başaran ve çınar ağacının boyu 20 metreyi buluyor. Düzce Damla, 21.04.2008 |
|
||
ANADOLU YAKASINDA İKİ TARİHİ ARAZİ 500 MİLYON DOLARA
GÖRÜCÜYE ÇIKTI Sabah, Haber: Meltem Ersoy, 21.04.2008 |
|||
![]() |
FİRAVUN SETİ'NİN MEZARI DÜŞÜNÜLENDEN DAHA BÜYÜKMÜŞ
Mısırlı arkeologlar, Krallar Vadisi’nde bulunan en büyük mezar olan Firavun I. Seti’nin mezarının bilinenden de büyük olduğunu keşfettiler. Giovanni Battista Belzoni’nin 1817'de, soyulmuş durumda bulduğu ve 100 m uzunluğunda olduğunu belirttiği mezarın son kazılardan sonra 136 m olduğu anlaşıldı.
Daha önce keşfedilmiş bir mezarın yeniden keşfedilmesi oldukça ender olmakla birlikte hiç de rastlanmayan bir durum değil. Örneğin, 1995 de Amerikalı arkeolog Kent Weeks, I.Seti’nin oğlu II. Ramses’in çocuklarına ait KV5 mezarında yeniden kazı yapmış ve yüzlerce küçük oda ve yan geçitlerle bilinenden çok daha büyük olduğunu bulmuştu.
Ana galerinin temizlenerek açılması sırasında dolgu toprağının içinde boyalı duvar parçaları, pişmiş toprak kırıkları ve bir kuvartzit ushabti figürin bulundu. Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü’nden arkeolog W. Raymond Johnson dolgudaki bu buluntuların 21. Sülale (MÖ 1090 – 945) döneminde Krallar Vadisi’ni etkileyen seller ile taşındığını düşünüyor. National Geographic News, Haber: Andrew Bossone, 17.04.2008 |
||
EFSANENİ SÖYLE, FELAKETİNİ ÖĞREN
Ersoy, kitabında binlerce insanın hayatını kurtaran bir söylenceyi şöyle anlatıyor: “2004 yılında 300 bin kişinin hayatını kaybettiği Güney Asya tsunamisi Hint Okyanusu’ndaki büyük bir depremle tetiklenmiştir. Tayland’ın Çingeneleri olan Mokenler arasında dolaşan bir söylencede, deniz kıyısından su çekildiğinde bir tsunaminin olacağı ve daha sonra insan yiyen dev dalganın hızla geleceği anlatılır. Bu söylence ve deneyim onların Güney Asya tsunamisinde sağ kalmalarını sağladı.”
Mitolojik ve dinsel
kaynaklarda rastlanan tarihi afetler şunlar:
Depremler:
Su baskını (sel): Gılgamış destanı (Mezopotamya)
İklim ve çevre değişikliği:
Jeolojinin diğer konuları:
Milliyet, Haber: Serhat Oğuz, 21.04.2008 |
|||
GÜL'DEN ANTİK TİYATROYA ÖVGÜ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrünisa Gül, kızı
Kübra ve damadı Mehmet Sarımermer ile Side’deki
tarihi yerleri gezdi. Gül, buradaki antik
tiyatroların Roma’da bile olmadığını söyledi. Akşam, Haber: Mustafa Kozak, 21.04.2008 |
|||
MİMAR SİNAN'IN DEHASI BU KASABADA SAKLI Mimar Sinan 1489’da Ermeni ya da Rum bir ailenin
oğlu olarak Ağırnas’ta doğmuş. 21 yaşına kadar
burada yaşamış. "Ağırnas olmasaydı ben de
olmayacaktım, köyüm beni yetiştirdi" sözüyle doğduğu
yere minnettarlığını belirtmiş.
Aynı dönemde, kasabanın taş ustaları da Osmanlı İmparatorluğu’nun dört bir yanına dağılmış, önemli yapıların inşaatlarında çalışmış. Kahire, Edirne, Rodos, Girit, Kıbrıs, Şam, Belgrad, Halep gibi birbirinden çok uzak coğrafyalarda gördükleri kültürel değerleri kasabalarına taşımış. Dünyayla bu kadar yakın ilişkide olması Ağırnas’taki hayatın mimariden giyime, hatta mutfak kültürüne kadar zenginleşmesini sağlamış. Halkın Kayseri aksanı yerine İstanbul aksanıyla konuşması da bu özelliğe bağlanıyor.
Hürriyet Seyahat, Haber: Saffet Emre Tonguç, 21.04.2008
|
|||
MERİÇ KÖPRÜSÜ ULAŞIMA
KAPATILDI Edirne Internet Gazetesi, 21.04.2008 |
|||
MEVLANA MÜZESİ'NDE SANAL GEZİNTİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca hayata geçirilen “Müzelerde Sanal Gezinti” uygulamasına Mevlana Müzesi de dahil edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığının internet sitesi www.kultur.gov.tr adresinde giren yerli ya da yabancı turistler, müze hakkında ön bilgi sahibi olabiliyor. Çok sayıda fotoğrafın art arda sıralanmasıyla oluşturulan 360 derece panoramik görüntülerle yapılan sanal gezintide Mevlana Müzesi’nin her köşesine sadece bir ‘tık’la gidilebiliyor. Görüntüde, duvarlardan tavana, gökyüzünden müzedeki tarihi eserlere kadar her yer, çok belirgin bir şekilde incelenebiliyor. Türkiye Gazetesi, 20.04.2008 |
|||
FRİG VADİSİ İLGİ ÇEKİYOR Sabah, 20.04.2008 |
|||
1600 YILLIK SU KEMERİNDE MOTOSİKLETÇİLER UÇTU
Radikal, Haber: Zekeriya Gülün, 20.04.2008
Nano-Yorum: |
|||
"KÜLTÜREL MİRASA SAHİP ÇIK" ETKİNLİĞİ SONA ERDİ
Dicle Üniversitesi Toplum Gönüllüleri Vakfı´nın organize ettiği, ´Kültürel Mirasa Sahip Çık´ kampanyası kapsamında düzenlenen etkinlikler son buldu.
Dicle kenarında çadır kuran gençler Hasankeyf’e dikkat çekmek için üç gün boyunca değişik etkinliklerde bulundu. Etkinliklerin ilk gününde, Dicle Üniversitesi TOG (Toplum Gönüllüsü) Tiyatro Topluluğu, Dinlerin Kardeşliği konulu tiyatro oyununu sergiledi. Atikkent’te tarihin gölgesinde doğal dekorda oynanan oyunu Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, meclis üyeleri ve kalabalık bir halk topluluğu izledi. Cumartesi günü yapılan etkinliklerde ise, Doğal ve Kültürel Çevre İçin Yaşam Girişimi sözcüsü Ahmet Karaçorlu, "Kültürel miras nedir? Türkiye ne durumdadır" konulu sunum yaptı. Yine aynı gün Hasankeyf ve Kültürel Miras konusunda duyarlılık çekmek amacıyla yapılan çalışmalarda, gençler halkla buluşarak oluşturulacak bloglar için materyal topladı. Hasankeyf Köprüsü'nden Kale'ye kadar "Hasankeyf Tarihtir Tarih Kalacak" pankartı ile yürüyüş yapan grup "Yerinden taşıma yarına taşı", "Hasankeyf tarihtir tarih kalacak", "12 yıllık tarih mi? 50 yıllık baraj mı?" dövizleri açıldı. Kale yolu üzerinde, geldikleri yerlerin kültüler miras varlıklarını tanıtan stantlar açan gençler daha sonra Hasankeyf’in durumuna dikkat çekmek için çevredeki çöpleri topladı. Son gün yapılan açıklamanın ardından öğrenciler antik kentteki çöpleri toplayarak, etkinliklerine son verdi. Batman Haber, 20.04.2008 |
|||
EFSANEVİ TITANIC BİLETİNE 33 BİN STERLİN
Kanada'nın Newfoundland eyaleti açıklarında buzdağına çarparak batan Titanic gemisinden kurtulan ve hayatta kalan son Amerikalı yolcunun bileti açık artırma ile satıldı.
İngiltere'nin başkenti Londra'da düzenlenen müzayedede 2006 yılında 99 yaşında ölen Lillian Asplund'a ait bilet, Amerikalı bir koleksiyoncuya 33 bin sterline (yaklaşık 87 bin YTL) alıcı buldu. Müzayedede ayrıca Asplund'un babasına ait olan ve 1912'nin Nisan ayında geminin battığı anı gösterdiği belirtilen cep saati de İsveçli bir koleksiyoncuya 31 bin sterline satıldı. 364 parçadan oluşan Asplund'un koleksiyonundaki Titanic fotoğrafları ve posta kartları da açık artırma ile satışa sunuldu. İngiltere'den ABD'nin New York kentine giden gemi buzdağına çarpıp battığı sırada 5 yaşında olan Lillian Asplund, Titanic'in faciasını hatırlayan son Amerikalı yolcuydu. Asplund'un babası ve 3 kardeşi faciada ölen bin 500 kişi arasında bulunuyordu. Asplund'un ebeveyni Carl ve Selma, 5 çocuğu ile Amerika'da yeni bir yaşam için Titanic'te yolculuğa çıkmıştı. Kazadan Lillian Asplund ile birlikte annesi Selma ve en küçük kardeşi Felix sağ olarak kurtulmuştu. Zaman, 20.04.2008 |
|||
|
KAZDIKÇA İZMİR'İN GEÇMİŞİNE GİDİLECEK
İzmir’in en eski yerleşim yerleri arasında yer alan Basmane Altınpark’ta, Konak Belediyesi iki katlı bina inşa edecekti. Ancak çalışmaların daha başında sürpriz gelişme yaşandı. Milliyet Ege, Haber. Mustafa Oğuz, 20.04.2008 |
||
MÜHENDİS DEFİNECİLER 'RÜYA' PEŞİNE TAKILDI Sabah, Haber: Gülay Bozkurt Aydın, 22.04.2008
Define bulmak umuduyla 27 günden beri tarlasını kazdıran çiftçi, sadece suya ulaşabildi. "Tarlamda altın var" diyerek Kültür Müdürlüğü'ne başvuran ve adının açıklanmasını istemeyen tarla sahibi, Define Arama Yönetmeliği kapsamında bir ay izin alınca, Emniyet, müze müdürlüğü ve Milli Emlak'tan denetmenler eşliğinde işe koyulmuştu. Ancak kiraladığı üç iş makinesi, tarla tabanını 20 metre kazdığı halde sadece su buldu. Gelişmeleri izlemeye gelen meraklıların sayısının her gün artmasından bunalan tarla sahibi, kazı için 100 bin YTL harcadığını, meraklıların başına kaza gelmemesi için ek güvenlik önlemleri aldığını söyledi. Radikal, 20.04.2008 |
|||
TERÖR, ANADOLU'DA TARİHİ VE KÜLTÜREL BÖLGELERE DARBE VURDU
Anadolu'nun en önemli tarihi ve kültürel varlıklarına sahip iller arasında yer alan Van, 1990'dan önce yıllık 150 bin turisti ağırlarken, Körfez krizi ve ardından başlayan terörden büyük darbe yedi.
Son yıllarda bölgedeki
huzur ve sükunetin artmasıyla turizmde kıpırdamalar
yaşanmasına rağmen, 2007'de gelen yabancı turist
sayısı ancak 24 bin'e ulaştı.
İzzettin Kütükoğlu, 1990'lı yılların başındaki Körfez krizi ve ardında başlayan terör ile turizmin yok olduğunu hatırlatarak, bu tarihi ve kültürel varlığın zaman içinde bakımsızlık yüzünden yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını vurguluyor.
Son yıllarda bölgede artan huzur ve sükunetin yaşanan küçük çaplı olaylar sebebiyle kıpırdanan turizm hareketliliğini olumsuz etkilediğini dile getiren Kütükoğlu, "1990'dan önce ciddi bir tanıtımın olmamasına rağmen o dönemin koşullarında Van'a yılda 150 bin yabancı turist geliyordu. 2000'li yılların başına doğru bölgede huzur ve sükunet ortamı olmaya başladı. Başlatılan tanıtım etkinlikleri ile bir kıpırdanma yaşanmaya başladı. Tahrip olan tarihi eserler son yıllarda restore ediliyor. Akdamar Kilisesi'nin restore edilerek Anıt Müze olarak açılması dünyada yankı uyandırdı. 2005 yılında 19 bin olan yabancı turist sayısı 2007 yılında bu rakam 24 bin'e kadar çıktı. Nevruz kutlamalarında yaşanan olaylar Van için çok kötü bir imaj bırakmıştır. Yaptığımız bütün tanıtımlar bölgede ve ilimizde yaşanan bu tür olayların gölgesinde kalıyor." diyor.
Van'a 2007 yılında 24 bin yabancı turistin yanı sıra 170 bin yerli turistin ziyaret ettiğini dile getiren Kütükoğlu, bu ziyaretlerin bir kısmının günü birlik bir kısmının ise 2 veya 3 gün süren geziler olduğunu hatırlatıyor.
Yabancı turistlerin ortalama kişi başına ile 600 dolar bıraktığını dile getiren Kütükoğlu, turistlerin en başta Akdamar Adası ve Kilisesi Anıt Müzesi, Van ve Hoşap Kaleleri, Muradiye Şelalesi, Van Müzesi gibi yerleri mutlaka ziyaret ettiklerini vurguluyor. TürkiyeTurizm.com, 18.04.2008 |
|||
HATTUŞA İÇ YOLU AÇILDI
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi'nde ülkemizden bulunan 9 tarihi eserden biri olan ve tarihin en büyük uygarlıklardan biri olan Hititler'e başkentlik yapan Boğazkale İlçesi'ndeki Hattuşa ören yeri bundan sonra daha çok turisti ağırlayabilecek.
Hattuşa ören yeri içerisinde bulunan 6 kilometrelik yol Vali Mustafa Toprak'ın talimat ve desteğiyle İl Özel İdaresi, İlçe Kaymakamlığı ve İlçe Belediye Başkanlığı'nın yoğun çalışması sonucunda 4.5 kilometresi kilitli parke, 1.5 kilometresi ise asfalt olarak yapıldı. Son yıllarda gezinti yolunun bozulma dolayısıyla hem kötü bir imaj bırakan hem de tarihi güzelliklerin görülmesine engel olan yol 1 milyon YTL'ye mal oldu. Anadolu’nun en eski medeniyetinin kalıntılarının bulunduğu Hattuşa ören yerinin içler acısı bir görünüme sahip olan yollarının yapılması sonrasında dün Vali Mustafa Toprak, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi Namık Kemal İlhan, İl Garnizon Komutanı J. Albay Ufuk Tuncer, Çorum Belediye Başkanı Turan Atlamaz, Boğazkale Kaymakamı Fırat Çelik, Sungurlu Kaymakamı Gürsoy Osman Bilgin, Boğazkale Belediye Başkanı Ali Rıza Soysat, Sungurlu Belediye Başkanı Ahmet Karacif, Evren Belediye Başkanı Musa Tök, Evci Belediye Başkanı Mustafa Sarıyüce, Kültür ve Turizm Müdürü Ali Özüdoğru, Müze Müdürü Önder İpek, diğer yetkililer ve öğrencilerin katılımı ile hizmete açıldı. Çorum Haber, 17.04.2008 |
|||
CİMCİME KÜMBETİ AÇILIYOR
Cumhuriyet öncesinden bu yana çevresindeki ev ve iş yerlerine bitişik olarak ayakta kalmayı başaran Cimcime Hatun Kümbeti'nin bitişiğindeki 3 işyeri yıkılarak çevresini açma ve genişletme çalışmaları başlatıldı. Büyükşehir Belediyesi son 4 yıldan bu yana tarihi eserlerin çevresini açma ve peyzajını yapma çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaptırılan ve içinde bir adet mezarlığın bulunduğu Cimcime Hatun Kümbeti zaman içerisinde çevredeki işyerlerinin deposu olarak kullanılmıştı. Büyükşehir Belediyesi kümbete bitişik 3 iş yerini iş makineleri ile yıkmaya başladı. Önümüzdeki hafta başına kadar söküm ve yıkım çalışmalarının tamamlanmasının ardından kümbetin çevresi tamamen gün yüzüne kavuşturulmuş olacak.
Kümbetin çevresinin açılmasıyla ilgili açıklamada bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, tarihi kültürel taşınmaz varlıklara büyük önem verdiklerini söyledi. Küçükler, şehrin en işlek semtlerinden Cumhuriyet Caddesi'ndeki kümbetin çevresindeki iş yerlerinin kötü bir görünüme neden olduğunu belirterek, "Tarihi bir kümbeti bütün görkemiyle gün yüzüne çıkartmanın heyecan ve mutluluğunu yaşıyoruz. Göreve geldiğimizden bu yana tarihi eserlerin çevresini açmak, tarihi dokuyu korumak için mücadele ediyordu. Önümüzdeki hafta içerisinde söküm işlerinin ardından tarihi kümbetin çevre peyzajını da tamamlamayı hedefliyoruz" dedi. TürkiyeTurizm.com, 17.04.2008 |
![]() |
|
Sardis (George M.A. Hanfmann) |
...1959
|
![]() |
13 - 19 Nisan 2008 |
|||||
"TARİHİ ESERLER TAKLİT EDİLİYOR"
Erzurum Müze Müdürü Mustafa Erkmen, son zamanlarda orijinaline yakın bir biçimde taklit edilen sikke ve madeni mühürlere karşı meraklıları uyardı. Mustafa Erkmen, tarihi ve arkeolojik eserlerin geçmişten beri taklit edilmeye çalışıldığını kaydederek, son zamanlarda bu işlerde oldukça profesyonelce davranıldığını belirtti.
Piyasada orijinaline çok yakın bir biçimde taklit edilen sikke ve madeni paraların dolaşmaya başladığına dikkati çeken Erkmen, bu tür eserlere ilgi duyan meraklıların, çok dikkatli olmalarını istedi. Taklitlerin sadece sikke ve madeni paralar için geçerli olmadığını, tarihi özelliğe sahip çok sayıda eşyanın artık rahatlıkla taklit edilebildiğini anlatan Müze Müdürü Erkmen, “Biz bile işin içinde olmamıza rağmen sahtesini orijinalinden ayırt etmekte zorlanıyoruz. Vatandaşlarımız bu nedenle uzman görüşü almadan hiçbir şey satın almasın” diye konuştu.
Erzurum Müze Müdürlüğü’nde bu işle görevli uzman bir heyetin olduğunu ve eserlerin taklitlerinin bu bilirkişiler tarafından detaylı olarak incelendiğini anlatan Erkmen, “Her insanın evinde tarihi nitelikte süs eşyası bulundurma merakı vardır ve çoğu yerde de mağduriyet yaşanıyor. Vatandaşlarımızın aldatılmasının önüne geçmek amacıyla uzmanlardan oluşturduğumuz bilirkişiler, piyasada dolaşan eserler üzerinde çok ciddi araştırmalar yapıyorlar. Elinde tarihi nitelikte eşya bulunduran ya da satın almayı düşünen vatandaşlarımız, bizlerden profesyonel yardım alabilirler” dedi.
Erzurum Müze Müdürü Erkmen, yine tarihi özelliğe sahip her türlü eşyanın kendilerine tarafından değeri mukabilinde satın alındığına vurgu yaparak, “Vatandaşlarımız evlerinde, çevrelerinde bu tür eşyalara mutlaka rastlıyorlardır. Müze olarak biz bu eserleri gerçek değeri üzerinden satın alıyoruz. Bu yüzden eserlerin bizlere ulaştırılmalarında büyük fayda var. Çünkü her tarihi eser, geçmiş dönemlere ait şifre demektir, iz demektir” şeklinde konuştu. Erzurum Gazetesi, 19.04.2008 |
|||||
"TARİHİ ESERİN NE OLDUĞU VE KAÇAKÇILIĞIN ÖNLENMESİ" KONFERANSI
Karabük İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nce, "Tarihi Eserin Ne Olduğu ve Kaçakçılığın Önlenmesi'" konulu konferans verildi.
Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi Müdürlüğü'nde Arkeolog Okan Cinemre, Türkiye'den kaçırılan tarihi eserlerle ilgili slayt gösterisi eşliğinde katılımcılara bilgiler aktardı. Kaçırılan tarihi eserlerin geri getirilmesi için gerekli girişimlerin yapıldığını ve çalışmaların aralıksız sürdürüldüğünü anlatan Cinemre, kaçırılan tarihi eserlerin değişik ülkelerdeki müzelerde sergilendiğine dikkati çekti.
Konferansa Vali Yardımcısı Cemal Hüsnü Kansız, Cumhuriyet Başsavcısı Musa Çatal ve vatandaşlar katıldı. haberler.com, 19.04.2008 |
|||||
BEYPAZARI, UNESCO'NUN ARAŞTIRMA PROJESİNDE
Beypazarı, UNESCO Dünya Mirası Komitesi’nin
araştırma kapsamına alındı. Fransa’dan gelen
araştırmacılar, Beypazarı’nda incelemede bulundu.
Hürriyet Ankara, 19.04.2008 |
|||||
OKYANUSUN DİBİNDE 500 MİLYON DOLAR!
ABD'li araştırmacılar, Atlas Okyanusu'nun dibindeki bir batıktan 500 milyon dolar değerinde hazine çıkardı. Enkazın, 1804'te Portekiz'in batısında battığına inanılan İspanyol kalyonu 'Nuestra SeÒora dela Mercedesy las Animas'a ait olduğu bildirildi. Araştırmacılar keşfin geçen yıl yapıldığını, hazinenin büyük bölümünü bronz sikkeler ve diğer değerli eşyaların oluşturduğunu bildirdi. Bölgenin talan edilmesi korkusundan keşif bir yıl sonra açıkladı. Yeni Şafak, 19.04.2008 |
|||||
"KÜLTÜR MİRASI İÇİN KAYNAK AYIRMALIYIZ"
Türkiye’nin Dünya Miras Alanları Değerlendirme
Çalıştayı, Beyoğlu’ndaki Pera Müzesi’nde dün
başladı. Hürriyet, Haber: Selçuk Yaşar, 19.04.2008 |
|||||
KONFERANS
Sanat Tarihi Derneği'nin Nisan ayı konferansı Pera Müzesi Oditoryumu'nda 29 Nisan 2008 Salı günü saat 18.30'da gerçekleştirilecek. Prof.Dr. Zeren Tanındı'nın sunacağı konferansın konusu "Kitap Sanatı'nda Mevlana Celaleddin Rumi'nin Eserleri" olarak belirlendi. TAYHaber, 19.04.2008 |
|||||
DİYARBAKIR MÜZE MÜDÜRÜ BİLİCİ, HÖYÜKLERE ZARAR VERİLMEMESİ KONUSUNDA UYARDI
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yüzlerce tarihi höyüğün tahrip edildiği öğrenildi. Çiftçiler ve hazine avcılarının höyüklere zarar verdiğini ifade eden Diyarbakır Müze Müdürü Mehmet Bilici, höyükler çevresinde yapılan arkeoloji kazılarında, Neotik ve Ortaçağ'a ait birçok eserin bulunduğunu söyledi.
Batman'ın Hasankeyf İlçesi'nde yapılacak olan Ilısı Barajı projesi kapsamında tarihi kalıntıların su altında kalacak olması nedeniyle bölgede son yıllarda kazı çalışmaları hız kazandı. 9 höyükte arkeolojik kazı çalışmasının yapıldığını kaydeden Diyarbakır Müze Müdürü Mehmet Bilici, "Bölgede yerli ve yabancı bilim adamları desteği ile kazı çalışması yapılmaktadır. 2007 yılında yapılan kazılarda, Neotik ve Ortaçağ dönemlerine ait, insanların ilk kullandığı araç gereçler, dini idoller gibi eserler çıkarılıp müzeye taşındı. Höyüklerde kazı çalışmalarımız Temmuz ayında tekrar başlayacaktır" dedi.
Müze Müdürü Bilici, sözlerine şöyle devam etti: ''Diyarbakır'da yaklaşık 400 höyük var. Müdürlüğümüzde görevli arkeologlar tarihi kalıntıları tespit ve tescil çalışması yapmaktadır. Ancak bölgede çiftçilik ile uğraşan vatandaşlar ile defineciler izinsiz kazı yaparak höyükleri tahrip etmektedir. Türkiye ilk yerleşim yerlerinden biri olduğu için höyük açısından çok zengin bir ülke konumundayız. Vatandaşların höyüklere zarar vermemesi için çeşitli girişimlerde bulunduk. Köy muhtarlarını sürekli bilgilendiriliyoruz". haberler.com, 18.04.2008 |
|||||
SİNOP'TA EN BÜYÜK YERALTI ŞEHRİ
Yaklaşık 2 yıl önce ilçe merkezindeki 4 bin
yıllık tarihi kalenin altından geçen gizemli
dehlizlerin bulunması ardından yapılan kazılar
sonrası 8 katlı yeraltı kentinin giriş bölümleri
ortaya çıktı.
Kazılarda ilçeden geçen derenin yaklaşık 1.5
metre altına inilirken, su yoğunluğu nedeniyle
kazıya ara verildi. Boyabat ilçe merkezinin altına
doğru uzanan ve ne kadar büyük olduğu henüz tespit
edilemeyen çok katlı yeraltı kenti gizemini
korurken, birbiri ardınca karmaşık labirentlerden
oluşan gizemli alanın, Kapadokya'dan sonra en büyük,
Karadeniz'de de tek yeraltı kenti olma özelliğine
sahip olduğu bildirildi. Sinop Kent Haber, 18.04.2008 |
|||||
|
TARİHİ ESER KAÇAKÇISI YAKALANDI Kayseri Jandarma ekipleri, Kayseri'den İstanbul'a giden bir yolcu otobüsünde yaptığı aramada bronz tarihi eserler ele geçirdi.
Edinilen bilgiye göre Kayseri İl Jandarma Komutanlığına bağlı Himmetdede Jandarma ekipleri, alınan bir ihbarı değerlendirerek Kayseri'den İstanbul'a gitmekte olan bir yolcu otobüsünü durdurdu.
Otobüste yapılan aramada, yolcu S.A.'nın çantasında 1 adet bronz kadın heykeli ve 1 adet tas ele geçirildi. Jandarma ekipleri ele geçirilen tarihi eserlere el koyarken, şüpheli S.A. ise gözaltına alındı. Jandarmanın olayla ilgili incelemesinin sürdüğü bildirildi. Kayseri Kent Haber, 18.04.2008 |
||||
TARİHİMİZİ KURTARMAK İÇİN TARİHİ BİR FIRSAT
Müze Müdürlüğü yapılan sondaj kazılarından sonra, bu bölgede kurtarma kazısı yapmaya karar verdi. Kültür Bakanlığı’nın da Bolu’daki bu önemli tarihi ortaya çıkarmak için, destek vermesi ve harekete geçmesi bekleniyor.
Hisar
Tepesi’nin, tarihi içinde barındıran bir höyük
olduğunu vurgulayan uzmanlar, “buranın üzerine ve
çevresine hiçbir zaman bina yapılmaması gerekiyordu.
Maalesef geçmişteki idarecilerimizde bu tarih
bilinci olmadığı için, her gelen başkan burayı adeta
katletmek için birbiriyle yarışmıştır” dediler.
Müze Müdürü Mustafa Güneş kazı çalışmaları ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, “Sözkonusu tespitler üzerine sondaj çalışmalarına son verilmiştir. Parsellerdeki yapı kalıntısı izlerinin dönemi, planı, fonksiyonu, niteliği ve oturma alanını belirlemek ve kalıntıların tümünü açığa çıkarmak amacıyla müdürlüğümüzce kurtarma kazısı yapılması planlanmaktadır.
Sondaj sonuçları Bakanlığımız, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne iletilerek; alınacak karar ve ruhsat doğrultusunda kurtarma kazısı çalışmaları yapılacaktır “ dedi. Bolunun Sesi, 18.04.2008 |
|||||
250 YILLIK BÜYÜK PAŞA KÖYÜ CAMİSİ RESTORE EDİLECEK
Çanakkale'nin Çan İlçesi'ne 12 kilometre mesafede bulunan 80 haneli Büyükpaşa Köyü'nde bulunan 250 yıllık tarihi köy camisinin restorasyon projesi tamamlandı.
Büyükpaşa Köyü Muhtarı İdris Erol, tarihi köy camiinin restorasyon kapsamına alınmış olmasından sevinç duyduklarını belirterek, "Vakıflar Genel Müdürlüğü Balıkesir Bölge Müdürlüğü'nce restorasyon kapsamına alınan 250 yıllık Osmanlı mimarisinin güzel örneklerini taşıyan camimizin rölöve, restitüsyon, restorasyon, elektrik ve mekanik tesisatı ile ilgili proje çalışmaları tamamlandı. En kısa serede restorasyonuna başlanacak çalışmayla camimiz daha güzel bir görünüme kavuşacak" dedi. haberler.com, 18.04.2008 |
![]() |
||||
İBB'DEN YENİ BİR CAMİ GİRİŞİMİ
Taksim Meydanı'na,
Göztepe Parkı'na cami konduramayan İstanbul
Büyükşehir Belediyesi (İBB), Vatan Caddesi'nin
yapımı sırasında Adnan Menderes tarafından
yıktırılan Simkeş Mescidi'ni eski Lunapark Gazinosu
olarak bilinen alanda yeniden inşa edecek. Özel
mülkiyet alanında yapılması öngörüldüğü için yargıya
takılan proje, İBB Planlama Müdürlüğü'nde
bekletiliyor. İBB ile mülk sahibinin anlaşmaya
varması halinde bölge imara açılacağından büyük bir
rant yaratılacak. Cumhuriyet, Haber: Deniz Tatarer, 18.04.2008 |
|||||
TROIA ANTİK KENTİ MÜZESİ YARIDA KALDI
UNESCO’nun Türkiye’de belirlediği 9 “Dünya Miras Alanı” içinde yer alan “Troia Antik Kenti”nde 3 yıl önce kurulması için çalışmalarına başlanan müze projesi yarıda kaldı. Çanakkale Valisi Orhan Kırlı, “Dünya Miras Alanları” listesinde yer aldığını ancak Troia gibi büyük bir zenginliği tanıtmakta gecikildiğini söyledi.
