Tanım: Mimari Evreler: Sur duvarı 6. yy başlarında, 502-506 yıllarında (Croke 1982, 73-74) İmparator Anastasius (491-518) tarafından inşa ettirilmiştir. Barbar akınlarından ve 557 yılındaki depremlerden zarar gören sur duvarı, Iustinianus döneminde iki defa restorasyon geçirmiştir [Crow-Ricci 1997:239-240]. Bizans kaynaklarına göre Anastasius Suru, imparatorlar tarafından tamir ettirilmiş olmakla beraber, bunların şehrin korunmasında fazla bir faydası olmamıştır. Bu onarımlar 10. veya 11. yy'a kadar sürmüştür [Dirimtekin 1948:9; Harrison 1970:78].
Mimari Özellikler: Surun güney ucu, Silivri'nin batısındaki Karınca Burnu'ndan başlar. Buradan kuzeye doğru, Kale Yolu boyunca alçak bir sırtta devam eder. Sırt, Kurfalı'ya kadar zorlukla karşılaşmadan takip edilebilir, burada sur duvarı küçük tepecikler ve molozla dolu çukurlar halinde görülebilir. Daha sonra tren hattı boyunca kısa da olsa görmek mümkündür. Duvar, kuzeye yönelir ve buradan itibaren kalıntılarının iyi şekilde korunduğu ormanlık arazi başlar. Burada arazi daha engebelidir. Duvar, buradan itibaren dolambaçlı (yılankavi) bir hat oluşturarak yüksekliği artan zemin üzerinde devam eder. Hırsız Tepe ve Derviş Kapı arasında kalan bu kesimde, ileriye çıkan kuleleri, beden duvarı ve hendeği ile birlikte sur oldukça iyi korunmuştur. Yine kuzeye devam eden duvar, Derviş Kapı'nın kuzeyinde sur hattının en yüksek yeri olan 358 m yüksekliğindeki Kuşkaya Tepesi'ne ilerler. Buradan Karaman Dere havzasının doğu kıyısını takip eden sur hattı daha güçlenir. Arazinin yüksekliği batıya doğru alçalır ve bu kesimin en yüksek yerinde Karacaköy'ün batısındaki Karaman Dere Vadisi'ne kadar hiç hendek bulunmamaktadır. Duvar vadiyi geçer ve derinlemesine kesilmiş tepelerin arasından Karadeniz'in Evcik İskelesi'ne doğru devam eder. Terkos Gölü'ne dökülen Palamut Deresi tarafından kesilse de buradan kuzeye doğru bir derenin batı kıyısını takip ederek ilerler. Evcik'teki burnun batısında yer alan, sahilden 50 m yükseklikteki kayaların üzerinde sona erer [Crow-Ricci 1997:242-243, res. 3]. Sur duvarı değişik şekil ve boyutlardaki burçlarla desteklenmiştir. Derviş Kapı Mevkii'nde 3.5 km uzunluğundaki sur duvarı incelenmiş ve Çatalca'dan Saray'a kadar giden anayolun güneyinde 11 ve kuzeyinde de 7 burçtan oluşan, Küçük Bedesten olarak adlandırılan küçük bir kale tespit edilmiştir. Bu burçlar arasında en etkileyici olanları 11.5 m ileriye çıkan büyük beşgen burçlardır. Bunlara ek olarak, bir kenarı 11 m uzunluğunda, sadece 2 m ileriye çıkan büyük dikdörtgen burçlar da yer almaktadır. Bu burçlar 120 m aralıklarla inşa edilmiştir, fakat güneyde burçların arasındaki mesafe 80 m'ye iner. Kuleler arasındaki bu ölçülerden yola çıkarak 56 km uzunluğundaki sur hattında yaklaşık 340 tane burç inşa edilmiş olduğu tespit edilmektedir [Crow-Ricci 1998:239]. Sur hattının yara alması kolay olan noktalarında beşgen, diğer yerlerde ise dikdörtgen burçlar kullanılmıştır. Kulelerin yerleştirilmesi arazinin durumuna ve askeri ihtiyaçlara göre belirlenmiştir [Crow-Ricci 1997:252]. Bunlara ek olarak sur duvarı boyunca "bedesten" olarak adlandırılan küçük kaleler inşa edilmiştir. Küçük ve Büyük Bedesten olarak adlandırılan iki tanesi [Dirimtekin 1948, res 15-16] Derviş Kapı'nın kuzeyinde yer alır. Üçüncüsü ise kuzey sahilinde, Bedesten Tepe denen yerdedir. Dördüncü kale Derviş Kapı'nın güneyinde, bir diğeri Evcik Mevkii'nin başında, Karacaköy-Yalıköy yolunun kuzeyinde; sonuncusu ise Karacaköy'ün güneybatısında, duvarın Karaman Dere'yi geçtiği noktaya yakın yerde inşa edilmiştir. Kısacası, Karadeniz'den Dervişkapı'nın güneyine kadar olan bölgede, birbirlerinden yaklaşık 3.5 km aralıklarla inşa edilmiş altı tane bedesten tespit edilmiştir [Crow-Ricci 1997:251]. Derviş Kapı yakınlarında Küçük Bedesten'e kadar olan kısımda sur duvarı, harçlı moloz dolgu üzerine büyük taş blokları ile inşa edilmiştir [Crow-Ricci 1997:245, res.4; Harrison 1969, res. 2-6]. Duvarın 5 m'ye kadar ayakta olduğu yerler vardır, genişlik genelde 3.3-3.5 m'dir. Kuşkaya'nın kuzeyinden ilerisine, Karadeniz'e doğru olan kısımda yapı taşı olarak kumtaşı kullanılmıştır [Crow-Ricci 1997:245]. Standart olarak kesme taş kullanılmasına rağmen Marmara Denizi'nin güney kesimine yakın yerlerde tuğla malzeme de kullanılmıştır [Crow-Ricci 1997:252]. |