©Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi
|
|
|
|
Oylum Höyük |
|
Çizimler için tıklayın... |
Fotoğraflar için tıklayın... |
Türü:
|
Höyük |
Rakım:
|
848 m |
Bölge:
|
Güneydoğu Anadolu |
İl:
|
Kilis |
İlçe:
|
Merkez |
Köy:
|
Oylum |
Araştırma Yöntemi:
|
Kazı |
Dönem:
|
Yeni Assur İmparatorluk Dönemi |
|
|
|
Yeri: Kilis'in 7 km doğu-güneydoğusunda; Gaziantep karayolunun güneyinde; Oylum Köyü'nün hemen yanında yer alır. Höyüğün güney yamacı; eteği ve güneydoğu yamacının bir bölümü köy yerleşme sahası altındadır; doğu ve batı yamacı ile eteklerinden köylülerce toprak çekilmesi nedeniyle büyük kesitler oluşmuştur [Özgen 1987:241; Özgen et al.1997:42]. |
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Oylum Höyük; doğu-batı yönünde Fırat Vadisi ile Amik Ovası; kuzey-güney yönünde ise Kuzey Suriye ile Anadolu Platosu arasındaki kesişme noktasında yer alır. Tarihöncesi dönemlerde Kilis Ovası'nın ılıman iklimi ve verimi; Tunç Çağları'nda coğrafik konumu nedeniyle Oylum Höyük'ün de yer aldığı bu bölge; merkez konumundadır. Höyüğün batısında; bugün kurumuş durumda; ancak yağışlı mevsimlerde çok düşük su seviyesine sahip; Akpınar deresi bulunmaktadır. Oylum Höyük; taban boyutları itibariyle; 460x320 m boyutlarındadır; kuzeyde 22 m'lik; güneyde ise 37 m'lik iki yükselti ile bunları birbirine bağlayan bir boyundan oluşur. |
Tarihçe: |
Araştırma ve Kazı: Oylum Höyük'ün içinde yer aldığı bölgenin araştırma tarihçesi 1900'lü yılların başlarına uzanır. J. Garstang ve B. Hrozny, 1950'li yıllarda M.V. Seton-Willams ve P. van der Meer ile C. Hillen, Gaziantep ile Halep arasındaki bölgede kazı ve araştırma yapan bilim adamlarıdır. Oylum Höyük'ün bu bölge içerisindeki önemi ise ilk kez U.B. Alkım'ın İslahiye Ovası araştırmaları sırasında vurgulanmış, bunu Gaziantep İli'nde yüzey araştırmaları yapan İtalyan Ekibi'nin çalışmaları izlemiştir. Höyük üzerindeki ilk bilimsel çalışmalar ise 1985 yılında E. Özgen başkanlığındaki araştırma ile başlar. 1987 yılında Hacettepe Üniversitesi ile Gaziantep Müzesi'nin ortak projesi olarak başlayan kazı çalışmaları; 1990 yılından 2012 yılına kadar E. Özgen başkanlığında Hacettepe Üniversitesi ile Alman Arkeoloji Enstitüsü-İstanbul'un ortak çalışması olarak sürdürülmüştür [Özgen 1987:241; 1990b:22; Özgen et al.1997:40-42]. 2009 yılı kazı çalışmaları E. Özgen ve ekibi tarafından 01.07.2009-31.08.2009 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Çalışmalar höyüğün kuzeybatı yükseltisi üzerinde sürdürülmüştür. Bu kesimde 2007 yılından itibaren devam eden çalışmaların temel amacı, yerleşmenin tunç çağlarında bölgesel bir merkez olduğu gerçeğinden yola çıkarak, söz konusu dönemleri geniş bir alanda araştırmak stratigrafik yapıyı ortaya koymaktır. Arazi çalışmaları kapsamında, höyüğün kuzeybatı yükseltisi üzerinde 10x10 m boyutlarında 8 ayrı açmada kazılar yapılmıştır. Bu alanda, önceki yıllarda kazısına başlanan J21, J22, K21, K22, L22 açmaları ile birlikte, 2009 yılında kazısına başlanan L21, M21 ve M22 açmalarında da çalışılmıştır [Özgen et al. 2011: 56]. (...) Kazılar 2013 yılından beri A. Engin başkanlığında gerçekleştirilmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır. |
