|
|
|
Genel Sonuçlar:
Araştırma süresi: 102 gün (Haziran - Ekim 2003)
Toplam katedilen yol: 24011 km
Araştırılan iller: Ağrı, Amasya, Ardahan, Artvin, Bartın, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Bolu, Düzce, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Karabük, Kars, Kastamonu, Kayseri, Malatya, Muş, Ordu, Rize, Samsun, Siirt (GD), Sinop, Sivas (OA), Tokat, Trabzon, Tunceli, Van ve Zonguldak.
Kaydedilen görsel malzeme: 2532 adet analog fotoğraf, 6149 adet (3713 Mb) dijital fotoğraf, 26 saatlik film
Arkeolojik Sonuçlar:
Araştırılan dönem: Paleolitik/Epipaleolitik, Neolitik, Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı (İTÇ)
Hedeflenen yerleşme sayısı: 766
Hedeflenen yerleşmelerin çağlara göre dağılım: 38 Paleolitik/Epipaleolitik, 4 Neolitik, 140 Kalkolitik, 504 İTÇ, 80 Kalkolitik + İTÇ, 14 Diğer
Hedeflenen yerleşmelerin türlere göre dağılım: 466 Höyük, 146 Yamaç Yerleşmesi, 53 Düz Yerleşme, 20 Tekil Buluntu Yeri, 13 Mezarlık Alanı, 11 Konaklama/İşlik Yeri, 5 Dağınık Buluntu Yeri, 4 Kaya Sığınağı, 4 Mağara, 44 Diğer
Gidilemeyen yerleşme sayısı: 43 (Askeri bölge içinde kalan; araştırmacılarca adından başka bilgi verilmeyen; tahrip edilmiş ya da tümüyle yok olmuş yerleşmeler)
Bulunamayan yerleşme sayısı: 60 (Araştırmacılarca yer tarifi yetersiz olanlar; tahribat nedeniyle tümüyle yok edilmiş olanlar; çağdaş yapılaşma altında kalmış olanlar)
Araştırılan yerleşme sayısı: 663
Tahribat Sonuçları:
Tahribatın belgelendiği yerleşmeler: 589
Araştırılan yerleşmelerin tahribat türüne göre dağılımı*: 164 Definecilik/kaçak kazı, 120 Tarım, 87 Baraj, 69 Define+Tarım, 58 Yapılaşma, 38 Tarım+Yapılaşma, 27 Define+Yapılaşma, 14 Doğal, 8 Yol, 4 Diğer.
Yörelere göre tahribat türü:
İstatistiklerde de görüldüğü üzere, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki arkeolojik tahribatın yoğunluğunu, kaçak kazı ve defineciliğin yol açtığı tahribat türü oluşturmaktadır. Özellikle Doğu Karadeniz’de görülen ve dozerlerle yapılan kaçak kazılar, yerleşmelerdeki tabakalanmayı tamamen yok etmektedir. Defineciliğin öne çıktığı bazı iller ise Van, Siirt, Muş, Tokat/Zile’dir.
Genelde iki bölgede de, tarım faaliyetlerinin neden olduğu tahribat ikinci sırada gelmektedir. Geçmiş yıllarda saptanan tarla açmak, toprak birleştirmek amacıyla höyüklerin tıraşlanmasının neden olduğu tahribat yöre halkı tarafından bilinçsizlik ve kayıtsızlık sebebiyle sıradan bir durum olarak kabul görmekte, özellikle tek kültür tabakasına sahip yerleşmeler oldukça zarara uğramakta, hatta çoğunlukla yok olmaktadır.
Batı Karadeniz bölgesinde (Amasya, Samsun, Sinop, Kastamonu) Köy Hizmetleri, DSİ ve Karayolları gibi kurumların neden olduğu tahribat dikkat çekicidir. Ayrıca kaçak kazı tahribatının birçoğunda da, kamu kurumlarında bulunan araçların kullanılması düşündürücüdür.
Doğu Anadolu bölgesinde —özellikle Elazığ ve Erzurum’da— çarpık yapılaşmanın neden olduğu tahribat ön plandadır. Birçok çağdaş köy arkeolojik yerleşmelerin üzerine kurulmuş, buralardan toprak çekilmiş (ve halen çekilmekte); tarihöncesi çağlara ait höyüklerin yeri ve boyutları, artık sadece, yaşlıların hatırladığı birer anı olarak kalmıştır.
*Tahribat türlerinin açıklamaları:
Tarım: Her türlü tarımsal faaliyet (ekim, tesviye, toprak çekme, teraslama, sulama kanalı vd.)
Yapılaşma: Ev, otel, benzinlik, tatil sitesi, park, baraj, fabrika, elektrik direği, doğalgaz hattı, antik yerleşme, çağdaş mezarlık vd.