Turizm Gazetesi, 18.04.2008 |
|||||
İSTANBUL LİSTEDEN ÇIKARILABİLİR
İstanbul, UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nden çıkarılma tehlikesi ile karşı karşıya...Bu konuda Türkiye'ye tanınan 2 yıllık sürenin sonuna gelindi.
UNESCO heyetinin Mayıs ayındaki ziyareti öncesi Türkiye, sahip olduğu miras değerlerinin korunması çalışmalarına hız verdi.
UNESCO'nun, tarihin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla belirlediği Dünya miras alanları listesinde 141 ülkeden 851 varlık yer alıyor. Bu alanlardan 9'u ise Türkiye'de bulunuyor. Türkiye, özellikle İstanbul'daki kültürel varlıklarla ilgili olarak UNESCO'nun yakın takibinde. UNESCO Dünya Kültür Mirası Komitesi,'İstanbul'daki tarihi değerlerinize sahip çıkın, planlar yapın, aksi taktirde dünya mirası listesinden çıkartırız" diyerek Türkiye'ye 2 yıllık süre vermişti. Bu sürenin de sonuna gelindi.
Unesco heyeti, kararını vermek üzere, Mayıs'ta Türkiye'ye gelecek. Bu kritik ziyaret öncesi İstanbul'da toplanan Kültürel Miras İhtisas Komitesi'nde, Türkiye'de bulunan 9 dünya mirasının durumları ve yapılması gerekenler ele alınacak.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay konuyla ilgili, "Bu alanlarla ilgili bizim bir yönetim planı eksiğimiz var. Çok temel eksiklerimizden birisi, bu alanlara tahsis edilmiş, doğrudan doğruya finansal kaynaklarımız yok.Kadrosal sorunlarımız da var. Bütün bu alanlarda yetki karmaşası var." diye konuştu. Trt/Haber, 18.04.2008 |
|||||
KAPADOKYA'YA MAKYAJ
Nevşehir'in Avanos İlçe Kaymakamı Mehmet Ünlü, doğa harikası peribacaları ile her yıl Milyonlarca yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Kapadokya bölgesinde, turistlerin ilçelerinde bulunan Paşabağı2na büyük ilgi gösterdiklerini söyledi. Paşabağı'nın, Kapadokya'da peribacalarının en yoğun olarak bulunduğu merkezlerden biri olduğunu ifade eden Ünlü, peribacaları ile turistleri mest eden bu bölgedeki görüntü kirliliğinin ise bölge ve Türk turizmine yakışmadığını kaydetti.
Bu kirliliğin önüne geçilebilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, 1996 yılında Çevre Düzenleme Projesi'nin hazırlandığını ifade eden Avanos Kaymakamı Mehmet Ünlü, buna karşın 2006 yılına kadar çeşitli sebeplerden dolayı projenin hayata geçirilemediğini aktardı.Aradan geçen 10 yılın ardından bölgedeki çevre düzenleme çalışmalarına ancak 2006 yılında başlandığını aktaran Avanos Kaymakamı Mehmet Ünlü, "Peribacalarının bu kadar yoğun olduğu bir yerde dünyaya sunumuzu iyi yapmak durumundayız ancak bu güne kadar iyi yapamamışız. 2006 yılında biz projeyi başlatmaya karar verdik ve Nevşehir Valiliğimiz tarafından Köylere Hizmet Götürme Birliğimize 200 Bin YTL bir ödenek aktarıldı. Bu ödeneğinin aktarılması ile projenin yürüyüş yolları bölümünü başlattık. 2007 yılı içerisinde de buradaki yol çalışmalarını KÖYDES Projesi kapsamına alarak çalışmaları sürdürdük ve bu kapsamda çalışmalar halen devam ediyor" dedi.
Proje kapsamında bölgede Arnavut taşları ile döşeli yürüyüş yolları, seyir tepeleri, otopark ve kafeteryalar yapılacağını belirten Avanos Kaymakamı Mehmet Ünlü, turistik eşya satıcılarının kullandığı mevcut barakaların da yıkılarak bunun yerine bölgeye özgü taşlardan yeni işyerlerinin yapılacağı açıkladı. Böylesine önemli bir projede yer almaktan dolayı büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Ünlü, "Proje kapsamında 32 adet dükkan ve 3 adet kafeterya yapılacak.Bunların yapımı ile ilgili de Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan ödenek talebinde bulunduk. Bu ödeneğin gelmesi halinde bunları da tamamladığımızda projenin büyük bölümü bitmiş olacak ondan sonra ışıklandırma çalışmaları kalacak. Yaz aylarında projemizin ana çatısı bitmiş olacak.Bir kamu görevlisi olarak böyle bir işin yapılmasıyla ilgili bir katkım olduysa ben kendimi mutlu hissederim. Hakikaten çok zevkli, çok keyif verici bir çalışmaydı. 2 yıl süre ile bire bir takip ettiğim bir proje, çalışmalar ilerledikçe bende bu işten büyük keyif aldım" diye konuştu. Yeni Şafak, 18.04.2008 |
|||||
|
TARİHİ ULU CAMİ İBADETE AÇILDI
Mersin'in Tarsus İlçesi'ndeki 788 yıllık tarihi Ulucami restore edilerek yeniden ibadete açıldı.
Vakıflar Bölge Müdürü Osman Yayla, 2007 yılının Mayıs ayında restorasyon çalışmalarına başlanılan tarihi Ulucamii'nin restorasyon çalışmalarına 946 bin YTL harcandığını söyledi. İçerisinde Lokman Hekim'in türbesinin de bulunduğu Ulucami’nin 1579 yılında Ramazanoğulları'ndan Piri Paşanın oğlu İbrahim Bey tarafından şu anki konumuna getirildiğini belirten Yayla, 1895 yılında camiye ek olarak saat kulesinin yapıldığını ve 1905 yılında ise camiye şadırvan yapıldığını, bununla birlikte çevre düzenlemesi yapıldığını, çatısı, duvarları ve iç sütun ve tavanlarının aslına uygun olarak komple yenilendiğini sözlerine ekledi. Mersin Kent Haber, 18.04.2008 |
||||
TARİHİ HANLARA BETONARME KUŞATMA
Osmangazi Belediyesi'nin Koza Han karşısında tamamı yıkılmış binaya tamir ruhsatı vererek yeniden yapılmasına müsaade etmesi ile tarihi bölgenin kapatıldığına ilişkin tartışma güncelliğini korurken, Pirinç Han'ın güney duvarına 2 metre mesafede yeni bir betonarme binanın başlaması gözleri bu bölgeye çevirdi. Bayındırlık Bakanlığı, bir kısmı Vakıflar, bir kısmı özel şahıslara ait olan tarihi Pirinç Han'ını tam 25 yıllık çalışma ile bugünkü değerle 50 trilyon liraya restore ettirdi. Ancak tarihi çarşının etrafı, belediyelerin büyük kamulaştırma programlarına rağmen kuşatılıyor. Bölgedeki ilk hatalı bina TEDAŞ tarafından yapıldı. Bakırcılar Çarşısı'nın elektrik ihtiyacını karşılamak için bölgede devasa bir trafo İpek Han ile Pirinç Han'ın arkasına inşa edildi. Ayrıca bölgede bulunan sivil mimari örneği olmayan bazı binalar da yakınındaki tarihi esere rağmen bir şekilde yeniden inşa edilmeye başlandı. Bursa Hakimiyet, 18.04.2008 |
|||||
TARİHİ KÖPRÜLER RESTORE EDİLİYOR
Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü, Bergama'daki Tarihi Tabak Köprüsü ile Menemen'deki İğne Dere Köprüsünü restore ediyor.
Haber Ekspres, 18.04.2008 |
TARİHİ ESER KAÇAKÇILARI YAKALANDI
Taşköprü Yukarıemerce Köyü'nde 3 tarihi eser
kaçakçısı yakalandı.
Şahıslar gözaltına alındı. Kastamonu Nasrullah Gazetesi, 17.04.2008 |
||||
932 YILLIK CAMİNİN ONARIM SIRASINDA ÇATISINI YAKTILAR
İstanbul'un en önemli tarihi camilerinden biri olan Çorlulu Ali Paşa Camisi'nin, çatısındaki izolasyon çalışması sırasında çıkan yangın korku yarattı. Zamanında müdahaleyle 1076 yılından bu yana ayakta olan tarihi cami, yanmaktan kurtuldu. Alevlere ilk müdahale eden 2 tersane işçisi ise dumandan etkilendi. Beyoğlu Kasımpaşa'daki Camialtı Tersanesi yanında yer alan ve Sadrazam Çorlulu Ali Paşa tarafından yaptırılan tarihi Çorlulu Ali Paşa Camisi'nin çatısında, yağmur nedeniyle sızıntı meydana geldi. Bunun üzerine Çorlulu Ali Paşa Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği, çatıda izolasyon çalışması yaptırmaya karar verdi. Sabah, Haber: Mustafa Kaya, 18.04.2008 |
![]() ![]() |
||||
|
JAPONLARDAN KIRŞEHİR'E HÖYÜK ŞEKLİNDE MÜZE
Japon hükümeti Kırşehir'in Kaman İlçesi'ne höyük şeklinde ve üzeri çimle kaplı modern bir müze yaptıracak. Müzenin temeli, 25 Nisan'da Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Japon Büyükelçisi Nobuaki Tanaka tarafından atılacak.
Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü Genel Sekreteri Deniz Erbişim, Kaman-Kalehöyük kazılarının 1986 yılından beri Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi tarafından sürdürüldüğünü hatırlatırken, Japon hükümetinin bölgeye bir de modern müze yaptıracağını açıkladı. 436 milyon Japon Yeni tutarındaki müzenin ihalesinin Japonya'da yapıldığını anlatan Erbişim, "İhaleyi kazanan Japon Kajima firması, müze binasını bu yıl sonuna kadar teslim edecek. Müzenin üzeri çimlerle kaplı olacağı için dışarıdan bakanlar müze binasını höyük olarak görecek. Merhum Prof.Dr. Tahsin Özgüç'ün bilimsel yardım ve katkılarıyla başlatılan Karahöyük kazıları günümüzde de devam ediyor. Zaman, 18.04.2008 |
||||
İNGİLTERE: MÖ 500.000
İngiltere’de, Chichester şehrinin hemen dışında, Boxgrove’daki bir taş ocağında 500.000 yaşında bir insana ait iki diş ve kaval kemiği bulundu. Buluntuların azlığına karşın, kalın sedimantasyon tabakaları altında ele geçen bu kalıntıların pozisyonu, bunun İngiltere’de şimdiye dek bulunmuş en eski insan olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayan şekilde göstermekte.
Şu anda taş ocağı olan bölgede
Son Buz Çağı’nda tebeşir kayalarının üstüne çakıl
yığınları doldurdu. Daha sonra yamaçlardan akan
suyun aşındırdığı bölgede hayvan kemikleri ve birçok
el baltası açığa çıkmaya başladı.
Current Archaeology 14.04.2008 |
|||||
FATİH'TE KÜLTÜR BAŞKENTİ HAZIRLIĞI Arkitera, Der.: Zeynep Güney, 17.04.2008 |
|||||
|
TARİHİ SABUN İMALATHANESİ GÖÇÜYOR
Kilis'te, tarihi sabun imalathanesi ilgisizlik yüzünden göçmeye başladı.
Araştırmacı-yazar Abdülhamit Tektuna, Öğretmenevi karşısında bulunan tarihi sabun imalathanesi binasının 1880 yıllarda yapıldığını tahmin ettiklerini belirterek, “Masmana olarak bilinen sabun imalathanesi, yıllarca işletildikten sonra kaderine terk edildi. Ulaştığımız tarihi verilere göre Masmana 1880 yılında imalata başlamış, belki daha önce zeytinyağı imalathanesi olarak kullanılmış olabilir. Son yıllarda viraneye dönen sabun imalathanesi ilgisizlik ve bakımsızlık yüzünden göçmeye başladı. Bu tarihi bina,1930 ile 1940'lı yıllar arasında sabun imalathanesi olarak kullanılmaya başladı. SİT alanı içerisinde olduğu için çevresine herhangi bir şey yapılmadı, ancak korumaya yönelik de hiçbir çalışma yok. Tarihimiz göz göre göre yok oluyor. Tarihi yapıların korunması ve restore edilmesi gerekiyor. Eğer gerekli tedbirler alınmaz ise bir süre sonra bina tamamen yıkılacak. Tarihi yerlerimize sahip çıkmamız gerekiyor" dedi. Kilis Kent Haber, 17.04.2008 |
||||
MUHSİN ERTUĞRUL'DA PERDE KAPANDI “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Muhsin Ertuğrul
Tiyatrosuna Bağlı Sanatsal Faaliyetler-Çok Amaçlı
Salonlar Alternatifli Mimari Öneri Projesi” inşaat
işi ihalesini 207 milyon YTL fiyat teklifiyle
kazanan Taca İnşaat Ticaret Limited Şirketi ile
Sembol İnşaat ortak girişimi, 14 Şubat 2008'de yer
teslimini aldıktan sonra, Mart ayının ilk
haftasından itibaren inşaat çalışmalarını başlattı. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi ve Rumeli Salonu,
Hilton Convention Center ve Gümüş Caddesi, Harbiye
Orduevi ve Askeri Müze, Cemil Topuzlu Açık Hava
Tiyatrosu ve Taşkışla Caddesi arasında kalan ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olan
Şişli'deki 17 bin metrekarelik alanı kapsayan
projede, toplam inşaat alanı 83 bin 695 metrekare
olacak.
Taşkışla Caddesi üzerindeki trafik akışı yine
çift yönlü olarak çalışacak. Rumeli Salonu'na
ulaşımın bağımsız hale getirildiği projede, tünel
üzerinde araçlara dönüş verilerek, tekrar Taşkışla
Caddesine katılım sağlanacak. Hazine Müsteşarlığının “Harbiye Kongre Vadisi”nin 2009 yılı Ekim ayında İstanbul'da yapılacak IMF Guvernörler Toplantısına yetiştirilmesini istemesi nedeniyle çalışmalar çok hızlı bir şekilde sürdürülerek, 2009 yılı Mayıs ayında tamamlanacak. Dünya Bankası, Haziran ayından itibaren yeri teslim alarak, test çalışmalarına başlayacak. Hürriyet, 17.04.2008 |
|||||
SEMPOZYUMDA HASANKEYF VURGUSU
Batman'da '32. Turizm Haftası' etkinlikleri kapsamında düzenlenen '1. Batman Tarih, Çevre ve Kültür' Sempozyumu'nun sonuç bildirgesi açıklandı.
Sempozyumda söz alan Batman Antik Kent Hasankeyf Kazıları Başkanı ve Konya Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Abdusselam Uluçam, 2860 sayılı kanundan yakınarak bu kanunla insan faktörünün düşünülmediğini söyledi.
Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü konferans salonunda yapılan sempozyuma Batman Valisi Recep Kızılcık, kurum müdürleri ve yaklaşık 300 profesör ile davetliler katıldı. Sempozyumda bir konuşma yapan Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Abdusselam Uluçam, Hasankeyf'in kültür varlığının yok olduğunu belirterek, "Tüm dünya tarafından Hasankeyf tanınıyor herkes gelip gidiyor ve Hasankeyf adını kullanıyor. Ancak kimse Hasankeyf İnsanını düşünmüyor. Hasankeyf için bir baraj olayı söz konusudur. Bu da Hasankeyf'i yakından ilgilendiriyor. Bu çalışma alanlarının içinde Hasankeyf'in ayrı bir yeri vardır. Kültür varlığı bir yana üzerinde yaşayan insanlar vardır. Kazı alanları içinde değil Hasankeyf'in içinde yaşıyorlar. Bütün bunların yanında maalesef Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın uhdesinde bulunan tabiat varlıkları ile ilgili özel olarak çıkarılmış ve büyük donanımlara sahip 2860 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Yasası insan faktörünü göz önüne almadan düzenlenmiş. Yıllardır içinde yer aldığım arkeolojik kazılarda danışma kurullarında bunu hep gördük ve her zaman dile getirdik" dedi.
Uluçam, "Burada Hasankeyf halkının içinde bulunduğu durumdan söz etmek için söz aldım. Hasankeyf halkı çok yakın zamanda yasal bir kararla karşı karşıyadır. Hasankeyf'te yaşayıp da yasal sürece uymadan, ya da yasal prosedüre uymadan orada birkaç işletmeci vardır. Bunların çoğu garip, işsiz gerçekten yoksul insanlardır. Bunlar 2860 sayılı Yasa kapsamından dolayı işgalcilikle yerlerinden edindiler ve bir türlü geri dönemiyorlar. Buna çözüm bulmamız gerekir" diye konuştu.
Hasankeyf'in uluslararası boyutta her gün gündemde olduğunu belirten Kazı Başkanı Prof.Dr. Uluçam, "Hasankeyf'in kültürel varlığı sular altında kalacak diye kıyametler kopuyor. Bölge insanı ile anket yapıldı deniliyor. Hasankeyf insanı şunu diyor bunu diyor. Ben şahsen buna inanmıyorum. Hasankeyf'in kültür varlığı yok oluyor, kimsenin umurunda değil. Herkes Hasankeyf'in adını kullanıyor. Yerlisi yabancısı Hasankeyf'in adını kullanıyor. Kimse Hasankeyf insanını düşünmüyor. Hasankeyf insanı gene aç, gene çaresiz ama herkes onu kullanıyor. Herkes gelip ziyaret edip gidiyor ve Hasankeyf o hali ile bırakılıyor. Elinden tutan yok. Bu sosyal bir gerçektir, kanayan bir yaradır ve bu yaraya parmak basmak lazım. Eğer Hasankeyf insanını kurtarmak istiyorsak insaflı ve dürüst davranmamız lazım. Her yerde bağırıyorum. Global ısınma Hasankeyf'e ters yankı yaptı. Sadece Hasankeyf değil bölge insanının tümünü etkiledi. Geçen sene sular dondu, borular dondu. Su boruları donuyorsa Hasankeyf tarihi taşları donmaz mı? Dondu çözüldü ve şimdi eserler dökülüyor. Buna çare bulalım diyoruz, ama kimse görmüyor. Meslektaşlarım başta olmak üzere projelerden bahsediyoruz. Efendim, buna uzun süreli projeler gerekiyor, deniliyor. Hasankeyf Zeynel Bey türbesi yıkılıyor. Artık buna acil müdahale etmemiz lazım" ifadelerini kullandı. Batman Kent Haber, 17.04.2008 |
|||||
![]() |
SAVAŞ CEPHESİ MİLLİ PARK OLMA YOLUNDA
Sakarya Savaşı’nın yapıldığı yer olan Polatlı ve Haymana’da ağaçlandırma çalışmaları aralıksız südrürülürken, Çevre ve Orman İl Müdürü Haluk Özder, "Bu zengin tarihi dokuyu yeşil bir örtüyle kaplamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hürriyet Ankara, Haber: Metin Özdemir, 17.04.2008 |
||||
YEŞİL TÜRBE İÇİN RAPOR
Yeşil Türbe'nin çinileri hakkında bir rapor hazırlanıyor.
Dünyanın birçok bölgesine gönderdikleri çinilerin beğenildiğini anlatan Akbaygil, "Yeşil Türbe içinde konservasyona verdiğimiz numune bulunuyor. Ancak halen bunların testte olduğunu biliyoruz. Yeşil Türbe'nin çinilerinin Türkiye'de üretilemeyeceği gibi bir durum olacağına inanmıyoruz. Biz türbede de bugün bir inceleme yapıp, İznik Çini Vakfı olarak nasıl bir çalışma yapabiliriz bunu rapor halinde valiliğe sunacağız. Ancak en kaliteli çinilerin İznik'te, vakfımızda üretebileceğimizi düşünüyoruz" şeklinde konuştu. Bursa Hakimiyet, 17.04.2008 |
![]() |
||||
|
TARİHİ ESER OPERASYONU: 9 GÖZALTI
Bilecik'te polisin düzenlediği "Mağara K" adlı operasyonda çok sayıda tarihi eser ele geçirilirken, 9 kişi gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube ekiplerinin düzenlediği operasyonda, ellerinde bulunan çeşitli tarihi eserleri satmak isteyen kişilerin şehir merkezi, Söğüt İlçesi ve Küre köyündeki evlerine baskınlar yapıldı. Operasyonda Mustafa A. (41), Ahmet U. (41), Salih G. (42), Bayar K. (53), Ekrem A. (56), Metin Ü. (42), Cevdet A. (38), Halime U. (38) ve Nurten D. (63) gözaltına alındı.
2 ay boyunca takip edilen 9 kişinin ev ve iş yerlerinde yapılan aramada altın haç işaretleri, yakut taşar ve el yazması Kur'an-ı Kerim olmak üzere 775 parça tarihi eser ile 25 gram Hint keneviri ve 5 gram Hint keneviri tohumu ele geçirildi. Şahısların üzerinden 4 adet kuru sıkı tabanca ve bu tabancalara ait 19 adet dolu fişek çıktı. Gözaltına alınan 9 kişi, 'suç işlemek maksadıyla örgüt kurmak' suçundan adliyeye sevk edildi. Bilecik Kent Haber, 17.04.2008 |
||||
400 EV YENİLENECEK
Afyonkarahisar'da sit kapsamında bulunan 148 ev
restore edildi. Vali Haluk İmga, il merkezinde
çalışmalar kapmasında toplam 400 ev ve konağın da
restore edileceğini söyledi. Afyon Haber, 17.04.2008 |
|||||
HEYKELTRAŞ KIZDI: EREĞLİ'NİN ADI BİLE HERKÜL'DEN
Zonguldak Ereğli'de, kendisine ait Herkül heykelinin
kaldırılmasına "Ereğli'nin adı bile Herkül'den
geliyor" diye tepki gösteren heykeltıraş
Prof.Dr.
Ferit Özşen, 'Telif Hakkı Yasası'na göre,
sanatçısının bilgisi olmadan, bir eserin yerinin ve
isminin değiştirilemeyeceği ya da imha
edilemeyeceğini öne sürdü. Sabah, Haber: Bedia Ceylan Güzelce, 19.04.2008 HERKÜL HEYKELİ YERİNE ALEMDAR ANITI DİKİLECEK Hürriyet, Haber: Eyüp Bektaş - Sertan Aydemir, 17.04.2008 |
|||||
BELEN'DEKİ KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ ASLINA UYGUN RESTORE EDİLİYOR
Hatay'ın Belen İlçesi'ndeki tarihi Kanuni Sultan Süleyman Camii aslına uygun restore ediliyor.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde sancak olarak kullanılan ve ordunun Mısır seferi sırasında konakladığı Belen'de 1553 yılında Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın buyruğu ile yaptırılan ancak bakıma ihtiyacı duyulan cami, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından aslına uygun bir şekilde restore edilmeye başlandı. haberler.com, 17.04.2008 |
![]() |
||||
|
GEBZE JANDARMASINDAN TARİHİ ESER OPERASYONU
Kocaeli'nin Gebze İlçesi'nde jandarma ekipleri, çeşitli dönemlere ait 2 bin adet sikke, 25 adet yüzük ve bronz takı ele geçirdi.
Edinilen bilgiye göre, aldıkları bir ihbarı değerlendiren İlçe Jandarma Komutanlığı'na bağlı Şekerpınar Karakol Komutanlığı ekipleri, bir kişinin elinde bulunan çeşitli dönemlere ait tarihi eserleri pazarlamak istediğini tespit etti. haberler.com, 17.04.2008 |
||||
ULUCAMİ'YE SARHOŞ ÇARPTI
Alınan bilgiye göre; Ulu Camii bahçe duvarı ve korkuluklarına çarpan alkollü sürücü, bahçe duvarı ve korkulukların devrilmesine sebep oldu. Ulu Camii'nin büyük bir tehlike atlattığı kazada cami bahçesinde bulunan ağaç ve duvarın olmaması durumunda duvara çarpacak aracın camide büyük hasara sebep olabileceği belirtildi.
Ulu Cami Bakım Onarım Derneği Başkanı İbrahim Aydın, "Aşırı hızla gelen ve sarhoş olan özel taksi sürücüsü direksiyon hakimiyetini kaybederek önce cami yanında bulunan ağaca çarparak devirdi. Devrilen ağacın demir parmaklıklar üzerine düşmesi sonucu duvar ve parmaklıklar içeri doğru yıkıldı. Birinci ağaca çarparak deviren sarhoş sürücü ancak duvar ve ikinci ağaca çarparak durabildi. Sarhoş sürücünün kullandığı araçta 2 kişi bulunuyordu Birisi ağır yaralandı. Emniyet müdürlüğü ekipleri bu kişiler hakkında rapor tutarak işlem yaptı. Eğer önce ağaca ve duvara çarpmamış olsa bu araç cami duvarına çarpacaktı. Bu durumda da emsalsiz bir miras olan Ulucami duvarında içeri doğru patlama, kırılma ve yırtılma gibi önemli hasarlar olabilirdi. Bu tehlikeyi önce ağaç sonrada duvar ve parmaklıklar önledi." dedi. Yıkılan duvar ve demir parmaklıkların bir an önce yapılması gerektiğinin altını çizen İbrahim Aydın, "Bu konuda Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne haber verdik gelip rapor tuttular. Ayrıca Osmangazi Belediyesi'ne de bilgi verdik onlarda ilgileneceklerini belirttiler. Özellikle yerli ve yabancı turist sayısında büyük artış yaşanan bahar mevsiminde bu çirkin görüntünün bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Şu anki durum Ulucamiye yakışmayacak çirkin bir görüntünün yanısıra, yoldan geçen vatandaşlar içinde büyük tehlike arzediyor." diye konuştu.
Çevreden geçen vatandaşlar ise gördükleri manzara karşısında şaşkınlıklarını gizleyemeyerek, birbirlerine burada neler olduğunu sormakta. Ulu Cami duvar ve parmaklıklarının yıkılmasına kızan vatandaşlar bunun sebebini öğrenmek için gördükleri ilk kişiden bunu öğrenmeye çalışıyorlar. Vatandaşlar bu çirkin görüntünün bir an önce giderilmesini istedi.
Ulu Cami Bursa'nın en görkemli camisidir ve en önemli tarihi yapılarındandır. Evliya Çelebi'nin ifadesi ile Bursa'nın Ayasofyası'dır. Ulu Camii, Osmanlı Devleti'nin dördüncü hükümdarı Yıldırım Bayezıd tarafından mimar Ali Neccar'a 1396-1399 yılları arasında yaptırılmıştır. Rivayete göre Sultan, Niğbolu Zaferi öncesinde savaşı kazanmak için Allah'a yalvarmış ve 20 cami yaptırmayı adamıştı. Zaferden sonra damadı Emir Sultan'ın önerisi ile 20 cami yerine 20 kubbeli tek bir cami yaptırmaya karar vermişti. Cami, zaferden elde edilen ganimet ile yapılacaktı. Ancak 1402'deki Ankara Savaşı'nda sultanın esir düşmesinden sonra Timur camiyi ahır olarak kullanmış, 1403 yılında Moğol Şeyhi Emir Bedrüddin yaktırmış, 1413'de Karamanoğlu Mehmet Bey'in kuşatması sırasında cami tekrar yanmış. Onarımı, Bayezıd'ın oğlu 1. Mehmet tarafından gerçekleştirilen cami 1421 yılında ibadete açılmış. 1 Mart 1855 tarihlerinde ki büyük depremde 17 kubbesi çöken cami, onarım görerek 1862 yılında tekrar ibadete açılmış; 1889 yangınında da hasar görmüş olan Ulucami Bursa'nın en çok ziyaret edilen dini ve tarihi mekanlarındandır. haberler.com, 17.04.2008 |
|||||
TARİHİ URARTU TAPINAĞI İLGİSİZLİK KURBANI
Van’da bulunan Urartular dönemine ait tarihi ‘Meher Kapı’, ilgisizlik ve bilinçsizlikten dolayı yok olmayla karşı karşıya. Urartuların ilk ulusal tanrısı olan ‘Haldi’ adına inşa edilen tapınağın duvarlarındaki yazılar ve etrafındaki çöpler bakımsızlığın ve ilgisizliğin kanıtı. Dönemi hakkında en önemli kaynaklardan biri olarak gösterilen Meher Kapısı’nın tarihi MÖ 9. yüzyılda Urartu kralı ‘İşpvini’ ile oğlu ‘Manva’ dönemine kadar uzanıyor. Van Arkoloji Müzesi yetkilileri, Meher Kapı üzerinde yazılan yazılar ve tahribat nedeniyle 3 kişilik bir komisyon oluşturulduğunu ve konu hakkında çalışma yürüttüklerini belirtti. Çalışma sonucunda hazırlanan raporun İl Kültür Müdürlüğü’ne gönderildiğini söyleyen yetkililer, sunulan rapor çerçevesinde çalışmalar yürütüldüğünü ve çalışmaların halen devam ettiğini kaydetti. Birgün, 16.04.2008 |
|||||
İLGİSİZLİK VE DEFİNE
AVCILARI, İKİ BİN YILLIK ZENGİBAR KALESİ'Nİ TARİHTEN
SİLMEK ÜZERE
Her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışan Zengibar Kalesi, tarihin korunması için mücadele eden tarih severlerin şaşkınlık ve burukluk yaşayacağı ender yerlerden birisi. Nerdeyse kalenin tüm taşları yıkılmış bir vaziyette ve kalenin surları içinde kalan düz alanlar hazine avcıları tarafından köstebek yuvası haline getirilmiş bir durumda.