Tabakalanma: Oylum Höyük'te sürdürülen stratigrafi çalışmalarında höyüğün Kalkolitik Çağ'dan Hellenistik Dönem'e kadar kesintisiz bir iskanın varlığı ortaya çıkartılmıştır [Graves-Helwing 2001:480]. W11b/X11a açmasında 5 yapı katı tespit edilmiş; bu yapı katlarının bir bütünlük gösterdiği ve MÖ 1. binyılın ilk yarısına ait oldukları anlaşılmıştır [Özgen et al. 1997:188-189]. |
Buluntular: Mimari: R15, açmasında yapılan kazılar sonucunda kısmen korunmuş Hellenistik yapının altında, farklı bir teknikle yapılmış, güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda bazalt blokların arasına daha küçük boyutlu taşlar doldurularak yapılmış bir duvar ele geçmiştir. Söz konusu duvarın tabanı ele geçmemiştir. Bu yapının dolgusu içinde yapıyı tarihlememize yarayan MÖ 1. binyıla tarihlenen seramik parçaları ile küçük buluntular ele geçmiştir. Suriye sınırına yakın olan bu büyük yerleşmede, beyaz ve kahverengi tuğlalarla inşa edilmiş büyük bir Demir Çağı yapısı bulunmuştur. L 26 Açması'nda, Demir Çağı'na ait, dörtgen biçimli bir fırın ortaya çıkartılmıştır. Ancak içinde cüruf ya da çanak çömlek buluntuları ele geçmemiştir. 2004 yılında Batı Yükselti'de L26 plan karesinin kuzey yarısında gerçekleştirilen kazılarda Kırmızı Duvarlı Anıtsal Yapı'nın en erken evresinin olasılıkla Demir Çağı'na tarihlenebileceğine işaret eden bulgular elde edilmiştir [Özgen et al. 2006:368]. 2007 yılında J 22b plan karesinin 4. yapı evresinde sıkıştıırlmış toprak bir taban üzerinde kare bir kil platform biçiminde bir ocak ile açmanın orta bölümünde kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan ve iyi korunmamış bir kerpiç duvar görülmektedir [Özgen et al. 2009:143]. J 22a plan karesinin 5 yapı evresinden ilkinde bir yapının kuzeybatı köşesine ait taş temel kalıntıları, büyük bir fırına ait kalıntılar tespit edilmiştir. J 22a plan karesinin 5 yapı evresinden 2.'si kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan bir kerpiç duvar ile bu duvarın hermen güneyindeki yarım daire biçimli taş bir platform ve duvarın kuzeyindeki yuvarlak kil bir ocakla temsil edilmektedir [Özgen et al. 2009:143-144]. 2008 yılı çalışmalarında K22 açması 3. Yapı Evresi, Demir Çağı'na ait çok sayıdaki yuvarlak çukurlar ile kısmen açmanın doğu profili içeriisnde kalan in situ bir fırın ve kille biçimlendirilmiş in situ bir ocak ile temsil edilmektedir. Yaklaşık 1,5-2 m çapındaki çukurların içindeki kireçli beyaz sıva izleri bunların tahıl depolamada kullanılan silolar olduğuna işaret etmektedir. Doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgene yakın bir plan gösteren fırının tonozlu bir örtüye sahip olduğu tahmin edilmektedir. Demir Çağı'na tarihlenen 4. Yapı Evresi'nde kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan büyük bir kerpiç yapının kuzey ve doğu kesimi açığa çıkarılmıştır. 