Kaçak kazılar: Definecilik
Maden/Ocak: Taş, kireç, kum ocağı vd.
Yol: Anayollar, tali yollar, köy yolları, traktör yolları, köprü vd.
Doğal: Deprem, yangın, erozyon, toprak çöküntüsü, dere, nehir taşması vd.
Diğer: Antik yapı vd. |
|
Tahribatın Görsel Belgelerinden Bazı Örnekler
|
|
|
|
Abdili Yayla Höyük (Ordu/Mesudiye): Yaklaşık 5000 yıllık bir geçmişe sahip olan bu höyük, Karadeniz’in “dozerleriyle meşhur” definecileri tarafından büyük ölçüde tahrip edilmiş. “955” adı verilen kepçelerle kuzey-güney doğrultusunda büyük miktarlarda toprak alınmış ve bu nedenle höyüğün neredeyse yarısı ortadan kaldırılmış. Ya da kısaca, bir eski köy daha tarih sahnesinden silinmiş... |
|
Değirmentepe (Muş/Bulanık): 2002 yılında höyüğün güneybatı yamacında yasal defineci kazısı yapılmış. Yaklaşık 10-15 gün süren bu kazılar sırasında dozerle bol miktarda toprak alınarak binlerce yıllık höyüğün yamacı tamamen tahrip edilmiş. Arkeoloji bilimiyle uğraşanların dışında, farklı amaçlarla yapılan bu kazıların, her ne kadar yasal (!) olsalar bile, kültür tarihine verdikleri geri dönüşü olmayan zararlar bu fotoğrafta çok açık biçimde görülebiliyor. |
|
Alişar (Malatya/Battalgazi): Tarla sahibi, 10 yıl kadar önce, İTÇ'ye tarihlenen bu höyüğü, Köy Hizmetleri’ne düzlettirmiş. Etekleri boydan boya kesilen höyüğün batı eteğine bir ev yapılmış, doğusuna kayısı ağaçları dikilmiş, batısı toplanan kayısıların kurutulması için kullanılıyor ve tarla sahibinden arta kalan bölümler de definecilerin yoğun olarak çalıştıkları bir alan haline gelmiş. Yörede burası, “Yarım Tepe” diye de adlandırılıyor! (Hatta çok yakın bir zaman sonra buraya “Yok Tepe” bile denebilir). |
|
Aşkale (Erzurum/Aşkale): Bir İlk Tunç Çağı yerleşmesi olan höyüğün üzerine birkaç yıl önce Aşkale Belediyesi tarafından 123 basamaklı beton bir merdiven yapılmış. Böylece höyüğün kuzeydoğu yamacındaki evlerden tepeye ulaşım problemine bir çözüm getirilmiş! |
|
Bahri (Malatya/Battalgazi): Yaklaşık 5000 yıllık bu İlk Tunç Çağı höyüğünün üzeri defineciler tarafından itinayla oyularak adeta bir mağara görünümü verilmiş. Doğu-güneydoğu etekleri de tarım amaçlı kesilmiş olan höyük, yoğun tahribata rağmen, tarım arazilerinin ortasında şimdilik seçilebilir bir durumda. |
|
Bolus-Aktepe (Tokat/Çamlıbel): Oldukça büyük bir tepe olan bu İTÇ yerleşmesinin doğu ve kuzey kesimlerine evler yapılmış, batı yamaçlarından büyük miktarlarda toprak çekilmiş, bu nedenle de kültür tabakaları görünür hale gelmiş. Etrafı dikenli tellerle çevrilmiş olan yerleşmenin doğu kesiminde yapılaşmanın yanı sıra mezarlık alanı, bir su deposu ve tepeye kadar çıkan bir toprak yol bulunuyor. Yerleşme açısından ilginç ve belki de en dikkate değer nokta da höyüğün aslında SİT alanına dahil olması!... |
|
Burga (Tokat/Turhal): Yaklaşık 5000 yıllık höyüğün etekleri tarım arazisi, üzeri de 2002 yılından beri taş ocağı olarak hizmete açılmış durumda! Artık, taş ihtiyacı da binlerce yıllık kültür varlıkları kalıntılarından sağlanıyorsa söylenecek fazla bir şey yok demektir... |
|
Cinis (Erzurum/Aşkale): 1992 yılı yayınında da yoğun tahribattan bahsedilen bu İlk Tunç Çağı höyüğünden günümüze sadece fotoğrafta görülen yükselti kalmış durumda. Höyükten, eteklerinde yer alan evlerin ve bir stadyumun inşaatında kullanılmak için bol miktarda toprak alınmış. Üzerinde tezek kurutulan höyükteki tahribat artık dikkat çekmiş olmalı ki jandarma, birkaç yıl önce toprak çekmeyi yasaklamış ve eskiden çok büyük bir tepe olduğu söylenen yerleşmeden arta kalanlar nihayet SİT alanı ilan edilmiş! |