Bizans Roma dönemine ait
olduğu bilinen Zengibar Kalesi tarihi kaynaklarda
içinde bir zamanlar 27 kilisenin olduğu büyük bir
şehir olarak geçiyor. Tarihi
kaynaklardaki bilgiler şöyle: ''Bozkır İlçesi, bölge
olarak eski çağda İsaura bölgesi içindeymiş. Bizans
(Roma) döneminde Leontopolis olan bugünkü şehrin
güney doğusunda, daha sonra
yeni İsauri denilen (İsauria Nova)
büyük bir kale yapılmıştır. (Bugünkü adı Zengibar)
kalede yirmiyedi adet kilisenin olduğuna bazı
Bizans kaynaklarında rastlanmıştır. Kalenin bugün birkaç
burcu ayakta kalabilmiş, daha çok amatör define
arayıcılarının tahribine uğramıştır. 'Büyük Selçuklu
(Anadolu) Sultanı Alaeddin Keykubat Alaiye (Alanya)'yı
fethe giderken buradan geçtiği tahmin edilmektedir.
(Çünkü Alanya'ya en kısa karayolu buradan
geçmektedir.''
Surlarının uzunluğunun 4 km olduğu bilinen Zengibar Kalesi'nin Selçuklular zamanında fethedildiği sanılıyor. Kalede daha önce araştırma yapan bir kazı ekibi, burasıyla ilgili almış olduğu notlarında Kalenin içinde bulunduğu durumu bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Alınan o notlardan bazıları şöyle: ''İsaura kenti son yüzyıl için de yağmalanmış ve çevre köylerinin cami, okul ve ev yapımında kullandıkları yapı taşlarının büyük bir kısmı buradan gitmiştir. Bozkır İlçe merkezin deki Çarşamba Çayı üzerin de bulunan köprünün taşları ve eski Askerlik Şubesi binasının bazı yapı taşları ile sütunları İsaura dan getirilmiştir. Yağmalanmasına hala devam edilen İsaura dan özellikle Işıklar, Ulupınar, Hisarlık ve Acılar Köylerine bazı mimari parçalar götürülmüş ve Okul, Cami ve Ev duvarların da süs olarak kullanılmıştır.
Konu ile ilgili görüşlerine başvurulan Konya Kaleler ve Müzeler Müdürlüğü'ne bağlı yetkili isimler, kale içinde daha önce bir araştırma yapıldığını ve kalenin korunması amacıyla etrafa dikenli tel çekildiğini söylediler. Kaleden taşınan taşların civardaki yapılarda kullanılmasının yasak olduğunu bildiren yetkililer, buna rağmen bunun olmasına engel olamadıklarını söylediler. Civarda bulunan yapılarda kaleye ait taşların olduğunu yanlış bulduğunu dile getiren yetkililer şöyle dediler: ''Bunu herkes yapıyor. Konya Valilik binasında bile tarihi kalıntılara ait izler bulmak mümkün. Doğru bir şey değil ama buna engel olamıyorsunuz.'' Kalenin en az iki bin yıllık olduğunu ve akademik anlamda bir kazı yapılması durumunda ortaya antik bir kentin çıkacağını belirten yetkililer, bunun olması için ciddi bir bütçenin ayrılmasını söylediler. haberler.com, 16.04.2008 |
|||||
DESTAN YAZILAN CONKBAYIRI SİPERLERİ ONARILIYOR
Çanakkale Savaşları'nda Mehmetçiğin kahramanca çarpıştığı Conkbayırı'ndaki siperlerin onarılması için çalışma başlatıldı.Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park Müdürü İsmail İşeri, törenlerin yapılacağı önemli noktalardan biri olan siperlerde meydana gelen bozulmaların, çok kötü bir görünüm oluşturduğunu söyledi.
İşeri, siperlerin 1970 ve 1980'li yıllarda elden geçirildiğini dile getirerek, "1994'te yaşanan büyük orman yangınının ardından siperler bir kez daha onarıldı. Ancak aradan geçen yıllarda siperlerde bozulma ve dağılmalar meydana geldi." dedi. Çanakkale Savaşları'nda Mustafa Kemal Atatürk'ün Mehmetçiğe, "Size taarruzu emretmiyorum. Ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir.'' diye seslendiği Conkbayırı'nda bulunan toplam 911 metre uzunluğundaki siperlerin onarımına başlandığını anlatan İşeri, siperlerin 450 metrelik bölümündeki çalışmaların devam ettiğini, toplam maliyetin 40 bin YTL olacağını ifade etti. Zaman, 16.04.2008 |
|||||
|
YALE ÜNİVERSİTESİ'NDE MACCHU PICHU'DAN GELME 40.000 ESER
Peru’lu uzmanlar 1900lerde yapılan çalışmalar sırasında Yale Üniversitesi’ne İnka şehri Machu Picchu’dan yaklaşık 40.000 eseri gittiğini düşünüyor. Bu ise şimdiye kadar tahmin edilen miktardan 10 kat daha fazla.
İki ülke arasında yapılan anlaşmanın bir parçası olarak Mart ayında Peru’dan bir ekip bu üniversiteyi ziyaret ederek depolarda bulunan çanak, çömlek, kemik ve mücevherlerin bir envanterini çıkardı. Peru ekibinin başkanı Hernan Garrido Lecca geçtiğimiz günlerde bu listeyi ajanslara açıkladı ve açıklanan bu liste şimdiye kadar bilenenden çok daha fazla. Yale Üniversitesi mezunu kaşif Hiram Bingham’ın 1911 de Machu Picchu’yu bulmasından sonra bu üniversiteye gönderilen tüm bu eserler Peru tarafından geri istenmekte. Reuters, Haber: Jean Luis Arce, 13.04.2008 |
||||
90 YILLIK SAĞLIK MÜZESİ YENİDEN FAALİYETE GEÇECEK
Bundan 90 yıl önce 'halkı salgın hastalıklardan korumak, bu hastalıkları önlemek ve hijyen kurallarını öğretmek' amacıyla kurulan, ancak 1980'lerden sonra işlevini yitiren Sıhhiye Müzesi, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yeniden canlandırılacak.
Müze Koordinatörü Dr. Gülsüm Önal, 1915'te Sultanahmet Divanyolu'nda kurulan müzenin bugün Eminönü Sağlık Grup Başkanlığı hizmet binası olarak kullanıldığını kaydetti. O dönemde dünya standartlarında bir müze kurulduğunu söyleyen Önal, halkı aydınlatmak için yağlıboya tablolar, hastalık patolojisini gösteren maketler yapıldığını anlattı. Aynı misyona uygun çalışma başlattıklarını kaydeden Önal, müzenin sağlık problemleriyle mücadelede işlev görmesini hedeflediklerini ifade etti. Zaman, 16.04.2008 |
|||||
KURTULUŞ SAVAŞI'NDA MEHMETÇİĞE UN ÜRETEN FABRİKA SANATEVİ OLDU
Denizli'nin sayılı tarihi eserleri arasında yer alan ve Kurtuluş Savaşı'nda un imal edilen Külahçıoğlu Un Fabrikası, 2004'ün Ekim ayında çıkan yangında kül oldu. Sadece dört duvarı kalan fabrika binası, restore edilerek kültür ve sanat merkezi haline dönüştürüldü.
Külahçıoğlu Un Fabrikası, Türk milletinin var olma mücadelesi olarak nitelendirilen Kurtuluş Savaşı'nda Mehmetçik'e un üretti. 15 yaşına bile gelmemiş, eli silah tutan erkek çocuklarının cepheye koştuğu ortamda hanımlar da fabrikada gece gündüz un üretti. Mehmetçik'e ekmek gönderilmesi için çalışılan tarihi mekan, savaş bittikten sonra kaderine terk edildi. Yıllardır bakımsız duran bina, 2004'te tinerciler tarafından yakıldı. Yangın sonrası Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, sadece dört duvarı kalan tarihi binanın restore edilmesini istedi. Aradan iki yıl geçtikten sonra 1 milyon YTL'ye restore edilerek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2006'da hizmete açıldı. Tarihi binada en güzel işin kültür-sanat olacağını düşünen yetkililer, daha önce Çamlık Nikah Sarayı'nda hizmet veren konservatuvarı buraya taşıma kararı aldı. Binada artık ud, keman, org, flüt, saz, ney, gitar gibi çeşitli kursların yanı sıra müzisyenlik ve halkoyunları eğitimi de veriliyor. Konservatuvarda 2 bin öğrenci, beş on kişilik sınıflarda yaz ve kış dönemleri olmak üzere kurslara katılıyor.
Tarihe adını altın harflerle yazdıran fabrikayı sanata kazandırdıkları için mutlu olduklarını söyleyen Zeybekci, "Külahçıoğlu, kültür varlıklarının restorasyonunda çok önemli bir referans oluşturmaktadır. Gelen giden herkes bu restorasyonu görüyor. Başarılı bir örnek oldu." dedi. Restorasyon için 1 milyon YTL harcandığını ifade eden Zeybekci, "Bu un fabrikası, Osmanlı döneminde şehrin ihtiyacını karşılamış. Kurtuluş Savaşı'nda ise cepheye gönderilen ekmekler için un imal etmiş. Cumhuriyet döneminde de şehre yine aynı hizmeti vermiş, ancak yıllar sonra kendi haline bırakılması sebebiyle yangına yenik düşmüş. Biz bu eseri gelecek nesillerimize aktarmak için büyük gayret sarf ettik ve sonunda restorasyonu bitirdik. Küllerinden doğdu, şimdi binada müzik sesleri yükseliyor." şeklinde konuştu. Zeybekci, konservatuvar olarak kullanılan binada toplantı ve kokteyller de düzenlendiğini sözlerine ekledi. Zaman, Haber: Mehmet Yatkın, 16.04.2008 |
|
||||
|
TARİHİ İDADİ'NİN RESTORASYONU TAMAMLANIYOR
Bilecik'in Söğüt İlçesi'ndeki tarihi Hamidiye İdadisi'nin restorasyonunda son aşamaya gelindi.
1992-2001 yıllarında Sağlık Meslek Lisesi olarak kullanıldıktan sonra, uzun zaman atıl durumda bekleyen Hamidiye İdadisi, restorasyonu tamamlandıktan sonra yeniden kullanılacak. Ekim 2007 yılında başlanan tarihi yapının onarımını İ.K.S. şirketi yürütüyor. 2001 yılında Kültür Bakanlığı'na devredilen bina mayıs ayında tamamlanıp kütüphane olarak hizmet verecek. 1905 yılında II. Abdülhamid Han'ın Söğüt'e yapmış olduğu ziyaretin ardından sultanilere ve meslek okullarına öğrenci yetiştirmek için yaptırılan ve üzerinde sultanın tuğrası bulunan idadi iki kattan oluşuyor. Kırmızı kesme taştan yapılan pencere ve kapı sütunları, ihtişamlı görünüşüyle ata yadigarı olan tarihi binanın kapısı dokuz manda arabası ile taşınarak getirilmiş. Çevre düzenlemelerinde son aşamaya gelinirken, binanın onarımı bittiğinde bahçesinde iki adet de süs havuzu yer almış olacak. haberler.com, 16.04.2008 |
||||
ARKEOLOGLARDAN TÜRKİYE KİTABI
Troia Antik Kenti'nde arkeolog olarak görev yapan Rüstem Aslan, Frank Schweizer ve Stephan W.E. Blum'un, Türkiye'nin 7 bölgesini tarih, coğrafya, ekonomi ve arkeolojisiyle ele aldıkları Almanca yayımlanan "Türkei" adlı kitap, Avrupa'daki kitapçıların raflarında yerini aldı.
Troia Antik Kenti Kazı Heyeti Başkan Yardımcısı Yrd.Doç.Dr. Rüstem Aslan, "Türkei"nin, Türkiye ile ilgili bugüne kadar yayımlanmış en kapsamlı kitap olduğunu, bu kitabın, özellikle Avrupa'da ülkenin tanıtımına büyük katkı sağlayacağına inandıklarını söyledi.
Kendisi gibi Troia Antik Kenti'nde arkeolog olarak görev yapan Frank Schweizer ve Stephan W.E. Blum ile yaklaşık iki yılda tamamladıkları kitabın 700 sayfa olduğunu ve Hakan Öğe tarafından çekilen 550 kare fotoğrafla içeriği genişlettiklerini belirten Aslan, kitapta Çanakkale'ye de önemli yer ayırdıklarını ifade etti.
Kitapta, Türkiye'nin kentlerini ve bölgelerini, tarihi, ekonomisi, arkeolojisi ve coğrafyasıyla ele aldıklarını anlatan Aslan, şöyle devam etti: "Türkei, Avrupa'nın en büyük yayınevi olan Komet yayınevi tarafından 10 bin adet basıldı ve Avrupa ülkelerindeki kitapçıların raflarında yerini aldı. Bu yayınevinden, daha önce Vietnam, Afrika, Hindistan ve Çin ile ilgili kitaplar çıkarıldı. Beşinci kitap ise Türkei oldu. Frankfurt Kitap Fuarı'nda bu kitabın tanıtımını yapacağız ve Türkiye'ye olan ilgi bu kitap sayesinde artacak. Bunun turizm açısından girdisini göreceğiz.
Kitap, kültür turizmi yönünden Türkiye'nin bütün bölgelerini ön plana çıkarıyor. Klişelerden uzak, ülkemizi olduğu gibi zenginlikleriyle, sorunlarıyla, objektif ve estetik bir açıdan ele alıyor. Türkei, Türkiye ile ilgili bugüne kadar yayımlanmış en kapsamlı kitap. Bu kitabın, özellikle Avrupa'da ülkemizin tanıtımına büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz." Trt/Haber, 16.04.2008 |
|||||
MUĞLA'DA TARİHİ EV YANDI
Muğla'da 100 yıllık olduğu bildirilen ahşap ev, çıkan yangında kullanılamaz hale geldi.
Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan tescilli olduğu öğrenilen Şeyh Mahallesi Dibektaşı Sokak'taki tarihi ahşap evde çıkan yangını söndürme çalışmalarına 6 arazözle 30 itfaiye eri ve mahalle sakinleri katıldı. İtfaiye ekiplerinin yoğun çabasına rağmen tarihi ev, 1 saatte tamamen yandı. Mahalle sakinleri, boş tarihi evde, uyuşturucu özelliği olan uçucu madde bağımlısı gençlerin kaldığını iddia ederek, "Muğla'da çok sayıda tarihi ahşap ev bu şekilde yandı. Bu yangınların nedenleri ortaya çıkarılmalı." dediler. Zaman, 16.04.2008 |
AVUSTURYALI ARKEOLOĞA NAZİ VETOSU
Avusturya'nın Efes antik kenti kazılarının başkanlığına seçtiği ancak Türkiye'nin tecrübesiz olduğu gerekçesiyle, veto ettiği arkeolog Sabine Ladstaetter'in geri çevrilmesinin ardında yatan gerçek nedene ilişkin, Avusturya'nın Profil dergisi ilginç bir iddia ortaya attı: Ladstaetter'in babası, Türk düşmanı Nazi hayranı siyasetçi Joerg Haider'le sıkı dost olduğu için, genç arkeolog geri çevrildi. SABAH'ın konuyla sorularını yanıtlamayan Ladstaetter, Profil dergisine ise, "Benim siyasi görüşlerim babamınkiyle çok farklı" demekle yetindi. Öte yandan Türkiye, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nden yeni bir isim önermesini talep etti. Avusturya ise Ladstaetter isminde ısrar edeceği yanıtını verdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ladstaetter'in görevi üstlenmemesi gerektiği konusunda kararlı. Sabah, Haber: Bedia Güzelce, 16.04.2008 |
||||
KÖYE TARİHİ ESER BASKINI
İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince Battalgazi İlçesi'ne bağlı köye düzenlenen operasyonda, aralarında Bizans dönemine ait Kartal figürünün de bulunduğu arkeolojik eserler ele geçirildi, 1 kişi gözaltına alındı. Malatya Haber, 16.04.2008 |
![]() |
||||
|
KAFATASI AİT OLDUĞU YERE GERİ DÖNÜYOR
2000 yıllık Roma Dönemi kafatası, Yorkshire Dales’da 1996 yılında mağara dalgıçları tarafından bulunan yerine geri dönüyor. Bu buluntu, o dönemde arkeologlar tarafından en önemli keşiflerden birisi olarak kabul edilmişti. Ellili yaşlarında olan bir kadına ait bu kafatası Karbon 14 testi yapılması için getirildiği Sheffield Üniversitesi’nde saklanıyordu ve artık kapatılmış olan mağarada, ilk bulunduğu yere yerleştirildi.
Aynı mağarada Bronz Çağı’na tarihlenen insan ve hayvan buluntuları da mevcuttu. Bu döneme ait mağara gömüleri o denli ender ki, bu mağara bir arkeolojik hazine kabul ediliyor. Uzmanlar mağaranın doğal bir mezar olabileceğini ama bazı iskeletlerin kurban edilmiş olabileceğini söylemekteler.
Bu kemikleri uzun bir zamandır incelemekte olan Lancaster Üniversitesi’nden Tom Lord, daha açığa çıkmamış kemikler olduğunu düşünüyor. Büyük olasılıkla yeraltına dünyasına girişin “kapısı” olması dolayısıyla, mağaranın kutsal bir yer olarak kabul edildiğini ve burasının içinde bulunan birçok kalıntı ile, bir “zaman kapsülü” olduğunu belirtmekte.
Mezarları ve kalıntıları korumak için mağaranın ağzı, kafatasının yerine yerleştirilmesinden sonra taş ve toprakla kapatıldı. BBC News, 11.04.2008 |
||||
ALLIANOI'DE HABER AMAÇLI FOTOĞRAF ÇEKMEK YASAK!
Bergama’daki Allianoi antik kenti, adeta sessizlik
içinde baraj suları altına gömülmek isteniyor. Baraj
inşaatıyla birlikte bölgenin kontrolü, Kültür
Bakanlığı’ndan Devlet Su İşleri Müdürlüğü’ne geçti.
Ardından da, bölgeye, gazetecilerin girişine yasak
getirilmeye başlanırken, toplu ziyaretler de izne
tabi tutuluyor. Bergama Kaymakamlığı, gazetecilerin,
bölgeye girişine izin vermiyor. Kaymakamlığın bu
yasağı, Allianoi Girişim Grubu’nun dün bölgeye
yaptığı ziyaret sırasında da görüldü. Grubun,
ziyaret için yaptığı başvuruya izin verildi ancak
kaymakamlık izin için şart koydu. Bu şart da ‘haber
amaçlı’ fotoğraf çekilmemesi oldu. Dün Allianoi’de
yapılan etkinliği izlemek isteyen TRT grubu, alana
alınmadığı için etkinliği uzaktan izlemek zorunda
kaldı. Birgün, 16.04.2007
"ALLIANOI İÇİN HAYKIRMAYA DEVAM"
Allianoi Girişim Grubu, yapımı tamamlanan Yortanh Barajı nedeniyle sular altında kalacak antik kent Allianoi'ye gezi düzenledi. Geziye İzmir ve çevre ilçelerden çok sayıda çevreci katıldı.
Allianoi Kurtarma Kazıları'nın başkanlığını yapan arkeolog Ahmet Yaraş, geziye katılan çevrecilere Allianoi ile ilgili bilgiler verirken, Allianoi Girişim Grubu Sözcüsü avukat Hila Küey de Allianoi'nin kurtarılması için bugüne kadar yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Küey yaptığı konuşmada Allianoi'nin geri dönülemez bir yola girdiğini ancak her şeye rağmen Allianoi'nin kurtarılması için haykırmaya ve çalışmalarını sürdürmeye devam edeceklerini söyledi.
Yapılan konuşmaların ardından Çiğli Tiyatroevi de Alilanoi için hazırladıkları oyunu çevrecilere sergiledi. Bu arada geziye katılan Bisikletçiler Derneği üyesi bir grup da, Bergama sokaklarında bisiklet turu atarak Allianoi'nin durumuna dikkat çekti. Birgün, 15.04.2008 |
|||||
MİMAR SİNAN'I AĞIRNAS'A HAPSETMEYELİM
Ünlü Türk
ustası Mimar Sinan ölümünün 420'nci yıldönümünde
doğum yeri Ağırnas beldesinde anıldı. Anıldı
anılmasına ama, mimarların, mühendislerin Kayseri
kent yöneticilerinin tüm çabalarına rağmen, büyük
ustanın ölüm yıldönümü ne kamuoyunda ne de medyada
gereken önemi ne yazık ki göremedi. Kayseri
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'nin
"Mimar Sinan'ı Ağırnas'a hapis etmeyelim. Anma
günlerini, Mimar Sinan'ın adına yakışır şekilde daha
geniş katılımlarla yapalım" sözleri ise, anma
etkinliklerine gelecek yıl başka bakış ve bir başka
dikkat çekiş olacağının öncüsüydü. Yörede çok
sevilen, Sinan aşığı ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof.Dr.
Metin Sözen ise Mimar Sinan'ı daha etkin anmanın
eserlerinin çeşitlendirilmesi ve sürekliliğinin
sağlanmasıyla mümkün olacağını söyleyerek, hedef
gösterdi. Ama görünen o ki, Kayseri'nin Ağırnas
köyünden izlediği kafasına naksettiği Erciyes
Dağı'nı İstanbul'a götürüp, Süleymaniye'nin sülieti
ile benzeştiren ünlü usta, baba ocağı Kayseri dışına
tam olarak taşınamıyor. Anma töreninde Özhaseki'den güzel ve anlamlı bir öneri geldi. Aynı zamanda tarihi Kentler Birliği Başkanlığı'nı yapan Mehmet Özhaseki'nin, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Fikret Üçkan, ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof.Dr. Metin Sözen, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Niksar Belediye Başkanı İdris Şahin ve çok sayıda Sinan'ın torunu önünde, "Gelin, Sinan'ı Ağırnas'a hapsetmeyelim. Tarihi Kentler Birliği'nin nisan ayı toplantılarını Ağırnas'da yapalım. Türkiye Mimarlar Odası, nisan ayı toplantılarını Kayseri'de bizim ev sahipliğimizde yapsın. Tüm belediye başkanlarını, dünyaca ünlü mimarları buraya davet edelim. Misan Sinan haftasını önümüzdeki yıldan itibaren dolu dolu yaşayalım" önerisi getirdi. Bu öneriye yürekten katılıyor ve törenlerin rutin görünümünden çıkarılmasını arzuluyoruz. Türk mimarisinin babası sayılan, uluslararası anlamda bir mimari dehaya sahip Sinan'ı anlamak ve anlatmak, yeni nesillere tanıtmak her Kayserilinin ecdat görevidir, gurur duyması gereken bir milli konudur. Referans, Haber: Oktay Ensari, 15.04.2008 |
|||||
KONYA'NIN PERİBACALARI BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR
Selçuk Üniversitesi Cihanbeyli Meslek Yüksekokul Pazarlama Bölümü öğrencileri, Doğa Sporları, Müzik ve Fotoğrafçılık Topluluğu’nun yanı sıra Çanakkale, Mersin ve Niğde Turizm Topluluğu’nun düzenlediği geziye katıldı. Cihanbeyli Kuşça Belediyesi’nin de desteğiyle öğrenciler, beldede bulunan “Peribacaları”nı gezdi.
Kapadokya’da bulunan peribacalarına rakip olarak gösterilen peribacalarını tanıtmak için böyle bir gezi düzenlediklerini belirten Cihanbeyli Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd.Doç.Dr. Şaban İnam, “İlçemizde bulunan peribacalarını öğrencilerimize tanıtmak istedik. Öğrencilerimize tarihi ve turistik bölgeleri tanımaları gerekir. Bu peribacalarının turizm açından da büyük bir tanıtıma ihtiyacı var” dedi. 45 kişinin katıldığı gezide öğrencilerin kampta kurduğunu belirten İnam, öğrencileri ders dışında sosyal ve kültürel faaliyetlerle de öğrencileri en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştıklarını söyledi.
Merhaba Gazetesi, 15.04.2008 |
![]() |
||||
PERİBACASI EVLER LÜKS OTEL OLUYOR
Kapadokya’nın kayadan oyma pansiyon, butik otel ve evleri ile ünlü Uçhisar beldesinin Belediye Başkanı Mustafa Zuhal, turizmin geliştirilmesi için ‘kaya ev’ pansiyonculuğunu desteklediklerini söyledi. Göreme, Ürgüp, Avanos, Uçhisar, Mustafapaşa ve Ortahisar belediyelerinin, kaya evleri kullanarak ev pansiyonculuğunun geliştirilmesine katkı sağladıklarını kaydeden Zuhal “Peri bacaları ve tabii yeryüzü oluşumları ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken Kapadokya bölgesinin önemli turizm merkezlerinden Uçhisar Beldesi’nde peri bacası evlerden butik otele dönüştürülen mekanların sayısı hızla artıyor. Bölgeye özgü tüf kayalardan oyulu peri bacası evleri konaklama merkezlerine dönüştüren tesisler, misafirlerine otantik ortamda tatil imkanı sunuyor. Değişik dokusu ile ideal bir konaklama imkanı olabilecek kaya ev pansiyonculuğunun geliştirilmesi, yöre halkının turizme katılmasını ve döviz akışını sağlayacaktır” dedi. Türkiye Gazetesi, 15.04.2008 |
|||||
|
HOCA ALİ RIZA'YA 405 BİN YTL Portakal Sanat ve Kültür
Evi'nin '2008 İlkbahar Müzayedesi'nde, Hüseyin Zekai
Paşa'nın 'İncirli Natürmort'u 410 bin YTL, Hoca Ali
Rıza'nın peyzajı 405 bin YTL'ye satıldı. Satışa 400
bin YTL başlangıç fiyatıyla sunulan Hüseyin Zekai
Paşa'nın eski Türkçe ve Fransızca imzalı tuval
üzerine yağlı boya 'İncirli Natürmort'u 410 bin YTL,
150 bin YTL başlangıç fiyatı ile satışa çıkarılan
Hoca Ali Rıza'nın peyzajı 405 bin YTL'ye alıcı
buldu. Her iki eseri de müzayedeye telefonla katılan
sanatseverler aldı. 'Şevket Rado Hat ve Kitap Koleksiyonu' ise farklı koleksiyonculara dağılırken İbrahim Mütefferika'nın İstanbul'da kurduğu ilk Türk matbaasında basılan kitapların tamamından oluşan 17 kitaplık koleksiyon 145 bin YTL başlangıç fiyatıyla çıkarıldığı artırmada, 380 bin YTL'ye satıldı. Radikal, 15.04.2008 |
||||
HALİÇ'E KORUMA
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, geçtiğimiz günlerde
yıkımlarla gündeme gelen ve eleştirilerin odağına
oturan Haliç Tersanesiyle ilgili tartışmalar üzerine
“Haliç Tersanesi tarihi ve kentsel SİT alanı
içerisindedir. Tersane bölgesinde tescilli yapılar
bulunmaktadır. Koruma Kurulu izni olmadan hiçbir şey
yapılamaz” dedi. Günay, MHP İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, Haliç Tersanesiyle ilgili soru
önergesini cevaplarken, “Hiçbir kurum ve kuruluşun
taşınmaz kültür varlıkları konusunda keyfi
davranmasına izin verilemez” diye konuştu.
Türkiye Gazetesi, Haber: Yücel Kayaoğlu, 15.04.2008 |
|||||
EREĞLİ'DE CAMİDE MERMER ASLAN GÖVDESİ ÇIKTI
Ereğli’de onarımı yapılan tarihi caminin bahçesinden, Roma dönemine ait olabileceği belirtilen 1.5 metre boyunda mermerden yapılmış aslan gövdesi çıktı.Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nce, ilçe merkezindeki tarihi Ulu Cami'de yapılan restorasyon çalışması sırasında, caminin bahçesinde bulunan yeraltındaki kalorifer kazanı söküldü. Kazanın altından yaklaşık 1.5 metre uzunluğunda mermerden yapılmış aslan gövdesi çıktı. Ereğli Müze Müdürlüğünde görevli tarihçi Ali Haydar Atalar, aslan heykelinin Roma dönemine ait olabileceğini bildirdi. Aslanın kırık olan baş kısmı ile ayaklarının bölgede araştırılacağını kaydeden Atalar, bu sahadaki onarım çalışmalarının da durdurulabileceğini belirtti. Merhaba Gazetesi, 15.04.2008 |
2400 YILLIK AKBABA RESMİ BULUNDU
Peru'da uçucu kuşların en irilerinden biri olan Güney Amerika akbabasının, MÖ 600-800 yıllarına ait olduğu belirtilen dev bir resmi bulundu.
"Akbabanın Gözü" adlı keşfi yapan heyetin başkanı Eduardo Herran, 137 metre uzunluğunda, 87 metre genişliğindeki resmin, ülkenin güneyindeki Ica bölgesinde bulunduğunu bildirdi. Yeni Şafak, 15.04.2008 |
||||
"TEKLİF ETTİM, GÜL SICAK BAKTI"
Bu projenin temelinde Yıldız Sarayı’nın içinde bulunduğu parçalanmış durum yatıyor. Çünkü bir külliye şeklinde olmasına rağmen sarayın her birimi üniversiteden sendikalara, vakıflardan MİT’e kadar farklı kurum ve kuruluşların elinde bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı yaptığı sırada tüm tarihi yapıların tek bir çatı altında toplanması için mücadele eden Mustafa İsen, bir sonuç alamadı. Çünkü hiçbir kurum yıllardır kullandığı tarihi yapıyı başka bir kuruma devretmek istemedi. İsen de Cumhurbaşkanı Genel Sekreterliğine gelir gelmez sorunu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dikkatine sunarak, Yıldız Sarayı’nın kurtulması için kompleksin içinde yer alan ve farklı kurumların kullandığı yapıların tek kurum çatısı altına girmesi ve yaşayan bir müzeye dönüştürülmesi gerektiğini anlattı. Bu çerçevede saraydaki Mabeyin Köşkü’nün de çalışma ofisi olarak düzenlenmesi projesini gündeme getirdi. Köşk’e yakın kaynaklara göre Cumhurbaşkanı Gül de konuya sıcak baktı ve restorasyonu devam ederken Mabeyin Köşkü’nü gezdi. YIldIz Sarayı’nın birimleri içinde 21 tanesi Yıldız Sarayı Müze Müdürlüğü’nün, 7 birim TBMM’ye bağlı Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na; 6 birim Yıldız Teknik Üniversitesi’ne; 4 birim İslam Konferansı Örgütü’ne; 2 birim MİT’e; 1 birim İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne; 1 birim de Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Yıldız Sarayı’nda kendisine bir çalışma ofisi yaptırdığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır” denildi. Gül’ün yeni bir çalışma ofisi kullanmak gibi bir düşüncesi ve niyeti bulunmadığı vurgulanan açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Yıldız Sarayı’na ilgisi sadece göz bebeğimiz gibi korumamız gereken tarihi eserlerimizin harap, virane ve işlevsiz durumda kalmaması, kültürel varlıklarımızın değerlerine uygun şekilde yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması amacına yöneliktir” denildi.