5. Yapı Evresi'nde Erken Demir Çağı'na tarihlenen bir kısmı yaklaşık 3,5 m çapında olan beyaz kireçli harçla sıvanmış yuvarlak tahıl siloları açığa çıkarılmıştır. Büyük silo çukurları yuvarlak planlı olup tek sıra ince kerpiçle sınırlandırılmıştır. Çukurların duvarları ve tabanı, kalın kireç ve saman katkılı bir harçla sıvanmıştır [Özgen-Engin 2010:2-4]. K21 açmasının 4. Yapı Evresi'nde kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan çok mekanlı bir yapı kalıntısı ile K22 açmasında 4. yapı evresine ait bir yapının kuzeydoğu köşesi açığa çıkarılmış; iki yapı arasında da dar bir koridor olduğu anlaşılmıştır. Çok mekanlı yapının açma içerisindeki kerpiç duvarlarında taş temel kullanılmamıştır. Yapıda açık kırmızı, yeşilimsi gri ve kireç katkılı beyaz olmak üzere üç farklı renkte kare ve dikdörtgen kerpiçler kullanılmıştır [Özgen-Engin 2010:5-6]. J22 açmasında Demir Çağı'na ait taş kaplı bir zemin döşemesi ile hemen bunun kuzeyinde yer alan ve büyük bir çömleğin alt gövdesinin zemin altına yerleştirilmesi ile oluşturulmuş bir ocak açığa çıkarılmıştır [Özgen-Engin 2010:6-7]. L22 açmasında en az dört mekana sahip olduğu anlaşılan kerpiç bir yapı açığa çıkarılmıştır. Yapı yaklaşık olarak kuzey-güney yönünde uzanmaktadır [Özgen-Engin 2010:11]. J21 b açmasında Roma dönemi kırmızı kerpiçli masif duvarın hemen kuzeyinde Demir Çağı'na tarihlenen 3 yapı evresi belirlenmiştir. 2008 yılında bu evrelere ait bir taş temel kalıntısı ile iki kerpiç duvar açığa çıkarılmıştır [Özgen-Engin 2010:12]. 2009 yılı çalışmaları J21 Açması'nın doğu yarısında (J21b) başlamış, batı yamaçta yer alan 5x10 m'lik kısım da (J21a) eklenerek, çalışma alanı 10x10 m boyutlarına ulaşmıştır. 2008 yılında açığa çıkarılan Roma Devrine ait kırmızı masif duvar ile Demir Çağına tarihlenen iki farklı yapı evresine ait duvarlar kaldırılmıştır. Kırmızı masif duvarın altında saptanan taş dolgunun, yapı temelini güçlendirmek için Demir Çağına ait bir çukurun, büyük taşlar ve kil harç doldurularak oluşturulduğu anlaşılmıştır. 3. yapı evresi, açmanın güney yarısında korunan aynı yapıya ait taş temelli kerpiç duvarlarla temsil edilmektedir. Duvar temellerinde tek sıra taş kullanılmıştır. Açmanın güneybatısındaki mekanda, kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan dikdörtgen bir fırın kalıntısı açığa çıkarılmıştır. Açmanın kuzeybatı kesiminde yer alan, kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan ve tek sıra halinde korunmuş kerpiç duvar 4. yapı evresine aittir. 5. yapı evresi, 3. ve 4. yapı evrelerinin hemen altında yer alan dört yuvarlak çukurla temsil edilmektedir. Küllü toprak yapısına sahip bu çukurlar 1,5- 2 m arasında değişen çaplara sahiptir. Devam eden çalışmalarda açığa çıkarılan 6. yapı evresi Erken Demir Çağı'na tarihlenmektedir. Bu yapı evresinde kuzeydoğu- güneybatı yönünde uzanan taş temelli kerpiç duvar kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Temellerde tek sıra taş kullanılmış, bir kısmının üzerinde belirlenen kerpiçler de tek sıra halinde korunmuştur. Duvarlar tahribata uğramıştır [Özgen et al. 2011: 57]. K21 açmasında yapılan 2009 yılı çalışmaları kapsamında, ilk olarak 2008 kazı sezonunda ortaya çıkarılan Demir Çağı yapı kalıntıları ile Roma Devri kırmızı kerpiç masif yapı duvarını destekleyen, içi taş ve kil harçla doldurulmuş çukurlar kaldırılmıştır. Daha sonra açığa çıkarılan açmadaki 5. yapı evresi Demir Çağı'na tarihlenmektedir. Bu yapı evresinde kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan en az dört mekanlı bir yapı açığa çıkarılmıştır. 