|
Çamurlu Mevkii (Sivas/Gemerek): Yaklaşık 7000 yıllık geçmişe sahip bu Kalkolitik Çağ yerleşmesi de defineciler tarafından yoğun bir tahribata uğratılmış. Ortalama 2 m derinliğindeki bu büyük çukurlardan bir tanesi özellikle dikkat çekici: Tepenin batısından doğusuna uzanan bu özel (!) çukur, yaklaşık 23.5 m uzunluğunda bir koridor şeklinde kazılarak, definecilik tarihinde kayda değer bir rekora imza atılmış! Gelecek kuşaklar için korunması gereken bu kültür varlığının da durumu apaçık ortada... |
|
Çeş Tepesi (Samsun/Havza): İlk Tunç Çağı’na tarihlenen 5000 yıllık yamaç yerleşmesinin kuzey-kuzeydoğu eteği dozerle toprak alınarak düzeltilmiş ve tarla haline getirilmiş. Tarım amaçlı tahribatın belirgin bir şekilde gözlendiği yerleşmenin güneybatı yamacı da definecilerden nasibini almış. |
|
Çınaz I (Elazığ/Kovancılar): Oldukça büyük bir tepe olan bu İlk Tunç Çağı höyüğünün kuzeybatı yamacı dozerle kazılarak teraslama yapılmış ve bu alana sebze ekilmiş. Özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu höyüklerinin bir numaralı düşmanı dozer, daha sonra kuzeybatı eteğinde de kullanılarak inşaatına iki ay önce başlanan bir ev için gereken arsaya yer açılmış. |
|
Değirmenler Höyük (Erzurum/Merkez): Tamamen tahrip olmuş durumdaki 5000 yıllık bu İlk Tunç Çağı höyüğünün yamaçları tepe hizasından kesilerek üzeri düzeltilmiş. Bağlı olduğu Değirmenler Köyü’nünün güneybatı kesimindeki evler höyüğün eteklerinin içine inşaa edilmiş durumda ve köyü Aktoprak’a bağlayan yol da kuzey-kuzeydoğu eteğinden geçiyor. |
|
Dilkaya Höyüğü (Van/Merkez): Önceki yıllarda arkeolojik kazılar yapılmasına rağmen çevre halkı yerleşmenin önemi konusunda ikna olmamış ki, geçmişi yaklaşık 5000 yıla kadar uzanan höyüğün üzerindeki tahribat tüm hızıyla devam etmiş. Büyük bir defineci çukuru tepeden başlayıp, yamacın uçuruma bakan kısmından çıkarak Van Gölü manzarasını gözler önüne seriyor. Höyüğün doğu yamacına da bir ev inşa edilmiş. Van Gölü’nün neden olduğu doğal tahribat da dikkat çekici boyutlarda. |
|
Dizik Höyük (Elazığ/Maden): Yaklaşık 5000 yıllık höyüğün bütün yamaçlarından toprak alınarak şekli tamamen bozulmuş. Özellikle kuzeybatı yamacı dozerle taban seviyesine kadar indirilerek büyük bölümü tahrip edilmiş ve bu alanda oluşan dik kesitteki kültür tabakaları gözle görünür hale gelmiş. Höyüğün üzerine defineci çukurları açılmış ve tahminen tüm bu tahribat faaliyetleri esnasında ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla da tepenin çevresi geniş bir yolla çevrilmiş. |
|
Fırışlık (Ordu/Mesudiye): Karadenizli definecilerin dozerlerini alarak ziyaret ettikleri höyüklere bir örnek daha. Öğrendiğimiz kadarıyla 1997 yılında yapılan bu ziyaret sonucunda yerleşmenin etekleri tamamen tahrip olmuş. Yine “955” adı verilen kepçelerle höyük kuzey-güney yönünde yarılarak 5000 yıllık köyün hemen hemen tamamı yok edilmiş. Bu da bize, arkeolojik tahribatın ne kadar anlık ve geri dönüşü mümkün olmayan bir olgu olduğunu bir kez daha gösteriyor. |
|
Gediksaray Höyüğü (Amasya/Göynücek): İlk Tunç Çağı’na tarihlenen yaklaşık 5000 yıllık bu höyük şu anda Gediksaray Köyü’nü Amasya’ya bağlayan yol tarafından ikiye bölünmüş durumda. Yolun iki tarafında, höyükten arta kalan alanlar üzerinde de tarım yapılarak ve defineci çukurları açılarak zaten yoğun olan tahribat daha da yoğun bir hale getiriliyor! |