Vatan, Haber: Tülay Şubatlı, 16.04.2008 GÜL, İSTANBUL'DA YILDIZ SARAYI KÖŞKÜ'NDE ÇALIŞACAK
Beşiktaş’ta Boğaziçi’ne hakim Yıldız Tepe’deki Yıldız Sarayı, yüksek duvarların çevrelediği avlular içerisinde köşkler ve bahçelerin yer aldığı bir kompleksten oluşuyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri av sarayı olarak kullanılan Yıldız’a ana kapıdan girildiğinde, avlunun sol tarafındaki Mabeyin Köşkü ise 19. yüzyılda, Sultan Abdülaziz döneminde yaptırıldı.
2 katlı, 16 odalı ve 2 büyük salonlu köşkteki tarihi
eşyalar, restorasyon sırasında tek tek
numaralandırıldı. Şimdiye kadar hiç bakım
yapılmadığı anlaşılan eşyaların içler acısı durumu
da restorasyon sırasında ortaya çıktı. İnce
süslemeleriyle dikkat çeken sobaların yüzeyindeki
porselen süslemeler el değdiği anda parçalanıyor.
Padişahların oturduğu kanepelerin ise döşemeleri
yırtılmış, rengini kaybetmiş. Eşyaların daha fazla
tahrip olmaması için restorasyon esnasında
üzerlerine örtü serildi ya da ahşapla çevrelendi.
Köşkteki çalışmaları incelemek üzere 15 gün önce
Yıldız Sarayı’nı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, özellikle de giriş katındaki havuzlu odanın
tavanındaki altın süslemeleri çok beğendi. Vatan, Haber: Tülay Şubatlı, 15.04.2008 |
|||||
SURRE-İ HÜMAYUN SERGİSİ TOPKAPI SARAYI'NDA
Surre-i Hümayun'lar İBB Kültür AŞ. ve Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü'nün organizasyonu ile 5 asır sonra ilk kez bir arada gün yüzüne çıkıyor. Sabah, 15.04.2008 |
|
||||
![]() |
"FOTOĞRAF SERGİMİ 'NÜ' DİYE KAPATTILAR
Üniversiteli fotoğraf sanatçısı Tuğba Menteş, Bolu Belediyesi'ne ait merkezde açtığı fotoğraf sergisinin 'nü' bulunarak kapatıldığını öne sürdü. Merkez yetkilileriyse olayın elektrik arızasından kaynaklandığını savundu.
Radikal, Fotoğraf: Koray Yılmaz/DHA, 15.04.2008 |
||||
KIRŞEHİR'İN KÜLTÜR ENVANTERİ ÇIKTI
Tunç Çağı, Hitit, Frig, Pers, Kapadokya Krallığı, Roma, Bizans ve Anadolu Selçuklu Dönemi olmak üzere birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kırşehir'de, tarihi ve turistik mekanlar koruma altına alındı.
Tarihi mekanların restorasyonu için AKP Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın yaptığı çalışmalar sonuç verirken, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nce ayrılan ödeneklerle Cacabey Cami, Alaaddin Cami, Hacıbey Konağı, Kesikköprü ve Aşıkpaşa Türbesi yeniden restore edilerek eski ihtişamlarına kavuştu. Milletvekili Arslan'ın yaptığı çalışmalara ek olarak Vali M. Lütfullah Bilgin tarafından da, hem kent merkezinde hem de il genelinde bulunan tarihi mekanlarda incelemelerde bulunuldu.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkilileri ile birlikte tarihi mekanlarda incelemelerde bulunan Vali Bilgin, tarihi ve kültür şehri Kırşehir'de tüm tarihi eserlerin kayıt altına alındığını belirterek, "Kırşehir, Anadolu'nun en zengin kültür değerlerine sahip müstesna bir yerleşim bölgesidir. Bu kadar farklı medeniyeti bağrında bulunduran Kırşehir'de, tarihi eserlerde bir hayli fazla. Ancak, bu eserlerin sahipsiz bırakılmaması ve sürekli bakım yapılması gerekiyor. Bu anlamda, Milletvekilimiz Mikail Arslan'ın gayretleri takdire şayandır. Tarihi eserlerimizin restorasyonunun yapılmasında gösterdiği emekten dolayı kendisine teşekkür ediyoruz. Biz de il genelinde bulunan tüm tarihi eserlerin envanterini çıkarıyoruz. Eserleri bizzat yerinde inceleyerek gerekli raporları çıkarıyoruz" dedi.
İl genelinde bulunan tüm tarihi eserlerin bakımının yapılacağını kaydeden Vali Bilgin, 2007 yılında ağırlık verilen restorasyon çalışmalarına bu yıl da aralıksız devam edileceğini sözlerine ekledi. Kırşehir Kent Haber, 15.04.2008 |
|||||
'GÜZEL İSTANBUL'UN 34 YILLIK ESARETİ Heykeltıraş Gürdal Duyar, eserinin özgürlüğe kavuştuğunu göremeden 19 Nisan 2004’te yaşamını yitirdi; heykeli ise zamana direniyor.
Milliyet, Haber: Mehmet Demirkaya, 15.04.2008 |
|||||
TARİHİ ESER OPERASYONU
Denizli'de,
jandarma tarafından bir araçta yapılan aramada, Roma
Dönemi'ne ait çok sayıda sikke ele geçirildi. Denizli Kent Haber, 15.04.2008 |
|
||||
ZEUGMA TURLARINDA YAZA KADAR YER YOK
Zeugma antik kenti ile Rumkale arasındaki turistik turlara ilgi arttı. Kumla vapuru ile daha önce haftada bir kez düzenlenen turlar, cumartesi ve pazar günlerinin yanı sıra hafta içinde de gerçekleştirilmeye başlandı. Haftada 4-5 kez tura çıkan Kumla vapurunun rezervasyonlarının dolması sebebiyle Zeugma, Gümüşgün, Erenköy, Halfeti ve Rumkale'yi gemiden görmek isteyenlerin 15 Haziran'a kadar beklemesi gerekiyor.
Fırat Vadisi'ne yelken açmak için sıraya giren gruplar arasında, devlet ve özel okul öğrencileri, doktorlar, özel şirket çalışanları, Türk İslam Vakfı üyeleri, Gaziantep Üniversitesi'nde çalışan akademik personel, Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı üyeleri, siyasi partilerin il teşkilatı üyeleri ve Şanlıurfalı bir heyet yer alıyor. 'Güneydoğu Anadolu ve Avrupa Birliği' konulu toplantıya katılan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Avrupa ülkelerinden 6 büyükelçi ve TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Milletvekili Yaşar Yakış ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu'nda yer alan senatörlerin başdanışmanlarının yer aldığı 12 kişilik heyet de kısa bir süre önce Kumla ile Fırat Vadisi'ne açılmıştı. Zeugma turlarına yoğun ilgi gösteren yerli ve yabancı misafirler, seyahatleri boyunca Urartu, Babil, Sümer, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyetin izlerini sürüyor. Suya gömülmüş ve sadece minareleri dışarıda kalan iki camiyi hayranlıkla izleyen ziyaretçiler, bir döneme damgasını vuran Rumkale, eşsiz mozaikleri dünyanın gündemine oturan Çingene Kız'ın kenti Zeugma'yı ve Fırat'ın incisi Halfeti'yi görme fırsatı buluyor. Zaman, Haber: Serkan Canbaz, 15.04.2008 |
|||||
|
BÜYÜK YANGINA IŞIK TUTACAK
İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi, Fransız devlet arşivlerindeki 3 önemli belgeyi getirdi, araştırmacılara sundu.
İzmir’in işgalden kurtarıldığı 9 Eylül 1922 tarihinden 4 gün sonra çıkan ve büyük tahribata yol açan yangının nasıl çıktığına ışık tutacağı belirtildi. Dönemin Fransa Konsolosluğu ve Fransız askeri yetkililerince hazırlandığı bildirildi. Müdür Yrd. Doç. Oktay Gökdemir, Dışişleri yetkilileriyle kurdukları temaslar sonucunda belgeleri müzeye kazandırdıklarını söyledi, “Kent tarihi için ciddi kaynak” dedi. Büyük İzmir yangını, 13 Eylül 1922’de başladı. Alevler önce Basmane’yi sardı, 6 gün boyunca söndürülemedi. İzmir’in 4’te 3’ü zarar gördü, çok sayıda kişi öldü. Nasıl çıktığı hala tartışılıyor. Milliyet Ege, 15.04.2008 |
||||
TURİZM SEZONUNA KAZMA VURULDU
Kültür turizminin önemli merkezlerinden olan Adıyaman’da, 32. Turizm Haftası Perre Antik Kentin kazı alanına vurulan ilk kazma ile başlanıldı. 15–22 Nisan Turizm Haftası kutlamaları Kommagene Uygarlığı’nın beş büyük kentinden birisi olan Perre Antik Kentte başladı. Perre Antik Kentte daha önceki yıllarda yapılan kazılarda ortaya çıkan kaya mezarlarının bulunduğu alanda etkinlikler düzenlendi. Vali Halil Işık tarafından 2008 yılının kazı çalışmalarının ilk kazması vurulurken, vatandaşlar etkinliklere ilgi göstermedi. Kültür kenti olan Adıyaman’da turizm etkinliklerine vatandaşların ilgi göstermemesi dikkatleri çekti. Etkinliklere katılan öğrenciler program sona ermeden alanı terk edince protokol üyeleri boş sandalyelere konuştu. Etkinliklerde halk oyunları gösterileri ve Kahta Halk Eğitim Merkezi Davul Şov Grubu tarafından davul şov yapıldı.
Törende konuşan Vali Halil Işık, Adıyaman’ın tarihi ve turistik yapısı itibariyle açık hava müzesi konumunda olduğunu kaydederek, Adıyaman’ın 21 medeniyete ev sahipliği yaptığını söyledi. Işık, “ Kültür turizminin önemli merkezlerinden birisi olan Adıyaman’a gelen yerli ve yabancı turist sayısı her geçen yıl artmaktadır. Geçen yıla oranla bu yıl turist sayısında yüzde 40 artış oldu. Geçen yıl 123 bin 930 yerli ve yabancı turist Adıyaman’da bulunan tarihi yapıları ziyaret etti. Adıyaman’da Nemrut Dağı dışında kazı yapılmamış yaklaşık 150 ören yeri bulunmaktadır. Tarihten intikal eden 230 dolayındaki tarihi eserlerle zengin bir açık hava müzesi durumundadır. Karakuş Tepesi, Cendere Köprüsü, Yeni Kahta Kalesi, Arsemia, Gerger Kalesi, Perre Antik Kent, Sesonk Tümülüsü, Turuş Kaya Mezarları, Samosata yörenin önde gelen tarihi zenginlikleridir. Nemrut Dağı bu tarihi eserlerle bir bütünlük taşımaktadır” dedi.
2 bin 206 metre yükseklikte Kommagene Kralı 1. Antiochos tarafından yaptırılan Nemrut Dağı Tümülüsünün, mimarlık ve heykeltıraşlık alanında; Anadolu, Pers ve Hellenistlik kültürlerinin bir arada yorumlandığı belirten Işık, 2 bin yıl önce doğuyu ve batıyı birleştiren bir sentez, Ülkemizin UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine yer alan en ilginç tarihi ve turistik yerlerinden birisi olduğunu söyledi.
Turizm’in içinde bulunduğumuz yüzyılın ikinci yarısının, en büyük iktisadi ve sosyal olayı sayılabilecek gelişmesi olduğunu söyleyen Işık,”. İç turizm, ülkelerin iktisadi ve sosyal gelişmeleri ile yakından ilgili olduğu halde, uluslararası turizm, sosyal yönü de olmakla birlikte genellikle iktisadi boyutu ile ele alınmaktadır. Ülkemiz dört mevsimin yaşandığı doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri ile eşsiz bir hazinedir. Anadolu’muzda yüzyıllardan beri pek çok uygarlık gelip, geçmektedir. Bu uygarlıklardan kalan eserler ve anıtlar da geçmişi bütün canlılığı ile yaşatmaktadır. Ülkemizin bu zenginlikleri içinde yer alan Adıyaman ilimizin Kahta İlçesi Karadut Köyü sınırları içindeki, 2206 metre yükseklikte Kommagene Kralı 1. Antiochos tarafından yaptırılan Nemrut Dağı Tümülüsü, mimarlık ve heykeltraşlık alanında; Anadolu, Pers ve Hellenislik kültürlerinin bir arada yorumlandığı, 2000 yıl önce doğuyu ve batıyı birleştiren bir sentez, ülkemizin UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine yer alan en ilginç tarihi ve turistik yerlerinden birisidir.”dedi.
Işık, “İlimizin sahip olduğu zengin kültürel varlıkları ile diğer potansiyellerini, restore etmek, güncel yaşama kazandırıp, turizm amaçlı değerlendirerek ülkemize, bölgemize ve ilimize, kültürel ve ekonomik girdi sağlamakta en önemli amaçlarımızdan birini teşkil etmektedir. Turizm açısından sahip olduğumuz imkanları korumaya, restore etmeye ve dış ülkelere tanıtabilmeye yönelik çalışmalar bu açıdan da çok büyük önem taşımaktadır.
Nemrut dağı ve çevresi aynı zamanda milli park alanıdır eko turizm açısından "çok elverişli" olması münasebetiyle bu önemli turizm potansiyeli konusunda gerekli çalışmaların yapılması zarurettir. İlimizdeki Nemrut Dağının 2206 metre yükseklikte bulunan dev tanrı heykelleriyle diğer tarihi eserler 2000 yıl önceki Anadolu, Pers ve Grek kültürlerinin karışımı, doğuyu ve batıyı birleştiren bir sentez olarak dünyadaki tek örnektir.”şeklinde konuştu.
Kültür ve Turizm Müdürü Abdullah Güven ise, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca Adıyaman’ın kültür turizm de marka şehir olarak kabul edildiğini belirterek, Perre Antik Kentte yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Güven, “ 6 yıl boyunca Perre Antik Kentte kurtarma kazısı çalışmaları yapılmıştır. Yapılan kazı ve temizlik çalışmaları neticesinde toplam 25 galeride, 37 oda mezar, 210 lahit mezar olmak üzere toplam 247 mezar ve tabanı mozaik kaplı Villa Odaları bulundu. Bunun yanında, 1 tonozlu tünel, 1 sarnıç gün ışığına çıkarılmış, kazı ve temizlik çalışmaları sırasında bulunan 178 arkeolojik eser, 137 sikke olmak üzere toplam 315 adet eser müzeye kazandırılmıştır” şeklinde konuştu. Güven, turizm hareketlerinin deniz turizminden kültür turizmine yönelmekte olduğunu söyleyerek,”Bu yöneliş, Nemrut Dağı ve Perre başta olmak üzere kültür turizmi bakımından eşsiz tarihi ve kültürel değerlere sahip Adıyaman'ı ülkemizin ve dünyanın önemli kültür turizmi merkezlerinden biri haline getirmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığınca Adıyaman Kültür Turizminde Marka Şehir olarak kabul edilmiş olup, çalışmalar bu yönde devam etmektedir. Konu ile ilgili Haziran ayı içerisinde İlimizde Bakanlığımızca bir toplantı gerçekleştirilecektir. İlimizde turizm bilincinin her geçen gün arttığı, turizm sektörünün önem kazandığı görülmektedir. Bölgesel olumsuzluklar yaşanmadıkça ilimize gelen turist sayısı her yıl, bir önceki yıla göre artmaktadır.2007 yılında İlimize gelen yerli ve yabancı ziyaretçi sayısı 2006 yılına göre yüzde 20 artış göstererek 123.930' a ulaşmıştır.” Şeklinde konuştu. Adıyaman Haber, 15.04.2008 |
|||||
EN ESKİ TAPINAKTA KAZILAR BAŞLADI
Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Prof.Dr. Klaus Schmidt başkanlığında devam eden Göbeklitepe kazısının bu yılki bölümü başladı. Schmidt, 1995’ten bu yana devam eden kazının bu yılki bölümüne bir hafta önce Türk ve Alman arkeologlardan oluşan 15 kişilik bilimsel ekiple başladığını bildirdi. Neolitik döneme ait bir yerleşim birimi olan Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın 18 km kuzeydoğusundaki Örencik Köyü yakınlarında bulunuyor. İlk kez 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi’nden görevlilerin yüzey araştırmaları sırasında fark edilen Göbeklitepe’deki kazı çalışmalarını, 1995 yılından itibaren Şanlıurfa Müzesi ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü ortaklaşa yürütüyor. Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda, MÖ 11 bin 500 yıllık yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşların yanı sıra, çapları 15 metreye varan daire ve dikdörtgen biçimli dünyanın en eski tapınak kalıntıları bulunmuştu. Hürriyet, 15.04.2008 |
|||||
MÜCEVHERLİ ANGLO SAKSON GÖMÜ Yorkshire bölgesinde kazı yapan arkeologlar, burada bulunan bir Anglo-Sakson mezarındaki kadının mücevherlerini takmış ve özel yapılmış bir yatakla yatar şekilde gömüldüğünü ortaya çıkardılar.
Bu mezarda ele geçen mücevherler arasında kalkan şeklinde bir broşun yanı sıra, kamalar ve kılıç da bulunması burada gömülü olan kadının, bölgedeki bir pagan kültürünün soylu sınıfına mensup olabileceğini gösteriyor.
Kazıyı yürüten arkeolog Stephen Sherlock “Kullanıldığı kısa dönemi, mezarların düzenini, ölü yatağını ve merkezde bulunan tümülüsü göz önüne alarak burasının bir kült mezarlığı olduğunu düşünüyorum” demekte.
Mezarlıkta bulunan 109 mezarın tümü ortada bulunan ve bir yatağa sahip bu mezarın etrafına düzgün aralıklarla, bir kare şeklinde yerleştirilmiş. Sherlock’un söylediğine göre bu tarz, kare şeklinde yerleşim Anglo-Sakson mezarlıklarında pek rastlanan bir durum değil.
Discovery News, Haber: Jennifer Viegas, 11.04.2008 |
|||||
MECİDİYE TABYASI HALK MÜZESİ OLACAK
Erzurum’daki tarihi eserlerin restorasyonu ile ilgili çalışmalara hız verildi. Yaz sezonunda Erzurum Kalesi’nin içinde start verilecek olan restorasyon çalışmaları, aynı anda Yakutiye Medresesi’nde de başlayacak. Ayrıca bu yıl, Mecidiye Tabyası’nın halk müzesi olarak düzenlenmesi konusunda da çalışmalar yapılacak.
Erzurum’daki tarihi eserlerin restorasyonu ile ilgili çalışmalara hız verilecek. Yaz sezonunda Erzurum Kalesi’nin içinde start verilecek olan restorasyon çalışmaları, aynı anda Yakutiye Medresesi’nde de başlayacak. Ayrıca bu yıl, Mecidiye Tabyası’nın halk müzesi olarak düzenlenmesi konusunda da çalışmalar yapılacak.
Erzurum Rölöve ve Anıtlar Müdürü Ali Korkut,, Erzurum’daki tarihi eserlerin onarımında bu sezon önemli atılımlar yaşanacağını söyledi.
Erzurum Kalesi’nin dış surlarında geçtiğimiz yaz sezonunda yürütülen çalışmaların, 2008 yılı sezonunda da devam edeceğini belirten Korkut, “Erzurum Kalesi’nin dış surları ve çevre düzenlemesi çalışmalarına Nisan ayının 15’i itibariyle başlayacak. Yakutiye Medresesi’nin de, teşhir ve tanzim programına tabi tutulacak. Kale’de yapılacak ola restorasyon çalışmaları, bu kez içeride devam edecek. Kalemiz bu yaz baştan aşağı elden geçirilmiş olacak. Sadece 2007 yılı yaz sezonunda Kale’de yürütülen onarım çalışmaları için 570 bin YTL ödenek kullanılmıştır” dedi.
Erzurum Rölöve ve Anıtlar Müdürü Ali Korkut, 2008 yaz sezonunda yapılacak olan diğer çalışmalar arasında Yakutiye Medresesi’nin teşhir ve tanzim çalışmalarının da bulunacağına dikkati çekerek, Erzurum’un adeta sembolü haline gelen Yakutiye’nin, restorasyon çalışmalarından sonra yepyeni bir görünüme kavuşacağını ifade etti.
Erzurum’da Milli Mücadele’nin simgesi durumundaki Mecidiye Tabyası’nın da, yine 2008’de yapılacak olan çalışmalar neticesinde Halk Müzesi’ne dönüştürüleceğini belirten Korkut, “Projenin hazırlık çalışmaları devam ediyor. Ayrıca Ağrı Doğubeyazıt’ta bulunan İshakpaşa Sarayı’nda onarım çalışmalarına başlayacak, Erzincan Kemaliye’de Sokak Sağlık çalışması yapacağız. Ayrıca Erzincan Kemah Kalesi ve Erzincan Kale Kapısı proje çalışmalarını da tamamlamış bulunmaktayız. Kars’ta Kültür Evi ve Kültür Parkı restorasyonu bitirilmiş olup, Kars Muradiye Hamamı da elden geçirilmiştir”dedi. Erzurum Gazetesi, 15.04.2008 |
|||||
ERZURUM'DA OSMANLI TAŞ MEZAR İŞÇİLİĞİ ÖRNEKLERİ YAĞMA EDİLDİ
Erzurum'da Bakırcı Camii'nin arka bahçesinde bulunan Osmanlı mezar taş işçiliğinin örneklerinden olan tarihi mezar taşlarını kırdılar.
Birçok tarihi esere ev sahipliği yapan Erzurum'da bazı yapılar muhfaza edilemiyor. Daha önce defineciler tarafından talan edilen tarihi mezarlar yine haketmediği muameleye maruz kaldı. Erzurum'da 1720 yılında Bakırcı Hacı Mustafa Ağa tarafından yaptırılan Bakırcı Camii'nin bahçesinde bulunan mezar taşlarına zarar verildi. Tarihi kabirlerde Hafız Mehmed Efendi, Dursunbeyzade Besim Bey'in Mahdumu Selahaddin, Muhiddin Veli Efendinin hanımı Atife Hanım yatıyor. Osmanlı mezar taş işçiliğinin örneklerinden olan ve kamber taşından yontulmuş mezar taşları biri veya birileri tarafından götürülürken, taşların parçaları caminin bahçesinde duruyor.
Erzurum'un tarih ve kültür şehri olduğunu belirten Eğitimci Yazar Muzaffer Taşyürek, kabir taşlarına tarihi eser kaçakçılarının ya da antikacıların zarar vermiş olabileceğini söyledi. Erzurum'da birçok camiinin avlusundan bu tür tarihi mezarlar bulunduğunu hatırlatan Muzaffer Taşyürek, ilgili kurumların bu kabirlerde kimlerin yattığına dair bilgi veren tabelalar koyması gerektiğini ifade etti. Taşyürek, "Bu mezar yerlerimiz gibi camii avlularında daha birçok kabirler bulunmaktadır. Ne yazık ki bu kabirlerde kimlerin yattığı konusunda açıklayıcı kitabeler bulunmadığından insanımız Erzurum'un tarihi dokusu hakkında yeterli bilgi alamamakta ve şehrin ruhunu yansıtan tarihi dokusuna sahip çıkamamaktadır." dedi. Zaman, Haber: Selim Karahan, 14.4.2008 |
|||||
KÜLTÜREL MİRAS İÇİN DEV KAYNAK
Bursa İl Özel İdaresi, son 2 yılda belediyelerin çevre düzenlemesi ve restorasyon projelerine yaklaşık 12 milyon YTL kaynak sağladı.
İl Özel İdaresi, tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkan belediyeleri yalnız bırakmıyor. Kültür ve Tabiat Varlıkları Korunması Katkı Payı Yönetmeliği çerçevesinde emlak vergilerinin yüzde 10'luk dilimlerinden oluşan havuzdan Bursa'da proje yürüten 6 ilçe belediyesine son 2 yılda toplam 11 milyon 882 bin YTL kaynak sağlandı. İl Özel İdaresi, Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer, Kestel, İnegöl, İznik belediyelerinin yürüttüğü çevre düzenlemesi ve restorasyonlarında sağladığı kaynakla çalışmaların zamanında bitirilmesinde önemli rol oynadı. İznik'te 1. Murat Hamamı 1 milyon 550 bin YTL, Osmangazi'de Ördekli Hamamı 825 bin, Kamberler Tarih ve Kültür Parkı 1 milyon 750 bin, Yer Kapı Surları 1 milyon 350 bin ve Yıldırım'da Mollayegan Medresesi 1 milyon 700 bin YTL ile katkı sağlanan projelerin başında geldi. Bursa Hakimiyet, 14.04.2008 |
![]() |
||||
|
HER TARAFTAN TARİH FIŞKIRIYOR
Gaziantep'te bulunan yaklaşık 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen kaya mezarda tarihi kalıntılar ve o dönemde yaşamış insanlara ait kemikler bulundu. Şehitkamil İlçesi'ne bağlı Sam Mezrası'nda çalışma yapan Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi (GASKİ) ekipleri, mezra içerisinde çalışma yaparken iş makinesi tesadüfen bir kaya mezara denk geldi. Açılan çukurdan içeri bakıldığında kemikler olduğunun görülmesi üzerine durum Jandarma'ya bildirildi. Mezraya gelen Jandarma ekipleri bölgeye güvenlik şeridi çekerek olay yerine Arkeoloji Müzesi yetkililerini çağırdı. Müzeden gelen arkeologlar yaptıkları ilk incelemelerin ardından açılan çukurun bir kaya mezar olduğunu tespit ettiler.
Gerekli malzemelerin olay yerine getirilmesiyle çalışmalarına başlayan ekipler, önce kaya mezar içerisine dökülen toprağı temizledi. Daha sonra arkeologlar tarafından yapılan detaylı incelemede kaya mezarın yaklaşık 2 bin yıl öncesine ait olduğu tespit edildi. Gaziantep Arkeoloji Müzesi arkeologlarından Mehmet Önal, tesadüfen bulunan mezarın Erken Bizans dönemine ait bir kaya mezar olduğunu belirterek, "Kaya mezar tek odalı ve içerisinde 4 lahit var. Bu lahitler içerisinde de iskeletler ve bazı tarihi kalıntılar var. Kaya mezardaki çalışmalarımız devam ediyor. Bulunacak tarihi kalıntılar çalışma bittikten sonra daha detaylı şekilde incelenecek" dedi. Sam Mezrası Muhtarı Mehmet Terlemez ise bölgede daha önce hiç böyle bir olayla karşılaşmadıklarını ve çalışmaları izlediklerini kaydetti. Gaziantep 27 Gazetesi, 14.04.2008 |
||||
HÜSEYİN ZEKAİ PAŞA'NIN TABLOSUNA 410 BİN YTL
Portakal Sanat ve Kültür Evi Rafi Portakal'ın 2008 İlbahar Müzayedesi İstanbul'da Conrad Otel'de yapıldı. İki bölümünden oluşan müzayede de önce Şevket Rado'nun Hat ve Kitap Koleksiyonları daha sonra klasik ve modern Türk ressamlarının tabloları satışa sunuldu. Hüseyin Zekai Paşa'nın "İncirli Natürmort"u 410 bin YTL'ye telefonla satıldı. Bu tablo müzayedede satılan en pahalı eser oldu. Müzayedede İstanbul'da kurulan ilk Türk matbaası İbrahim Müteferrika'da basılan tüm kitapların (17 kitap) tam takımı 380 bin YTL'den alıcı buldu. Hoca Ali Rıza'nın peyzajı 405 bin YTL'ye, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun "Kahpe felek sana nittim neyledim yıktım mümkünümü, çarelerimi" isimli eseri 360 bin YTL'ye satıldı. Müzayedede toplam 377 eserin satıldığı öğrenildi. Sabah, Haber: Özlem Avcı, 14.04.2008 |
|||||
AKP SEMPOZYUMU VAR, SANAT ESERLERİ VESTİYERE
Radikal, Haber: Yonca Cingöz, 14.04.2008 |
|||||
AMASYA KALESİ TADİLATA ALINDI
Amasya'nın
ortasında bulunan Harşena Dağı üzerindeki Amasya
Kalesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından
tadilata alındı. Amasya Kent Haber, 14.04.2008 |
|
||||
URFA KÜLTÜR TURİZMİNİN BAŞKENTİ OLMAYA ADAY Hürriyet Seyahat, Haber: Ali Dağlar, 14.04.2008 |
|||||
![]() |
EFES'TE KAZILAR DURMAYACAK
Avusturya Arkeoloji Enstitüsü, 1895’ten bu yana İzmir’in Selçuk İlçesi sınırları içinde kalan Efes antik kentinde arkeoloji kazılarını sürdürüyor. Avusturya Cumhuriyeti Sayıştay Kurumu geçen yıl sonunda Efes kazılarını mali ve idari yönden kapsamlı bir incelemeye aldı.
Milliyet, Haber: Ömer Erbil, 14.04.2008 |
||||
ROMA İMPARATORUNUN AZ RASTLANAN BİR BÜSTÜ BULUNDU
İtalyan polisi, Marcus Aurelius’la birlikte Roma’yı yöneten ve çok az büstü bulunan bir imparatorun büstünü ele geçirdi. Yapılan açıklamaya göre, Roma yakınlarında bir yat garajında ele geçirilen bir düzineden fazla eski eser arasında en göze çarpıcı olan İmparator Lucius Verus’un bu büstü.