6. yapı evresi, açmanın yaklaşık orta bölümünde kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan, yaklaşık 3x2 m boyutlarında olan sıkıştırılmış toprak tabanlı küçük bir kerpiç yapı ile temsil edilmektedir. Bu yapının tahıl depolamada kullanılan bir silo olduğu düşünülmektedir [Özgen et al. 2011: 59]. K22 açmasında 2009 yılı çalışmalarında, önceki sezonda ortaya çıkarılan 5. yapı evresine ait Erken Demir Çağı silo çukurlarına bir yenisi eklenmiştir. Yaklaşık 3 m çapındaki bu silo çukurunun çevresi, ince bir sıra kerpiçle çevrilmiştir [Özgen et al. 2011: 60]. L22 Açması'ndaki kazılar, 2008 yılında kısmen açığa çıkarılan 4. yapı evresindeki çalışmalarla başlamıştır. Demir Çağı'na tarihlenen bu yapı evresinde, taş temelsiz kerpiç bir yapının kalıntıları yer almaktadır. Bu yapının batısında bir sokak uzanmaktadır. Kerpiç yapı, 3. yapı evresine ait yuvarlak çukurlar tarafından kısmen tahrip edilmiştir. Çukurların dibindeki beyaz kireçli sıva izleri, bunların silo olarak kullanıldıklarını göstermektedir. Ancak küllü bir toprak yapısına sahip bu çukurların içinde ele geçirilen hayvan kemikleri ve çanak çömlek parçaları, bunların geç evrelerde çöplük olarak kullanıldığına işaret etmektedir. 5. yapı evresinde yaklaşık doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgen planlı kerpiç bir yapıya ait kalıntılar saptanmıştır. Yapının taş temelsiz duvarları, tek sıra kerpiçler kullanılarak inşa edilmiştir. 6. yapı evresi de Demir Çağı'na tarihlenmektedir. Bu yapı evresinde bir kısmı düzensiz bir halde olan duvar temellerine ait taşlar görülmektedir. Kısmen tahrip olmuş durumdadır. Korunduğu kadarıyla duvarların çok mekanlı bir yapıya ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu evrede saptanan en ilginç kalıntı, yaklaşık 2x2.5 m boyutlarında olan küçük bir kerpiç yapıdır. Bu bir silodur. Silo yapısının hemen batısında bulunan ikinci bir çukur ise en azından son kullanım evresinde bir çöplük olarak kullanılmıştır. Erken Demir Çağı'na tarihlenen 7. yapı evresinde, açmanın batı kısmında kısmen korunan iki mekanlı bir yapıya ait taş temeller açığa çıkarılmıştır. Duvarlarda küçük taşlarla birlikte büyük boy bazalt taşlar da kullanılmıştır [Özgen et al. 2011: 61-62]. İlk kez 2009 yılında kazılmaya başlanan M22 Açması'nda, alanın güney yarısında yaklaşık 0,5 m derinlikte saptanan 1. yapı evresinde, belirli bir plan ortaya koymayan taş duvar parçaları açığa çıkarılmıştır. Demir Çağı'na tarihlenen 3. yapı evresinde, yaklaşık doğu-batı ve kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan kerpiç duvar ve taş temeller açığa çıkarılmıştır. Ancak yoğun tahribat nedeniyle duvar uzantıları arasında bir bağlantı görülmemektedir. 4. yapı evresinde açmanın doğu yarısında kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan bir yapıya ait kalıntılar belirlenmiştir. Demir Çağı'na tarihlenen söz konusu yapı, 3. yapı evresinin duvarları ve 2. yapı evresinin çukurları tarafından tahrip edilmiştir. Duvarların bir bölümünde taş temel kullanılmıştır. 