|
Güzelova (Erzurum/Dumlu-Merkez): 1961 yılında arkeolojik kazı çalışmaları yapılan ve Kalkolitik Çağ’a tarihlenen höyük şu anda tamamen yok olmuş. 1985 yılı yayınında da tahribattan söz edilen höyüğün 12.5 m yüksekliğinde olduğu söyleniyor (Fotoğrafın ortasında görülen direğin yüksekliğinde). Fakat uzun zamandır toprak alınan ve üzerine evler yapılan alan, şu anda köyün yollarından bile daha aşağı seviyede kalmış ve evlerin arasında sıkışmış durumda ve o artık bir “çukur höyük” (!). |
|
Hacıbaba Tepesi I (Samsun/Bafra): Yaklaşık 5000 yıllık İlk Tunç Çağı höyüğünden yol yapımında kullanmak ve tarım alanı açmak için bol miktarda toprak alınmış, hemen eteğinden itibaren yapılaşma başlamış ve yerleşmenin büyük kısmı yok olmuş. Fazla söze gerek olmayan, sadece bir fotoğrafın bile tahribatın boyutlarını anlatmaya yettiği bir örnek. |
|
Hindiköy (Bayburt/Demirözü): 1999 yılında Bayburt-Demirözü asfaltı yapım aşamasında, yolun bu İTÇ höyüğünün tam üzerinden geçirilmesi planlanmış. Neyse ki bir Söğütlü Köyü sakininin uyarısıyla yol tepenin eteğinden geçirilmiş. Görüldüğü gibi bazen, halkın kültür varlıklarının korunması konusunda duyarlı olması da pek bir işe yaramıyor. 5000 yıllık bu höyük de yol inşaatından kıl payı kurtulmuş olmasına rağmen, daha sonra üzerinden dozerle toprak alınarak neredeyse tamamen dağıtılmış. |
|
Kabayar Höyük (Amasya/Taşova): Birkaç farklı tahribat nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir İlk Tunç Çağı yerleşmesi. 5000 yıllık höyüğün kuzeyinden geçirilen yol yerleşmenin büyük oranda tahrip olmasına neden olmuş. Tepenin kalan kısmı ise sürekli tarım nedeniyle yüksekliğini kaybetmiş. Güney-güneydoğu yamacının neredeyse 3/4’ü Yeşilırmak’ın aşındırmasıyla yok olan höyüğün üzerine bütün bunlar yetmezmiş gibi bir sıra elektrik direği dikilmiş. |
|
Kaleciktepe (Erzincan/Merkez): Yaklaşık 5000 yıl öncesine tarihlenen yerleşme şu anda Göyne Deresi üzerine yapılan sulama barajının savak kanalı altında kalarak yok olmuş durumda. 1996’da başlayan baraj inşaatından önce kurtarma kazısı da yapılan höyüğün yerinin baraj bendi ile savağın birleştiği alan olduğu söyleniyor. DSİ tarafından baraj suları altında bırakılan höyüklerden sonra bu da farklı bir tahribat türü olarak kayıtlara geçmeli: “Baraj savakları altında kalan höyükler”. |
|
Kekerli (Muş/Bulanık): Kırkgöze Köyü evlerinin ortasında kalmış olan bu İlk Tunç Çağı yerleşmesi tamamen köy halkının kullanımına açılmış durumda! Höyüğün büyük kısmını tahrip eden köy evlerinin yanı sıra tepenin kuzeyine bir elektrik direği dikilmiş, iki adet buğday çukuru açılmış, kuzeydoğusuna taş bir duvar örülmüş ve geri kalan kısımları da köyün mezarlık alanı. |
|
Kınık (Kastamonu/Devrekani): İTÇ'ye tarihlenen yerleşme Kulaksızlar Barajı’nın inşaat alanı içinde yer alıyor. '94-95 yıllarında arkeolojik kazı çalışmaları yürütülmüş olan tepenin çevresi dikenli telle çevrilmiş, tabela konmuş. 5000 yıllık yerleşme için alınan bu önlemler ‘dikkati çekmiş’ olacak ki tepenin doğusuna, tellerin hemen bitimine açılan iki büyük çukurla, ’95’te son verilen bilimsel kazı çalışmaları, Karadenizli defineciler tarafından bir şekilde sürdürülmeye çalışılmış! |
|
