Ekim '09 Arşivi |
25 - 31 Ekim 2009 |
|
Ölü doğmuş bir projenin cenazesi (Devam): İKİBİN(S)ON |
|
"BU PROJELER ÇIKARLARA DOKUNUYOR" Radikal, Haber: Ömür Şahin, 27.10.2009 Geçtiğimiz hafta CHP İstanbul milletvekili Çetin Soysal’ın 2010’a ayna tutmaya başlamasıyla, ajans yöneticisi Şekib Avagdiç’i tanıtan bu sevimli yazıyı artık bilgisayarımda tutmamın kanserojen olabileceği düşüncesiyle virüsü dışarı atmak zorunluluğu doğdu. Bilgisayarım, Fadime’li 2010 yazımı, artık tuşladı ve değerli okurlarla paylaştı. Yazının başka bir anlam ve önemi, Kurtlar Vadisi tarafından kapışılan ve Kültür Vadisi içinde 29 Ekim’e yetişeceği vaad edilen ama 29 Ekim’de kongre vadisindeki yerinde gölgesinde mevsimler boyu uyuduğumuz o ağacın altını hatırlıyor musun şarkısı söylenen Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun açılışına denk gelmesidir! Bir kent düşünün ki, Avrupa Kültür başkenti olmaya hazırlanıyor, tam merkezindeki kültür merkezine kilit vurulmuş, iki yıla yakın bir süredir bir tek çivi çakılmamış, bir kent düşünün ki merkezinde bir tiyatrosu yok, bir heykel, bir ağaç bile yok. Kültür mü edersiniz, küfür mü edersiniz, kent kültür mü eder, kültürün içine mi eder, epey tartışılır. Anton Çehov, “Vişne Bahçesi” adlı oyununda, Rusya’nın sınıfsal çöküşünü anlatırken, evin sahiplerinin konağı terk ederken içeride unuttukları yaşlı uşağı anlatır. Uşak Firs, “beni burada unuttular” diye haykırır, ama bir türlü duyuramaz sesini. Atatürk Kültür Merkezi’nden kim haykırıyor, peki 2010’a 2 ay kala? Siz Mozart, Verdi, Wagner ya da Cemal Reşit Rey sanadurun halen ! Ülkemiz, 28 şubat sürecini yaşar, ılımlı İslam kisvesi altında bir evrim ve Çehovien dönüşüme tanık olurken, yaklaşık birbuçuk yıl önce, tadilat nedeniyle apar topar terk eylediğimiz Atatürk Kültür Merkezi’nin içinde, Fadime Şahin’i unuttuğumuz aklınıza gelir miydi? Hatırlıyor mısınız o sürme gözlü, makyajlı, kah ağlayan, kah gülen nazlı kızı? Hani pek çok canlı yayına konuk olduydu?… Tarikat ağlarına nasıl düştüğünü, şeyhlerin pençelerinde nasıl ufalandığını anlatıp, geleceğin parlak cumhuriyet bebelerine dersler verdiydi? Magazin basınını da epey oyalamıştı o zamanlar! O, kızcağız uzun zamandır yok artık ortalarda! Ahı gitti, vahı bile kalmadı. İddia ediyorum, açın Atatürk Kültür Merkezi’nin kilitlerini, “Vişne Bahçesi’nin içeride unutulan yaşlı uşağı Firs gibi, “beni burada unuttunuz” diye çıkacaktır Fadime. Bu durumda Gönül Yazar, AKM’nin önüne dikilen canlı aracın içinden “Fadime’yi AKM’de bastılar” şarkısını esirgemez onun için. Oysa ne kadar önemli bir misyon yüklenmişti Fadimecik. Tarikatların gizli yüzünü ortaya çıkartacaktı, Türkiye Cumhuriyetini tarikatlardan kurtaracak, aydınlıklara kavuşturacaktı sözümona. Balçiçek Pamir’in, Habertürk Gazetesi’nde birkaç ay önce ortaya çıkarttığı bir belgeden yola çıkarak yazıyorum: Ergenekon davasında tanık olarak aranan Fadime Şahin’in nüfus kayıtları bile silinmiş. Yani, devlet kayıtlarına göre, “o” aslında hiç yaşamamış. Peki, kim bu Fadime Şahin? Mağdurenin yazdığı otobiyografiyi buldum! Kitabın 89. sayfasına dayanarak, “Pendik yakınlarında firmanın sahibi beyle görüştüm. Ben, kapalı çalışmak zorunda olduğumu söyledim. Herhangi bir mahsuru olmadığını söyledi. Ben iş tecrübem olduğunu, bilgisayar, on parmak daktilo, ön muhasebe bilgisi bildiğimi, çok iyi derecede Almanca bildiğimi söyledim. İşveren beni uygun buldu . Siz bana güvendiniz. Ama işçileriniz nasıl dedim?. O tür konularda, hiç endişelenme. Bizim işçilerimiz çok namusludur. Zaten sizin de muhatap olacağınız bir durum yok. Hava kararmadan evinize gidersiniz dedi” Ali Kalkancı’nın cinlerine çarpıldığı için sözkonusu işyerinde değil on parmak daktilo yazmak, tek satır bile karalayamayan, değil Almanca, dili tutulduğu için Türkçe bile konuşamayan, işyerinin sahibi ŞEKİB AVGADİÇ, çok önemli bir plastik tüccarı ve şu anda İstanbul 2010 Ajansı Yürütme Kurulu’nun başındaki şahıstır. Bir plastik tüccarının koskoca bir sanat başkentini nasıl yürüteceğini merak ediyorsanız, en azından plastik sanatlarda başarılı olacağından kuşkunuz olmasın! Fadime Şahin’e zamanında kucak açan hoşgörülü kişinin, bir dönem İGDAŞ yolsuzluğunda zamanın belediye başkanı Tayyip Erdoğan ile fatura yolsuzluğu konusunda hakkında ağır iddialar ortaya atılmış olması sadece küçük bir ayrıntıdır. Bu mesele zaman aşımı denen hoşgörülü kavram sayesinde unutulmuş , o köprülerin altından çok sular akmıştır. ( Belki de bazı İstanbullular son sel felaketinde bu suların altında kaldı, onu ben bilemem ) Kaldı ki, 2010 Yürütme Kurulu Ajansında görev almak için aranan şartlarda dürüstlük arka sıralarda gelmektedir. Örneğin, “Direktörler ve Yönetmenler” arasında yer alan bir beyefendinin bir kitap basım ihalesinde yolsuzluk yaptığı ortaya çıkmış, ajans kadrosundaki en az eğitimli sıfatıyla yer alan lise mezunu' olan hanımın ajans genel sekreteri ve yardımcısından daha fazla maaş aldığı ortaya çıkmıştır. Şu an sadece ortadan kaybolmak değil, T.C kayıtlardan da silinen yani hiç yaşamamış olan Fadime, aynen Çehovien uşak Firs gibi, Türkiye’de yeni bir dönemin başlamasına, yeni bir liderin çıkmasına, yeni bir hükümetin kurulmasına, Bush’un bizlere yeni bir don biçmesine, Türkiye bundan böyle ılımlı islamı denesin demesine neden olmuştur. Fadime kendisini feda ederek, belki derinlere inmiş ama sınıfsal anlamda yeniliklere imza atmıştır. Fadime, tarikatlarla savaşmış, sözümona sınıfsız bir toplum için mücadele etmiştir. Toplum, Erbakan’dan dan dan dan Tayip Erdoğan’a doğru toplumu yumuşak biçimde yavaş yavaş sindire sindire alıştıra alıştıra seve seve geçerken, Fadime bir piyon olarak kullanılmıştır. O, sınıfsız, şeyhsiz, müridsiz, tarikatsız örnek bir dünya hayaliyle haritadan silinirken Pendik’teki hoşgörülü plastik tüccarı patronu Şekib Avagdiç’i unutmamıştır. Avagdiç’i unutmayan başka bir kişi de Sayın Başbakan’dır. Ona armağanların en büyüğünü, İstanbul gibi bir metropolün Unesco’dan gelen trilyonlarının yönetimini vermiştir. Hem de yıllar önceki İGDAŞ yolsuzluğunu unutarak ! Ben nedense Fadime’nin Atatürk Kültür Merkezi restorasyonundan ya da kültür vadisinin derinlerinden bir yerden çıkacağından eminim. Çünkü bu kültür meselesi sanıldığından daha derin bir konu. Fadime, Ya A.K.M’de aksesuar olarak kullanıldı. Ya da bir operette sesi çıkmayan bir figürandı. Belki de A.K.M’nin K.M’si onun kod adıdır. Hadi açın kültür merkezinin kapılarını, salıverin şu zavallı kızı. Birkaç lokma yedikten ve kimliğini tekrar bulduktan sonra, anlatacaklarına siz de inanmayacaksınız. Nedim Saban Haber Sol, 26.10.2009 |
|
TARİHE FOTOĞRAFLI ÖNLEM
İzmir’in korkulu rüyası olan, her an yıkılabilecek durumdaki tescilli yapıları, Konak Belediyesi eski İzmir fotoğraflarından oluşan panolarla çevreliyor. Belediye Başkanı Hakan Tartan, eski yapıları mülkiyet sorunlarından dolayı yıkılmaktan kurtaramadıklarını ifade ederek, “Hiç olmazsa eski yıllardaki konumunu anlatan fotoğraflar ile görüntü kirliliğinden kurtarıyoruz” dedi.
Yapıları sadece belediyelerin değil mülk sahiplerinin de korumaları gerektiğini vurgulayan tartan Tartan, tüm bu olumsuzluklara karşın, yıkılmaya yüz tutan, yayaların korkulu rüyası, atıl halde bırakılan tarihi yapılara giydirme cepheler uyguladıklarını söyledi. Giydirme perdelerin hem koruma görevi üstlendiğini hem de binanın yıllar önceki konumunu hatırlattığını ifade eden Tartan şunları söyledi: “Tescilli yapıları sahipleri koruyamıyor. Biz bina sahiplerine çağrımızı yineliyoruz. Binaları bize bağışlasınlar, biz İl Özel İdare fonundan da yararlanarak binaları ayağa kaldırıp, kültür, sanat veya semt merkezlerine dönüştürelim bina sahiplerinin isimleri de bu yapılarda sonsuza kadar yaşasın.”
Tartan, yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanları arasında yer alan tarihi asansör civarındaki binalara sahip çıkmak istediklerini ancak sahiplerinin de bu konuda duyarlı olmaları gerektiğini söyledi. Eski yapıların yıkılışını üzülerek izlediklerini hatırlatan Tartan, “Mithatpaşa Caddesi, Tarihi Asansör civarında bulunan binalara cephe sağlıklaştırma çalışmalarını sürdürüyoruz. Tarihi Asansör Sokağı içerisinde yer alan terk edilmiş tescilli tarihi yapıları hiç olmazsa yok olmadan çelik kafesler ile koruyoruz. Eski yıllardaki konumunu anlatan fotoğraflar ile görüntü kirliliğinden kurtarıyoruz. Bu arada vatandaşlarımızın can güvenliğini de düşünmek zorundayız. Kafesler bu işlevi de görüyor” diye konuştu. Yenigün, 30.10.2009 |
|
|
NEVŞEHİR MÜZESİ MÜDÜRÜ HALİS YENİPINAR VEFAT ETTİ
Nevşehir Müzesi Müdürü Halis Yenipınar vefat etti. Yüksek tansiyon nedeniyle geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden Yenipınar'ın cenaze töreni Saat 11:00’de Nevşehir Valiliği önünde yapıldıktan sonra, öğle namazını müteakip Kurşunlu Camii’nden cenaze namazı kılınarak, Aksaray’da defnedildi. Yenipınar’a Allah’tan rahmet, ailesi ve yakınlarına sabırlar diliyoruz. Turizm Habercisi, 23.10.2009 |
ANTİK KENTİN 25 YILLIK KADERİ MASAYA YATIRILDI
Selçuk’ta Efes antik kenti ile diğer tarihi alanları da kapsayan Efes Koruma amaçlı İmar Planı için son bilgilendirme toplantısı yapıldı. Selçuk Belediyesi ve ihaleyi üstlenen planlama grubu katılımcıları bilgilendirdiler. Toplantılar sonucunda ortaya çıkacak plan İzmir 2 No.lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından uygun görüldükten sonra, Selçuk Belediye Meclisi ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylanarak yürürlüğe girecek.
Selçuk Belediyesi Ahmet Taner Kışlalı salonunda gerçekleşen toplantıya Selçuk Belediye Başkanı H. Vefa Ülgür, Belediye Meclis Üyeleri ve bürokratlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğü görevlileri, Dokuz Eylül Üniversitesi Temsilcileri, Efes ve Ayasuluk Kalesi Kazı Başkanlıkları, Meryem Ana Evi Derneği Başkanı, İzmir Agora Kazıları Başkanlığı, Selçuk Ticaret Odası yöneticileri, Efes Turistik Eşya Satıcıları Derneği yöneticileri başta olmak üzere alan ile ilgili vatandaşlar katıldı.
Başkan Ülgür, planlanan alan içresinde yeni gezi güzergahlarının oluşturulacağını ifade ederek, “Ayusuluk Kalesi, St. Jean Kilisesi, Artemis Tapınağı ve Efes Müzesini içine alan alternatif bir gezi güzergahı daha oluşturacağız. Bu ilçe merkezindeki ticari faaliyetin artışına olumlu katkı koyacak” dedi. Yenigün, Haber: Kerim Uğur, 30.10.2009 |
|
TARİHİ KİLİSE TURİZME KAZANDIRILMAK İSTENİYOR
Sivas'ın Hafik İlçesi'ne bağlı Tuzhisar Köyü'ndeki vatandaşlar, köylerindeki tarihi kilisenin onarılarak turizme kazandırılmasını istiyor.
Sivas Hürdoğan, 30.10.2009 |
|
ÇİFTE MİNARE'DE
ÇALIŞMALAR YENİDEN BAŞLADI
Sivas Hürdoğan, 30.10.2009 |
|
RESTORE ETTİRDİ, HİZMETE AÇAMIYOR
Bodrumlu turizmci Mustafa Sümer, İzmir Karataş’ta, 350 yıllık, iki katlı, 10 odalı ‘papaz evi’ni, hiçbir turizm teşviği almadan, kendi imkanlarıyla restore ettirip, eski görkemli günlerine döndürdü.
Ancak butik otel olarak dizayn edilen tarihi yapı, çevresindeki olumsuz görüntüler nedeniyle hizmete giremedi. Sümer, “Dış cepheyi saran ve çirkin görüntü yaratan telefon kablolarını bir yıldır kaldırtamadım. Kente yatırım yapanların önü işte böyle kesiliyor” dedi. Milliyet, 30.10.2009 |
|
|
OSMANLI İSLAM ESERLERİ ABD'DE
ABD'NİN başkenti Washington'da bulunan Smithsonian Sackler Sanat Galerisi'nde açılan bir sergide İran'ın şah dönemi ve Osmanlı İmparatorluğu'na ait İslam eserleri sergilendi.
Osmanlı İmparatorluğu padişahlarına ait, çoğunluğu 16'ncı yüzyıldan kalma yağlı boya tablolar, el yazmaları, tuğralar ve işlemeli kitap ve Kuranların sergilendiği galeri büyük ilgi görüyor. Sabah, 30.10.2009 |
650 PARÇALIK ÇANAK ÇÖMLEK KOMEDYASI
Akşam, Haber: Önder Susoğlu, 30.10.2009 |
|
YİNE DÖKÜLÜYOR
Malatya'da, 1990’lı yılların sonunda restorasyon çalışmalarına başlanan ve dönemin parası ile 610 milyar lira (610 bin TL) harcanarak restorasyonu tamamlanan tarihi Karakaş Konağı ikinci kez kaderine terkedildi. Malatya Haber, 29.10.2009 |
|
AKŞEHİR'DE CANLI TARİH
İstiklal Savaşı sırasında Batı Cephesi Karargahı’na ev sahipliği yapan, bugün ise içerisinde yer alan tarihi belgeler ile Akşehir Batı Karargah Müzesi olarak yeniden düzenlenen bina Akşehir’in en çok ziyaret edilen yerlerinin başında geliyor. Akşehir Batı Karargah Müzesi Müdür Yardımcısı Sevcan Karabıçak, müzenin tarihi hakkında yaptığı açıklamada önemli bilgiler sundu. Karabıçak, tarihi binanın1965 yılına kadar Akşehir Belediye Dairesi olarak kullanıldığını ifade ederek, “Batı Karargah Müzesi binası, 1905 yılında konak olarak yaptırılmış, Kurtuluş Savaşı’ndan önce belediye ve kaymakamlık olarak kullanılmıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında, Batı Cephesi Karargahı, 18 Kasım 1921 tarihinde Akşehir’e taşınmış, 24 Ağustos 1923 gününe kadar, bina karargah olarak kullanılmıştır. Atatürk, silah arkadaşları ile birlikte Büyük Taarruz hazırlıkların burada yapmış, taarruz tarihini burada kararlaştırmıştır” dedi.
Baloğlu, “Akşehir Belediyesi Kültür Yayınları kapsamında basımı gerçekleştirilen ‘ 9 Ay 10 Gün’ isimli kitapta, İstiklal Savaşı sırasında Batı Cephesi Karargahı’na ev sahipliği yapan ve Akşehir’de yaşanan olaylar kronolojik olarak gün gün anlatılıyor. ‘9 Ay On Gün’ isimli araştırma kitabı, Eğitimci-Yazar Mehmet Koç tarafından kaleme alındı. Kitabın yapım ve tasarım işleri ise Akşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Birimi tarafından gerçekleştirildi” dedi. Merhaba Gazetesi, 29.10.2009 |
|
RESTORASYONU BİTİYOR
Malatya'nın Arapgir İlçesi'nde
onarımı devam eden Millet Han'ın tadilatının bu yıl
tamamlanacağı bildirildi. Malatya Haber, 29.10.2009 |
|
BALIKLIGÖL'Ü KANALİZASYON SUYU BASTI
Şanlıurfa'nın tarihi ve turistik mekanlarından olan ve 2010 yılında Dünya Kültür Mirası listesine girmeye aday olan Balıklıgöl'ü kanalizasyon suları bastı. Bir saatlik yağan yağmur sonrasında göl suyu ve tahliye kanalı çamura bulandı.
Dünyanın en gözde tarihi mekanları arasında yer alan ve 2010 yılında dünya kültür mirası listesine girmeye aday olan tarihi Balıklıgöl'ü kanalizasyon suları bastı. Yaklaşık bir saat süren sağanak yağış nedeniyle patlayan kanalizasyonların suları göle karıştı.
Geçmiş dönemlerde de yaşanan benzeri olaylardan dolayı uzun süre bakıma tabi tutulan Balıklıgöl'ü yeniden kanalizasyon suları basınca, görevliler adeta seferber oldu. Patlayan kanalizasyon ve drenaj kapaklarından yüzeye çıkan sular Balıkgöl'ün suları üzerinde katman oluşturdu.Yağan yağmur nedeniyle olaya müdahalede zorlanan ekipler, yağmur dinmesini bekledi. Kirli sudan etkilenen bir kısım balık ise telef oldu. Vatandaşlar, yetkililerin bu gibi doğal afet olaylarına karşı önceden önlem almaları gerektiğini belirterek, "Geçen yıllarda da bu gibi sorunlar yaşandı. Kanalizasyon sularından dolayı bir çok balıklar da telef oldu. Bu tarihi yerde bu gibi sorunların yaşanmaması lazım. Balıklıgöl Şanlıurfa'ya en eski tarih olarak kalmış bir miras" dedi.
Olaya tepki gösteren vatandaşlar, "Memleketimizin tek tarihi yeri olan Balıklıgöl'ü yine kanalizasyon suları bastı. Her yıl bu tür kolasızlıklarla karşılaşıyoruz. Allah'tan Şanlıurfa'da fazla yağmur yağmıyor. Her zaman yağmurun yağmasını isteriz ama yağarken de yetkililerin önlem alması gerekir. Yetkililerin bu tür olasılıklara karşı daha önceden önlem alması gerekir. Bizi dünyaya tanıtan bir Balıklıgöl var, başka bir şey var mı? Defalarca bu tür olaylar yaşandı. Balıklıgöl'ün içerisinde balıklar ölüyor" dedi. Yeni Şafak, 29.10.2009 |
|
|
KYBELE SUYA GÖMÜLDÜ
Fransa’daki Türkiye sezonu etkinlikleri kapsamında hazırlanan en önemli projelerden birisi olan ve “360 Derece Uygulamalı Antik Araştırmalar Derneği” tarafından 2600 yıl önce dönemin Focea’sı olan Foça’dan yola çıkıp sadece kürekle Fransa’nın Marsilya şehrine gelen teknenin replikası olan “Kybele”, Marsilya’da bağlı olduğu emniyetli rıhtımda sulara gömüldü.
Temmuzda geldiği
Marsilya’da aşırı milliyetçi
Ermeni,
Rum ve Yunan diasporaları tarafından
protestolarla karşılanan Kybele’ye yapılan karşılama
törenleri,
Türkiye ve Türk karşıtı olayların yaşanmasına
sebep olmuştu. Milliyet, Haber: Engin Akgürbüz, 29.10.2009 |
EN KORKUNÇ YARATIK BULUNDU
İngiltere açıklarında tarih öncesi dönemde yaşamış bir yaratığa ait 2.4 metre uzunluğunda kafatası bulundu. Bilim adamları deniz yaratığının türünün en büyüğü olduğunu söyledi. Dorset kasabası sahili açıklarında bulunan fosil kafatasının, 150 milyon yıl önce dinozorlarla aynı dönemde yeryüzünde yaşamış olan ve okyanus altında dehşet saçan “pleziozor” isimli dev timsah türüne ait olduğu belirtildi.
Uzmanlar deniz yaratığının tam boyunun 16 metre, kilosunun da 12 ton olabileceği öngörüsünde bulunuyor. Bilim adamları, türünün en büyüğü olduğu tahmin edilen yaratığın kısa bir boyun, timsah başını andıran büyük bir kafa, güçlü bir çene ve keskin dişlere sahip olduğunu söyledi.
Dev yaratık üzerinde daha detaylı incelemeler yapıldıktan sonra Dorset kasabasındaki bir müzede sergilenecek. Hürriyet, 29.10.2009 |
|
KAMPÜSTEN TARİH ÇIKTI
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Kınıklı Kampusu’nda yapımına 2007’de başlanan 400 yataklı Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi inşaat alanında Roma dönemine ait 1900 yıllık mezarlar bulundu. Bölgenin koruma alanı ilan edilmesi gündeme geldi.
Hürriyet, 29.10.2009 |
|
MÜZELER BU YIL PARA BASTI
Müze ve ören yerlerine yapılan ziyaretlerden devletin kasasına geçen yıl 116 milyon lira para girerken, bu yılın ilk 7 ayında ise 70 milyon lira gelir elde edildi. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin yazılı soru önergesini cevaplandıran Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye’nin zengin tarihi ve kültürel mirasının örneklerinin yer aldığı müzeleri gezen ziyaretçi sayıları ile elde edilen gelirlerle ilgili bilgi verdi. Bakan Günay’ın verdiği bilgiye göre, 2006 yılında müzeleri 7 milyon 724 bin yerli 8 milyon 361 bin de yabancı olmak üzere 10 milyon 375 bin turist ziyaret etti. 2006 yılında ziyaretlerden 64 milyon 833 bin lira gelir elde edildi. 2007 yılında müzeleri yerli ve yabancı olmak üzere 13 milyon 191 bin kişi ziyaret ederken elde edilen gelir de 77 milyon 619 bin lira oldu. Bakan Günay, 2007 yılında ziyaretçi sayısının 15 milyon 655 bin olduğunu elde edilen gelirin ise 116 milyon 191 liraya yükseldiğini bildirdi. Bakan Günay, 2009 yılının ilk 7 ayında ise ziyaretçi sayısının 8 milyon 264 bin, elde edilen gelirin ise 70 milyon 489 bin lira olarak gerçekleştiği bilgisini verdi. Türkiye Gazetesi, 29.10.2009 |
|
ESKİŞEHİR'DE 1500 YILLIK AYAKKABI BULUNDU
Kazı çalışmalarını yürüten Anadolu Üniversitesi (AÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Oğuz Alp, AA muhabirine, Han'daki kazılara 2004'ten beri devam ettiklerini belirterek, buradan farklı dönemlere ait eşyalar ile çeşitli buluntuları ortaya çıkarttıklarını kaydetti.
Kazılar sırasında bazen kendilerini bile şaşırtan eşyalar bulduklarını ifade eden Yrd. Doç.Dr. Alp, şöyle konuştu: ''Kazılarda açılmamış mezarlara rastlıyoruz. Bu yılki kazılarda bir mezardan yaklaşık 1500 yıllık olduğunu düşündüğümüz deriden yapılmış bir çift ayakkabıya rastladık. Ayakkabı kalıntılarına ülkedeki arkeolojik kazılarda pek rastlanmıyor. Çünkü, ayakkabı deriden yapıldığı için çabuk bozuluyor. Bu ayakkabılar o dönemin günlük yaşamına ve giyim tarzına ışık tutacak. Ayakkabıları parçalı bir şekilde bulduk. Ülkemizde deri konservasyonu konusunda yetişen bir uzman olmadığı için şimdilik çıkarıldığı gibi muhafaza ediyoruz. Ülkemizde Roma ve Bizans dönemine ait kumaş ve deri parçaları çok iyi bilinmiyor.''
Yrd. Doç.Dr. Alp, deri ayakkabıların havayla çok fazla temas etmediğinde günümüze kadar iyi korunduğunu anlatarak, ''ayakkabı bir yetişkine ait olmalı. Günümüze göre yaklaşık 42 numara bir ayakkabı. Dikişleri ve bağcık delikleri belirli bir şekilde görülüyor'' dedi.
Yrd. Doç.Dr. Alp, söz konusu ayakkabıları bir süre muhafaza ettikten sonra, inşaatı tamamlanıp hizmete yeniden açılacak olan Arkeoloji Müzesi'ne sergilenmesi için vereceklerini sözlerine ekledi. Kanal 7, 28.10.2009 |
|
DADAY REDİF KIŞLASI'NIN RESTORASYONU BİTMEK İÇİN GÜN SAYIYOR
Kastamonu'nun Daday İlçesi'nde geçtiğimiz mart ayında restorasyon çalışmasına başlanan Tarihi Redif Kışlası'nın çalışmaları tamamlanma aşamasına geldi.
Konuyla ilgili konuşan AK Parti Daday il genel Meclis Üyesi Faruk Ataşalar, uzun uğraşlar sonucu eski Devlet Bakanı ve aslen Dadaylı olan Murat Başesgioğlu'nun girişimleri sonucu Kastamonu İl Özel İdaresi tarafından tarihi Redif Kışlası'nın restorasyon çalışmalarının başlandığını söyledi. Ataşalar, aralıksız devam eden çalışmalar neticesinde 578 bin TL ihale bedeli olan restorasyon çalışmasının 2010 yılının başında tamamlanmasını beklediklerini kaydetti. Bu arada, tarihi Redif kışlası binasının tamamlanmasının ardından hangi amaçla kullanılacağına karar verileceği öğrenildi. Kastamonu Postası, 28.10.2009 |
|
ESKİ MISIR KADAR GELİŞMİŞ BİR UYGARLIKTI, 3600 YIL
ÖNCE YOK OLDULAR
Yayımlanan son araştırmalara göre, Caral
uygarlığı, iklimde meydana gelen değişiklikler ve
yer sarsıntıları sonucu yok oldu. Eski Mısır’la
yaşıt olan 5 bin yıllık Caral-Supe antik kenti,
Haziran ayında UNESCO tarafından Dünya Mirası
listesine alınmıştı. Dünya’nın en uzun sıradağlar
zinciri ve Güney Amerika’nın bütün batı kıyısı
boyunca uzanan 1.556 kilometrelik And dağlarının
eteğine kurulan ve Pasifik okyanusunun kıyısına 20
kilometre mesafede bulunan Caral-Supe, Peru
arkeolojisi için büyük değer arz ediyor. Radikal, 28.10.2009 |
|
TARİHİ ALANYA SELÇUKLU HAMAMLI EVİ'NE RESTORASYON
20. yüzyıl başlarında moloz taş ve ahşap kullanılarak inşa edilen yapının üst örtüsü özgün alaturka kiremit kaplama ve duvarlarının tamamı sıvalıdır. Tescilli yapının onarım çalışması sırasında geleneksel yapım teknikleri uygulanarak, yerel ustalar ve yerel yapım teknikleri kullanılmasına özen gösterildi, özgün ahşap tavan korunarak kullanıldı.
Yapının en ilgi çekici yanı, hamam yapısı ile bitişik inşa edilmiş olması. 18. ve 19. yüzyıla tarihlenen hamamın mimari özelliklerinden dolayı Selçuklu döneminde de var olduğu düşünülmektedir.
Hamam yapısı, moloz taş, tuğla ve kireç harcı kullanılarak inşa edilmiş, Cumhuriyet Döneminde betonla onarıldı.
Hamamın sıcaklık bölümü, 12. yüzyıldan başlayarak
20. yüzyıla kadar Türk hamamlarında en çok
kullanılan ve yaygın olarak rastlanılan kare planlı,
ortası kubbeli, köşelerinde halvet hücrelerinin yer
aldığı, hücre üstlerinin küçük kubbelerle örtüldüğü
bir sistemdir ve bu nedenle Ortası Kubbeli, Enine
Sıcaklıklı ve Çifte Halvetli, Osmanlı hamam tipoloji
grubuna girer.
Koruma Bölge Kurulu kararı ve gerekli izinlerin alınmasının ardından, Alanya Belediyesi ve Alanya Müzesi 19 Ekim'den itibaren, "Hamamlı Ev'in" yakınında bulunan 2 adet tanımsız tonozlu mekanın kazı çalışmalarına başladı. Yapılar restorasyon sonrasında toplantı/kale söyleşi merkezi ve gösterim amaçlı kullanılacak. Arkitera, 28.10.2009 |
|
ULUS'TA ÜÇ ETAPLI PROJE KABUL EDİLDİ Hürriyet, 28.10.2009 |
|
ANTAKYALILAR KÜLTÜREL MİRASIN YAŞATILMASI İÇİN YÜRÜDÜ
Antakya kenti de kültürel ve tarihi dokusunu korumak için ne kadar kararlı olduğunu tüm kesimlerin ve halkın katıldığı "Kültürel Miras Yürüyüşü" ile gösterdi.
Antakya'da her kesimin beraberliğine dayalı büyük bir yenilenme rüzgarı esiyor. Hem Amasya'da başarılı uygulamalar yapan Amasya eski Valisi Celalettin Lekesiz'in, hem de Belediye Başkanı Doç.Dr. Lütfü Yavaş'ın son seçimlerde göreve gelmesiyle yaşanan bu hareketlilik, Antakya'da düzenlenen ve Türkiye tarihinde ilk kez bu içerikte yapılan "Kültürel Miras Yürüyüşü" ile somut olarak gözler önüne serildi.
Mimarlar Odası gibi pek çok meslek odası, sivil toplum örgütleri, farklı dinlerin cemaat önderleri, öğretmenler, polisler, postacılar gibi meslek elemanları, engelliler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar kısacası yediden yetmiş yediye Antakya halkı yürüyüşe katıldı. ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof.Dr. Metin Sözen ve ÇEKÜL Vakfı inceleme heyeti de bu tarihi yürüyüşe tanıklık etti. Arkitera, 28.10.2009 |
|
YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ TARİH DERSANESİNE DÖNÜŞECEK
Tarihi 8 bin 500 yıl önceye uzanan Bornova'daki kazı alanı, hazırlanan projeyle İzmir'in yanı sıra Yunanistan ve Abu Dhabi'deki öğrencilere araştırma konusu oluyor. Yeni Asır, 28.10.2009 |
|
TARİHİ ERMENİ KİLİSESİNE CAMİ YAPTIRMA DERNEĞİNDEN
YARDIM ELİ UZANDI
Bu barış projesi, ülke turizmine büyük katkı sağlayacak." dedi. 2008 yılından itibaren Başbakanlık, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ermeni işadamlarıyla yazışmalarda bulunduklarını belirten Yıldırım, konuyu patrikhaneyle de görüştüklerini söyledi. Taşhoron Kilisesi, Hrant Dink'in doğduğu Çavuşoğlu Mahallesi'nde bulunuyor.
Ermenistan ile Türkiye arasında yüzyıllık küslüğü bitiren barış protokolünün ardından Malatya'da örnek bir olay yaşandı. Kent merkezinde bulunan 250 yıllık tarihi Ermeni kilisesinin restorasyon masraflarını bir cami yaptırma derneği üstlendi. Restore edilecek kilisenin Agos Gazetesi'nin öldürülen Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in doğduğu Çavuşoğlu Mahallesi'nde olması ise çalışmayı daha da anlamlı hale getirdi.
Farklı etnik grupların aynı topraklarda yüzyıllarca nasıl kardeşçe yaşadığını gösteren olayın aktörleri Çarmuzu Tepebaşı Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği yetkilileri. Günümüze sadece kalıntıları ulaşan 18. yüzyıl eseri Ermeni Taşhoron Kilisesi'nin ihyası için harekete geçen dernek başkanı Latif Yıldırım, geçen yıl Başbakanlık, Kültür Bakanlığı ve Ermeni işadamlarıyla yazışmalarda bulundu. 2009 Mart'ında da konuyu patrikhaneyle görüştü. Yazışmalar neticesinde restorasyon Kültür Bakanlığı'nın 2009 yılı programına alındı ancak ödenek sıkıntısı sebebiyle onarıma başlanamadı. Bunun üzerine dernek, onarım masraflarını üstlenme kararı aldı. 'Barış projesi' olarak adlandırdıkları çalışmanın örnek teşkil etmesini isteyen Latif Yıldırım, "Finansman sıkıntısı yaşayacağımızı düşünmüyoruz. Proje ülke turizmine büyük katkı sağlayacak." şeklinde konuştu. Türkiye Ermenileri Patrik Vekili Aram Ateşyan da Taşhoron Kilisesi'nin bir kültür mirası olduğunu söyledi. Ateşyan düşüncelerini, "Böyle bir çalışma gerçekleşirse seviniriz, mutlu oluruz." şeklinde ifade etti. "Buna benzer birçok restorasyonu yapılması gereken kilise var." diyen Ateşyan, hepsinin sahip çıkılıp kültür mirasımıza kazandırılması gerektiğinin altını çizdi.
Çavuşoğlu Mahallesi Muhtarı Mustafa Şahin ise böyle bir çalışmanın gerçekleşmesinin hassas gelişmelerin yaşandığı bugünlerde güzel bir havanın oluşmasına katkı sağlayacağını dile getirdi. Zaman, Haber: Elif Kaya, 28.10.2009 |
|
TARİHİ VALİ KONAĞI
KAMULAŞTIRILIYOR
Ordu'nun il olarak tescillendiği 1921 yılından itibaren ilk Cumhuriyet Valisi Fazıl Özelçi tarafından konak olarak kullanılan ve bugün özel mülk olarak kullanılarak tarihi dokusundan uzaklaşan vali konağı için Ordu Valisi Orhan Düzgün harekete geçti. Bu konuda Vali Düzgün'ün talimatıyla Kültür ve Turizm İl Müdürü Erkan Gülderen, özel mülk sahibi ile görüşmelere başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklarından da faydalanılarak kamulaştırılarak restore edilmesi düşünülen tarihi bina ile ilgili görüşmeler sürüyor.
Tarihi konağın kamulaştırıldıktan sonra restore edilerek Ordu'nun kültür değerleri arasında yer almasını istediklerini ifade eden Ordu Valisi Orhan Düzgün, "Biz, Ordu'daki tüm kültür varlıklarını değerlendirmek ve ayağa kaldırmak istiyoruz. Vali Konağı da bunların içerisinde yer alıyor. Ancak şuan özel bir mülke ait. Kültür ve Turizm Müdürümüz geçtiğimiz hafta görüşmelerini sürdürdü. Burayı mülk sahibinin rızası ile devlet olarak kamulaştırmak istiyoruz" dedi.
Tarihi binanın yapısına uygun olmayan bazı eklentilerin yapıldığını bunların restorasyon sırasında gözden geçirileceğini ifade eden Vali Düzgün, "Kültür Bakanlığımızın kaynaklarından da faydalanmak suretiyle buranın restore ederek kültür alanında hizmete sunmak istiyoruz. Arkadaşlarımız incelemeler yapacaklar. Binanın dokusuna uygun olmayacak bazı eklentiler yapılmış. Konuyla ilgili girişimlerimizi yürüteceğiz. Tabi ki burada amacımız üzüm yemek. Binamızı kültür ve sanat hayatına kazandırmak. Sadece eski Vali Konağı değil. Maddi imkanlarımız ölçüsüne birçok tarihi ve kültürel zenginliklerimizi ayağa kaldırmak istiyoruz. Ünye Kalesi ve Menekşe Sokak'ta çalışmalarımız var. Bunların plan ve projelerimiz içerisinde yer alıyor" diye konuştu. Ordu Kent Haber, 27.10.2009 |
|
HADRA HAMAMI RESTORE
EDİLİYOR
Tarihi binada yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Restoratör-Konservatör Elif Kaya, hamamda resimler üzerinde yoğun bir boya tabakası tespit ettiklerini, katmanlaşan boyanın kalkerleşmiş bir hale geldiğini söyledi.
1970'li yıllardan sonra kullanılmayan Hadra Hamamı'nda duvar resimlerinin açığa çıkarılıp, temizlenmesinin ardından sağlamlaştırma işlemine geçildiğini belirten Kaya, “Sağlamlaştırma işlemlerini sıvalara enjeksiyon işlemiyle yapıyoruz. Resimlerin silinmiş bazı bölgelerine, aslına uygun rötuş uyguluyoruz. Son olarak duvarlara koruyucu malzeme uygulanarak resimlerin orijinal hali koruma altına alınmış olacak. Açığa çıkardığımız resimlerde ev, değirmen ve manzara konularının işlenmiş olduğunu tespit ettik. Ayrıca bazı resimlerin altında eser sahibinin adının yazılı olduğunu düşündüğümüz biri Osmanlıca, diğeri de Yunanca olmak üzere iki yazı açığa çıkardık. Bu yazıların içeriğini, uzmanlarınca incelendikten sonra öğreneceğiz” dedi.
Akdeniz Belediye Başkanı Fazıl Türk de, konservasyon çalışmalarının önemine değinerek bu titiz çalışma neticesinde Hadra Hamamı'nın ilk haline en yakın biçimde restore edilmiş olacağını belirtti. Mersin'in kültür mirasını gelecek kuşaklara aktarmanın, kent yöneticilerinin görevi olduğunu vurgulayan Türk, “Biz Akdeniz Belediyesi olarak Mersin'in kültür tarihine önem veriyoruz. Geçmişini unutan kentler ve toplumlar, tarih sahnesinden silinmeye mahkumdurlar. Hadra Hamamı'nda yapılan çalışmalarda duvar resimlerinin bulunması, kültür ve sanata değer veren bir belediye başkanı olarak beni son derece mutlu etti. Böylelikle tarihi hamam, kültür ve sanatın buluştuğu bir mekan halini aldı. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ile ortaklaşa yürüttüğümüz Hadra Hamamı restorasyon projesinin tamamlanmasının ardından mekana kültür-sanat etkinliklerinin yapıldığı bir işlev kazandırmak istiyoruz” diye konuştu. Mersin Kent Haber, 27.10.2009 |
|
TARİHİ SİMAV EVLERİ YIKILIYOR
Kütahya’nın Simav İlçesi'nde, restorasyonu Anıtlar Yüksek Kurulu'nun iznine tabi olan tarihi evler, bu günlerde bürokratik işlemlerin çoğunluğu ve maliyetlerin yüksek olması sebebiyle sahipleri tarafından birer birer yıkılıyor. İçerisinde oturulmadığı için yoldan gelip geçen vatandaşlar açısından tehlike arz eder hale gelen tarihi binaların sahipleri herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmamak için evlerini tamir ettirmek yerine yıkmayı tercih ediyor.