5. yapı evresi yine Demir Çağı'na tarihlenmektedir. Bu yapı evresinde, açmanın kuzeydoğu köşeşinden çıkan, kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan taş temelli kerpiç bir yapıya ait kalıntılar bulunmaktadır. Açığa çıkarılan duvarın taş temelleri yaklaşık 1.5 m genişliğindedir. Taş temelin dışa bakan yüzlerine orta boy taşlar yerleştirilirken, orta kısmında küçük moloz taşlar ve kil harç kullanılmıştır [Özgen et al. 2011: 62-63]. 2010 yılında L21 açmasında kuzey-güney yönünde uzanan bir taş duvar, sıkıştırılmış toprak taban üzerinde yer alan bir fırın ve taban altına yerleştirilmiş bir küpe ait dip parçası, Geç Demir Çağı'na tarihlenen 4. yapı evresini ortaya koymaktadır. Açmanın yaklaşık orta bölümünde, birbirine paralel olarak kuzey-güney yönünde uzanan iki duvara ait taş temeller yeni bir yapı evresine işaret etmektedir. Orta Demir Çağı'na tarihlenen bu yeni yapı evresi (5. yapı evresi), Geç Demir Çağı'na ait büyük çukurlar tarafından önemli ölçüde tahrip edilmiştir. Bu açmadaki çalışmalar EDÇ'ye tarihlenen bir yerleşim tabakasına ait kalıntıların ortaya çıkarılmasıyla son bulmuştur. Açmanın kuzey yarısında 5. yapı evresine ait taş temellerin kalıntıları bulunmaktadır. Güney yarısında ise EDÇ'ye ait kerpiç duvar uzantıları ve yarım daire şekilli iki kil ocak saptanmıştır [Özgen et al. 2012:506]. M22 açmasında çalışmalar, 2009 yılında açığa çıkarılan Erken Demir Çağı tabakasında devam etmiştir. Bu yapı evresinde, açmanın kuzeydoğu köşesinden çıkan, kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan, yaklaşık 1.5 m genişliğinde bir duvara ait temel taşları ve üst tabaka çukurları tarafından tahrip edilmiş kısa taş temeller görülmüştür [Özgen et al. 2012:509]. 2011 yılı çalışmalarında, L21 açmasında Erken Demir Çağı tabakası, daha geç Demir Çağı tabakasına ait çukurlar tarafından büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Yaklaşık 1.5-2.5 m çapında olan yuvarlak çukurlarda, silo olduklarına işaret eden beyaz kireçli sıva izlerine rastlanmıştır. Çukurlardan iki tanesinin tabanı taşla kaplanmıştır. Erken Demir Çağı yerleşim tabakasında, mimarî kalıntılar açmanın kuzey yarısında korunmuştur. Bu evreye ait kalıntılar, kerpiç yapılı iki silo ile temsil edilmektedir. Dikdörtgen planlı kerpiç silolar, doğu-batı yönünde uzanmaktadır. Açmanın kuzeydoğu köşesinde açığa çıkan Erken Demir Çağı silosu, yaklaşık 3.5x3 m boyutlarında, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Zemin altında bir çukur içerisine inşa edildiği anlaşılan silonun kerpiç duvarlarının alt sıraları korunmuştur. Silonun iç duvarları ve tabanı üzerinde, kalın, beyaz kireçli sıva kısmen korunmuştur. Bu yapı tümüyle kare kerpiçlerle inşa edilirken, hemen kuzeybatısındaki ikinci siloda kerpiçler, taş temel üzerinde yükselmektedir. İkinci silonun kuzey duvarı, açmanın kuzey profil duvarı içerisinde kalmaktadır. Bu silo içerisinde de, beyaz kireç sıvalı taban dikkati çekmektedir. Kalın sıva, saman ve kireç katkılıdır. 