Sakallı Lucius Verus büstünün Napoli yakınlarında yapılan bir kaçak kazıda bulunduğu ve yurt dışına çıkarılmak üzere olduğu düşünülüyor. Uzmanlar, imparatorun fazla göz önünde olmaktan hoşlanmaması dolayısıyla şimdiye dek sadece dört büstünün bilindiğini ve bu sebepten bu buluntunun çok değerli olduğunu belirttiler.
Lucius Verus, Roma’yı 161'den öldüğü yıl olan 169'a kadar üvey kardeşi Marcus Aurelius ile birlikte yönetmişti.
Garajda bu büstün yanısıra, bir Etrüsk mezarından çıkarıldığı tesbit edilen vazolar da ele geçirildi. Öte yandan, bu hafta İtalyan hükümetinin çabaları ile Lucius Verus ve Marcus Aurelius’un babaları, imparator Antoninus Pius’un eşi Faustina’nın bir büstü bu ülkeye iade edildi. Büst 1961 yılında Roma güneyinde bulunan Minturno’daki bir antik tiyatrodan çalınmış ve bir Amerikalı koleksiyoncuya satılmıştı. Associated Press, Haber: Ariel David, 11.04.2008 |
![]() |
||||
|
TARİHİ ESERLERDE LEVHA KARMAŞASI
Ahlat İlçesi'nde bulunan tarihi eserlerle ilgili kimlik bilgilerinin yer aldığı tanıtıcı levhaların bazılarının aşınmadan dolayı okunamaması, bazı levhaların ise duvarlara çiviyle tutuşturulması tepkilere neden oldu.
Ahlat Tarihi Kültürel Değerlerini ve Tarihi Eserlerini Koruma ve Tanıtma Derneği (AHTEK) Başkanı Muzaffer Pirhasanoğlu yaptığı açıklamada, ilçede sayısız tarihi eser bulunduğu belirterek, bunlardan özellikle kümbet ve tarihi camiler gibi yapıların tanıtıcı levhalarının zamanla okunamaz hale geldiğini ve bazı levhaların ise çivi ile duvarlara tutuşturularak çirkin görüntülere neden olduğunu söyledi. Pirhasanoğlu, "Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yıllar önce tarihi yapılarda yaptığı onarımların ardından, tarihi eserlerin kimliğinin yanı sıra, 'Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır' ibaresinin yazdırıldığını görüyoruz. Tenekeden levhalar tarihi mekanların üstünde dört tarafı çiviyle çakılarak tutturulmuş ve yıllardır bu böyle kalmıştır. Fakat ilçeye her gelen yerli ve yabancı turistler bu tanıtıcı levhaları hiçte hoş bulmuyor.
Aşınan ve üzerinde hiç yazı bulunmayan bu çirkin görüntüler tepkilere neden oluyor. Kubbetül İslam, Türklerin Anadolu'ya giriş kapısı, mimarlar kenti diye adlandırılan ecdat diyarına bu levhalar hiç yakışmıyor. Bu tarihi ilçede, okunamayan boş tanıtım levhaları, öte yandan tarihe çivi çakılması bizi üzmektedir. Umarım yetkililer, geç de olsa tarihe çakmış oldukları çivileri çıkartırlar" dedi.
Levhaların sökülmesi ve çivilerin tahrip ettiği yerlerin onarılması gerektiğini belirten Muzaffer Pirhasanoğlu, bunların yerine çağa uygun ışıklı levhaların yapılmasını talep etti. Pirhasanoğlu, "Bu konuda özellikle Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay'dan yardım bekliyoruz. Çünkü sayın bakanımızın kültürel mirasa olan duyarlılığını biliyoruz. Bakanımızı tarih kokan Ahlat İlçesine davet ediyoruz" şeklinde konuştu. Bitlis Kent Haber, 14.04.2008 |
||||
TARİHİ İSHAKPAŞA SARAYI YENİDEN RESTORE EDİLECEK
Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nde bulunan tarihi İshak Paşa Sarayı 3.5 milyona YTL'ye ihale edilerek Mayıs ayında yapılacak restorasyonla orijinal haline çevrilerek yeniden halkın ziyaretine açılacak. Doğubayazıt Kaymakamı Cemalettin Demircioğlu, İshak Paşa Sarayı'nın restorasyonu çalışmaları kapsamında sarayın duvarlarının güçlendirilmesi ve tarihi dokuya zarar verilmeden yapının yenilenmesinin amaçlandığını söyledi. Kaymakam Demircioğlu, yaptığı açıklamada; ihalesi yapılan ve 3.5 milyon YTL'ye ihale edilen İshak Paşa Sarayı'nın restorasyonu ve çevre düzenlemesi ile ilgili ciddi ve titiz bir çalışma yürüttüklerini belirtti. Sarayın restorasyonu konusunda Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) yetkilileriyle iş birliği yaptıklarını belirten Demircioğlu, "Yıllardır restorasyon çalışmaları adı altında tarihi mekana büyük zararlar verildi. Bu son restorasyon çalışmasıyla, verilen zararlar ortadan kalkacak ve sarayımız gerçek dokusuna kavuşacak"dedi.
Kaymakam Demircioğlu, İstanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra en büyük saray olma özeliği bulunan İshak Paşa Sarayı'nın Lale devrinde yapıldığını hatırlatarak, Türkiye'nin kalorifer ve kanalizasyonun kullanıldığı ilk sarayı özeliğine sahip olduğunu bildirdi. Aslı gibi yapılacak olan sarayın çatılarına varana kadar herşeyi orijinal bir şekilde onarılacak. Sarayın restorasyonu 2009 yılında tamamlanacak. Mayıs ayında restorasyonu başlanacak olan saray, gelecek yıl yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açılacak. Zaman, Haber: Selahattin Kaçuru, 13.04.2008 |
|||||
DARPHANE MESCİDİ ASLINA UYGUN RESTORE EDİLİYOR
Mülkiyeti Diyanet Vakfı'na ait olan ve Şehadet Cami Kız Kur'an Kursu olarak kullanılan Saltanat Kapı karşısındaki Darphane Mescidi için köklü çalışma başlatıldı. Çatısı su alan, Hisar'a giriş için yol sebebiyle doğu cephesi duvarı kayan, mescidin bu kısımları elden geçirilecek. Binanın beton sıvalı duvarları kazınarak, orjinal taş duvarlar gün yüzüne çıkartılacak.Devlet Su İşleri'nde çalışan Cemil Yazıcı'nın şahsi gayretleri ile tadilat projesi çizdirilerek, Kültür ve Tabiat Varlıkları'nı Koruma Kurulu'ndan geçirildi. Restorasyona çalışmalarını gören birkaç hayırsever, kereste, tuğla, çimento gibi bazı malzeme yardımları ile tamirata ilk hareketi kazandırdılar. Ancak ustalara yevmiye ödenmesi için hayırseverlerin nakdi desteklerine ihtiyaç duyuluyor. Ahşap çerçeve, dogalgaz kombisi, çevre düzenlemesi için kesme taş, alaturka kiremit, çatı omurgasına kalın kereste gibi ihtiyaçları bulunduğunu belirten Cemil Yazıcı, "Şehadet Kız Kur'an Kursuna her yıl 30 genç kızımız kayıt yaptırıyor. Geçen yıl 17 hafız mezun oldu. Böyle güzide bir kursun, Tophane gibi göz önündeki bir yerde, çatısından su akan, garip halde olmasına gönlümüz razı olmadı. Geleceğin hanım hafızlarına yakışan, ecdadımız Sultan Orhan'ın şanına layık bir yapı olması, tarihi derinliğini göstermesi için restorasyonu başlattık. Bursalı hayırseverlerin bu restorasyona ve kursumuza sahip çıkacaklarını ümid ediyoruz. Katkıda bulunmak isteyen hemşehrilerimiz 0 538 439 81 01 numaralı telefondan irtibata geçebilirler" dedi.Osmanlı Devleti'nin Sultan Orhan tarafından kurulan ilk darphanesinin de bu alanda olduğu biliniyor. Mescitte ismini buradan alıyor. Yeni Şafak, 13.04.2008 |
![]() |
||||
11 TARİHİ ESER KAÇAKÇISI TUTUKLANDI
Uşak'ta jandarma tarafından düzenlenen tarihi eser
operasyonunda gözaltına alınan 13 kişiden 11'i
tutuklandı. Şahısların ev ve üst aramalarında
aralarında Osmanlı, Selçuklu ve Bizans dönemlerine
ait 85 adet tarihi eser ele geçirildi. |
|||||
|
ASSOS'TA 5 BİN YILLIK OK UCU BULUNDU Çanakkale'nin Ayvacık İlçesi yakınlarındaki Assos'un 5 bin yıllık bir yerleşim olduğu ortaya çıktı. Assos Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Doç.Dr. Nurettin Aslan, antik kentte MÖ 3 bininci yıla ait taştan yapılmış bir ok ucu bulduklarını açıkladı.
Kazı Başkanı Aslan'ın verdiği bilgiye göre bir diğer önemli bulgu da MÖ 6. yüzyıldan Roma çağına kadar kesintisiz kullanılan aile mezarlığı oldu: "Ölen çocuklar amforalar içinde bırakılırken yetişkinlerin yakılıp küllerinin vazolar içine konulduğunu tespit ettik."
Radikal, 13.04.2008 |
||||
TARİHİ ESER OPERASYONU
Çorum'da Roma dönemine ait at heykelini satmaya
çalışan 4 kişi, polis tarafından yakalandı. Çorum Kent Haber, 12.04.2008 |
|
||||
TARİHİ ZABUNLAR KONAĞI KİRALANDI
Manisa Kula'daki tarihi Zabunlar Konağı "butik otel" olarak, 20 yıllığına Anemon oteller zincirine ihaleyle kiralandı.
Haber Ekspres, 12.04.2008 |
|||||
![]() |
DA VINCI'NİN ANNESİ KÖLE MİYDİ?
Rönesans döneminin ünlü sanatçılarından Leonardo da Vinci'nin Arap kökenli olduğuna dair iddialar, bir İtalyan araştırmacının yeni bulgularıyla güçlendi.
Da Vinci'nin annesinin Caterina adındaki bir köle olduğunu ve muhtemelen Doğu Avrupa'dan veya Orta Doğu'dan getirildiğini iddia eden araştırma, babasının 30 yıllık birikimini deşifre eden Francesco Cianchi tarafından yayımlandı.
Araştırmaya göre, da Vinci doğduğunda, Caterina adındaki annesi ile Ser Piero adındaki babası evli değildi. Floransa'da noterlik yapan Ser Piero'nun hayatındaki tek kadın Caterina, varlıklı arkadaşı Vanni di Niccolo di Ser Vann'ın evindeki bir köleydi. Bankerlik yapan Ser Vann, ölmeden önce Caterina'yı karısına bıraktı, ancak evi vasiyetini uygulayan arkadaşı Ser Piero'ya verildi. Ser Piero, bankerin dul eşinin evde kalmasına, Caterina'ya özgürlüğünü vermesi şartıyla izin verdi. Caterina'ya bu tarihten sonra bir daha Floransa kayıtlarında rastlanmıyor. 15 Nisan 1452'de da Vinci doğuyor ve annesi birkaç ay sonra evleniyor.
Araştırma, Rönesans dönemi İtalyasında köleliğe dair bilgiler de veriyor. Vinci'deki Museo Ideale'nin kurucusu Alessandro Vezzosi, İtalya'nın önde gelen ailelerinin Doğu Avrupa'dan ve Orta Doğu'dan genç kadın satın aldıklarının bilindiğini, bu kadınların daha sonra vaftiz edildiğini ve genelde Maria, Marta ve Caterina adlarının verildiğini söyledi. Da Vinci'nin parmak izinden yola çıkılarak geçen yıl yapılan bir araştırma, ünlü sanatçının Arap kökenli olabileceğini ortaya koymuştu. Zaman, 12.04.2008 |
||||
BİNLERCE YILLIK MAYA TAPINAĞI BULUNDU
Guatemala'da arkeologlar MÖ 300-200 yıllarına ait bir Maya tapınağını ortaya çıkardı.
Pasifik kıyısı yakınlarındaki Guatemala kentinin 200 kilometre güneyinde bulunan Tak'alik Ab'aj Milli Parkında bulunan tapınağın kıyıda yer almasının arkeoloji dünyası için önemli bir bulgu olduğu, çünkü Maya kültürünün burada doğmuş olabileceğine işaret edebileceği belirtildi.
1,20 metre genişliğinde 1,50 metre boyunda ve 40 santimetre kalınlığındaki tapınağın ön yüzünde bir kaplumbağa heykeli ile bağdaş kurmuş olarak bir tahtta oturan bir insan bulunuyor. Tapınağın 10 Martta bulunduğu, ancak keşfin kamuoyuna yeni açıklandığı kaydedildi. Zaman, 12.04.2008 |
|
||||
HANİ YAKILAN OKUL YENİDEN YAPILACAKTI Milliyet, Gürkan Akgüneş, 12.04.2008 |
|||||
SULTAN ŞEYHMUS RESTORE EDİLECEK
Mardin'de başlatılan restorasyon çalışmaları Sultan Şeyhmus Külliyesi'nin restorasyonu ile devam ediyor. Diyarbakır Haber, 12.04.2008 |
|||||
TARİHİ EV YENİDEN CANLANIYOR
Bolu'nun Aktaş Mahallesi'ndeki Osmanlı dönemine ait tarihi Yeşil Ev'in restorasyonu bitme aşamasına geldi. Bolu Kent Haber, 12.04.2008 |
![]() |
![]() |
|
Hierapolis tiyatrosu (Luigi Bernabo) |
...1930
|
![]() |
6 - 12 Nisan 2008 |
||
TÜRKİYE'DEKİ DÜNYA MİRAS ALANLARI MERCEK ALTINDA
Çalıştay, 18 Nisan 2008 tarihinde İstanbul’da, Pera Müzesi Oditoryumu’nda yapılacak açılış ve “Türkiye’deki Dünya Miras Alanları’nın Güncel Durumları” hakkında hazırlanan raporların sunumuyla başlayacak. 2. gün, Larespark Oteli’nde sürecek olan Çalıştay, bakanlık yetkilileri, yerel yöneticiler, akademisyenler, resmi kurum ve sivil toplum örgütlerinin katılacağı ve raporların tartışılarak çözüm yolları üretilmesi beklenen yuvarlak masa toplantılarıyla devam edecek. Çalıştay’ın son günü olan 20 Nisan 2008 tarihinde ise varılan sonuçlar ve çözüm önerileri kamuoyu ile paylaşılacak.
Çalıştay’ın Amacı
UTMK, Kültürel Miras İhtisas Komitesi, DMA’ların korunması ve yönetim etkinliğinin artırılmasını sağlayacak kimi kararların alınması için, güncel durumunun saptanması gerekliliğinden yola çıkarak, Ekim 2006–Nisan 2008 arasında, Türkiye’deki 9 DMA’da güncel durumun belirlenmesi çalışmasını gerçekleştirdi.
Bu çalışmanın bir diğer amacı ise DMA’ların korunmasında temel bir ilke olarak kabul edilen katılımcılığın taraflarının kimler olduğunun belirlenmesi, toplumsal farkındalığın ölçülmesi, karar vericilerin DMA’lara yaklaşım biçiminin ortaya konulmasıydı. Bütün bunların sonucunda her DMA için genel bir politika ve stratejinin oluşturulması, bu alanların daha etkin korunması ve DMA’lardan beklenen kimi sosyal ve ekonomik yararların gerçekleştirilmesine de olanak sağlanması hedeflendi.
UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) Dünya Miras Merkezi (DMM), gelecek nesillere tarihi geçmişi aktarmak amacıyla kurulmuştur. Dünya Miras Alanları (DMA) Listesi de, bu merkez tarafından hazırlanmaktadır. 1972’de yayınlanan 38 maddelik Doğal ve Kültürel Mirası Koruma Sözleşmesi’ni imzalayan ülkelerdeki tarihi, kültürel ve doğal varlıklar, söz konusu ülkenin DMM’ince öngörülen kriterlere uygunluğunu gözeterek yaptıkları başvuruların kabul edilmesiyle DMA Listesi’ne alınabilmektedir. Sözleşmeyi imzalayan ülke, bu varlıkları korumayı da garanti etmiş sayılmaktadır.
Bir kültürel/doğal varlığın Dünya Miras Listesi’nde yer alması için, şu kriterlerden en az birine uyması gerekir:
Bugün DMA Listesi’nde 141 ülkeden 851 varlık bulunmaktadır. Bunların 660’ı kültürel, 166’sı doğal, 25’i ise (karışık) kültürel ve doğal varlıklardır. Türkiye ise bu listede 7 kültürel, 2 de doğal ve kültürel varlıkla yer almaktadır.
Kültürel Miras İhtisas Komitesi’nin Çalışma Yöntemi
Hemen bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de DMA’lar çeşitli yönetim ve güncel arazi kullanımlarından kaynaklanan sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlar, alandan alana değişiklik göstermektedir. Ancak genel olarak bu alanların idaresinde yönetim planlarının olmayışı, kurumlar ve taraflar arası koordinasyon eksikliği, yerel çıkar talepleri, finansman yetersizliği, kontrol dışı uygulama ve yatırımlar, toplumsal bilinç eksikliği, tanıtım gibi çeşitli sorunlarla yüz yüze gelinmektedir.
UNESCO Türkiye Mili Komisyonu (UTMK), Kültürel Miras İhtisas Komitesi, DMA’ların korunması ve yönetim etkinliğinin artırılmasını sağlayacak kimi kararların alınması için, güncel durumunun saptanması gerekliliğinden yola çıkarak, Ekim 2006–Nisan 2008 arasında, Türkiye’deki 9 DMA’da güncel durumun belirlenmesi çalışmasını gerçekleştirmiştir.
Bu çalışmanın bir diğer amacı da, DMA’ların korunmasında temel bir ilke olarak kabul edilen katılımcılığın taraflarının kimler olduğunun belirlenmesi, toplumsal farkındalığın ölçülmesi, karar vericilerin DMA’lara yaklaşım biçiminin ortaya konulması olmuştur. Bütün bunların sonucunda her DMA için genel bir politika ve stratejinin oluşturulması, bu alanların daha etkin korunması ve DMA’lardan beklenen kimi sosyal ve ekonomik yararların gerçekleştirilmesine de olanak sağlanması hedeflenmiştir.
DMA’ların güncel durumunu tespit etmek amacıyla yürütülen bu çalışma dört aşamada gerçekleştirilmiştir:
Toplantıda ele alınacak raporu hazırlayan UTMK - Kültürel Miras İhtisas Komitesi üyeleri
Prof.Dr. Gül İREPOĞLU (Yürütücü ve Başkan) TAYHaber, 12.02.2008 |
||
TARİHİ ZABUNLAR KONAĞI KİRALANDI Manisa Kula'daki tarihi Zabunlar Konağı "butik otel" olarak, 20 yıllığına Anemon oteller zincirine ihaleyle kiralandı. Haber Ekspres, 12.04.2008 |
||
DA VINCI'NİN ANNESİ KÖLE MİYDİ?
Rönesans döneminin ünlü sanatçılarından Leonardo da Vinci'nin Arap kökenli olduğuna dair iddialar, bir İtalyan araştırmacının yeni bulgularıyla güçlendi. Da Vinci'nin annesinin Caterina adındaki bir köle olduğunu ve muhtemelen Doğu Avrupa'dan veya Orta Doğu'dan getirildiğini iddia eden araştırma, babasının 30 yıllık birikimini deşifre eden Francesco Cianchi tarafından yayımlandı. Araştırmaya göre, da Vinci doğduğunda, Caterina adındaki annesi ile Ser Piero adındaki babası evli değildi. Floransa'da noterlik yapan Ser Piero'nun hayatındaki tek kadın Caterina, varlıklı arkadaşı Vanni di Niccolo di Ser Vann'ın evindeki bir köleydi. Bankerlik yapan Ser Vann, ölmeden önce Caterina'yı karısına bıraktı, ancak evi vasiyetini uygulayan arkadaşı Ser Piero'ya verildi. Ser Piero, bankerin dul eşinin evde kalmasına, Caterina'ya özgürlüğünü vermesi şartıyla izin verdi. Caterina'ya bu tarihten sonra bir daha Floransa kayıtlarında rastlanmıyor. 15 Nisan 1452'de da Vinci doğuyor ve annesi birkaç ay sonra evleniyor. Araştırma, Rönesans dönemi İtalyasında köleliğe dair bilgiler de veriyor. Vinci'deki Museo Ideale'nin kurucusu Alessandro Vezzosi, İtalya'nın önde gelen ailelerinin Doğu Avrupa'dan ve Orta Doğu'dan genç kadın satın aldıklarının bilindiğini, bu kadınların daha sonra vaftiz edildiğini ve genelde Maria, Marta ve Caterina adlarının verildiğini söyledi. Da Vinci'nin parmak izinden yola çıkılarak geçen yıl yapılan bir araştırma, ünlü sanatçının Arap kökenli olabileceğini ortaya koymuştu. Zaman, 12.04.2008 |
||
BEDRİ RAHMİ BÜTÜN DÖNEMLERİYLE İŞ SANAT'TA
Türk resminin usta ismi Bedri Rahmi Eyüboğlu, ölümünün 33. yılında, İş Sanat'ta açılan "Yaşasın Renk! Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911-1975)" adlı retrospektif sergiyle anılıyor.
Sergiye gelenler, Bedri Rahmi resminin bütün dönemlerini bir arada görünce, yorgunluklarını unutup sanatçının çok boyutlu ve çok renkli dünyasında upuzun bir gezintiye çıktı. İlk kez böyle kapsamlı bir sergi hazırlanmıştı, Bedri Rahmi için. 150'ye yakın eserin yer aldığı sergi, Eyüboğlu'nun aile koleksiyonundan, çeşitli kurum, müze ve özel koleksiyonlardan derlenmiş. Sanatçının torunu Sabahattin Rahmi Eyüboğlu ve Ömer Faruk Şerifoğlu'nun hazırladığı sergiye, Şerifoğlu'nun kaleme aldığı kapsamlı bir de kitap eşlik ediyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun hayatına ve sanatına dair pek çok ayrıntının yer aldığı kitapta, sanatçının 300'e yakın eseri sunuluyor. Bedri Rahmi'nin eserleri, galeri mekanına sığmamış adeta. Nereye dönerseniz dönün, sanatçının bir işi, bazı tablolarında da şiirleri karşılıyor sizi. Eserleri izlerken labirenti andıran mekanda Bedri Rahmi'nin renkleri, figürleri, desenleri arasında kayboluyorsunuz.
Ressam, şair ve yazar Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1911 yılında Trabzon'da doğdu. Lisede resim öğretmeni Zeki Kocamemi ve ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu'nun yönlendirmesiyle girdiği İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nde Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı'nın öğrencisi oldu. 1931'de diplomasını almadan gittiği Paris ve Londra'da resim çalışmalarını sürdürdü. Resimlerinde geleneksel halk sanatlarından seçtiği motifleri ustaca kullanan sanatçı, gözlemlerini yazma, kilim gibi kültürel değerlerdeki malzemeyle buluşturarak tablolarına yansıttı. Halk kaynağından beslenen sanat anlayışı ile tablolar ve gravürlerin yanı sıra büyük boyutlu duvar resimleri, mozaik ve seramik panolar da yapan Eyüboğlu'nun bazı desenleri, ölümünden sonra Binbir Bedros, Karadut, Babatomiler, Aşk Mektupları adlı kitaplarda yayımlandı.
Bedri Rahmi'nin renkli dünyasını bir arada görmek için 24 Mayıs'a kadar vaktiniz var. Zaman, Haber: Musa İğrek, 12.04.2008 |
||
DOĞUDA KALKINMANIN
MOTORU KÜLTÜR TURİZMİ Hürriyet Cumartesi, Haber: Ali Dağlar, 12.04.2008 |
||
TAKSİM CUMHURİYET
MÜZESİ, 6 AY GEÇTİĞİ HALDE AÇILAMADI
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 2007 yılı Ağustos ayında Taksim'de Maksem diye anılan ve su terazisi diye bilinen bölgedeki bin metrekarelik alanı Cumhuriyet Müzesi olarak projelendirdiklerini açıklamıştı. Başkan Topbaş, o açıklamasında projenin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından da onaylandığını bildirmiş ve "Müzenin açılışını Cumhuriyet Bayramı'na yetiştirmeye çalışıyoruz. Böylece bir tarihî çevre, Cumhuriyet Anıtı, Taksim Meydanı ve trafiğin biraz daha rahatlatılmış hali ile meydan yeni halini alacak." diye konuşmuştu. Ancak Taksim'de kurulması planlanan müze ile ilgili çalışmalar tamamlanmadığı için müze, 29 Ekim 2007 tarihinin üzerinden 6 ay geçmiş olmasına rağmen açılamadı.
Taksim Maksemi ve Su Deposu'na yapılacak müze için Büyükşehir Belediyesi 3'ü Yapı İşleri, biri Tarihî Çevreyi Koruma Müdürlüğü olmak üzere 4 ihale yaptı. Belediyenin yaptığı 4 ihale kapsamında Taksim Cumhuriyet Müzesi için 2 milyon 296 bin YTL harcandı. Yapımı tamamlanma aşamasına gelen müzede, Kurtuluş Savaşı'ndan Cumhuriyet dönemine kadar olan süreçte kullanılan çeşitli eşya ve özel parçalar sergilenecek. Özel koleksiyonculara ait bazı eserlerin yanı sıra, belediyeye ait diğer müzelerden tarihî parçalar da müzede yer alacak.
İstiklal Caddesi'ne Taksim Meydanı'ndan girişte, sağ tarafta kalan maksemin inşasına, Osmanlı İmparatoru 3. Ahmet döneminde Boğaziçi kıyı yerleşimlerinin su sorununu çözmek amacıyla başlandı. İnşaat 1731'de tamamlandı. 1731'de ilk yapıldığında dere sularının küçük bağlamalar ile suları kabartılıyor ve içi sırlı künklerle şehre ulaştırılıyordu. 25 kilometre uzunluğundaki bu hat Bahçeköy ve 1. Sultan Mahmut Kemerleri üzerinden Derbent, Maslak, Ayazağa, Zincirlikuyu, Mecidiyeköy, Şişli'den Harbiye'deki Maksem'e, oradan da Taksim'deki su deposu ve maksemine ulaşılarak şehre dağıtılıyordu. Zaman, Haber: Yasin Kılıç, 12.04.2008 |
||
IRAK'IN KAYIP ESKİ ESERLERİ
Beş yıl önce bu hafta,
Bağdat’ta bulunan Irak Milli Müzesi’nin soyulmuştu.
Geçen beş yıl boyunca çalınan yaklaşık 15.000 eserin
yarısına yakını bulundu ama, beş yıl sonra bugün
insanlık tarihindeki bu büyük kaybın izleri hala
sürüyor.
Bugün uzmanlar Mart 2003'de gerçekleşen ABD işgalinin ardından müzeden çalınan yaklaşık 15.000 eserin yarısının bulunup iade edildiğini söylüyorlar. Ama hırsızların bu müzede yarattığı tahribat ve hala kayıp olan eserlerin değeri herhangi bir bedelle ölçülemez durumda.
New York savcı yardımcısı Matthew Bogdanos insanların birçok farklı sebepten bu eski eserleri çaldığını vurgulayarak “bu soygun için para, ihtiras, Irak kültürünün bu şekilde koruduğunun zannedilmesi, kültürel nefret, bir mirasın silah gibi kullanılması… aklınıza gelebilecek tüm sebepler mevcut” demekte. Bogdanos, yağma sonrası ele geçirilen nerede ise tüm eserlerin Orta Doğu’da bulunduğunu da sözlerine ekledi. |
||
TARİHİ TÜRBE VE HAN İLGİSİZLİKTEN YIKILIYOR
Erzurum Yeğenağa Mahallesi'ndeki Karanlık Kümbet ile Nazik Çarşı'daki Kamburoğlu Hanı ilgisizlik ve bakımsızlıktan yıkıma terk edilmesi tepkilere neden oluyor.
Erzurum'daki tarihi eserler sahipsizliğe terk ediliyor. Yeğenağa Mahallesi'ndeki Karanlık Kümbet'in kubbesindeki bazı taşların yerinden sökülmesi ve kümbet içerisine yağmur sularını sızdırmasına tepki gösteren semt esnafı buranın tadilatının yapılmasını istedi.
Türbe'nin duvarlarında oluşan çatlakların her geçen yıl büyüdüğünü ve bunun da yıkılma tehlikesine neden olduğunu dile getiren Vehbi Mutlu (48), Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkililerinin hassasiyetini beklediklerini söyledi.
1308 İlhanlı dönemine ait türbenin Osmanlı- Rus harbi esnasında kitabesinin tahrip edildiğini ve Cumhuriyet tarihi boyunca da tamir görmediğini iddia eden Mutlu, "Ecdat yadigarı kümbet bakımsızlıktan yıkılıyor. Kümbetin kubbesindeki taşlar çatlamış, yer yer kırılmış. Duvarlarda oluşan derin çatlaklar ise türbenin akıbetini pek de iyi göstermiyor. Bir vatandaş olarak türbenin yıkılmadan gelecek nesillere aktarılabilmesi için yetkililerin tamir ve tadilat konusunda hassasiyetini bekliyoruz. Kümbet haziresindeki kabristan taşlarının kırık ve dökük olarak yok olmaya mahkum edilmesi ise ayrı bir üzüntü kaynağımız." dedi.
Bu arada tarihi İpekyolu üzerinde önemli bir konumu bulunan Erzurum'da eskiden kervanların uğradığı Nazik Çarşı'daki Kamberoğlu Hanı'nın da bakımsızlık nedeniyle kısmen yıkılması tepkilere neden oluyor.
Kamburoğlu Hanı giriş kapısındaki taş motiflerin hana giren kamyonlar tarafından tahrip edilmesi ve içerideki bazı bölmelerin bakımsızlıktan yıkılmasına üzüldüğünü dile getiren semt esnafı, hanın tadilata alınmasını istedi.
