©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi


Kömürcü / Kaletepe

Çizimler için tıklayın...

maps

Fotoğraflar için tıklayın...

Kömürcü / Kaletepe
Türü:
İşlik
Rakım:
1560 m
Bölge:
İç Anadolu
İl:
Niğde
İlçe:
Çiftlik
Köy:
Kömürcü
Araştırma Yöntemi:
Kazı
Dönem:
AP OP

     


Yeri: Niğde İli; Çiftlik İlçesi; Kömürcü Köyü'nün kuzeyinde; köyün yaslandığı Kaletepe adıyla bilinen kayalık bir tepede yer alır. Kaletepe Miyosenden beri aktif olan İç Anadolu volkanik bölgesinde bulunmaktadır. Kuaterner sırasında da süren bu volkanik faaliyet Hasan Dağı ve Erciyes dağı gibi katmanlı volkanları ve Acıgöl ve Göllü Dağ gibi büyük riyolit kompleksleri oluşturmuştur. Kaletepe paleolitiği Kömürcü mevsimlik bir dere yatağının güneydoğusunda bulunmaktadır [Balkan-Atlı et al. 2007:126].
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Kömürcü Köyü'nün çevresinde; obsidien kaynakları yakınında bulunan çok sayıda obsidien alet ve artık parçası; çevredeki atölyelerden sürüklenmiş ve dağılmış malzemelerdir. Bunlardan bozulmamış şekilde; in situ olarak ele geçen ve atölye olarak tanımlanabilen bir tanesi de Kaletepe'dir. Büyük bir obsidien işleme atölyesi olan Kaletepe; Kömürcü Köyü'ne hakim bir konumda; Göllü Dağ'ın doğu yamacında; yaklaşık 150x150 m'lik bir alanı kaplar. Günümüzde tarım alanı olarak kullanılan arazinin iki yanı kuzeydoğu ve güneybatı yönünde akan iki ana dereyle sınırlanmıştır [Cauvin-Balkan-Atlı 1996:252-253]. P olarak adlandırılan kazı alanı bu iki derenin arasında; M kazı alanı doğudaki ikinci derenin yukarısında; paleolitik kazı alanı ise atölyenin ortasından geçen üçüncü bir derenin üzerinde yer almaktadır.
Tarihçe:
Araştırma ve Kazı: 1993-95 yılları arasında; İstanbul Üniversitesi; Prehistorya Anabilim Dalı'ndan N. Balkan-Atlı'nın başkanlığında; CNRS'den M.C. Cauvin ve bir araştırma ekibi tarafından yürütülen Aksaray; Niğde; Nevşehir İlleri Obsidien Yüzey Araştırması sırasında bulunmuştur. 1996 yılında alanda sistemli bir yüzey toplamasından sonra 1997-2001 yılları arasında kazı çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalarda 10 sondaj; 2 profil çalışması ve 100 metrekarelik bir açma açılmıştır. 2002 yılında ise yayına yönelik olarak atölye çalışması gerçekleştirilmiştir. P olarak adlandırılan kazı alanı iki derenin arasında; M kazı alanı doğudaki ikinci derenin yukarısında; Paleolitik kazı alanı ise atölyenin ortasından geçen üçüncü bir derenin üzerinde yeralmaktadır. Atölyede; gerek kuzeyinde gerçekleştirilen 6 m derinliğindeki profil; gerekse on ayrı yerde gerçekleştirilen sondaj çalışmaları üstüste birçok yongalama alanının varlığını ortaya koymuştur. Bununla beraber; P alanındaki çalışmalar bu alanda Çanak Çömleksiz Neolitik ve Paleolitik Çağ'ın varlığını göstermektedir. M kazı alanında ise Çatalhöyük benzeri yongalar bulunmuştur. Paleolitik kazı alanında ise iki kesitte I. ve II. tabakalar iki dönemde incelenmek üzere 7 tabakada Alt ve Orta Paleolitik Çağ ürünleri tespit edilmiştir. Bu alanda anakayaya henüz ulaşılamamıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Tabakalanma: Kömürcü/Kaletepe; Alt ve Orta Paleolitik çağlara ait 17 arkeolojik tabaka içerir ve Acheul kültürünün evrimini yansıtmaktadır. Yüzey buluntuları Acheuléen ve Levallois faktörleri içermektedir [Balkan-Atlı et al. 2007:126]. 2006 yılında yukarı kesitte yapılan çalışmalarda 2 tabakaya daha ulaşılmış olup (yukarı VI ve yukarı VI') Paleolitik tabakaların sayısı 19'a yükselmiştir [Balkan-Atlı et al. 2008:56].