2010 yılı çalışmalarında, açmanın güneybatı bölümündeki EDÇ'ye tarihlendirilen su kanalının STÇ'ye ait olduğu anlaşılmıştır. L21 Açması'ndaki çalışmalarda, kırmızı taştan bir silindir mühür, kavkı kolye taneleri, pişmiş topraktan hayvan ve insan figürini parçaları, bronzdan bir top başlı iğne parçası, demirden bir ok ucu, bazalt ezgi taşları ile Luvi hiyeroglifli bir bulla ele geçirilmiştir. Kerpiç duvarın hemen kuzeyindeki alanda, yanık toprak tabakası içerisine karışmış durumda ele geçirilen Luvi hiyeroglifli konik bulla, tabakada ele geçirilen en önemli buluntuyu oluşturmaktadır [Özgen et al. 2013:325-326]. 2012 yılında, L21, K21, K22, J21, J22 (daha önceki yıllarda açılan) ve I21, K23, L23, M23 (yeni açılan) açmalarında çalışmalar yürütülmüştür. M23 açmasında, Geç DÇ'ye ait taş temel kalıntıları, tabana oturtulmuş erzak küpü parçaları ve yuvarlak silo çukurları açığa çıkarılmıştır. Bu tabakanın altında görece daha iyi korunmuş Geç DÇ kalıntılarına ulaşılmıştır. Bu alanda bazalttan yapılmış küçük bir kadın heykelciği bulunmuştur. L23 açmasında, Geç DÇ'ye tarihlenen 4 yuvarlak silo, kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan yaklaşık 3 m genişliğinde bir sokak ve iki yapı kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Yapılar taş temel üzerine kerpiçle inşa edilmiştir. K23 açmasında, devamı L23 açmasında ortaya çıkarılan yapı kalıntılarına ulaşılmıştır. Taş temel üzerine kerpiçten inşa edilmiş yapı Hellenistik Döneme ait çukurlar tarafından kısmen tahrip edilmiştir. Yapı iki evrelidir. Açmanın kuzey profili önünde, kuzeybatı-güneydoğu uzantılı, yaklaşık 1x2 m boyutlarında kil platform biçiminde bir ocak açığa çıkarılmıştır. L21 açmasında Erken DÇ'ye ait yerleşme tabakasının Geç DÇ'ye tarihlenen tabakayı büyük ölçüde tahrip ettiği görülmüştür. Bu alanda Geç DÇ kültür toprağı içinde Hititçe bir yazıt içeren kil tablet bulunmuştur. Bu tablet, Hitit Büyük Kralı tarafından yerel idareye gönderilen bir buyruk ya da her iki taraf arasında imzalanan bir antlaşma metni olarak değerlendirilmiştir. Höyüğün batı yamacında yer alan I21 açmasında, yüzeyin hemen altından Geç DÇ'ye ait mimari kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Mimari kalıntılar, kısmen korunmuş bir taş temel duvarı ve 2 çukurdan oluşur. Çapları yaklaşık 1 m ve 1.5 m olan çukurlar yoğun kül içermektedir. Önceleri silo olarak kullanılan bu çukurlar, işlevini yitirdikten sonra kül çukuru olarak kullanılmıştır [Özgen et al. 2014]. 2013 yılında, K23, L23 ve M23 açmalarında açığa çıkartılan Geç DÇ'ye ait taş temel duvarları kaldırılmıştvr. Bunun altında üst tabaka tarafından tahrip olmuş, küçük taş temeller ve kerpiç duvarlar ortaya çıkartılmıştır. Bu yapı evresinde evler, L23 açmasında ortaya çıkartılan sokağın doğu ve batısında yer almaktadır. Yaklaşık 3 m genişliğindeki sokak, doğu ve batısındaki iki yapının duvarıyla sınırlanmaktadır. Sokağın iki yanında ortaya çıkartılan taş temel ve kerpiç duvar kalıntıları, çok mekanlı dikdörtgen planlı yapılara işaret etmektedir. M23 açmasının güneydoğu köşesinde, bu alandaki yapıyla bağlantılı bir ocak kalıntısı bulunmaktadır. L23 açmasında, kaldırılan Geç DÇ yapı katının altında, çok mekanlı evlerden oluşan Orta DÇ yapı evresi açığa