Tarihi evleri tamir ettirmenin kendilerine hem çok pahalıya mal olduğunu hem de bürokratik işlemlerin de çokluğundan yakınan vatandaşlar bu konuda en güzel çarenin bir döneme damgasını vuran tarihi evleri yıkmak olduğunu ifade etti.
Simav'da tarihi evler özellikle kenar mahallelerde bulunuyor. Tarihi evlerin bulunduğu mahallelerde yaşayan vatandaşlar ise içerisinde oturulmadığı için tehlike arz eder hale gelen tarihi evlerin önünden geçmekten korkar hale geldikleri için her gün belediye başta olmak üzere diğer kamu kurumlarına şikayetçi oluyor. Okulların açılmasıyla çocuklarının tehlike altında bulunduğunu ileri süren veliler harabe haldeki evlerin yıkılmasını istiyor.
Bunun üzerine harekete geçen tarihi evlerin sahipleri de onarmak yerine büyük masraf ve bürokratik engellerle uğraşmak yerine evlerini yıkmayı tercih ediyor. Yıkılan tarihi evlerin yerine ise bir müddet sonra betonarme binalar dikiliyor. Kütahya Kent Haber, 27.10.2009 |
|
NEUES MUSEUM İÇİN YENİ HAYAT Arkitera, Kaynak: World Architecture News, Çeviren: Selin Biçer, 27.10.2009 |
|
'KARUN HAZİNESİ'NİN YAZGISI Cumhuriyet, Yazı: Özgen Acar, 27.10.2009 |
|
DOĞDUĞU EV MÜZE OLDU
Rıfat Ilgaz’ın 1911 yılında Cide’de doğduğu ev, Cide Belediyesi'nin de katkılarıyla Rıfat Ilgaz Müzesi yapıldı.
Katkılarınızla oluşun Rıfat Ilgaz Müzesinde, Rıfat Ilgaz’ın özel eşyaları (Çalışma masası, yatağı, giysileri, kalemi, kitapları, fotoğrafları, el yazıları) bulunuyor… Kastamonu Postası, 27.10.2009 |
|
KAÇAK KAZI 'İŞE YARADI'
Ele geçirilen buluntuların ardından Anadolu Medeniyeler Müzesi olarak bölgede bir kurtarma kazısı yapmaya karar verdiklerini aktaran Ateşoğulları, şu bilgileri verdi: "Kaçak kazıcılarca yağmalanmış mezarları incelerken bölgede başka mezarlarında olduğunu tespit ettik. 15 gün süren çalışmaların ardından ikisi kaçak kazıcılarca yağmalanmış toplam 16 mezarda kazı çalışmalarını yürüttük. Mezarların başı batıda olmak üzere doğu-batı yönünde. Bu geç Roma dönemindeki ölü gömme geleneğine uyan bir gelenek. Bir mezar dışında pek buluntu içermemesi ve elde ettiğimiz buluntunun da yerel işçilikle yapılması burasının bir halk mezarlığı olduğunu bize gösteriyor."
Kazının bölgenin tarihiyle ilgili bilgi verdiğini ve çevresinde yapılacak kazılara referans olacağını ifade eden Ateşoğulları, "Kazılarda bulduğumuz ve yerli işçilikle yapıldığını belirlediğimiz iki bilezik ve bir takım küpe ile kaçak kazıcıların satmak istedikleri eserler Anadolu Medeniyetler Müzesi'nde. Mezarlardan çıkan kemiklerin bilimsel olarak incelenmesi de bize yeni bir şeyler söyleyecek. Kaçak kazı yapanların tarihi yağmalamasına çok üzülüyoruz. Bizim amacımız tarihin tahrip edilmemesi. Vatandaşların da duyarlılığıyla kazıları bilimsel olarak yapılıp çıkan eserleri müzelere kazandırmalıyız" diye konuştu. Habertürk, 27.10.2009 |
|
YANGINDA KASIT VAR!
Türkiye'nin ilk verem hastanesi, Heybeliada'nın Çam Limanı'nına bakan bir tepede İsviçre'deki bir sanatoryum model alınarak inşa edildi. Takvimler 12 Haziran 1924 tarihini gösterdiğinde Atatürk'ün emriyle hizmete açıldı.
İlk yıllarda sadece 16 yataklık kapasitesi bulunan hastaneye, 1940 yılında imkanlar biraz daha genişleyince ek bir bina yapıldı. Sağlık hizmetinin yanı sıra tıp eğitimi de veren sanatoryum, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 'tüberkülozda eğitim ve araştırma hastanesi' olarak kabul edildi.
Tedavi bir kaç ay sürüyordu, bu yüzden hastalara, işin ehli ustalardan mesleki eğitim de veriliyordu. Ayakkabıcılık, çorapçılık, fotoğrafçılık, heykeltıraşlık, saatçilik, daktilo dersleri... Amaç; işsiz olanları iş sahibi yapmak ve zamanı iyi kullanmak... Tedavi masrafları Sağlık Bakanlığı bütçesinden yapılıyor; sanatoryumun gıda, yakıt, elektrik ve su masrafları da Bakanlık tarafından karşılanıyordu.
12 Eylül askeri darbesinin ardından devlet desteğini kesti ve herhangi bir ödenek ayrılmadı. Hastane, giderlerini kendi karşılamak zorunda kaldı. Hastanede gerekli olan MR ve tomografi cihazları yoktu, doktor ve personelin ücreti yeterli değildi ve sanatoryum yavaş yavaş çökmeye başladı. Hastane, 17 Ağustos 1999 depremiyle büyük hasar gördü; hastaların bakımı geçici bir süre bahçede yapıldı.
Bayındırlık Müdürlüğü'ne bağlı bir heyet incelemede bulundu. Bina hasarlı olmasına rağmen, 'tehlike yok' denildi ve hastalar tekrar hastaneye taşındı. Ancak binalar mutlaka elden geçirilmeliydi. 2001'de, İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası'nın desteğiyle restorasyon çalışmaları başladı.
Personel ve hastaların bir kısmı taburcu, bir
kısmı da hastaneye nakledildi. 250 personeli ve 660
yatak kapasitesi olan hastane, 30 Eylül 2005
tarihinde kapılarını kapattı. Ntvmsnbc, Haber: Göksun Kök, 27.10.2009 |
|
GÖLKÖY KALESİ ARKEOLOJİK SİT ALANI OLACAK Sabah, 27.10.2009 |
|
800 BİN OSMANLI ALTINI TÜRKİYE'YE GETİRİLEBİLECEK Mİ?
Elazığlı Heylani Kebir aşiretinin reisi Sait Ali Bayrak, 4 yıldır sessiz sedasız bir mücadele içinde. Filmlere ilham kaynağı olabilecek bu mücadelenin konusu, 12 Eylül'den önce İsviçre'ye kaçırılan ve değeri 630 milyon dolar olarak tespit edilen 800 bin Osmanlı altını ile birçok ziynet eşyası. Aksiyon'un haberine göre, Elazığlı Heylani Kebir aşiretinin lideri Hasan Bayrak, 12 Eylül darbesinin önemli mağdurlarından biri olacağını hiç düşünmemişti. Darbeyi önceden sezip harekete geçmiş, mal varlığının önemli bir kısmını iki yakın dostunun da yardımıyla yurt dışına çıkarmıştı. Hasan Bayrak sadece sezgileriyle hareket etmemiş, darbe olacağı hususunda uyarı da almıştı. Devlet kademesinde çalışan bir dostu, büyük ihtimalle yakında bir darbe olacağını, malına ve canına kastedilebileceğini kendisine bildirmişti.
Fakat servetini Türkiye sınırları dışına çıkarması kolay değildi; çünkü kasalar dolusu Osmanlı altını ve ziynet eşyası ile kitap ve belgeler söz konusuydu.
Hasan Bayrak, servetini (büyük ihtimalle deniz yoluyla) yurt dışına çıkarıp İsviçre'deki dünyanın en büyük bankalarından Credit Suisse'nin kasasına koydu. Bir buçuk ay sonra da Türkiye'de asker darbe yaptı. Hasan Ağa, binlerce ocağa kor düşüren darbenin ateşinden korunmayı başardı. Korktuğunun aksine askeri yönetim aşiretine ve kendisine dokunmadı.
Aradan yıllar geçti. Hasan Ağa bu dünyadan göçüp gitti (1999). Ancak servetini İsviçre'ye götürmesiyle başlayan hikaye hala devam ediyor. Hem de filmlere ilham kaynağı olacak şekilde... Başrolde de kendisinin ölümünden sonra aşiretin reisliğini yapan oğlu Sait Ali Bayrak var. Ancak bu sefer, tam tersi bir durum söz konusu. Çünkü aile, serveti İsviçre'den Türkiye'ye getirmek için çaba harcıyor şimdi. Peki, bu mümkün mü? Sait Ali Bayrak bu soruyu, "Zor bir durum; ama getirmek için mücadelem sonuna kadar sürecek. Devletten bu konuda yardım istiyorum." diye cevaplıyor.
Sait Ali Bayrak, İsviçre'deki hazineden babasının ölümünden 6 yıl sonra haberdar oluyor. Bunun sebebi ise baba Hasan Bayrak'ın ölmeden önce eşi Vahide Bayrak'a ettiği vasiyet. Hasan Ağa, eşinden, oğlu Sait Ali'nin söz konusu mal varlığından 40 yaşına geldikten sonra haberdar edilmesini istiyor. Vahide Bayrak'ın 2005 yılında aniden ciddi bir rahatsızlık geçirmesi, vasiyetin erken açıklanmasına neden oluyor. Vahide Bayrak, oğlu Sait'e daha 40 yaşına gelmeden İsviçre'deki hesaptan ve evin sandığında saklanan bir belgenin varlığından söz ediyor.
Belgede, Hasan Bayrak adına açılmış bir hesap olduğu ve bu hesapla birlikte bir kasanın bulunduğu yazıyor. Zaman, Haber: Haşim Söylemez, 27.10.2009 |
|
KUBBETÜ'S SAHRA'DAN SONRA ZİNCİRLİ KUBBE'YE DE TÜRK İMZASI
İkinci Abdülhamit'ten bu yana ilk kez Kubbetü's- Sahra'nın altın kaplama hilalini değiştiren Türkiye, Harem-i Şerif'teki 'Zincirli Kubbe'nin de çinilerini yapıyor.
TİKA'nın öncülüğünde İznik'te üretilen 6 bin çini, kubbenin kaybolan parçalarının yerine konulacak. Çinileri Türk ustalar yerleştirecek. Zaman, 27.10.2009 |
|
TARİHİ ESER TİMİ, TEBDİL-İ KIYAFETLE 9 YILDA 658 ESER ELE GEÇİRDİ
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün kaçakçılıkla mücadele için kurduğu ekip, önemli başarılara imza attı.
Uzmanlardan oluşan tim, koleksiyoner kılığına girerek katıldığı operasyonlarda 2003'ten bu yana 658 eser ele geçirdi. Türkiye ve dünyadaki müzayedeleri takip eden uzmanlar, İnterpol ve Emniyet ile çalışarak bugüne kadar 123 kilogram İznik çinisini koruma altına aldı.
Tebdil-i kıyafetle operasyonlara katılan Vakıflar Genel Müdürlüğü uzmanları son olarak Kapalıçarşı'daki baskında görev yaptı. Polisle kol kola belirlenmiş dükkanlara giren uzmanlar, satıcının kaçak eserleri çıkarması üzerine hazırda bekleyen ekiplere haber verdi. İki ayrı dükkana yapılan baskında 73 adet tarihi eser ele geçirildi. Sanat tarihçileri, aralarında 300 yıllık parçaların bulunduğu eserlerden 19. yüzyıla ait boncuk işlemeli, 'Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah'ı var' yazılı levhaya paha biçilemediğini açıkladı. Laboratuarlarda temizlenen parçalar, Vakıf Eserleri Müzesi'nde sergileniyor. Zaman, Haber: Aslıhan Aydın, 27.10.2009 |
|
KNİDOS HEYKELLERİNİ GERİ İSTİYOR
Datça Belediyesi Basın Müdürü Osman Akın, Knidos Aslanı Heykeli için Osmanlı döneminde "Bizde bu taşlardan çok var" denilerek saraydan yazılı onay verildiğini ileri sürdü. Akın, heykelin Londra'da bulunan British Museum gibi çok önemli bir müzenin girişinde ziyaretçilerin karşısına çıkan ilk tarihi eser olmasının bunun bir kanıtı olduğunu vurguladı. Tarihi kaynaklarda Knidos'ta bir Afrodit heykelinin varlığından da söz edildiğini kaydeden Akın, bugüne kadar binlerce Afrodit heykeli yapıldığını ancak Knidos'un yetiştirdiği çok değerli heykeltıraş Praksiteles'in eseri "Çıplak Afrodit" heykelinin o döneme kadar yapılmış en değerlisi olduğunu kaydetti. Tarihi kaynaklara göre bereket tanrıçası Afrodit'in ilk defa çıplak heykelinin yapıldığını da anlatan Akın, "Bunun üzerine şehrin tepesindeki bir noktaya Afrodit tapınağı yapılmış ve bu heykel de tapınağın ortasına dikilerek kutsal bir mekan haline dönüştürülmüş. Depremlerin ardından kentin terk edilmesiyle heykel kaybolmuş. Bazı tarihçilere göre bu heykel yerinden alınarak Roma Dönemi'nde İstanbul'a götürülmüş ve bir yangında yok olmuş. Bazı tarihçiler ise heykelin hala Knidos içerisinde olduğunu söylüyor. 1960'lı yıllardaki kazılarda heykele ait olduğuna inanılan bir elin bulunduğu söylendi. Ancak, parçanın ABD'li Prof. Nancy İrislove tarafından ABD'ye götürüldüğü sanılıyor" dedi. Sabah, 27.10.2009 |
|
İZMİR, LOUVRE MÜZESİ'NDEKİ ESERLERİNİ İSTİYOR
İzmir Büyükşehir Belediyesi, şehri kültür, sanat ve tasarım metropolü yapma hedefiyle düzenlediği Kültür Çalıştayı'nda önemli bir karar aldı.
Katılımcılar, Fransa'daki ünlü Louvre Müzesi'nde sergilenen İzmir'e ait Smyrna'ya eserlerinin iadesi için imzalarını koydukları mektubu müzeye gönderecek. Zaman, 27.10.2009 |
|
SINIRLI MÜZEKART'TAN BİR MİLYON KİŞİDE VAR
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 18 Haziran 2008’den bu yana uygulanan Müzekart uygulamasından 990 bin kişinin yararlandığını açıkladı. Günay, Müzekart’ın çeşitlendirilmesi ve ‘Kültür-Sanat’ kartına dönüştürülmesi için çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
Evrensel, 26.10.2009 |
|
BALKANLARDA OSMANLI RÜZGARI
Kosova Türkleri Osmanlı eserlerine sahip çıkıyor.
Başkent Priştine'de, 10 yıl önce depo yapılan 15'inci yüzyıla ait tarihi Osmanlı camii yeniden ibadete açıldı.
Sırplar tarafından 1999 yılındaki savaş sırasında harap edilen ya da depoya dönüştürülen Osmanlı dönemine ait camiler, yeniden hizmete giriyor.
1470 yılında inşa edilen Ramazaniye Camisi, Kosovalı iş adamlarının çabalarıyla restore edildi.
Kosovalı işadamlarının çabalarıyla Priştine'ye bağlı Marevtsa Köyü'nde bakımı gerçekleştirilen bir başka caminin de yakında ibadete açılacağı bildiriliyor.
Türkiye'nin Kosova'da Türklerin en yoğun yaşadığı Prizren'deki tarihi "Sinan Paşa" ve Priştine'deki Fatih Sultan Mehmet Camisi'nde başlattığı restorasyon çalışmaları da sürüyor.
Kosova İslam Birliği verilerine göre, 1999'daki savaş sırasında 218 cami, Sırp güçleri tarafından harap edildi. Trt/Haber, 26.10.2009 |
|
ALİNDA ANTİK KENTİ GÜN YÜZÜNE ÇIKACAK
Aydın'ın Karpuzlu İlçesi'ndeki Alinda Antik Kenti'nin gün yüzüne çıkarılması amacıyla başlanacak kazı öncesi yüzey araştırmaları yapılıyor. Avusturya Bilimler Akademisinden Arkeolog Dr. Peter Ruggendorfer'ın başkanlığındaki 4 kişilik ekibin yürüttüğü Kültür ve Turizm Bakanlığı gözetimindeki ölçüm, plan ve proje çalışmalarının, 3 yıl daha süreceği belirtildi. Dr. Peter Ruggendorfer, yaptığı açıklamada, Alinda'nın Karya döneminin önemli yerleşim merkezlerinden biri olduğunu, bilinenlerin dışında bilinmeyen yönlerini de ortaya çıkarmayı ve tarihi açıdan önemli bulgulara ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Kazılarda önceliği Agora ve tiyatroya vereceklerini bildiren Ruggendorfer, şöyle dedi: ''Kent çok büyük bir alanı kapsıyor, tümüyle gün yüzüne çıkması yüz yıllar alacak. Kazı kısa sürede de tamamlanabilir fakat amacına ulaşmaz. Biz detaylı bir çalışma yapacağız. Sadece planlaması üç yıl sürecek olan bu çalışmada yer altına inerken bütün katmanları teker teker inceleyeceğiz. Başlangıç adına önemli bir adım atıldı. Devamı gelecek ve Alinda tümüyle gün yüzüne çıkarılacaktır.''
İyi bir tanıtım çalışmasının da yapılacağını vurgulayan Dr. Peter Ruggendorfer, şöyle devam etti: ''Alinda'yı tanıtmak için iyi bir model oluşturulup, buraya gelen turistlere kent hakkında detaylı bilgiler verildiği takdirde, ziyaretçi sayısı büyük oranda artacaktır. Bu, ilçe açısından elde edilecek kazanımlardan sadece bir tanesi. Bunun yanı sıra dünya kamuoyunun dikkatini çekecek ve bilimsel açıdan çok konuşulan bir yer olacak. Alinda ve bu kenti içinde barındıran Karpuzlu çok şeyler kazanacak. Burada yapılacak her çalışmada, Karpuzlu da arkeoloji bilimi de kazanacak.'' Karpuzlu Belediye Başkanı Hilmi Dönmez de Alinda Antik Kenti'nin gün yüzüne çıkarılması çalışmaların çok geciktiğini, ancak başlamış olmasının da son derece sevindirici olduğunu söyledi. Dönmez, belediye olarak çalışmaları yakından takip ettiklerini ve bütün imkanları ile tam destek verdiklerini kaydetti. Yeni Asır, 26.10.2009 |
|
ABD'YE KAÇIRILAN YÜZYILIN DEFİNESİ ANAYURDUNDA
Antalya'nın Elmalı İlçesi'nde 1984 yılında yapılan kaçak kazıda ortaya çıkarılan ve ardından yurt dışına kaçırılan Elmalı Sikkeleri, 'Yüzyılın Definesi' adıyla Antalya Müzesi'nde sergilenmeye başladı. 15 yıllık hukuki mücadelenin ardından Türkiye'ye getirilen MÖ 5. yüzyıla ait sikkelerin dünyada bir benzeri daha bulunmuyor.
Türkiye'nin sahip çıkamadığı tarihi değerler arasında yer alan ve dünyada bir benzeri daha bulunmayan Elmalı sikkeleri 1984 yılında yapılan kaçak kazının ardından yurt dışına kaçırıldı. İlk olarak 1986 yılında düzenlenen uluslararası bir sempozyumla varlığından haberdar olunan sikkeler için hukuki girişim başlatıldı. Çoğunluğu ABD olmak üzere, Avrupa'ya kaçırılan bin 900 sikke değişik müzayedelerde açık artırmayla satışa çıkarıldı. 15 yıl süren hukuki mücadelenin ardından ABD'deki sikkeler 30 Nisan 1999'da Türkiye'ye getirildi. O tarihten itibaren Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde muhafaza altına alınan sikkeleri Antalya Arkeoloji Müzesi talep etti. Talebi uygun bulan Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın onayıyla bin 679 sikke Antalya'ya gönderildi. Çıkarıldığı topraklara geri dönen sikkeler için Antalya Müzesi'nde tören düzenlendi. Törenin ardından sikkeler ziyarete açıldı.
Yurt dışına kaçırıldıktan 25 yıl sonra anayurduna dönen sikkeler hakkında bilgi veren Antalya Müzesi Müdür Vekili Mustafa Demirel, "Bu sikkeler MÖ 460 yıllara, yani MÖ 5. yüzyıla ait eserler. İçlerinde tedavüle çıkmamış birçok sikke var. Yunanlıların, Persleri yenmelerinin anısına bastırmış oldukları paralar var bunun içinde. 6 tane Dekadrahmiyi sergimizde ziyarete sunuyoruz. Bunlardan dünyada 13 tane olduğu bilinirken, bu gurup içerisinde 16 tanesinin varlığından haberdar olduk. Bize bunların sadece 6 tanesi iade edildi. Sikkelerin içinde yoğunlukla Likya şehir devletlerine ait önemli paralar var. Özellikleri ünik olmaları. Yani dünyada bu nitelikle başka bir gurup sikke yok." dedi.
Sikkelerin Türkiye'ye iadesi için başlatılan mücadelenin başından sonuna kadar içinde olan ve halen Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde görev yapan arkeolog ve numismat Tevfik Göktürk de "Türkiye'ye getirildikleri 1999'dan itibaren Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde muhafaza altına alınmışlardı. Yayın ve katalog çalışması yapılmıştı. Çok nadir Atina sikkeleri barındırdığı için 'Yüzyılın Definesi' olarak adlandırılıyorlar. Sikkeler, Antalya Arkeoloji Müzesi'nin 'Her eser kendi toprağında güzeldir' talebi üzerine Antalya'ya gönderildi." diye konuştu.
Elmalı sikkelerinin sergiye açılması için Antalya Müzesi'nde düzenlenen törene AK Parti Antalya milletvekili Sadık Badak, Vali Yardımcısı Yıldırım Uçar, Kültür ve Turizm İl Müdürü İbrahim Acar ile davetliler katıldı. Antalya Senfoni Orkestrası'nın verdiği mini konserin ardından müzik eşliğinde sikkelerin hikayesi anlatıldı. Ardından sikkelerin sergilendiği bölümün kurdelesi kesilerek, perdesi kaldırıldı. Zaman, Haber: Kenan Baş - Özkan Mayda, 26.10.2009 |
|
SİT ALANLARINDAKİ ANLAŞMAZLIK MAHKEMELERDE NOKTALANIYOR
Sit alanlarında ikamet eden vatandaşlar ile devletin anlaşmazlığı mahkemelerde noktalanıyor. Tarih öncesinden günümüze çeşitli medeniyetlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini taşıyan mekanlar olarak tanımlanan SİT sahaları 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında değerlendiriliyor. Kilometrelerce uzunlukta ve üzerinde binlerce kişinin yaşadığı tarihi ve doğal sit bölgelerine yapılan izinsiz bir müdahale devlet ile halkı karşı karşıya getiriyor. Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü bile tarihi binasına güvenlik kamerası takarken koruma kurulundan izin alıyor.
Vatandaş 'oturduğu yere izinsiz bir çivi çakamamaktan' yetkililer, yasaların çiğnenmesinden dert yanıyor. SİT alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlükleri'nce denetleniyor. Mersin, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinin bağlı bulunduğu Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü, 2004 yılından bu yana 313 kişi hakkında dava açtı. Kurul kararlarının iptaline karşı Danıştay ve İdari Mahkemeleri'ne 98 başvuru yapıldı. Bölge Müdürlüğü süren davaların yanında yüzlerce aile sorunlu halde. Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürü İsmail Salman, illerde SİT alanı ilan ettikleri çok geniş topraklarda imar hareketlerini kontrol ettiklerinden ister istemez vatandaşlarla mahkemelik hale geldiklerini söylüyor. Ailelerle uzlaşma yolu aradıklarını belirten Salman, asıl amaçlarının eski eserlerin ve doğal alanların korunması olduğunu belirtiyor.
Kültür varlıklarının yeterince korunmadığını dikkat çeken Bölge Müdürü İsmail Salman, şöyle konuşuyor: "Vatandaşlarla devletin 'nizalı' olduğu belli suç ortamları oluşmuş. Örneğin, Anavarza Antik Kenti, Şar/Comana ile Misis'de devletin tapulu arazisi işgal edilmiş halde.. Bazıları işi politize ederek konuşabilir. Ama hiç alakası yok. Vatandaşlar tarihi kentin üzerinde tarla açıyor, ev, hayvanlara barınak yapıyor. Bir şekilde oradan faydalanmak zorunda. Bu insanlarla ayrı ayrı uğraşmak, suçlamak sorunu çözmüyor. Uzun vadede bu ailelerin koruma planı konsepti içinde antik kentin dışını taşınması lazım. Bu olmadığı sürece mahkemelerin sonu gelmeyecektir." Zaman, Haber: Mehmet Şahin, 26.10.2009 |
|
DEĞİRMENDERE'DE YOK OLAN TARİH
Özgür Kocaeli, 25.10.2009 |
|
MUĞLA'DA TARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞI
Muğla'da düzenlenen operasyonda çeşitli dönemlere ait 57 sikke ile 1 heykel ele geçirildi. Olayla ilgili gözaltına 7 kişi adliyeye sevk edildi.
|
|
RUMLARDAN 'HALA SULTAN'A SAYGISIZLIK
Cami imamı Şevket Alemdar, inşaatın durdurulması için Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'na müracaat etti. Kıbrıs Din Görevlileri Sendikası da meyhanenin caminin kendi arazisi üzerinde yapılmasını inançlara saygısızlık olarak değerlendirdi. Cami bahçesinde meyhane haberinin duyulması üzerine Kıbrıs'taki birçok sivil toplum kuruluşu ile sendika olayı kınadıklarını bildirdi. Sahabe kabrinin bulunduğu yere meyhane yapılmasına tepki gösteren Din İşleri Başkanı Yusuf Suiçmez, huzurlu, sorunsuz yarınlar için inançlara ve onun getirdiği değerlere saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi: "İki toplum arasında ilişkilerin iyi sürmesi için her iki tarafın da milli ve manevi değere saygı göstermesi gerekiyor. Değerlere saygı göstermek insanlara saygı göstermenin zorunluluğudur." Caminin daha önce uzun yıllar atıl bir şekilde bırakıldıktan sonra BM'nin el atmasıyla restore edildiğini hatırlatan Suiçmez, caminin bahçesinde bulunan sahabe kabrinin de Müslümanlar için büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.
Kıbrıs Din Görevlileri Sendikası Başkanı Mehmet Dere de meyhane inşasının tüm Müslümanları incittiğini savundu. Caminin İslam dünyasında ayrı bir yeri olduğunu anlatan Dere, en kanlı savaşlarda bile ibadet yerlerine zarar verecek davranışlardan kaçıldığını kaydetti. Yanlıştan bir an önce dönülmesinin Ada halkları için doğru bir adım olacağını ifade etti. Kiliselere gösterilen saygının camilere de gösterilmesini isteyen sendika başkanı, "Rumlar, oranın Osmanlı'dan bize kalmış nadir eserlerden olduğunu biliyor. Bu yüzden inşaat durdurulmalı." diye konuştu. Hala Sultan'da dört yıldır gönüllü imamlık yapan Şakir Alemdar ise yapılan onca müracaata rağmen bekledikleri cevabı alamadıklarını söyledi. Durumun kabul edilmez olduğunu dile getiren Alemdar, inşaatın devam etmesi halinde yapacaklarını şöyle anlattı: "Rum kesimi inşaata müdahale etmezse olayı dünyaya duyuracağız. Camiye ait bir arazi üzerine yapılmak istenilen şey oradaki değerlerle bağdaşmıyor. Bu sadece KKTC'nin meselesi değil, bütün İslam aleminin meselesidir. Herkes bu duyarlılığı göstermeli." Zaman, 25.10.2009 |
|
8 ASIRLIK MİNAREYİ USTASI EĞRİ YAPMIŞ
Pisa Kulesi’ne benzerliği ile bilinen Selçuklulardan kalma Aksaray’daki tarihi Eğri Minare hakkında yapılan araştırma, minarenin ustası tarafından eğik inşa edildiğini ortaya çıkardı. Doç.Dr. Temel Bayrak, “Minaredeki eğiklik ile meteorolojik şartlar arasında bir ilişki kurulamamıştır. Araştırmalarda zeminde hiçbir oynamanın tespit edilmemiş olması, minarenin eğik yapıldığına işaret etmektedir. Araştırma kapsamında 16 metre derinliğe sahip sondaj kuyusu açtık. Alınan veriler zeminde bir eğikliği göstermemiştir. Sonuçlar, Eğri Minare’nin ustası tarafından eğik yapıldığını ortaya koymaktadır” dedi. Türkiye Gazetesi, 25.10.2009 |
CAM ESERLER VE ARKEOLOJİ MÜZESİ'NDE 4 BİN 500 ESER
Gaziantep Kalesi’nin eteklerinde 150 yıllık tarihi 3 Antep evini satın alarak 5 aylık restorasyon çalışmasıyla müzeye dönüştüren Füsun İşsever, büyük bir titizlikle bu tarihi mekanlara yerleştirdiği 3 bini cam, yaklaşık 4 bin 500 arkeolojik eseri ziyaretçilerin beğenisine sundu.
Cam Eserler ve Arkeoloji Müzesi'nin Türkiye’de Koç Vakfı koleksiyonundan sonra en büyük koleksiyona sahip olduğunu söyleyen İşsever, “Yaklaşık 4 bin 500 tarihi esere sahibiz. Cam eserlerimiz tamamen gömütlerden elde edilmiştir” dedi. Türkiye Gazetesi, 27.10.2009 |
YENİLENEN AFRODİSİAS MÜZESİ ZİYARETE AÇILDI
Aydın'ın Karacasu İlçesi'ne bağlı Geyre Belediyesi'nde bulunan Afrodisias Müzesi'nin açılışı dün yapıldı.
Geyre Vakfı tarafından yenilenen müzenin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, müzenin mimarı Cengiz Bektaş, Geyre Vakfı Başkanı Ömer Koç, AK Parti milletvekilleri Ahmet Ertürk ile Mehmet Erdem, vakfın yönetim kurulu üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Törende konuşan Bakan Günay, Ege Bölgesi'ndeki müzelerin yenilenmesinin önemine dikkat çekerken, bunun sadece turizm değil kültür açısından da gerekli olduğunu kaydetti.
Günay, şöyle konuştu: "İzmir Ege Uygarlıkları Müzesi'ni açmayı planlıyoruz. Bir bedestene sıkıştırılmış durumdaki Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ni yenilemek de çalışmalarımız arasında. Türkiye'nin arkeolojik kaynakları, başka ülkelerden almadan dünyadaki en büyük arkeolojik müzeyi oluşturabilecek boyutlardadır. Din, dil, kültür ayırmadan hepsini yaşatmak bizim görevimiz. Türkiye'ye gelen turist sayısında yüzde 2'lik bir artış var, bu da sevindirici bir gelişme. Zaman, 25.10.2009
Geyre köylüleri, 1960'ların başına kadar o koca çınarın altındaki mermer sedirlerde oturup sigara tüttürüyor, çalıların içinden başını çıkarmış sütunların, heykellerin arasında tarım yapıyor, koyunlarını otlatıyordu. Çocuklar da pişmiş topraktan, bronzdan yapılmış kalıntılarla, binlerce yıllık sütun başlıklarıyla oynuyorlardı. İşte o köylüler, şimdi benzersiz mermer işçiliğine sahip heykelleri ve kabartmaları saklayan dünya standartlarında bir müzeye sahip olmanın gururunu yaşıyor. Antik kentin üzerindeki köy, 1961 yılında biraz ötedeki yeni yerine taşınmış; fakat onlar, beldelerini dünyaya açan Afrodisias Müzesi'ni evleri biliyor ve gelen her ziyaretçiyi kendi misafirleri gibi ağırlıyorlar.
Karacasu'nun Geyre beldesinde bulunan Afrodisias antik kenti, cumartesi günü önemli konuklarını ağırladı. Harika güz serinliğinde müze bir masal bahçesini andırıyordu. Bir zamanlar sanatçıların ve bilginlerin uğrak yeri olan Afrodisias'ın tarihin izlerini taşıyan müzesi, Geyre Vakfı tarafından yenilendi. Afrodisias Antik Kenti'nin ortaya çıkarılması için 1987'den beri çalışan Geyre Vakfı, geçen yıl müzeye eklediği ve benzersiz rölyeflerin sergilendiği Sevgi Gönül Salonu'nun ardından, 20 yıl önce inşa edilen Afrodisias Müzesi'ni de günün şartlarına göre düzenlemek için kolları sıvamış. Müzenin mimarı Cengiz Bektaş, müzeyi elden geçirerek zemin ve ışıklandırma sistemini yenilemiş. Yenileme çalışmalarının sonunda müze çağdaş bir çehreye kavuşurken sergilenen eserlerin görünürlüğü ve güvenliği de sağlanmış. Daha önce eksik kalmış çevre düzenlemesi de tamamlanarak müze modern bir görünüme kavuşturulmuş.
Yenilenen müzenin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, milletvekilleri, Geyre Vakfı Başkanı Ömer Koç, vakfın yönetim kurulu üyeleri, sponsorları, mimar Cengiz Bektaş ve Geyre sakinleri katıldı. "İnsanlığın ayak izleri bizim topraklarımızda." diyen Bakan Günay, Afrodisias'ın mutlaka kültür turları içerisine alınarak hak ettiği yeri kazanması gerektiğini söyledi. Günay, "Kendi topraklarımızdan çıkan eserlerle, dünyanın en zengin müzesini kurma potansiyelimiz var. Dün ve bugün ayrımı gözetmeksizin, tarihi gün ışığına çıkarmamız gerekiyor.Türkiye'yi, yabancıların görmediklerinde eksiklik duyacakları bir ülke haline getirmeliyiz." diyerek, İzmir'e bir Ege uygarlıkları müzesi kurmayı planladıklarının müjdesini verdi. Aydın Valisi H. Avni Coş ise bakanlığın ödenek çıkardığını ve Geyre yolunun genişletilerek antik kente daha fazla turist gelmesinin sağlanacağını söyledi. Zaman, Haber: Ali Çolak, 26.10.2009 |
|
LOUVRE MÜZESİ'NDE TÜRKİYE MEVSİMİ
Fransa’da devam eden “Türkiye Mevsimi” etkinlikleri çerçevesinde, Paris’teki Louvre Müzesi’nde üç sergi açıldı.
Sergilerin açılışına, aralarında Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Osman Korutürk, Louvre Müzesi Müdürü Henri Loyrettte, Topkapı Sarayı Müdürü İlber Ortaylı’nın da bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. Sergiler, 19 Ocak 2010 tarihine kadar açık kalacak.
İlk sergide, Topkapı Sarayı’ndan getirilen, Osmanlı padişahlarının kaftanları ve giysileri yer alıyor. “İzmir’den Antik İzmir’e” adlı ikinci sergide, özellikle Kadifekale’deki kazılarda çıkan arkeolojik eserler ve yine Louvre Müzesi’nin kendi koleksiyonundaki değerli parçalar sergileniyor. Üçüncü sergide ise Alacahöyük’teki kazılardan bulunan tarihi parçalar izleyiciye sunuluyor. Milliyet, 25.10.2009 |
|
BU YILKİ KAZI DA TAMAMLANDI
Malatya Arslantepe Höyüğü'nde bu yılki kazı çalışmaları tamamlanırken, toplam 26 eserin gün ışığına çıkarıldığı bildirildi. Malatya Haber, 25.10.2009 |
|
KOCAELİ'NDE 2 BİN YILLIK LAHİT MEZAR BULUNDU
Kocaeli'nde Roma dönemine ait 2 bin yıllık lahit mezar bulundu. Kocaeli Tarihi Mekanlar ve Kent Estetiği Şube Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar esnasında Şemsettin Köyü'nde bir vatandaşın bahçesinde lahit mezar bulundu.
Lahdin tescil edilmediğini fark eden yetkililer, gerekli girişimlerde bulunarak kentin tarihini yansıtan eserin korunması için Koruma Kurulu'na başvurdu. Türklerin Anadolu'ya gelişinden önce de önemli bir yerleşim yeri olduğu çok sayıda tarihi kalıntının bulunması ile anlaşılan Şemsettin Köyü'nde bulunan tarihi mezar Koruma Kurulu'nca tescil edildi.
Lahdin üzerinde 8 satır Grekçe yazıt bulunuyor. Bölge tarihi açısında önemli bir bulgu olan lahit 'insitu' (orijinal kullanım yerinde) olarak adlandırılıyor. Lahit sandukası dört sıra blok taş üzerinde duruyor. Doğu-batı yönünde uzanan lahdin sandukasının doğu kısmında güney ve kuzey cephelerinde boydan boya çatlaklar var. Lahdin sandukasının batı cephesinde üst kısmında kare şeklinde bir açıklık yer alıyor. Lahdin kapağı kısmen tahrip olmuş olsa da büyük bir bölümü sağlam durumda bulunuyor. Zaman, Haber: Mehmet Güler, 24.10.2009 |
|
2700 YILLIK ALTIN YELPAZE
Van merkeze bağlı Ağartı Köyü'nde bulunan ve MÖ 685-645 yılları arasında hüküm süren Urartu Kralı 2. Rusa tarafından inşa ettirilen Ayanıs Kalesi'nde, Prof.Dr. Altan Çilingiroğlu başkanlığında 1989 yılında başlayan kazı çalışmaları, bu yıl da devam etti.
Prof.Dr. Çilingiroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 30 yıldır süren kazılarda Urartu dönemine ait önemli bilgi ve eserler bulunduğunu anımsatarak, geçen yıl yapılan çalışmalarda 2 bin 700 yıllık altın yelpaze sapının gün yüzüne çıkarıldığını söyledi.
Eserin üzerinde Urartu alfabesiyle ''bu eşya Kraliçe Kakuli'ye aittir'' şeklinde yazı bulunduğunu ve Kraliçe Kakuli'nin de Urartu Kralı 2. Rusa'nın eşi olduğunu anlatan Çilingiroğlu, ''ilk kez bir Urartu kraliçesinin adının, o döneme ait eserde yazılı olduğuna şahit olduk. Eser Urartu tarihine ışık tutması yönüyle çok önemli bir yere sahip'' dedi.