Buluntular: I.tabaka: Levallois üretim zincirine ait yongalama ürünleri bulunmuştur. Hammadde olarak iki cins obsidiyen kullanılmıştır; siyah ve opak ve saydam ve gölgeli. İlk cins yerel olarak kabul edilirken; daha çok kullanılan ikinci cinsin yerel olmadığı saptanmıştır. II.tabaka: Bir at çene kemiği; bir yaban öküzü dişi bulunmuştur. Bunun dışında 179 obsidiyen buluntu in situ durumda ele gecmiştir. 11 buluntu dilgi üretimine endeksli üretim zincirine işaret etmektedir. Bu tabakada aletler buluntu topluluğunun %9'unu temsil etmektedir. Düzeltiler daha çok marjinal kenar düzeltisi halindedir. İki rende benzeri alet; çeper olarak almaşık düzelti ile şekillendirilmiş bazalt bir çaytaşı bulunmuştur. IIa tabakası: II. tabakanın hemen altındadır ve bu tabakadan sadece 33 buluntu ele geçmiştir. III.tabaka: Bir üst tabakadan önemli bir boşlukla ayrılır. Kalın obsidiyen yongalar içermektedir. Bazı dişli aletler ve pulcuk düzeltili bir çekirdek bulunmuştur. Genel olarak üretim Clactonien'i andırmaktadır. IV.tabaka: Üçüncü tabakanın hemen altındadır. Obsidiyen ender bulunmaktadır. Daha çok riyolit tercih edilmiştir. Hemen hemen sadece masif riyolit buluntuların olması; bu tabakanın büyük olasılıkla Alt Paleolitik Çağ'a ait olduğunu düşündürmektedir. İlginç bir buluntu; masif bir yongadır; proto-Levallois yöntemi ile elde edilmiş olabilir. V.tabaka: En alt tabakadır ve özellikle kullanılan hammadde ve teknikler açısından diğer tabakalardan kesin bir şekilde ayrılır. Ana hammadde yerel riyolittir. Obsidiyen çok az kullanılmıştır. Obsidiyenden ise iki yüzeyli bir yonga; üstü pulcuk düzeltili bir yan kazıyıcı ve bir el baltası yapılmıştır. Bu el baltası doğrudan vurma tekniği ile yapılmış; vurgaç olarak taş kullanılmıştır. Genel olarak el baltası ile kıyıcı satır arasında olduğu söylenebilir [Balkan-Atlı - Binder 2003a:379-383]. Tabakada saptanan levallois teknolojisini haber veren bazı buluntulara bakılarak Eski Orta Paleolitiğe tarihlenebilir. Fakat burada görülen tekno-kültürel modeller bölgede hiç bilinmemektedir [Balkan-Atlı et al. 2003b:199-201]. 2005 yılı çalışmalarında toplam olarak 1472 yontma taş buluntu 3 boyutlu olarak kayda geçirilmiştir. Buluntuların çoğu IV. tabakadan gelmektedir. II. tabakalarda ele geçirilen ufak buluntu topluluğu bir levallois çekirdek ve yoğun düzeltili bir Moustérien uç veya birleşem kazıyıcı içermektedir. Tüm buluntular obsidiyendendir. III. tabaka masif bloklardan çıkarılmış geniş yongalar sergilemektedir. Düzeltili parçalar Clactonien çontuklarla yapılmış dişlemeliler ve bazı pulçuk düzeltili yan kazıyıcılarla temsil edilir. Dişler sadece Clactonien çontuklarla oluşturulmuştur. Hammadde olarak bu tabakada aşağı kesitte obsidiyen çoğunluktayken yukarı kesitte andezit ve riyolit daha fazla kullanılmıştır. III/IV. tabakaları arası bir geçişe veya gerçek bir arkeolojik tabakaya ait olabilecek bir katman 2005 yılı çalışmalarında tanımlanmış olup Clactonien bir yapıya sahip olduğu tespit edilmiştir. IV. tabaka aşağı kesit benzeri buluntuları sergilemektedir. Büyük olasılıkla yamaç veya kaya sığınağı çöküşü sonucu kaotik durumda riyolit bloklar arasında ve altında yontma taş