Kirtakom/Tabanlı (Muş/Merkez): Yaklaşık 5000 yıllık bir kültürü barındıran höyüğün kuzeydoğu, kuzeybatı ve güneydoğu eteklerine evler yapılmış ve bunun sonucu olarak bahsedilen kültür tabakalarının büyük kısmı dozerlerle alınarak yok edilmiş. Yerleşmede yaptığımız arazi çalışmaları sırasında, köylülerden, 3 yıl öncesine kadar bölgedeki evlerin çatıları için buradan toprak alındığını ve toprak çekimi nedeniyle tahrip olmadan önce çok büyük bir tepe olduğunu öğrendik... |
|
Kömüs/Bozbulut (Muş/Yaygın): Üzerinde ve eteklerinde yoğun yapılaşma gözlenen bu İlk Tunç Çağı höyüğünü Kömüs Köyü sakinleri İl Özel İdaresi’nden kiralamış. Kuzeybatı yamacından toprak alınan ve üzerine bir su deposu yapılan 5000 yıllık yerleşmedeki köy imamının lojmanının inşaat faaliyetleri biz orada belgeleme yaparken de tüm hızıyla devam ediyordu! |
|
Köşk Höyük (Sinop/Gerze): Doğal bir kayalık üzerinde kurulu bu İlk Tunç Çağı höyüğünün üzerinde artık bir deniz feneri bulunuyor. Yerleşmenin eteklerinde ve çevresindeki yapılaşma da fotoğrafta da açıkça görülebileceği gibi tüm hızıyla devam etmekte... |
|
Kunduz (Tokat/Artova): Önceleri koni şeklinde dik bir tepe olduğu söylenen bu İlk Tunç Çağı höyüğü, günümüzde yayvan ve alçak bir yükselti haline gelmiş. Defineciler tarafından tüm eteklerinden dozerle toprak alınarak yoğun bir tahribata uğratılan höyük daha sonra da tarım arazisi haline getirilmiş. Üzerinde hala devam eden tarım nedeniyle formunu büyük oranda kaybeden 5000 yıllık yerleşme yok olmaya yüz tutmuş durumda. |
|
Laafçilar Ağılı Höyüğü (Sivas/Zara): İlk Tunç Çağı’na tarihlenen höyük günümüzde tarım alanlarının içinde kalmış ve defineciler tarafından yoğun şekilde tahrip edilmiş durumda. Tepenin güney kısmında, eteklere kadar açılan büyük çukurlar ile yapılan define arama çalışmaları iyi sonuçlar vermiş ve uzun sürmüş olmalı ki höyük bugünkü halini almış! |
|
Later/Elmakaya (Muş/Bulanık): Definecilerin elinden kurtulmayı başaramayan bir İlk Tunç Çağı höyüğü daha! yaklaşık 5000 yıllık bir geçmişe sahip yerleşmenin üzerinde her biri ayrı bir özenle (!) kazılmış ve en büyüğü 20x10m olan tam 20 defineci çukuru saydık! Köylülerin de kaçak kazı yaptığı öğrenilen bu eski köyün —çukurlar nedeniyle tamamen tahrip olduğu için— sınırlarını belirlemek bile artık mümkün değil. |
|
Liz/Erentepe (Muş/Bulanık): Yamaçlarından tepesine kadar yapılaşma nedeniyle tahrip edilmiş yaklaşık 5000 yıllık bir höyük. Tepenin üzerini özellikle güney yamacından kaplayan Erentepe Köyü evleri yerleşmenin sınırlarını belirlemeyi imkansız hale getirmiş. |
|
Maltepe (Elazığ/Baskil): Definecilerin arkeolojik yerleşmelere verdiği geri dönüşü olmayan zararların açıkça görülebileceği bir örnek daha: 5000 yıllık bir yerleşme. Tepesi tamamen kazılarak neredeyse taban seviyesine kadar inilmiş ve kuzey eteğine kadar uzanan büyük bir yarık oluşturulmuş. Diğer irili ufaklı çukurlar da dikkate alındığında, definecilerin yoğun bir şekilde tahrip ettiği kültür tabakalarının binlerce yıl öncesine tarihlenen bu köyle beraber yok olduğunu söylemek hiç de zor değil. |
|
Manevra Tepe (Samsun/Havza): Yaklaşık 5000 yıllık İlk Tunç Çağı yerleşmesinin batısından Hamaayağı Beldesi’ne yol yapmak için karayolları ve belediye tarafından kesilerek toprak çekilmiş. Bu nedenle binlerce yıllık kültür tabakaları da alınıan toprakla beraber yok olmuş ve höyükten geriye yok denecek kadar az bir kısım kalmış. |
|