çıkartılmıştır. Bu kalıntılar aynı sokak üzerinde yer almaktadır. Üç yapı evresi boyunca aynı sokak kullanılmaya devam etmiştir. K23 açmasında, kısmen korunmuş kerpiç kalıntıları ortaya çıkartılmıştır. Bu kerpiç sıraları, yapının batısında bir kerpiç terasın varlığına işaret etmektedir. Sokağın doğusunu sınırlandıran taş temel duvarı, doğu kenarda küçük taşlarla inşa edilmiş kısa bir duvarla güçlendirilmiştir. Yapılar, çok mekanlı küçük odalardan oluşmaktadır. M23 açmasındaki yapılar, üst evreye ait yapı temelleri ve çok sayıda yuvarlak çukur tarafından tahrip olmuştur. Tüm açmalarda Orta DÇ'nin erken evresine tarihlenen çok sayıda çukur ortaya çıkartılmıştır. Bu durum, höyüğün kuzeybatı kesiminde yer alan bu alanın silo çukurları için kullanıldığına işaret etmektedir. Erken DÇ yapı katı, taş temel ve kerpiç duvar parçalarından oluşmaktadır. Bu kalıntılar, kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan çok mekanlı ev planlarını yansıtmaktadır [Engin et al. 2015:236-238]. 2014 yılı çalışmalarında K23 ve L23 açmalarında üç büyük yapı ortaya çıkartılmıştır. Bu yapılar kare ve dikdörtgen kerpiçlerle inşa edilmiştir. L23/ÖZA 138 mekanında sıkıştırılmış toprak taban üzerinde, tabanı seramik parçaları ile kaplanmış ve kille sıvanmış ocak bulunmuştur. Ayrıca mekanda bulunan öğütme taşları mekanın mutfak işlevi olduğuna işaret etmektedir. K23, L23, M23 açmalarında STÇ tabakalarına girilmiş, bu tabaka kırmızı yanık toprak rengi ile üst tabakadan ayrılmıştır. M23 açmasındaki çalışmalarda yaklaşık 1 m genişliğinde kalın duvarlı yapı kalıntısı ortaya çıkartılmıştır. Bu yapı taş temel üzerine kerpiçle inşa edilmiştir. L23 açmasında avlu zemini seviyesinde ele geçen altın aplik sezonun kayda değer buluntusu olmuştur. STÇ avlusunun L23 açmasında kalan bölümünde yer alan su kanalı, avludaki suyu tahliye amaçlı yapılmıştır. Kanalın kapak taşları düzgün kesilmiş kare bazalt levhalar muhtemelen devşirme malzemedir [Engin et al. 2016:446-448]. Çanak Çömlek: Demir Çağı'na tarihlenen kaplar, çark yapımı olup çoğunlukla devetüyünün tonlarında renklere sahiptir. Eş merkezli dairelerle bezeli seramik parçaları, boyalı kap parçaları, kısmen tamamlanan bir testi, iki minyatür kap ve ağız kısmı bezemeli bir vazo gibi buluntular, Oylum Höyük çanak çömleğinin Kıbrıs'taki merkezlerin yanı sıra Mersin, Tarsus gibi pek çok Doğu Akdeniz merkezinde MÖ 1. binyılın ilk yarısına tarihlenen tabakalarında karşılaşılan malzeme ile paralellik içinde olduğu anlaşılmıştır [Özgen et al. 1997:188-189]. 2007 yılında J 22b plan karesinin 4 yapı evresinden 3.'sünde Demir Çağı'na tarihlenen çeşitli çanak çömlek parçaları ele geçmiştir. 4. yapı evresini Orta Demir Çağı'na ait çanak çömleklerin yoğun olarak ele geçirildiği düzensiz bir yapı katı temsil etmektedir [Özgen et al. 2009:143]. J 22a plan karesinin 5 yapı evresinden 3.sünde ele geçirilen çanak çömlek parçaları da Demir Çağı'na aittir [Özgen et al. 2009:143-144]. 