Çilingiroğlu, daha önce sadece Urartu dönemine ait kabartmalar üzerinde görülen ve ilk defa gün yüzüne çıkarılan yelpazenin 20 santimetre uzunluğunda, 1,2 santimetre çapında olduğunu ifade ederek, içinde ahşap bir kısım bulunan, dış bölümü ise tek parça döküm şeklinde yapılan yelpazenin üzerine daha sonra kakma tekniğiyle motif işlendiğini kaydetti.
Esere zarar vermemek amacıyla içinin boşaltılmadığını dile getiren Prof.Dr. Çilingiroğlu, yelpazenin geri kalan kısmının ise kuş kanadından yapıldığını tahmin ettiklerini sözlerine ekledi.
Prof.Dr. Çilingiroğlu ve ekibi tarafından bulunduktan sonra Van Müzesine teslim edilen altın yelpaze sapı, Ayanıs Kalesi'nden çıkarılan eserler arasındaki yerini aldı. Van Müze Müdürü Fütuhat Başar, eserin ziyaretçilere açıldığını ve yoğun ilgi gördüğünü belirtti. Bugün, 24.10.2009 |
|
|
Efes, Diana Tapınağı (Luigi Mayer) |
...1810
|
|
18 - 24 Ekim 2009 |
|
Ölü doğmuş bir projenin cenazesi (Devam): İKİBİN(S)ON |
|
DOYUNCA, TIKSIRINCA, ÇATLAYINCAYA KADAR YİYİN!" |
|
İSTANBUL 2010 YAĞMA BAŞKENTİ
Yine 2010
kapsamında, 2 camiye 4 milyon 550 bin TL’lik halı
alınmasına karar verildi. Ayrıca AKB, İstanbul 2010
çalışmaları kapsamında, ABD’de bulunan ve Fethullah
Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen, Chicago Türk
Amerikan Topluluğu’nun yapacağı Türk Dünyası
Festivali’ne de "bronz sponsor" oldu ve 10 bin dolar
ödedi. Masumiyet Müzesi’nde romanın
kahramanı Kemal’in, büyük aşkı Füsun’un hatırasını
canlı tutmak için biriktirdiği eşyaları ve nesneleri
sergilenecek. 60 metrekare taban alanı üzerine
oturan, 3 katlı, 3 cepheli küçük bir apartmandan
oluşan müze için Pamuk’un bir vakıf kurup AKB’ye
başvurarak proje sunduğu ortaya çıktı.
Orhan Pamuk’un Ajans 2010’dan beklentisinin sadece "Masumiyet Müzesi"yle ilgili olmadığı, 933 nolu başvuru dosyasıyla ortaya çıkıyor. Yönetmen İsmail Sancak, "Orhan Pamuk: İstanbul Rüyası" belgesel filmi için Ajans’tan 1 milyon 953 bin 252 TL istiyor ve bu dosya da onay için bekliyor. Bayrak, projenin Orhan Pamuk tarafından desteklendiğini ve yazarın tüm arşivini bu çalışma için açacağını projesine ekliyor.
AKB, 12.05.2009 tarihinde aldığı 2009-84 nolu kararıyla, "03-07 Haziran 2009 tarihleri arasında İtalya’da gerçekleşecek 'Venedik Bineali' için 2010 AKB projesinin tanıtımının yapılması amacıyla bir resepsiyon verilmesine, 4 bin Euro’yu geçmemek üzere resepsiyon giderlerinin Ajans bütçesi"nden geçmesine karar vermişti.
Ancak Venedik
Bineali’ndeki Türk Pavyonu’nda parasızlıktan kokteyl
yapılamazken, Asya Pavyonu’nda AKB’nin ödeneğiyle bu
kokteyl yapılmıştı.
Uzmanlar burada en önemli sorunun Madra’nın eserleri değerlendiren bir jüri üyesi mi, yoksa yarışmacı mı olduğuna dikkat çekiyor. Bu noktada yöneltilen önemli bir eleştiri de gelen projeleri değerlendirmekte sorumlu olan Madra’nın, bir yandan da kendisine proje üretmesi. Tüm büyük bütçeli projelerin ardında da Görsel Sanatlar Yönetmeni olarak Beral Madra’nın bulunduğu ileri sürülüyor. Ajans’ın Görsel Sanatlar Yönetmeni olan Beral Madra, aynı zamanda Radikal Gazetesi’nde yazıyor.
2006 Nobel
Edebiyat Ödülü, İstanbul’un melankolik ruhunu
araştırma yolunda, kültürlerin çatışmaları ve
birbirleriyle iç içe geçmesinde yeni semboller bulan
Orhan Pamuk’a verilmişti. Pamuk, ödül töreninde
yaptığı konuşmada, "babasının bavulu"nu anlatarak
büyük alkış almış, yaklaşık 1.9 milyon TL para
ödülünün de sahibi olmuştu. Masumiyet Müzesi projesi
için İstanbul 2010 Ajansı’ndan 754 bin 500 TL destek
alan Pamuk yine yönetmen İsmail Bayrak’la ajansa
sunduğu, "İstanbul Rüyası" filmi onaylandığı
takdirde, 1 milyon 953 bin 252 TL daha destek
alacak.
Ankaralı
gazeteci Tayfun Talipoğlu, 815 kayıt nolu
"İstanbul’da Kadın Olmak" belgesel projesiyle, 1
milyon 349 bin 570 TL istiyor. Ajans bütçenin yüzde
97’sine onay veriyor ve 1 milyon 295 bin 970 TL
ödenek çıkıyor. Talipoğlu’nun projesi, Ajans’ın 3 ay
öncesi kayıtlarına göre beklemede duruyor.
Bu arada bir de kaybeden var: Onun adı da Kenan Işık. Başvuru dosyasına 1 numaradan giriş yapan ünlü tiyatrocu Kenan Işık, İstanbul’un çeşitli tarihsel mekanlarında "Hüsnü Aşk" oyununu sergilemek üzere 1 milyon 625 bin TL’lik proje öneriyor ama bu oyunun Şehir Tiyatrosu’nda oynandığı ortaya çıkınca, proje hemen rafa kaldırılıyor. Habertürk, 21.10.2009
Turist Rehberleri Vakfı'nın (TUREV) öğretmen ve öğrencilere müze gezme ve gezdirme tekniklerini öğretmeyi kapsayan proje için aldığı 2 milyon 132 bin TL'yi vakfın yeni yönetimi hesaplarda bulamadı.
İstanbul
2010 Ajansı'nın Şehzade Mehmet'in 1582'deki
sünnetini canlandırması için bazı şirketlere
milyonlarca lira ayrılmasıyla ilgili haberin
SABAH'ta yer almasının ardından bir skandal daha
ortaya çıktı. Turist Rehberleri Vakfı'nın (TUREV)
öğretmen ve öğrencilere müze gezme ve gezdirme
tekniklerini öğretmeyi kapsayan
"Çocuk-Müze-Öğretmen" adlı projesi için aldığı 2
milyon 132 bin TL'yi, vakfın yeni yönetimi
hesaplarında bulamadı. Yeni yönetim, eski yönetimi
mahkemeye vermeye hazırlanıyor. Turist Rehberleri
Vakfı (TUREV), İstanbul İl Milli Eğitim
Müdürlüğü'yle beraber öğretmen ve öğrencilere müze
gezme ve gezdirme tekniklerini öğretmeyi kapsayan
"Çocuk-Müze-Öğretmen" adlı proje hazırladı ve bunun
için 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'ndan 626 bin
TL ödenek istedi. Projede eğitilecek ve gezdirilecek
öğrenci sayısı arttırılınca rakam revize edilerek 2
milyon 132 bin TL'ye çıkarıldı. Geçen mart ayında
göreve gelen Turist Rehberleri Vakfı Yönetim Kurulu
Başkanı Atilla Kılınç, söz konusu proje için çıkan
bütçenin vakıf hesabında olmadığını, paranın
akıbetini sordukları ajans ve eski başkandan ise
tatmin edici bir cevap alamadıklarını söyledi.
Kılınç sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizden önceki
yönetim müracaat etmiş. Göreve geldikten sonra vakıf
hesaplarında böyle bir paranın olmadığını gördük.
Bunun üzerine eski başkan Şerif Yenen'e ulaşmaya
çalıştık. Kendisine defalarca ulaşmak istedik ancak
telefonlarımıza cevap vermedi. Sekreterliğine not
bıraktık ancak dönüş olmadı. Bunun üzerine 2010
Ajansı'na giderek kendimizi tanıttık. Projenin
dosyasını incelemek istedik. Proje için onaylanan
paranın durumunu yazılı ve sözlü sorduk. Kendileri
bize 'Bu konuda bilgi veremeyiz, dosyaları da
gösteremeyiz' şeklinde cevap verdiler. Vakıf adına
çıkarılan paranın akıbetinin belli olmaması
durumunda önümüzdeki günlerde yargıya başvuracağız."
İddiaları sormak için aradığımız Vakfın eski Başkanı
Şerif Yenen ise telefonlarını açmadı.
Sabah, Haber: Erhan Öztürk,
22.10.2009
CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, gereksiz projelere çok büyük kaynaklar aktarıldığını belirterek, "İstanbul 2010 artık '2000 of' olmuştur. İncelemelerimizin ardından hukuki süreci de başlatacağız" dedi. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ile ilgili CHP İl merkezinde İl Başkanı Gürsel Tekin'le birlikte basın toplantısı düzenleyen Soysal, kaynakların heba edildiğini öne sürerek şunları söyledi: "Müze gezme tekniklerinin 4 gün boyunca teorik olarak öğretilmesi ve 1 günlük uygulamalı gezi eğitimi karşılığında teklif edilen bütçe 626 bin 636 lira. İnsan neye uğradığını şaşırıyor. Bize göre bu rakam bile çokken 2010 Ajansı yetkililerinin, proje bütçesini 2 milyon 132 bin 772 liraya yükseltmesi kelimelerle anlatılabilecek durum değil." Sabah, Haber: Mesut Er,
22.10.2009
2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı, vergiler ve kesintilerle oluşturulan yüksek bütçesini değerlendirmek konusunda eleştiri almaya devam ediyor. Son iddia, kurul üyelerinin yakınlarına, hatta kendilerine fon aktardıkları. Ancak bu konu sanıldığı kadar yeni değil. Bu yılın başlarında bir başka proje listesinin Ajans’ın Danışma Kurulu’nda onaya sunulmadan, doğrudan ya da Artistik Komite onayıyla kabul edilmesi tartışma yaratmıştı.
AKB Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu bu yılın Şubat ayında istifa etmiş, yerine Şekib Avdaviç atanmıştı. Çolakoğlu’nun ayrılmasından sonra Ajans’ın onayladığı proje ve içeriklerine bakıldığında, AKP hükümetine yakın isimlerin açıkça kayırıldığı görülüyor. Habertürk’ten Kutlu Esendemir’in dünkü haberine göre, Ajans’ın son aylarda onayladığı projeler arasında ilginç isimler bulunuyor. Nobel ödüllü Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi ve kendisini anlatan belgesel filmi, Fethullah Gülen destekli Türk Dünyası Festivali’nin sponsorluğu, Ajans’ın Görsel Sanat Yönetmeni olarak jüri konumunda da bulunan Radikal yazarı Beral Madra’nın çeşitli projeleri, Açık Radyo’nun kurucularından ve Madra’nın akrabası Cem Madra’nın projesi yüksek bütçelerine rağmen hızlı onay alanlar arasında yer alıyor. Haberin yayınlanmasının ardından bir açıklama yapan Ajans yetkilileri, iddiaları yalanlayarak "subjektif değerlendirmelerin mümkün olmadığını" savundu.
Camiye halı Fethullah’a sponsor Ajans, AKP MKYK üyesi Ayşe Böhürler’i de unutmamış. Geçen yıl Frankfurt Kitap Fuarı için bir edebiyat belgeseli çekmeye kalkışan, ancak “listesindeki yazarlara bir türlü ulaşamayan” Böhürler, Temmuz ayında “İstanbul’un Sırları” projesi için 210 bin TL’lik desteği kapmayı başarmış.
Hem pişirdi hem yedi
Bienal’deki Türk Pavilyonu’nda parasızlıktan kokteyl düzenlenemezken Asya Pavilyonu’nda Ajansın ödeneğiyle bir kokteyl yapıldı. Kokteyli Beral Madra’nın organize ettiği ortaya çıktı. Madra’nın marifeti bununla sınırlı değil. “İstanbul yaşıyor ve çalışıyor” sempozyumu organizasyonu için 438 bin 290 TL, “Taşınabilir Sanat / ‘İsim Şehir’ Karma Sergisi” açılışı için 181 bin 100 TL ve “İstanbul sanat fuarlarının ve uluslararası katılımlarının desteklenmesi / Comtemporaly Sanat Fuarı” için 178 bin TL’lik proje bütçesi isteği, Ajans tarafından bütünüyle onaylanan Madra’nın bu projelerde jüri mi yarışmacı mı olduğu konusu tartışma yarattı. Madra kendi projelerini de jüri üyesi ve Genel Sanat Yönetmeni olduğu Ajans’ın gündemine getirerek onaydan geçirdi. Madra’nın Ajans içerisinde oldukça etkili olduğu konuşuluyor.
AB'ciler unutulmadı
7 milyon dolarlık sahne kimin?
İstanbul’u tanıtmak için ne yapacağını şaşıran Ajans’ın bu yılki çıkışlarından biri de, tanıtım için hazırlanan reklam filmiydi. “Sahne Senin İstanbul” sloganıyla yayınlanan 7 milyon dolarlık reklamın görselinde, kentin tarihi mekanlarından kültürel dokusuna kadar birçok ayrıntı unutulmamış, çokkültürlülüğe ve paylaşımcılığa göndermeler yapılmıştı. 15 milyonu geçen nüfusuyla İstanbul, reklam filminde görüntülere takılan çocuklardan, simitçiden, emekliden, emekçiden oluşsa da asıl mesele “kendini pazarlamaktı”. Haber Sol, 22.10.2009
İstanbul 2010 Ajansı'ndan projeleri için destek alan isimler kendilerine yöneltilen eleştirilere öfkeli. Deniz Türkali, "Kültüre yatırım yağmaysa, yaşasın yağma!" dedi.
Habertürk gazetesinde dün ‘İstanbul 2010 Yağma Başkenti' başlıklı haberde ‘yağmacı' olarak suçlanan Beral Madra, Ayşe Böhürler, Orhan Pamuk, Türkiye Yazarlar Birliği, Kenan Işık ve Tayfun Talipoğlu'ndan sert açıklamalar geldi. Orhan Pamuk'un, son romanının adını taşıyan ‘Masumiyet Müzesi' projesi için başvurduğu İstanbul 2010 Ajansı'ndan 754 bin 500 TL'lik bütçe çıktığının belirtildiği haberde, Beral Madra, ajansın Görsel Sanatlar Yönetmeni olarak tanıdığı isimlerin projelerine onay vermekle suçlandı. Kenan Işık'ın sunduğu söylenen ‘Hüsnü Aşk'ın Şehir Tiyatroları'nda oynandığı için reddedildiği belirtildi. ‘Yağmacı' başlığıyla verilen isimler, haberde bilgi hataları ve eksikler olduğuna dikkat çekerek dava açmaya hazırlandıklarını vurguladılar.
Beral
Madra: İftira, yalan ve yanlış!
Deniz
Türkali: Atılan başlıkla içerik farklı
Av. Nazan Şenol
(Masumiyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi): Teklif
Pamuk'tan değil!
Tayfun
Talipoğlu: Buzdolabı teklifi mi sundum?
Kenan
Işık: İkisi farklı projelerdi!
Ayşe
Böhürler: Ben projeyi ortaklara devrettim
2010
Ajansı: Bütçe 2 milyar lira değil
Milliyet, 22.10.2009
Son günlerde bazı medya organlarında yer alan ve ajansta çalışan yönetmenlerin kendi projelerinden pay aldıklarını iddia eden haberlere İstanbul 2010 AKB Ajansı'ndan cevap geldi. Açıklamada, ajansın sadece dışarıdan gelen projeleri fonlayan bir kurum olmadığı ve kendi projelerini de ürettiği vurgulandı.
Şu an devam etmekte olan projelerin yüzde 22'sinin ajansın ürettiği projeler olduğunun belirtildiği açıklamada; ajanstaki hiçbir yönetmenin veya direktörün, ajanstan aldığı maaş dışında herhangi bir ücret, prim veya pay almadığının altı çizildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Tüm yönetmen ve direktörlerimiz, kendi projelerini üretme süreci ile dışarıdan gelen projeleri değerlendirme sürecini birbirinden ayrı tutabilecek yetkinlikte. Ajansımızın proje değerlendirme süreçleri, uluslararası standartlarda tanımlı ve tamamen şeffaf. İsteyen herkes, her bir proje hakkında bilgi alabilir." Zaman, 23.10.2009
"İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri" projesi, İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından projelendirildi ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından finanse edildi. Projenin tanıtım toplantısı, 19 Ekim Pazartesi günü Gülhane Parkı içindeki Alay Köşkü'nde yapılacak. Cnn Türk, 16.10.2009 Yapı, 20.10.2009
Osmanlı padişahı III. Murad'ın, oğlu şehzade Mehmet için 1582'de düzenlediği 52 günlük sünnet şölenini sadece bir gün canlandırmak için 2010 İstanbul Kültür Başkenti Ajansı'ndan 8 milyon 670 bin TL kaynak istendi. İnşaat işleri yapan Arge Yapı San. Tic. Ltd. Şti adına Murat Dağlı, 12 milyon 565 bin 496 TL toplam bütçeli "Surname" projesi ile 2010 İstanbul Kültür Başkenti Ajansı'na başvuruda bulundu. Dağlı başvurusunda, projeyi şöyle anlattı: "Bundan 426 yıl önce aynı mekanda gerçekleştirilmiş olan geçit ve gösteriler yeniden canlandırılacak; mehteriyle, saz ve mutrıp heyetiyle zamanın şarkılarını icra eden müzisyenler eşliğinde ünlü kitaptan (Surname-i Humayun) seçilmiş 750 karakter, iki saate yakın bir süre özel olarak kurulacak tribünlerde oturan seyircilere ünlü düğünden seçmeler sunacak. Gösteri alanına girenler kendilerini 16. yüzyıl sonlarının İstanbul'unda bulacak." Dağlı, projeyi hayata geçirebilmek için ajanstan projenin yüzde 69'una denk gelen 8 milyon 670 bin 192 TL tutarında destek istedi. Radikal, 20.10.2009
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, ulusal basında yer alan 'Surname' ve 'Kayıp Şehzade Harikalar Diyarında' haberleri üzerine yazılı bir açıklama yaptı. "İstanbul’u Avrupa Kültür başkenti olarak hazırlamak ve 2010 yılında yapılacak etkinlikleri planlamak ve yönetmek, kamu kurum ve kuruluşlarının bu amaçla yapacakları çalışmalarda koordinasyonu sağlamak amacıyla kurulan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, çeşitli özel ve tüzel kişilerin gerçekleştirdiği proje başvurularını değerlendirmekle yükümlüdür" denilen açıklamada, objektif kriterler doğrultusunda, farklı aşamalardan oluşan bu değerlendirme süreçleri sonrasında Ajans yönetimi tarafından onaylanan projelere kaynak aktarıldığı hatırlatılıyor. Yapı, 21.10.2009
Bugün adları unutulmuş Rum mimarların İstanbul’a kazandırmış oldukları eserleri bir sergi ortamında bir araya getirerek, İstanbul'un mimari, tarihi, sanatsal ve kültürel hazinesini geliştirmeyi hedefleyen ve Zoğrafyon Lisesi Mezunları Derneği’nce İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na başvurusu yapılan 'İstanbul’un Rum Mimarları' projesinin hayata geçirilmesine yönelik sözleşme imzalandı. Yapı, 21.10.2009 |
|
KULELERDE ZAMAN ARTIK
İŞLEMİYOR
Onlar zamanın taş suretleri. Eskiden adres tarifleri onlara göre yapılır, randevu ve buluşma noktaları hep onların altı olurdu. Zaman dilimlerini hiç aksatmadan insanoğluna bildiren ve mimari özelikleri kentlerin simgeleri haline gelen tarihi saat kulelerinin günümüzdeki halleri ise içler acısı. Bir dönem Batılılaşmanın ve modernizmin sembolü olarak görülen tarihi saat kulelerinin çoğu, bakımsızlıktan yıllardır çalışmıyor.
Milliyet, Haber: Şakir Aydın, 24.10.2009 |
|
AYASOFYA FERAHLADI
Ayasofya Müzesi alanı içindeki tarihi özelliği bulunmayan binalar, koruma kurullarının kararı doğrultusunda yıkıldı.
Ayasofya Müzesi Başkanı Haluk Dursun, Ayasofya'da, Doğu Roma ve Osmanlı dönemine ait binaların yanı sıra, 1935'te müze olduktan sonra acil olarak yapılan binalar bulunduğunu ve koruma kurullarının kararı doğrultusunda bu binaların yıkıldığını bildirdi. Günün ihtiyacını karşılamak için herhangi bir plan ve projeye dayanmadan yapılan bu binaların resmi izinleri de bulunmadığını anlatan Dursun, Ayasofya'nın tarihi yönetim merkezi olan türbedar binasına bitişik olan bu binaların eskidiğini ve görüntü itibarıyla Ayasofya'ya yakışmadığını vurguladı. Bugüne kadar sekreterya, hizmet birimi ve tuvalet olarak hizmet veren 3 binanın koruma kurullarının kararı doğrultusunda yıkıldığını kaydeden Haluk Dursun, müze içinde modern ve çağdaş görünümlü, mimari olarak da Ayasofya'yı kapatmayacak yeni bir tuvalet yapıldığını ve hizmete açıldığını anlattı. Sabah, 23.10.2009 |
|
|
FOSİL TARLASI BULUNDU
Çin’in Şandong eyaletinin Cuçıng şehrinde bulunan fosil katmanı, bugüne kadar keşfedilmiş dünyanın en büyük fosil katmanı olarak tescillendi.
Birgün, 23.10.2009 |
RAPHAEL'İN İLHAM PERİSİ 16 MİLYON STELİN “Head of a Muse” (İlham Perisinin Başı) isimli eser, eğer 16.2 milyon sterlinin üzerinde satılırsa açık arttırmada satılmış olan “old master” çizim rekorunu ikiye katlamış olacak.
İlk kez İngiliz Müzesi'nde halka açık olarak 1983 yılında sergilenen çizimi, Christie's Müzayede Evi'nin St. James showroom'unda Salı günü gösterime çıkardı.
Christie’s in eski ustaların
çizimlerinin sorumlusu Benjamin Peronnet, eserin
1936 yılından bu yana aynı İngiliz ailenin elinde
olduğunu belirtti. Eser 150 yıldır ilk defa açık
arttırmaya çıkarılıyor. Müzayede evinin eseri neden
bu
kadar büyük bir değerle
8.1 milyon sterlinlik rekor şu anda, Michelangelo’nun “The Risen Christ” ve Leonardo Da Vinci’nin “Horse and Rider” isimli eserlerinde. Raphael’in bu önemli çalışması “Christie's Old Masters and 19th Century Art Evening Sale” 8 Aralık’ta açık arttırmaya sunulacak.
Satış aynı zamanda önemli bir Rembrandt eseri olan “Portrait of a Man”i de içeriyor. Eserin 18 ila 25 milyon sterlin arasında satması bekleniyor. Ayrıca Domenico Zampieri’ye ait bir Barok eseri olan “Saint John the Evangelist” 7 ila 10 milyon sterlin arasında satması bekleniyor. Hürriyet, 23.10.2009 |
|
BİR MİLYON TL'YE TAMİR EDİLECEK
Ütülenme sırasında
hasara uğradığı gerekçesiyle geçtiğimiz Ramazan
ayında ziyarete açılmayan Hırka-i Şerif'in
kurtarılması için 1 milyon Türk Lirası ayrıldı.
HABERTÜRK, kurtarma çalışması öncesinde Hırka-i
Şerif'teki hasar tespiti için kurulan komisyonun
inceleme fotoğraflarına ulaştı. Hırka-i Şerif
dışında, Hz. Hüseyin'e ait olduğu sanılan bir
sandaletin ve başka kutsal emanetlerinde incelendiği
tespit edildi.
Programın son aşamasında ise Hırka-i Şerif'in saklanması için özel bir bir vitrin yapılması planlanıyor. Kaya hazırlanacak vitrin ile Hırka-i Şerif'in bundan böyle yatay saklanacağını belirterek, "Hırka-i Şerif bugüne kadar bir kutuda katlanmış bir biçimde saklanıyordu. Yatay şekilde saklanınca zarar görüyor. Yapılacak özel vitrinle bu durumda ortadan kalkacak" Kaya, finansmanı kendilerince sağlanan kurtarma projesinin İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili tarafından yürütüleceğini de söyledi.
Konuyla ilgili görüşünü aldığımız Bilgili ise üç yabancı konservatuar tarafından hazırlanan raporların Türk bilim adamlarından oluşan kurul tarafından incelendiğini belirterek, "her birinde farklı öneriler var. Önümüzdeki hafta hangi önerinin kabul edileceği netleşecek. Onun ardından çalışmalar başlayacak" dedi. Yabancı uzmanlarca önerilen kurtarma projelerinde ne gibi teknikler uygulanacak sorusuna ise Bilgili, şu aşamada o konuda bir şey söylemek zor. Önerilerden biri seçildiği zaman o konuda daha net bir bilgi verebiliriz" diye konuştu. Hırka-i Şerif'in önümüzdeki Ramazan ayına yetiştirilmesine çalışılacağını da kaydetti. Habertürk, 23.10.2009 |
|
MARC CHAGALL İLK AŞKIYLA İSTANBUL'DA
Radikal, 23.10.2009 |
|
İNSANIN ATASI DEĞİL
Evrimin kayıp halkası olduğu sanılan ve insanın atası olarak tanıtılan 47 milyon yıllık fosilin, sadece bir lemur (Madagaskar maymunu) olduğu ortaya çıktı.
Hürriyet, 23.10.2009 |
|
TÜRKİYE SANAL MÜZE CENNETİ
Türkiye'nin resmi ve
özel pek çok müzesinin yanı sıra günümüz
sanatçılarının son çalışmaları, usta Türk
ressamlarının seçme eserlerinden oluşan retrospektif
sergileri, orijinalini yerinde görme imkanını bir
nedenle bulamayan sanatseverlerin ilgisini çekiyor.
Cnn Türk, 23.10.2009 |
|
İNŞAAT ALANINDA TOPLU MEZAR
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen yıl ihale edilen Doğu Garajı Projesi'nin inşaat kazısı sırasında ortaya çıkarılan Attaleia Antik Kenti'ne ait mezarlık alanda toplu mezar ortaya çıkarıldı.
Mezarda yaklaşık 100 kişinin iskeleti bulunuyor. Geçen yıl Mart ayından beri devam eden kazılarda, şu ana kadar en büyük oda mezar bulundu. Alanda, 5 metre 70 santim boyu ile en büyük mezar olan toplu mezarda, yaklaşık 100 insana ait iskelet tespit edildi.
Kazı Alanı Sorumlusu Arkeolog Aynur Tosun, o dönemde yaşanan veba hastalığı dolayısıyla bu kadar insanın bir mezarda toplu olarak gömüldüğünü düşündüklerini söyledi. Kazı alanının Antalya'nın tarihi açısından çok önemli olduğunu belirten Tosun, mezarlığın turizme de kazandırılabileceğini anlattı. Tosun, gerekli düzenlemelerden sonra şehir merkezindeki nekropol (mezarlık) alanının turizme çok büyük fayda sağlayacağını bildirdi. Tosun, isteyen herkesin kazı alanına müdahale etmeden gelip alanı görebileceğini ifade etti. Büyükşehir Belediyesi'nin kazıya destek sunduğunu belirten Aynur Tosun, diğer ilgili kurumlardan da aynı desteği beklediklerini söyledi.
Antalya'nın bilinen tarihini 100 yıl (2. yüzyıldan 3. yüzyıla) geriye çeken nekropol alanında, 18 aylık kazı çalışması sonucu şu ana kadar 760 mezar ortaya çıkarıldı. Antalya Kent Haber, 22.10.2009 |
|
POLİSTEN KAÇAKÇILARA GEÇİT YOK
Ağrı'da düzenlenen operasyonda 14 kilogram esrar ile 7 parça tarihi eser ele geçirildi.
Ağrı ve Bitlis Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar sonucunda çevre yolu üzerinde yapılan yol kontrollerinde Van'dan İstanbul'a giden bir yolcu otobüsünde geniş çaplı arama yapıldı.
Otobüste yapılan kontroller sonucunda bagaj bölümünde F.A. isimli şahsa ait 27 paket halinde 14 kilo 72 gram toz esrar, 28 karton gümrük kaçağı sigara, 7 adet ön ve arka kısımlarında resimlerin olduğu metal tarihi eser metal parçalar ele geçirildi.
Konu ile ilgili polise sahte kimlik gösteren ve ismi sonradan öğrenilen F.A. isimli şahıs 'Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti' suçundan tutuklanarak Ağrı M Tipi Cezaevi'ne gönderildiği öğrenildi. Ağrı Kent Haber, 22.10.2009 |
|
TARİHİ KİLİSE RESTORE EDİLDİ
Hatay ve bölgesindeki tek Katolik Süryani Kilisesi olan ancak cemaati bulunmadığı gerekçesiyle Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 1953 yılından beri kiraya verilen kilise, yıllar sonra eski kimliğine kavuştu.
Yıllardır erotik filmlerin gösteri merkezi olarak hizmet veren Zafer Sineması, İskenderun Katolik Süryani Cemaati Başkanı Edip Dağlıoğlu'nun girişimleri sonrasında yeniden ibadethane oluyor. Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 350 bin YTL'ye ihale edilen ancak 400 bin TL'ye malolan kilisenin restorasyon çalışmaları tamamlandı.
Süryani Cemaati Adıyaman ve Çevre İller Metropoliti Melki Ürek, İskenderun'a gelerek kilisede incelemelerde bulundu. Mimar Hüseyin Doğan, Metropolit Ürek'e önümüzdeki günlerde resmi açılışı yapılacak kiliseyi gezdirerek teknik bilgiler verdi.
Devletin Türkiye'de ilk kez bir Süryani kilisesini restore etmesinden ötürü mutluluk duyduklarını söyleyen Adıyaman ve Çevre İller Metropoliti Melki Ürek, "Bugün İskenderun'daki kiliseyi görme ve incelemelerde bulunmak üzere geldim. Daha önce sinema olarak kullanılan bina çok güzel bir yapıya dönüşmüş, barış kardeşlik adına İskenderun'daki bu kilisenin aslına uygun şekilde yapılması bizleri memnun etmiştir. Dünya barışı adına atılan bir adım olarak değerlendirmemiz mümkün. Bu bağlamda Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne teşekkür ediyoruz" dedi.
Kilisenin son halini gören ve çok duygulandığını söyleyen Selma Mutlu isimli vatandaş ise, "Ben buranın daha önce sinema olarak kullanıldığı günleri de biliyorum. Çok güzel bir yapı olmuş. Hatay barış ve kardeşliğin yaşandığı, mozaik şehir ve bu güzide şehirde değişik din ve mezhepten insanların barış içerisinde yaşamaları dünya barışı adına da çok önemli. Bu bağlamda tarihi binanın restore edilmesinden ötürü çok mutlu olduk ve tüm yetkililere teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Kilisenin, önümüzdeki Paskalya Bayramı'nda ibadete açılması planlanıyor. Hatay Kent Haber, 22.10.2009 |
|
ENDÜSTRİYEL MİRASI KORUMAK: HASANPAŞA GAZHANESİ
2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın düzenlemiş olduğu Çarşamba Konuşmaları'nın Ekim ayı programı kapsamında düzenlenen "Endüstriyel Mirasın Korunması ve Sürdürülebilirliği : Hasanpaşa Gazhanesi Kültür Merkezi Projesi" konuşması İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Gülsün Tanyeli'nin katılımı ile 21 Ekim 2009 tarihinde gerçekleşti.
Konuşma, 2010 AKB Ajansı Kentsel Uygulamalar Direktörü Korhan Gümüş'ün Endüstriyel Mirasın korunmaya başlandığı dönemdeki kamusal değişimleri ifade etmesi ile başladı. Gümüş, 19. yy'ın sonlarında gelişen endüstriyel mirası koruma anlayışının kentlerde kamusal değişimlere neden olduğunu ve bu değişimleri devrim olarak nitelendirmenin mümkün olduğunu söyledi. Bu değişimlere örnek olarak da, endüstriyel su ile geleneklerin değişmesi ve basıncın gelmesi ile kente su iletiminin sağlanması, tarifeli seferlerin başlaması ile kentin merkezine herkesin rahatça gidip gelebilmesi ve bu şekilde kent merkezlerinin canlılığının artması olarak belirtti. Bu anlayışın 20. yy'ın başlarına da sıçradığını ve bu dönemde de kentin enerji şebekesinin tüm ülkeye bağlandığını, sadece işlevsiz kalan mekanlara işlev verme kaygısı değil, bu kamusal modeli yönetecek yeni öznel elemanların bulunması gerekliliğini ekledi.
Daha sonra Tanyeli'nin sunumu ile devam eden
konuşmada Hasanpaşa Gazhanesi'nden önce kente eski
zamanlardan beri şu şebekesi açısından hizmet etmiş
yapılar olan Feriköy'deki, Elmalı'daki ve
Cendere'deki su taşıma tesisleri görseller eşliğinde
anlatıldı. "Türkiye'deki gazhaneler oldukça değerli
parseller üzerinde konumlanmıştır. 3,3 hektarlık bir
alandan oluşmakta olan Hasanpaşa Gazhanesi de
bunlardan biri. Fakat zamanla içinde barındırdığı
yapılar görevini değiştirdi ve eskimeye yüz tuttu.
Gazhane 1993 senesine dek Anadolu yakasına, evlerde
pişirme amaçlı kullanılan gaz ihtiyacını
sağlamıştır. Fakat 1993 senesinin sonlarına doğru bu
alandaki yapıların yıkılması kararı ortaya çıktı.
Bazı yapıların bir bölümleri söküldü. Fakat 1994
yılında mimarlar, mühendisler, sivil toplum
kuruluşları gibi bir takım tepkilerle yıkım
durduruldu ve yapıalr koruma altına alındı. Parsel
tescil edildi. Daha sonra bu alanın yeniden
kazanımına yönelik proje geliştirme görevi bize
verildi ve bizde 1999 depreminin hemen ertesinde
projeye başladık.
Konuşmasını tamamlarken, yönetim modeli eksikliği olduğunu dikkat çeken Tanyeli çok aktörlü bir yönetim modelinin olması gerekliliğini vurguladı. Arkitera, Haber: Derya Yazman, 22.10.2009 |
|
RESTORASYON MERAKI PİRAMİDİ BİTİRDİ
Bolivya’nın dünya mirası listesindeki yedi katlı Akapana piramidi, turistlere daha çekici görünsün diye yapılan düzeltmelerden sonra bu statüsünü kaybedebilir. Orijinal taşı yerine kerpiçle yeniden inşa edilen ve bir uzmanın tabiriyle “mimari felaket” haline gelen Akapana piramidi, BM Dünya Mirası listesinden çıkarılabileceği gibi, yıkılma tehlikesiyle de karşı karşıya. Zira kum, kil, su ve saman karışımıyla yapılan kerpiç, alt basamaklar üzerinde ağırlık yaptığı için yapıda eğim oluşturmaya başladı.
Taraf, 22.10.2009 |
|
MÜZENİN KENDİSİ MÜZELİK OLMUŞ
Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi, döneminin en önemli taşımacılık aracı lokomotifleri ağırlıyor. Ancak lokomotifler çürümeye terk edilmiş durumda.
Tarih boyunca, ilk olarak ticaretin gelişmesinde,
daha sonra insan taşımacılığında kullanıldı trenler.
Ulaşım sorunu, lokomotiflerin "çuf çuf çuf "
sesleriyle yol aldı asırlar boyunca. Teknoloji
geliştikçe, kara trenler de değişti, gelişti.
Buharlı, elektrikli- bataryalı lokomotifler
günümüzde yerini hızlı trene bıraktı. 19. yy'da
özellikle kömür ve yük taşımacığında kullanılan
trenler, bu görevini; gemilere, TIR'lara ve uçaklara
bıraktı. Zamanının en önemli buluşu olan kara
trenler günümüzde ise bir köşede çürümeye terk
ediliyor. Ankara Açık Hava Buharlı Lokomotif
Müzesi'ndeki lokomotifler birer tarihi değer gibi
değil de hurda gibi sergileniyor.
Ancak bu emektar lokomotifler bugün resmen atıl bir vaziyette sergileniyor. Hiçbir bakımın yapılmadığı bu trenlerin sergilendiği açık hava müze alanı da en az lokomotifler kadar bakımsız. Başkent'in en işlek caddesi üzerinde yer alan bu açık hava müzesinin içler acısı halini caddeden geçerken dahi fark etmek mümkün. Bakımsızlıktan paslanan yüzeyleri bir yana kırılan camların parçası, su şişeleri, boxerların bulunduğu lokomotiflerin içinde otlar yeşeriyor. Hemen hepsinin camları kırık olan lokomotiflerin bu denli hoyratça sergilenmesi tarihe verilen değeri bir kez daha sergiliyor. Habertürk, Haber: Refika Karabacak, 22.10.2009 |
|
DALYAN'DAKİ KAYA MEZARLARINA TEL ÖRGÜ
Kültür ve Turizm Bakanlığı, doğa koşulları ve insan tahribatı gibi nedenlerle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Dalyan'daki Kral Mezarları'nı koruma altına aldı. Yeni Asır'ın gündeme getirdiği kaya mezarlarındaki tahribatı yerinde inceleyen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın talimatıyla kral mezarları restorasyon çalışmaları tamamlanana kadar ziyarete kapatıldı, etrafı tel çitle çevrilerek korumaya alındı. Yeni Asır, Haber: Zafer Şahin, 22.10.2009 |
|
YEDİĞİ PİLAVI ERİTMEK İÇİN KAÇAK KAZI YAPIYORLARMIŞ
Kaçak kazı konusunda titizlikle çalışan Meram İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, sit alanında altın ya da tarihi eser arayan kişilere yönelik yürüttüğü çalışmayla 5 yıldır kaçak kazı yapanlara göz açtırmıyor.
Genellikle belli kahvehanelerde toplanarak, bilgi alışverişinde bulunan ve kulaktan dolma bilgilerle hareket eden tarihi eser kaçakçıları, zengin olma hayaliyle yaşıyor ve 'toprak altındaki değerli eşyaların helal olduğunu' düşünüyor.
Kaçak kazıyı meslek haline getiren ve organize şekilde çalışan zanlılar, kazı için her yöntemi deniyorlar. Öyle ki; 2006'da 10 kişi, belirledikleri bir alanda güvenlik güçlerine yakalanmamak için yaptıkları ev inşaatının altında, kazı çalışması başlattıklarında suçüstü yakalandılar.
Jandarma Komutanlığı ekiplerinin 5 yıldır düzenlediği operasyonlarda, kazı yaparken suç üstü yakalanan 183 zanlının birçoğu duyanları güldüren türden yalanlara başvurdu.
Zanlıların, kendilerinin bile inanmayacağı fıkralara konu olacak yalanlara başvurdukları operasyonlardan bazıları şöyle:
Merkez Meram İlçesi Karadiğin Obesehüyüğü mevkisindeki sit alanında geçen yıl kaçak kazı yapan 7 kişi kazdıkları alanda suçüstü yakalandı. Zanlılar, jandarma ekiplerine, 'İlerideki düğüne katılıp, düğün pilavı yedik. Yediklerimizi eritmek için kazı yapıyoruz' dedi.