Maşat Höyük (Tokat/Zile): Kazısı yapıldığı yıllarda yüksekliğinin 28.8 m olduğu söylenen ve bölgenin büyük höyüklerinden sayılan bu İlk Tunç Çağı yerleşmesi yıllar geçtikçe yayvan bir tepe halini almış. Üzerinde sürekli tarım yapılan ve bu nedenle tahrip olmaya devam eden 5000 yıllık bu önemli yerleşme de geleceği belirsiz kültür varlıklarımız arasında önemli bir yere sahip. |
|
Musuri (Ağrı/Merkez): Burası 5000 yıllık bir İTÇ höyüğü ve üç ayrı tahribat türüne karşı direnmeye çalışıyor. Tarlaların arasında kalmış olan yerleşmenin üzeri de ekili durumda ve bu nedenle sınırlarını belirlemek mümkün değil, tam tepesinde NHGM-265 no’lu yüksek gerilim hattı direği ve güney yönünde bu büyük direğe paralel iki küçük direk daha bulunuyor. Büyük ihtimalle bu kadar tahribatın bir höyük için yeterli olmadığını düşünen defineciler de birkaç çukur açarak bu açığı kapatmışlar! |
|
Mülkbükü (Amasya/Taşova): Araştırmacıların, 1996 yılı yayınında da tarım tahribatından bahsettikleri yerleşmenin, 2003 yılı itibarıyla, neredeyse yarısından fazlası yok olmuş durumda. Tarla açmak/genişletmek amacıyla yaklaşık 5000 yıllık kültür dolgusunun büyük kısmı taban seviyesine kadar alınarak alan düzeltilmiş, tepenin eteğinden yol geçirilmiş ve yerleşmeden bırakılan sembolik kısmın kenarında yoğun bir şekilde tarım yapılmaya başlanmış. |
|
Orman Mektebi (Bolu/Merkez): 1942 yılında yapılan araştırmalar sonucunda Kalkolitik Çağ’a tarihlenen ve yaklaşık 5 m yüksekliğinde olduğu belirlenen höyükten günümüze ismi dışında hiçbir iz kalmamış! Höyüğün olması gereken yere 15 yıl kadar önce 10 katlı apartıman blokları inşaa edilmiş, güneybatısı tamamen düzeltilerek üzerinde hala tarım yapılan bir tarla haline getirilmiş ve bu tarlanın yanından, höyüğün tam yeri olduğunu tamin ettiğimiz noktadan da artık Bolu şehir merkezine giden yol geçiyor. |
|
Oymaağaç Höyük/Höyüktepe (Samsun/Vezirköprü): Yaklaşık 5000 yıllık bu İlk Tunç Çağı köyünün üzerinde günümüz Oymaağaç Köyü sakinleri yoğun bir şekilde tarım yaparak yerleşmenin devamlı bir şekilde tahrip olmasına neden oluyor. Bütün etekleri tütün ekilmiş durumdaki höyüğün batı kesimi teraslanarak tarla haline getirilmiş ve doğu eteğine de 2-3 yıl önce iki katlı bir ev inşaa edilmiş. |
|
Pulur (Erzurum/Merkez): Yapılaşma nedeniyle yoğun şekilde tahrip olmuş bir yerleşme daha. Yaklaşık 7000 yıllık geçmişe sahip bu Kalkolitik Çağ höyüğünün büyük kısmı Pulur Köyü’nün evleri altında kalmış. Yerleşmenin kuzey eteği dışındaki tüm etek ve yamaçlarını kaplayan bu evlerin yapımı için höyük toprağı kullanılmış ve toprak alma sonucunda tepenin üzerinde belirgin bir yarık oluşmuş. |
|
Siirtan (Siirt/Kurtalan): İlk olarak Kalkolitik Çağ’da yerleşilen höyük, günümüzde de iskan ediliyor. Çayırlı Köyü’nün evleri yerleşmenin neredeyse tüm yamaçlarını kaplamış. Batısı ise oldukça dik bir yamaç olduğu için imar faaliyetleri bu alanda sürdürülememiş. Fakat onun yerine, manzarası çok beğenilmiş olacak ki, höyüğün tam tepesine iki katlı ve bahçeli bir ev yapılmış. Ayrıca höyük üzerinde, evlerin su ihtiyacını karşılamak için, köy hizmetlerinin yaptığı bir su deposu, yol ve iki adet de telefon direği mevcut. |
|
Sivritepe (Samsun/Alaçam): Yaklaşık 5000 yıllık bu İlk Tunç Çağı yerleşmesi de yapılaşma nedeniyle büyük oranda tahrip olmuş durumda. Etekleri kesilerek tarım arazisi olarak kullanılan höyüğün üzerinde ise bir televizyon vericisi, toprak oyularak dikilmiş bir Atatürk levhası ve kuzey-kuzeybatıdaki Alaçam İlçesi’nden tepeye kadar ulaşımı sağlayan bir yol bulunuyor. |
|