buluntulardan oluşmaktadır. Buna rağmen buluntular iyi durumdadır; erozyon; sürtünme veya jeolojik herhangi bir etkenden etkilenmemişlerdir. En zengin tabaka olan IV. tabakada hammadde olarak yerel riyolit ve andezit kullanılmıştır; obsidiyene ise az miktarda rastlanmıştır. Bu tabakanın endüstrisinin büyük ve küçük çekirdeklerden yonga çıkarımı olduğu söylenebilir. Bu tabakada masif ve büyük bir yongalama tekniği mevcuttur. Aletlerin büyük çoğunluğunu satırlar ve kıyıcı satırlar meydana getirmektedir ancak çoğu zaman alet ile çekirdekleri ayırt etmek zor olmaktadır. Bu masif yongalama ve aletlere paralel olarak çok küçük yonga ve aletleri kapsayan bir yongalama tekniği de tespit edilmiştir. V. tabaka Aşağı Kesit'teki gibi Acheuléen ögelerini barındırmaktadır. Ancak hammadde seçimi farklıdır. Aşağı Kesit'te obsidiyen yoğun olarak kullanılırken Yukarı Kesit V. tabakasında bu hammadde kullanılmamaktadır [Balkan-Atlı et al. 2007: 129-132]. 2006 yılı çalışmalarında 18 metrekarelik bir alanda yürütülen çalışmalar sonucu daha önce varlıkları bilinmeyen iki yeni tabakaya (VIAm ve VI'Am) rastlanmış ve böylece sitteki toplam tabaka sayısı on dokuza ulaşmıştır. Tabaka IV; VAm; VIAm ve VI'Am yine Acheul tipinde olmakla birlikte; bu büyük yapı grubunun daha önce anlaşılmayan yönlerine ışık tutmaktadır. Polihedral biçimli parçalar; satırlar; iki yüzeyli bıçaklar ve baltalar ağırlıktadır. Tabaka IV hem Amont hem de Aval alanında altta kalmakla beraber; her iki tarafta da Alt Paleolitik Dönem ile ilişkilendirilebilecek özellikler göstermekte; Tabaka VI'Am'de çok erken tarihli Levallois tipi birikintiler Acheul tipi ile ilişkilendirilmektedir [http://cat.une.edu.au/page/kaletepe; 29.5.2008; 15:15]. IV.; V.; VI. ve VI'. tabakalar Acheuleen kültürüne ait olmalarına rağmen farklı teknik davranışlar sergilemektedirler. Çok yüzeylilerin; satırların; iki yüzeylilerin ve nacakların dışında IV. ve V. tabakalarda çok büyük (mega) çekirdekler vardır. Bunların bazıları nacak çekirdeği olarak yorumlanabilir [Balkan-Atlı et al. 2008:56]. Hayvan Kalıntıları: Mousterien tabakalardan birinde; Göllü Dağ'ın eteklerinde; muhtemelen volkanın yamaçlarından geçtikleri sırada dönemin avcıları tarafından öldürülmüş atlara ait kalıntılar bulunmuştur. 2006 yılı çalışmalarında Tabaka II'de bulunan bir ata ait azıdişi; bu tabakadan elde edilen at kalıntılarının sayısını artırmıştır [http://cat.une.edu.au/page/kaletepe; 29.5.2008; 15:15].
Kalıntılar:
Yorum ve tarihleme: Yapılan çalışmalar ışığında tarihlendirme konusunda sadece asgari ve azami tarihler verilebilmektedir. I. tabaka ve II. tabaka arasındaki volkanik tüfler Acıgöl volkan patlamasına ait olup yaklaşık GÖ 160.000'e tarihlenmektedir (Mouralis et al. 2002; Mouralis 2003). Ana kayayı oluşturan riyolit ise K-Ar yöntemi ile yaklaşık 1.000.000'a tarihlenmektedir (Mouralis 2003) [Balkan-Atlı et al. 2007:128]. Kaletepe'nin uzun paleolitik sekansında hammadde tercihleri bir evreden diğerine değişmektedir. Geç tabakalarda (I; I'; II) buluntuların büyük çoğunluğunu obsidiyen oluşturmaktadır. Daha erken tabakalarda ise; özellikle IV. ve V. tabakalarda riyolit; andezit ve daha ender bazalt gibi kaba dokulu volkanik kayaçlar daha yoğun olarak kullanılmıştır. Ancak her iki açma arasında farklılık görülmektedir. Genel olarak aşağı açmada obsidiyen kullanımı