Geçen yıl mart ayında Karadiğin Deresi'nde kaçak kazı yaparken yakalanan 3 zanlı, bölgeye piknik yapmaya geldiklerini iddia etti. Zanlılar, ellerindeki malzemelerle ne yaptıkları sorulduğunda ise 'dedektörün çalışıp çalışmadığını kontrol ediyorduk' cevabını verdi.
2005'te Pamukçu Köyü Pamukçu Hanı yanındaki her çeşmenin alt kısmında altın bulunduğu söylentileri üzerine 5 kaçakçı, söz konusu çeşmelerde kazı çalışması yaparken suçüstü yakalandı. Karşılarında jandarma ekiplerini gören zanlılar, 'Hayır için bozuk çeşmeleri tamir ediyoruz. Yanlış anlamayın' dedi.
Geçen yıl Erenkaya Köyü'nde 4 kişi, sit alanındaki bölgede 20 santimetrelik karın altında kaçak kazı yaparken yakalandı. Zanlılar, su aradıklarını iddia etti.
Geçtiğimiz günlerde Kızılören Asarkala mevkisindeki 'papazın mezarı' olarak bilinen sit alanında kaçak kazı yaparken yakalanan şüphelilerden birisi, 'Mezarlığa piknik yapmaya geldik' diye kendisini savundu. Yeni Şafak, 22.10.2009 |
|
BU VENÜS BİRAZ BOYLU BOSLU
İngiliz sanatçı Jacob Epstein’ın 1914 ile 1916 yılları arasında yarattığı Venüs adlı devasa mermer heykeli, 1917’den beri ilk kez sergilenecek. Taraf, 22.10.2009 |
|
|
LOUVRE'A TÜRKİYE ÇIKARMASI
Fransa'da devam eden
''Türkiye Mevsimi'' etkinlikleri çerçevesinde
başkent Paris'in dünyaca ünlü Louvre Müzesi'nde üç
sergi açılacak. Sergiler, 19 Ocak 2010 tarihine
kadar açık kalacak. İlk sergide, Topkapı Sarayı'ndan
getirilen Osmanlı padişahlarının kaftanları ve
giysileri sergilenecek. Habertürk, 22.10.2009 |
ANTİK KENT MAYINLARDAN KURTULUYOR
Suriye sınırındaki mayınlı saha içinde bulunan tarihi Karkamış Antik Kenti'nde mayınların elle temizlenmesi için açılan ihaleyi, Gaziantepli bir şirket kazandı.
Nokta Yatırım, bu ay sonunda sözleşmenin imzalanması ve yer tesliminin yapılmasından sonra mayın temizleme işine başlayacak. Mayınların elle temizlenmesi açısında Türkiye'de bir ilk olan işin 300 günde tamamlanması öngörülüyor. SİT alanı olan Karkamış Antik Kenti'nde mayınların temizlenmesinden sonra binlerce yıllık tarih, arkeolojik kazılarla gün ışığına çıkartılarak turizme kazandırılacak. Kazıları yapmak için şimdiden Japonya, İtalya ve ABD'deki üniversitelerden talepler geliyor.
Nokta Yatırım'ın 38 yaşındaki sahibi Murat Keklik, bir aile firması olan şirketlerinin 2003 yılında kurulduğunu, inşaat ve taahhüt işleriyle uğraştıklarını söyledi. Keklik, ''Bu yıl 7 okulun onarımını yaptık, gününden önce teslim ettik. Bunun yanında kafeterya işiyle de uğraşıyoruz'' dedi.
Karkamış Antik Kenti'nde mayınların elle temizleneceğini, bu açıdan Türkiye'de bir ilk olduğunu belirten Keklik, "İşin zorluğunu biliyoruz. Bunu herhangi bir firmaya taşeron olarak vermeyeceğim. Kendi uzman ekibimizi kuracağız. İşin başına bir asker koyacağız. TSK'dan emekli subay, astsubaylardan müracaatlar var. Mayın temizleme işi süresince, arkeolog ve sanat tarihçilerinin de aralarında bulunduğu 20 uzman kadro çalıştırma zorunluluğu var. 300 günlük süreden önce işi bitirmeyi düşünüyorum. Gerekirse uzman kadroyu 40'a çıkartacağım, özellikle mayın sökecek timi çok tutmaya çalışıyorum. Bir tek TSK ve polisten değil mayın sökme işini askerde yapmış insan var. Onları da değerlendiriyoruz" dedi.
İhale şartnamesine göre, NATO tasdikli yabancı müşavir bir firma kullanmak zorunda olduklarını ifade eden Murat Keklik, ''Bu işin geçici kabulünü NATO tasdikli yabancı bir firmaya yaptırmak zorundayız. Denetlemeyi müşavir firma yapacak. Türkiye'ye sempatisi olan bir ülkenin firmasını seçmeye çalışıyorum'' dedi. Karkamış Antik Kenti'nde 663 bin 800 metre karelik alanda mayınları temizlemek için sismik ve normal detektörler kullanacaklarını anlatan Keklik, mayın temizleme işinin hiçbir şekilde insana, tarihi dokuya, tabiata ve çevreye zarar vermeyecek şekilde yürütüleceğini, güvenlik tedbirini kendilerinin alacaklarını bildirdi.
İhaleyi yüzde 60 kırımla kazandıkları 1 milyon 1111 bin 111 TL teklife ilişkin olarak Keklik, bu işe prestij olarak baktıklarını söyledi. İhaleye dünya çapında firmaların katıldığına dikkati çeken Murat Keklik, "Kırım, çok önemli değil. Ben inşaatta bile yüzde 50-55 ile iş yaptım, hepsini gününden önce teslim ettim. Mayın temizleme işinden para kazanacağımı da düşünüyorum. 1 benim uğurlu sayım. Bir numara olmak... O yüzden teklifin hepsini 1 yaptım. İşi riske etmek istemedim. İşin geleceği benim için çok önemli. Bundan sonra girişeceğim işlerde ciddi bir referans olacak. Türkiye'de 2014 sonuna kadar mayınlı bölge kalmayacak. Hedefimiz, 2010'dan sonra çıkılacak ihalelere girmek. Yerel bir firmanın da bu işi yapabileceğini göstereceğiz" dedi Gaziantep 27 Gazetesi, 22.10.2009 |
|
MEKSİKA'DAN DÜNYANIN EN BÜYÜK SUALTI MÜZESİ
Meksika dünyanın en büyük su altı müzesini açmayı planlıyor. Cancun yakınında açılacak müzede 400 figür olacak. Dünyanın ilk su altı müzesini yaratmış olan Jason de Caires Taylor da projenin başında olacak. Ntvmsnbc, 21.10.2009 |
|
HASANKEYF SULAR ALTINDA KALMAZSA NE OLUR?
Doğa Derneği, 9-10 Ocak 2010'da "Barajsız Hasankeyf Arama Konferansı" düzenleyecek.
Bölge halkının yanı sıra, Türkiye içinden ve dışından çok sayıda akademisyen, uzman ve sivil toplum örgütü temsilcisinin katılacağı toplantıda Dicle Vadisi ve Hasankeyf'in UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilmesi halinde Türkiye ve dünyaya katacağı faydalar masaya yatırılacak. Toplantı, Ilısu Barajı projesi ve Hasankeyf'in bilimsel verilere dayanarak ülke ölçeğinde tartışılacağı ilk mecra olma özelliği taşıyor.
Mısır Piramitleri'nin üç, Çin Seddi'nin dört, Taç Mahal'in ise yalnızca bir kriterle UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edildiği göz önüne alındığında, on kriterin dokuzunu sağlayan Hasankeyf'in evrensel değerinin daha net anlaşılabileceğini belirten Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, 9-10 Ocak 2010'da düzenlenecek "Barajsız Hasankeyf Arama Konferansı" hakkında şunları söyledi:
"Hasankeyf sular altında kalmazsa ne olur? Dicle Vadisi ve Hasankeyf UNESCO Dünya Mirası ilan edildiğinde, Türkiye ve dünyaya nasıl faydalar getirir? Bu sorular, Türkiye'nin bu güne kadar hiç tartışmadığı sorular. Ilısu baraj projesinin bir kader olarak dayatıldığı, barajın yapılabilmesi için milli güvenlikten, turizme kadar pek çok konuda spekülatif argümanın üretildiği bir dönemde, herşeyden çok bilimin ve aklın yol göstericiliğine ihtiyacımız var. Barajsız Hasankeyf Arama Konferansı'nı işte bu nedenle düzenliyoruz. Toplantı, Ilısu Barajı projesi ve Hasankeyf'in bilimsel verilere dayanarak ülke ölçeğinde tartışılacağı ilk mecra olma özelliği taşıyor. Bu konferansta, Hasankeyf ve Ilısu Barajı çelişkisini ilk defa tüm boyutlarıyla masaya yatıracağız. Çünkü Hasankeyf Türkiye'nin en önemli meselelerinden biri. Hükümet, Hasankeyf konusundaki bilimsellikten ve katılımcılıktan uzak tavrını sürdürdüğü takdirde, tarihin affetmeyeceği bir yanlışa imza atacak. 9-10 Ocak 2010 yapılacak arama konferansı, Hasankeyf konusunda yapılan tarihi yanlışı tüm boyutlarıyla ortaya koyacak ve Hasankeyf'i UNESCO Dünya Mirası olarak yaşatmanın Türkiye ve dünya için yaratacağı fırsatları hükümetin dikkatine sunacak". Batman Gazetesi, 20.10.2009 Ntvmsnbc, 21.10.2009 |
|
YEŞİL CAMİ'DE RESTORASYON BAŞLIYOR
Osmanlı Fetret Dönemi, Çelebi Mehmet Han eserlerinden Yeşil Cami'nin iç mekanında restorasyon çalışmaları önümüzdeki hafta başlıyor. Bursa'ya 2008'de gelen Kraliçe Elizabeth de Yeşil Cami'yi ziyaret edip Kur'an-ı Kerim dinlemişti.
Bursa Valisi Şahabettin Harput'un özel hassasiyeti ile şehrin önde gelen bir tekstil firmasının sponsor olduğu 750 bin liralık restorasyonu, caminin dış cephe tamiratları ile Yeşil Türbe restorasyonunu başarı ile gerçekleştiren Usra İnşaat yapacak.
Bursa'da Ulucami'den sonra en ihtişamlı cami olarak kabul edilen, içinde 6 asırlık orijinal İznik çinileri bulunan Yeşil Cami'de iç tezyinat (süsleme) ile alakalı yoğun çalışmalar yürütülecek. Sıva altında kalan eski kalem işleri, yapılacak raspa, temizlik çalışmalarından sonra ortaya çıkartılıp eski ihtişamına kavuşturulacak. Yerlerinden oynayan orijinal İznik çinileri elden geçirilecek. Cami, içerisinde terlemeyi önleyecek tabii malzemelerle boyanacak. Mermerler silinerek, çini üzerinden giden bütün elektrik, ses tesisatlarının çirkin görünüşü ortadan kaldırılacak. Dış cephe ve bahçe aydınlatması da yenilenecek olan restorasyon çalışmalarının 1 yıl içerisinde tamamlanması bekleniyor. Usra inşaat, protokol imzalarının Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanması ve Yıldırım Müftülüğü ile caminin hangi kısımlarının sırası ile ibadete kapatılacağının belirlenmesi ile önümüzdeki hafta başında ekipler fiilen çalışmaya başlayacak. Bursa Kent Haber, 21.10.2009 |
|
AFRODISIAS MÜZESİ'Nİ BAKAN GÜNAY AÇACAK
Geyre
Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, yenilenen
müze kompleksinin, vakıf Yönetim Kurulu üyelerinin
ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay'ın katılımıyla 24 Ekimde ziyarete açılacağını
kaydetti.
Haber Ekspres, 21.10.2009 |
|
ÇUKUR HAN FARKEDİLECEK
Büyükşehir Belediyesi, Hanlar Bölgesi'nde bulunan ve İkinci Murat döneminde inşa edilen Çukur Han`ı restore etmek için harekete geçti. Bölgedeki mülk sahipleriyle protokol imzalayan Büyükşehir, restorasyon çalışmalarına yılbaşına kadar başlayacak ve 6 ay içinde tamamlayacak. Başkan Altepe, Bursa`nın Tarihi Çarşı Bölgesi'nin Türkiye'nin görülmesi gereken en önemli tarihi merkezi olması için adımlar attıklarını belirterek, “Çukurhan artık farkedilecek.
Kütahya Han olarak da bilinen Çukur Han`ı şehre kazandırmak istediklerini belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, kent ziynetlerini ayağa kaldırmak için önemli adımlar attıklarını söyledi.
Bugüne kadar tarihi mekanlarla ilgili 245 projeye start verdiklerini hatırlatan Altepe, “Çukur Han, şehrimizin önemli ziynetlerinden biri. Tarihi yapıları ayağa kaldırarak Bursa'nın ekonomik, kültürel ve sosyal hayatının gelişmesi için çalışmalarımız hızla sürüyor. Başta Çarşı ve hanlar bölgesi olmak üzere tüm ilçelerimizde projelere başladık. Bu dönemde de yapılacak çalışmalar çerçevesinde şu ana kadar 245 projeye start verdik. Bursa'yı bu konuda rakipsiz hale getirmek istiyoruz. Bursa ekonomisi de önümüzdeki yıllarda bunlardan faydalanacak. Bugün belli aşamaya geldik. Bu çalışmayla Bursa ekonomisi için de önemli bir adım atılmış oluyor” diye konuştu. Çukur Han`da 50 iş yeri bulunuyor. İhalenin ardından Büyükşehir, tarihi hanı yer sahipleri adına restore edecek. Yer sahipleri daha sonra kendilerine düşen payı Büyükşehir`e ödeyecek. Bursa Olay, Haber: Seyit Gündoğan, 21.10.2009 |
|
TARİHİ İMMA KALESİ RESTORE EDİLECEK
Reyhanlı İlçesi'nde bulunan tarihi İmma Kalesi'nin restore edileceği bildirildi.
Reyhanlı Belediye Başkanı Hüseyin Şanverdi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2008 yılı yatırım programına alınan, ancak ödenek yokluğundan dolayı çalışma yapılamayan İmma Kalesi'nin restorasyonuna bu yılın sonunda başlanacağını söyledi.
Hatay Gündem, 21.10.2009 |
|
İZMİR'İ FETHEDEN EMİR SULTAN'IN TÜRBESİ
BAKIMSIZLIKTAN HARABEYE DÖNDÜ
İzmir ve çevresinin Türk egemenliğine geçmesinde büyük rol oynayan Emir Sultan'ın türbesi bakımsızlıktan harabeye döndü. Umur Bey'in en başarılı komutanlarından ve 'Emir Sultan' olarak bilinen Seyyid Mükerremiddin'in şehrin eski semtlerinden Namazgah'taki kabri çöpler arasında kaldı. CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi, tarihi türbe ile ilgili restorasyon vaadini hala yerine getirmedi.
Büyükşehir Belediyesi, iki yıl önce Emir Sultan Türbesi'nin bulunduğu harabenin restore edileceğini duyurdu. Buna göre atıl vaziyetteki aşhane, hamam onarılarak Mevlevihane olarak kullanıldığı düşünülen bina kalıntısı da sundurma ile koruma altına alınacaktı. Ancak aradan geçen zamana rağmen hiçbir adım atılmadı.
İzmirli tarih yazarı Mehmet Ozan Semerci, Emir Sultan Türbesi'nin restorasyonunu, Büyükşehir Belediyesi'nde Başkan Aziz Kocaoğlu'nun bilgisi dışında birilerinin engellediğini iddia etti. "Türbe ortadan kaldırılırsa Türklük adına hiçbir şey kalmayacak, o bekleniyor zaten." diyen Semerci, her gün bir mezar taşının kırıldığını söyledi. Semerci, türbenin onarımı için kayıtsız kalınmasına şu sözlerle tepki gösterdi: "Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun duvar çekilmesine karşı çıkmadığını vurgulayan Semerci, "Belediye, bu kadar zamandır neden duvar çekmedi? Burada iyi niyet aramak mümkün mü? İyi niyet yok bu işin içinde. Büyükşehir Belediyesi'nin Tarihsel, Çevre ve Kültür Varlıkları diye bir birimi var. Emir Sultan'a mı ödül verilmiş, Rum evlerini restore edenlere mi?"
İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU), Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile yapılan protokol doğrultusunda 2006 yılında hazırladığı restorasyon projesini, İzmir 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na sunduklarını açıkladı. Kurulun isteklerinin tamamlanmasından sonra yeni projenin ancak 2008 yılının Aralık ayında onaylandığı belirtildi. Sonrasında inşaat ruhsatı sürecinin başladığının belirtildiği açıklamada şöyle denildi: "Elektrik projesinin onaylanması aşamasında proje konusu alana trafo ünitesi yapılması istendi. Söz konusu alanın sit alanı olması sebebiyle halen Koruma Kurulu'ndan gelecek cevap beklenmektedir." Zaman, Haber: Mustafa Yüksel, 21.10.2009 |
|
TARİHİ OKUL RESTORE EDİLECEK
Adana'da, Tepebağ Mahallesi’nde ‘Kentsel Arkeolojik Sit Alanı’ içerisinde yer alan tarihi Gazipaşa İlköğretim Okulu binasının aslına uygun şekilde restorasyon çalışmasına başlanmasıyla ilgili inceleme gezisi yapıldı.
İnceleme gezisine Adana Valisi İlhan Atış, Seyhan Kaymakamı İsmail Hakkı Develi, Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk, İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgafur Büyükfırat ile restorasyon çalışmasının koordinesinde görev alacak olan Seyhan Belediyesi bürokratları ve teknik elemanları katıldı.
Adana Valisi İlhan Atış, yenileme yapılacak olan tarihi binada bu çalışmaları yürütecek olan Seyhan Belediyesi teknik elemanlarından bilgi aldı. Vali Atış, Tepebağ Mahallesi’nde bulunan ve geçmişinde farklı misyonlarla hizmet verdiği tespit edilen tarihi Gazipaşa İlköğretim Okulu’nun yenileme çalışmalarının en kısa sürede tamamlanarak gelecek kuşaklara bırakılması gerektiğini söyledi.
Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk ise Tepebağ ve çevresindeki tarihi yapılaşmanın bir parçası durumundaki Gazipaşa İlköğretim Okulu binasının Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına ait yönetmelikler çerçevesinde ilgili prosedürler yerine getirildikten sonra önümüzdeki yıl içinde restorasyon çalışmalarını başlanacağını ifade etti. Adana Kent Haber, 21.10.2009 |
|
TARİHİ İKİ YAPI DAHA HAYAT BULACAK
Konak Belediyesi, Kızılay’a ait iki tarihi binayı restore etmeye hazırlanıyor.
Başkan Hakan Tartan, projelerin, Kültür ve ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca onaylandığını, çalışmaların ocak ayında başlayacağını söyledi, şöyle dedi: “Kemeraltı 442 ve Alsancak 1462 sokaklarda bulunan, yıllardır kullanılmayan iki binayı, orijinal görünümlerine kavuşturup, kent kültürüne kazandıracağız. Her ikisi de öncelikle halk eğitimi faaliyetlerine ev sahipliği yapacak.” Milliyet Ege, 21.10.2009 |
|
'ÖLÜ İSA' HEYKELİ TARTIŞMA YARATTI
National Gallery'de gerçekleştirilen sergide İsa'nın vücuduna yapılan eziyeti tüm gerçekçiliğiyle gözler önüne süren “Ölü İsa” isimli heykel sanatseverleri oldukça etkiledi.
Londra’da bugün açılan The Sacred Made Real: Spanish Painting & Sculpture 1600-1700” isimli(1576-1636)
Vücuda yapılan tüm eziyeti anlatabilmek adına mümkün olduğunca detaylı ve ince düşünülerek yapılan heykelde kan görüntüsünün gerçekçi olması için özel bir pigment kullanılmış. Figürün camdan gözlerinin olması, el ve ayak tırnaklarında boğa boynuzunun kullanılması, gerçek insan saçının kullanılması, dişlerinin ise fildişinden olması dikkat çekici ayrıntılar arasında yer alıyor.
Renkli olarak yapılmış heykelle ilgili olarak müze müdürü Xavier Bray İngiltere’de renkli heykellerin çok kabul edilir bir sanat olmadığını açıklarken en eski Yunan ve Roma heykellerinin orjinal olarak renkli bazen de parlak olduğu ancak pigmentlerin zamanla yok olduğu ya da koleksiyoncular tarafından söküldüğü belirtiliyor.
Heykellerin dikkat çekici özelliklerinden biri de gerçekten modern bir görünümleri olmaları.
The Sacred Made Real: Spanish Painting & Sculpture 1600-1700” sergisinde ayrıca sergilenen 17’nci yüzyıl İspanyol heykellerinin de tüyler ürpetici şekilde gerçeksi yanları bulunmakta. Hürriyet, 21.10.2009 |
|
GEÇEN ZAMANI DONDURMAK İÇİN
Versay Sarayı, bugünden itibaren Fransa’nın en
uzun süre tahtta kalan kralı olan XIV. Louis’ye
adanmış büyük bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
Fransa’nın ünlü kralının güçlü imajını şekillendiren
tablolar, mücevherler, mobilyalar ve heykeller
sergilenecek ve sanatseverlerle buluşacak. İki
yıldır üzerinde çalışılan Louis XIV, the Man and the
King yani XIV. Louis, Adam ve Kral adlı sergi,
1789’daki Fransız Devrimi’nden beri görülmemiş
parçaları biraraya getiriyor. 17. yüzyıla ait bir
tablo ile şu anda Northumberland Dükü’ne ait ve
kralın koleksiyonundan günümüze kadar gelen tek eşya
olan siyah bir dolap, sergide ziyaretçilerle
buluşacak parçalar arasında yer alıyor. Taraf, 20.10.2009 |
|
RESTORASYONA İZİN ÇIKTI
Aydın il merkezinin en önemli sorunlarından biri olan SİT alanı içerisinde kalan ve Anıtlar Kurulu tarafından korumaya alınan binaların tadilatına başlandı. Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, koruma altında olan ve aslına uygun restore edilerek tarihe kazandırılacak binalar için belediye olarak mevzuat kapsamında ilgililere yardımcı olmaya çalıştıklarını belirtti.
|
|
HEYBELİADA'NIN 'TARİHİ KİMLİĞİ' YANDI
Radikal, 20.10.2009 |
|
SİT ALANLARI YAĞMA EDİLİYOR
Gaziantep’te tescilli çok sayıda eski yapı yakılarak veya yıkılarak yağma ediliyor. Eski yapıların yakılması veya yıkılmasında uçucu madde bağımlılarını suçlu bulan kimi çevreler otoparkçıları göz ardı ediyor.
Düğmeci Mahallesi'nde bulunan eski yapıların bazı otoparkçılar tarafından kendilerine yeni alanlar açmak için bilinçli şekilde yakılarak harabe duruma getirildiği öne sürülüyor. Kültür Varlılarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından tescillenen yapılarda meydana gelen tahribatların giderek büyüdüğü ifade edildi.
Düğmeci Mahallesi’nde bulunan eski Antep evi sit alanı olmasına karşın yakılarak kullanılamaz hale getirildi. Tarihi evin bulunduğu yerde birden fazla otopark bulunuyor. Satın aldıkları evleri yıkarak otopark haline getiren kişiler, tarihi yapının bir süre önce uçucu madde bağımlıları tarafından yakıldığını öne sürdüler. Tarihi yapının tescilli olması nedeniyle yıkılamadığına dikkat çeken otoparkçılar, yanan evin çevrede çirkin bir görüntüye neden olduğunu belirttiler. Gaziantep Hakimiyet, 20.10.2009 |
|
|
YAĞMA YOK!
Çin, 1860'da başkent Pekinde bulunan, “Bahçelerin bahçesi” Yuenmingyuen'den İngiliz ve Fransız birlikleri ta
Uzmanlar, ABD, Britanya, Fransa ve Japonya'daki müze ve kütüphaneleri bir bir gezecek. Yeni Şafak, 20.10.2009 |
TARİHİ MAHALLELERE NOSTALJİK GÖRÜNTÜ
Erzurum'da Yakutiye İlçe Belediyesi tarihi dokunun yoğun olduğu bölgeler ile eski mahalle ve sokakları karataş ve kilit taşıyla donatıyor. Belediye Başkanı Ali Korkut, karataş ve kilit taşın tarihle bütünleştiğini söylüyor. Korkut, "Tarihi dokuya daha uygun ve ekonomik anlamda da daha avantajlı. Bu nedenle eski mahallelerimiz ve sokaklarımıza kilit taşı veya kara taş döşüyoruz" dedi.
Yakutiye İlçe Belediyesi, her kışın ardından tahrip olan, TEDAŞ, Palen veya ESKİ gibi kurumların çalışmalarıyla parçalanan asfalta sağlam bir alternatif üretti. Öncelikle eski yerleşim bölgelerinde sokak ve caddelere kilit taşı ve karataş döşeniyor. Çırçır mahallesinde Hıfzıssıhha yokuşu olarak bilinen ve Yakutiye bulvarını Karayollarına bağlamak için yeni açılan yol ile Vaniefendi mahallesi cami sokak taş döşemeyle süslendi.
Belediye Başkanı Ali Korkut, “Eski Erzurum’da altyapı da eski, bu nedenle sık sık çeşitli kurumlar çalışma yapıyor. Bu cadde ve sokaklara asfalt attığınızda ya kışın şiddetinden veya ESKİ, Palen, Tedaş, Telekom gibi kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalardan dolayı kalkıyor. Belediye olarak ya yeni baştan asfalt atmak veya yama atmak durumunda kalıyoruz. Her iki durumda da asfalt sağlıklı olamıyor. Taş döşeme aynı zamanda ekonomik bir özelliğe sahip. Çalışma mı yapıldı, kaldırılan taşları yine döşersiniz sorun çözülür. Ancak asfalt için aynı şeyi yapamıyorsunuz. Biz de gereksiz asfalt masraflarından kurtulmak için, tarihi dokuya daha iyi gittiği için merkezi mahallelerimizde taş döşemeyi tercih ediyoruz. Birkaç yıl içerisinde taşla döşenmiş yol ve caddelerimizin sayısı artacaktır” şeklinde konuştu. Erzurum Gazetesi, 20.10.2009 |
|
TARİHİ YARIMADA BÜYÜK DÖNÜŞÜME HAZIRLANIYOR
İstanbul'da tarihi yarımada olarak bilinen Eminönü ve Fatih ilçeleri, tarihsel geçmişine uygun olarak yeni baştan inşa edilecek. 2015 yılına kadar sürecek çalışmalarla tarihi yarımadanın çehresi değişecek. Tamamlanacak çalışmalarla birlikte, birçok sokak ve cadde turizme yönelik olarak trafiğe kapatılacak. İstanbul Metropoliten Planlama Merkezi bünyesinde görev yapan 180 kişilik Tarihi Yarımada ekibi, 1560 hektarlık bir alanda yürüttüğü çalışmalar kapsamında öncelikle bölgedeki tarihi eserlerin, mevcut belge ve fotoğraflarla tek tek tespiti gerçekleştirildi. Tarihi arşivlerin tek tek taranmasıyla 5 bin 796 tarihi yapı belirlenirken, bunlardan 1004'ünün kayıp olduğu tespit edildi. Çalışmaların ilk etabında Eminönü Hanlar Bölgesi'ndeki Büyük Çukur Han, Kızıl Han, Küçük Çukur Han, Vezir Han ve Ali Paşa Han onarılacak. Fatih Zeyrek'te 55 bin 246 metrekare alana yayılan 267 tarihi ev de restore edilecek. Büyükşehir Belediyesi ile İl Özel İdaresi'nin ortaklaşa gerçekleştireceği bu çalışma için 15 milyon TL harcanacak.
Yapılan çalışmalar kapsamında tarihi yapılar ile mevcut sokakların üç boyutlu lazer görüntüleri çekiliyor. Haritalar çiziliyor. Hazırlanan proje sayesinde Eminönü'ndeki harabe görüntülü hanlar onarılıp yepyeni bir çehreye bürünecek. Sabah, Haber: Bülent Ergün, 20.10.2009 |
|
ALAŞEHİR'DE SİT İSYANI
Manisa Alaşehir’de, kaçak kazı alanlarında ele geçirilen tarihi eserler üzerine İzmir 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu harekete geçti.
İlçe merkezinin yüzde 72’lik bölümüne denk gelen, 17 bin konutun bulunduğu 200 hektarlık alan, sit ilan edildi.
Milliyet Ege, Haber. Nurettin Doğan, 20.10.2009 |
|
ORTALIĞI KARIŞTIRDIKTAN SONRA!.. Malatya Haber, 20.10.2009 Malatya Haber, Yazı: İsmet Yalvaç, 20.10.2009 |
|
GÜNAY'DAN SABETAY SEVİ'YE YEŞİL IŞIK
İzmirli bazı işadamlarının Agora yakınlarında bulunan Sabetay Sevi evinin müzeye dönüştürülmesi konusundaki çabalarına ilişkin soruya yanıt veren bakan Ertuğrul Günay "Türkiye'de geçmişteki bütün tarihsel zenginliklere ayrımsız sahip çıkmaya çalışıyoruz. Hangi inanç, hangi kültürde yaşamışsa onlar bizim emanetimiz. Ama bahsedilen evi görmedim. Önce bir görelim. Sonra uzman arkadaşlarla karar veririz" diyerek 2006'dan bu yana İzmir'de önemli bir grubun mücadele verdiği Sabetay Sevi evinin müze yapılması fikrine destek verebileceğini ima etti. sonsoz.com, 19.10.2009 |
|
TARİHİ ESERLERİN RESTORASYONUNDA BÜYÜK ENGELLER VAR
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa'da tarihi Rum Mehmet Paşa Bedesteni'nin restorasyonunun başlatılması dolayısıyla Çarşı Mahallesi esnafının düzenlediği kahvaltıya katıldı.
Tarih ve kültür varlıklarının restorasyon ve tadilatında çok büyük engeller bulunduğunu belirten Arınç, bu eserlerin aslına uygun olarak yeniden hayata kazandırılmasının en doğru yol olduğunu vurguladı.
Manisa Valisi Celalettin Güvenç, Belediye Başkanı Cengiz Ergün, Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, AKP Manisa Milletvekili Recai Berber ve çarşı esnaflarının katıldığı kahvaltı duayla başladı. Arınç, burada yaptığı konuşmada, Manisa'da vakıf eserleri konusunda bir çalışma yapmayı düşündüklerini kaydetti. Rum Mehmet Paşa Bedesteni'nin 600 yıllık olduğunu ifade eden Arınç, "Bedestenle ilgili Sayın Valimizin gayreti çok oldu. Mirasçıları tespit edildi ve kamulaştırma yapıldı. Şimdi Vakıflar Genel Müdürlüğü ile inceleyerek en güzel şeklini kazandıracağız.'' dedi. Manisa'da son üç dört yılda önemli vakıf eserlerinin restore edildiğini söyleyen Arınç, bu çalışmaların şehrin tanıtımı ve turizm açısından da önem taşıdığını dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı, "İzin olmadan, tarihi eserlere bir çivi bile çakamıyorsunuz. Aylar süren incelemeler yapılıyor. Bazen çöplük gibi, bazen herkesin gelip geçtiği, perişan haldeki o eserler ayakta duruyor. Bu konuda kurul kararları var. 'Fark etmezler' diye yaparsanız, kendinizi ağır cezada bulursunuz. Sonra telefon edip, 'Başkanım, kurtar bizi.' dersiniz. Kurul kararlarıyla çalışma yapmakta fayda var.'' şeklinde konuştu. Zaman, 19.10.2009 |
|
SANATIN EN GÜÇLÜLERİ
Art Review
Dergisi, her yıl ekim ayında olduğu gibi bu yıl da
sanat dünyasının en etkili 100 ismini seçti.
Listenin zirvesinde Londra’daki Serpentine Galerisi
yöneticilerinden Hans Ulrich Obrist, ikinci sırada ise
New York Modern Sanat Müzesi yöneticisi Glenn D.
Lowry var. Derginin editörü Mark Rappolt “Bu listede
üst sıralarda yer alanlar, sürekli değişen dünyaya
ayak uyduranlar ve onunla baş etmeyi bilenlerdir”
diyor. Radikal, 19.10.2009 |
|
SİDE'DE NYMPHAEUM'UN 4 SÜTUNU AYAĞA KALKACAK
Dünyaca ünlü turizm beldesi Side'de MS 2. yüzyılda kalma Roma eseri Anıtsal Çeşme'de sonbahar dönemi restorasyon ve onarım çalışmalarında 9 tarihi çeşme arasına sütun dikimine başlanıldı.
Nymphaeum Çeşmesi'nde 'Tarih Gün Işığına Çıkıyor Projesi' çerçevesinde restorasyon çalışmalarını sürdüren İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi arkeologu Altan Algül, tarihi çeşmede restorasyon ve onarım çalışmalarının Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü kontrolünde Barut Turizm Ticaret Anonim Şirketi sponsorluğunda yaptıklarını kaydetti.
Side Anıtsal
Çeşme'de restorasyon ve onarım çalışmalarının 8 yıl
önce başladığını belirten Altan Algün, Nymphaeum'un
Anadolu topraklarında bulunan en büyük tarihi çeşme
olduğunu ifade etti. Tarihi çeşmenin enine
uzunluğunun 52, boyuna ise
Algül, "Tarihi çeşmede güz dönemi restorasyon ve onarım çalışmalarımız 1 Kasım tarihine kadar devam edecek. Roma döneminin Anadolu topraklarındaki en görkemli yapıtı Side Nymphaeum Çeşmesi. Hedefimiz bu tarihi yapıyı aslına uygun bir şekilde onararak tıpkı Sagalassos Antik Kent'te bulunan Antoninler Çeşmesi gibi dünya kültür ve tarih mirasına kazandırmak. Anıtsal Çeşme'nin en önemli özelliği Anadolu'da Roma döneminin en büyük ve görkemli çeşmesi. Halk arasında 9 çeşme ismiyle de biliniyor. Çeşmeyi eski haline uygun haline getirme bahar ve güz döneminde var gücümüzle çalışıyoruz." diye konuştu.
Restorasyon ve onarım çalışmalarını Side Müze Müdürlüğü kontrolünde 7 kişilik ekiple yaptıklarını anlatan Algül, çeşmeler arasında bulunan 4 sütunu ay sonuna kadar dikerek tarihi yapımının sağ bölümünü tamamlayacaklarını dile getirdi.
Algül, Roma dönemin şaheseri olan tarihi çeşme alanında döneme ait 3 bin kırılmış ve birbirinden ayrılmış eser parçasının bulunduğu bilgisini verdi. Side Antik Kent'te ilk kazı ve onarım çalışmaları 1947 yılında dönemin İstanbul Üniversitesi Ord. Prof.Dr. Arif Müfid Mansel tarafından yapıldı.
Mansel, kazı çalışmalarını 1960 yılında itibaren Perge Antik Kent'e kaydırınca başta Nymphaeum Çeşmesi olmak üzere tarihi şehirde kazı çalışmalarını öğrencisi Prof.Dr. Jale İnan sürdürdü.
Kazı ve restorasyon çalışmalarını 1983 yılına kadar sürdüren İnan, ardından bayrağı Kültür ve Turizm Bakanlığı restorasyon ve konservasyon uzmanı Dr. Ülkü İzmirligil, devraldı. Side'de kazı çalışmalarını 26 yıl sürdüren İzmirligil, 2009 yılından itibaren çalışmaları Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Doç.Dr. Hüseyin Alanyalıya devretti. Tarihi şehirde 2009 yılından itibaren başta Side Antik Tiyatro ve ticari agora da kazı çalışmaları Anadolu Üniversitesi tarafından yapılıyor. Turizm Gazetesi, 19.10.2009 |
|
TARİHİ SURLAR AÇIĞA ÇIKARILACAK
Diyarbakır'ın tarihi surlarının gün yüzüne çıkarılması ve bölgenin gecekondulardan arındırılması amacıyla başlatılan çalışmalarda Büyükşehir Belediyesi ve Sur Belediyesi, TOKİ ile protokol imzalandı.
Haber Diyarbakır, 19.10.2009 |
|
TARİHİ MİRAS KORUNACAK
Bursa Büyükşehir Belediyesi, 1854 yılında Bursa`da yaşanan ve ‘küçük kıyamet` olarak büyük depremde yıkılan Yıldırım Camii'nin minarelerinin restorasyonunu yapmak için harekete geçti.
Hazırlanan projeyi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na sunan Büyükşehir, proje onaylandığında çalışmalara başlayacak ve caminin minarelerini özgün kimliğine uygun bir şekilde yeniden yapacak.
Büyükşehir Belediyesi, hazırlanan projeyi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na sunarken, kurulun onayının ardından çalışmalara zaman kaybetmeden başlamayı hedefliyor. Çalışmalar kapsamında minarelerin restorasyonunun yanı sıra Yıldırım Külliyesi'nin çevresi de düzenlenerek güzelleştirilecek. Şu anda 245 tarihi ve kültürel mirasın yaşatılmasına yönelik çalışmasını sürdüren Büyükşehir, Yıldırım Camii ve Külliyesi'nin yanı sıra Yeşil, 1. Murat ve Muradiye Külliyeleri`nin de restorasyonlarını gerçekleştirecek. Bursa Olay, 19.10.2009 |
|
BAKAN GÜNAY: MEGA MÜZE'YE YER BULUN
İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu'nun toplantısına konuk olan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İzmirlilerden, Ege Medeniyetler Müzesi olarak da isimlendirilen mega müzenin yapılmasını istedikleri yeri bir an önce belirlemelerini istedi. Bakan Günay, "Daha fazla gecikmeyelim. Müzeler Genel Müdürlüğü'nden uzman ekip göndereyim ve alternatif yerlerden birini belirleyelim. Önümüzdeki yıl programa alalım ve projesini hazırlayarak en kısa zamanda temelini atalım. İzmir'in buna acilen ihtiyacı var" dedi.
|
|
TARİHİMİZ YOK OLUYOR
Yeğenağa Mahallesi sakinlerinden Mehmet Turan isimli vatandaş, Kümbet Sokak’taki eski yapı yüzünden tüm huzurlarının kaçtığını söyledi. 1999 yılından beri metruk halde bulunan yapının, eski olması nedeniyle yıkılmaya yüz tuttuğunu kaydeden Turan, “Yoldan geçen insanların başına taş düşecek diye, her gün ödümüz kopuyor. Daha önce burada birkaç kez yaralanma olayı bile oldu.” dedi. Eski yapının, metruk olması nedeniyle tinerci ve ayyaşların mekanı haline geldiğini anlatan Mehmet Turan, burada bir ara fuhuş bile yapıldığını ileri sürerek, mahalleli olarak artık bu tür çirkin eylemlere izin vermediklerini dile getirdi.