2009 yılında K21 açmasında, 6. yapı evresinde ele geçirilen çanak çömlek parçaları Erken Demir Çağı'na aittir [Özgen et al. 2011: 59]. L22 açması 4., 5. ve 6. yapı evresinde ele geçen çanak çömlek parçaları Demir Çağı'na aittir [Özgen et al. 2011: 61]. M22 açması 1. yapı evresinde, yoğun olarak Geç Demir Çağı çanak çömlek parçaları ele geçirilmiştir. Bunların büyük bir kısmını ip baskı bezekli küp parçaları oluşturmaktadır. Ayrıca parçalar halinde büyük bir bazalt kap da ele geçirilmiştir [Özgen et al. 2011: 62]. 2012 yılı çalışmalarında I21 açmasındaki çukurlardan birinde (I21b/ÖZA 9) DÇ'ye ait amfora ve mutfak kabı parçaları ve tüme yakın bir testi bulunmuştur [Özgen et al. 2014:165]. Kemik: Demir Çağı kontekstinin içinden kemik bir spatula çıkmıştır. 2008 yılında K22 açmasında kemikten seramik perdah aletleri ele geçmiştir [Özgen-Engin 2010:4]. 2009 yılında L22 açmasında 4. ve 6. yapı evresinde hayvan kemikleri ele geçmiştir [Özgen et al. 2011: 61-62]. Kil: W11b/X11 açmasında pişmiş topraktan yapılmış bir at başı ve olası bir figürin parçasının yanı sıra, bir insan figürinin de ele geçtiğini belirten Özgen, stilistik özellikler ve bunlarla ele geçen seramiklerden dolayı söz konusu buluntuların Demir Çağı'na ait olduklarını vurgulamaktadır [Özgen et al. 1997:188-189]. 2007 yılında J 22b plan karesinin 4 yapı evresinden 3.'sünde Demir Çağı'na tarihlenen pişmiş topraktan bir hayvan figürini parçası ele geçmiştir [Özgen et al. 2009:143]. 2008 yılında K22 açmasında Demir Çağı'na tarihlenen pişmiş toprak ağırşaklar, dokuma ağırlıkları, bir adet pişmiş topraktan oyuncak tekerlek parçası ve bir boğa figürini ele geçirilmiştir [Özgen-Engin 2010:4]. Maden: 2007 yılında J 22b plan karesinin 4 yapı evresinden 3.'sünde Demir Çağı'na tarihlenen bakır bir bız ele geçmiştir [Özgen et al. 2009:143]. 2008 yılında K22 açmasında Demir Çağı'na tarihlenen demirden ve bronzdan bizler ve iğneler [Özgen-Engin 2010:4], K21 açmasında bronzdan bir saç spirali [Özgen-Engin 2010:6], J22 açmasında kurşundan tel parçaları ve demir objeler [Özgen-Engin 2010:10], L22 açmasında demirden delici uç ve kesici parçaları [Özgen-Engin 2010:11] ele geçmiştir. 2010 yılı çalışmalarında L21 açmasında bronz bir iğne ve bronz bir küpe, kavkı bir kolye tanesi, taş, fayans ve fritten yapılmış yedi boncuk ele geçirilmiştir [Özgen et al. 2012:560]. Mühür: R15 açmasında ele geçen silindir mühür, oldukça dikkat çekicidir. Kireçtaşından yapılmış olan bu mührün baskı yüzeyinde linear stilde yapılmış bir sahne yer almaktadır. Bu sahnenin solunda, ayak topuklarına kadar uzanan bir elbise giymiş erkek figürü ok atar durumda betimleniştir. Mühürdeki sahne, Yeni Assur Dönemi mühürlerinden bilinmektedir [Özgen et al. 1997:188-189]. 2007 yılında J 22b plan karesinin 4 yapı evresinden 3.'sünde Demir Çağı'na tarihlenen fayanstan yapılmış yarısı korunmuş bir silindir mühür ele geçmiştir [Özgen et al. 2009:143]. 2008 yılında K22 açmasında Demir Çağı'na tarihlenen bir adet fayanstan bir silindir mühür parçası bir de taştan damga mühür[Özgen-Engin 2010:4], L22 açmasında diyorit taşından yapılmış bir silindir mühür ile pişmiş topraktan bir damga mühür [Özgen-Engin 2010:11] ele geçmiştir. 2014 yılı çalışmaları sırasında STÇ'ye ait bir konik bulla bulunmuştur [Engin et al. 2016:456]. |
Kalıntılar: |
Yorum ve tarihleme: |