Han içerisinde 5 adet iş yeri bulunduğunu ve bunun dışındaki yerlerin kaderine terk edildiğine işaret eden Nazım Yıldız(53), "Osmanlı döneminde önemli konaklama ve dinlenme yerlerinden birisi Kamburoğlu Hanıydı. İran'dan ve çevre bölgelerden develerle getirilen yükler buradan Erzurum'a dağıtılır veya İstanbul'a gönderilirdi. Ermenilerin katliam da gerçekleştirildiği bu yer günümüzde sahipsizliğe terk edilmiş durumda. Tarihi bir şehir kimliği bulunan Erzurum'un tarihi dokularının sahipsizlik sonucu yıkıma ve kaderine terk edilmesinden vicdanen rahatsızız. Köprülü kavşaklar, üst geçitler yapmakla bu şehri modern bir görünüme kavuşturdukların söyleyenlerin, ecdat eserlerine de aynı duyarlılıkla sahip çıkmalarını bekliyoruz." diye konuştu. haberler.com, 11.04.2008 |
||
TARİHİ CEP ÇAKILARI, İNCİ VE SEDEFLERLE SÜSLENEREK MODERN HAYATA ADAPTE OLUYOR
Eskiden çobanların, köy ağalarının kullandığı üstün vasıflı cep çakıları, modern hayata kendisini geliştirerek adapte olmaya çalışıyor.
Yaşlıların deri kılıfları ile birlikte üzerlerinde onurla taşıdığı çakılar, inci, sedef, akik gibi taşlarla süslenerek modern insanın kullanımına sunuluyor. Çakılar, piyasa bıçaklarından oldukça pahalı olmalarına karşın, keskinliği, güzelliği ve nostalji oluşu nedeniyle tercih ediliyor.
Kalitesiz piyasa bıçaklarının hayata işgal ettiği günümüzde, kendi kültürümüzün paha biçilmez bıçakları yaşam savaşı veriyor. Keskinliği ile dededen toruna geçen cep çakıları, yeni neslin tanımadığı özelliklere sahip. Tabi maddeler kullanılarak, ateşte dövülen ve çifte su verilen çakılar, tercihe göre paslanır yada paslanmaz metalden üretiliyor.
Özgün Türk çeliğinden yapılan paslanır çakılar, günümüzde sadece nostaljiyi yaşatmak adına az sayıda üretiliyor. Bıçaklar, üstün vasıflı, son derece kesici özelliğiyle dikkat çekiyor. Kesici vasfını kazandırabilmek için bu bıçaklar, defalarca ateşe sokularak dövülüyor. Özel yağlarda çifte su verilerek piyasaya sunuluyor. Genelde paslanmaz çakılar tercih edilse de son zamanlarda paslanır çakıya olan ilginin arttığı belirtiliyor.
Bursalı bıçakçı ustası İsmail Güler, yoğun talep üzerine dövme paslanır çelikten kasap ve ekmek bıçakları üretmeye başladığını belirtiyor. Paslanmaz bıçaklara göre paslanır bıçakların daha çok tercih edildiğine dikkat çeken Güler, yaşadığı bir anısını şöyle anlatıyor: "Dükkanıma bir gün kadın geldi. 'Ben sizden 20 sene önce bir bıçak almıştım. Ama kaybettim. Ben aynı bıçağı istiyorum' dedi. Paslanmaz bıçaklara baktı ancak beğenmedi. Paslanır metalden olan ayın bıçağını istedi. Bunun üzerine atölyemde döve döve el emeği ile bıçak ürettim. Bunun gibi son dönemde bir çok insan bu bıçakları özellikle istiyor. Bıçaktan anlayan, yada kalitesini duyan insanlar paslanır metalden bıçak istiyor."
Köy ağalarının ve çobanların en çok ilgi gösterdiği bu çakılar ile teknolojik imkanlar kullanılarak son derece kesici özellikte üretilen paslanmaz bıçakları, şimdilerde inci, akik, yeşim taşı, sedef gibi değerlerle birleşerek piyasa buluyor. Çakıların, koç, teke ve manda boynuzları yada sığır kemiklerinden yapılan sapları, değerli taşlarla işlenerek müşteriye sunuluyor.
Tasarımını, "Bursa Bıçakçılığı Tarihi" isimli kitabın yazarı, araştırmacı-yazar Murat Kavaklı'nın yaptığı bu süslemeler, ünlü devlet sanatçısı sedefkar Zafer Karazeybek tarafından yapılıyor. Piyasada satılan bıçaklara göre fiyatı biraz daha pahalı olan bu bıçaklar, fiyatına bakılmaksızın tercih ediliyor. İşleme yapılmayan bıçaklar daha ucuz olurken, bıçakları uzun yıllar kullanıp torunlarına hatıra olarak bırakmayı isteyen insanlar işlemeli bıçakları tercih ediyor.
Araştırmacı yazar Murat Kavaklı, bu bıçakların bir sanat eseri olduğuna işaret ediyor. Kalitesiz Çin malı bıçakların yaygınlaştığı günümüzde, kaybolan kültürümüzü yaşatmak adına, bıçakları taşlarla işlemeyi düşündüğünü belirten Kavaklı, sedefkar Zafer Karazeybek'in de kendisine destek vermesi ile böyle bir proje başlattıklarını kaydetti.
İnsanlardan yoğun ilgi gösterdiği süslemelerin şimdilik sadece çakılarda kullanıldığını belirten Kavaklı, önümüzdeki günlerde, mutfak bıçaklarını da bu tarz süslemelerle piyasaya sunacaklarını dile getirdi. Kavaklı, bu konuda yoğun talep olduğunu da sözlerine ekledi. haberler.com, 11.04.2008 |
||
DEFİNE ARARKEN DEVRİLEN KAYANIN ALTINDA KALAN GENÇ ÖLDÜ
Bursa'nın Yenişehir İlçesi'nde arkadaşlarıyla birlikte define olduğu söylenilen bölgede izinsiz kazı yaptığı öne sürülen genç, devrilen kayanın altında kalarak hayatını kaybetti.
Edinilen bilgiye göre, İsmail Çan (23), arkadaşları H.A., S.A., A.O.K. ve T.Ç. ile birlikte izinsiz kazı yapmak için Kirazlıyayla Köyü yakınlarına gitti.
Define olduğu iddia edilen bölgede bir kayanın altını kazmaya başlayan İsmail Çan, kayanın devrilmesiyle kayanın altında kaldı. Arkadaşlarının durumu bildirmesiyle bölgeye gelen jandarma ekipleri, İsmail Çan'ın öldüğünü belirledi.
İsmail Çan'ın arkadaşları ifade vermek için jandarma komutanlığına götürüldü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. haberler.com, 11.04.2008 |
||
TARİHİ MEKANLARDA GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİNE SON VERİLECEK
Bursa Valiliği tarihi mekanlarda faaliyet gösteren esnafın kullandığı tente, şemsiye, reklam panosu, tabela gibi malzemelere standart getirerek, yapılardaki tarihi atmosferin görüntü kirliliğiyle dağılmasını önlemeyi planlıyor.
Bursa'nın 'turizm kenti' kimliğine önem veren Vali Şahabettin Harput, tarihi yapılarda oluşan görüntü kirliliğiyle ilgili uygulama başlatıyor. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ile belediyelerle görüşme yapan Vali Harput, bu yapılarda kiracı olarak bulunan esnafın tabela, tente, reklam panosu, afiş, şemsiye gibi malzemelerine standart getirmeyi planladıklarını açıkladı. Vali Harput, "Tarihimizin derinliklerinden gelen çok sayıda yapıda Bursa'da yer alıyor. Belediyelerimiz, İl Özel İdaremiz, Vakıflar Bölge Müdürlüğümüz bu zenginliği yeniden gün yüzüne çıkarmaya başladı. Bu güzel muhteşem tarihi eserlerimiz, oralarda bulunan işyeri sahiplerinin tarihi dokunun özelliğini tümüyle yok edecek, saygınlığına yüceliğine yakışmayan, çirkin görünüm oluşturan bir kısım tabelalar, saçaklar, reklam panoları, tenteler, şemsiyeler o tarihi atmosferi alıyor götürüyor. Bu tarihi korunması restorasyonla yetmez, olarda görev yapan, çalışan, üretim yapan herkesin standart hale getirilmesi konusunda bir standart getireceğiz" dedi.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na konuyla alakalı resmi yazı yazdığını ve belediyelerle de görüşme yaptığını kaydeden Harput, "Bundan böyle tarihi mekanlarımızda kiracı olarak bulunan kişilerin kendi başına, rengarenk, şekil şekil, yapının muhtevasına aykırı tentelere, panolara, şemsiyeler müsaade etmeyeceğiz. Bu karar Bursalıların saygı duyacağına ve uygulayacağına inanıyoruz. Bu kararı ortak tarihimize saygı çıkmak olarak algılayalım ve bu tarihi hanlarda görev yapan esnafımızın riaet etmelerini bekliyorum" diye konuştu. haberler.com, 11.04.2008 |
||
TARİHİ EV YENİDEN CANLANIYOR
Bolu'nun Aktaş Mahallesi'ndeki Osmanlı dönemine ait tarihi Yeşil Ev'in restorasyonu bitme aşamasına geldi.
Restorasyon çalışmaları tamamlamak üzere olan Yeşil Ev'le ilgili açıklamalarda bulunan Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, "Bolu'daki tarihi eski evlerimizi, kollamak ve geleceğe taşımak için çok büyük gayret içerisindeyiz. Çeşme olarak 7-8 tarihi çeşmenin onarımını gerçekleştirdik. Tarihi çeşmelerimizi günümüze uyarladık. Vatandaşlarımızın kullanımına açtık ve geleceğe taşıyoruz. Bu evin restorasyonu toparlanmak üzere, bu da geleceğe taşınacak önemli konaklardan bir tanesi. Bu konağın yapımını Pervin Bilol Kız Yurdu sahibi Şerafettin Güler üstlendi. Pervin Bilol Kız Yurdu'nun yanında bulunan Yeşil Ev idari bina olarak kullanılacak. Bizler istiyoruz ki, kimlerin eski evleri, barkları varsa bize versinler veya bize satsınlar ya da onlar onarsın. Bizler belediye olarak yardımcı olalım. Eskide kalan yapıları bizler geleceğe taşıyalım. Mimarlar Odası'yla birlikte bir evin daha restorasyonuna başladık. Üniversiteyle birlikte bu sene Gülezler Konağı'na başlayacağız. Diğerlerinin de peşi sıra gelmesini temenni ediyoruz. Eski ve tarihi binaların yapımı için bizler kollarımızı sıvadık, çalışıyoruz. Bolu'daki tarihi binaların sahipleri bizlere yardımcı olsun" dedi.
Yeşil Ev'in sahibi Şerafettin Güler, "Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz sayesinde bu konağın restorasyonunu yaptık. Başkanımızın payı çok büyük. Eğer kendileri olmasaydı bu konak eski haliyle kalacak ve çürümeye terk edilecekti. Konağın restorasyonu bittikten sonra öğrencilerimiz için lokal, kütüphane veya farklı amaçlar için kullanacağız" diye konuştu. haberler.com, 11.04.2008 |
![]() |
|
|
GAZİANTEP'İN HER YERİNDEN TARİH FIŞKIRIYOR
Gaziantep'te bulunan yaklaşık 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen kaya mezarda tarihi kalıntılar ve o dönemde yaşamış insanlara ait kemikler bulundu.
Şehitkamil İlçesi'ne bağlı Sam Mezrası'nda çalışma yapan Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi (GASKİ) ekipleri, mezra içerisinde çalışma yaparken iş makinesi tesadüfen bir kaya mezara denk geldi. Açılan çukurdan içeri bakıldığında kemikler olduğunun görülmesi üzerine durum Jandarma'ya bildirildi. Mezraya gelen Jandarma ekipleri bölgeye güvenlik şeridi çekerek olay yerine Arkeoloji Müzesi yetkililerini çağırdı. Müzeden gelen arkeologlar yaptıkları ilk incelemelenin ardından açılan çukurun bir kaya mezar olduğunu tespit ettiler.
Gerekli malzemelerin olay yerine getirilmesiyle çalışmalarına başlayan ekipler, önce kaya mezar içerisine dökülen toprağı temizledi. Daha sonra arkeologlar tarafından yapılan detaylı incelemede kaya mezarın yaklaşık 2 bin yıl öncesine ait olduğu tespit edildi. Gaziantep Arkeoloji Müzesi arkeologlarından Mehmet Önal, tesadüfen bulunan mezarın Erken Bizans dönemine ait bir kaya mezar olduğunu belirterek, "Kaya mezar tek odalı ve içerisinde 4 lahit var. Bu lahitler içerisinde de iskeletler ve bazı tarihi kalıntılar var. Kaya mezardaki çalışmalarımız devam ediyor. Bulunacak tarihi kalıntılar çalışma bittikten sonra daha detaylı şekilde incelenecek" dedi.
Sam Mezrası Muhtarı Mehmet Terlemez ise bölgede daha önce hiç böyle bir olayla karşılaşmadıklarını ve çalışmaları izlediklerini kaydetti. Gaziantep Kent Haber, 11.04.2008 |
|
UNESCO, SAFRANBOLU'DA
Birleşmiş
Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu "UNESCO"
23-28 Mayıs 2008 tarihleri arasında Güney Doğu
Avrupa Uzmanlar Toplantısını ve 23 Mayıs 2008 Günü
de UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu
Toplantısını Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay'ın katılımları ile Karabük'ün Safranbolu
ilçesinde yapacak. Karabük Kent Haber, 11.04.2008 |
|
|
![]() |
TURİZM DANIŞMA BÜROSUNDA GÖREVLİ YOK
Tarihi ve turistik açıdan önemli bir potansiyele sahip olan Sivas’ta dışarıdan gelen turistlere rehberlik edebilmek amacıyla Kongre Müzesi bahçesinde oluşturulan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Turizm Danışma Bürosu’nda uzun süredir görevli personel bulunmuyor. Memleket Sivas, 11.04.2008 |
|
PAYİTAHT-I ZEMİN: EMİNÖNÜ
Türkiye Gazetesi, Haber: Gültekin Kaya, 11.04.2008 |
||
KABE'NİN ANAHTARI 15 MİLYONA SATILDI
En eski
Kabe anahtarlarından biri Sotheby’s’te 9.2 milyon
sterline (15 milyon YTL) satıldı. Hürriyet, Haber: Merve Loğmanoğulları, 11.04.2008 |
|
|
![]() |
V. MURAT'IN YALILARI İHALEYE ÇIKACAK
Ortaköy'de okul olarak hizmet verirken şüpheli bir yangınla kullanılamaz hale gelen Fehime Sultan Yalısı ve Yüzme İhtisas Kulübü'ne uzun yıllar ev sahipliği yapan Hatice Sultan Yalısı'na Singapur merkezli Amanresorts International Pte. Ltd. Şirketi talip olmuştu. Şirketin İstanbul Valiliği'ne yaptığı otel olarak işletme teklifi ile ilgili İdari İşler Komisyonu raporu İl Genel Meclisi'nde önceki gün görüşüldü. Komisyon raporunda, "Öncelikle tarihimizin ve medeniyetimizin mirası olan bu yalıları korumalıyız. Yalıların harap ve atıl durumları tarihimize önem vermediğimizin kanıtı gibidir" denilerek restore edilip işletilmesine karar verilmesinin daha adil olacağı belirtildi. Komisyon, şirketin "Yap-işlet-devret, uzun vadeli kiralama veya mutabık kalınacak başka bir çözüm yolu ile otel olarak işletme" teklifinin uygun olmadığı görüşünü Meclis'e iletti. Mecliste raporun görüşülmesi sırasında AKP Grup Başkanı Seyfullah Şahbaz yazılı önerge verip, yalıların planprojelerine uygun restore edilmesi ve aylık kira geliri karşılığında 25 yıllığına kiralanması için ihaleye çıkılmasını istedi, önerge çokluğu ile kabul edildi. Karara göre, yalılar, Devlet İhale Kanunu kapsamında 25 yıllığına kiralanması için ihaleye çıkarılacak. Sabah, Haber: Ercan Sarıkaya, 11.04.2008 |
|
TARİHİ ESER BULDU HAYATI KARARDI
Zonguldak'ta bahçesinde tarihi eser bulan köylünün hayatı karardı. Devletin kendisine emanet ettiği tarihi eserin başında nöbet tutan köylü, kazı çalışmalarının bir an önce başlamasını istiyor.
Zonguldak'ın Çaycuma İlçesi'ne bağlı Kadıoğlu Köyü Çobanhasanlar Mahallesi'nde evinin tapulu bahçesinde sera kurarken tesadüfen tarihi eser bulan Nizamettin Oral isimli köylünün dünyası karardı. Jandarma tarafından güvenlik şeridi çekilen seranın içindeki tarihi eser, kazı çalışması yapılana kadar yedi emin olarak Nizamettin Oral'a emanet edildi. Ancak aradan 3 ay geçmesine rağmen halen kazı çalışmalarına başlanılamadı. Çalınma korkusu ile sürekli tarihi eserin başında nöbet tutan Nizamettin Oral, uykusuz geceler geçiriyor. Tarihi eser kaçakçıları nedeniyle ölüm korkusu yaşadıklarını söyleyen Oral, çalışmalara bir an önce başlanılmasını istiyor.
Eserin içerisinde bulunan seranın da hava koşullarından zarar gördüğünü anlatan Nizamettin Oral, "Bahçede tarihi eserin çıkmasına sevinirken, bir anda kabusum oldu. Bana zimmetlendiği için zarar verilmesinden ve çalınmasından korkuma gece gündüz uyuyamıyorum. Nöbet tutarak, tarihi eserin zarar görmesini ve çalınmasını engellemeye çalışıyorum. Köyümüze gelen yabancı şahıslar, bana teklif de bulunuyor. Evden uzaklaşmamı istiyorlar. Ben kendilerini geri çeviriyorum fakat, esere ve bana zarar vermelerinden korkuyorum. Köydeki düğün derneklere bile katılamıyorum. Evimin çevresinin birinci dereceden SİT alanı ilan edilmesi nedeniyle tarlamı ekip biçemiyorum. Uykusuzluğumun yanı sıra maddi zarara da uğruyorum. Devlet büyüklerimin paha biçilemeyen bu tarihi esere, bir an önce sahip çıkmalarını istiyorum" dedi. Zonguldak Kent Haber, 10.04.2008 |
![]() |
|
YOZGAT'TA BULUNAN TARİHİ SIĞINAKLAR TURİZME KAZANDIRILACAK
Yozgat'ın Yenifakılı İlçesi'nde antik döneme ait olduğu tahmin edilen sığınaklar bulundu.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Fuat Dursun ve Müze Müdürü Arkeolog Hasan Kerim Şenyurt ile birlikte Yenifakılı ilçesinin Damlalı Vadisi'nde bulunan sığınak girişlerini gezerek bilgi alan Yozgat Valisi Amir Çiçek, Nevşehir, Kırşehir, Niğde, Sivas, Kayseri ve Yozgat civarında çeşitli medeniyetlerin yaşadığını, belli medeniyetlerin buralardan gelip geçtiğini hatırlatarak, bölgede tarihi öneme haiz bulguların mevcut olduğuna işaret etti.
''Yozgat, değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir il. Buradaki tarihi kalıntıları çıkartıp, turizme kazandırmak istiyoruz'' diyen Çiçek, ilde gizli kalmış, açığa çıkmamış tarihi eser, kalıntı ve yerleşim birimlerini ortaya çıkartma çabası içerisinde olduklarını söyledi.
Bulunan
sığınak girişlerinin yeraltı şehirlerine ait
girişler olabileceğini ifade eden Vali Çiçek, şöyle
devam etti:
''Burada belli bir yerde çalışma yapılmış,
belirtiler yer altı şehri olabilir yönünde ama kesin
değil. Arkadaşlarımız teknik açıdan inceleyecekler,
bakacaklar, belki kazı çalışması da yapılacak.
Buradan belki de önemli bir yer altı şehri çıkacak.
Bunu çalışmalar yapıldıktan
Müze Müdürü arkeolog Hasan Kerim Şenyurt da, bölgede ön inceleme yaptıklarını belirtti. Yenifakılı ilçesinin Damlalı Vadisi içerisinde insan eliyle oyulmuş mağaralar ve kaya sığınaklarının bulunduğunu da belirten Şenyurt, şunları söyledi: “Burada temizlik çalışması yapmak üzere Genel Müdürlüğümüze izin başvurusunda bulunduk. İzin geldiği andan itibaren 2 uzmanımızla birlikte çalışmalara başlayacağız. Burayı mümkün olan en kısa sürede açarak Yozgat turizmine katkıda bulunmasını sağlayacağız. Damlalı Vadisi boyunca bir kaç tane giriş var. 30 günlük çalışma programı içerisinde biz değişik noktalarda açma çalışması yaparak kesin koordinatları tespit edip, tescillerini de yaptıracağız. Bu şekilde Kültür Bakanlığı'nın ileride yapılacak projelere kaynak aktarımı da sağlanmış olacaktır.'' Turizm Gazetesi, 10.04.2008 |
||
|
GALATAPORT'TA YENİ İHALE HAZIRLIĞI
Türkiye
Denizcilik İşletmeleri A.Ş Genel Müdürü Burhan
Külünk, ihalesi iptal edilen ve kamuoyunda, "Galataport
Projesi" olarak bilinen İstanbul Salıpazarı
Karaköy Kruvaziyer Liman Turizm Ticaret Kompleksi
Projesinin yeni ihale çalışmalarının
Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca
sürdürüldüğünü bildirdi. Hürriyet, 10.04.2008 |
|
TARİHİ KAVAFLAR ÇARŞISI PROJESİ ONAYLANDI
İzmir'de Konak Belediyesi'nin tarihi Kavaflar Çarşısı için yaptığı proje, İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onaylandı.
1929 yılında inşa edilen ve bugüne kadar ayakta kalmayı başarabilmiş ender yapılardan olan Kavaflar Çarşısı, İzmir İl Özel İdaresi'ne aktarılan fonlardan yararlanılarak restore edilecek. Koruma Kurulu tarafından 1981 yılında tescillenen Kavaflar Çarşısı'nın erken cumhuriyet dönemi yapılarından olduğunu belirten Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, "Halen çarşı olarak işlevini sürdürmesine rağmen eski canlılığını yitiren yapının cephelerinde, zaman içinde oluşan farklı kullanım ihtiyaçları sebebiyle çeşitli müdahaleler yapılmış. Belediyemiz, çarşının projesini hazırladı ve kurul onayı aldı. Restorasyon süreci yakında başlatılacak" dedi. Tarihi çarşının Fevzipaşa Bulvarı ve 913 Sokak'a bakan cephelerinin özgünlüğünü yitirmesinin önüne geçileceğini kaydeden Tunçağ, "İç ve dış cepheleriyle çatı ve zemin kaplamasının yenilenmesine yönelik röleve ve restorasyon projeleri hazır. Kısa bir süre sonra ihaleye çıkılacak. Kavaflar Çarşısı, günümüze kavuşturulacak ve gelecek kuşaklara armağan edilecek" şeklinde konuştu Haber Ekspres, 10.04.2008 |
||
KAÇIRILAN TARİHİ ESERLERİMİZ İADE EDİLDİ
Türkiye'de 2002 yılında çeşitli yerlerden kaçırılan 3 tarihi eser, İngiliz ve Türk polisinin işbirliği sonucu Londra Metropolitan Polisi tarafından ele geçirildi. Eserler, düzenlenen törenle Vakıflar Genel Müdür Yardımcısı Aydın Seçkin ve Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Yiğit Alpogan'a teslim edildi.
Başkent Londra'da bulunan ünlü Sotheby's Müzayede Evi'nde belirli aralıklar yapılan açık artırmalarda yüzlerce Osmanlı dönemine ait tarihi eser yer alıyor.Teslim edilen 3 tarihi eser arasında İstanbul Yeni Cami Hünkar Kasrı Çini Panoları, İstanbul Cezeri Kasım Paşa Cami Çini Panosu ve Amasya Mehmet Paşa Cami Minber Kapı Kanatları yer alıyor.
İadesi sağlanan bu 3 tarihi eser arasında bulanan Yeni Cami Hünkar Kapı Çini Panoları ile Amasya Mehmet Paşa Cami Minber Kapı Kanatları, yine ünlü Sotheby's Müzayede Evi'nin internet kataloğunda tespit edilmişti. İstanbul Cezeri Kasım Paşa Cami Çini Panosu ise Londra Metropol'üne yapılan bir müracatın değerlendirilmesi sonucu ele geçirildi. Eserlerin iadesi için Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği Binası'nda düzenlenen basın toplantısında Büyükelçi Alpogan, Vakıflar Genel Müdür Yardımcısı Seçkin ve Londra Metropolitan Polis Teşkilatı Ekonomik Suçlarla Mücadele Birimi Başkanı Nigel Moore yer aldı.
İngiliz makamlarına teşekkür eden ve işbirliğinin devamını dileyen Alpogan, tarihi eserlerin asıl ait oldukları yere dönecek olmasından dolayı duyduğu memnuniyeti aktardı. Güzel bir işbiriği örneği ile karşı karşıya bulunduklarını belirten Alpogan, "İngiliz makamları bize bu konuda ne kadar kararlı olduklarını gösterdiler ve bu eserlerin ana vatanında bulunmasını sağlamakla büyük bir hizmet etmiş bulunuyorlar. Umarım iki ülke arasında bu iş birliği devam eder" dedi.
Metropolitan Polis Teşkilatı Ekonomik Suçlarla Mücadele Birimi Başkanı Nigel Moore da, eserlerin ait oldukları yere dönmede emeği olduğu için mutlu olduğunu söyledi. Bundan sonra da Türk makamlarla işbirliğini devam ettireceklerini kaydeden Moore, eserlerin kaçırılmaları sırasında büyük tahribata uğradıklarını, bundan dolayı da üzgün olduklarını dile getirdi.
Türkiye'nin binlerce yıllık tarihi eserlerin korunarak geleceğe aktarılmasının tüm insanlığın görevi olduğunu ifade eden Vakıflar Genel Müdür Yardımcısı Aydın Seçkin ise, "Ülkemizi bir açık hava müzesine benzetebiliriz. Her bir köşesinde binlerce yıllık tarihin izleri günümüze kadar gelmektedir. Her alanda çok geniş kültür varlıkları olduğu için bunların korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması tüm insanlığın görevidir. Bu eserleri hepimiz birlikte korumalıyız. İngiltere'nin sağladığı işbirliği için de onlara teşekkür ediyoruz. Bizim kayıp olan bir çok eserimiz daha var, onlarında kendi ait oldukları yere kavuşmalarını bekliyoruz. Bu tüm insanlığın ortak görevidir" diye konuştu.Seçkin, konuşmasının ardından Polis Şefi Nigel Moore'a Osmanlı ve Selçuklu tuğralarını içeren özel iki katalog ile şilt armağan etti. Daha sonra iki taraf arasında teslim tutanağı imzalandı. Yeni Şafak, 10.04.2008 |
||
CAMİ GİDİYOR, HİTİT GÜNEŞİ GERİ GELİYOR
Ankara 3. İdare Mahkemesi, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin Ankara'nın ambleminin değiştirilmesine yönelik kararını iptal etti.
Avukat Rahmi Kumaş'ın, Hitit Güneşi Kursu'nun değiştirilmesine yönelik Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 14 Ocak 2005 tarihli ve 59 sayılı kararının iptali istemiyle Ankara 3. İdare Mahkemesi'nde dava açmıştı.
Dosyayı görüşen mahkeme, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin eski Hitit Güneşi Kursu'nun değiştirme amacına yönelik savunmasını inandırıcı ve hukuka uygun bulmayarak, amblemin değiştirilmesinde kamu yararı olmadığına işaret etti.
Belediye meclislerine belediyeyi tanıtıcı amblem, bayrak ve flama belirleme konusunda karar alma yetkisi tanındığını anımsatan mahkeme, bu yetkinin usul ve amacına uygun olarak kullanılması yönünde yargısal denetimin de bulunduğunu kaydetti.
Kararda, belediye meclislerince belirlenecek amblemin o şehrin kendine özgü tarihsel ve kültürel kimliğini yansıtması gerektiği ifade edilerek,şu görüşlere yer verildi:"Tarihsel geçmişindeki Hitit, Frig, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı etkileriyle kültürel dokusu şekillenen Ankara günümüze yansıyan kent kimliğini ağırlıklı olarak ulusal kurtuluş savaşımız sırasında da yönetsel merkez olarak kullanılan TBMM'nin bulunduğu yer olmasından ve Ulu Önder Atatürk öncülüğünde yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti niteliğine kavuşmasından almaktadır. Başkent olduktan sonar hızlı bir sosyal, ekonomik, siyasal, askeri ve kültürel gelişime sahne olan Ankara'yı tanıtacak amblem kentin dönüşümünde temel etken olan, cumhuriyetin çağdaş uygarlığı temel alan felsefesi ve dayandığı değerlere işaret etme açısından da büyük önem taşımaktadır. Buna karşın uyuşmazlık konusu amblemden kullanılan görsel ögelerin ayrı ayrı ve bir bütün olarak kompozisyonu ile Ankara'nın kendine özgü karakteristiğini,tarihsel ve kültürel kimliğini yansıttığından söz edilemez."
Ankara'nın şu anda kullanılan amblemde yer alan figürlerin Hacettepe sırtlarından Ankara'nın güneyine doğru bakıldığında görülen silüetin başkenti sembolize etmediği ifade edilen kararda, mevcut amblemin Ankara'nın tarihsel, kültürel derinliği ve ağırlığı ile orantılı biçimde tanıtıcı bir öge olarak kabul edilemeyeceğini vurgulandı.
Kararda, "Hitit Güneş Kursu ambleminin Ankara kentini tanıtıcı özelliği olmadığından, değiştirilerek yerine değişiklik amacına aykırı ve Ankara'yı kendine özgü kimliğiyle tanıtıcı nitelikte olmayan figür ve şekillerden oluşan amblemin belirlenerek kabulüne ilişkin Büyükşehir Belediye Meclisi'nin kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır" denildi.