Metruk halde bulunan tarihi yapıyla ilgili olarak harekete geçilmesi için Yakutiye Belediyesi’ne dilekçe verdiklerini hatırlatan Mehmet Turan, Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut’un binada incelemelerde bulunduğunu belirtti. Turan, “Yakutiye Belediye Başkanı buraya geldi, binayı inceledi ve burasının tarihi olduğu için yıkılamayacağını söyledi ve gitti. Ardından binanın üzerine sadece bir uyarı pankartı asıldı, sonra da bir ses çıkmadı.” diye konuştu. Yakutiye Belediyesi’nin, söz konusu metruk binayla ilgili olarak bir şekilde tasarrufta bulunması gerektiğini kaydeden Mehmet Turan isimli vatandaş, “Buraya bir pankart asıldı, ama bu sorun bir pankartla çözülmüyor. İnsanlar yine bu yolu kullanıyor ve bina akşamları da tinercilerle sarhoşların mekanı haline geliyor. Mahalleli olarak bu durumdan şikayetçiyiz ve Yakutiye Belediyesi’ni göreve davet ediyoruz.” dedi.
Binanın sahiplerine ulaşılması için harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Turan, “Mahallemiz, eski Erzurum evlerinin güzel örnekleriyle dolu. Şayet Yakutiye Belediyesi’nin bu binayı yıkmaya yetkisi yok ise, o halde bir şekilde sahiplerine ulaşılsın ve ev restore edilerek kültür hizmetlerine kazandırılsın. Biz bu durumdan fevkalade rahatsız durumdayız. Bu konuda çözüm üretmesi gereken devletin kamu kurumlarıdır, Yakutiye Belediyesi’dir.” diye konuştu. Kümbet Sokak’ta faaliyet gösteren esnaf ise, sokaktan geçen hem sürücü, hem de yayaların büyük bir tehlike altında olduğunu belirterek, “Sokaktan geçenleri ikaz etmek için bazen kapı önünde beklediğimiz bile oluyor. Burası şehir içi ulaşım güzergahı olarak kullanılıyor. Bu sorun, Yakutiye Belediyesi kadar Büyükşehir Belediyesi’ni de ilgilendirmelidir diye düşünüyoruz.” dediler. Erzurum Gazetesi, 19.10.2009 |
|
ÇÖPLÜK MÜZE KURTULACAK Yeni Asır, Haber: Erdal Karakavukoğlu, 19.10.2009
Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, 9 yıl önce yapımına başlanmasına rağmen bir türlü tamamlanamadığı için çöplük haline gelen Çok Amaçlı Arkeoloji Müzesi'nin etrafının tel örgüyle çevrilmesi için talimat verdi. Yeni Asır Gazetesi'nde dün çıkan haber üzerine açıklama yapan Vali Coş, "Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın, eserin 2001'de hizmette olacağı yönündeki açıklamasına memnun olduk. Ödeneğin gelmesinden sonra çalışmaları bizzat takip edeceğiz. İnşaatın 2010 yılı sonuna kadar tamamlanması için elimizden geleni yapacağız" dedi.
Yeni Asır, Haber: İhsan Karataş, 20.10.2009 |
|
YÜZLERCE ESER KAYIP İDDİASI
Yıllarca süren
tadilatı ardından çalınan heykelleri ve tablolarıyla
gündemden düşmeyen Resim ve Heykel Müzesi’nde
yüzlerce eserin kayıp olduğu iddia edildi. Kültür
Bakanlığı tarafından kurulan sayım komisyonunda yer
alan Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GESAM)
Başkanı Osman Altıntaş, müzenin güvenliğinin
yetersiz olduğunu ve yüzlerce eserin kayıp olduğunu
iddia etti. Altındağ Belediyesi tarafından yürütülen
restorasyon sırasında müzeden iki heykelin
çalındığını hatırlatan Altıntaş, şunları söyledi: Tüm bu olayların ardından bakanlık bir sayım komisyonu daha oluşturdu. Benim de yer aldığım bu komisyon yaklaşık bir yıldır sayımları sürdürüyor. Sayımlarımız sırasında yüzlerce eserin kayıp olduğunu ve kopyalarıyla değiştirilmiş olduğunu tespit ettik. Müzenin güvenliği yeterli değil. Bakanlığın acil önlemler alması gerekiyor. Müzeler bir ulusun bellediğidir. Bu bellek idari sahibinin dışında ulusun ortak malıdır. Bu müze yeterince korunamamıştır. Yüzlerce eserin noksanlığı bu müzenin yeterince korunamadığının bir kanıtıdır.
Resim Heykel Müzesi’nde güvenlik kameralarının, tabloların bulunduğu deponun açıldığı iki pencereyi görmediği ortaya çıktı. Depoya giren kötü niyetli kişiler tarafından rulo yapılan tabloların bu pencerelerden çok rahatlıkla çıkartılabileceğine dikkat çeken uzmanlar, acilen önlem alınmasını istedi.
GESAM Başkanı Osman Altıntaş, Altındağ Belediyesi tarafından yürütülen restorasyon çalışmaları sırasında 50’nin üzerinde işçinin müzede yattığını iddia etti. İşçilerin tüm ihtiyaçlarını çok değerli tabloların bulunduğu müzede giderdiğini anlatan Altıntaş, “Müze işçileri içinde tablolarla birlikte teslim edilmiş. Tabloların akıbeti belli değil. Galerilerin ortasına yataklar serilmiş. Buralarda yemekler pişirilmiş” iddialarında da bulundu. Hürriyet Ankara, Haber: Eray Görgülü, 19.10.2009 |
|
TAKSİM'İN SİMGESİ BAKIMA ALINIYOR
Restorasyonu uzun süreden beri gündemde olan Taksim Meydanı'nın ve İstanbul'un simgelerinden Cumhuriyet Anıtı'ndaki restorasyon çalışmalarına, 11 Kasım'da başlanıyor. Yaklaşık 3 ay sürecek çalışmalar için 250 bin lira harcanması öngörülüyor. İtalyan mimar Guilio Mongeri tarafından yapılan ve 1928'de yapılan Taksim Meydanı'ndaki Cumhuriyet Anıtı, uzun yıllardır tehlike sinyali veriyordu. Yıllar içerisinde, kaide taşları eriyen, taş blokları ayrılmaya başlayan anıtın üzerindeki heykeller de oksitlenmeye başladı. Anıtın restorasyon çalışmalarını 2009 yılı programına alan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz günlerde ihale açtı. Anıt, Atatürk'ün 71. ölüm yıldönümü anmalarından bir gün sonra bakıma alınacak. Bronz heykeller ve rozetler uzman heykeltıraş gözetiminde, hassas el aletleriyle temizlenecek; anıtın malzemesiyle uyumlu harç kullanılacak ve mevcut çatlaklar akrilik esaslı malzeme yöntemiyle giderilecek. Çalışmada anıtın mevcut kurşun kaplaması da yenilenecek. Sabah, Haber: Bülent Ergün, 18.10.2009 |
|
OTOMOBİLDEN TARİH FIŞKIRDI
Kütahya'da tarihi eser kaçakçılığı yaptığı ileri sürülen 2 kişi, jandarma tarafından yakalanarak gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre bir ihbarı değerlendiren jandarma ekipleri, Cumhuriyet Savcılığı'ndan alınan izinle Kütahya-Eskişehir karayolunda R.Y. ve H.K.'nin bulunduğu 43 FD 029 plakalı otomobilde arama yaptı.
Araçta; 170 adet gümüş sikke, 1 adet halkalı kolye, 1 adet kemik idol, 1 adet işlemeli yüzük, 1 adet bronz kutu, 1 adet İncil, ele geçirildi. R.Y.'nin evinde yapılan aramada ise 2 adet gümüş bilezik, 12 adet mezar sütunu bulundu. Jandarmadaki ifadelerinin ardından adliyeye sevk edilen R.Y. ve H.K,. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kütahya Kent Haber, 19.10.2009 |
|
HEREKE'DE TESADÜFEN BULUNAN TOPLU MEZAR
Hereke Cumhuriyet Caddesi’nde boş bir arazide inşaat için hafriyat kazısı yapılırken, toprağın altından toplu mezar çıktı. Çok uzun yıllar öncesinden kaldığı, tarihi özelliği olduğu sanılan mezar açıldı, Müze yetkililerine bildirildi. Ama gelen giden yok. Mezar ortada kalmış. Özgür Kocaeli, 18.10.2009 |
|
ELMALI SİKKELERİ, ANTALYA MÜZESİ'NDE Radikal, 18.10.2009 |
|
DOLMABAHÇE'DE BİR MÜCEVHER Milli Saraylar Daire Başkanlığı ve İtalyan Dış Ticaret Enstitüsü’nün işbirliğiyle cephesi temizlenen, sağlamlaştırılan ve koruma altına alınan Dolmabahçe Sarayı Saat Kulesi’nin gizli bir kahramanı, bir nevi ‘koruyucusu’ var: Recep Gürgen...
Gürgen İstanbul’da yaklaşık 10 saat kulesi olduğunu ve bunlardan sadece birinin çalıştığını dile getiriyor. Bu konuyla ilgili olarak da 2010 Ajansı’na proje sunmuş ama herhangi bir cevap alamamış: “Şehrin suskun saatleri var. Onları tamir edebiliriz. Bunun için bir proje hazırladım. 2010’dan randevu talep ettim. Ama maalesef geri dönen olmadı.”
TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, İtalyan Ticaret Merkezi ve İtalyan Restorasyon Derneği “Assorestauro Servizi” işbirliğiyle restorasyon çalışmaları tamamlanan Dolmabahçe Saat Kulesi, önceki gün düzenlenen törenle açıldı. Açılışta konuşan TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, Dolmabahçe Saat Kulesi’nin restorasyonunda ortaya konulan işbirliğinin, Türkiye ve İtalya arasında geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan kültürel bağların hala devam ettiğinin göstergesi olduğunu belirtti. Milliyet, Haber: Yasemin Bay, 18.10.2009 |
|
TARİHİ BİNA TARİH TAHRİFATIYLA SATILDI
Hukukçu ikizler Ali Günay Çifter ve Mustafa Tünay Çifter, yöneticisi oldukları müflis Serhan Nakliyat'ın mülkiyetindeki tarihi binanın sekiz yıl önce yapılan ihalesine fesat karıştırıldığını öne sürüp dava açtılar. Davacı kardeşler beş yıl süren davanın kanun ve içtihatlara aykırı şekilde gerekçesiz reddedildiğini belirterek temyize gitti. Mahkeme, bina üzerindeki tedbirin devamına karar verdi. Dosyada, ihale gününün iflas zabıt defterinde “kalemle oynama yapılarak” ilan edilen tarihten bir hafta önceye kaydırıldığı belirtildi. Bunun da, TİFAŞ adlı şirketin binayı tek başına alması için yapıldığı, SİT özelliği gizlenerek gerçekdışı bilgilerle taliplerin kaçırıldığı da iddia edildi. Binayla ilgili 1. ihale 17 Temmuz 2001'de yapıldı. TİFAŞ Turizm Sağlık Gıda Müzik Sanat Org. ve Tic. A.Ş. bu tarihte tek başına girdiği ihalede binayı 265 milyar liraya aldı. İhale kesinleşti, bina 2 Ağustos 2004'te TİFAŞ adına tescil edildi. Müflis Serhan Nakliyat'ın yöneticisi Ali Günay Çifter, İstanbul 3. İcra Tetkik Mercii'nde ihalenin usulsüz yapıldığı iddiasıyla fesih davası açtı. Davacı tanıkları iflas zabıt defterindeki ilanda tarihin 24 Temmuz 2001 olmasına rağmen, bu tarihte gittiklerinde ihalenin bir hafta önce yapıldığını öğrendiklerini söyledi. Diğer iddialar şöyle sıralandı:
Bina, 2. Abdülhamid tarafından, İtalya'dan getirdiği müzisyenler için 1892'de İtalyan mimar ve mühendislere, tümüyle bu ülkeden ithal malzemelerle, İtalyan mimarisi tarzında inşa ettirildi. 360 metre-karelik bodrum dahil yedi katlı binada her biri 190 metrekarelik 12 daire var. İstanbul'da ilk defa asansör ve kalorifer kullanılan bina, Jurnal, eski adıyla Gazete Sokak'ta. Bina, bir başka bina yıkılarak inşa edilmiş. İtalyan opera bestecisi Gaetano Donizetti'nin büyük ağabeyi Donizetti Paşa yıkılan binada oturuyordu. Namık Kemal de aynı sokakta 18 yıl yaşamıştı. Hürriyet, Haber: Ali Dağlar, 18.10.2009 |
|
KENTİN KÜLTÜR ROTASINI BELİRLEYECEK ÇALIŞTAY
İzmir Kültür Çalıştayı, mimarlardan heykeltıraş ve gazetecilere, tiyatroculardan müzisyen ve yazarlara, yönetmenlerden akademisyenlere kadar kendi alanlarında Türkiye’nin etkin isimlerini buluşturacak.
Tarihi Havagazı Fabrikası’nda 24 Ekim’de gerçekleştirilecek Çalıştay’da, öncelikle İzmir’in Türkiye’de, Ege’de ve Akdeniz coğrafyasında kültür ve sanat alanındaki mevcut durum ve konumu belirlenecek. Çalıştay’da, Akdeniz’in diğer kültür merkezleri Barselona, Marsilya, Venedik, Roma, Atina, İskenderiye ve Beyrut gibi kentlerle işbirliği kurulması,ortak kültür ve sanat projeleri oluşturulması konuları da masaya yatırılacak. “kültür endüstrileri”, “kentsel tasarım”, “sanatlar” “kültürel miras” ve “kültür politikaları” başlıklarında beş farklı grupta çalışmalar yapılacak. Grupların önerileri birer sunum halinde, sonuç bildirgesi ile kamuoyuna duyurulacak. Milliyet Ege, 18.10.2009 |
|
PATNOS'TA TARİHİ ESER OPERASYONU
Ağrı'nın Patnos İlçesi'nde Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen gizli soruşturma sonucu düzenlenen operasyonda 41 adet tarihi eser ele geçirilirken olayla ilgili yakalanan 1 kişi tutuklandı.
Edinilen bilgiye göre, Bitlis'in Adilcevaz İlçe Devlet Hastanesi'nde memur olan F.A. isimli şahıs, 41 parça tarihi eseri satmak istediği kişiye göstermek için Patnos İlçesine getirdi. Zanlı, Cumhuriyet Savcılığı'nın görevlendirdiği gizli soruşturmacıyla bir yerde görüşüp tarihi eserlerle ilgili pazarlık yaptığı esnada yakayı el verdi.
Operasyondan sonra çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklanan F.A. Erciş Kapalı Cezaevi'ne gönderilirken, el konulan ve birçoğu gerçek olan 41 parça tarihi eserin Van Müze Müdürlüğü'ne gönderildiği belirtildi. Ağrı Kent Haber, 17.10.2009 |
|
TEMEL KAZISINDA MEZAR BULUNDU
Hatay Kırıkhan İlçesi'nde ev temeli kazısı sırasında Bizans dönemine ait bir mezar bulundu.
Kırıkhan İlçesi Yeni Mahalle Mustafa Paşa Caddesi Kırlangıç Sokak'ta ev yapmak üzere kepçeyle temel kazısı yapıldığı sırada mezar bulundu. Bunun üzerine olay Kırıkhan İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bildirdi. Olay inceleme ekipleri arsayı güvenlik kordonu içine aldı. İlçe Emniyet Müdürü Duygu Uzundurukan, Kaymakam Fecri Fikret ve son olarak Hatay İl Kültür Müdürü Nizamettin Duran de kazı alanına gelerek inceleme yaptı.
Yetkililer mezarın 13.yüzyıl Bizans dönemine ait iki tane insan iskeleti ve kafatası olduğunu açıkladı. İnceleme ve çalışmaların ardından detaylı bilginin kamuoyuna açıklanacağı bildirildi. Hatay Kent Haber, 17.10.2009 |
|
TARİHİ AGORAYA OTOPARK GÖLGESİ
İzmir’de tarihi gün yüzüne çıkarıp kentle buluşturmak için Agora çevresindeki binalar kamulaştırılıp yıkılırken, buradaki katlı otopark tarihi mekanı gölgeliyor.
Kentin tarihini gün ışığına çıkaracak tarihi
Agora ören yeri çevresinde, kamulaştırılan alanlarda
enkaz halindeki çok sayıda bina yıkıldı, diğerleri
de yıkılmaya devam ediyor. Bunların arasında Mezarlıkbaşı semtinde yıkılması tartışılan çok katlı otopark geliyor. Otopark çirkin yapısı ile kentin tarihi hazinesi Agora’nın güzelliğini adeta ikiye bölüyor. Hürriyet Ege, Haber: Mustafa Oğuz, 17.10.2009 |
|
BAKAN GÜNAY: AĞLAMAK İSTİYORUM
Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay, ''Yabancı ülkelerde müzeleri
gezerken, içimden ağlamak ve bağırmak geçiyor''
dedi. Habertürk, 17.10.2009 |
|
URARTU KRALI 2 BİN 754 YIL ÖNCESİNDEN SESLENDİ
Urartu Kralı 2'nci Argişti'nin 2 bin 754 yıl önce söylediği sözler, Ağrı'nın Tutak İlçesi'nde bir tarladan çıktı. Tutak'ta vatandaşlar tarafından bulunan 'taş'ın Urartu Krallığı'na ait bir yazıt olduğu anlaşıldı.
Yrd. Doç.Dr. Rafet Çavuşoğlu, yazıtın Urartu Kralı 2’nci Argişti tarafından MÖ 755-745 yılları arasında yaptırılan ve tarihteki en eski karayollarından biri olduğu bilinen Van-Ağrı karayolu ve köprü hakkında önemli bilgiler içerdiğini söyledi. Urartu alfabesiyle ve çiviyazısıyla yazılan metinde Murat Nehri’nden Arsiani diye söz ediliyor ve yazıta zarar verecekler lanetleniyor:
Radikal, 17.10.2009 |
|
ATATÜRK ANITI ŞİMDİ DE KİRLİ KAHVE OLDU!
Milliyet, Haber: Evin Demirtaş, 17.10.2009
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Altan Raşit Civan, Kent Estetiği Daire Başkanı Ömer Öksüz’ün, heykeli, bazı kurumlardaki Atütürk masklarına özenerek sarıya boyadığını açıkladı. Civan, “Neden boyattığını sorduğumda, ‘Çok iyi olur, çok güzel olur diye boyattım ama olmadı’ yanıtını verdi. Kesinlikle en ufak bir art niyet yok” dedi.
Ulus Meydanı’ndaki Zafer Anıtı’nın altın sarısına boyandığı Ankara’nın başkent oluşunun 86. yıldönümünün kutlamalarında fark edilmişti. Tören alanına gelen protokol altın sarısı heykelleri birbirine sormuştu. Gökçek önce Ankara Valisi Kemal Önal’a ardından Ankara Garnizon Komutanı Mehmet Emin Alpman’a heykeli kimin boyattığını sormuş, heykelin belediye yetkisinde boyatıldığı ortaya çıkınca da hatayı yüklenici firma sahiplenmişti. Hürriyet Ankara,
Haber: Deniz Gürel, 18.10.2009
Ulus’taki tarihi zafer
abidesi altın yaldıza boyandıktan sonra tekrar eski
haline getirildi ancak, olayın yankıları sürüyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek, skandalı ‘temizlik firmasının
işgüzarlığı’ diyerek geçiştirmeye çalışırken, boyama
işleminin Gökçek’in kent estetiğinden sorumlu
bürokratı Ömer Öksüz’ün bilgisi dahilinde
yapıldığının ortaya çıkması skandala yeni bir boyut
kazandırdı. Hürriyet Ankara, Haber: Eray Görgülü, 20.10.2009
Büyükerşen, 1962 yılında ünlü heykeltıraş Şadi Çalık
tarafından yapılan ve bugün Çalık’ın kızı Siren
Çalık tarafından restore edilen Vilayet
Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’nda incelemelerde
bulundu. Bir gazetecinin “Ankara’da Ulus’ta boyanan
Atatürk Anıtı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?” sorusu
üzerine Büyükerşen, şöyle konuştu: Hürriyet Ankara, 20.10.2009 |
|
TARİH ÖNCESİNİN İSTANBUL'U SUALTINDAN KEŞFEDİLECEK
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Sualtı Arkeoloji Merkezi Müdür Yardımcısı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi Hakan Öniz, İstanbul Tarih Öncesi Araştırmaları (İTA) projesi kapsamında İstanbul’u ilk kez sualtından inceleyecek. Öniz, “Haliç’te altın var mı bilmiyoruz; ama
altın değerinde
bir bilgi kaynağı olarak
araştırılmayı bekliyor” dedi. Hürriyet, Haber: Eyüp Serbest, 17.10.2009 |
|
KOLOMB, KATALAN ÇIKTI
Taraf, 16.10.2009 |
|
SİNOP MÜZESİ "EMYA 2010" İÇİN ADAY
Avrupa Yılın Müzesi Ödülü "EMYA 2010" için Türkiye'den başvuruda bulunan 3'ü özel, 2'si Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı 5 müzeden biri olan Sinop Müzesi incelemeye alındı.
Bu amaçla Sinop'a gelen Avrupa Müze Formu Değerlendirme Komitesi üyeleri Massimo Negri ve Hermann Schafer'e, İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun ve Sinop Müzesi Müdür Vekili Fuat Dereli tarafından Sinop Müzesi gezdirildi.
Heyet üyeleri İtalyan tarihçi Massimo Negri ve Alman tarihçi Hermann Schafer'in müzeyle ilgili etüt çalışması yapacağını bildiren Hikmet Tosun, "Buradaki izlenimleri Amsterdam'da yapılacak değerlendirmede gündeme gelecek. Umarız bir derece alırız" dedi.
Tosun, yarışmanın ilin tanıtımı ve Sinop turizmi için de çok önemli bir fırsat olduğunu söyledi. Bu arada, Türkiye'den başvuruda bulunan müzeler arasında Sinop Müzesi'nin yanı sıra Çorum Müzesi, Türkiye İş Bankası Müzesi, İstanbul Oyuncak Müzesi ve BJK Müzesi'nin bulunduğu öğrenildi. Trt/Haber, 16.10.2009 |
|
CAN GÜVENLİĞİ YÜZÜNDEN KİLİTLİ
Antalya'da tarihi Kaleiçi'nin en görkemli yapıtlarından birisi olan Kesik Minare Cami, can güvenliği olmadığı gerekçesiyle yıllardır kilitli tutuluyor. Minareyi görmeye gelenler ancak dışarıdan göz atıp, iç mekanı inceleyemiyor. Tüm şikayetlere rağmen bu yıl da yatırım programına alınmayan Kesik Minare gelecek yıl bakıma alınacak ve açık müze haline getirilecek.
Kapısı yıllardır kilitli, sütunlar yıkılma tehlikesi içinde. Kesik Minare Antalya'nın en eski tarihi yapıtlarından birisi. Fakat yıllardır can güvenliği olmadığı için kapısına kilit vurulmuş vaziyette. Vakıflar Bölge Müdürü Mustafa Emek, Kesik Minareyi bu yılki yatırım programına neden alamadıklarını ve tadilatın ne zaman başlayacağını açıkladı.
Kanal VIP, 14.10.2009 |
|
|
Gelidonya Batığı Kazısı (Peter Thockmorton) |
...1960
|
|
11 - 17 Ekim 2009 |
|
DEFİNE ARAYAN KÖYLÜLERİN FARKLI BULUŞU
Haymana'nın Bahçecik Köyü'nde 'define bulma hayaliyle' kazı çalışması yapan iki köylü, bilmeden iki bin yıllık Roma mezarının bulunmasına vesile oldu... Bugün, 16.10.2009 |
|
"HIRKA-İ ŞERİF'İ DEVLET KORUSUN"
Ramazan'da, her yılın aksine ziyarete açılmayan kutsal emanet Hırka-i Şerif'in tehlikede olduğu, uzmanlarca hazırlanan bir raporla da tastiklendi. Klimasız odada katlanarak saklandığı için yıpranan Hırka-i Şerif'i; İstanbul İl Özel İdaresi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuarı Müdürlüğü, Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü ve Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler Bölümü uzmanlarından oluşan komisyon inceledi.
Raporda, 1400 yaşındaki kutsal emanetin tehlikede olduğu vurgulandı. İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı'ya göre çare devlet koruması: "Raporu devlet kademelerine ilettik. Teklifim, devlet koruması altına alınması, inisiyatifin Kültür Bakanlığı'na verilmesi." Halen Gülay Köprülü'nün himayesinde, Fatih Hırka-i Şerif Camisi'nde bir odada muhafaza edilen Hırka-i Şerif'in daha fazla deforme olmaması için özel bir çalışma gerektiğini belirten Çağrıcı, "Çürümeler var. İstanbul Müftülüğü'nün Hırka-i Şerif üzerinde hiçbir yetkisi yok. Köprülü ailesi nedense bizden uzak kalmış, iletişim kurmak istemiyor" dedi. İstanbul İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sabri Kaya da şu bilgileri verdi: "2 İtalyan ve 1 İngiliz konservatörü İstanbul'a davet ettik. 3'ü de ayrı ayrı rapor hazırladı. Biri kabul edilip, 1 milyon TL'lik kurtarma programı başlatıldı. Sabah, Haber: Gül, Kirekoğlu, 16.10.2009 |
|
AYASOFYA'DAKİ İSKELE NİHAYET KALKIYOR
Ayasofya Müzesi Başkanı Doç.Dr. Haluk Dursun, müzenin ana kubbesindeki mozaik restorasyonunun sonuna gelindiğini ve bir aksilik olmazsa, iskelenin 19 Ekim Pazartesi günü sökülmeye başlanacağını söyledi.
Restorasyon sırasında ortaya çıkan melek figürünün seyre açıldığını hatırlatan Doç.Dr. Dursun, “Bunun gibi birkaç tane daha var. Daha önce açılmasına lüzum görülmemiş, temizliği yapılıp bırakılmış veya tam olmadığı için kompozisyonu bütünlenmeyen mozaikler var. Bunların da zaman içinde tekrar ortaya çıkarılması söz konusu olabilir” dedi. Hürriyet, 16.10.2009 |
|
"KAZIYA 2.5 AY YETMEZ"
Denizli’de Pamukkale Üniversitesi, “13. Ortaçağ Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyum” düzenledi. Sempozyumun açılışında konuşan Vali Yavuz Erkmen, başta Pamukkale Hierapolis ve Laodikya olmak üzere Denizli’nin birçok bölgesinde kazı çalışmalarının sürdüğünü ifade ederek, çalışmaların 12 ay yapılabilecek hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
Üniversitelerin kapalı
olduğu yaz döneminde yapılan kazıların yeterli
olmadığına dikkat çeken Erkmen, şunları söyledi: Hürriyet Ege, Haber: Ramazan Çetin, 16.10.2009 |
|
SAFRANBOLU KONAKLARI EL
YAKIYOR Yeni Şafak, 15.10.2009 |
|
TARİHİ ESER KAÇAKÇILARI YAKALANDI
Adıyaman Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri çeşitli dönemlere ait 17 adet tarihi eser ele geçirdi.
Edinilen bilgiye göre, Adıyaman merkezde düzenlenen iki farklı operasyonda 17 adet çeşitli dönemlere ait tarihi eser ele geçirildi.
Turgut Reis Mahallesi ve Atatürk Bulvarı üzerinde gerçekleştirilen operasyonda işyeri ve şahısların üzerinde 17 adet değişik dönemlere ait sikke ve tarihi eser ele geçirildi. Olaylarla ilgili olarak gözaltına alınan Z.A. ve A.A isimli şahıslar çıkartıldıkları adli makamlar tarafından ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. Adıyaman Kent Haber, 15.10.2009 |
|
KUDÜS VE MESCİD-İ
AKSA'YA DİKKAT!
Konya Aydınlar Ocağı'nın bu haftaki Salı Sohbeti'nde, Kandil Şehirler'den Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Şam ve Kudüs anlatıldı. Selçuk Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof.Dr. Haşim Karpuz, Mekke ve Medine'de, ecdadımız Osmanlı'nın eserleri yıkılırken Şam ve Kudüs'te dimdik ayakta olduklarını dile getirdi. Prof.Dr. Karpuz ayrıca, Kudüs ve çevresinde çeşitli oyunların oynandığını belirterek Süleyman Tapınağı'nı bulma bahanesi adı altında Mescid-i Aksa'da tehlikeli kazılar yapıldığını kaydetti.
Ahilik Haftası
dolayısıyla Kırşehirliler'le birlikte çok sayıda
seçkin dinleyicinin katıldığı tarihi Sille
Konağı'ndaki sohbette, başta Mekke olmak üzere
Medine ve Şam şehirlerindeki Osmanlı eserlerini dile
getiren Prof.Dr. Haşim Karpuz, Mekke ve Medine'de az
sayıda Osmanlı eserinin ayakta kalabildiğine dikkat
çekti. Kabe-i Muazzama'nın eski hali ile yeni
durumunu dia eşliğinde perdeye yansıtan Prof.
Karpuz, Suriye'nin başkenti Şam'da, Osmanlı şehir
dokusunun korunduğuna işaretle Mimar Sinan'ın eseri
Selimiye Camisi ile avlusunda bulunan son Osmanlı
Sultanı Vahdettin ve Osmanlı hanedanından diğer
paşalarının mezarlarını gösterdi. II. Abdülhamid'in
yaptırdığı ve şehrin en büyük tarihi çarşısı olan
Hamidiye Çarşısı'nı da anlatan Prof. Karpuz,
"Osmanlı'dan kalma bu güzel çarşı; canlı, hareketli,
renkli ve büyülü atmosferiyle Şam'a gelen herkesi
kendine çekiyor. Emevi Camisi ve Süleymaniye
Külliyesi, Muhyiddin-i Arabi ile Selahaddin Eyyübi
Türbeleri de ziyaret edilmesi gereken güzel yerler"
dedi.
Manşet Gazetesi, 15.10.2009 |
|
|
RAFAEL'İN FRESKİNİN
Rönesans üstadı Rafael'in Vatican'daki Heliodorus Odası'nda bulunan fresklerinden birinin freskin yapıldığı dönemde hazırlanmış bir röprodüksiyonu bulundu.
Cnn Türk, 15.10.2009 |
TARİHE TARİHİ DUYARSIZLIK
Yakutiye Belediyesi’nce Hasani Basri Mahallesi’nde yapılan yol yapım çalışmaları esnasında Recep Bin Gazi türbesi kaldırıldı. Türbeyi ziyaret vatandaşlara, yol yapım çalışmaları sonucu ziyaret etmek istedikleri türbeyi yerinde bulamayınca, duruma tepki gösterip, girişimlerde bulundular. Eğitimci Abdulrezzak Türk, türbelerle ilgili araştırmalar ve türbenin kaldırılması ile ilgili olarak ERZURUM gazetesine özel açıklamalarda bulundu.
Türbenin kaldırılmasına tepki gösteren Türk, başlattığı girişimlerden sonuç alamadığını belirterek, müzeler müdürlüğünü konuyla ilgili duyarlı davranmadığını ifade etti.
Türk, Erzurum’a yeterince sahip çıkılmadığını belirterek, “Türbe, İbrahim Hakkı Konyalının abideler kitabeler ile Erzurum tarihi 425 ve Erzurum tarihi ve anıtları 161.sayfada anlatılıyor. Recep Bin Gazi Osmanlı Irakein seferinde gelen zaviye mensubu ve şehir mücadelesinde şehit edilmiş. Kendisi ayrıca gazi. Gazililik Türklere özgü bir kavram olduğu için zatın Türk olduğunu anlıyoruz. Mezar taşı Selçuki bir yapıya sahip. Türbenin Hasani Basri Mahallesinde Hasani Basri zaviyesi yanında bulunması nedeniyle halk, zatın amca zadesi olarak biliyor. Yol yapım çalışmalarından önce küçük bir ev içerisinde bulunan türbe, kayıplara karıştı. Bu tür bir girişime anlama veremedik. Konuyla ilgili girişim başlattım. Mahalle halkıyla görüştüm. Emniyet mensuplarının geldiğini söylediler bende Tebriz kapı karakoluna gittim. Bizimle alakası yok, dediler. Daha sonra müzeler müdürlüğü ve anıtlar kuruluna başvurdum fakat sonuç alamadım. Asri mezarlığa sordum, yetkililer iki ay önce kemik getirildiğini ve toprağa verildiğini anlattılar. Şu an Erzurum’da tarih katliamı var. Tarihi doku siliniyor. Hazine avcılarıda türbede daha önce tahribatta bulundular acaba türbeyi kötü amaçlı kişiler mi kaldırdı yoksa ilgili kurumlar bu durumu örtbas mı ediyor. Şu an Erzurum’da Moğol istilası benzeri bir zihniyet yaşanıyor. Ermeni kiliseleri ortaya çıkarılırken, b,izim değerlerimiz kayboluyor. Belediye Başkanlarımızın manevi değerlere saygılı olduğunu düşünüyoruz, bu olumsuz gelişmeyi hiç kimseye yakıştıramıyorum. Müze Müdürlüğü de bu konuda duyarlı davranamıyor. ” dedi.
Türk, Ayrıca Ahi Fahrettin’in aynı civarda olan mezarının da bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tuttuğunu belirterek, yol yapım çalışmaları sonucu bu mezarında kaybolacağından endişeli olduğunu söyledi.
Ahi Fahrettin’in Ermenilerce şehit edildiğini ve kitabesinde önemli bilgilerin yer aldığını belirten Türk, mezarın akıbetinden kaygı duyduklarını kaydetti.
Gümüş masat mahallesinde de tarihi mezar taşlarının çöpler altında bulunduğunu belirten Türk, “ Tarihi ayıp burada da devam ediyor. Tarihi mezar taşları çöpler altında. Müzeler Müdürlüğü'ne durumu aktardık, fakat kitabeler önemli değil, çöpe atıldı cevabını aldım. Bu duyarsızlığa çözüm üretilmeli, tarihe karşı saygısızlık yapılmamalıdır. Tarihi eserler Erzurum’un tapu senedidir. Kimse bu konu üzerinde pazarlık yapmamalıdır. Tarihini bilmeyeni geleceği olamaz” dedi. Erzurum Gazetesi, 15.10.2009 |
|
KIRK ŞEHİTLER KİLİSESİ YENİLENİYOR
Sivas'ta Romalı askerler tarafından öldürülen 40 Hıristiyan asker adına 13. yüzyılda Bizanslılar tarafından Kapadokya'da yaptırılan Kırk Şehitler Kilisesi'nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan restorasyon çalışmalarının bu yılki bölümü tamamlandı.
Nevşehir’in Ürgüp İlçesi'ne bağlı Şahinefendi Köyü'nde bulunan kilisede, Nevşehir Müze Müdürü Halis Yenipınar'ın başkanlığında Niğde Müze Müdürü Fazlı Açıkgöz, İtalya Tuscia Viterbo Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof.Dr. Maria Andaloro'nun yanı sıra Türk ve İtalyan restoratörlerin katılımı ile gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarının bu yıl ki bölümünde, önceki çalışma döneminde yapılan incelemelerde yapım teknikleri ve bozulma durumları açısından farklılık gösterdiği anlaşılan güney nef tonozu ile kuzey nefin apsis ve tonozunda başlanarak, bu alandaki resimlerin yüzeylerinin temizlenmesi ve sıva ile resimlerin sağlamlaştırılma çalışmaları yapıldı.
Yaklaşık bir ay süre ile devam eden Kırk Şehitler Kilisesi'ndeki restorasyon çalışmalarının 2011 yılında sona ermesi planlanıyor. Nevşehir Kent Haber, 14.10.2009 |
|
|
MISIR'DA KUTSAL HAVUZ BULUNDU
Mısır'da bir tapınakta, firavunlar dönemine ait bir kutsal havuz ortaya çıkarıldığı bildirildi.
Kültür Bakanlığ'nın verdiği bilgiye göre havuz, doğu Nil deltasındaki San El Hagar sit alanında yapılan kazıda, Tanrıça Mut'un tapınağının 12 metre altında bulundu.
15 metre uzunluğunda, 12 metre genişliğindeki havuzun kireç taşından yapıldığı ve iyi durumda olduğu belirtildi.
Aynı sit alanında 1928'de de bir havuz bulunmuştu.
Bazen akbaba olarak tasvir edilen tanrıça Mut, rüzgar tanrısı Amun'un eşi olarak biliniyor. Habertürk, 15.10.2009 |
BURDUR'DA TARİHİ BİNALAR RESTORE EDİLECEK
Burdur'da, sit alanı ilan edilen Ulu Cami çevresindeki bakımsız ve ilgisizlik nedeniyle yıkılma tehlikesi bulunan tarihi binalar Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilecek.
Burdur Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, "taşınmaz kültür varlıklarının onarımına yardım sağlanması ile ilgili Proje ve Uygulama Yardım Başvuru tarihlerinin uzatıldığı" bildirildi. Açıklamada, "Taşınmaz kültür varlıklarının onarımına yardım sağlanması ile ilgili Proje ve Uygulama Yardım Başvuru Tarihlerinin Uzatılması konusunda; Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına yönelik olarak yapılan yardım süreleri 30.10.2009 tarihine kadar uzatılmıştır. Son başvuru tarihi olan 30.09.2009 gününü geçirenler 30.10.2009 tarihine kadar müracaat etmeleri halinde yardım talebinde bulunabileceklerdir" denildi. Turizm Gazetesi, 15.10.2009 |
|
JANDARMADAN TARİHİ ESER OPERASYONU
Amasya'da el yazması 2 adet Kur'an-ı Kerim'i satmaya çalışan 3 kişi jandarmaya yakalandı.
Edinilen bilgilere göre, Göynücek İlçesi'nde ellerinde bulunan tarihi eserleri satmaya çalışan şahısların olduğu istihbaratını alan jandarma ekipleri, alıcı kılığında şahıslarla görüştü. Şahısları takip altına alan jandarma, Başpınar Köyü yakınlarında A.E.K, Y.İ ve M.Ü isimli şahısları yakalayarak gözaltına aldı.
Zanlıların otomobillerinde yapılan aramalarda 2 adet el yazması Kur'an-ı Kerim ele geçirilirken, adli makamlara sevk edilen 3 zanlı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kur'an-ı Kerimlerin tarihi eser olup olmadıkları araştırılıyor. Amasya Kent Haber, 14.10.2009 |
|
"AKDAMAR KİLİSESİ İBADETE AÇILSIN" Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesi için 10 Ekim'de imzalanan protokolle yapılan Ermeni açılımını destekleyen turizmciler, hükümetin Akdamar Kilisesi'ni de ibadete açmasını istedi.
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Abdullah Tunçdemir, inanç turizmiyle dostluk köprülerinin daha çok sağlamlaştırılacağını, Akdamar Kilisesi’nin ibadete açılması halinde binlerce Ermeni ve Hıristiyan’ın hacı olmak için Van’a geleceğini söyledi.