daha yaygın iken yukarı açmada kaba dokulu kayaçlar daha fazla kullanılmışlardır [Balkan-Atlı et al. 2007:129]. II. tabakada ele geçirilen düzeltili uç ve benzer tip "bitmiş aletler" buranın konumunun sadece ocak/işlik olmadığını; başka farklı faaliyetlerin de yapıldığını göstermektedir [Balkan-Atlı et al. 2007:130]. III. tabaka Yarımburgaz ve Karain alt tabakaları ile bazı benzerlikler göstermektedir (Yalçınkaya et al. 1992; Kuhn et al. 1996; Otte et al. 1998) [Balkan-Atlı et al. 2007: 131]. IV. tabakada birbiriyle tümlenen iki yonganın yan yana bulunması tabakanın orijinal halde korunduğuna işaret etmektedir. IV. tabakada büyük ve küçük çekirdeklerden yonga çıkarımının olması farklı teknik ve davranışlarda bulunan bir insan topluluğu ile açıklanmaktadır. Değişik teknik objektifleri olan bir grup olarak da yorumlanabilir: bir taraftan başka bir yere taşınan veya götürülen çok büyük yongalar veya taşımalıklar; diğer taraftan kullanıldıktan sonra yerinde bırakılan küçük aletler. Ancak bu farklı iki teknik ve davranışın ilişkisi ne olursa olsun; bu tabaka Alt Paleolitiğe ait fakat Acheuléen yapısına sahip değildir. Kaletepe; Anadolu'da Acheuléen endüstrisi açısından tabakalar arasında in situ olarak buluntu veren ilk sit alanıdır [Balkan-Atlı et al. 2007:132]. Kaletepe'de arkeolojik tabakaların tarihlenmesi tamamlanmamıştır. Eğer V. tabaka ve alt tabakalar ana kaya tarihine yakınsa Kaletepe Anadolu'daki en eski iskanı ve aynı zamanda Afrika dışındaki en eski Acheuléen topluluğu temsil edebilir. Bu durum Acheuléen teknolojilerinin Avrasya'ya dağılımı hakkındaki son varsayımlar için büyük önem taşımaktadır (Carbonell et al. 1999; Goren-Inbar et al. 2000; Anton and Swisher 2004) [Balkan-Atlı et al. 2007:133]. 2006 yılı çalışmalarında bulunan ve bu bıçakların üretiminde kullanılan bir çekirdek; Levallois kavramının Acheul tipi buluntu toplulukları ile zaman zaman ilişkili olduğuna işaret etmektedir. Kaletepe'de bulunan bu örnekler Levallois tekniğinin izlendiği en erken tarihli biçimler olabilir [http://cat.une.edu.au/page/kaletepe; 29.5.2008; 15:15]. Kaletepe'de Orta Plesitosende farklı tekniklere; dolayısıyla farklı yaşam düzeylerine ait farklı Homo erectus gruplarının bulunmuş olması; Kaletepe'nin şimdilik Anadolu'nun en uzun paleolitik sekansını temsil ettiğini göstermektedir [Balkan-Atlı et al. 2008:59]. 160/200.00-1.000.000 yılları arasında kilitlenmiş Kaletepe sekansının özellikle alt tabakaları önemlidir. Obisiden kullanarak iki yüzeyli (el baltası) yapan bir gruptan sonra bu tekniği bilmeyen; obsidien kullanmayan ve büyük andezit bloklarından büyük yongalar çıkaran bir grup aynı bölgede yaşamıştır. Diğer bir deyişle; kronolojik olarak Kaletepe'de tasarlamayı bilen ve uygulayan grup; teknik açıdan daha ilkel olan bu gruptan eskidir. Bu durum; Anadolu Alt Paleolitiğinde en azından teknik açıdan farklı evrimleşmiş grupların varlığını göstermektedir. Ayrıca nacakların varlığı (V.; VI. ve VI'. tabakalar) erken Orta Pleistosene işaret etmektedir. Kuzey Afrika kökenli bu alet şimdilik Anadolu'da sadece Kaletepe'de bulunmuştur. Bu aletler İsrail'deki Gesher-Benot Yacov nacakları ile benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla Kaletepe Paleolitiği zengin; ancak oldukça karmaşık bir durum sergilemektedir [Balkan-Atlı et al. 2008:60].


Liste'ye