Davalılar Ankara Valiliği veya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı kararı temyiz ederse dosya Danıştay'a gidecek.
Avukat Kumaş da yaptığı açıklamada, mevcut ambleme ilişkin ilk olarak 1995 yılında iptal davası açtığını ve Ankara 2. İdare Mahkemesi'nin yine Ankara Büyükşehir Belediyesi aleyhine karar verdiğini anımsattı.
Bunun üzerine, kanun değişikliği yapılarak belediyelere kentin amblemini belirleme yetkisinin verildiğini, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin de bu kanuna göre mevcut amblemi kullanmaya devam ettiğini anlatan Kumaş, ancak Ankara 3. İdare Mahkemesi'nin verdiği son kararla Hitit Güneş Kursu'nun tekrar Ankara'nın amblemi olarak kullanılması gerektiğini söyledi. Kumaş, esastan iptal edilen mevcut simgenin artık kullanılamayacağını, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek'in de simgeyi kullanmaktan vazgeçmesi gerektiğini dile getirdi. Kumaş, iptal kararının uygulanmaması halinde belediye yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunacağını kaydetti. Vatan, 10.04.2008 |
||
6 MİLYONA KUR'AN-I KERİM
İngiltere'de düzenlenen bir açık artırmada, 7. yüzyıldan kalan, el yazması bir Kuran-ı Kerim, yaklaşık 6,25 milyon YTL'ye satıldı. Londra'daki Christie's müzayede evinin açıklamasında, Kur'an-ı Kerim'in Suudi Arabistan'ın Medine kentinde yazıldığının sanıldığı belirtildi. Kur'an-ı Kerim'i satın alan kişinin kimliği açıklanmadı.
Christie's'in açıklamasına göre, açık artırmada İspanya'nın Cordoba kentinde yapıldığı sanılan, işlemeli bir mermer de yaklaşık 3,25 milyon YTL'ye alıcı buldu. Yeni Şafak, 10.04.2008 |
|
|
ANTİK KENT TARIM ALANI OLDU İDDİASI
Soli Pompeiopolis Antik Liman Kentini Koruma ve Tanıtma Derneği Genel Sekreteri Cem Civaoğlu, antik kentin arkeolojik tarım alanı işlevi gördüğünü, burada kaçak inşaat yapıldığını ileri sürdü. Soli Pompeiopolis Antik Liman Kenti kazılarının 1999 yılından bu yana sürdürüldüğünü belirten Civaoğlu, Mezitli beldesindeki yaklaşık 300 dönümlük arazinin arkeolojik sit alanı kapsamında bulunduğunu bildirdi.
Antik kent alanıyla ilgili kamulaştırma ve çevre düzenlemesi konularında gerekenlerin yapılmadığını, hatta mahkeme kararlarının bile uygulanmadığını savunan Civaoğlu, “Antik limana, atık su pompalama istasyonu bile kuruldu” dedi. Milliyet, 10.04.2008 |
||
ALKAR: İSLAM'DA HEYKEL KIRMA YOK
Heykeltıraş Burhan Alkar, Müslümanların "heykel kırıcı" olduklarının doğru olmadığını belirterek, "Öyle olsaydı Selçuklu ve Osmanlı hakimiyetindeki İspanya ve Mısır gibi ülkelerdeki heykeller bugüne kalmazdı" dedi.
Çağdaş Sanatlar Vakfı (ÇAĞSAV) tarafından Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen söyleşide, Alkar ile ÇAĞSAV Başkanı Şefik Kahramankaptan bir araya geldi.
Söyleşi, bu yılki ÇAĞSAV onur ödülüne layık görülen Alkar’ın yaşam öyküsü ve eserlerinin sunumuyla başladı. Alkar, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nde başladığı sanat eğitiminin, bir süre sonra heykele yöneldiğini ve heykeltıraş olarak Fransa’ya burslu olarak gönderildiğini anlattı.
Fransa’da aldığı eğitimle bu sanata bağlılığının arttığını ifade eden Alkar, Türkiye’ye döndükten sonra Gazi Üniversitesi’nde heykel bölümünün kurulmasına zemin hazırladığını söyledi. Alkar, Kahramankaptan’ın "80 yıllık geçmişi olan heykelin Türkiye’de durumu nasıl?" sorusunu, çok perspektifli ve malzemesi zor bir sanat dalı olduğu için heykelin gelişiminin yavaş olduğunu belirterek, şöyle yanıtladı:
"Bir de bizim yanlış inançlarımız var. İslam’da ’heykelin yasak olduğunu ve heykellerin kırılması gerektiğini’ iddia eden bir kesim var. Ben bu konuyu inceledim. ’Heykel kırma’ adeti, Pagan tarafından ezilen ve dini yer altındaki kiliselerde yaşayan Hristiyanlarda vardır. Müslümanlar değil, Hristiyanlar Roma İmparatorluğundan kalan Pagan ve Yunan heykellerini yerle bir ettiler. Müslümanların ’heykel kırıcı’ oldukları doğru değil. Öyle olsaydı Selçuklu ve Osmanlı hakimiyetindeki İspanya ve Mısır gibi ülkelerdeki heykeller bugüne kalmazdı."
Türkiye’de heykel sanatının gelişimi için 1965 yılından beri çalıştığını dile getiren Alkar, bu sanat dalının ilerlemesinin, çocukların küçük yaşlarda sanata yönelmesi ve heykel yan dallarının eğitim alanına girmesiyle mümkün olabileceğini kaydetti. Hürriyet Ankara, 10.04.2008 |
||
|
MİLAS'TA MAMUT FOSİLLERİ BULUNDU
Muğla’nın Milas İlçesi'nde, Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ait kömür havzalarında tarihi eserlerin bulunması üzerine başlatılan kazı çalışmalarında 5-10 milyon yıllık geçmişe sahip fillerin atası olarak bilinen mamutlara ait diş ve kemikleri bulundu. Milliyet, Haber: Yaşar Anter, 10.04.2008 |
|
ROMALI SAVAŞÇILAR YÜZLERCE YILLIK UYKUSUNDAN UYANIYOR
Antik dönemde Bitinya ve Nikomedya krallıklarına
başkentlik yapan İzmit’te, üzerinde asker figürleri
bulunan Roma dönemine ait eşsiz değerde 2 mermer
kabartma ve bir sütun bulundu.
Hürriyet, Haber: Ergün Ayaz, 10.04.2008 KAZI MI, HAFRİYAT MI?
Yer, herkesin bildiği yerdi. Çukurbağ Mahallesi Bahariye Sokak’ta 6 yıl önce ortaya çıkarılan Roma dönemine ait tarihi eserlerin bulunduğu alanda uzun bir aradan sonra yeniden hareketlilik gözlendi. Bu eserlerin ortaya çıkmasının ardından birkaç günlük kazı yapılmış, daha sonra da alanın girişine demir parmaklık çekilerek her şey kaderine terk edilmişti. Mahalle sakinleri her gece buradan define avcılarını kovaladı. İzmit Müze Müdürlüğü dün ani bir kararla kazı başlattı. Müze Müdürü İlksen Özbay başkanlığında gerçekleşen kazıya arkeologlar İlker Tepeköy, Zuhal Uykal ve kazı işçileri katılırken, Saraybahçe Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü de bir kepçeyle kazıya katkıda bulundu.
Kazı işçileri kazma ve küreklerle çalışırken, belediye kepçesi de tarihi parçaların toprak içinden çıkarılmasında kullanıldı. Eserlerin çıkarılma sırasında zarar görmemeleri için alınan tek önlem ise kazı alanında bulunan eski şilte ve yastıkların eserlerin yanına ve altına konulmasından ibaretti. Tarihi parçalar kepçeye halatla bağlanarak veya işçiler tarafından taşınarak karga tulumba bir kamyonete konuldu. Ortaya çıkan tablo, titizlikle yapılması gereken bir kazı değil de, bir gecekondunun belediye ekipleri tarafından aceleyle yıkılmasından farksızdı.
Müze Müdürü İlksen Özbay, kazı konusunda bilgi vermeyi reddederken, çıkarılan eserleri basın mensuplarının görüntülemesi engellendi. Özbay, gazete kağıtlarına sarılan eserlerin fotoğraflanma taleplerini ise “Müzede görürsünüz” diyerek geri çevirdi. Çıkarılan eserlerin 2. yüzyıl Roma dönemine ait pano, heykel başı, sütun başları olmak üzere 6 parçadan oluştuğu öğrenildi. Öte yandan Çekül İl Temsilcisi ve İzeyap eski Başkanı Numan Gülşah, tarihi eserlerin korumasız kaldığı ve acil olarak buradan alınmaları için 28 Mart 2008 tarihinde Müze’ye başvurduklarını, 13 gün gecikmeli de olsa bu çalışmanın yapılmasından memnunluk duyduklarını belirtti. Bölgede 18-24 Mayıs tarihleri arasında kapsamlı bir kazı yapılacağı ifade edildi. Özgür Kocaeli, 10.04.2008 |
||
TARİHİ DOKUYA ZARAR VERİLMİYOR
Antalya’nın Manavgat İlçesi'ne bağlı Evrenseki Beldesi’nde yeni yapılan evler tarihi dokuya göre ahşap yada taştan inşa ediliyor.
Evrenseki Belediyesi, Belde’nin tarihi dokusuna zarar verilmesini önlemek için yeni yapılan evleri ahşap yada taş kaplamalı yapılmasına izin veriyor. Belediye Başkanı Recep Barut, yüksek katlara ve betonarme binaların yapılmasına izin vermediklerini, yapılan evlerinde beldenin tarihi dokusuna göre yapıldığını söyledi.
Barut; “Belediye olarak Seki ve Evren mahallerimizde yapılaşmada gerekli tedbir alıyoruz. Yüksek katlara ve betonarme binalara izin vermiyoruz. Eskiden beri ahşap ve taş kaplamalı evlerimizin dokusunu bozdurtmuyoruz. Yeni yapılan binalar ahşap ve taş kaplamalı yapılmasına izin veriyoruz. Bu sayede Evrenseki’de ki evlerimizin dokusunu koruyoruz. Eskiden kalan köy yapısını bozdurtmuyoruz. Buda beldemizde ki evlere ayrı bir güzellik katıyor. Arsa fiyatlarımız bu sayede fiyatları arttı. Birçok turist evlerimizi incelemeye geliyorlar. Beldemizde hem nostalji bir görünüm sağlıyoruz hem de tarihi dokuyu koruyoruz” dedi. Antalya Kent Haber, 10.04.2008 |
![]() |
|
TARİHİ KÖPRÜ ESKİ İHTİŞAMINA KAVUŞTU
Anadolu Selçukluları Döneminde II. Gıyasettin Keyhüsrev tarafından yaptırılan Kesikköprü, yapılan restorasyon sonrasında tekrar eski ihtişamına kavuştu.
1248 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyasettin Keyhüsrev tarafından Kızılırmak üzerine yapılan tarihi kesikköprü, bölgede faaliyet gösteren kum ocaklarının bilinçsiz kum alması nedeniyle yıkılmıştı. 3 ayağı yıkılan köprünün tekrar inşa edilmesi için AKP Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan tarafından başlatılan çalışma sonuç verdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar sonucunda, 400 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğinde ki köprünün yıkılan 3 ayağı tekrar restore edildi. Yıkılan ayakların yanı sıra köprünün tamamında restorasyon ve bakım çalışması da yapılırken, köprünün tekrar eski ihtişamına kavuşması Kırşehirlileri sevindirdi. Bölgede yaşayan halk, kum ocaklarına yönelik gerekli tedbirlerin alınmasını isterken, bazı ocakların Kızılırmak üzerinde bilinçsiz kum almaya devam etmeleri tepkilere neden oluyor.
Kesikköprü Köyü'nde, Kızılırmak üzerinde Kırşehir ile Konya'yı birbirine bağlamak için yapılan köprü, Türk mimarisinin önemli eserleri arasında yer alıyor. 400 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğinde ve 13 gözlü olan köprünün daha öncede 1616, 1849, 1925 yıllarında onarım gördüğü kaydedildi. Kırşehir Kent Haber, 10.04.2008 |
||
![]() |
BÜYÜK USTA MİMAR SİNAN ANILDI
Osmanlı Devleti'nin en büyük mimarı Mimar Sinan, doğumunun 420'nci yılında unutulmadı.
Yaptığı eserlerle herkesi yüzyıllardır kendisine hayran bırakan Mimar Sinan, doğum yıldönümünde memleketi Kayseri'nin Ağırnas Beldesi'nde anıldı.
Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, törende, Sinan'ın mimari dehasını dünyanın tanıması gerektiğini belirtti.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Profesör Oğuz Ceylan da Sinan'ın yurt dışındaki tanınılırlığını artırmak için İtalya'nın Floransa kentinde 2009 yılında "Sinan ve Çağdaşları" adlı bir Çalıştay düzenleneceğini bildirdi.
Etkinlikte büyük ustanın müzeye dönüştürülen evi sevenleri tarafından gezildi. Trt/Haber, 09.04.2008 |
|
GAZİANTEP KÜLTÜRÜ EMİN ELLERDE
Gaziantep kültürel varlıklarının korunması ve geliştirilmesi adına büyük önem taşıyan, Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü Gaziantep’te kurularak faaliyetine başladı. Geçici olarak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü binasında hizmet verecek olan kurumun, Gaziantep İl müdürlüğüne ise İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdür yardımcılığı görevini yürüten ve kültürel anlamda başarılı çalışmalara imza atan Osman Çolak getirildi.
Yaklaşık 10 gün önce ilimizde kurulan, ve bölge illerine de hizmet vermesi beklenen Gaziantep Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü, 20 kişilik teknik ve idari personel ile taşınmaz kültür varlıklarının korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için hizmet verecek. Gaziantep’in kültürel varlıklar bakımından çok zengin bir il olduğunu belirten Gaziantep Rölöve ve Anıtlar Müdürü Osman Çolak, daha önceleri Adana’dan yapılan hizmetlerin artık ilimizde yerinde ve hızlı bir şekilde yapılacağını ve bunun da Gaziantep için önemli gelişme olduğunu vurguladı. Kurumun şu anda yapılanma çalışmalarının hızlı bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Çolak, şu anda geçici olarak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde faaliyet gösterdiklerini halen devam eden restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla yaklaşık 5-6 ay gibi bir süre sonra eski Gazi ortaokulu binasına geçeceklerini ifade etti.
Gaziantep Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü’nün Türkiye’deki 12’inci Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü olarak kurulduğuna değinen Çolak, müdürlüğün en kısa zamanda tam olarak faaliyete geçmesi için Bakanlığın buraya gerekli önemi vermesi gerektiğini söyledi. Çolak, ayrıca Adıyaman, Kilis, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa gibi illerinde Gaziantep’e bağlanmasının müdürlüğe önerildiğini ifade etti.
Hedeflerinin Gaziantep’te onarımı yapılmamış hiçbir kültür varlığının kalmaması olduğuna değinen Çolak, yapacakları çalışmalarda tüm kurumların yardımlarını beklediklerini belirterek, “ kültürel anlamda yapılacak çalışmalarda tüm kurumların birlikte hareket etmesi gerekli. Mesela İl Özel İdaresi ve Büyükşehir Belediyesi’nin kültürel varlıkların onarım-restorasyon çalışmalarına önem verdiğini görmek çok sevindirici. Gaziantep sokak sağlıklaştırılması açısından çok zengin. Ama kent’te sokak sağlıklaştırılması, projelendirilmesi ve uygulaması açığı var. Aslında bu potansiyel’in iyi şekilde değerlendirilmesi ve Gaziantep’in kültür yaşamına kazandırılarak gelecek nesillere taşınması gerekli.” dedi.
Gaziantep kalesi, Zeugması, Rumkalesi, tarihi Gaziantep evleri ve daha sayılamayacak bir çok kültürel varlığı ile kentin, kültürel bir cazibe merkezi olmayı hak ettiğini belirten Rölöve ve Anıtlar Müdürü Osman Çolak, coğrafi olarak da Gaziantep’in önemli bir yer de olduğuna dikkat çekerek, “Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman gibi inanç ve kültür turizminin olduğu illere geçiş noktası üzerinde bulunması ile de çok büyük önem taşıyor. Biz her şeyden önce dünyanın ilk kurulan şehirlerinden olan Gaziantep’in kültürel varlıklarının korunması ve geliştirilmesi için buradayız. Şunu unutmamalıyız ki, taşınmaz kültür varlıklarının korunması için uzman kişi ve kuruluşlara ihtiyaç var. Çünkü bu tür değerler geri dönüşümü olmayan değerlerdir. Hep birlikte bu değerlere sahip çıkmalıyız” diye konuştu. Gaziantep Hakimiyet, 09.04.2008 |
||
TÜRKİYE'NİN DOKUZ HARİKASI MASADA
Türkiye’nin UNESCO listesindeki 9 dünya miras alanı masaya yatırılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ile akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler, 18-20 Nisan günleri arasında İstanbul’da Çalıştay'la Türkiye’nin 9 dünya mirasının durumunu tartışacak, problemleri ve çözüm önerileri bir raporda toplanacak. Çalıştay'da, İstanbul kenti tarihi alanları, Kapadokya Peri Bacaları ve Göreme Milli Parkı, Divriği Büyük Cami ve hastanesi, Hattuşaş, Nemrut Dağı taş kral başları, Pamukkale-Hierapolis, Xanthos-Letoon, Safranbolu evleri ve Truva Antik Kenti ele alınacak. Türkiye Gazetesi, 09.04.2008 |
||
MİMAR SİNAN'A BÜYÜK
SAYGISIZLIK
Mimar Sinan, ölümünün 420. yıldönümünde yapılan çeşitli etkinliklerle anılırken Adana'da Mimar Sinan Anıtı'na saygısızlık yapıldı. Ziyapaşa Mahallesi Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu yan tarafında bulunan Mimar Sinan Anıtı'nın arkasına boya ile "Çürüttünüz beni" yazısı yazıldı. Mimarlar Odası Adana Şubesi Başkanı Bekir Kamışlı ise konuyla ilgili olarak Mimar Sinan Heykelini Adana Büyükşehir Belediyesi ile Mimarlar Odası Adana Şubesi tarafından düzenlenen "Ziyapaşa Mahallesi-Mimar Sinan Parkı Kesimi Kentsel Tasarım Ulusal Projesi" kapsamında yerinin değiştirileceğini söyledi.
Kamışlı, Mimar Sinan'ın manevi olarak hiçbir zaman çürümeyeceğini, 400 yıl önce bugünlere gelen yüzlerce eser bıraktığını kaydetti. Mimar Sinan gibi bir üstadın heykeline çirkin yazılar yazmanın doğru olmadığını belirterek, bu yazılara engel olamadıklarını heykelin daha güvenli bir yere taşınacağını vurguladı. Adana Kent Haber, 09.04.2008 |
||
JANDARMADAN TARİHİ ESER OPERASYONU
Karaman merkeze bağlı Karacaören Köyü'nde jandarmanın düzenlediği operasyonda Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilen tarihi eser ele geçirildi.
Edinilen bilgiye göre, Karacaören Köyü'nde bir kişinin elinde tarihi eser bulunduğu yönünde bilgi alan jandarma timleri, M.K. adlı şahsı gözaltına aldı.
Mahkeme kararıyla M.K.'nin evinde arama yapan jandarma, Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilen 7 adet sikke, 1 adet yüzük, 1 adet obje ile 1 adet define arama aparatı ele geçirdi. Gözaltına alınan M.K. çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı. Karaman Kent Haber, 09.04.2008 |
|
|
TARİH YERİNDE GÜZELDİR!
Yirminci yüzyılın başında
Avrupalıların Afrika'da yoğunlaşan "koloni"
edinme yarışı, kıtanın tarihsel varlıklarının da
yağmalanmasına yol açtı. UNESCO ile Yunan
Kültür Bakanlığı'nca Atina'da düzenlenen
"tarihsel mirasın ait olduğu ülkeye geri verilmesi"
konferansında bu kıtanın tarihsel varlıklarının
yüzde 95'inin yağmalandığı da açıklandı. |
||
MİNBER ÜZERİNDEKİ BOYALAR KALDIRILIYOR
Tarihi değeri
olan ancak bilinçsiz bir şekilde yağlı boya ile
boyanan Çorum Ulu Cami minberinin üzerindeki
kimyasal boyalar kaldırılıyor. Çorum Kent Haber, 08.04.2008 |
||
ALLIANOI TARTIŞMASI
“İzmir neden kaybetti?” başlıklı 1 Nisan günkü yazımda, Expo’nun İtalyanlara kaptırılmasında (birçok başka nedenin yanı sıra) Allianoi’nin de rol oynadığına değinmiştim. İzmir, “Herkes için sağlık” ana temasıyla yarışırken, Bergama’daki, antikçağın en önemli tedavi merkezlerinden Allianoi’nin kalıntıları üzerine baraj yapma kararı alınması, Türkiye’de pek ilgi çekmese de Batı’nın öfkesini çekmişti.Oylamadan iki hafta önce 250 Avrupalı kuruluş, Expo’yu düzenleyen Uluslararası Fuarlar Bürosu’na yazarak bunu protesto etmişlerdi.
***Yazım üzerine Devlet Su İşleri’nden bir açıklama geldi. DSİ’ye göre Yortanlı Barajı’nın yapılacağı “Paşaılıcası mevkiinin “Allianoi” olduğuna dair bugüne kadar hiç bir bilimsel belge ya da bulguya rastlanmamış. Diyorlar ki:“Yıllarca Bergama yöresinde Alman arkeologlarca yapılan kazılarda da böyle bir bulguya rastlanmamıştır. Paşaılıcası, ülkemizin değişik bölgelerinde yer alan kaplıcalar gibi Roma döneminden kalma termal bir kaplıca olup uzun yıllar atıl kalmış, baraj yapımıyla ortaya çıkarılmıştır.”“Yortanlı Barajı ile Kınık Ovası’nda 6 bin 990 hektar tarım arazisi sulanacaktır. Yöre çiftçileri 1994’ten bu yana umutla barajın faaliyete geçmesini beklemekteyken Allianoi (?) gerekçesiyle çiftçilerin hayal kırıklığına uğratılması çabalarına anlam vermek mümkün değildir.”* * *
Açıklamayı Allianoi kazısının Heyet Başkanı Yard.Doç. Ahmet Yaraş’a aktardım. Telefonda sinirden sesi titredi. Dokuz yıl tırnaklarıyla kazarak ancak yüzde 20’sini ortaya çıkardığı ve üzerine 48 bilimsel makale yazdığı Allianoi için bir DSİ yetkilisinin “Orası değil” demesi “arkeolojiyi yok saymak”tı. “Adımın ‘Ahmet’ olduğundan ne kadar eminsem, oranın ‘Allianoi’ olduğundan da o kadar eminim. Farklı bir şey biliyorlarsa DSİ teknisyenleri de makale yazsın” dedi Yaraş... Açıklamadaki ifadenin tersine, Allianoi’yi bir Alman arkeologun ortaya çıkardığını hatırlattı. Konunun AB ilerleme raporunda da eleştirildiğini, Allianoi’yi anlatan bir filmin daha önceki gün Fransa’da en iyi film ödülü aldığını hatırlattı. “Dünyanın bu kadar sahiplendiği bir yeri yıkmak için ellerinden geleni yaptılar” diyerek şunları anlattı: Allianoi, 2001’de kurul kararıyla sit alanı ilan edilmişti. Bu kararla baraj inşaatının durdurulması gerekirken DSİ, (Yaraş’a göre “yasadışı olarak”) ihalelere devam etmiş ve sit kararını değiştirebilmek için onlarca bilim kurulu oluşturmuştu. Kurullar Allianoi’ye sahip çıkan kararlar verdikçe kurul üyeleri değiştirilmiş, sonunda inşaat mühendislerinden oluşan bir kurulun kararıyla, kalıntıların üzerinin kille kaplanması koşuluyla baraj inşaatı tamamlanabilmişti. Halen bu işlem yapılamadığı için su tutulamıyordu. Bir yandan da davalar sürüyordu. Konu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de intikal etmişti.Yaraş, “İki gavur kalıntısı için yatırımımızı engelliyorsunuz” zihniyetiyle Anadolu’nun kültürel varlıklarının yok edildiğini söyledi. Avrupa’daki ilgililerin Expo delegelerine “Allianoi’yi kurtarma koşuluyla İzmir’in adaylığını desteklediklerini” belirten mektuplar yolladıklarını belirtti: “Bu sözü verselerdi belki alabilirlerdi. Bundan sonra da her yerde karşılarına çıkacak” dedi. Son bir umutla Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a gitmişler, ancak oradan da sonuç alamamışlardı. Yine de “İşin peşini bırakmayacağız” dedi Yaraş, “Koca bir kültür varlığının yok edilmesine izin vermeyeceğiz.” Milliyet, Yazı: Can Dündar, 08.04.2008 |
||
LAGINA KAZI ALANINDAKİ KÖMÜR ÇIKARMA İŞLEMİ DURDURULDU
Yatağan'da Lagina Kazı Başkanlığı'nca yürütülen arkeolojik kazılar tamamlanmadan iş makineleri ile çalışma yapıldığı iddiasıyla kazıda görevli bakanlık temsilcisinin Yatağan Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduğu bildirildi.
Muğla'nın Yatağan ilçesinde Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) Güney Ege Linyit İşletme sahasında bulunan Beybağ mevkisinde Lagina Kazı Başkanlığı'nca yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları sırasında, kazı kapsamında yürütülen sondaj çalışmasına zarar verecek şekilde iş makinelerinin çalıştırıldığı iddia edildi. Lagina kazı çalışmasında görevli Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcisi, bu iddialar üzerine iş makineleri ile yapılan çalışmayı rapor etti. Arkeolojik kazı çalışmaları yürütülen bölgede yapılan dekapaj çalışmalarının (kömür çıkartılan arazide yapılan çalışmalar) durdurulması yönünde tutanak tutan temsilci, olayı Yatağan Cumhuriyet Savcılığı'na intikal ettirerek, olayda ihmali olduğu iddia edilen kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü, TKİ Güney Ege Linyit İşletmesi Müessese Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak, arkeolojik kazı çalışmalarının devam etmekte olduğu alanda dekapaj çalışmalarının durdurulmasını ve konu kurulca değerlendirilinceye kadar hiçbir faaliyette bulunulmamasını istedi.
Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı ve Lagina Kazı Başkanı Prof.Dr. Ahmet Tırpan ise bölgede ilk önce jeofizik çalışması yaptıklarını ve şüphelendikleri noktalarda sondajlar açtıklarını belirterek, şöyle dedi: "Eğer bir yerleşim alanı veya mezar bulursak oranın kazısını yapıyoruz. Kazı yaptığımız yerlerde eserlerin zarar gördüğü ve tahrip edildiğine dair bir bilgim yok. Yaptığımız çalışmalarla ilgili hazırladığım raporları kurula gönderiyoruz. Kurul da eğer eserlerin korunması gerektiğini uygun görürse 'korunsun' yönünde karar çıkıyor."
Arkeolojik kazı yapılan alanın kendi sorumluluklarında olduğunu doğrulayan Prof.Dr. Tırpan, şunları söyledi: "Burada iş makinelerinin kazıda kullanılması kesinlikle söz konusu değil. Biz şüphelendiğimiz yerlerde sondajlar açarız. Eğer bir şey çıkmazsa kömür işletmesine teslim ederiz. Bu alanda böyle bir yer vardı. Biz bu alana 7-8 sondaj açtık, bir şey çıkmadı. Biz de bu alanda çalışma yapılması için izin verdik. Olayın özü bu." Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) Güney Ege Linyit İşletmesi Müessese Müdürü Yüksel Akın, kazı başkanının izni ve onayı olmadan çalışma yapmadıklarını belirterek, "Lagina Kazı Başkanı Prof.Dr. Tırpan, bölgede yapılan çalışmalarla ilgili olarak arkeolojik açıdan bir sıkıntı olmadığını ve faaliyetlerimize devam edebileceğimizi söyledi. Biz de bu doğrultuda faaliyetlerimizi kazı başkanlığınca izin verilen alan içinde sürdürüyoruz." dedi. Zaman, 08.04.2008 |
||
|
TARİHİ ESER OPERASYONU
Alaşehir
ilçesinde yaptıkları kaçak kazıda çeşitli dönemlere
ait çok sayıda tarihi eser bulan 10 kişi, polis
tarafından yakalandı. Manisa Kent Haber, 08.04.2008 |
|
TARİHİ CANFEDA HATUN ÇEŞMESİ ONARILDI
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı'nın Kocaeli’de yeni kurmuş olduğu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan alınan izin ve onaylanan restorasyon projeleri ile Koruma Kurulu kararlarına uygun olarak Orhan Camii karşısında bulunan Kethüda Canfeda Hatun Çeşmesi'nin onarımını tamamladı.
Özgür Kocaeli, 08.04.2008 |
![]() |
|
ASIRLIK ÇINAR ÖLÜRKEN GECE YARISINI BEKLEDİ
Meteoroloji’nin 4 Mart Cumartesi geceyarısı beklediği şiddetli fırtına ve sağanak yağış, ertesi gün, 5 Mart Pazar günü öğleden sonra geldi. Şiddetli fırtına çok uzun sürmedi, ancak Hürriyet Caddesinde, Saraybahçe Belediyesi’nin karşısı, Bursa Kebapçısı’nın önündeki çınar için bu fırtına, artık son fırtınasıydı. Belki o anda devrilecekti, ancak o saatlerde Yürüyüş Yolu el ele tutuşmuş genç sevgililer, anne-babalarıyla yürüyüşe çıkmış çocuklar ve insanlarla doluydu. Gece el ayak çekildiğinde ve caddede hemen hemen hiç kimse kalmadığında dev çınar son nefesini verdi. Saatler 23.30’u gösterirken boylu boyunca devrildi.