Ermenistan’la yapılan protokolü desteklediklerini ve bunun geliştirilmesini gerektiğini belirten Tunçdemir, Akdamar Kilisesi’nin eksik olan haçının da takılmasının önemli olduğuna dikkat çekti. Ermenistan’daki birçok tur operatörüyle bağlantılar kurduğunu söyleyen Tunçdemir şöyle konuştu: “Ermeniler ve Hıristiyanlar için bu bölgede çok önemli mekanlar var. Bunların başında Akdamar Kilisesi geliyor. Görüştüğümüz Ermenilerin talepleri yılda en az birkez olsun buraya gelip ayin yapmak ve hacı olmaktır. Kilisenin şu an haçı yok. Haç takılsın ve insanlar gelip özgürce burada ibadetlerini yapsın. Buraya gelmek için yoğun bir talep var. Kapının açılmasıyla 10-20 kişilik gruplar halinde bu turistleri getireceğiz. 3-5 gün bir hafta ve 10 günlük programlar yaptık. Yetkililere kilisenin ibadete açılması konusunu ilettik. Ayrıca yılda bir kez bir Akdamar festivali düzenlenmesini bekliyoruz.” Turizm Habercisi, 14.10.2009 |
|
'KAYIP HALKA'YA DARWIN ADI
Radikal, 14.10.2009 |
|
Ona fırça, buna fırça... "SON GÜNLERDE BİRAZ SİNİRLİYİZ GALİBA!" |
|
KAZI EKİBİNİ FIRÇALADI
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Adıyaman’daki Kommagene Krallığı’ndaki 2 bin yıllık geçmişe sahip Perre Antik Kenti’ne gitti. Dağlık alanı koşar adımlarla tırmanan Bakan Günay, yol boyunca Gençlik Marşı’nı seslendirdi. Mozaikleri incelerken, bazı eserlerin tahrip olduğunu gören Bakan Günay, “Burada akademik çalışma yapılmadan çalakalem kazarsanız, çıkardığınız birçok eseri koruyamayız. Kazmaları dikkatli vurun. Orada kartalların kafaları kopmuş, tahrip edilmiş. Dikkatli çalışalım” dedi. Vatan, 14.10.2009 |
|
GEREKİRSE TAHRİP EDİLMELİYMİŞ! Malatya Haber, 13.10.2009
AKP Malatya Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Ömer Faruk Öz, Nemrut konusunda Malatya kamuoyunu kızdıran açıklamaları nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a bir mektup göndererek, rahatsızlığını dile getirdi. Malatya Haber, 15.10.2009
CHP Malatya İl Başkanı Celal Berktaş, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın, Nemrut Dağı Milli Parkı'na giden yol ile ilgili açıklamasının Malatya kamuoyunu üzdüğünü belirtti. Berktaş, yaptığı açıklamada, Bakan Günay'ın Nemrut Dağı'nı gezerken zirveye Malatya'dan ulaşan yolun kapatılmasını, gerekirse tahrip edilmesini söylediğini ifade etti. Berktaş, şunları kaydetti: ''Sayın Bakan ya yeterince bilgilendirilmemiş, ya da etrafındaki yetkililerin dolduruşu ile konuşmuştur. Nemrut Dağı Milli Parkı'nın bulunduğu alan, Malatya ve Adıyaman illerinin ortak sınırı üzerindedir. Buranın Malatya'ya olan uzaklığı Adıyaman'a olan uzaklığının yarısı kadardır. Yani park alanına Malatya'dan ulaşım imkanları, Adıyaman'a göre daha kolaydır. Belli ki Sayın Bakan, yeterince bilgi sahibi olmadan, yıllardır buradaki değerlerin korunması ve iki ilin ekonomisine katkı sağlaması için hiç bir şey yapmayanların dolduruşuna gelmiş ve Malatya'yı incitecek laflar söylemek durumunda kalmış." Malatya Aktüel, 15.10.2009 |
|
LEONARDO'NUN YENİ TABLOSU PARMAK İZİNDEN BULUNDU
Ünlü ressam Leonardo da Vinci'nin yeni tablosu, ressamın parmak izi sayesinde ortaya çıktı. 'Rönesans Giysileri İçindeki Genç Kızın Profili' adlı eseri 2007'de satın alan Kanada doğumlu Peter Silverman, şüphelenince tabloyu uzmanlara kontrol ettirdi.
Paris'teki bir laboratuarda kızılötesi ışınlarıyla yapılan analizler parmak izinin, Da Vinci'nin kariyerinin başlangıcında yaptığı St. Jerome adlı eserindeki parmak iziyle benzer olduğunu gösterdi. Eserin Da Vinci'ye ait olduğu kesinleşirse portrenin on milyonlarca dolara satılabileceği belirtiliyor. Zaman, 14.10.2009 |
|
BRONZ ATATÜRK ANITI ALTIN SARISI OLDU
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara’nın
başkent oluşunun 86. yıldönümü nedeniyle üzerindeki
kuş pisliklerini temizletmek istediği Ulus
meydanındaki tarihi bronz
Atatürk Anıtı, müteahhit firmanın belediyeye jest yapmak istemesi nedeniyle tanınmaz hale geldi.
Atatürk Anıtı önündeki kutlama törenine katılan komutanların anıtın yeni halinden duyduğu memnuniyetsizlik jest ve mimiklerine yansıdı.
Milliyet, 14.10.2009
Ankara Anakent
Belediyesi’nce görevlendirilen bir temizlik
firmasının, “bakım ve
onarım” adı altında,
Ulus’taki
tarihi Atatürk Anıtı’nı
yaldızlı sarıya
boyamasına sanatçılar da tepki gösterdi. Ressamlar
Prof.Dr. Zafer
Gençaydın,
Adil Ocak,
Yaşar Çallı ve heykeltıraş
Metin Yurdanur,
bronz heykellerin bu şekilde boyanmasının anıta
ciddi zararlar vereceğini, orijinalini de bozacağını
vurguladılar. Heykelin eski haline getirilmesi için
çalışmalara başlanırken üzerindeki boya da
siliniyor. Bu arada anıtın etrafına da bariyer
çekilerek geçişlere kapatıldı. Sanatçıların
görüşleri şöyle: |
|
TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARININ ONARIMI
Hatay'da Taşınmaz Kültür Varlıkları için proje uygulama ve onarım yardımları başvurularının 30 Ekime kadar uzatıldığı bildirildi.
Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, daha önce son başvuru tarihinin ocak ayı sonu olarak belirlendiği, ancak sürenin uzatıldığı hatırlatıldı.
Hatay Gündem, 14.10.2009 |
|
BELEDİYE ONARDI: ÖNDEN ŞAHANE, ARKADAN VİRANE Radikal, Haber: Ümit Altındere, 14.10.2009 |
|
ASSOSLULAR BOL BALIK TÜKETMİŞ
Kazı Başkanı Doç.Dr. Nurettin Arslan, antik kentte yapılan kazılarda, özellikle mezarlarda bulunan iskeletlerin üzerinde, bazı önemli izlere rastlanıldığını söyledi.
Özellikle erkek bireylerin ön dişlerinde çukur bir alanın oluştuğunun fark edildiğini ifade eden Arslan, araştırmacılar tarafından bunun balıkçılıkla uğraşan kişilerde daha yaygın olduğunun belirlendiğini bildirdi.
Arslan, kendilerinin yaptığı kazılarda bunu destekleyen bazı verilere ulaştıklarına işaret ederek, "Doğal olarak deniz kenarında yaşayan bir halk olan Assosluların en önemli besinleri arasında balık yer alıyordu" dedi.
Bu yıl ve daha önceki yıllarda yapılan kazılarda, konut alanı ve nekropolde (mezarlık) çok sayıda balık tabağı olarak adlandırılan formlar ortaya çıktı. Bu da halkın bolca balık tükettiğini gösteriyor.
Tabakların en büyük özelliği, ortasında çukur bir bölümün olması. Tabakların bu şekilde yapılması da ızgara ve yağda kızartılan balıkların tabağa konduktan sonra fazla yağ ya da suyunun birikmesi ve balığın ıslanmasının önlemesi...
Bazı tabakların üzerinde ise balık resimleri olduğu gözlemlendi. Yöre halkı balığın dışında zeytin, nohut, yeşil mercimek, buğday, arpa, incir, bal ve zeytinyağı tüketmiş. Trt/Haber, 13.10.2009 |
|
TÜRKİYE, İZNİK'İN TARİHİ VE TURİSTİK POTANSİYELİNDEN
YETERİNCE YARARLANAMIYOR Zaman, 13.10.2009 |
|
DÜNYANIN EN BÜYÜK PANORAMİK MÜZESİ POLATLI'YA Hürriyet, 13.10.2009 |
|
'RENKLİ MEDUSA' BULUNDU
Burdur’un Gölhisar İlçesi'ndeki Kbyra antik kenti kazı başkanı Prof.Dr. Fahri Işık, kazılarda bulunan renkli Medusa resminin dünyada bir ilk olduğunu belirtti. Kazılarda, 1700 yıl önce yapılan, baş kısmı altın yaldızlarla süslenmiş bir kadın başı heykeli de bulundu. Cumhuriyet Ege, Haber: Sergül Canıgür, 13.10.2009 |
|
İNTİKAM TANRIÇASI NEMESIS TAPINAĞI İZMİR'DE BULUNDU
İzmir’in en
önemli arkeolojik kazı alanlarından biri olan
Agora’daki kazılarda, bu yıl Osmanlı dönemine
yönelik önemli eserlere ulaşıldığı, çalışmalarda,
toprak altında Adalet ve İntikam Tanrıçası Nemesis
adına yapılan bir tapınağın bulunduğuna ilişkin
ipuçlarına ulaşıldığı bildirildi.
Doç.Dr. Ersoy, "Adalet ve İntikam Tanrıçası Nemesis Tapınağı’nın varlığına yönelik çok sayıda bilgiye ulaştık. Bu tapınak batı alanında, ama kazı yaptığımız tarafta değil. Daha ileride, bugünkü Hürriyet Anadolu Lisesi altında olduğunu tahmin ediyoruz. Bu tapınağa yönelik izler var. Gelecekte yapacağımız çalışmalarla ortaya çıkarılacak" dedi. Vatan, 13.10.2009 |
|
|
SAAT KULESİ YİNE UNUTULDU
Düzce’de eski yerel
yönetimlerin yapımı için söz verdiği tarihi saat
kulesinden bir haber yok. Düzce Damla, 13.10.2009 |
400 YIL SONRA MİSAFİR AĞIRLAYACAK
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından 17. yüzyılda Bilecik’te yaptırılan, ancak günümüze sadece 4 duvarı ulaşabilen kervansarayı restore ettirdi. Kervansaray, 5 milyar TL harcanarak 3 yılda restore edildi. Kuruluş amacına uygun şekilde 36 odalı butik otele dönüştürülen Kervansaray, 400 yıl sonra yeni misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Senelik olarak kiralanacak butik otelin, rayiç bedeli aylık 13 bin TL belirlendi. Türkiye Gazetesi, 13.10.2009 |
|
Ölü doğmuş bir projenin cenazesi (Devam): İKİBİN(S)ON |
|
İSTANBUL 2010 PROJELERİ LAFTA KALDI
İstanbul’un 2010’da Avrupa Kültür Başkenti olacağı kesinlik kazandığı andan itibaren büyük projeler, dev bütçeler konuşuldu. 2006’da duymaya başladığımız projelerde neler yoktu ki; Sultanahmet, Beyoğlu, Zeyrek ve Fener tarihi dönüm projeleri, AKM’nin restorasyonu, U2, REM gibi ünlü isimlerin konserleri bunlardan birkaçıydı. Peki 2010’a 80 gün kala hangi noktadayız?
Nelere başlandı, hangileri yarım kaldı, bitenler hangileri? 2008 Haziran ayında boşaltılan Atatürk Kültür Merkezi’nde halen bir çalışma yapılamıyor. İlk konuşmalarda AKM’nin 10 ay içinde biteceği sözleri verilmesine rağmen ihalesinin yapılması bile tam bir yıl aldı. Fakat bu ihale de yürütmeyi durdurma kararına takıldı.
Ayasofya’nın 16 yıllık iskelesi kaldırıldı fakat restorasyon, aydınlatma projeleri, zemin etüdleri gibi çalışmalar devam ediyor. Öte yandan Ayasofya’daki kandilliklerin, hat levhalarının ve cephesinin acil onarım işi henüz başlamadı.
Topkapı Sarayı’nın mutfak bölümünün onarım, bakım ve restorasyonuna başlandı. Kule Kapısı rölövesi ve restorasyon projeleri hazırlandı. Saray içinde bazı bölümlerin depreme karşı güçlendirilmesiyle ilgili öneriler sunuldu. Sarayın Çin ve Japon porseleni koleksiyonunun korumaya alınması ve çağdaş bir biçimde sergilenmesi için de bir proje düşünülmüştü; proje kapsamında plastik kutu alımı gerçekleştirildi.
Çokça konuşulan Haliç’e Leonardo da Vinci’nin köprüsünün yapılması konusunda ise projenin tamamlanması ve Koruma Kurulu’nun onayının alınması bekleniyor. Ardından projenin son hali Ajans’a sunulacak. Sonrasında çalışmalara başlanılacak.
Eminönü’ndeki Üst Laleli bölgesinde yer alan caddeler iyileştirilecek, Aya İrini’nin kurşun örtüsü yenilenecenekti. Bu çalışmalarla ilgili bir gelişme olmadı.
Vivaldi’nin “Beyazıt”, Rossini’nin “II. Mehmet”i gibi Osmanlı’dan esinlenerek bestelenmiş operalarla; Amin Maalof’un librettosunu yazdığı “Uzaktan Aşk” operasının sahneleneceği açıklanmıştı. Ancak Ajans, bu konuyla ilgili hazırlanmış bir proje olmadığını ifade etti.
Arvo Part’a İstanbul temalı bir beste siparişi verildiği açıklanmıştı. Proje için değerlendirme süreci henüz başlamadı; gerekli görüşmeler sürüyor.
Theodosius Limanı Çevre Düzenleme ve Yenikapı Transfer Noktası Geliştirme Projesi kapsamında, Marmaray kazılarında ortaya çıkan arkeolojik bulguların sergileneceği bir Kent Arkeoloji Müzesi açılacağı belirtilmişti. Müzeyle ilgili master plan ve uluslararası mimarlık yarışması için hazırlıklar başladı.
2010’un tamamlanmış
önemli projeleri Milliyet, Haber: Yasemin Bay, 13.10.2009 |
|
KAPALIÇARŞI RESTORASYONA HAZIRLANIYOR
İstanbul'un en gözde tarihi mekanlarından biri olan Kapalıçarşı'nın restorasyon çalışmaları önümüzdeki günlerde başlıyor. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Kapalıçarşı'nın restorasyonu için ön çalışmalara, Eminönü kendilerine katıldıktan hemen sonra başladıklarını söyledi. Parselleri incelediklerini ve hasar durumu çalışmalarını yaptıklarını ifade eden Başkan Demir, "Kapalıçarşı'nın bütününü ilgilendiren rölöve projeleri (bir yapının bütün boyutlarını ölçüp biçerek o yapının plan, kesit ve görünüşünü yeniden çıkarma) bile yok. Şu ana kadar kayda geçirilmiş, kurul tarafından onaylanmış bir projesi olmamış. En kısa zamanda rölöve, restorasyon ve uygulama projeleri için ihale sürecine başlayacağız" dedi. Demir, 8 milyon TL kaynak ayrılan çalışmalar için Kapalıçarşı ile birlikte etrafındaki 40 hanın restorasyonunu yapacaklarını söyledi. Sabah, Haber: Ali Kuş, 13.10.2009 |
|
"YÜKSEK SES, HASANKEYF İÇİN BARAJ SUYUNDAN DAHA TEHLİKELİ"
Ilısu Barajı'nın suları altında kalacak olan Batman'ın tarihi ilçesi Hasankeyf'te sanatçıların konser vermesi ile ilgili çarpıcı bir iddia ortaya atıldı.
Eşsiz güzellikteki kültür varlığının yok olmaması için bölgede birçok sanatçının konser vermek istediğini belirten Hasankeyf Kazı Başkanı Prof.Dr. Abdüsselam Uluçam, "Yüksek ses, bölge için baraj suyundan çok daha tehlikeli sonuçlar doğuruyor." dedi. Aynı zamanda Batman Üniversitesi Rektörü olan Uluçam, son olarak bölgede Ajda Pekkan'ın konser verdiğini hatırlatarak Hasankeyf'teki tarihi yapılardan geriye kalan parçaların çok hassas olduğuna dikkat çekti.
Kazı başkanı, geçtiğimiz yıllarda bölge halkının düğün merasimi yaptığı sırada davul sesi dolayısıyla bir kaya parçasının yerinden koparak düştüğü bilgisini verdi. Büyük kaya parçalarının üstünde yetişen otların da taşları çatlatarak sese karşı duyarlı hale getirdiğini vurgulayan Uluçam, düzenli müziğin tehlikeli sonuçlar doğurabilecek etkiye sahip olduğunun altını çizdi. Çevreye duyarlılıkları sebebi ile Tarkan ve Orhan Gencebay da daha önce Hasankeyf'e gitmişti. Burada klip çeken iki sanatçı, konser vermemişti. Tarkan, Hasankeyf'te yakın zamanda konser vereceğini duyurmuştu ancak konser gerçekleşmedi. Zaman, Haber: Aslıhan Aydın, 13.10.2009 |
|
SARKOZY, FATİH'İN DEFTERİNE TAKILDI
Haber telaşının içinde yorumlar çeşitli olur ama işin perde arkası çoğu zaman sonradan anlaşılır. Bu defa da öyle oldu. Fransa’daki Türk Mevsimi etkinlikleri kapsamındaki “Bizans’tan İstanbul’a: İki Kıtanın Limanı” sergisinin açılışı için projenin destekçilerinden İKSV’nin davetlisi olarak bir grup gazeteci Paris’teydik. Sergi tek kelime ile mükemmeldi. Muhteşem serginin kahramanı, küratör Nazan Ölçer ile o gece geç bir saatte Hotel Concorde Saint Lazare’ın lobisinde yorgunluk içkisi içtik. Tatlı sohbeti ile ünlü Ölçer’in ağzından olup biteni dinledik.
Sarkozy yabancı dil bilmediğinden Bizans bölümünü Antik Yunan uzmanı Fransız tarihçi Pierre Chuvin’in anlatmasını istemiş. Osmanlı bölümünü de serginin küratörü Nazan Ölçer’den dinlemiş. Bizans bölümünü çok acele geçmiş. Osmanlı bölümüne daha çok ilgi göstermiş, özellikle de Fatih Sultan Mehmet vitrinine.
Milliyet, Haber: Deniz Alphan, 13.10.2009 |
|
İNGİLTERE'DE REKOR BÜTÇE AÇIĞI
Küresel krizden en fazla etkilenen ülkelerin başında gelen İngiltere, çıkış yolunu kamu varlıklarını satarak bulmaya çalışıyor. İngiltere Başbakanı Gordon Brown, bazı kamu varlıklarını satarak 3 milyar sterlin gelir elde edilecek bir plan açıkladı. Buna göre, iki yıla yayılacak olan varlık satışları arasında, bahis şirketi Tote, Manş Denizi altından İngiltere’yle Fransa’yı bağlayan demiryolu, öğrenci kredileri portföyü ve Urenco uranyum işleme şirketindeki kamu hissesi yer alıyor. Thames Köprüsü ve Dartford’da nehir altından geçen tünelin de satılacak varlıklar arasında olduğu belirtiliyor. Yerel yönetimlerin de satacakları varlıklarla ayrıca 13 milyar sterlin daha gelir sağlanması bekleniyor. Böylece kamu varlıkları ve yerel yönetimlerin yapacağı satışlarla İngiltere bütçesine toplam 16 milyar sterlin girmiş olacak. Vatan, 12.10.2009 |
|
ALTINOVA TARİHİ MEKANLARINA SAHİP ÇIKIYOR
Osmanlı'nın devlet olma özelliğini kazandığı son savaşın gerçekleştiği mekan olduğu iddiasıyla gündeme gelen Altınova İlçesi, tarihi mekanlarına sahip çıkmaya devam ediyor.
Altınova İlçe Belediyesi, Tarihi Kentler Birliği'nin ardından şimdi de Tarihi Kaleli Kentler Birliği'ne üye oldu. Başkan Dr. Metin Oral, üyeler Sedat Ok ve Fevzi Arıcı ile birlikte bu kuruluşun Bursa'daki toplantısına katıldıklarını belirterek, Altınova Belediyesi olarak ilçede bulunan tarihi eserleri gün yüzüne çıkarmak için çalışma başlattıklarını söyledi. Çobankale'nin tahsisiyle ilgili girişimlerin olumlu sonuçlandığını, Hersekzade Külliyesi Hamam Rölöve Projesi'nin Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne teslim edildiğini anlatan Oral, Hersek Meydanı'na Osman Gazi'nin heykelini dikeceklerini kaydetti.
Mülkiyeti, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ait olan Çobankale'nin kullanım tahsisinin yapılması için bakanlığa başvuruda bulunduklarını aktaran Oral, Çobankale'nin tahsisinin Altınova Belediyesi'ne yapılmasıyla ilgili kararın, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kocaeli Bölge Koruma Kurulu tarafından alınarak bakanlığa gönderildini dile getirdi. Başkan Oral, tahsisin gerçekleşmesinin ardından Yalova Valiliği ile Altınova Belediyesi'nin bölgede çalışma başlatacağını duyurdu.
Hersekzade Ahmetpaşa Külliyesi Hamamı Roleve Projesi'nin, bu hafta Kültür ve Turizm Bakanlığı Kocaeli Bölge Tarihi Eserler Koruma Kurulu'na gönderilmek üzere Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne teslim edildiğini belirten Oral, projenin onaylanmasının ardından Altınova Belediyesi olarak çalışmalarına başlayacaklarını ifade etti. Başkan Oral, Yalova Valiliği, İl Özel İdaresi, İl Turizm Müdürlüğü ve Altınova Belediyesi'nin ortak çalışmasıyla Altınova Hersek Meydanı'na Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin heykelinin dikileceğini sözlerine ekledi. Zaman, Bayram Kaya, 13.10.2009 |
|
FATİH'TEKİ TARİHİ ESERLER 'TARİH SESLENİYOR' İLE CEP
TELEFONLARINDA
Fatih Belediyesi 2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmaları çerçevesinde büyük ilgi uyandıran bir projenin ilk tanıtımını Cebit Fuarı’nda gerçekleştirdi. ‘Tarih Sesleniyor’ adı altında başlatılan proje ile Tarihi Yarımada Fatih’e ziyarete gelen yerli ve yabancı turistler cep telefonları ile 444’lü bir numarayı arayarak sesli, SMS kullanarak yazılı ve Bluetooth ile WiFi kullanarak görüntülü bilgi alabiliyorlar.
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Fatih Belediyesi olarak gelişen teknolojiye ayak uydurmak yerine teknolojiyi bir adım ileriden takip etmeye çalıştıklarını, İmar Planı’nı internet sitesinde yayınlayarak bu konuda bir ilki gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
‘Tarih Sesleniyor’ adlı projeyle, isteyenler cep telefonları ile Fatih’teki tarihi eserlerin bilgi ve görüntülerine İngilizce ve Türkçe olarak ulaşabilecekler.
Uygulama nasıl olacak? Turizm Gazetesi, 12.10.2009 |
|
YOLDAN TARİH ÇIKTI
Bozüyük-Mekece otoyolu inşaatı sırasında bir tepede tarihi bir kuyu ortaya çıktı.
İnşaatı devam eden Bozüyük-Mekece yolunun Küplü Köyünün yanında bulunan Kısık Kaya mevkiinde 25 metre derinliğinde bir kuyu bulundu. Tamamı kaya içine oyulan ve 2 metreye 3 metre genişliğinde olan kuyu, yol yapımında çalışan kepçeler tarafından bir kenarı kırılarak oyuldu. Zemin seviyesine kadar kuyunun bir kenarını kıran kepçe, zeminden aşağıya doğru 5 metre kazdı ancak kuyunun dibine ulaşmadı. Daha sonra gizlice kazıya devam ettiği belirtilen vatandaşlar da kuyunun sonunu bulamadı.
Bizans ve Osmanlı döneminin en önemli yerleşim yerlerinden olan ve bir zamanlar 'Küçük İstanbul' diye bilinen Bursa, Eskişehir gibi illerden bile tüccarların geldiği tarihi Küplü Köyünün yanı başında bulunan kuyu ile ilgili birçok iddia ortaya atıldı. Köylülerden bazıları, burasının büyük bir kuyu olduğunu, derinliğinin 40 metreyi bulduğunu ve dibinde büyük odalar olduğunu öne sürdü. Bu odalarda Bizans veya Osmanlı hazinesinin saklanmış olabileceğini iddia eden köylüler, devletin kuyuya el koymasını istedi. Köylülerden bazıları da bölgede büyük bir yer altı şehri olduğunu ve bu kuyunun da o şehrin bacası olduğunu ileri sürerken, kuyu geceleri defineciler tarafından kazılmaya devam ediliyor Bilecik Kent Haber, 12.10.2009 |
|
ONARILMAZSA 1000 YILLIK CAMİ HER AN YIKILABİLİR
Aslı Bizans dönemine ait bir kilise olan ve İstanbul'un fethinden kısa bir süre sonra camiye çevrilen yapı, bir an önce restore edilmeyi bekliyor. En son onarıldığı 1958-67 yıllarından bu yana ibadete açık olan caminin kubbeleri çatlamış, duvarlarındaki taşları ise günden güne eriyor. Tuğla ve taş alaşımlı Molla Fenari İsa Camii'nin çatlayan bazı duvarları, geçmişte bilinçsizce sıvayla kapatılmaya çalışılmış. Kuzey bölümündeki tonozun üzeriyse tamamen açık. İçeriye yağmur suyunun akmaması için bölüm geçici olarak eternitlerle örtülmüş.
Caminin dışarıdan sağlam görüldüğünü; bakımsızlığın ancak içeriye girildiğinde anlaşıldığını söyleyen cami imamı Abdullah Kılıç, “Her tarafından irili ufaklı taşlar dökülüyor. Taşlar hacimce küçük de olsa metrelerce yukarıdan düştüğü için insanı ürkütüyor. Bu yüzden cemaat namaz kılarken tedirgin oluyor” diyerek yetkililere seslendi. Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğü tarafından caminin restorasyon projesinin çıkarıldığını; ancak sürecin hangi aşamada olduğunu bilmediklerini belirten Kılıç, “Temennimiz mümkün olduğunca kısa bir zamanda onarılması” diye konuştu.
Molla Fenari İsa Camii, daha önce Lips Manastırı olarak inşa edilen bir Bizans eseriydi. İstanbul'un fethine katılan askerlerden Molla Fenari Alaaddin Ali Efendi tarafından 2. Beyazıd Han'ın ilk saltanat yıllarında mescide çevrildi. 1918'deki Cibali yangınında zarar gördü. Camilerin özel şahıslara satıldığı, depo ve ahır olarak kullanıldığı bu dönemde inanılmaz şeylere sahne oldu. 1943 yılında minaresi sebepsiz yere yıkıldı. Nihayet 1958'den sonra yapılan ciddi bir restorasyonla ihya edildi, minaresi de tekrar aslına uygun yapılarak 1967'de ibadete açıldı. Yeni Şafak, 12.10.2009 |
|
|
KAÇAK KAZIYA SUÇÜSTÜ
Emekli Binbaşı, zabıta memuru ile birlikte gözaltına alınan 6 kişi tutuklandı.
İznik`e bağlı Derbent Köyü Evkaya mevkiine kaçak kazı yapıldığı ihbarını alan İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgeye akşam saat 19.00`da operasyon düzenledi. Ekipler, burada üniformasıyla kazı yapan Osmangazi Belediyesi`nde görevli zabıta memuru A.E (35), emekli Jandarma Binbaşı G.Ö (56), R.E (45), M.Y (45), K.D (53) ve M.S (36) ‘yi yakaladı.
Gözaltına alınan 6 kişi ifadeleri alınmak üzere İlçe Jandarma Komutanlığına götürülürken, 1 metal arama dedektörü ve 1 alan arama dedektörü`ne el konuldu. Nöbetçi mahkemeye sevk edilen 6 kişi tutuklanarak cezaevine konuldu. Bursa Olay, Haber: Mehmet Buldu, 12.10.2009 |
TSK'NIN TOPKAPI SARAYI'NDA YURT VE GAZİNOSU DA VAR
Topkapı Sarayı'ndaki bot ve battaniye depolarıyla gündeme gelen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) saray sınırları içinde bir de öğrenci yurdu olduğu ortaya çıktı.
TSK Eğitim Vakfı'na ait Sarayburnu Öğrenci Yurdu'nda 136'şar öğrenci kapasitesine sahip kız ve erkekler için iki adet yurt hizmet veriyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, geçtiğimiz günlerde Topkapı Sarayı'nda orduya ait depo ve tesislerin boşaltılarak sosyal ve kültürel etkinliklerde kullanılacağını açıklamıştı.
Saray sınırları içinde Milli Savunma Bakanlığı (MSB) İç Tedarik Komutanlığı Bölge Şubesi'ne ait bot ve battaniye depolarının yanı sıra turizme kazandırılabilecek birçok mekan TSK tarafından kullanılıyor. Yurdun haricinde Sarayburnu Askeri Gazinosu da Sur-i Sultani denilen saray sınırları içinde. Eskiden Topkapı Sarayı sakinlerinin bahçe olarak kullandığı Gülhane Parkı'nda ise MSB Bölge Başkanlığı ve Sirkeci Levazım Amirliği bulunuyor. Bu amirlik sınırları içerisinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği'nin İstanbul Şubesi'ne ait tesisler yer alıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Topkapı Sarayı içinde bulunan TSK, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Sağlık Bakanlığı'na ait depoların boşaltılmasını istemişti. Bakanın orduya ait depoların boşaltılmasını istemesinin ardından Kültür Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı arasında görüşmeler başlamıştı. MEB'e ait İbrahim Müteferrika Matbaacılık Lisesi ise geçtiğimiz günlerde kapatılmıştı. Saraydaki Sağlık Bakanlığı'na ait Gülhane ve Teşvikiye hastaneleri de boşaltılmıştı Zaman, Haber: Cihan Yenilmez, 12.10.2009 |
|
PAŞA HAMAMI YENİDEN
Aksaray'da bulunan Osmanlı eseri tarihi Paşa Hamamı yap işlet devret modeliyle restore ediliyor. İhale edilerek restore çalışmalarının başladığı tarihi hamam, çalışmalar tamamlandığında Aksaray halkına ve turizme hizmet edecek.
Yıllarca Aksaray'da hamam olarak hizmet veren ancak daha sonra bakım ve restoresi yapılmadığı için kullanılamaz hale gelen Osmanlı eseri olan tarihi Paşa Hamamı'nda restore çalışmaları başladı. Hamamın restorasyon ihalesini alan Etlikler İnşaat'ın Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Etlik, hamamı aldıklarında yüzde 80 tahrip olmuş durumda olduğunu ve işe çevreyi temizleyerek başladıklarını ifade ederek, "İhaleyi aldıktan sonra hemen çalışmalara başladık. İlk olarak etrafının temizlenmesi ve moloz yığınlarının atılması ile işe başladık. Şimdi hamamın ilk günkü haline dönüştürülmesi için projelendirme çalışmalarımız var” dedi. Restorenin bölgenin yine hamam şeklinde değerlendirme üzerine olacağını ifade eden Etlik, “Restore çalışmalarında tarihi yapıt yine hamam olarak değerlendirilecek. Aynı zamanda yenileme çalışması yapılacak. İlk halini yaşatacağız. Hamam eskiden nasılsa aynı seviyeye gelecek. Buradaki sıva tabakası kazınacak. Taş dolgusu ortaya çıkartılacak. Taşların arasındaki derzler tamamlanacak. Tavan kısmında olan molozlar sökülerek, oradaki camlar yeniden monte edilecek. Aynı zamanda da zeminde de bu uygulamayı yaparak eski noktasını bulacağız ve yeniden mermer döşemesi yapacağız” şeklinde konuştu.
Zinciriye Medresesi'nin restoresini yaptıklarını, tarihi Paşa Hamamı'nın da medresenin hemen yanında olduğunu ifade eden Ahmet Etlik, “2006 yılı sonunda başladığımız restorasyon çalışmasını 2008 yılının son aylarında bitirdik ve 2009 yılında da hizmete açtık. Taş Saray Zinciriye adı altında turistik bir tesis olarak açıldı. İçerisinde restaurant, kafeterya, fast food, pastane ve düğün salonu mevcut halde var. Paşa Hamamı'yla beraber burası komple bir sit alanı olacak. İnşallah bölgenin içindeki tarihi konakları da butik otel olarak komple bir tesis haline getireceğiz. Kapadokya'nın giriş merkezinde olan Aksaray bize göre turizmde gerekli olan payı almıyor. Bizim amacımız Aksaray'ın turizm pastadan sahiplenmesi, pastadan büyük pay alması. Kapadokya'nın en güzel şehirlerden bir tanesi Aksaray'ın bir çok tarihi noktası var. Bu tarihi değerleri Aksaray'a kazandırmak istiyoruz” diye konuştu. Aksaray Kent Haber, 11.10.2009 |
|
6 BİN YILLIK BAKIR MADEN OCAĞI BULUNDU
Bayat’ın Derekutuğun Köyü'nde bu yıl başlatılan kazı çalışmalarını yürüten Almanya Bochum Ruhr Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ünsal Yalçın, İstanbul ve Ankara üniversiteleri ile Almanya'daki bir üniversitede görevli öğretim görevlilerinden oluşan 7 kişilik bir ekiple yaptıkları arkeolojik kazılarda 6 bin yıllık olduğu bakır maden ocağı bulduklarını vurguladı.
Birgün, 11.10.2009 |
|
KAYIP BAŞYAPITLAR INTERPOL GALERİDE
Uluslararası polis teşkilatı Interpol’ün yeni başlattığı uygulama, sanatseverleri sevindirecek türden. 62 yıldır çalıntı olarak kayıtlarda bulunan ve hala bulunamamış 34 bin 100 eserin görselinin bulunduğu veritabanı, online olarak ziyaret edilebilecek bir sanat galerisine dönüştürüldü. 26 kategoride farklı sanat eserinin yer aldığı galeride tabloların yanı sıra mobilyalar, halılar ve 3 bin yıllık Babil antikaları da yer alıyor. İçlerinde Rembrandt, Vermeer, Caravaggio, Picasso, Cezanne, Manet, Brueghel, Salvador Dali ve Rene Magritte gibi büyük isimlerin çalınan sanat eserlerinin de yer alığı online galeriyi ziyaret etmek için tek yapmanız gereken Interpol’ün web-sitesine (www.interpol.int) girmek ve bir kayıt formu doldurmak, form onaylandıktan sonra sürekli olarak güncellenen siteyi takip etmeniz mümkün. Daha öncede benzeri bir uygulamayı CD’ler ve DVD’lerle yürütmeye çalışan Interpol, uygulamanın bu halinin hem daha kolay güncellenebilir hem de daha kolay ulaşılabilir olduğunu belirtti Radikal, 11.10.2009 |
|
|
BAYEZİD CAMİİ'NİN TEMELİNE BAKILACAK
Mimar Yakup Şah'ın yaptığı, klasik Osmanlı eserleri arasında bulunan Bayezid Camii, sadece yapısıyla değil sağlamlığıyla da görenlerin hayranlığını kazanıyor.
1509 ve 1999'daki büyük depremleri sapasağlam atlatan cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce restorasyon kapsamına alındı. Restorasyon çalışmaları öncesinde caminin temelini inceleyecek olan uzmanlar, 500 yıllık caminin nasıl yapıldığını ve depremlerde herhangi bir hasara uğrayıp uğramadığını inceleyecek. Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, camideki restorasyonun önümüzdeki yıl başlayacağını belirtti. Hürriyet, 11.10.2009 |
MİLAS'TA ÖRNEK KORUMA
TMMOB Mimarlar Odası Milas Temsilciliği tarafından bir süre önce satın alınan tarihi Milas evi, odanın temsilcilik binası ve lokali olarak kullanılmak üzere restore ettirildi. Uygulamanın, tarihi Milas evlerinin korunması konusunda diğer meslek odalarına da örnek oluşturması isteniyor. |
|
|
SİT ALANINDA MERMER ARANMASINA TEPKİ
Karabük merkeze bağlı Sipahiler Köyü Küre mevkiinde sit alanının daraltılarak ismi verilmeyen bir şirket tarafından mermer çıkartılması için verilen izne köylüler tepki gösterdi.
Üzerinde tarihi hamam, havuz ve sütunların bulunduğu Küre mevkiindeki sit alanının daraltılarak bölgede mermer çıkarılması için verilen izne köy halkı tepki göstererek asıl amacın mermer değil define aramak olduğu iddiasında bulundu.
Sipahiler Köyü'nde 10 yıl muhtarlık yapan İrfan Yıldız, ''Muhtarlığım zamanında buraya gelenler, sesimi çıkarmamam için bana para teklif ettiler ama ben kabul etmedim'' dedi.
Sit alanının olduğu yerlerin büyük kısmının tapulu olduğunu ve 100-150 senedir buranın vergisini verdiklerini söyleyen eski muhtar Yıldız, "Buraların tapuları bizde. Bu adamlar burada mermer değil define arıyor. Bu işin ucunda mermer katiyen aranmıyor, tek hedefleri define bulmak. Mermer ayağına bunlar burada yer altını şehrini arıyor. Ben 10 yıl muhtarlık yaptım ve benim muhtarlık dönemimde ben bunlara müsaade etmedim. Bunlar gizli tutuyorlardı ve bana, 'Sesini çıkarma biz seni görürüz' dediler. Ama ben bu güzelliği buradan mermer uğruna yok ettirmem. Bütün köylüyü buraya yığarım ve cebren kimse burada bir şey yapamaz. Kültür Bakanlığı buraya izin verse dahi Sipahiler Köyünün sahiplerinin veya köy muhtarlığı idare heyetine danışmadan nasıl kazı yapılır? Buranın SİT alanı olduğu ortaya çıkınca devlet tarafından birçok köylüye tapuları verilmedi. Şimdi ise bizim haberimiz olmadan SİT alanını daraltıyorlar. Bu Küre mevkiinin tamamı SİT alanı diye geçiyor. Burada birkaç kişiyi görüyorlar ve para dönüyor, SİT alanını daraltıyor. Buranın tarihi bizim duyduğumuz kadarıyla Rum diyarından kalma bir yer altı şehrinin olduğu söyleniyor. Zaten çıkan taşlarda ve sütunlar bunu gösteriyor" diye konuştu.
Köyün yeni Muhtarı Vedat Özdemir ise, kendisine Karabük Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nden gönderilen resmi yazıda Sipahiler Köyü Küre mevkiinde 1. Derece Arkeolojik SİT alanı sınırlarının belirli nedenlerden dolayı küçültüldüğü ilan eden bir ilan yazısı geldiğini söyledi. Muhtar Özdemir, ''Bize küçültme nedeni ise hiçbir şekilde belirtilmiyor. Bize hiçbir şekilde bu konu ile ilgili bilgi verilmiyor. Kazı kim tarafından yapılacak, nereye kadar yapılacak hiçbir şey bilmiyoruz" diye kaydetti. Karabük Kent Haber, 09.10.2009 |
|
|
Boğazköy (National Geographic, Şubat) |
...1910
|
|
4 - 10 Ekim 2009 |
||
ALLIANOI'YE DAYATMA
İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Danıştay kararına karşın Bergama’daki antik Allianoi sağlık merkezinin üzerinin mille kapatıldıktan sonra Yortanlı Barajı suları altında bırakılmasını öngören projede ısrar etti. Allianoi Girişim Grubu Dönem Sözcüsü Alime Mitap, yeniden yargıya başvuracak. Cumhuriyet, 02.10.2009 |
||
|
||
SÜMELA'DA 'AYİN' İÇİN İZİN ÇIKACAK
Demokratik açılım rüzgârı Trabzon'a da uzandı ve Sümela Manastırı'nın ibadete açılması gündeme geldi. AB Reform İzleme Grubu'nda yer alan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Trabzon Valisi Recep Kızılcık'tan Sümela Manastırı'nın mevcut durumuyla ilgili rapor istedi. Vali Kızılcık, 8 Eylül'de Trabzon'a giden 4 bakana rapor sundu. Raporu inceleyen bakanlar, müzakere sürecinde Sümela'nın 'inanç özgürlüğü' kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtip, ibadete açılması konusunda görüş bildirdi. Sümela Manastırı'nda sık sık "ayin gerginliği" yaşanıyor. Sabah, 10.10.2009 |
|
|
|
İZMİT'TE ROMA ŞEHRİ
Birçok medeniyete başkentlik yaptığı bilinen İzmit’teki kazılarda, hemen her gün Roma dönemine ait eserler bulunuyor.