Türkertepe (Muş/Merkez): Bitlis-Muş karayolunun hemen güney kenarındaki İTÇ yerleşmesine ait yayınlarda, burada oldukça büyük bir höyük olduğundan bahsediliyor. Muş, Yonca ve Hasköy belediyeleri höyükten dozerlerle bol miktarda toprak almaya devam ediyor, batısına ise Sanayi Sitesi inşaa edilmiş ve kuzeydoğusuna da bir elektrik trafosu yapılmış. Dozerle tahrip edilen kısımlarda binlerce yıllık kültür tabakalarının açıkça görülebildiği yerleşmeden kalanların üzerine artık belediye tarafından moloz dökülüyor... |
|
Sos Höyük (Erzurum/Pasinler): Önceki yıllarda bilimsel kazı çalışmaları da yürütülmüş olan bu İlk Tunç Çağı höyüğü, adını da aldığı Sosköy’ün (yeni adıyla Yiğittaşı Köyü) altında kalmış durumda. Oldukça büyük bir tepe olan yerleşmenin eteklerinden toprak alınmış ve yamaçlardan başlayan yapılaşma tepeye doğru devam etmiş. |
|
Şarkışla Merkez Höyük (Sivas/Şarkışla): Yaklaşık 7000 yıllık Kalkolitik Çağ höyüğü günümüzde farklı amaçlarla kullanılan bir tepe haline gelmiş. Yerleşmenin güney kesimi çay bahçesi olmuş, kuzeyine bir su deposu yapılmış, kuzeydoğusu üzerine beton dökülerek çöplük haline getirilmiş, tepesinde de bir baz istasyonu, bir bayrak direği, bir dikme taş ve yer yer kare şeklinde beton dökülmüş alanlar bulunuyor. |
|
Şeyhsafi Höyüktepe (Samsun/Havza): Etrafı verimli tarım alanlarıyla çevrili bir İlk Tunç Çağı yerleşmesinin üzerinde de yoğun bir biçimde tarım yapılmasına, eteklerinin tıraşlanarak tarla yapılmasına ve yamacına da birkaç ev kondurulmasına bu kadar örnekten sonra belki de artık fazla şaşırmamak gerek! Sürekli devam eden tarım nedeniyle tahrip olmaya devam eden höyüğün üzerindeki belgeleme çalışmaları sırasında ayrıca oldukça eski, sembolik bir defineci çukuruna da rastladık. |
|
Taşkun Kale (Elazığ/Merkez): 150 m’lik çapı ve 20 m’lik yüksekliğiyle bölgenin en büyük höyüklerinden biri olduğu bilinen bu İlk Tunç Çağı yerleşmesi günümüzde yükselen baraj suları nedeniyle küçük bir ada görünümünü almış. Aynı tahribat tehlikesiyle karşı karşıya olan benzeri birçok yerleşme gibi, yaklaşık 5000 yıldır zamana karşı direnen bu höyük ve bu eski köyde yaşamış olanların kültürleri de sular altında kalarak boğulmak üzere. |
|
Telliban-Bozuk Köy (Siirt/Kurtalan): Çağdaş Bozhöyük Köyü tamamen bu Kalkolitik Çağ köyünün üzerine kurulmuş ve yaklaşık 7000 yıllık kültür tabakaları tahrip edilerek köy evlerinin altında kalmış. |
|
Tepecik (Erzurum/Pasinler): Üzerinde yerleşimin devam ettiği binlerce yıllık bir höyük daha... Yamaçları tıraşlanan, toprak alınan ve teraslama yapılan yerleşme İlk Tunç Çağı’na tarihleniyor. Güney-güneybatısında evler olan ve yeni bir yapının inşaatı hala devam eden höyük tümüyle tahrip olmuş durumda. |
|
Tepeler (Konk) Höyüğü (Ardahan/Merkez): Definecilerin açtığı çukurlarla üzeri darmadağın olan höyüklere bir örnek de Ardahan’dan. Söz konusu defineciler bir yerlerden sağlam istihbarat almış olmalılar ki batı yamacında bir burç kalıntısı da bulunan bu İlk Tunç Çağı yerleşmesindeki çalışmalarına son derece istikrarlı bir şekilde devam edip aranmadık yer bırakmamışlar! |
|
Tilkitepe Höyüğü (Erzurum/Ilıca): Yaklaşık 5000 yıllık bu İlk Tunç Çağı höyüğünde de birkaç tahribat türünü bir arada görmek mümkün. Oldukça belirgin bir tepe olan yerleşmenin etekleri tarım yapılmak üzere sürülmüş, güney-güneydoğu yamacından yukarı çıkan bir yol açılmış, bu yolun kenarına iki elektrik direği dikilmiş ve neredeyse her belirgin tepede olduğu gibi bu tepenin de üzerine çok sayıda defineci çukuru açılmış. |