Anıtlar Yüksek Kurulu’na 91 numara ile kayıtlı çınar ağacının devrilmesinden sonra nöbetçi ekipler adeta seferber oldu. Çok sayıda itfaiye, ambulans ve polis ekibi olay yerine sevk edildi. Çok şükür ki, ölen ya da yaralanan yoktu. Sadece park halindeki 41 ND 222 plakalı otomobil çınarın dallarının altında kalarak hasar gördü. Cadde iki saat süreyle trafiğe kapatılırken, Saraybahçe Belediye Başkanı Halil Vehbi Yenice başından sonuna kadar çalışmalarla bizzat ilgilendi. Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri çınarı motorlu testerelerle parçalara ayırarak yoldan kaldırdılar.
İzmit Mutasarrıfı Sırrı Paşa tarafından demiryolu güzergahının iki yanına yüz yıl önce dikilen, zaman içinde bazıları çürüdüğü veya tehlike yarattığı için kesilen çınar ağaçlarının artık son demlerini yaşadığı biliniyor. Önceki gece devrilen 91 tescil numaralı çınarın da kökünden kırılacağı biliniyordu. Saraybahçe Belediyesi, günler önce Kocaeli Büyükşehir Belediyesine resmi bir yazıyla başvurarak, 91 numaralı çınarın devrilme tehlikesi arz ettiği bildirmiş, ancak Büyükşehir hiçbir önlem almamıştı. Çınar ölüm için geceyi beklemese, belki de büyük bir facia yaşanacak ve hesabını da kimse veremeyecekti. Özgür Kocaeli, 08.04.2008 |
||
![]() |
YEŞİL TÜRBE'YE ÇİNİ ARANIYOR
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 1.3 milyon YTL'ye restorasyonunu üstlendiği Yeşil Türbe'de, müteahhit firma 1 yıldır çalışmalarını sürdürüyor. Sultan Çelebi Mehmet ve ailesinin çini bezemeli sandukalarının bulunduğu türbenin, kubbe ve bina duvarlarındaki çatlaklıklar giderildi. Kurşunlama yapıldı, hatalı uygulamalar temizlendi, varaklama çalışmalarında da önemli mesafe katedildi. Ancak restorasyonun en önemli kısmı olan sekizgen dış cepheye 70'li yıllarda takılan banyo fayanslarının orijinal çinilerle değiştirilmesi sekteye uğradı.
Restorasyon işini yapan Usra-Pekerler ortaklığı, 20 Mart 2008 tarihinde Özbekistan'da kaliteli çini üreten firmalarla görüşüp, numune götürebilmek için türbeye ait birkaç çininin yurtdışına çıkarılması için Bursa Valiliği, Kültür ve Müze Müdürlüğü'nden müsaade istedi. Numune götürmek için izin çıkarsa, Türkiye'de bir türlü üretilemeyen Yeşil Türbe'nin dış cephe çinilerinin Özbekistan'da yapılması araştırılacak.
Bursa Hakimiyet, 08.04.2008 |
|
TAŞHAN YENİLENDİ
Erzurum'da onarımına geçtiğimiz yılın sonuna doğru
başlanan Rüstempaşa Kervansarayı’nda geri sayım
başladı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde ihale edilen
bakım ve onarım işlerinde sona gelindiği
bildirilirken, halk
arasında Taşhan olarak bilinen Rüstempaşa
Kervansarayı’ndaki tadilat çalışmalarının,
Hem dış, hem de iç aksamı tamamen değiştirilen, mimarisine dokunulmadan boyanan ve zemini yenilenen Taşhan’la birlikte, içerisindeki dükkanların da çehresi değişti. Tamamen tek tip halinde çerçevelendirilen işyerleri, yeniden hizmete açılacağı günü beklerken, Taşhan esnafını ise heyecan sardı. Rüstempaşa esnafı, yapılan bakım ve onarım çalışmalarıyla birlikte Taşhan’ın tamamen değiştiğini belirterek, “Bu tarihi eserin son halini gören, estetiği ve güzelliğiyle gurur duyar” diye konuştu.
Taşhan’ın bakım ve onarım sorununun, yıllardır gündeme getirildiğini, ancak kesin çözümün geçtiğimiz yıl sonuna doğru alındığına işaret eden Taşhan esnafı, “Rüstempaşa Kervansarayı, bir-iki yıl içerisinde onarılmasaydı, mutlaka bazı kesimlerinde yıkılmalar olacaktı. Çünkü çatı kısmından duvarlarına ve temele su sızıyordu” dedi.
Çatısıyla birlikte tavanları, zemini, boya ve süslemeleri komple elden geçirilen Rüstempaşa Kervansarayı’nın,önümüzdeki 15 gün içerisinde teslim edileceğini dile getiren esnaf, yaz sezonuna, çehresi tamamen değişmiş bir işhanla gireceklerini sözlerine ekledi. Erzurum Gazetesi, 08.04.2008 |
||
TARİHİ ESER OPERASYONU
Denizli'nin
Acıpayam İlçesi'nde, jandarma tarafından düzenlenen
operasyonda, Roma dönemine ait olduğu belirlenen
kulpsuz çömlek ile mermer bir sütun ele geçirildi. Denizli Kent Haber, 07.04.2008 |
|
|
![]() |
35 BİN YILLIK ARAÇ GEREÇLER BULUNDU
Avustralya'nın batısında, 35 bin yıllık olduğu tahmin edilen taştan yapılmış, çok sayıda araç-gereç bulundu.
Milliyet, 07.04.2008 |
|
ÇANKAYA KÖŞKÜ İNTERNETTE
Cumhurbaşkanlığı’nın
şeffaflık politikası, Çankaya Köşkü’nün internette
gezilebilmesine imkan sağladı. Sitede, Atatürk’ün
odası ve eşyaları da severek dinlediği taş plakların
eşliğinde görülebilecek. Hürriyet, Haber: Turan Gültekin, 07.04.2008 |
||
İSVEÇ'TE ANTİK ARAP SİKKELERİ
1 Nisan’da, Stockholm’de havaalanı yakınlarındaki bir Demir Çağ kazı alanında MS 7. ile 9. yüzyıl arasına tarihlenen 470 sikke bulundu. Viking tüccarlarının yoğun olarak seyahat ettiği bu bölgede 1880lerden bu yana bu denli büyük bir defineye rastlanmamıştı. Arkeolog Karin Beckman-Thoor’un söylediğine göre bulunan gümüş sikkelerin çoğu Bağdat ve Şam’da basılmış, fakat bir kısmı da İran ve Kuzey Afrika’dan gelme.
İsveç Ulusal Miras Ofisi’nde görevli Dr. Beckman-Thoor, BBC’ye “Bir mezar taşını kaldırırken bir sikkeye rastladık ve neden orada olduğunu anlamadık. Kazmaya devam ettik ve bir Viking definesi ile karşı karşıya olduğumuzu fark ettik. Bu sikkeler yaklaşık olarak İS 850 yılından beri orada duruyorlardı” dedi.
Bu tür Viking defineleri daha çok Baltık Denizi’nde bulunan İsveç adası Gotland’da açığa çıkıyorlardı. Definenin bulunduğu bu yerleşim ise Vikinglerden çok daha eski. Dr. Beckman-Thoor, bu defineyi gömen Vikinglerin, atalarının onu korumasını ümit etmiş olabileceklerini düşünüyor. Vikingler 8. ile 11. yüzyıl arasında sadece Baltık Bölgesi’nde değil, Rusya’dan Kuzey Afrika’ya ve İstanbul’a kadar yolculuk etmişler ve buralarda ticaret yapmışlardı. BBC News, 04.04.2008 |
![]() ![]() |
|
ERZURUM KALESİ TURİSTİK MERKEZ OLACAK
Erzurum Arkeoloji Müze Müdürü Mustafa Erkmen, Erzurum Kalesi'ndeki kazı çalışmalarını bu yıl sonunda bitirip, seneye de iç kaleyi turizmin merkezi haline getirmeyi amaçladıklarını söyledi.
Tarihi Erzurum Kalesi'nin iç kale kısmında önceki yıl başlatılan kazı çalışmalarında sona yaklaşıldığı belirtildi. Erzurum Arkeoloji Müze Müdürü Mustafa Erkmen, yıl sonunda iç kaledeki kazı çalışmalarının sonuçlandırılacağını ifade etti. Erkmen, kazı çalışmalarında toprağın altında en az 600 yıllık depo, buğday ambarı, ekmek fırını ve kışla müştemilatının çıkartıldığını dile getirdi.
Kazılarda ortaya çıkartılan kalıntıların Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait olduğunu anlatan Arkeoloji Müze Müdürü Erkmen, söz konusu eserlerin turizme kazandırılacağını kaydetti. Yıl sonunda kazı çalışmalarının sona erdirilmesinin ardından ortaya çıkartılan kalıntıların aslına uygun restore edilip, üzerlerinin kapatılacağına dikkat çeken Erkmen, "Tarihi kalıntıları aslına uygun olarak cafe, şark köşesi, müze, sanat galeri salonu gibi çok amaçlı olarak turizme kazandırmak istiyoruz. Bu amaçla gerekli plan ve proje çalışmaları başlatıldı. Erzurum tarihinde önemli bir yeri bulunan Erzurum Kalesi'nin iç mekanındaki kalıntıları yeniden ayağa kaldırmanın, onları gün ışığına çıkartıp toplumun hizmetine sunacak olmanın şimdiden heyecan ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bu kalıntıların hizmete sunulmasıyla birlikte Erzurum'a daha çok yerli ve yabancı turistin gelmesini bekliyoruz." dedi.
Erkmen, kazı çalışmalarında 15'i uzman eleman olmak üzere 80 işçinin çalışacağını da vurgulayarak, "Bakanlıktan gerekli ödeneği aldık. Kazı çalışmaları büyük bir hız ve itina ile yıl sonunda bitirilecek." diye konuştu. Zaman, Haber: Orhan Yıldırım, 07.04.2008 |
||
PAMUK ELLER 'TARİHE' LÜTFEN
Sayfamızın adı 'Kent
Masalları' ya, bugün adına en yakışan yazı yer
alacak burada. Antalya Kent Müzesi'nde görevli
kardeşimiz Serhat Şimşek aradı. 'Sayfanda bizim
masalımızı da görmek istiyoruz' dedi. Burada 'biz'
Antalya oluyordu ve masalcı da bu 'biz'in
içindeydi... Akşam, Yazı: Nizamettin Özmen, 07.04.2008 |
||
"O STADA MUHALİFİM"
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Dolmabahçe Sarayı’nın arkasında bulunan ve bir bölümü tarihi eser statüsünde olan İnönü Stadyumu’nun yıkılıp yeniden inşa edilmesiyle ilgili tereddütleri olduğunu söyledi. Hürriyet, Haber: Umut Erdem, 07.04.2008 |
||
TURİSTLER ANTİK ROMA'YI PARÇA PARÇA EVLERİNE TAŞIYORLAR
Roma’nın antik anıtları o denli kötü korunuyor ki ziyaret eden turistler, hatıra olarak aldıkları parçalarla şehrin eski eserlerini yavaşça bitiriyorlar. Arkeologların açıkladığına göre şehrin antik kalıntılarından en önemlisi olan Trajan Forumu’ndaki mimari süslemelerin birçoğu ve yerlerde duran kırık seramik parçalarının tümü zaman içinde yok oldu. Konuya dikkat çekmek için Il Messaggero gazetesinin muhabiri gün içinde kimse tarafından durdurulmaksızın buradan kutular dolusu antik parçayı dışarı çıkarttı.
Forum kazısında çalışan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir arkeolog “Buradan hemen herşey söküldü, kırıldı ve taşındı. Kapalı devre kameralar hiçbir işe yaramıyor ve kapılara “kapı” diyebilmek nerede ise mümkün değil” demekte. Şehre her yıl gelen 20 milyon civarındaki turistin yarattığı bu eski eserler üzerinde yarattığı tahribat inanılmaz ölçülerde.
Öte yandan Roma Kültürel Miras yetkilisi Eugenio La Rocca ise “Burası bir açık hava müzesi, her tarafa bekçi dikerek burayı bir müze deposu gibi korumamız mümkün değil. Öte yandan, kameralar çalışıyor ve görevliler tarafından sürekli izleniyor. Ayrıca kazıda bulunan tüm değerli eserler zaten kataloglanıp kaldırıldı” demekte. Telegraph, Haber: Malcolm Moore, 03.04.2008 |
![]() |
|
AYDIN'DAKİ ÖREN YERLERİ SEZONA HAZIR
Aydın’da, geçen yıl 500 bine yakın yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği müze ve ören yerlerinde yaz sezonu hazırlıkları hız kazandı.
Milliyet Ege, Haber: Latif Sansür, 07.04.2008 |
||
|
1.27 MİLYON DOLARA KEMAN
New York’ta düzenlenen açık artırmada, Antonio Stradivari tarafından yapılan bir keman 1,27 milyon dolara (1,67 milyon YTL) satıldı.
Christie’s müzayede evinin düzenlediği açık
artırmada, geçen yıl ölen sahibi İngiliz kemancı
Barbara Penny’nin ismini taşıyan "Penny" adlı
kemanın 1-1,5 milyon dolara satılacağı tahmin
ediliyordu. Hürriyet, 07.04.2008 |
|
300 YILLIK KONAK KADERİNE TERK EDİLDİ
Kastamonu'nun Hanönü İlçesi'ne bağlı Yenice Köyü`nde bulunan 300 yıllık Hüseyin Bey Konağı bakımsızlıktan dolayı kaderine terk edildi.
Yapımı Osmanlı`nın Duraklama Dönemi`ne denk gelen ve bölgeye Hacı Ahmetoğullarından Hüseyin Bey`in kendi adına yaptırdığı konak günümüzde mirasçıları arasındaki anlaşmazlık yüzünden yıkılmakla yüz yüze kaldı.
Yenice Köyü`nde yaşamını sürdüren emekli öğretmen Muhittin Göksoy ise 700 yıllık geçmişe sahip olan köylerinin bundan 4 asır önce Sinop`un Boyabat İlçesi'nden gelen Hacıahmetoğulları ile bölgede parlayan bir konuma kavuştuğunu söyledi.
"Evimin karşısında bulunan ve Hanönü`nün en büyük konağı olan Hüseyin Bey Konağı`na her gün bakıp bakıp ağlamaktayım" diyen Göksoy, "Zamanında bölgeye nam salmış ve kalkınmasında büyük rol oynamış bu ailenin mirasçıları arasındaki anlaşmazlık nedeniyle tarihi Hüseyin bey Konağı yıkılmaya yüz tutmuştur" dedi.
Osmanlı mimari özelliklerini taşıyan 300 yıllık tarihi konak, 324m2 (18x18) üzerine kurulmuş. İkisi alt katta olmak üzere toplam 7 odadan oluşan konağın odalarından biri işleme tavanlı, camlar ise ağaç süslemelidir.
Hüseyin Bey Konağı'nın (18x18) 324m2 üzerine kurulmuş kare biçiminde 2 katlı ikisi alt katta olmak üzere toplam 7 odalı bir ev, üst kattaki odalardan biri işleme tavanlıdır. Evin 2. katındaki sofasının doğu kısmında camlar ağaç süslemelidir. Ev Kastamonu ev mimarisi özelliklerini taşımaktadır. Kastamonu Postası, Haber: Hasan Yılmaz, 07.04.2008 |
![]() |
|
|
ORTAÇAĞ HESAP MAKİNESİ KİMİN OLACAK?
14. yüzyıldan kalma bir hesap makinesinin kaderi müze ile özel mülkiyet arasında dengede duruyor. Uzmanların söylediğine göre bu pirinç cep usturlabı, Ortaçağ’ın matematik ve astronomi bilgisine yepyeni bir pencere açmakta. Tüm uzmanlar, 2005'de bulunan bu aletin, sadece gelecekteki araştırmacılar için değil, aynı zamanda kültürel açıdan çok önemli ulusal bir eser olduğu için kamuya açık olması gerektiğini düşünüyorlar.
Usturlab, İngiltere’de, Kent şehrindeki Canterbury’de, Agnes Evi olarak da bilinen bir hanın inşaatında bulundu. Hemen hemen 600 yıldır, ilk düşürüldüğü bu yerde, zeminin çamuru içinde gömülü kalmıştı. 2007 yılında Bonham’s Müzayede Evi’nde, 60.000 ila 100.000.- Pound açılış fiyatı ile satışa çıkarıldı. Bu fiyat, kimliği açıklanmayan alıcılar tarafından 350.000.- Pound’a kadar yükseltildi. Öte yandan, İngiltere’den dışarı çıkarılacak kültürel eserlere karar verme yetkisine sahip komite, Kültür Bakanı Margaret Hodge’a ihracat belgesinin Haziran 2008 e kadar ertelenmesini, bu tarihe kadar da British Museum’un gerekli parayı bulması durumunda usturlabın yeni sahibinden müzayede bedeli ile satın alınarak yurt dışına çıkarılmamasını önerdi. Daha önce sık rastlanan bu uygulama sadece kıymetli sanat eserleri için yapılırken ilk defa bir bilimsel alete uygulanıyor.
14. yüzyıldan kalma bu usturlabın en önemli özelliği, benzerlerinin aksine çok ufak ve günlük kullanıma yönelik olması. Buna rağmen, kendisinden çok daha büyük olan akademik usturlabların tüm özelliklerini barındırması. Nature News, Haber: Philip Ball, 02.04.2008 |
|
ATIŞ: TARİHİ YAPILAR EN KISA SÜREDE KENT KÜLTÜRÜNE KAZANDIRILMALI
Adana Valisi İlhan Atış, zengin tarihi değerlere sahip olan Adana'da onlarca yapının atıl bir durumda olduğunu belirterek bunların kısa sürede kent kültürüne kazandırılması gerektiğini söyledi.
Atış, Çukurova'nın Sanatını Sanatçısını Koruma ve Destekleme Derneği'nin (ÇUSAD) organizasyonuyla Tepebağ, Kayalıbağ Mahallesi'ni, Kale Kapısı civarını, Ulu Cami'yi Büyüksaat, Kazancılar çarşısı civarını gezerek tarihi yapılarda incelemelerde bulundu. İncilemeleri ile ilgili değerlendirmede bulunan Atış, Adana'nın zengin tarihi değerlere sahip olduğunu dile getirerek bunların çoğunun bilinmediğini söyledi. Atış, "Bunları gün yüzüne çıkartıp kazanmak istiyoruz. İlk etapta bir tespit çalışması yapıyoruz. Daha sonra büyükşehir ve ilçe belediyelerle görüşüp bir hareket planı belirleyeceğiz. Sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle bu tarihi yapıların restore edilmesi ve turizme kısa sürede kazandırılması gerekiyor. Tepebağ'da tespit edilen 60-70 civarında tarihi yapı var." dedi.
Vali Atış'ın gezisi sırasında Tepebağ ve Kayalıbağ Mahallesi'nde bazı mahalle sakinleri depremde yıkılan evlerin yerlerinin korsan otoparkçılar tarafından işgal edildiğini dile getirdi. Vali Atış, konuyu inceleteceğini belirtti. Bebekli Kilise civarından gezisine başlayan Atış, kiliseyi gezmek istedi ancak görevli bulunamadı. Daha sonra Tepebağ Lisesi'ni ardından tarihi konakları gezen Atış, Şeyhoğlu Camisi'ne geldiğinde burada da görevlinin bulunmadığını öğrenince camiye giremedi ve pencereden içeri baktı. Atış, mahallede etrafını saran 5-6 çocuğa Çanakkale savaşları, Atatürk ile ilgili soru sorarken kağıt toplayan bir çocukla da sohbet etti. Toros İlköğretim Okulu 8'inci sınıf öğrencisi olduğunu öğrendiği Hüseyin Seydan'a neden çalıştığını soran Atış, "8 kardeşiz 7'si kız. Ben çalışmazsam eve ekmek gelmez.Hem okuyor hem çalışıyorum" cevabını aldı. Vali Atış, öğrenciyi tebrik ederek kendisine yardım yapılması için talimat verdi. Vali Atış'ın gezisine İl Kültür ve Turizm Müdürü Osman Arık, Müze Müdürü Kazım Tosun ve dernek yöneticileri katıldı. Zaman, 06.04.2008 |
![]() |
|
![]() |
ANTİK TİYATRONUN RESTORASYONU İÇİN İHALE
1960'lı yıllarda Fethiye Limanı'nın dolgusu için sütunları denize dökülen Fethiye (Telmessos) Antik Tiyatrosu için restorasyon ihalesine çıkılıyor.
Bugüne kadar pek çok kurum ve kuruluş tarafından söz verilmesine rağmen yapılmayan 5 bin yıllık tiyatronun restorasyon ihalesi Fethiye Belediyesi tarafından yapılıyor.
Fethiye'nin simgesi olan tiyatroyu, Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne ödenen harçlarla yaptırmayı düşünen belediye, 14 Nisan'da restorasyon ihalesini yapacak. Fethiye Belediyesi Başkanı Behçet Saatcı, ihale ile ilgili Kamu İhale Kurumu'ndan izin aldıklarını söyledi. İhalenin ardından burasıyla ilgili neler yapılacağının ortaya çıkacağını belirten Saatcı, "Burası Türkiye'de denize yakın en eski tarihi tiyatro olma özelliğini taşıyor. Buranın yeniden faaliyete geçirilmesi veya insanlarımızın gezip görmesine sunulmasını sağlayacağız. İhalesi yapıldıktan sonra uygulaması daha kolay olacak." dedi. Zaman, Haber: Fatih Yılmaz, 06.04.2008 |
|
CENNET DAHA DA BEYAZ OLACAK
Denizli Valisi Hasan Canpolat, Pamukkale’de bugüne kadar su verilmediği için kararan alanların beyazlatılacağını söyledi. Canpolat, “Bölgedeki su kaynakları tespit edilerek, kanallarla elektronik olarak traventenlere dağılımı sağlanacak” dedi. Milliyet Ege, 07.04.2008
KURAKLIK PAMUKKALE'Yİ DE ETKİLEDİ
"Beyaz Cennet"
Pamukkale'nin suyu, son yıllardaki kuraklık
sebebiyle azaldı. Trt/Haber, 06.04.2008 |
||
İSRAİL'DEN TARİH KATLİAMI
Harem-i Şerif kazılarını inceleyen Türk heyeti, korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı.
İsrail, Osmanlı, Emevi, Eyyübi ve Memlük medeniyetlerine ait kalıntıları bilinçli olarak yok ediyor.İsrail'in üç dinin buluştuğu Kudüs'teki Harem-i Şerif'te yaptığı kazı çalışmaları, 8 kişilik Türk heyeti tarafından incelendi. İncelemeler sırasında İsrail, Filistin ve Ürdünlü yetkililerle yüz yüze görüşen heyet çarpıcı bir rapor hazırladı. İsrail, Harem-i Şerif'teki çalışmalarla ilgili bazı rapor ve proje taslaklarını Türk heyetinden gizlemeye çalıştı. Bugün, Haber: İrfan Dumlu, 06.04.2008 |
![]() |
|
DEFİNE AVCILARI SERBEST BIRAKILDI
İzmit Çayırköy yakınlarındaki bir arazide gece geç saatlerde çalışarak 2000 yıllık bir mezara ulaşan, bu mezarın içinde çok değerli tarihi eserlere ulaştıkları sırada Jandarma ekiplerine yakalanan ve gözaltına alınan 12 defineci sanık, çıkartıldıkları mahkemede serbest bırakıldı. Sanıklar tutuksuz yargılanacak. Definecilerin genç bir kadına ait olduğu mezardan çıkarttıkları altın küpe, yüzük, bronz ayna gibi tarihi eserler İzmit Müzesi’ne verildi. Özgür Kocaeli, 06.04.2008 |
||
"BURSA'NIN ÇARŞILARI DÜNYAYA ÖRNEK
OLDU"
Bursa Olay, 06.04.2008 |
||
TOPBAŞ'IN SARAY'I CAMİ ÇIKTI
İstanbul’un en eski semtlerinden olan Fatih’te 2005
yılında bölgesel imar planı yapılırken, 30 Nisan
2005 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi
tarafından 1/5000’lik bölgesel plan onaylandı ve
itirazların yapılması için askıya çıktı. Yeni
düzenlenen bölge planında Saray Muhallebicisi
‘ticaret + konut’ olarak imar planına işlenmişti.
Ancak yeni bölge planı askıya çıktıktan kısa bir
süre sonra özellikle Kadir Topbaş’ın sahibi olduğu
Saray Muhallebicisi yeri için itiraz geldi. İtirazda
daha önceden bu alanın cami olduğu iddia edildi. Vatan, 06.04.2008 |
||
ANTİK TİYATRONUN GELECEĞİ SU FATURALARINA BAĞLI
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, Vali İlhan Atış ile ziyaret ettiği Karataş ilçesinde, vatandaşların daha önce kamulaştırma bedeli karşılığında yüksek bedel istemeleri üzerine kazı çalışmalarına başlanılamayan Magarsus Antik Kenti’ndeki toprak altında kalan 3 bin kişilik amfi tiyatronun bulunduğu alanı gezdi. Durak, kamu kuruluşlarının yaklaşık 11.5 milyon YTL’ye ulaşan su borçlarının ödemesi durumunda antik tiyatroyu gün ışığına çıkarma çalışmalarına aktaracaklarını söyledi. Türkiye Gazetesi, 06.04.2008 |
MARMARİS'TE TARİHİ ESER OPERASYONU
Marmaris'te 5 parça tarihi eser ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, Marmaris İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, tarihi eser satmak isteyen M.B'nin (39) evinde arama yaptı. Haber Ekspres, 06.04.2008 |
|
ÇANAKKALE ARTIK KARADAN GEÇİLECEK
Çanakkale Kara Savaşları’nın yaşandığı Gelibolu Yarımadası’nda, Anzakların 25 Nisan sabahı çıkarma yaptığı koyu da kapsayan ve dört yıldır tamamlanamayan Anafartalar Sahil Yolu’nun yapımına sıfırdan başlanıyor.
Avustralyalıların isteği üzerine çalışmaların durduğu Anafartalar Sahil Yolu projesinin Anzak Koyu’nu kapsayan dört kilometrelik bölümü üzerinde geçtiğimiz yıl yapılan revizyon Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nda incelemeye alındı.
Milliyet Ege, Haber: Ersan Küçükkuru - Burak Gezen, 06.04.2008 |
||
PERİBACALARI YOK OLUYOR
Türkiye'nin dünyaya
açılan en önemli kültür turizm merkezlerinin başında
gelen Kapadokya Bölgesi'ndeki peribacaları,
milyonlarca yıllık serüvenlerine artık yenik düşmek
üzere. Göreme, Ürgüp, Avanos, Zelve ,Çavuşin,
Uçhisar, Mustafapaşa, Ortahisar gibi merkezlerde
zaman zaman yükseklikleri 40 metreye kadar ulaşan
peribacaları, doğal olaylar nedeniyle ya yıkılıyor
ya da yıkılacağı günü bekliyor. Peribacalarının yoğun olduğu Göreme'de, 1974 yılına kadar vatandaşların konut, depo, ahır, kiler ve benzeri yaşam şekilleri için kullanımına izin verilen ve gerçekleştirilen düzenleme ile intifa (kullanım) hakkının verilmesiyle yıkıma yönelik sorun yaşanmayan ancak, 1986'dan sonra gelişen turizm hareketliliğinin ardından Milli Emlak Müdürlüğü, peribacalarının hazineye ait gayrimenkuller olduğunu ve bu nedenle vatandaşların kullanımları nedeniyle her yıl bir bedel ödeyerek kullanabileceklerini söylemesi, yeni bir süreç başlattı. Vatandaşların gelişmenin ardından peribacalarını boşaltması sonucu, terkedilmiş görünüyor.
Göreme Belediye Başkanı Fevzi Günal, peribacalarının daha uzun ömürlü olarak yaşatılması ve aynı görünüm içinde gelecek kuşaklara bırakılması için mücadele vermelerine karşın, bu mücadelede tek başlarına bırakıldıklarını söyledi. Günal, "Peribacaları sadece Göreme'ye ait doğal güzellik değil,tüm insanlığın ortak kültür ve doğal hazinesi. Bizim kale olarak isimlendirdiğimiz ve yükseltileri kimi bölgelerde 40 metreye kadar ulaşan peribacaları, yağmur ve kar suları nedeniyle korumasız hale gelip yıkılmaya yüz tuttu. Bir bölümü çöktü, geri kalanlar da bir gün çökeceği günü bekliyor. Halbuki Göreme denildiğinde bu gizemli yapılar akla eliyor.Turist peribacasını görmek için Kapadokya'ya geliyor. Biz bu güzellikleri onlara bırakmaktan uzak bir anlayış ortaya koyarsak, turisti bölgeye nasıl çekebileceğiz, bunu yetkili birimlerin anlayışlarına bırakıyorum. Konuyla ilgili bir çok proje hazırlandı, ilgili kurullara gönderildi, ama sonuç alamadık. Peribacaları artık kaderleri ile baş başa bırakıldı" dedi.
Göreme Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mustafa Durmaz, ilgisizlik nedeniyle Kapadokya bölgesinin ana çekim noktası olan peribacalarının yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını belirtti. Durmaz, "Yoğun bir yağmur sonrasında acaba bugün hangi mahalledeki peribacası yıkılacak diye derin bir düşünce içindeyiz. Çok sahiplilikten kaynaklanan sahipsizliğimizi yetkililere bir türlü duyuramıyoruz. İnsanlık mirası konumundaki bu eşsiz doğa harikalarına karşı yaklaşımımız bu yönde devam ettiği sürece her yıl birkaç peribacasının yıkılmasını sadece izlemekten başka bir şey yapamayacağız" diyerek, sözlerini tamamladı. Hürriyet, Haber: Ahmet Korkmazer, 06.04.2008 |
![]() |
|
H. Kohl ve E. Puchstein Boğazköy kazılarında |
...1907
|
![]() |
![]() |
TAY Projesi . Kuruçeşme Cad. 67/B 34345 Kuruçeşme İstanbul Tel: 0 (212) 265 7858 - Faks: 0 (212) 287 1298 e.posta: info@tayproject.org |
Copyright©1998 TAY Projesi |