Çukurbağ Mahallesi’ndeki çalışmalarda son olarak 3. yüzyıla ait Romalıların zafer anısına yaptıkları binanın kalıntılarıyla imparator giysili ve ata binmiş kabartma panolar bulundu. Panolardaki boyalı figürler dikkati çekerken, bölge güvenlik çemberine alındı. Milliyet, 10.10.2009 |
|
SÜSLERİYLE BULUNDU
İzmir’in Torbalı İlçesi'nde 20 yıldır devam eden Metropolis kazılarında ilk kez, bozulmamış bir mezara ve 25 yaşlarında genç bir kadına ait olduğu belirlenen iskeletine ulaşıldı.
İskeletin yanında bulunan ve MÖ 150’li yıllara ait 30’dan fazla koku şişesi, takı, bronz aynalar, kadınların yüzyıllar öncesinde de süslenmeye ne kadar önem verdiğini ortaya koydu. Milliyet, 10.10.2009 |
|
|
"MEZARDAN BUNLAR ÇIKTI"
Malatya Merkez Samanköy'de Devlet Su İşleri (DSİ) sulama kanalı çalışmaları esnasında bulunan 3 sekili mezardan çıkan eserler basına tanıtıldı. Malatya Haber, 09.10.2009 |
||
FATİH'İN MİRASI ÜNİVERSİTE OLUYOR
İstanbul’u fethettikten sonra Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı’nı kurarak, ‘Sahn-ı Seman Medresesi’nde eğitim verilmesini sağlayan Fatih’in vasiyetini devam ettirmek isteyen Vakıflar Genel Müdürlüğü, Fatih’in adını taşıyan üniversiteyle yaklaşık 600 yıllık mirasa sahip çıkmayı planlıyor. |
||
"RESTORASYON DEĞİL
MAKYAJ"
Restorasyonu
yapılan birçok yapının eski görüntüsünü yitirdiğine
işaret eden Özgönül, “Yaşanmışlığa dair bir örnek
yok. Osmanlı evleri, Selçuklu evleri ve buna benzer
isimlerle bu tür yapıların inşa edildiği lüks
villalar yapılıyor. Bu tür yeni yapılarla
restorasyon yapılanların farkı yok. İkisi de aynı”
dedi. “Tarihi bir yapıyı korursanız o zaten kendi
kendine ranta dönüşüyor” değerlendirmesini yapan
Özgönül, konuşmasını şöyle sürdürdü: Cumhuriyet Ankara, Haber: Ali Öztürk, 09.10.2009 |
||
TARİHE 'AŞK' TAHRİBATI Cumhuriyet Ege, Haber: Özcan Özgür, 09.10.2009 |
||
ÇAVUŞLU KÖYÜ'NDEKİ TARİHİ CAMİ RESTORE EDİLECEK
Kocaeli Büyükşehir
Belediyesi, Derince İlçesi Çavuşlu Köyü'ndeki tarihi
Akpınar Camii'ni restore ettirecek. Portakal Mescidi
ve Atatürk Heykeli'ni restore ederek halkın
beğenisini kazanan Büyükşehir Belediyesi, kent
genelinde saklı kalmış yapıları birer birer ortaya
çıkarıyor. Zaman, Haber. Mehmet Güler, 09.10.2009 |
||
TARİHİ SARAY HAMAMI
RESTORE EDİLEREK YOK OLMAKTAN KURTARILDI Zaman, Haber: Kadri Kılıç, 09.10.2009 |
||
BAKAN GÜNAY "İSYAN" ETTİ
"Plansız, programsız, amaca uygun olmayan, gelişi güzel boş mekanlar, bir dolu yapı, özel firmalara projelendirilmiş. Bu gördüklerim karşısında içimde isyan duygusu hissediyorum." İsyan noktasına gelen isim, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay. Geçmiş yıllarda kültür ve sanat alanında yapılan yatırımların dikkatsizce gerçekleştirildiğini, kamu kaynaklarının doğru harcanmadığını söyleyen Günay, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Adana'da, merkez Yüreğir İlçesinde, geçmiş yıllarda belediye tarafından başlatılan, ancak yarım bırakılarak bakanlığa devredilen Yüreğir Kültür Merkezi inşaatında incelemelerde bulundu. Salonla ilgili Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü yetkililerinden bilgi alan Günay, kamu kaynaklarının yanlış kullanımının en büyük örneğinin Yüreğir Kültür Merkezi'nde görüldüğünü söyledi.
Radikal, 09.10.2009 |
||
ANKARA EVREN'DE 10 MİLYON YILLIK FOSİL BULUNDU
Evren sınırlarındaki Darlık mevkisinde, 8-10 milyon yıllık olduğu tahmin edilen hayvan fosilleri bulundu. MTA görevlisi paleontolog Fehmi Aslan, Ankara, Kırıkkale ve Çorum illerini kapsayan ‘’Kızılırmak Formasyonu Jeolojik Çalışma Projesi’’ başlattıklarını belirterek, Hirfanlı Barajı kenarında yapılan kazı sırasında, 8-10 milyon yıllık olduğu tahmin edilen 30 adet kemik parçası bulduklarını bildirdi. Hürriyet Ankara, 09.10.2009 |
||
6.5 MİLYON LİRAYA PADİŞAH SECCADESİ
Londra'daki Sotheby's Müzayede Evi'nde dün yapılan açık artırmada 16'ncı yüzyıldan kalma olduğu sanılan bir İran seccadesi 6.5 milyon TL'ye alıcı buldu. "İslam Dünyası Sanat Eserleri" adı altında yapılan açık artırmada satılan seccadenin 4 kenarı, Sultan Murat'a atıfta bulunulan Farsça dizelerle süslü. İsviçre Teknoloji Enstitüsü'nce yapılan testler sonucu 1450-1640 yılları arasında yapıldığı belirlenen seccade, ipek, metal ve yün iplik işlemeleri ile dikkati çekiyor. Sabah, 09.10.2009 |
||
ÖNCE KAZI, SONRA TURİZM
Nallıhan’a bağlı İslamalan Köyü ile Çayırhan beldesindeki ‘’Gül Şehri’’ adlı alanda arkeolojik kazı çalışmaları başlatıldı. Çalışmaların ardından bölgenin turizme açılacağı bildirildi.
Kazı çalışmalarının başlaması dolayısıyla Çayırhan beldesinde düzenlenen törene, Nallıhan Kaymakamı Ömer Toraman, Nallıhan Belediye Başkanı Adnan Okur, Çayırhan Belediye Başkanı Ömer Bayrak, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nden arkeologlar Mustafa Metin ve Ülkü Devecioğlu ile vatandaşlar katıldı.
|
||
|
ARKEOLOGLARI ŞAŞIRTAN TUZLUK
Denizli'deki Laodikya antik kentinde 1700 yıllık tuzluk bulundu.
Kemikten yapılan tuzluğun bugün kullanılanlarla birebir aynı olması kazı heyetini de şaşırttı. Laodikya Kazı Heyeti Başkanı Prof.Dr. Celal Şimşek, tuzluğun çevirmeli kapakla kullanıldığını, çevrildiğinde ortaya iki bölüm çıktığını, bir bölümünde küçük, diğerinde büyük delikler olduğunu söyleyen Şimşek, “lk kez böyle bir eserle karşılaşıyorum” dedi. Milliyet, Haber: Ramazan Çetin, 09.10.2009 |
|
LOUVRE MÜZESİ MISIR'IN FRESKLERİNİ İADE EDECEK
Fransa Kültür Bakanı Frederic Mitterrand, ülkesinin, Mısır'ın istediği beş freski bu ülkeye iade edeceğini bildirdi.
Kültür Bakanı Mitterrand,
Fransa bilimsel
müzeler komisyonunun kararı doğrultusunda, bu
ülkenin geri istediği beş fresk parçasının iade
edileceğini belirtti. Cnn Türk, 09.10.2009 |
||
LOUVRE MÜZESİYLE İŞBİRLİĞİ DURDU
Mısır, Fransa'nın başkenti Paris'teki Louvre müzesiyle işbirliğini, bazı arkeolojik eserler kendilerine teslim edilene dek durdurduğunu açıkladı. Mısır Antik Eserler Üst Komisyonu Başkanı Zahi Havas, Kahire'nin 700 kilometre güneyindeki Luksor'daki bir firavun mezarından "çalınan" bu arkeolojik eserlerin kendilerine teslim edilmesini beklediklerini söyledi. "Eserler bize teslim edilene kadar, Louvre ile her türlü arkeolojik işbirliğini durdurma kararı aldık" diye konuşan Havas, bu kararı 2 ay önce aldıklarını, ancak şimdi kamuoyuna açıkladıklarını kaydetti. Sabah, 08.10.2009 |
VAN GOGH İYİ BİR YAZARMIŞ
Dahi ressam Vincent Van Gogh'un aynı zamanda iyi bir yazar olduğu ortaya çıktı. Ressama ait 120 mektubun 3 Ocak 2010'a kadar sergileneceği Hollanda'nın başkenti Amsterdam'daki Van Gogh Müzesi'nin araştırmacılarından Hans Luijten ressamın kaleme aldığı mektupları, düşünerek ve çok iyi bir üslupla yazdığını söyledi. Luijten, mektupların Van Gogh hakkında 'deli, yoksul ve anlaşılamamış' ressam olduğu yönündeki efsaneyi de yıktığını bildirdi. Van Gogh, mektuplarında sanatının geçirdiği evrimi, sanat hakkındaki fikirlerini, genel olarak düşüncelerini ve küçük öyküler anlatıyor. Ressamın 1872 ile 1890 yılları arasında kaleme aldığı 902 mektup, internetten de yayımlanıyor. Zaman, 09.10.2009 |
|
EN BÜYÜK AYAK İZİ
Fransa'nın Lyon kenti yakınlarında fosil avcıları, dünyanın en büyük ayak izini buldu. Bir filden 10 kat daha ağır bir dinozora ait olduğu sanılan izlerin çapının, 1.5 metreyi geçtiği belirtildi. Sabah, 08.10.2009 |
||
|
HASANKEYF'TE YENİ TEHLİKE
Batman’ın tarihi özellikleriyle dünya
çapında ün yapan Hasankeyf
İlçesinde TOKİ tarafından yapılması planlanan yeni
yerleşim yeri için çalışmalara başlandı.
Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi ise geçen
hafta yaptığı açıklamada yeni yerleşim alanının
tarihi özellik taşıdığına dikkat çekmişti. |
|
ELAIUSSA SEBASTE'DE KAZILAR BİTTİ
2 Eylül'de 4 ayrı noktada başlayıp 7 Ekim'de sona eren kazı çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Prof.Dr. Evgenia Eqnini Schneider, Elaiussa Sebaste'de geçmiş yıllarda yapılan kazılarda bazı önemli kalıntılara rastladıklarını, bu yıl ise yapılan kazılarda bölgede üretilen şarap ve zeytinyağlarının ihraç edildiği amforaların saklandığı sarnıçlardan ikincisinin bulunduğunu belirtti.
Bulunan sarnıçta ihracata gitmeyen üretim hatalısı ve gündelik işlerde kullanıldığı sanılan amforalardan 20 tane bulunduğunu kaydeden Schneider, amforalar içinde ilk kez üzerinde çoban ve köpeğinin tasvir edildiği, işlenmiş hindi kabartması bulunan bir testiye rastlandığını söyledi. Bizans Sarayı çevresindeki kazı çalışmalarını gelecek yıl tamamlayıp gerekli restorasyon çalışmalarını da yaparak antik tiyatro ve agorada olduğu gibi turizmin ve insanların ziyaretine açmayı hedeflediklerini ifade eden Schneider, buranın turizme açılmasının bölgenin tanıtımına büyük katkı sağlayacağını vurguladı.
Kazı çalışmaları esnasında kuzey limanı bölgesinde 35 metre uzunluğunda 5 metre genişliğinde gezinti yolu bulunduğunu vurgulayan Schneider, bu bölgede çalışmaların gelecek yıl da süreceğini belirterek, "Kazı esnasında ortaya çıkarılan gezinti yolundaki ağır kayaları kaldırmak ve yerine koymak için büyük vinçlere ihtiyaç var, bu da büyük maliyet isteyen çalışma. Sponsor bulabilirsek buradaki gezinti yolunu restore edeceğiz" dedi.
Yapıldığı tarih ve kimlerin yaptığı henüz bilinmeyen tapınak çevresinde sondaj kazı çalışmaları yapıldığını dile getiren Schneider, Yrd. Doç. Emanuela Borgia başkanlığında yapılan tapınak bölgesindeki kazı çalışmasında, tapınağın kimler tarafından yaptırıldığının belirlenemediğini, kazının gelecek yıl devam edeceğini kaydetti. Mersin Kent Haber, 08.10.2009 |
||
DEFİNE ARANAN TARİHİ MEZAR DER SOLDU, MEZARLIKLARDAKİ GÜVENLİKLER ARTTIRILACAK
Sivas'ta define aramak amacıyla tahrip edilen tarihi mezar ders oldu. Yukarı Tekke Mezarlığı'ndaki güvenliğin artırılacağı açıklandı.
Geçtiğimiz günlerde kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından, Yukarı Tekke Mezarlığı'nda tarihi bir mezar kazılmış ve taşları da sökülerek tahrip edilmişti. Bu olayın ardından Sivas Belediyesi Mezarlık Müdürlüğü, tarihi mezarlığın onarımı için harekete geçti. Kırılan taşlar bakıma alınırken, mezar çevresi yeniden düzenlendi. Belediye Mezarlıklar Müdürü Cemal Karaca yaptığı açıklamayla bu olay üzerine mezarlıklardaki güvenliğin artırılacağını açıkladı. Sivas Belediyesi ve Abdulvahabigazi Mezarlıkları Koruma Derneği tarafından mezarlıklarda yeni çalışmaların başlatıldığına dikkat çeken Karaca, tahrip edilen ve zaman içerisinde zarar gören mezarlıkların her türlü bakım onarım işlemlerinin devam ettiğini söyledi. Cemal Karaca, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce tahrip edilen 2 asırlık mezarın taşında oluşan tahribatı ekiplerinin gidermeye çalıştığını kaydetti. Zaman, Haber: İsmail Yıldız, 08.10.2009 |
||
TARİHİ ESER KAÇAKÇISI TUTUKLANDI
Ağrı'nın Patnos İlçesi'nde önceki gün bazı evlere düzenlenen operasyonda 'tarihi eser kaçakçılığı ve örgüt kurmak' iddiasıyla gözaltına alınan 12 kişiden 1'i tutuklandı.
Geçtiğimiz gün Patnos Cumhuriyet Savcılığı'nın 4 aylık teknik takip sonucu verdiği talimatıyla harekete geçen Patnos İlçe Jandarma Komutanlığı'na bağlı ekipler, Ağrı il merkezi ile Eleşkirt ve Patnos ilçelerinde bazı evlere düzenledikleri operasyonda ele geçirilen birçok tarihi esere el koymuş, tarihi eser kaçakçılığı yaptıkları iddiasıyla 12 kişi de jandarma tarafından gözaltına alınmıştı. Savcılık tarafından ifadeleri alındıktan sonra 'tarihi eser kaçakçılığı ve örgüt kurmak' iddiasıyla mahkemeye sevk edilen 12 kişiden F.Ç. isimli kişi tutuklanırken, K.G., İ.S., C.Ç., S.D., A.K., Ç.D., Y.S., B.Ç., S.U., A.A. ve F.T.adlı kişiler de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Diğer yandan düzenlenen operasyonla ele geçirilen 76 parça tarihi eserlerin Urartu, Roma ve Grek dönemine ait olduğu belirlendi. İncelenmek üzere Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Bölümü Arkeoloji Bölümü'ne gönderilen ve oradan da Müze Müdürlüğü'ne teslim edilen tarihi eserlerin birçoğunun gerçek olduğu ve maddi değerlerinin yüksek olduğu öğrenildi. Ağrı Kent Haber, 07.10.2009 |
||
MAĞARA TURİZME KAZANDIRILACAK
Aydın İl Genel Meclisi Kültür ve Turizm Komisyonu Başkanı Cahit Kaya, Karacasu İlçesi'ndeki Sırtlanini Mağarası'nın turizme kazandırılması için çalışma başlatılacağını söyledi.
Haber Ekspres, 07.10.2009 |
||
POLİSTEN TARİHİ ESER BASKINI
Karabük İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekibi, bir ihbar sonucu çok sayıda tarihi eser ele geçirdi.
Polisler, İ.Y. isimli şahsın evinde tarihi eser bulundurduğu bilgisi üzerine harekete geçti. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün adli makamlardan aldıkları arama emri sonucu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında tarihi eser niteliği taşıdığı tespit edilen 103x168 santimetre ebatlarında orta kısmında Osmanlı nişanı, 4 köşesinde eski yazı ve çerçevesinde tek sıra halinde bitkisel motifler bulunan el dokuması halı, 6 santimetre uzunluğunda ve pişmiş topraktan yapılma lüle ile yine 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında çıkarılan Etnografik nitelikli taşınır kültür varlıkları kapsamında bir adet Arapça yazı bulunan kase, 3 adet tepesinde delik bulunan ucu sivri, çiviye benzer metal cisim, 1 adet çengel şeklinde ucu vidalı demir parçası, beş adet deri kaplama Arapça yazılı kitap ele geçirildi.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Karabük Kent haber, 07.10.2009 |
||
ADIYAMAN'DA KUTSAL ALAN KEŞFEDİLDİ
Adıyaman Valiliği ve Müze Müdürlüğü'nün ortaklaşa yürüttüğü çalışmalarla 2001 yılında başlatılan Perre kazılarında yeni bulgular ortaya çıktı. Yaklaşık 120 kişinin çalıştığı Perre kazılarında, galeride bu kez kutsal bir alan keşfedildi. Alanda 3 kartal kabartması yer alırken bir de Teknos isimli mahalli bir tanrı ismine rastlandığı belirtildi.
Kabartmaların Roma dönemine ait olduğu, Doğu Romalılara ait de haç işaretlerinin bulunduğu bildirildi. Kazı çalışmalarını yerinde inceleyen Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustafa Ekinci, Adıyaman'ın sadece Nemrut Dağı ören yerinden ibaret olmadığını, keşfedilmeyi bekleyen birçok tarihi mekanın bulunduğunu, gelecekte Adıyaman'ın bölgenin ve Türkiye'nin en önemli kültürel değerlerine sahip cazibe merkezi haline gelerek açık hava müzesi görevini göreceğini söyledi.
Kazı alanında inceleme yapan Müze Müdürü ve Kazı Başkanı Fehmi Eraslan da Perre Antik Kentin önemine dikkati çekerek, yazıtların çözülmesiyle kutsal alanla ilgili bilgilere ulaşacaklarını söyledi.
Eraslan, bugüne kadar Perre Antik kentinde birçok galeriyi ortaya çıkardıklarını, ancak gün ışığına çıkan mezar odasının, şimdiye kadar bulunanlar içinde en ilgi çeken odalardan birisi olduğunu ifade etti.
Kazı çalışmaları sırasında bulunan mezar odasının kutsal mekan olabileceğine dikkati çeken Eraslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Titizlikle devam eden kazı çalışmalarında işçilerin bulduğu bu odada yer alan üç kartal, tanrıların habercisi, aynı zamanda Roma'nın gücüdür. Üç kartal, gücü temsil ediyor. Siyasi mi yoksa dini bir güç mü olduğu yazıtın çözümlemesinden sonra belli olacak. Epigraf arkadaşları getirerek bunu çözeceğiz. Kazıyı tamamen yaptıktan sonra açıklayıcı bir bilgi vereceğiz. Burada Roma döneminden sonra Bizans döneminde de kullanılmış. Yazıtın altında hac işareti var. Belki erken olacak ama 'Teknos' diye bir tanrı okuduk. Belki mahalli tanrıdan bahsediliyor. Bu açıdan burası önemlidir. İlk kez mahalli bir tanrı ismiyle karşılaşıyoruz.''
Mezar odasında, 6 metre metre uzunluğunda, 4.7 metre genişliğindeki mabedin kapısının karşısındaki duvarda, 2 metre uzunluğunda 90 santim genişliğinde kartal kabartması ve bir yazıt da bulunuyor. Cumhuriyet, 07.10.2009 |
||
BURSA'DA TARİHİ BEY SARAYI KAZILARLA ORTAYA ÇIKARILIYOR
Prof.Dr. Metin İlkışık tarafından yürütülen arkeolojik çalışmalarda, Osmanlı Bey Sarayı'nın kalıntılarının gün yüzüne çıkarılması hedefleniyor. Prof.Dr. İlkışık'ın hazırladığı sonuç raporunda, en önemli kalıntı olarak Bey Sarayı'nın Cihannüma Kapısı olduğu tahmin edilen bölüme rastlandığı yer aldı. Yeraltı radar çalışmasının Haşim İşcan Parkı'ndan Tophane Meydanı'na kadar olan yaklaşık 10 bin metrekarelik bir alanda yürütüldüğünü söyleyen Prof.Dr. İlkışık, "Türkiye'de ilk kez kent içinde bu kadar büyük bir alanda arkeojeofizik çalışması yapıldı. Osmangazi Belediyesi için gerçekleştirdiğimiz bu çalışmalar, yerin 6-7 metre altına inecek şekilde yürütüldü. Bir nevi yerin röntgen filmleri çekilmiş oldu. En kapsamlı çalışma, Bey Sarayı'nın da yer aldığı Orduevi içinde gerçekleştirildi. Burada yaptığımız taramalarda toprak altında duvar izlerine rastlandı." dedi. Zaman, Haber: Adem Elitok, 07.10.2009 |
||
TARİH VE KÜLTÜR YOLU TİNERCİLERE YARIYOR
Durumdan oldukça rahatsız olan sokak sakinleri ev sahibinin, evi için bir şey yapmadığını dile getirerek belediye yetkililerinden yardım istediler. Harabe evin ortasında bulunan kuyu ise çocuklar için büyük tehlike araz arz ediyor. Sokakta yaşayan insanlar kendi imkanları ile kuyunun üstünü kapatarak çocuklarını korumaya çalışıyorlar.
Mahalle sakinleri harabe ev için yaşadıkları sıkıntılarını şöyle dile getirdiler; Sevim Aydoğdu: “ 7 yıldır bu mahallede yaşıyorum. 1 yıldan beri ev bu halde. Ne ev sahibi ne de belediye yetkilileri kimse gelip burayla ilgilenmedi. Evin sahipleri ballyciler, tinerciler, hırsızlar oldu. Mahalleli olarak bu insanları buradan hep biz uzaklaştırdık. Ne kadar uğraşsak boş. Yine geliyorlar. Baş edemiyoruz. Yetkililer bu soruna çare bulsun. Evime yakın yer olduğu için çok korkuyorum. Hırsızlar evimde soygun yapmamaları için evimi bırakıp bir yere gidemiyorum.”
Muhsin Çapak: “ Bende hemen hemen 7 yıldır bu mahalledeyim. Burada yaşamıyorum ama bu sokakta ambarım var. Bu evi görünce aklıma her türlü şüphe geliyor. Bu zamanda insanlara güven kalmadı. Burayı tinerciler, balleyciler mekan haline getirdiler. Bana çoğu kez rast geldiler. Bunları hep kovaladım. Ama çabalarımız boşa çıkıyor. Ne kadar uğraşsak yine geliyorlar. İnsanlar evlerinden çıkmaz hale geldiler. Geldiklerinde etrafa tehlike saçıyorlar. Vatandaş ne yapsın. Yetkililerin buraya karşı duyarlı olmalarını istiyorum.”
Ömer Serici: “ 5-6 yıldır bu sokakta oturuyoruz. Ballycilerin, tinercilerin, hırsızların buraya gelmelerinden oldukça rahatsız oluyoruz. Huzurumuzu kaçırdılar. Hemen hemen her gün onlarla uğraşıyoruz. Bunlar bir yana, bu ev çocuklarımıza tehlike arz ediyor. Harabe evin ortasındaki kuyuyu kendi imkanlarımızla kapattık. Ancak çocuklar burada oyun oynuyorlar. Engel olamıyoruz. Bir gün çocukların başına bir şey gelecek diye korkuyla yaşıyoruz. Ev sahibi evini böylece bırakıp gitti. Yetkililere sesleniyoruz. Bu eve bir an önce çare bulmalarını istiyoruz.” Gaziantep 27 Gazetesi, 07.10.2009 |
||
|
PROJE ONAYLANDI, MARDİN'DE 2500 BETON BİNA YIKILACAK
Tarihi taş evleriyle ünlü Mardin, şehri çirkinleştiren beton binalardan kurtuluyor.
Kentsel rehabilitasyon kapsamında Avrupa Birliği Kalkınma Fonu'na sunulan proje onaylandı. Fondan sağlanacak 6 milyon Euro ile 2 bin 500 beton bina yıkılacak. Kamuya ait binalar tasfiye edilmeye başlandı. Önümüzdeki yıl da cadde üzerindeki yapılar ıslah edilecek. İlk etapta 500 beton bina yıkılacak. Vali Hasan Duruer, Mardin'in eski dokusunu gün ışığına çıkarmak istediklerini belirterek, "Yılda 5 milyon turist hedefliyoruz." dedi. Zaman, Haber: Şeyhmus Edis, 07.10.2009 |
|
MÜZELER PARKI PROJESİ GERÇEKLEŞTİRİLMELİ
Suay Aksoy (*) İstanbul’da yaşayan, bu kentle ilgili ileriye dönük önemli projeleri algılayan herkesin uygun bulacağı bir proje sunuyor.
Projenin adı; Sur-i Sultani Stratejik Vizyon ve Planı.
Amacı, hedefi önce özetleyelim, sonra ayrıntısına geçerim:
“Stratejik Vizyon ve Plan’ın başlıca amacı Sur-i Sultani için bir koruma stratejisi geliştirmektir. Bunu gerçekleştirmeye yönelik büyük vizyon, Sur-i Sultani içinde dünyanın en güzel Müzeler Parkı’nı yaratmayı ve burada ‘Bir Şehir ve Üç Dünya’nın hikayesini anlatmayı hedeflemektedir. İstanbul: Osmanlı Dünyası, Bizans Dünyası ve Klasik Dünya. Böylece tarihi katmanların hepsi gözler önüne serilecektir. Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’te tamamlanması öngörülen Stratejik Plan, kısa ve uzun vadeli projelerin bir bileşimidir.”
Topkapı Sarayı’nın korunması ve yükünün azaltılması, bu projenin uygulanması sonucunda gerçekleşecek.
Bu plan uzun vadeli hazırlanmış ilk çalışma.
Eğer bu proje uygulanırsa Cumhuriyet’in 100. yıldönümünde yani 2023’te gerçekten İstanbul’un en önemli bölgesinin çehresi değişecek.
Ne yapılması gerekiyor?
* Dünya çapında bir müzeler mahallesi yaratmak. * Bir şehir ve üç dünyanın (Osmanlı, Bizans ve Klasik Dönem) hikayesini anlatmak. * Binalara ve peyzajlara orijinal anlamlarını yeniden kazandırmak.
* * *
Çalışmalar yıllara dağıtılmıştır.
Bu gerçekleştiği takdirde, İstanbul’da Sur-i Sultani’nin bulunduğu alan, bütün kültür ve sanat tarihimizin hepsini bir arada kapsayacaktır.
Dışarıdan da destek alabileceğiz, bize bakışlarında olumluya dönecekler.
Projeyi dinleyen, inceleyen uluslararası kuruluşların bunu beğenmeleri, bizim tarihi, kültürel miras konusunda yapacakları değerlendirmeleri yönlendirecektir.
Bu konuya nasıl bakıyorlar?
“Hayli gecikmiş bu görevi yerine getirmeyi amaçlayan Sur-i Sultani Stratejik Vizyonu, ICOMOS ve UNESCO standartlarında ve Museumsinsel, Smithsonian, Museumsquartier örneklerinde olduğu gibi Berlin, Viyana, Londra ve Paris’le aynı ligde yer alacak bir Müzeler Mahallesi yaratmayı öngörmektedir. Yani küçük çapta bir alan yönetimi çalışması söz konusudur. Nitekim İstanbul’un Dünya Miras Listesi’ndeki durumunu değerlendirmek üzere 30 Nisan 2009 tarihinde kentimize gelen UNESCO Heyeti, İstanbul 2010 Ajansı’nda yapılan sunumda Sur-i Sultani Stratejik Planı çalışmasını öğrenmekten çok olumlu etkilendiklerini ve bu sayede Tarihi Yarımada Alan Yönetimi konusunda daha iyimser bir beklentiye girdiklerini belirtmiştir.”
* * *
İstanbul gibi bir kentin bütüncül, kuşatıcı projelere gereksinim duyduğunu söylemeye gerek yok.
Ancak herkes bu bilinci taşımalı.
(*) Suay Aksoy, Kültürel Miras ve Müzeler Direktörü. İstanbul 2010 AKB Ajansı. Hürriyet, Yazı: Doğan Hızlan, 07.10.2009 |
||
MARC CHAGALL SERGİSİ PERA MÜZESİ'NDE
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 20. yüzyıl sanatçılarından Marc Chagall sergisine ev sahipliği yapacak.
Müzeden yapılan yazılı açıklamaya göre, "Chagall:
Yaşam ve Aşk" başlıklı
sergi, 23 Ekim'de ziyarete açılacak. Sergide,
sanatçının Kudüs
İsrail Müzesi'nin zengin koleksiyonundan bir
araya getirilen 160 baskı, desen ve resmi
görülebilecek. Cnn Türk, 07.10.2009 |
||
'ARKEOLOJİK ALANDA EN ÖNEMLİ BULUŞLAR'
Ünlü Fransız gazetesi Le Monde’un verdiği 8 sayfalık Türkiye ekinde yer alan yazılardan biri Yenikapı’da Marmaray kazılarında ortaya çıkarılan Bizans dönemine ait gemi mezarlığı konusuna ayrıldı.
Yazıda, ortaya çıkarılan eserler “gemicilik alanında şimdiye kadarki en önemli arkeolojik buluş” olarak nitelendi.
Milliyet, Haber: Sabetay Varol, 07.10.2009 |
|
|
HZ. İSA'NIN TARTIŞILAN KEFENİ
İtalya'nın Torino kentinde Vaftizci Yahya Kilisesi'ndeki bir kefen yüzyıllardır bilim insanlarını meşgul ediyor. Kefenin Hz. İsa çarmıhtan indirildikten sonra sarıldığı bez olduğuna inanılıyor ve Hristiyanlar İsa peygamberin kefenini görmek için bu kiliseye akın ediyor. Ancak bilim insanlarının "Torino Kefeni" üzerinde yaptığı son çalışma, Hıristiyan dünyasını pek mutlu etmedi çünkü kefenin sahte olduğu ve Hz. İsa'ya ait olmadığı belirtildi.
İtalyan La Repubblica gazetesine açıklama yapan kimya profesörü Luigi Garlaschelli, Torino Kefeni'nin sahte olduğunu kanıtladıklarını söyledi. Garlaschelli kendi ekibiyle birlikte sadece bir hafta gibi kısa bir süre içinde "Torino Kefeni'ne tıpa tıp benzeyen bir kefen yaptıklarını belirtti. Garlaschelli'ye göre Ortaçağ'da bir grup öğrenci, bir keten parçasını su ve buharla iyice yumuşattıktan sonra yüzü maskeli bir öğrencinin üzerine attılar ve 'Torino Kefeni'ni bu yöntemle elde etiller. 14 yüzyılda bile Torino Kefeni'nin sahte olduğu yönünde iddialar bulunuyor. Hürriyet, 07.10.2009 |
||
500 YILLIK TÜRKİYE HARİTASI 2.5 MİLYON TL'YE SATILDI Türkiye ve Akdeniz kıyılarını gösteren ve 16. yüzyıldan kalma, her biri 1 metreden büyük olan 2 harita, kimliği açıklanmayan bir alıcıya satıldı.
Christie's Müzayede Evi İslam Sanatları Müdürü William Robinson, müzayede öncesinde yaptığı açıklamada, birbirinin devamı olan haritalarla ilgili olarak, çok sayıda yıkanmış kağıdın özenle birleştirilmesi sonucu büyük ve detaylı bir harita yapılmasının, İslami sanat eserleri içinde oldukça olağan dışı olduğunu söyledi.
Christie's'in Londra'daki şubelerinden birinde yapılan ve tüm gün süren müzayedenin ilk bölümünde ise 13. yüzyıldan kalma Kur'an-ı Kerim 457 bin 250 sterline (yaklaşık 1 milyon 80 bin lira) satıldı. Muhammed bin İbrahim Mahmud El-Haddadi El-Tabari El-Amuli imzası taşıyan Kur'an-ı Kerim, bulunan en eski Kur'anlardan biri olma özelliğini taşıyor. Çoğunluğu Osmanlı dönemine ait İslami eserleri kapsayan açık artırmada, Selçuklu, Memluk, Timur ve Endülüs dönemi sanat eserleri de dünya koleksiyoncularına sunuldu.
"İslam ve Hint Dünyasının Sanatı" başlığıyla satışa sunulan 291 eser arasında dikkat çeken bir diğer eser ise gümüş ve altın kakmalı beyaz bronz sürahi oldu. Açık artırmaya telefonla katılan sanatseverlerin ilgi gösterdiği bronz sürahi 265 bin 250 sterline, 12. yüzyıldan kalma kuzeydoğu İran'a ait aslan şeklindeki bronz yağdanlık ise 181 bin 250 sterline alıcı buldu.
Dünkü müzayede için basılan katalogda, eserleri alarak Amerika'ya gidecek olan alıcılar için bir uyarı yazısı yer aldı. Amerika'nın İran'a ait ürünlerin ithal edilmesine izin vermediği hatırlatılan uyarıda, Amerika'ya bu eserleri götürmek isteyen alıcıların, İran'a ait eserleri satın almaması istendi. Müzayedede, İran'a ait 110 eser yer alırken, Türkiye'den de yaklaşık 90 eser satışa çıktı. Türk sanatseverlerin de ilgi gösterdiği gözlenen müzayedenin bitişinin ardından, satışı yapılan eserlerin tamamından toplam 5 milyon sterlin elde edildi Zaman, 07.10.2009 |
||
EFES'TE TEHLİKE
GİDERİLİYOR
Efes’teki pek çok kalıntının yüzyıl önce kazılmış ve o zamandan beri restore edilmemiş olduğunu ifade eden Dr. Sabine Ladstatter “ Özellikle şehrin merkezinde oldukça yüksek ayakta duran kalıntılar vardır ve korunum durumları oldukça kötüdür. Örneğin bunlardan bir tanesi Varius hamamı ve Aşk evi olarak bilinen yapıdır. Varius hamamı her gün binlerce turist tarafından ziyaret edilmekte, ziyaretçilerin içinde bulundukları tehlike ise bilinmemektedir. Diğer taraftan ziyaretçilerin sayısının çokluğu da anıtlara zarar vermektedir. Ziyaretçiler konulan bariyerleri geçmekte ve turizm için uygun olmayan alanlara girmektedirler. Bu nedenle kalıntıların güvenlik altına alınması çalışmaları daha da önem kazanmış ve bu çalışmalar başlatılmıştır. 2009 yılından itibaren Efes’te kalıntıların daimi korunmasına yönelik yeni bir proje sürdürülmektedir. Şehir merkezindeki kalıntıların tüm duvarları incelenecek, bir zarar tablosu çıkartılacak ve tehlikeli yerler adım adım güvenlik altına alınacaklardır.
Varius hamamındaki, genel latrine( tuvalet) ve aşk evi olarak adlandırılan yapılara öncelik verilmişve bu çalışmalar tamamlanmıştır. Ayrıca Yamaç Evler 2’nin kuzeyindeki Kuretler Caddesi boyunca uzanan alan da güvenlik altına alınmıştır. 2009 yılında çalışmaların yapıldığı diğer bir anıt Devlet Agorası’ndaki ( Meclis Binası) Bouleuterion’dur. Çalışmalara kazı bitiminden sonra da devam edilecek ve 2010 yılında da sürdürülecektir. Projenin amacı Efes’teki anıtların daimi olarak güvenlik altına alınması ve turistler için tehlikesiz hale getirilmesidir” dedi.Kalıntıların korunması açısından önem taşıyan Efes Büyük Tiyatrosu araştırma ve restorasyon çalışmalarının üç yıldır sürdüğünü belirten Enstitü Başkanı Ladstatter “Efes kazısının ana projesini Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ve Avusturya Bilimler Akademisi tarafından yapılmakta olan Efes’in büyük tiyatrosunun araştırma ve restorasyonu oluşturmaktadır. 2009 yılında ve önceki yıllarda Selçuk Belediyesi de bu çalışmalara finansal yardımda bulunmuştur. Tiyatronun yapı tarihine ilişkin çalışmalar yapılan kazılar ve mimari analizlerle tamamlanmıştır. Tiyatronun güneyinde girişlere çıkan masif bir merdiven tamamen ortaya çıkartılmıştır ve şuanda restorasyonu yapılmaktadır. Aynı şekilde yapının iç mekanlarında da çalışmalar tamamlanmıştır. Kuruldan alınan izne dayanarak tiyatronun iç mekanlarının temel sağlamlaştırma çalışmaları yapılmaktadır. Resoratör, mimar ve kalifiye işçilerden oluşan bir ekip boştaki her taşı sabitlemiş ve binanın durumunu gözden geçirmiştir. Bu çalışmalar gelecekte atılacak her türlü restorasyon çalışmasının temelini oluşturacaktır” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tiyatronun güneyindeki büyük statik problemler özel bir projelendirmeyi gerektirmiştir. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ve Convex/Istanbul ortak çalışması, Selçuk Belediyesinin finansal desteği ile problemlerin çözülmesine ve tehlikedeki yerlerin güvenliğinin sağlanmasına yönelik bir proje geliştirilmiş ve Kurul yetkililerine görüş bildirisi için iletilmiş ve olumlu cevap alınmıştır. Çalışmalara 2010 yılı baharında başlanacaktır. Tiyatronun tekrardan etkinliklere açılması için gereken rölöve dokümanları tamamlanmış ve Kurul’a iletilmiştir. Bu dokümanlara dayanarak bir genel proje üzerinde çalışılmaktadır, çok kademeli bir plan şimdiden yapılmış ve yetkili kişilerle tartışılmıştır” dedi.