|
Tirmit/Alazlı (Muş/Merkez): Geçmişi yaklaşık 5000 yıl kadar eskiye giden bu İlk Tunç Çağı yerleşmesi yapılaşma nedeniyle yoğun şekilde tahrip olmuş. Kuzeybatı kısmı taban seviyesine kadar kesilerek buradan alınan toprak ev inşaatlarında kullanılmış. Tepenin üzerinde ve batı yamacında definecilerin açtığını düşündüğümüz çukurlar mevcut fakat köylüler bu çukurların “su taşkınlarına karşı yapılmış buğday siloları” (!) olduğunu iddia ediyor. |
|
Uluova (Elazığ/Sivrice): Yaklaşık 7000 yıllık bu höyüğün yamaçlarından taban seviyesine kadar dozerle büyük miktarlarda toprak alınmış ve oldukça dik olan bu kesimlerde kültür tabakaları görülebilir hale gelmiş. Tepenin üst kısmı, yine dozer kullanılarak açılan çok sayıdaki büyük yarmayla tamamen dağıtılmış. Höyüğün kuzeybatı ucuna da, su havuzu olduğunu sandığımız, bir diğer çukur açılarak, kenarları taşlarla çevrilip içi betonla sıvanmış. |
|
Üyüktepe (Kastamonu/Merkez): 7000 yıllık kültür tabakalarını içeren höyük toprakları üzerinde uzun zamandır tarım yapılıyor. Kuzey kanadı kesilerek düzeltilmiş ve bu işlem sonucunda tepenin iki yamacı arasında yaklaşık 3 m’lik bir seviye farkı oluşmuş. Üzerinde defineci çukurlarına da rastlanılan ve sürülü tarlalarda göze çarpan çok sayıdaki arkeolojik buluntuya dayanılarak, oldukça önemli bir yerleşme olabileceği düşünülen Üyüktepe, ne yazık ki sürekli ve yoğun bir tahribatla karşı karşıya. |
|
Yarımca (Elazığ/Merkez-İçme): İlk Tunç Çağı’na tarihlenen Yarımca yerleşmesi 25 yıl önce Yarımca Belediyesi’ne bağlı Yeniköy Barajı’nın suları altında kalmış. Höyük, suların en alçak seviyede olduğu Eylül-Ekim aylarında, sadece küçük bir ada şeklinde görünür hale geliyor ve vahşice yok edilen tarihi değerlerden birinin daha burada yattığını bizlere anlatmaya çalışıyor... |
|
Yayla Höyük (Ordu/Mesudiye): 1991 yılında yapılan yüzey araştırmalarında da definecilerin tahribatından bahsedilen bu İlk Tunç Çağı yerleşmesi anlaşılan dozerlerin elinden bir türlü kurtulamamış. 6-7 yıl kadar önce o meşhur kepçelerle üzerinden geçilen höyüğün tüm tabakaları darmadağın edilmiş, profili tamamen yok olmuş ve yaklaşık 5000 yıllık kültür kalıntılarından geriye hemen hemen hiçbir şey kalmamış. |
|
Ziraat Tepesi (Ordu/Mesudiye): Yaklaşık 5000 yıllık İlk Tunç Çağı höyüğünün doğu-güneydoğu eteği boydan boya kesilerek yol geçirilmiş. Üzerinde şimdi bir aile mezarlığı bulunan yerleşmenin etrafı çitle çevrilmiş ve tepesinde de bir elektrik direği var. |
|
Zülfübulak (Van/Muradiye): Tam anlamıyla definecilerin istilasına uğramış bir İlk Tunç Çağı yerleşmesi! Üzerinde, bizim sayabildiğimiz, 61 defineci çukuru olan höyükteki tahribat çok geniş bir alana yayılmış durumda. Arazi çalışmaları sırasında köylülerin “taş çıkarmak amacıyla” gelip bu çukurları açtığını öğrendiğimiz 5000 yıllık yerleşme, sorumsuzluk ve ihmalkarlık nedeniyle çok kısa bir süre içinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. |
|
|
|
Tanındı, O. - A. Dilsiz - D. Uygun et al., 2004, Türkiye Arkeolojik Tahribat Raporu 2003 – Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgeleri, TAY Projesi - Bilimsel Raporlar Dizisi 14/TU, ISBN 975-6637-13-7, İstanbul.
|
.. |
TAY Projesi . Kuruçeşme Cad. 67/B
34345 Kuruçeşme İstanbul
Tel: 0 (212) 265 7858 - Faks: 0 (212) 287 1298
e.posta: info@tayproject.org |
Copyright©1998 TAY Projesi |
|
|