Restorasyon nedeniyle tiyatronun üç yıldır etkinliklere kapalı olduğunu, üç kademeli bir plan dahilinde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Dr. Sabine Ladstatter “ Üç kademeli plan tiyatronun üçte ikisinin 2012’de açılmasını öngörmektedir. Bir yıl sonra yani 2013’de sahne arkası kısmı %100 kullanılabilir duruma gelecektir. Tiyatronun tam olarak açılması ve kullanılması için 2018 yılı öngörülmektedir. Bunun için özellikle yapının kuzey kısmında zaman gerektiren pek çok bilimsel araştırma yapılması gerekmektedir. Çalışmaların tamamlanması için gereken temel şart tüm yıl boyunca çalışmayı karşılayabilecek finansal güvence sağlanmasıdır “ dedi. Selçuk Bölge Haberleri, 06.10.2009 |
||
"YIKILMAK ÜZERE"
Malatya'nın Darende İlçesi Ozan Köyü'nde bulunan Ozan Mescidi'nin yıkılmak üzere olduğu bildirildi. Malatya Haber, 06.10.2009 |
||
35 MİLYON DOLARLIK MOZAİK MÜZESİ MART'TA AÇILACAK
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, kentte yapımı süren mozaik müzesinin, gelecek yılın mart ayında hizmete açılmasının planlandığını bildirdi.
Güzelbey, yaptığı açıklamada, 35 milyon dolar harcanarak tamamlanması beklenen Gaziantep Mozaik Müzesi'ni yaptırma kararını, Gaziantep'i bir turizm kenti yapma hayaliyle aldıklarını vurguladı.
Türkiye'nin en önde gelen sanayi, ticaret ve ihracat merkezlerinden biri olan Gaziantep'in çok zengin bir tarih ve kültürel mirasa da sahip bulunduğunu ifade eden Güzelbey, bu mirası turizm yoluyla değerlendirip ilin kalkınma ve gelişmesine yeni bir ivme kazandıracaklarını kaydetti.
Dünyada mozaik müzesi denilince akla Tunus'taki mozaik müzesinin geldiğini vurgulayan Güzelbey, 'Zeugma Antik Kenti'nden çıkarılan ve şaheser sayılan mozaiklerimiz var. Bu mozaikler sayesinde bizim müzemiz Tunus'taki müzeden daha muhteşem olacak' dedi.
Gaziantep Mozaik Müzesi'nin 40 bin metrekare alan üzerinde inşa edildiğini belirten Güzelbey, şunları kaydetti: 'Yaptığımız kompleks yalnızca Gaziantep Mozaik Müzesi olarak da hizmet vermeyecek. Gaziantep Arkeoloji Müzesi de bu komplekste yer alacak. Ayrıca komplekste kongre ve sergi salonları olacak. Tesis, Gaziantep'in kongre turizminde de atağa kalkmasına olanak sağlayacak. Tesisi bu yılın ekim ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı'na teslim edeceğiz. Teslimden sonra Zeugma mozaikleri ve diğer eserler buraya taşınacak. Gaziantep Mozaik Müzesi'nin gelecek yılın mart ayında ziyarete açılması planlanıyor.'Başkan Güzelbey, mozaik müzesi bünyesinde bir renovasyon merkezi ile mozaik okulu da açmayı hedeflediklerini bildirdi.Güzelbey, göreve geldikten sonra Gaziantep'e 5 müze kazandırdıklarını ifade ederek, kentin tarih ve kültürel mirasını değerlendirme çalışmalarını sürdürdüklerini bildirdi. Yeni Şafak, 06.10.2009 |
||
TARİHİ SÜMELA MANASTIRI'NI 191 BİN KİŞİ ZİYARET ETTİ
Doğu Karadeniz'de yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği turistik mekanların başında gelen Sümela Manastırı'nı, bu yıl 191 bin 472 turistin ziyaret ettiği bildirildi.
Kentin Maçka İlçesi Altındere Köyündeki Altındere Vadisi'ne hakim Karadağ'ın eteklerinde yer alan ve sarp bir kayalığa kurulan Sümela Manastırı, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
Trabzon Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerinden alınan bilgiye göre, geçen yılın ilk 8 ayında Sümela Manastırı, Ayasofya Müzesi ve Trabzon Müzesi'ni toplam 240 bin 932 yerli ve yabancı turist ziyaret etti. Bu yılın aynı döneminde, bu mekanlara, 267 bin 227 kişi ziyarette bulundu.
Doğu Karadeniz'e gelen turistlerin Uzungöl'den sonra en çok ziyaret ettikleri mekanlardan olan Sümela Manastırı'nı ise bu yılın ilk 8 ayında 191 bin 472 kişi ziyaret etti. Manastır, bu ziyaretçi sayısıyla kentteki müzeler içinde en çok ziyaret edilen mekan oldu. Bu yıl yaklaşık 15 bin yabancı turistin gezdiği Sümela Manastırı'na, en fazla Almanya, İngiltere, ABD, Japonya, Avustralya ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinin vatandaşları ilgi duydu. Zaman, 06.10.2009 |
||
MCLOUVRE!
Paris’teki Louvre Müzesi’nde McDonald’s restoranı açılacağı haberi, gastronomi ve güzel sanatlara verdiği önemle bilinen Fransızları kızdırdı. Milliyet, 06.10.2009 |
||
Habertürk, Haber: Ahmet Yukuş, 06.10.2009 |
||
DÜLÜK'TE PAHA BİÇİLMEZ ESERLER
Dülük Antik Kenti'nde 1997 yılından beri bilimsel kazı ve araştırmalar yapan Alman Münster Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Engelbert Winter başkanlığında gerçekleştirilen kazı çalışmalarında, değişik ülkelerden gelen toplam 18 Arkeolog görev yaptı. Bu yıl ki çalışmalarda MÖ 300-100 yıllarına kalıntılar bulunduğu ve bu buluntuların içerisinde en önemlisinin Jüpiter Dolichenus heykelciği olduğu ifade edildi.
Kazı çalışmalarının değerlendirmesini yapan Başkan Fadıloğlu, dünyanın günümüze ulaşmış en eski yerleşim merkezlerinden birisi olarak kabul edilen Dülük Antik Kenti'ndeki kazı çalışmalarının tamamlanmasıyla yeni bir kültürel mirasın ortaya çıkacağını ifade etti. Dülük Antik Kenti'nde geçmiş yıllarda yapılan çalışmalarla gün yüzüne çıkartılan buluntuların tarihsel anlamda büyük önem taşıdığını anlatan Başkan Fadıloğlu, "Kazı Başkanımız Prof.Dr. Engelbert Winter başta olmak üzere değişik ülkelerden ilimize gelen arkeologlara özenli çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum. Önümüzdeki 3 yıl için de kazı çalışmalarının gün sayısını artırmaya çalışacağız" dedi.
Başkan Fadıloğlu, yakından incelediği eserlerin bu bölgenin tarihine ışık tutacak nitelikte olduğunu da vurgulayarak, "Kazı başkanımızdan aldığımız bilgiye göre, bu yıl ki en önemli buluntu Jüpiter Dolichenus heykelciği olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra MÖ 300 yıllarına ait olduğu ifade edilen, boncuk, damga mühür, sikkeler, yazıt parçaları, silindir mühür, kandil, mimari sütunlar, süngü ve değişik bronz eserler gün yüzüne çıkartıldı" şeklinde konuştu.
Münster Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Engelbert Winter ise burada çok önemli mimari eserler bulduk. Bunların tamamı bilimsel olarak çalışılması gerekiyor. Bundan sonraki süreçte masa başında bunlar üzerinde çalışacağız. Bu da çok zor ama önümüzdeki yıl kazı çalışmalarında bizlere daha çok yardımcı olacaktır. Önümüzdeki dönemde daha önemli ve değerli eserleri bulacağımızı ümit ediyorum. Şahsın ve ekibim adına Şehitkamil Belediyesi'ne buraya verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum" dedi. Gaziantep 27 Gazetesi, 06.10.2009 |
||
|
DARPHANE GİBİ MÜZE
Avrupa’nın en iyi
sekiz müzesi arasında yer alan Bodrum Sualtı
Arkeoloji Müzesi’ni yılın ilk dokuz ayında 207 bin
137 binden fazla kişi ziyaret etti ve 1 milyon 4004
bin 990 TL gelir elde edildi. Milliyet, 06.10.2009 |
|
KAVAFLAR ÇARŞISI'NIN ONARIMI TAMAMLANDI
İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1981 yılında tescillenen Kavaflar Çarşısı'nın restorasyon çalışmaları tamamlandı. Onarımın bitmesiyle, 1929 yılında inşa edilen Fevzipaşa Bulvarı'ndaki Kavaflar Çarşısı, eski hareketli günlerine döndü. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan'a teşekkür eden çarşı esnafı, restore edilen Kavaflar Çarşısı'nın bozulmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
Yeni Asır, 06.10.2009 |
||
KÜLTEPE KAZISI
AYDINLATIYOR Malatya Haber, 06.10.2009 |
||
TOPKAPI SARAYI'NDA 2. FERİYE DÖNEMİ
Odun deposu,
karakol, gecekondu ve restoran... Çırağan Sarayı'nın
Feriye Karakolu'nu restore edip restorana çeviren
Üstün Karabol ve Vedat Başaran 14 sene sonra bu defa
Topkapı Sarayı'nın karakolunu restoran yaptı. Klasik
Osmanlı mutfağıyla tanınan Feriye'nin aksine Osmanlı
Mutfağı'nın çağdaş yorumlarını sunacak olan Karakol
Restaurant, ziyaretçilerini lezzetli bir zaman
yolculuğuna çıkarıyor. Zira restoranın bahçesindeki
kalıntılar 5'inci yüzyıla ait Piskopos Sarayı'nın
sırlarını da gün ışığına çıkarıyor. Zaman, 05.10.2009 |
||
STONEHENGE'İN KIZKARDEŞİ VARMIŞ
İngiliz Sheffield
Üniversitesi’nden arkeologlar, Stonehenge’in
minyatür kız kardeşini buldu. Milliyet, 05.10.2009 |
|
|
HİTİTLERİN GÖRKEMİ CANLANIYOR Sadıkhacı Beldesi Belediye Başkanı Şakir Özel, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ziyaret ettiği bir mekan olan Hitit kutsal anıt ve havuzu Eflatunpınar'ın tam olarak turizme açılamadığını belirtti. Geçen yıllarda kazı çalışmaları tamamlandıktan sonra açık hava müzesi olarak turizme kazandırılacağı belirtilen tarihi mekana en sonunda İl Özel İdaresinin sahip çıktığını kaydeden Özel, yaklaşık 2 ay önce İl Özel İdaresince oluşturulan komisyonun tarihi mekanı ziyaret ettiğini ve çalışmalar konusunda bölgede incelemelerde bulunduğunu ifade etti.
Özel, 2010 yılında çalışmaların başlatılıp Eflatunpınar'ın açık hava müzesi haline getirilmesiyle başta Beyşehir olmak üzere Konya turizmine önemli katkıda bulunacağını belirtti. Ayrılan parayla bir süre daha kazı çalışması yapılacağını ifade eden Özel, turistlerin konaklaması için tesis, çevre düzenlemesi ve aydınlatma çalışması yapılacağını sözlerine ekledi.
Eflatunpınar Konya Müze Müdürlüğü, 1996 yılında anıtın çevresinde kazı çalışmaları yaptı. Çalışmalar sonucu, anıtın dikdörtgen planlı bir havuzun bir bölümünü oluşturduğunu belirlendi. Müze Müdürlüğünce 1998 yılında yaptırılan çalışmalarda, anıtın alt kısmında 5 kabartma daha olduğu tespit edildi. Anıtın çevresindeki 3 bin yıllık 25 ton ağırlığındaki taştan boğa ise 2002 yılında yapılan çalışmalarla ayağa kaldırıldı.
Dünyada benzeri olmadığı belirtilen, doğal sit alanı olarak koruma altında alınan tarihi anıt ve çevresinde yıllar önce başlatılan arkeolojik çalışmalar, ödenek yetersizliği nedeniyle tamamlanamadı. Ntvmsnbc, 05.10.2009 |
||
|
TARİH YOK OLUYORDU
Tarihi Orta Hamam’da kazan dairesinde çıkan yangın, kısa sürede kontrol altına alındı.
Bolu Olay, 05.10.2009 |
|
"UYGARLIK YIP VE YAP'LA İFADE EDİLEMEZ"
Mimarlar
Odası Ankara Şubesi, Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay'ın Ankara Atatürk Kültür
Merkezi'ndeki (AKM) müze ve sergi kompleksinin
yıkılacağı yönündeki açıklamasına tepki gösterdi.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay'ın Ankara Atatürk Kültür
Merkezi'ndeki (AKM) müze ve sergi kompleksinin
yıkılacağı yönündeki açıklamasına tepki gösterdi.
Oda tarafından yapılan açıklamada, AKM'nin yıllarca
amacı dışında kullanılmasına göz yumanların şimdi "AKM
işlevsizleşmiştir" demelerini eleştirildi. Evrensel, 05.10.2009 |
||
KÜLTÜREL MİRASI ONARMAKLA İŞ BİTMEZ, ONLARI YAŞAMIN BİRER PARÇASI HALİNE GETİRMELİYİZ
Esra Nilgün
Mirze, 2010 Kültür Başkenti için "41 derece - 29
derece İstanbul Network" adlı bir proje hazırladı.
Projenin mekanı olarak da Hasköy'deki Mayor
Sinagogu'nu seçti. 1950 yılından beri amacı dışında
kullanılan sinagogun içinde kauçuk ve döküm
atölyesi, bahçesinde çarpık yapılar var. Vatan, Haber: Elif Ergu, 05.10.2009 |
||
KANALİZASYON ÇALIŞMASINDA BİR KÜP ALTIN BULUNDU
Mardin'in Kızıltepe İlçesi'ne bağlı Sürekli Köyü'nde yürütülen kanalizasyon çalışması sırasında Osmanlı dönemine ait bir küp altın bulundu. Olayın duyulmasının ardından Sürekli Köyü, meraklıların akınına uğradı.
Mardin'in Kızıltepe ile Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçeleri arasındaki karayolu üzerinde bulunan, Kızıltepe'den 25 kilometre uzaklıktaki 120 haneli Sürekli Köyü'nde, Mardin İl Özel İdaresi ve Kızıltepe Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından yürütülen kanalizasyon çalışması sırasında Osmanlı dönemine ait altınlar bulundu. Kepçe ile yapılan kazı sırasında iki metre derinlikte, bir küp altın bulundu. İşçilerin Jandarmaya haber vermesi üzerine, İlçe Jandarma Komutanlığı'na bağlı ekipler köye gelerek, tedbir aldı. Jandarma, köye ve özellikle altınların bulunduğu bölgeye kimseyi yaklaştırmadı. Olayı duyan meraklı yüzlerce kişi Sürekli Köyü'ne akın etti.
Sayısı konusunda henüz bir açıklamanın yapılmayan altınlar ve küpün incelenmesi için Mardin Müzesi'nde görevli arkeologlar köye çağrıldı. Alınan karar üzerine altınların bulunduğu alandaki kanalizasyon kazısı ikinci bir emre kadar durdurulurken, yeni bulgulara raslanma ihtimaline karşı, altınların bulunduğu alandaki kazıların genişletilmesi kararlaştırıldı. Güvenlik bantlarıyla çevrelenen olay yerinde, Kızıltepe Kaymakamlığı'nın kazının yapılacağı alanı tel örgü ile kapatmaya hazırlandığı öğrenildi. Hürriyet, Haber: Nezir Güneş, 04.10.2009 Hürriyet, Haber: Nezir Güneş, 07.10.2009
Mardin Müze Müdürü Nihat Erdoğan, Kızıltepe'nin Sürekli Köyü'ndeki kazılarda kültür varlıklarının olduğu 3. toprak kasenin bulunduğunu ve duvar kalıntılarına rastladıklarını söyledi. Erdoğan, “104'ü altın 300 dolayında boncuk, bilezik ve ziynet eşyası bulduk” dedi. Hazineyle şaşkına dönen köylüler ise, "Her yıl pamuk toplamaya giderdik. Yıllardır hazinenin üzerinde oturuyormuşuz da haberimiz yokmuş. Köyümüz koruma altına alınsın. Sağlık ocağı ve yol istiyoruz” dediler. Yeni Şafak, 08.10.2009 Kazılarda iki küp daha bulundu. İçi muska, gümüş kolye ve sikke dolusu küpler toprak altından çıkarıldı. Yapılan çalışmalarda milattan önce 3 bin yılına ait bir höyüğün izine de rastlandı. Mardin Müze İl Müdürü Nihat Erdoğan, Sürekli'de toplam 104 altın sikke olmak üzere, 300 parça gümüş, bronz sikke, boncuk, bilezik ve ziynet eşyasından oluşan kültür varlıklarına ulaştıklarını söyledi. Zaman, 09.10.2009 |
||
KIBYRA'DAKİ MEDUSA BAŞI DÜNYADA TEK
Burdur'un Gölhisar İlçesi'ndeki Kibyra Antik Kenti'nde bu sene gün yüzüne çıkan Medusa başı motifli döşemenin büyüklüğü ve renkli mermerlerden yapılmış olması bakımından dünyada tek olduğu bildirildi.
Döşeme ile ilgili bilgi veren Prof.Dr. Fahri Işık, "Medusa başı, Zeugma'nın Çingene kızı ve Ayasofya'nın meleği kadar önemli. Orkestra salonlarında mermer döşeme vardı. Ancak ilk defa resim olarak mermer döşemeye burada rastlanıldı." dedi. Yrd. Doç.Dr. Şükrü Özüdoğru da "Yılanlardan oluşan saçlarıyla ve bakışlarıyla insanları taşa çevirdiğine inanılan Medusa başını görenler mitolojideki gibi taş kesiliyor." diye konuştu. Zaman, Haber: Mustafa Yıldız, 05.10.2009 |
||
|
AYA İRİNİ'YE 2010 ONARIMI
Topkapı Sarayı'nın dış avlusunda yer alan Aya İrini Müzesi'nin dış cephesi, İstanbul 2010 Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında onarılacak. Ayasoyfa Müzesi Başkanı Doç.Dr. A. Haluk Dursun, Ayasofya grubuna bağlı olan Aya İrini Müzesi'nde yapılacak dış cephe bakım ve onarım çalışmalarının bütçesinin 2010 Ajansı tarafından karşılanacağını, ihale işlemlerinin bittiğini ve çalışmaların bu ay içerisinde başlayacağını belirtti. Dursun, müzenin İstanbul'un birinci tepesinde bulunduğunu ve deprem bölgesinde yer alması nedeniyle hem zemindeki oynamalara, hem de hava etkenlerine açık bir bina olduğu için zarar gördüğünü söyledi. Sabah, 05.10.2009 |
|
ORTAK ATAYA ADIM ADIM
Geçtiğimiz Cuma günü Science dergisinin özel bir sayıyla hakkında yapılan çalışmalara yer verdiği ve Ardi takma adı verilen 4,4 milyon yaşındaki fosil, bulunan en eski insanımsı fosil olmamasına rağmen şimdiye kadar bulunanlar arasında en tama yakını olması dolayısıyla büyük bir önem taşıyor.
Ardi’nin bulunan kafatası, diş, bacak, ayak, kol, el ve kalça kemikleri boyunun yaklaşık 1 metre civarında olduğunu, iki ayak üzerinde yürüyebildiğini ama aynı zamanda ayak başparmaklarının özel yapısı sayesinde ağaçlar üzerinde de gezebildiğini gösteriyor. Özellikle kalça kemiklerinin incelenmesinden bulunan fosilin bir dişi olduğu ortaya çıkıyor.
Araştırma ekibinden C. Owen Lovejoy, Ardi’nin bulunması ve üzerinde yapılan çalışmaları “Bu, evrimsel biyolojide yer alan en önemli tür olabilir” sözleriyle değerlendiriyor. Ardi, ilk insanımsıların neye benzedikleri konusunda sunduğu verilerle Owen Lojejoy’un bu değerlendirmesini doğrular nitelikte.
Evrim karşıtı yaratılışçı görüş, evrim teorisini savunanların insanın maymundan geldiğini iddia ettiklerini, ama yıllardır uğraşmalarına rağmen bir türlü aradaki “kayıp halkayı” bulamadıklarını ve bu durumun evrim teorisini çürüttüğünü sürekli olarak öne çıkartıyor.
Ne Charles Darwin ne de sonrasında gelen evrimciler insanın maymundan geldiği yönünde bir iddiaya sahipler. Aksine, bilim insanlarının bu iddiayı bilim dışı olarak nitelendirdikleri biliniyor. Genel kabul gören yaklaşım, insan ve maymunun “ortak bir ata”ya sahip oldukları yönünde; bu yüzden “kayıp halka” kavramı evrimciler tarafından şiddetle reddediliyor. Ardi ile ilgili yapılan çalışmaların bulduğu en önemli sonuç, ortak bir atanın kesin olduğunun karşı çıkılamayacak bir çıplaklıkta gözler önüne serilmiş olması.
Ardi’nin ayakları üzerinde durabilmesi, çene yapısında bugünün insanlarıyla benzerlikler düşünüldüğünde bu ortak atanın şimdiye kadar tahmin edilenden çok daha fazla maymun yerine insanımsılara benzediği ortaya çıkartıyor. Çalışmayı yorumlayan birçok bilim insanı, yaratılışçılarla dalga da geçerek “insanlar maymundan değil, maymunlar insandan gelmiş” yorumunda bulunuyor. Haber Sol, 04.10.2009 |
||
KANUNİ'NİN KALBİ ARANIYOR
İstanbul Üniversitesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın 1566 yılında 72 yaşındayken hayatını kaybettiği Macaristan’daki Zigetvar Kalesi çevresine gömülü olan iç organlarını araştırıyor.
Kanuni Sultan Süleyman, Zigetvar Kalesi’nin kuşatması sırasında hayatını kaybedince, askerler arasında moral bozukluğu yaratmaması için ölüm haberi gizlendi.
Dr. Elçil ile Macaristan Pecs Üniversitesi’nden Hancz Erika, yıllardır sorulan bu sorunun cevabını bulmak için geçtiğimiz haziran ayında kolları sıvadı.
Milliyet, Haber: Ömer Erbil, 04.10.2009 |
||
YEŞİL TÜRBE BANYO FAYANSLARINDAN KURTULDU
Ahşap pencere ve kapılar temizlendi, kubbe kasnağı sağlamlaştırıldı, mihrap tarafındaki çatlak, özel dikiş atılıp enjeksiyon sistemi ile bütünleştirildi. Yeşil Türbe geçtiğimiz günlerde yapılan bir törenle ziyaretçilere açıldı. Esas açılış ise çevre düzenlemesinin tamamlanması ile bu ayın sonunda.
Yeşil Türbe, Osmanlı mimarisinde dış duvarlarının tümü çini ile kaplı tek türbe. Bu sembol yapı, 3 yıldır restorasyondaydı. Bursa Valiliği'nce başlatılan çalışmalar nihayet tamamlandı. Türbeyi orijinal kimliğine kavuşturmak 2 milyon liraya maloldu.
Dış çinilerin üretimi epey zaman aldı. Çünkü
teklif veren şirketler yeterli görülmedi. Sonunda
görev Anikya İznik Çini'ye kaldı. Şirketin ortağı ve
Tasarım, Üretim Grup Başkanı Nejla Anıl, süreci
şöyle anlatıyor:
Dünya mirası kültürel varlıkları arasında yer alan Yeşil Türbe, Yıldırım Beyazıt'ın oğlu Çelebi Sultan Mehmed tarafından 1421'de yaptırıldı. Mimarı Hacı İvaz Paşa, nakkaşları ise Ali bin İlyas Ali ile Mehmed el Mecnun. Türk mezar anıtlarının en gösterişlilerinden.
Yeşil Türbe'nin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait, işletmesi Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda. Yenileme izninin alınması tam bir yılan hikayesi. Çalışmalar 1985'te resmileşti. Zamanın valisi Zekai Gümüşdiş'ti. Erdoğan Şahinoğlu, Erol Çakır, Necati Çetinkaya, Rıdvan Yenişen, Orhan Taşanlar, Ali Fuat Güven ve Oğuz Kağan Köksal dönemlerinde de gündeme geldi. Toplam 21 yıllık sürecin sonunda projenin Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan geçmesi sağlandı.
Çelebi Sultan Mehmet'in vefatından 253 yıl sonra Hassa Mimarı Elhac Mustafa Bin Abidin tarafından onarıldı. Diğer onarımlar ise 1769'da Mimar Es-Seyyit Elhac Şerif Efendi, 1864-1867 arasında Leon Parville ve 1904'te Osman Hamdi Bey'in katkılarıyla Asım Kömürcüoğlu tarafından yapıldı. 1941 ve 1943'te mimar Macit Rüştü Kural tarafından yenilendi. 1980'li yıllardaki onarımlar Vakıflar Bursa Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildi. 1985'te düşen ve kırılan çiniler bir fabrikadan alınan seramiklerle tamir edildi.
Türbenin bir başka özelliği ise günümüze ulaşan en muhteşem çinilerle bezeli bir mihraba sahip olması. Sekizgen duvarlı mekanın ortasında Çelebi Sultan Mehmed'in sandukası yer alıyor. Üzerinde kabartma sülüs celisi ile yazılı kitabesi var. Yanında oğulları Mustafa, Mahmud'a ve Yusuf'a ait sandukalar yer alıyor. Arkasında kızı Selçuk Hatun'un kabartma kitabeli sandukası, kızı Sitti Hatun'un (Safiye) beyaz zemin üzerine lacivert motifli, altıgen ve üçgen çinilerle kaplı sandukası, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatun'un sandukaları bulunuyor. Hürriyet Pazar, Haber: Cahit Akyol, 04.10.2009 |
||
T-REX DE EKONOMİK KRİZ KURBANI
Korkunç "T-Rex"
dinozoru da
ABD'deki ekonomik krize yenildi. Cnn Türk, 04.10.2009 |
|
|
MEGA MÜZE DEĞİL, MÜZELER VADİSİ
Kuruluş yeri olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Bahribaba Parkı'nı, İzmir'deki bazı kuruluşların ise İnciraltı'nı, Agora'yı hatta İkiçeşmelik Caddesi'ndeki katlı otoparkı önerdiği "Mega Müze", bir müzeler vadisi olarak planlanıyor. Ege Uygarlıklar Müzesi adını taşıyacak mega müze konusunda detaylar belli oluyor.
Yeni Asır, 03.10.2009 |
||
5 BİN YILLIK HÖYÜĞÜ KÖYLÜLER ORTAYA ÇIKARDI
Kütahya'da, Seyitömer beldesi yakınında kömür tabakaları üzerinde dekapaj yapılırken köylülerin eski eserler bulunduğunu fark etmesi üzerine ortaya çıkarılan höyükte kurtarma kazısı başlatıldı. Kütahya Müze Müdürlüğünde görevli arkeolog Özcan Şimşek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, höyüğün, merkeze bağlı Arslanlı Köyü yakınında, Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Genel Müdürlüğüne bağlı Seyitömer Linyitleri İşletmesi (SLİ) arazisinde yer aldığını söyledi.
Burada iş makinesiyle dekapaj yapılırken eski eserler bulunduğunu Ağızören Köyünden birkaç vatandaşın fark ettiğini ve durumu Kütahya Müze Müdürlüğüne bildirdiklerini belirten Şimşek, arkeologların incelemesi sonrasında höyük olduğuna karar verilen tepenin kazılması için Kültür ve Turizm Bakanlığına başvurulduğunu ifade etti.
Şimşek, Bakanlıkça onay verilmesinin ardından bir ay önce 30 işçiyle kazılara başlandığını ifade ederek, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünün, Seyitömer Höyüğü'nde yürüttüğü kazılarda görevli öğretim üyeleri ve işçilerin dahil olmasıyla kazı ekibinin genişlediğini anlattı.
''Dragline'' adı verilen iş makinesinin yer değiştirmesi birkaç ay sürdüğünden bu makinenin şu anda çalışamaz durumda olduğunu dile getiren Şimşek, kurtarma kazısını kısa sürede bitirip kömür çıkarılmasına devam edilmesinin hedeflendiğini belirtti.
Şimşek, şöyle konuştu: ''Dekapaj sırasında tarihi buluntular olduğunu gören bazı köylülerin durumu bildirmesiyle höyükte kurtarma kazısına başladık. Bir aydır yürüttüğümüz çalışmalara SLİ, her türlü desteği sağladı. Ayrıca DPÜ Arkeoloji Bölümünden öğretim üyeleri ve öğrenciler de destek verdi. 2 Ekimden bu yana 130 işçiyle devam ettirdiğimiz kazıyı 11 Kasıma kadar bitirmeyi hedefliyoruz.
Höyüğün üst bölümlerinde Roma dönemine ait evler ve mekanlar olduğunu ifade eden arkeolog Özcan Şimşek, ''Daha alt bölümlerde Erken ya da Orta Tunç Çağı yerleşmeleri olduğunu buluntulardan anlayabiliyoruz. Yani burada günümüzden 5 bin yıl öncesine ait yerleşme var. En son yerleşmenin MS 3-4'üncü yüzyılda Roma döneminde olduğunu sanıyoruz'' dedi.
DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Nejat Bilgen de 2006'dan bu yana her yıl 6'şar aylık dönemlerde yürüttükleri Seyitömer Höyüğü'ndeki kazı çalışmalarının bu yılki bölümünü 11 Kasımda tamamlamayı hedeflediklerini, ancak öğretim üyesi, öğrenci ve işçileri yeni bulunan höyüğe yönlendirdiklerini bildirdi.
Seyitömer Höyüğü'ne yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta yeni bulunan höyüğün, SLİ'nin kömür çıkarma çalışmalarını etkilediği için bir an önce kaldırılması gerektiğini belirten Prof.Dr. Bilgen, burada bir ay çalışıp kurtarma kazısını tamamlamayı hedeflediklerini anlattı.
Prof.Dr. Bilgen, dekapaj sırasında höyükte bulunan çok sayıda tarihi eserin tahrip olduğunu dile getirerek, ''Bu höyüğün yaklaşık 2 metre yükseklik, 2 bin metre kare alana sahip olduğunu tahmin ediyoruz'' dedi.
Seyitömer Höyüğü ile bu höyük arasında bağlantı olduğu yönünde ip uçları elde ettiklerini anımsatan Prof.Dr. Bilgen, şöyle devam etti: ''Seyitömer Höyüğü ile burası arasında kesinlikle bağlantı var. Seyitömer Höyüğü çok büyük bir üretim yeri. Asıl ticaretin döndüğü, büyük atölyelerde seramik, metal ve kile dayalı üretim yapılan, her şeyin asıl üretildiği yer burası. Diğeri daha küçük ve belki çok uzun dönem oturulmamış. Ancak uzun dönemler tarım yapılmış. Orada bulunan seramiklerle buradaki buluntular arasında bir paralellik olduğunu düşünüyoruz. Bu iki höyükte yaşayanların mutlaka kültürel bir işbirliği halinde olduğunu anlıyoruz.'' Zaman, 03.10.2009 |
||
"BİZANS'TAN İSTANBUL'A: İKİ KITANIN LİMANI" ADLI EV
SERGİ GRAND PALAIS'DE AÇILIYOR Fransa'da Türkiye Mevsimi kapsamında Ekim ayında Paris'te Türkiye rüzgarı esecek. 6-11 Ekim tarihleri arasında Paris'in dünyaca ünlü sembolü Eyfel Kulesi Türk bayrağının renkleriyle, kırmızı ve beyaz olarak aydınlatılacak.
Fransa'da Türkiye Mevsimi kapsamında Ekim ayında gerçekleştirilecek bir başka büyük etkinlik ise Paris'in en prestijli sergi mekanlarından Grand Palais'de açılacak dev İstanbul sergisi olacak. Grand Palais, Fransa'da Türkiye Mevsimi Sergiler Direktörü ve Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer'in küratörlüğünde düzenlenen "Bizans'tan İstanbul'a: İki Kıtanın Limanı" başlıklı sergiye üç ay boyunca ev sahipliği yapacak.
Fransa Ulusal Müzeler Birliği ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın desteğiyle gerçekleştirilen sergi 9 Ekim Cuma günü her iki ülkenin cumhurbaşkanlarının katılacağı bir törenle açılacak.
Byzantium'dan Nea'ya, Constantinople'den Konstantiniyye'ye, İstanbul'un sekiz bin yıllık tarihine tanıklık edecek sergi, 25 Ocak 2010 tarihine kadar açık kalacak. Sergi, Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Türk ve İslam Eserleri ve Ayasofya Müzelerinin yanı sıra, Louvre Müzesi, Fransa Ulusal Kütüphanesi gibi Fransız kurumlarıyla, önde gelen Avrupa müzelerinin koleksiyonlarından seçilen dikilitaş, el yazmaları, gravürler, elbiseler, günlük mutfak gereçleri, kitaplar ve ikonlardan oluşan 500'den fazla eseri bir araya getiriyor.
İstanbul'da metro istasyonunun inşaatı sırasında Yenikapı'da bulunan Theodosus limanına da özel bir yer ayrılacak "Bizans'tan İstanbul'a: İki Kıtanın Limanı" başlıklı sergi, İstanbul'un başkent olduğu en görkemli dönemlere kronolojik olarak ışık tutacak.
Serginin küratörü Dr. Nazan Ölçer, serginin kataloğunda yer alan önsözünde "İstanbul'u bir serginin kahramanı yapmaya kalkışırken, bunun zor bir proje olacağını bilerek ise koyulduk. Sergide, bu zengin geçmişi ve kenti oluşturan kalabalık cemaat yapısını en iyi yansıtan bulguları göstermeyi tercih ettik. Kentin eşsiz mozaiğini bir nebze anlaşılır kılmaya çalıştık. Amacımız, yalnızca Roma, Bizans ve Osmanlı tarihini anlatmak olamazdı. Kentin uzun geçmişinde onu biçimleyen, yapılandırıp günümüze ulaştırırken sivrilen şahsiyetleri ve evrelerini de sergiye taşımak istedik" dedi.
Fransa'da Türkiye Mevsimi güncel ve klasik müzik, edebiyat, güncel sanat, fotoğraf, sinema, tiyatro, dans, gastronomi, spor, eğitim, fikir tartışmaları, tasarım ve moda gibi farklı disiplinlerdeki etkinliklerle 31 Mart 2010 tarihine kadar devam edecek. Arkitera, 02.10.2009 |
||
İSLAM SANAT ESERLERİ LONDRA'DA
İslam sanat eserleri Londra'da artırmaya çıkacak. 16'ıncı yüzyıldan kalma harita yaklaşık 750 bin TL'den artırmaya sunulacak.
Dünyanın en büyük müzayede salonlarından Christie's'de 6 Ekimde değerli İslam sanat eserleri açık artırmaya çıkacak.
Çoğu Osmanlı dönemine ait İslam eserlerini kapsayan açık artırmada, Selçuklu, Memlük, Timur ve Endülüs dönemi sanat eserleri de dünya koleksiyoncularına sunulacak.
"İslam ve Hint Dünyasının Sanatı" başlığı altında artırmaya çıkacak yüzlerce parça arasında, türünün en nadir örneklerinden biri olarak kabul edilen, elle çizilmiş, iki parçadan oluşan, Türkiye ve Akdeniz'in de bulunduğu harita da yer alıyor. Ayrıca İznik çini tabakları ve Osmanlı dönemine ait el yazmaları, savaş malzemeleri ve çeşitli takılar da müzayedede öne çıkacak eserler olarak göze çarpıyor.
Türkiye ve Akdeniz kıyılarını da gösteren, her biri 1 metreden büyük olan iki parçadan oluşan ve 16. yüzyıldan kaldığı tahmin edilen harita, yaklaşık 750 bin TL'den artırmaya çıkacak.
Christie's Müzayede Evi İslam Sanatları Müdürü William Robinson, haritayla ilgili olarak, birden fazla kağıdın özenle birleştirilmesi sonucu büyük ve detaylı bir haritanın hazırlanmasının, İslam sanat eserleri arasında olağandışı olduğunu söyledi.
Müzayede için özel olarak hazırlanan 210 sayfalık kitabın kapağını fotoğrafıyla süsleyen altın kaplama, gümüş mini maşrapa ile ilgili de bilgi veren Robinson, hayvan figürleri ile süslü maşrapa üzerinde Sultan Murat'ın tuğrasının bulunduğuna dikkati çekti. Maşrapanın III. ya da IV. Murat dönemine ait olduğu tahmin ediliyor.
Müzayedede yoğun ilgi görmesi beklenen diğer bir eser de 13. yüzyıldan kalma olduğu tahmin edilen, Muhammed Bin İbrahim Mahmud El-Haddadi El-Tabari El-Amuli imzasını taşıyan ve yaklaşık 500 bin TL ile artırmaya çıkacak el yazması Kuran-ı Kerim.
Arttırmanın göze çarpan diğer parçaları arasında ise gümüş ve altın kakmalı beyaz bronz sürahi, aslan şeklindeki bronz yağdanlık, Yıldırım Beyazıt'ın oğlu Musa Çelebi'nin yağlı boya portresi, oymalı duvar ve tavan süslemeleri ile dikkat çeken Şam Odası ve 1540 yılına ait çinili İznik tabağı bulunuyor.
En eskisi 7. yüzyıldan kalma olan 250'den fazla eserin, antika koleksiyoncuları ile yatırım amacıyla eserlerle ilgilenen kurumlar tarafından büyük ilgi görmesi bekleniyor. Eserlerin sergilendiği ilk gün, sergi salonunda eserlerle yakından ilgilenen ve özelliklerini not eden Türk vatandaşları da dikkati çekti. Hürriyet, 02.10.2009 |
||
ODUNPAZARI ŞİMDİ KÜLTÜR VE TURİZM MERKEZİ Zaman, 02.10.2009 |
||
İSTANBUL'DA BİR ÜNLÜLER MEZARLIĞI |
||
KORUMA KURULU ÇAMURA YATTI!
İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 25 Eylül’de yaptığı toplantıda “Allianoi’de ortaya çıkarılan kültür varlıklarını korumak için en uygun yöntemin mille kaplamak olduğu, mille kaplandıktan sonra da Yortanlı Barajı’nda su tutulmasında bir sakınca olmayacağı” kararına vardı.
Evrensel, 02.10.2009 |
||
530 YILLIK ATA YADİGARI CAMİ RESTORE EDİLİYOR
Sakarya'nın Kaynarca İlçesi'nde bulunan 530 yıllık Şeyh Muslihiddin Camii'nin restorasyon çalışmaları başladı. Kaynarca Kaymakamı Ersin Eroğlu, Büyük Kaynarca Köyü'nde 15. yüzyılda inşa edilen Şeyh Muslihiddin Camii'nin Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Vakfı'nca (ÇEKÜL) hazırlanan rölöve çalışmasının, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nca onaylanmasının ardından restorasyon çalışmalarına başlandığını söyledi. Zaman, 02.10.2009 |
||
ANİ SİZLERE EMANET
Birgün, Yazı: Çare Olgun Çalışkan, 02.10.2009 |
|
|
Karatepe |
...1947
|
|
.. | TAY Projesi . Kuruçeşme Cad. 67/B 34345 Kuruçeşme İstanbul Tel: 0 (212) 265 7858 - Faks: 0 (212) 287 1298 e.posta: info@tayproject.org |
Copyright©1998 TAY Projesi |